Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/737 E. 2020/485 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/737 Esas
KARAR NO : 2020/485

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;taraflar arasında bir finansal Danışmanlık ve Kaynak Teminine Aracılık Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu hizmetlere ilişkin olarak ise davalıya toplamda 47.200,00.-TL tutarında iki adet fatura düzenlendiğini, ancak fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davalı aleyhine … 18. İcra Müdürlüğü’nün … e. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazları üzerine takibin durduğunu, müvekkili tarafından sözleşme kapsamında yapılan çalışmaların davalı tarafından da bilindiğini ve taraflar arasındaki mail yazışmalarının bu durumu ispatladığını beyanla neticeten itirazın iptali ile takibin devamına, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı aleyhine HMK m.329 gereğince disiplin cezasına çarptırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmede belirtilen hizmetlerin davacı tarafından yerine getirilmediğini, davacının iddia ettiği çalışmaların başkalarınca yapıldığını, ayrıca hazırlanan sunumların ve tüm finansal tablo ile analizlerin müvekkili şirket çalışanları tarafından hazırlandığını, davacı tarafından düzenlenen ve toplamda 47.000,00.-TL tutarındaki faturaların … 21. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini, davacı tarafından delil olarak gösterilen mail yazışmalarının delil vasfına haiz olmadığını, davacı tarafından talep edilen kötü niyet ve icra inkar tazminatı taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla neticeten davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, müvekkili lehine HMK 329/1 maddesi uyarınca vekalet ücretinin asil ile yapılan sözleşme üzerinden hesaplanmasına ve tahsiline, ayrıca resmi vekalet ücreti ve tüm yargı giderlerinin davacı taraftan tahsiline, davacının HMK 329/2 maddesi uyarınca disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … 18.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasının uyap kayıtları getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 08/06/2017 tarihinde fatura alacağından kaynaklı 47.200,00 TL’lik ilamsız takipte bulunduğu,ödeme emrinin borçluya 04/07/2017 tarihinde tebliğ olduğu,davalı borçlu vekili 06/07/2017 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizin 14/05/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 27/08/2019 teslim tarihli raporda özetle;
a.) Taraflar arasında 02/12/2016 tarihli bir Finansal Danışmanlık ve Kaynak Teminine Aracılık Sözleşmesi’nin akdedildiği, sözleşmeye ilişkin hususların raporumuzun 6. maddesinde arz edildiği,
b.) Davacı tarafından davalıya 30/12/2016 ve 31/01/2017 tarihli olmak üzere iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura düzenlendiği, faturaların fatura tarihlerinde davalı tarafından ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, akabinde ise davalı tarafından davacıya … tarihli, … numaralı ve 47.200,00.-TL bedelli bir İADE faturası düzenlendiği, Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca, davalı tarafından düzenlenen bu iade faturasının takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu,
c.) Taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında taahhüt edilen hizmetlerin davalıya verildiği iddiasına ilişkin olarak davacı tarafından gerek dava dilekçesi ve gerekse 04/05/2018 tarihli dilekçe ekinde birtakım mail yazışmalarının ve sunumların sunulduğu, işbu maillerden bazılarının raporumuzun 8. maddesinde özetlendiği, söz konusu maillerden taraflar arasında sözleşme süresince sürekli bir iletişim sağlandığının ve bilgi alış-verişi olduğunun anlaşıldığı, bu husustaki nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu,
d.) Davacı tarafından davalıya düzenlenen ve huzurdaki davaya konu edilen fatura bedellerinin, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan Danışmanlık Hizmet Bedeline uygun olduğu,
e.) Sayın Mahkemenizce davacı iddialarının ve huzurdaki davanın kabulü halinde, icra takibine ve huzurdaki davaya konu edilen iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura tutarının davacı tarafından talep edilebileceği yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Mahkememizin 11/02/2020 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere finansman bilirkişisi ve akit bilirkişilerine tedi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 12/05/2020 tarihli raporda özetle;
III. İNCELEME
1. Herdeyden önce taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı tarafından düzenlenen dava konusu 30/12/2016 tarihli ve 23.600,00.-TL bedelli, 31/01/2017 tarihli ve 23.600,00.-TL bedelli faturaların davalıya tebliğ edildiği davalının bu faturalara herhangi bir itirazda bulunmayarak aynı gün ticari tefterlerine işlediği, ancak yaklaşık 5 ay sonra ifade faturası düzenleyerek cari hesabını sıfırlandığı hususlarında bir ihtilaf görülmemektedir.
