Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/700 E. 2020/580 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1146 Esas
KARAR NO : 2020/554

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 02/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan), Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde, özetle; müvekkilleri … ve … ile davalı …’nın 10/10/2011 tarihinde müvekkili … Tic Ltd Şti’yi kurduklarını, müvekkili şirketin kurulduğu andan itibaren başta … şirketleri olmak üzere birçoğu alanında lider şirketlere faaliyet alanı olan reklam ve tanıtım hizmeti sağladığını, ancak kurucu ortak ve müdür olan davalı …’nın eylem ve davranışları TTK 626 maddesi gereğince haksız rekabete sebebiyet verdiğini ve müvekkili şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, davalı …’nın 2013 yılında müvekkil şirketle aynı iş kolunda faaliyet gösteren davalı … AŞ’yi kurduğunu, kurduğu bu şirkete adres olarak müvekkili şirket adresini verdiğini, böylelikle müvekkili şirketin müşterileriyle yeni kurduğu şirket üzerinden ticari iş yapıp hem de müvekkil şirketin adresini kullanarak haksız menfaat temin ettiğini, müvekkillerinin ise şirket merkezine gelen faturalarda ve çeklerde davalı şirket ile davalının adının yazması üzerine yaptıkları araştırma sonucunda davalının rekabet yasağını ihlal ettiğini, ortak olduğu müvekkil şirketin zararına yeni kurduğu davalı şirket yararına faaliyetlerde bulunduğunu öğrendiklerini, davalının müvekkili şirketin uzun uğraşları sonucunda oluşturduğu ticari portföyünden yararlanarak haksız rekabette bulunduğunu, müvekkil şirketin menfaatine aykırı şekilde müşterilerini caydırarak kendi şirketine yönlendirdiğini, bu hususların müvekkil şirketin 2013 yılında kazanç ivmesinin aniden düşüş yaşamasına sebep olduğunu, bunun üzerine sürekli iş yaptıkları müşterilerinden bilgi alarak davalıyla müvekkil şirket müdürü olarak görüştüklerini ancak kendilerini yeni kurduğu davalı şirkete yönlendirdiğini belirttiklerini, bu konuda davalının sunmuş olduğu fiyat tekliflerini ve mail çıktılarını müvekkillere ulaştırdıklarını, bu nedenle özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal eden davalı …’nun TTK m.630 hükmü gereğince müdürlük yetkisinin kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin uğradığı zararın tespiti bakımından müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları üzerine inceleme yapılarak davalının, davalı … kurduğu ve müvekkil şirketi zarara uğrattığı 2013 yılı haziran ayından itibaren aktifinde meydana gelen zararın tespit edilmesini, yine davalı şirketin defterleri üzerinde de inceleme yapılarak müvekkil şirketim müdürüyken aynı iş kolunda olan davalı şirketin elde ettiği menfaatinde tespitini ve bu zararın davalılardan tahsilini talep ettiklerini, müvekkilleri … ve …’nın davalı …’nın müdür olarak rekabet yasağını ihlal etmesi ve haksız rekabette bulunması nedeniyle müşterilerini kaybettiklerini, iş yapamaz duruma gelmeleri sebebiyle de meslek itibarlarının ağır zedelendiğini, bu nedenle müvekkilleri … ve … lehine 50.000.TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istediklerini, müvekkil şirketin zararının telafisi imkansız bırakacak durumun önlenmesi maksadıyla davalı şirketin faaliyetlerinin ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına gerektiğini beyan ederek öncelikle davalı şirketin haksız rekabetinin önlenmesi sebebiyle faaliyetlerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıların haksız rekabetinin tespit ve önlenmesine, davalı …’nın müdürlük yetkisinin kaldırılmasına, davalıların haksız rekabeti sebebiyle müvekkil şirketin uğradığı maddi zararın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.TL sinin en yüksek resskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri … ve … lehine 50.000,00.TL manevi tazminatın