Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/667 E. 2019/883 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/667 Esas
KARAR NO : 2019/883

DAVA : Tazminat (Sigorta Sözleşmesine Dayalı)
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 09/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Sözleşmesine Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketi (“… San. Tic. A.Ş.”) ile davalı sigorta şirketi (“… Şubesi”) arasında müvekkili şirketin iş yaptığı şirketlerden doğacak alacaklarının teminat altına alınması için 01.08.2015 tarihli ve … numaralı poliçe ile genel bir sigorta sözleşmesi yapıldığını, sigorta şirketinin kendi insiyatifinde olarak müvekkili şirketin iş yapmış olduğu şirketlere toplamda 14.000.000,00 TL, dava dışı … Tic. A.Ş. ile ilgili olarak da 19.08.2015 tarihinde 200.000,00 TL kredi limiti belirlediğini, dava dışı … A.Ş.’den alacaklarının tahsil edilememesi üzerine sigorta tazminatını talep etmek için sigorta şirketine başvurulduğunu, bu taleplerinin reddedildiğini, red kararının Kredi Sigortası Genel Şartlarına, poliçeye ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğundan davanın açılmak zorunluluğunun hasıl olduğunu, sigorta şirketinin müvekkili şirketinin talebini “kredi limitleri için güncel alacak bakiye mevcut kredi limitinin üstüne çıktığı noktada artış talebinde bulunulmadığı” gerekçesiyle reddettiğini, ancak bu kararının Kredi Sigortası Genel Şartlarına aykırı olduğunu, 01.02.2009 tarihli Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.5.1 maddesinin üçüncü fıkrasında “Sigortalı, kredi limitinin arttırılmasını sigortacıdan talep edebilir. Bu talebin onaylanması halinde, yeni kredi limiti onay tarihinden itibaren geçerli olur” hükmünün yer almakta olduğunu, hükümde “Sigortalı, kredi limitinin arttırılmasını sigortacıdan talep edebilir” denildiğini, metnin lafzından sigortalının kredi limitinin arttırılması yönündeki talebinin kendisi için bir seçenek olduğunun yani zorunluluk olmadığı hususunun anlaşıldığını, hükmün mefhum-u muhalifinden ise kredi limitinin arttırılması için talepte bulunmayan sigortalının mevcut kredi limitleri dahilinde sigorta teminatının devam edeceği sonucuna ulaşıldığını, dolayısıyla müvekkili şirketin kredi limit artışı talebinde bulunmaması nedeniyle halihazırda teminat altına alınmış sigorta tazminatının ödenmemesinin Kredi Sigortası Genel Şartlarına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilin şirketin artan alacak bakiyesinin sigorta teminatı dışında kalan kısmi için ödeme talep etmemekte olduğunu, teminat altına alınmış alacak bakiye için sigorta şirketi tarafından belirlenerek onaylanan 200.0000,00 TL tutarındaki sigorta tazminatını talep ettiğini, … Yapı için 200.000,00 TL tutarındaki kredi limitinin onaylandığı tarih olan 19.08.2015 tarihinde müvekkili şirketin söz konusu dava dışı şirketten bir alacağı bulunmadığını, yapılan sigorta sözleşmesinin amacının müvekkili şirketin bu tarihten sonra yapacağı mal alış verişleri sonucu doğacak alacaklarıyla alakalı olduğunu, nitekim sigorta sözleşmelerinin amacının sigorta yapılmadan önce değil sigorta yapıldıktan sonra doğan risklerin teminat altına alınması olduğunu, bu hususta 01.08.2015 tarihli sigorta poliçesinin 47520.01 Türkiye Kredi Sigortası Genel Şartlarının Kabulü maddesinin son derece açık olduğunu, maddede “Sigorta Şirketi, Türkiye Kredi Sigortası Genel Şartlarını kabul eder. Poliçenin herhangi bir maddesinin Türkiye Kredi Sigortası Genel Şartlarına aykırı düşmesi ve menfaatlerinizin tersine olması durumunda, Türkiye Kredi Sigortası Genel Şartlarındaki hükümler geçerli olacaktır.” hükmünü ihtiva ettiğini, sigorta poliçesinin Kredi Limitleri üst başlıklı 10000.00 kredi Limitleri (Bakiye Poliçesi) maddesinde yer alan “Sigortalı, Alıcı nezdinde toplam ödenmemiş bakiyesinin fiili veya muhtemel tutarını teminat altına almaya yeterli gelecek bir Kredi Limiti için gecikmeksizin başvuruda bulunmalıdır. Sigortalı ihtiyaç halinde, Kredi Limit tutarının arttırılması için de başvuruda bulunmalıdır” Hükmünün yukarıda izah edildiği üzere Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.5.1. maddesinin üçüncü fıkrasına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle sigorta poliçesinin 47520.01 Türkiye Kredi Sigortası Genel Şartlarının kabulü maddesi gereğince 10000.00 Kredi Limitleri (Bakiye Poliçe) maddesi hükümleri yerine Kredi Sigortası Genel Şartları uygulanacağından, sigorta şirketinin müvekkili şirketin sigorta tazminatı alacağı talebini reddetmesinin hukuken dayanaksız kaldığını, konuyla ilgili olarak sigorta şirketi yetkilileri ile müvekkili şirket arasındaki görüşmelere ait mail çıktılarının sunulduğunu, dava dışı … Yapıdan olan alacakların teminat altına alınması amacıyla sigorta şirketine başvurulduğunu, bunun üzerine sigorta şirketinin kendi insiyatifinde olarak müvekkili şirkete söz konusu şirket nezdinde 200.000,00 TL tutarında bir sigorta teminatı sağladığını, yaklaşık 14.000.000,00 TL kredi limiti için poliçe primlerinin eksiksiz ödendiğini, makbuzların bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı sigorta şirketine dava konusu sigorta poliçesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla alacak bakiyesi, risk durumu v.b. konularda davalı sigorta şirketine mail ortamında aylık bildirimlerde bulunduğunu, ayrıca bir örneği ekte sunulan 28.07.2016 tarihli “Vadesinde ödenmeyen borçlar bildirimi” ile 125.000,00 TL tutarındaki çekin vadesinde ödenmediği hususunun bildirdiğini, davalı sigorta şirketinin borç bakiyesinin 1.529.215,39 TL olduğu konusunda bir kez daha bilgilendirildiğini, bu konuda yazışmaların bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin sigorta poliçesinin 18900.00 olumsuz bilgilerin bildirim mecburiyeti maddesinde yer alan “Sigortalı sigorta şirketini ivedi olarak zarar gelebilecek olaylardan ve hadiselerden haberdar etmek mecburiyetindedir” hükmünden doğan bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğinin ortada olduğunu, taraflar arasında bildirim yükümlülüğünün ihlal edilip edilmediği hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın limit artış talebinde bulunulup bulunulmadığı ve müvekkili şirket tarafından limit artış talebinde bulunulmadığından bahisle sigorta teminatının ödenmemesi noktasında olduğunu, ancak müvekkili şirketinin sigorta teminatı olan 200.000,00 TL haricinde bir talebi bulunmadığını ve Kredi Sigortası Genel Şartları açık olduğundan müvekkili şirketi tarafından primler ödenmiş olan 200.0000,00 TL tutarındaki sigorta teminatının ödenmesinin istendiğini, sigorta şirketi tarafından müvekkili şirketin bildirim yükümlülüğünü ya da sözleşmenin herhangi bir hükmünün ihlal edildiği yönündeki bir iddiasının ileri sürülmesi halinde kendi eylem ve işlemleriyle çelişeceğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi halinde sigorta şirketinin ihlalin kasten gerçekleştiği düşüncesindeyse ihlalin öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde sözleşmeyi feshetme ya da prim farkı talep etme haklarına sahip olacağını, sigorta şirketinin ihlalin kasten değil de ihmalen gerçekleştirildiği kanaatindeyse yalnızca ödeyeceği sigorta tazminatından indirim yapma hakkına sahip olacağını, davalı sigorta şirketinin fesih hakkını kullanmadığının açıkça ortada olduğu gibi prim farkı talebinde de bulunmadığını, prim farkı talep edilmiş oslaydı dahi müvekkili şirketin böyle bir talebi yerine getirme zorunluluğunun bulunmayacağını, zira