2. Taraflar arasında imzalanan 02/12/2016 tarihli Finansal Danışmanlık ve Kaynak Teminine Aracılık Sözleşmesi incelendiğinde; hizmetlerin kapsamının “…Yerli ve yabancı menşeili bankalar, finans kuruluşları ve ilgili olabilecek diğer kurumsal kaynak sağlayıcılar ile şirket adına temasların kurulması, görüşmelerin yürütülmesi, pazarlıkların yapılması, görüşmelerin şirket hissedarları ve yetkilileri tarafından uygun görülecek koşullar çerçevesinde sonuçlanması için gerekli desteğin verilmesi, … Bu görüşmeler esnasında kullanılacak ve şirketin finansörlere karşı tanıtımını sağlayacak dokümanların hazırlanmasında şirket yetkililerine destek olunması…” şeklinde belirlendiği, sözleşmenin süresinin imza tarihinden itibaren 6 ay olarak öngörüldüğü, sözleşmede belirtilen Danışmanlık Hizmet Bedelinin aylık 20.000,00.-TL + KDV olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu durumda sözleşmenin tümünün ifa edilmesi halinde 6 aylık süre içinde davacıya sözleşme nedeniyle ödenmesi gereen tutatar 120.000-TL + KDV olması gerekmektedir.
Davacı taraf sadece 30/12/2016 tarihli ve 23.600,00.-TL bedelli, 31/01/2017 tarihli ve 23.600,00.-TL bedelli iki aya ilişkin bedeli talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin tamamanının ifa edilmediğinin kismi bir ifanın bulunduğunun kabulü gerekir.
3. Davacının talebi dikkate alındığında, davacının iddiasının sözleşmenin ilk iki ayına ilişkin hizmetleri ifa ettiği bu nedenle de ilk iki ayın ücretinin doğduğu yönündedir. İspat kuralına ilişkin MK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla anılan hükümler uyarınca davacının dava konusu fatura bedellerini talep edebilmesi için sözleşmeye konu hizmetleri ilk iki ayda yaptığını ispat etmesi gerektiği açıktır.
Davacı taraf, iddiasını ispatlamak amacıyla, dosyaya bir takım mail yazışmaları sunmuştur:
a.) … adresinden davacıya gönderilen 11/01/2017 tarihli mail: “… seri numaralı ve 31/12/2016 tarihli hizmet faturanız ödeme planına alındı. Ocak ayı içinde ödemeniz yapılacaktır… – Muhasebe Müdürü…” şeklindedir.
b.) … adresinden davacıya gönderilen 06/12/2016 tarihli mail: “…Toplantı için sizi Perşembe günü saat 10:30’da merkez ofisimizde bekliyoruz…” şeklindedir.
c.) Davacı tarafından 06/12/2016 tarihinde … adresine gönderilen mail: “…Öncelikle hayırlı olsun. Umarım işbirliğimiz herkes için güzel neticelere varır. Bir an önce çalışmalara başlamak için sabırsızlanıyoruz. Bu doğrultuda Perşembe günü sizlerle bir başlangıç toplantısı yapmak istiyoruz. Akabinde de hemen ilgili bankalarla olan ilk temas görüşmelerine başlıyor olacağız…” şeklindedir.
d.) … adresinden davacıya gönderilen 13/12/2016 tarihli mail: “…Yarın sabah çalışmaları tamamlayabiliriz. İlgili çalışmayı tamamlamak için ofisimizde sizi bekliyor olacağım…” şeklindedir.
e.) Yine … adresinden davacıya gönderilen 24/01/2017 tarihli mail: “…Eke yönetim hizmetleri Aralık 2016 dönemine ait 23.600.-TL tutarındaki faturanız 31/01/2017 tarihinde kadar ödenecektir…” şeklindedir.
f.) Son olarak ise, biri İngilizce ve biri Türkçe olmak üzere davalı …Tic. A.Ş.’ye ilişkin iki adet bilgilendirme sunumu mevcut olup, söz konusu sunumlardan Türkçe olan sunumda, davacı tarafından düzenlenen faturalarda da yer alan… ambleminin bulunduğu görülmektedir.