davalılardan yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili Davaya Cevabında :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usuli itirazlarında davacılar … ve …’nın vekaleten … tarafından temsil edilmelerine rağmen avukatın sadece davacı … şirketinin düzenlediği vekaletname sunulduğunu, gerçek kişi davacıların vermiş olduğu herhangi bir vekaletname olmadığını, ayrıca gerçek kişi davacıların tebligat adreslerinin de dava dilekçesinde belirtilmediğini, davacı gerçek kişilerin tebligat adreslerinin belirlenmesi gerektiğini, TTK m.555’e göre gerçek kişi davacılar kendilerine tazminat ödenmesini talep edemeyeceklerini, pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceklerini, davanın niteliğinin belli olmadığını, bu nedenle dava şartının yokluğu nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davanın niteliği, dava harcını etkileyecek olduğundan dava niteliğinin ve buna binaen taleplerinin bir an önce belirtilip buna gere gerekirse harcın tamamlatılması gerektiğini, harcın tamamlanmaması halende ise dava şartının yokluğu nedeni ile davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin beyanlarında ise müvekkili şirketin davacılardan habersiz kurulduğu iddiası gerçeği , hayatın olağan akışına aykırı ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki yazışmalardan müvekkili şirkete gelen çek ve faturaların davacı gerçek kişiler tarafından imza atılarak tebliğ almasına rağmen davacıların bulundukları yerde kurulu bir firmayı bilmedikleri iddiasının kötü niyetli olduğunu, davacıların davacı şirketin zarara uğradığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacı şirketin tazminini talep ettiği maddi zararların neler olduğuna dair dosyaya sunulmuş hiçbir somut veri ve iddia bulunmadığını, zarar gören zararını ve zarar verenin kısırını ispatla yükümlü olduğunu, gerçek kişi davacıların sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını, gerçek kişi davacıların müvekkil …’nın … ile ilgili faaliyetlerini engelleyebilmek için şirketin merkezini müvekkil hissedar tarafından bilinmeyen bir adrese taşımak tasfiye bahanesi ile şirket defterlerini alıp saklamak dahil her türlü usulsüz girişimde bulunduklarını, davacı gerçek kişi hissedarların … nın ticari faaliyette bulunmasını engelleyerek şirketi zarara uğrattıklarını, davacı … nın davacı şirketin sahibi olduğu mecraları kendi kurmuş olduğu ve gerçek anlamda haksız rekabete konu şahsi şirketi ardına ve menfaatine kullandığını, bu durum şirkete verilen doğrudan bir zarar olup şayet zarar iddiası var ise tespite ilişkin olarak incelemeye konu olması gerektiğini, zire davacı şirketin ilgili döneme ilişkin uğradığı bir zarar var ise ve bu zarar tespit edilecek ise bahse konu zararla doğrudan illiyet bağına sahip davacı hissedarın şirket kayıtlarının da esas alınması gerektiğini beyan ederek davacının ihtiyati tedbir talebinin yasada belirtilen şartların yerine gelmemesi ve haksız olması nedeniyle reddine, vekalet olmaksızın gerçek kişi davacılar namına dava açılması sebebiyle mahkemece tayin edilecek kesin süre içinde vekaletnamenin ibraz edilmesi aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına, TTK’nun 55.maddisende amir hükmü gereği davacı gerçek kişilerin talep ettiği manevi tazminat istemlerinin yasa uyarınca mümkün olmaması ve hukuka aykırılığı sebebiyle reddine, davacı şirketin talep edilen maddi tazminat talebinin hiç bir yasal dayanağı olmaması, kötü niyetli olması ve hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmesi nedeniyle reddine, davacı şirketin ticari defterlerinin celbine ayrıca dava dışı davalı … nın şahsi şirketinin davacı portföyünü kullanarak haksız kazanç ettiğinin tespitine, müvekkili … nın davacı şirket deki müdürlük yetkisinin kaldırılmasına karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmeştir.
