Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/730 E. 2018/1164 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/730 Esas
KARAR NO : 2018/1164

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2017
KARAR TARİHİ : 05/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında mevcut olan ticari ilişki nedeni ile davalıya ait reklamlar veya ilanların müvekkilinin yayıncısı bulunduğu Gazete’de yayınlandığını, davalının medya planlama ve satın alma şirketi olduğunu, müşterilerinin ilan ve medya planlamalarını kendi üzerinden yayın mecralarında yayınlanmakta olduğunu, davalıya ait reklamlar veya ilanların müvekkili tarafından yayınlaması ile hizmet, iş ve/veya taahhüt edilen hizmetin müvekkili tarafından ifa edilmiş bulunduğundan yapılan işin bedeli davalı tarafından ödenmek üzere muhtelif tarih ve tutarda toplam 134.791,05.TL fatura düzenlendiğini ve tebliğ edildiğini, faturaların vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmediğini, söz konusu fatura bedellerinin davalı tarafından vadelerinde ödenmeyince alacaklarının tahsili amacıyla … 29. icra Müdürlüğünün … E sayılı dosya ile takibe geçildiğini, davalının takibe konu borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazlarının gerek ticari hayatın olağan akışına, gerekse sözleşmeye, Yargıtay yerleşik kararlarına aykırı son derece haksız ve mesnetsiz olduğunu, faturaların davalıya gönderildiğini ve bu güne kadar davalı tarafından bu faturalara her hangi bir itiraz yapılmadığını ve davalı tarafından fatura mündericatının TTK uyarınca kabul etmiş sayılacağını, davalı borçlunun faiz oranına yönelik olarak yaptığı itirazın da haksız ve yersiz olduğunu, tarafların tacir olduklarından talep edilen faizin de ticari faiz oranı olduğunu, davaya konu alacağın davalıya ait ilanların, reklamların gazetede yayınlaması ile taahhüt edilen hizmet ve / veya iş’in müvekkili tarafından ifası sonucunda doğan hizmet bedelinin ödenmesi için düzenlenmiş faturalardan ve faturaların müvekkili şirkete temlik edilmesinden kaynaklandığı için alacaklarının likit olup yargılamayı gerektirmeyeceğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafa yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafından cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER :
… 29. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası, fatura örnekleri, ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalıya ait olan ve piyasadan toplanmış olan reklamların ve/veya ilanların davacının yayıncısı bulunduğu gazetede yayınlandığından dolayı yapılan iş karşılığı olarak davacının davalıdan faturaya dayalı alacağı olup olmadığı, alacağı varsa miktarı hususlarındadır.
İlgili … 29. icra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 04/07/2017 tarihinde cari hesaba dayalı 134.791,05 TL asıl alacağının tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 11/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 14/07/2017 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; borcun tamamına itiraz edilerek böyle bir borcun olmadığını ve davacı tarafça istenen faiz oranının da hukuka uygun olmadığını ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler de incelenmek sureti ile mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlemesi için dosya mali müşavir bilirkişi Nuri Kuşçu’ya tevdi edilmiş, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu raporunda özetle; Davacı taraf … A.Ş’nin 2014-2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defter açılış ve kapanış tasdiklerinin VUK ve TTK’na göre zamanında ve usulüne uygun olarak yapıldığını, davacının davalı firmaya faturalar düzenlediğini ve bu faturaların yasal ticari defterlerine işlendiğini, davalı tarafça faturalara kanuni süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve mal ve hizmeti aldığını kabul ettiğinin anlaşıldığını, davalı tarafından icra takibi ve alacak konusu olan bakiye karşılığında herhangi bir ödemenin yapıldığı gösteren bir belgeye rastlanmadığını, davacının, davalı firmaya kesmiş olduğu mal ve hizmet faturaları karşılığında 134.791,05 TL anapara cari hesap alacak bakiyesi olduğunu beyan etmiştir. Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde açıklandığı üzere Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, fatura kesilmesi ile taraflar arasında ticari bir ilişki başlamış olur.
TTK m. 21/2’ye göre bir faturayı alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi takdirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. TTK m. 21/2 hükmünün faturaya tanıdığı kanuni karine, karşı tarafa gönderilen faturayı sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması şartına bağlıdır.
Faturanın kaydı her iki tüccar ve ticaret erbabı tarafından kaydı gerekmektedir. Bir mal ya da hizmet tesliminde bulunmuş olan tarafın düzenleyeceği faturanın, düzenleyenin yasal defterlerine kaydı ile ilgili usuller Vergi Usul Yasasınca hüküm altına alınmıştır. Düzenlenen bir faturanın, düzenleyenin defterlerine yasal hükümler çerçevesinde kayıt edilmesi zorunludur.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 09.06.2008 tarihli 2007/3090 E 2008/3800 K sayılı kararına göre “TTK’nın 23/2. maddesi hükmü gereği, faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura içeriğini kabul etmiş sayılabilmesi için, faturanın, taraflar arasındaki yazılı sözleşme şartını değiştirecek içerikli olmaması gerekir. Çünkü taraflar arasında bir yazılı sözleşme mevcut ise taraflardan birisi tek yanlı olarak sözleşme hükümlerini değiştiremez. Ancak, taraflar arasında bir yazılı sözleşme yoksa fatura içeriğine sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması halinde fatura bir yazılı delil niteliği kazanmış ve karşı tarafın susması sonucu olarak da sözlü sözleşmenin koşulunun değiştirilmesi hususunda taraf iradeleri birleşmiş olur.”
Somut olayda, davalı borcunun olmadığı itirazında bulunduğundan itiraz sebebini ispat yükünün davalıda olacağı, taraflar arasında faturalara dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların tutarlarından bir kısmının ödendiği, geriye 134.791,05 TL cari hesap bakiye alacak kaldığı, davacı firma tarafından çeşitli tarihlerde davalıya kesilen faturaların ilgili tarih ve süreleri içerisinde davacı yevmiye defterinde kayıtlara işlendiği, davacı tarafından kesilen ve davalı tarafa gönderilen faturalara kanuni itiraz süresinde itiraz olunmadığından bu hizmetin yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, ayrıca dava konusu alacak öncesinde taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde belirli zamanlarda kesilen faturalara karşılık davalı tarafça ödemelerin yapılmış olmasının da bu hizmetlerin yapıldığını göstermekte olduğu, davalının davaya konu alacağı ödediğine dair belge sunmadığı anlaşılmış, davacının davalı firmaya düzenlediğini ve yasal ticari defterlerine işlediği faturalara kanuni süresi içerisinde itiraz edilmediğinden hizmetin alındığı ve hizmet faturaları karşılığında davacının davalıdan 134.791,05 TL anapara cari hesap alacak bakiyesi olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile, davalı tarafından … 29. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 134.791,05 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kabulü ile, davalı tarafından … 29. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 134.791,05 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 9.207,57 TL ilam harcından peşin yatırılan 1.627,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.579,62 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 13.533,28 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.627,95 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 109,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 2.468,35 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/11/2018

Katip …

Hakim …