Bu yazışmalar dikkate alındığında; davacı tarafından sözleşmenin ilk iki ayına ilişkin hizmetlerin ifa edildiğinin, bu bakımdan davacının dava konusu fatara bedellerini almaya hak kazandığının kabulü gerekir. Gerçekten de HMK. m. 199 hükmüne göre: “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir”. Dolayısıyla sözkonusu mail yazışmaları dikkate alındığında, davacının, dava konusu hizmetleri verdiğinin bu nedenle icra takibine konu alacak oranında alacaklı hale geldiğinin kabul edilmesi gerektiği açıktır.
4. Yine, ticari defterlerin delil olmasına ilişkin HMK. m. 222 ve faturaya ilişkin TTK. m. 21/2 hükmü uyarınca, davalının, davacının düzenlemiş olduğu faturalara süresi içinde itiraz etmeyerek defterlerine işlemesi dikkate alındığında da davalının dava konusu borç oranında davacıya borçlu olduğunun kabulü gerekir.
Gerçekten de, yukarıda da ifade edildiği üzere, faturaya ilişkin TTK. m. 21/2 hükmüne göre: “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
Yine ticari defterlerin delil olmasına ilişkin HMK. m. 222 hükmüne göre: “.. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. …belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir”.
Faturanın ifa edilen mal ve hizmetlere karşılık olarak düzenlenen ticari bir vesika olması, basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalının kendisine tebliğ edilen faturaya konu mal ve hizmetleri almaması durumunda faturaya itiraz etmesinin gerekmesi hususları da faturaya konu hizmetin verildiğinin ve bunun da davalının kabülünde olduğunun kabulünü gerektirmektedir.
5. Davacının diğer bir talebi de icra inkar tazminatına ilişkindir. İİK. m. 67/2 hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması da yasal koşullardan değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı olarak, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir (Y. 13. HD.’nin E. 2003/3743, K. 2003/8165 sayı ve 23.6.2003 tarihli kararı).
Dava konusu alacak, taraflar arasındaki sözleşmeye ve faturaya dayandığından, alacağın likid, icra inkar tazminatı talebinin de, yerinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. Yüksek Mahkeme vermiş olduğu bir kararında alacağın faturaya dayanmasını yeterli bulmuştur: “İİK.nun 67/II. maddesine göre icra inkar tazminatının karar altına alınması için borçlunun itirazında haksız olması gerekir. İcra takibi 28.7.1999 tarihli faturaya dayanılarak yapılmıştır. Davalı faturaya itiraz etmediği gibi, ayıp ihbarında da bulunmamıştır. İcra takibi faturaya dayanılarak yapıldığından ödenmeyen miktarda bilinebilecek durumdadır. Bu durumda icra inkar tazminatı verme şartlarının oluştuğunu kabul zorunludur” ifadelerine yer vererek bu hususu açıkça dile getirmiştir (Y. 15. HD.’nin E. 2002/1293, K. 2002/2703 sayı ve 21.5.2002 tarihli kararı). Dolayısıyla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de gerekmektedir.
III. SONUÇ
Yukarıda ayrıntılarıyla arzettiğimiz nedenlerden dolayı bilirkişi kurulumuz,
a) Sayın Mahkemenizce davacı iddialarının ve huzurdaki davanın kabulü halinde, icra takibine ve huzurdaki davaya konu edilen iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura tutarının davacı tarafından talep edilebileceği,
b) Faturaya ilişkin TTK. m. 21/2 hükmü ve ticari defterlerin delil olmasına ilişkin HMK. m. 222 hükmü birlikte dikkate alındığında; dava konusu faturaları tebliğ alarak yasal süresi içeresinde faturalara itiraz etmeyen, faturaları aynen ticari defterlerine işleyen davalının, ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle, 47.200,00.-TL’lik cari hesap alacağından sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği,
c) Davacı açısından icra inkar tazminatı talep etme şartlarının da oluştuğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruhatlı davetiye ile tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklanan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan finansal danışmanlık ve kaynak teminine aracılık sözleşmesi gereğince tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği, davacının … 18. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalıdan alacaklı olup olmadığı ve alacaklı ise miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Davaya konu … 18. