Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/683 E. 2019/975 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/683 Esas
KARAR NO : 2019/975

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/07/2017
KARAR TARİHİ : 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili aleyhine … 26.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri gönderildiğini, takibin dayanağını oluşturan çek keşidecisi davalı …Ş. olup, lehtarı ise … Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ciro silsilesine bakıldığında ise takip alacaklısı … Bankası A.Ş.’nin cirosu bulunmadığı, sadece karşılıksız olduğuna ilişkin kaşe vurulduğu tespit edildiğini, bu durumda öncelikle… Bankası A.Ş.’nin yetkili ve yasal hamil olmadığı çek arkasındaki ciro silsilesinden anlaşıldığını, takip dayanağı olan çek müvekkili şirkete ticari alışveriş karşılığında … Tic Ltd Şti tarafından 7.2.2015 keşide tarihli olarak teslim edildiğini, anılan tarihte karşılığı olmamasına rağmen borçlu tarafından nakit ödeme yapıldığı için borç hesabı kapatılmış ve takas odasından alınan çekin, tevdi bordrosu düzenlenerek borçluya teslim edildiğini, icra kasasında bulunan çekin arkasındaki ciro silsilesi incelenmiş olup, müvekkili tarafından çek ödeme nedeni ile sahibine iade edildikten sonra alacaklı görülen bankaya tevdi edildiği anlaşıldığını, ancak bankanın takip dayanağı olan çeki rehin cirosu ile mi, tahsil cirosu ile mi aldığına dair bir kaşeye rastlanmadığını, ciro silsilesindeki kopukluklar ve dava konusu çekin tarihindeki tahrifat birlikte değerlendirildiğinde yetkili yasal hamil tarafından icra takibine konu edildiğinden bahsedilemeyeceğini, takip alacaklısı banka 2015 yılına ait olan bu çeki kredi borcu karşılığında rehin olarak aldı ise basiretsiz tacir statüsünde sayılması gerektiğini, bir bankanın çek rehin aldığında keşideci ile cirantaları soruşturması, yeterli bilgiyi yazılı olarak edindikten sonra kullandırdığı kredinin teminatı olup olamayacağına karar vererek işlem yapması gerektiğini, olayda çek keşidecisi ile ilk ciranta olan … ünvanlı şirketin Merkez Bankası sorguları yapıldığında çekin üzerindeki ikinci tarih olan 15.09.2015 tarihinde pek çok çeklerinin karşılıksız çıktığı ve kara listede bulundukları, haklarında onlarca icra takibi olduğu tespit edileceğini, davalı banka keşideci ve borçlu ile anlaşarak müvekkilinin üzeri çizilmemiş olan cirosundan yararlanmak suretiyle haksız kazanç temin etmeye çalıştığını, Bankalar Kanunu bankanın kredi kullandırılırken alması gereken teminatları açıklamakta olup, bu şekilde üzeri tahrifattı, ciro silsilesi bozuk bir çeki teminata kabul etmesi hukuken imkansız olduğunu, müvekkili şirketin usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterleri incelendiğinde çek keşidecisi ve lehtarına hiçbir borcu bulunmadığı, aksine her iki şirketten alacaklı olup haklarındaki icra takiplerine devam olunduğu tespit edileceğini, müvekkili nitelikli bir dolandırıcılık eylemi ile karşı karşıya olduğunu belirterek … 26. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında girişilen kambiyo takibi nedeni ile müvekkilinin borçsuzluğunun tespitine, takibin iptaline, kötü niyet tazminatına hükmolunmasına ve mağduriyet yaşanmaması için takdir olunacak teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili … Bankası A.Ş. tarafından dava dışı müşterisi … (çekteki müvekkili Bankadan önceki ciranta) lehine, akdedilen kredi sözleşmeleri çerçevesinde kredi hesabı açılmış ve bir takım krediler kullandırıldığını, dava konusu çek de dava dışı ciranta … tarafından adına açılan kredi hesabına istinaden müvekkili BANKA’ya iktisap ettirildiğini, müvekkili Banka icra takibine konu çeki lehdar ve cirantaların ciroları ile geçerli bir ciro silsilesine dayanarak aldığını ve yetkili hamil konumunda icra takibi başlattığını, müvekkili Banka iyi niyetli yetkili yasal hamil olduğunu, davacı ile lehdar veya diğer cirantalar arasındaki defiler 6102 sayılı TTK’nın 687. maddesi gereğince iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, bu itibarla dava konusu olayda davalı müvekkil Banka’mn iyi niyetli yetkili yasal hamil olması nedeniyle esas ve usul açısından yasaya ve usule aykırı olan iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın söz konusu çekin rehin cirosuyla müvekkili Banka’nın eline geçtiğine dair iddiaları kesinlikle doğru olmdığını, müvekkili Banka davaya konu çeki lehdar ve cirantaların ciroları ile geçerli bir ciro silsilesine dayanarak aldığını ve yetkili hamil konumunda icra takibi başlattığını, dava konusu çek incelendiğinde de görüleceği üzere; bahse konu çek … Bankası (…) … Şubesine ait olduğunu, yasa gereği muhatap … tarafından bastırılıp tedavüle konulan dava konusu çekle ilgili inceleme yükümlülüğü yine muhatap … Bankasına ait olduğunu, davacı tarafın hukuk sistemiminde yer alan muhatap Bankanın çekle ilgili inceleme yükümlülüğüne dair hükümlere binaen, yetkili ve yasal hamil olan müvekkileri Bankaya sorumluluk izafe etmeye çalışmasını anlamak mümkün olmadığını, müvekkilleri Banka ekonomik sistem içerisinde tedavülde olan bir çeki, ticari iş ve işlemleri esnasında iyi niyetli, yetkili ve yasal hamil olarak iktisap ettiğini, ibraz tarihinde de karşılığı ödenmediğinden ilgililer hakkında yasal haklarını kullanmış ve icra takibi başlattığını, bu nedenle davanın reddine, davacının alacaklı müvekkilinin uğrayacağı zararlara karşılık alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ile mahkumiyetine ve yargılama masrafı ile vekalet ücretinin davacı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep emiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi ve tensip tutanağı tebliğ edilmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir,yokluğunda yargılamaya devam edilerek yokluğunda karar verilmiştir.