BİRLEŞEN DAVADA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sayılı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin %30 hissesine sahip ortağı olduğunu, Davalı şirketin 10/10/2011 tarihinde kurulduğunu, şirketin sermayesinin hepsi ortakları tarafından ödenmekte olduğunu, şirket ana sözleşmesinde ortaklıktan çıkma ile ilgili herhanbi bir özel hüküm bulunmadığını, müvekkilinin gördüğü lüzum üerine adı geçen şirketin ortaklığından ayrılmaya karar verildiğini, bu nedenle … 19. Noterliği’nin …tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile keyfiyeti şirketin diğer ortaklarına akabinde müdürlükten istifa ettiğini … 19. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile de şirket yönetimine bildirdiğini, ancak diğer ortaklar şirketi müvekkilden habersiz bir şekilde taşındığını, bu sebeple de müvekkili tarafundan keşide edilen ihtarnameler yeni adres bilinemediği için geri döndüğünü,diğer ortaklar bu keyfiyeeti ancak 14/04/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinede ilan ettiklerini, müvekkilinin şirkete ulaşması ve kanuni haklarını kullanmasını engellediğini, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren birçok haklı nedenlerin bulunduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı …’nin şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, müvekkilinin azledilmesini ve TTKnın 638/2.md. Uyarınca dava sürecinde müvekkilinin ortaklık ve müdürlük sırafından doğan hak ve borçalarının tüünün dondurumlasına veya müvekkilinin durumunun teminat altına alınması amacıyla başlacak önlemlerini alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Davaya Cevabında :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikle husumet itirazının bulunduğunu, açılan davanın tek başına müdürlükten istifa davası olması halinde davanı şirlkete karşı açılması yeterli olabileceğini, ancak davanın ortaklıktan çıkma davasını da barındırması nedeni ile tüm ortaklara karşı açılması gerektiğini, huzurdaki davanın konusu ve taraflarının da aynı olduğu … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, sözkonusu davanın mahkememiz yukarıdaki esasından önce açıldığını, HMK.nın 166.maddesi gereğince davaların birleştirilmesi gerektiğini, açılan bu dava ile … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile açılan davanın sonuçlarından kurtulmaya çalışıldığını savunarak, öncelikle HMK.nın 166. Maddesi gereğince daha önce açılan … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesini yada HMK.nın 165.mad.gereğince … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele sayılmasını talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
Ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporları, elektronik postalar, mali kayıtlar, ticari defterler, tanık beyanı, müzekkere cevapları ile tarafların açıklamaları.
GEREKÇE :
Asıl dava rekabet yasağına dayalı alacak istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. (Yargıtay 11. HD 2018/4755 – 2019/5675) 17 ve 18 numaralı celselerde 6102 sayılı kanunun 644.md. Atfı ile 479.md/3-c bendi gözönünde bulundurularak davacı şirketin genel kurulunda alınmış davaya muvafakat kararının bulunması gerektiği kanaati ile asıl davacı tarafa sorumluluk davası açılmasına ve davaya devam edilmesine yönelik Genel Kurul kararını ibraz etmek üzere süre verilmiştir. Davacı taraf iki defa verilen süreye rağmen genel kurul kararı sunmayarak davanın ön şartı olan genel kurul kararını sunmadığından asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Birleşen dava, davacı …’nın …nde ortaklıktan çıkma ve çıkma payı istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 638. maddesine göre “ Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
TTK 641/1 maddesi hükmü “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.” gereğince ortaklıktan çıkma payının, şirketin karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığının gerçek değeri saptanarak buna göre çıkma payı belirlenmiştir.
Davalı … 10.10.2011 tarihinde tescil ile kurulmuştur. Şirketin kurucu ortakları …, … ve …’dır. Şirketi münferiden temsile 3 ortak yetkiliyken 27.08.2013 tarihli genel kurulda alınan karar ile herhangi iki ortağın müşterek imzası ile şirketin temsil edilmesine dair karar alınmıştır.