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 08/06/2017 tarihinde fatura alacağından kaynaklı 47.200,00 TL’lik ilamsız takipte bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 04/07/2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu vekili 06/07/2017 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Tarafların tanık listesi sunmaları üzerine davacı tanıkları mahkememiz huzurunda dinlenmiş, ancak davalı vekilince yasal süresi içinde cevap dilekçesi ve delil listesi sunulmadığı, davacı vekilinin de süresi içinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesi ve delil listesini kabul etmeyip davalı vekilini bildirmiş olduğu tanığın dinlenmesine de muvafakat etmediği görüldüğünden davalı vekilinin süresinde ibraz edilmeyen delil listesi ve bildirdiği tanığın dinlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Tanık beyanlarının alınmasının ardından mahkememizin 14/05/2019 tarihli ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 27/08/2019 teslim tarihli raporda özetle; taraflar arasında 02/12/2016 tarihli bir Finansal Danışmanlık ve Kaynak Teminine Aracılık Sözleşmesi’nin akdedildiği, davacı tarafından davalıya 30/12/2016 ve 31/01/2017 tarihli olmak üzere iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura düzenlendiği, faturaların fatura tarihlerinde davalı tarafından ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, akabinde ise davalı tarafından davacıya 30/06/2017 tarihli, … numaralı ve 47.200,00.-TL bedelli bir İADE faturası düzenlendiği, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında taahhüt edilen hizmetlerin davalıya verildiği iddiasına ilişkin olarak davacı tarafından gerek dava dilekçesi ve gerekse 04/05/2018 tarihli dilekçe ekinde birtakım mail yazışmalarının ve sunumların sunulduğu, işbu maillerden bazılarının raporun 8. maddesinde özetlendiği, söz konusu maillerden taraflar arasında sözleşme süresince sürekli bir iletişim sağlandığının ve bilgi alış-verişi olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından davalıya düzenlenen ve huzurdaki davaya konu edilen fatura bedellerinin, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan Danışmanlık Hizmet Bedeline uygun olduğu, davacı iddialarının ve huzurdaki davanın kabulü halinde, icra takibine ve huzurdaki davaya konu edilen iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura tutarının davacı tarafından talep edilebileceği yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
Davalı tarafın rapora ilişkin itirazlarının söz konusu olması nedeniyle mahkememizin 11/02/2020 tarihli ara kararı gereğince taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda üstlenilen edimin yerine getirilip getirilmediği, yoksa kısmi olarak mı yerine getirildiği, bu hali ile davalının davacıya borçlu olup olmadığı, kısmi olarak yerine getirilmiş ise bunun sözleşme hükümleri gereğince karşılığının tespiti açısından rapor düzenlenmesi için dosyamız finansman bilirkişisi ve akit bilirkişilerine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 12/05/2020 tarihli raporda özetle; davacı iddialarının ve huzurdaki davanın kabulü halinde, icra takibine ve huzurdaki davaya konu edilen iki adette toplam 47.200,00.-TL bedelli fatura tutarının davacı tarafından talep edilebileceği, faturaya ilişkin TTK. m. 21/2 hükmü ve ticari defterlerin delil olmasına ilişkin HMK. m. 222 hükmü birlikte dikkate alındığında; dava konusu faturaları tebliğ alarak yasal süresi içeresinde faturalara itiraz etmeyen, faturaları aynen ticari defterlerine işleyen davalının, ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle, 47.200,00.-TL’lik cari hesap alacağından sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği yönünde tespitlerde bulunulmuştur. Dosya kapsamında alınan her iki raporun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, birbiriyle aynı yönde, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görülmüş, bu doğrultuda davalı vekilinin ek rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 02/12/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı hususunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen ve davalıya tebliğ edilen faturalar nedeniyle davalı tarafından TTK m.21/2 de belirtilen yasal süre geçtikten sonra iade faturası düzelenmiş olduğu, takip dosyasında sözleşme kapsamında iki aya ilişkin fatura bedelinin talep edildiği, davacı tarafından sunulan mail ve sunum içeriklerinden sözleşmenin ilk iki ayına ilişkin hizmetlerin ifa edildiği kanaatine varıldığı, buna göre davacı tarafından takibe konu faturalar nedeniyle alacak talebinde bulunulmasında haklı olunduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalının … 18 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 47.200,00 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, alacak miktarının likit olması nedeniyle asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulüne, davalının … 18 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 47.200,00 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına,
2-Asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 3.224,23 TL harçtan peşin alınan 570,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.654,17 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 6.936,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 3.183,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davalcı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 20/10/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

MASRAF BEYANI
601,46 TL Harç Masrafı
2.400,00 TL Bilirkişi Ücreti
182,50 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM :3183,96