Mahkememizin 22/02/2019 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, bankacı ve konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 02/09/2019 teslim tarihli raporda özetle;
1. Davacının iddiası, dava konusu çekin keşidecisinin davalı …, lehtarının da davalı … olduğu, çekin ciro yoluyla …’dan alındığı, bedelinin ödenmesi üzerine çekin …’a iade edildiği, çekte düzgün bir ciro silsilesi bulunmadığı, dolayısıyla ödeme yapılmış olması nedeniyle davalılardan … ve …’ın, ciro silsilesinin düzgün olmaması nedeniyle de davalı bankanın alacaklı olmadığı yönündedir.
Davacı şirket, dava konusu çekten veya ticari ilişkiden müşterileri davalılar … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’ye borçlu olmadığı gibi, … A.Ş.’den 3.346.729,59 TL, … Ltd. Şti.’den 99.423,79 TL alacaklı olduğu” yönündeki tespit dikkate alındığında, dava konusu çek nedeniyle davacının davalılardan … ve …’a borçlu olmadığının kabulü gerekir.
2. Dava konusu çek incelendiğinde, çekin … tarafından düzenlendiği, lehdarının … olduğu, çekin davacıya ciro edildiği, davacının da çeki ciro ettiği, çekin …’a geçtiği, bu kişi tarafından da çekin ciro edildiği görülmektedir. Yapılan ciroların tümünde cironun yapıldığı kişinin belirtilmediği, bir başka deyişle, ciroların beyaz ciro şeklinde oldukları görülmektedir. Yine, çek incelendiğinde, davacının cirosunun üstünün çizilerek iptal edilmediği de tespit edilmiştir. Beyaz ciroda, devralan belirtilmediğinden ve yine hamilin çeki ciro etmesi zorunlu olmadığından, davalı bankanın dava konusu çeki ciro (beyaz) ile devraldığının kabulü gerekir.
3. İlke, kambiyo senetlerinin temel ilişkiden bağımsız (soyut) olması ve borçlunun temel ilişkiden doğan defi ve savunmalarını senedi ciro ile devralan hamile karşı ileri sürememesidir. TTK. m. 687/1 hükmü, bu kuralın istisnasını “hâmilin poliçeyi (çeki) iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması” şeklinde ifade etmektedir. Diğer bir anlatımla hamil, çek kendisine ciro edilirken bu ciro sonucunda borçlunun (keşidecinin) cirantaya karşı sahip olduğu bazı savunmaları kaybedeceğinin bilincinde olmalıdır.
Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “…Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599. maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir ….” (HGK’nın E. 2012/19-185, K. 2012/386 sayı ve 13.06.2012 tarihli kararı).
4. Somut olayda olduğu gibi çekin ödenmiş olduğuna ilişkin bir iddia da kişisel bir def’i oluşturup bu yöndeki iddianın da cirantaya karşı ileri sürülebilmesi için cirantanın kötünüyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Gerçekten de, yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere, çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 686/1 hükmüne göre: “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”. Davalı bankanın dava konusu çek üzerindeki hakları müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılmaktadır. Yine çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 687/1 hükmüne göre: “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun”. Bu durumda, davacı tarafından, çekin ödenmiş olduğunun ve bu hususun da davalı banka tarafından bilindiğinin, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiğinin, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğunun ispat edilmesi gerekir.