Davalı …nin ortağıyken 13.06.2013 tarihinde … A.Ş yi kurmuştur. Davalı … Şirketindeki hisselerini 01.03.2014 tarihinde devrederek ortaklıktan ayrılmış ve yönetim kuruluğu üyeliğinden istifa etmiştir.
Birleşen dosya 02.09.2014 tarihinde açılmıştır. Bu dosyada davalı şirket 2013 yılının sonundan itibaren gayri faaldir.
Somut uyuşmazlıkta; yapılan bilirkişi incelemeleri ile davalı …nin 2013 yılının sonundan beri gayri faal olduğu, dosyaya yansıyan taraf açıklamalarından da ortaklar arası güven ilişkisi ortadan kalktığı, şirket ortaklığını çekilmez kılacak şekilde husumet oluştuğu, davacının yeni bir şirket kurmak istediğini şirket ortaklarına elektronik posta ile bildirdiği ve kötü niyetinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Dosyaya sunulan beyan ve belgelerden ortaklar arası güven ilişkisinin ortadan kalkmasında tarafların karşılıklı birbirlerini suçlamaları ile birlikte çalışmalarının mümkün olmadığı ve her iki tarafında güvensizlik ortamının oluşmasında kusurlu oldukları, davacının sunmuş olduğu Temmuz-Eylül 2013 tarihli e posta içerikleri, 18.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tespitler de gözetildiğinde diğer ortakların asli kusurlu oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı …nin 2014 yılında gayri faal olması, eldeki davanın 02.09.2014 tarihinde açılması ve dava tarihi itibarı ile ortaklar arasındaki duruma göre değerlendirme yapılması, davacının sunmuş olduğu Temmuz-Eylül 2013 tarihli e posta içerikleri ve haksız rekabete ilişkin tanık beyanı göztelidiğinde şirketin gayri faal hale gelmesinde davacının yeni şirket kurmasının etkisi bulunmadığı kabul edilmiştir.
Yargılama esnasında davacının müdürlük görevi sona erdiğinden bu yönden talebin konusuz kalması nedeni ile talebin esası hakkında hüküm kurulmamıştır.
Davacı iddiaları ve delilleri değerlendirildiğinde çıkma isteminin haklı sebebe dayandığı anlaşılmakla birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-) Asıl davanın usulden reddine,
2-) Birleşen davanın kabulü ile davacının, davalı …nde bulunan hissesine denk gelen 78.292,49 -TL çıkma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve davacının şirketten çıkartılmasına,
-Davacının müdürlük görevi sona erdiğinden bu yönden talebin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-) Birleşen dosyada HMK md. 392 uyarınca disiplin para cezasına hükmedilmesine ilişkin istemin reddine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
4-)Davacı tarafından yatırılan 1.052,70.TL. Peşin, 1.995,30.TL ıslah harcından 54,40.TL.karar ve ilam harcının mahsubu ile 2.993,60.TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
5-)Davalılar vekili lehine 3.400.00 TL. vekalet ücretinin davacılardn tahsili ile davalılara verilmesine
6-)Davacılar tarafından yatırılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına;
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN
7-))Alınması gereken 5.348,16.TL. nispi karar harcından peşin+ıslah yatırılan toplam 2,681,21.TL.harcın mahsubu ile bakiye 2.666,95.-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 10.978,02.TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-) Davacı tarafından yapılan peşin+ıslah harcı toplamı 2.666,95.TL, 25,20.TL. Başvuru harcı, 3,80.TL. Vekalet harcı, 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 320,00.TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.815,95.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
10-)Asıl Dava ve Birleşen Dava açısından; Taraflar tarafından yatırılan, bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/11/2020

Başkan …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Üye …
(e-imza)

Katip …
(e-imza)