Yukarıda yer alan Hukuk Genel Kurulu kararında da “… Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle dava konusu çekin lehtar kısmında yazılı “Ç.. Ticaret” ibaresinin geçerli bir ticaret unvanı olup olmadığı tartışılmış ve sözkonusu ibarenin geçerli bir ticaret unvanı olmadığı, bu nedenle çekin hamiline yazılı çek olarak kabulü gerektiği, hamiline yazılı çekte de ciro imzasının sahte olmasının bir öneminin olmadığı, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olmasının yeterli olduğu ve davalı faktoring şirketinin çeki ilgili yönetmeliğin hükümlerine uygun olarak elinde bulundurduğu anlaşıldığına göre yetkili hamil sayıldığından, davacının çekin istirdadı isteminde bulunamayacağı oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu çekin geçerli bir ticaret unvanı emrine düzenlenmediğinden hamiline yazılı çek olduğu ve söz konusu çekte ciro silsilesinin görünüşte de olsa düzgün olduğu, davalı faktoring şirketinin usulüne uygun olarak çeki elinde bulundurmakla yetkili hamil olduğunun kabulü ile davacının çekin istirdadına yönelik davasının reddedilmiş olması; sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olup; bu nedenle karar onanmalıdır…” denilerek varılan sonuç teyid edilmiştir (HGK’nın 2011/19-228 E., 2011/328 K. sayı ve 08.05.2011 tarihli kararı).
Davacı tarafından, çekin ödendiğinin ve bu hususun da davalı banka tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilememiştir. Bu bakımdan davacının davalı bankaya yönelik menfi tespit iddiası yerinde olmamaktadır.
SONUÇ :
a) Mali inceleme bölümünde yer alan “davacı şirket, dava konusu çekten veya ticari ilişkiden müşterileri davalılar … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’ye borçlu olmadığı gibi, … A.Ş.’den 3.346.729,59 TL, … Ltd. Şti.’den 99.423,79 TL alacaklı olduğu” yönündeki tespit dikkate alındığında, dava konusu çek nedeniyle davacının davalılardan … ve …’a borçlu olmadığının kabulü gerekitği,
b) Beyaz ciroda, devralan belirtilmediğinden ve yine hamilin çeki ciro etmesi zorunlu olmadığından, davalı bankanın dava konusu çeki ciro (beyaz) ile devraldığının kabulü gerektiği,
c) Davacı tarafından, çekin ödendiğinin ve bu hususun da davalı banka tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilemediği, bu bakımdan davacının davalı bankaya yönelik menfi tespit iddiasının yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Davanın Menfi Tespit davası olduğu,
Buna göre, dava konusu çeke ilişkin olarak davalı banka tarafından davacı ve diğer davalı şirketler aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak … 26. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasında icra takibi yapıldığı, davacı şirketin söz konusu çeke ilişkin olarak menfi tespit davası açtığı ve çekin haricen bedelinin tahsil edilerek … şirketine iade edildiğinin belirtildiği, ancak cirolarının üzerinin çizilmediğini ifade ettiği, çek hamilinin basiretli bir tacir gibi davranmadığını, çekten dolayı borçlu olmadıklarını savunduğu, diğer davalıların dosyaya herhangi bir cevap vermedikleri, davalı bankanın davanın reddini istediği ve iyiniyetli hamil olduklarından bahisle TTK 687 madde gereğince davacı ile lehdar ve cirantalar arasındaki defilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini savunduğu, davalı bankanın söz konusu çeki ciro yoluyla dava dışı kredi borçlusu …’tan aldığı, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, davacının bedelsizlik defini TTK 687 madde gereğince iyiniyetli hamil konumundaki bankaya karşı ileri süremeyeceği, bankanın kötüniyetli olarak çeki aldığı hususunun ispatlanamadığı, alınan bilirkişi raporu kapsamında davacının diğer şirketlere çek nedeniyle borçlu olmadığının, hatta alacaklı konumunda olduğunun anlaşıldığı, bu haliyle banka aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı şirketler aleyine açılan davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacının davalı banka aleyhine açtığı davanın reddine,
2-Davacının davalı şirketlere karşı açmış olduğu davanın kabulüne, … 26 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına esas 15/09/2015 keşide tarihli, 115.000,00 TL’lik çek nedeni ile davacı şirketin davalı şirketlere borçlu olmadığının tespitine,
3-Yasal şartları oluşmadığından tarafların tazminat taleplerinin reddine,
4-Karar tarihine göre alınması gereken 10.098,81 TL harçtan peşin alınan 2.524,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.574,10 TL harcın davalılar …ve … Tic. Ltd. Şti’nden tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 14.577,04 TL vekalet ücretinin davalılar …ve … San ve Tic. Ltd. Şti’nden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … Bankası A.Ş kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 14.577,04 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam: 5.123,01 TL yargılama giderinin davalılar …ve … Tic. Ltd. Şti’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde Mahkeme kasasındaki belge asıllarının iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı banka vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 05/11/2019

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

MASRAF BEYANI
2.556,11 TL Harç Masrafı
2.100,00 TL Bilirkişi Ücreti +50,00 TL Bilirkişi Yol Masrafı Hk.
416,90 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 5.123,01 TL