prim farkı ödemeyi reddeden sigortalının teminat altına alınmış alacakları için sigorta tazminatına hak kazanacağını, sonuç olarak az önce sayılan haklarından hiçbirini kullanmayan sigorta şirketinin, sigorta tazminatının ödenmesi noktasında müvekkili şirketin talebini reddetmiş olmasının iyi niyet kurallarına aykırı davranışının açık göstergesi olduğunu, sigorta şirketinin sigorta tazminatını ödememesinin Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2011/5718 E – 2011/7073 K. sayılı kararında özetle “Rizikonun süresinde ihbar edilmemiş olması sigortacıyı tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtarmaz sadece zarar geç ihbar nedeniyle zarar artmışsa artan kısımdan sigortacı sorumlu tutulamaz” hükmünü kurduğunu, yalnızca teminat altına alınmış alacak bakiyesine ilişkin sigorta tazminatı talep edildiğini, bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiğini, riziko gerçekleştiğinde de sigorta şirketine gecikmeksizin ihbarda bulunulduğunu, dava dışı borçlu şirketin yapmış olduğu ödemeleri, kendilerine teslim edilen çekleri ve bu çeklere ilişkin bilgileri gecikmeksizin sigorta şirketine bildirdiklerini, sigorta şirketinin sigorta tazminatını ödenmesi talebinin reddi gerekçesi olarak alacak bakiyesinin artmasına rağmen limit artış talebinde bulunulmamasını göstermesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, davalı sigorta şirketinin, müvekkili şirketi ile dava dışı … Yapı arasındaki alacak ilişkisinin tüm detayları hakkında bilgi sahibi olduğunu, davalı sigorta şirketinin toplam alacak miktarının 1.529.215,39 TL olduğu hususunun müvekkil şirketi tarafından kendilerine bildirilmesinden sonra müvekkili şirketin dava dışı … Yapı’dan olan alacaklarının tahsil edilmesi amacıyla, taraflarının müvekkil şirketi, … Ortaklığı ve davalı sigorta şirketi olan üçlü bir vekalet sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkili şirketin alacaklarının tahsili edilmesi konusunda tüm yasal yollara taraflarınca başvurabileceğinden böyle bir vekalet sözleşmesi imzalanması gibi bir zorunluluk bulunmamasına rağmen bu sözleşmenin toplam riski 1.529.215,39 TL olduğunun davalı sigorta şirketi tarafından öğrenilmesi üzerine imzalanması ve bununla ilgili 75.000,00 TL tutarında ödeme yaptırılmasının sigorta şirketinin art niyetli hareket ettiğinin açık bir göstergesi olduğunu, davalı sigorta şirketinin alacak bakiyesinin 1.529.215,39 TL olduğu bilgisine haiz olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirkete sigorta tazminatı ödenip ödenmeyeceği hususunun belli olduğunu, hal böyle iken müvekkili şirketin sigorta şirketi tarafından kendilerine bildirilen alacak tutarı üzerinden 75.000,00 TL tutarlı bir vekalet sözleşmesi yaptırılmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, bu durumda sigorta şirketinin madem sigorta tazminatını ödemeyecekti, neden toplam risk miktarı olan 1.529.215,39 TL üzerinden 75.000,00 TL vekalet sözleşmesi yapılması istediğini ileri sürerek sigorta tazminatı olarak fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili bu talebini 12/07/2019 tarihli talep arttırımı dilekçesi ile 156.415,56 TL arttırarak 166.415,56 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Sigorta şirketi müvekkilinin 50’den fazla ülkede ve 160’ın üzerinde ofisiyle sigortalıların gerek yurtiçi gerekse de uluslararası ticari faaliyetlerini desteklemek üzere alacak sigortası hizmeti sunduğunu, alacak sigortasının sigortalıları mal ve/veya hizmet sundukları müşterileri ile ilgili tahsilat risklerine karşı güvence altına aldığını, davacı sigortalının da ticari alacaklarını güvence altına almak amacıyla alacak sigortası için müvekkiline başvurduğunu, bu kapsamda davacıyla müvekkili arasında 01.08.2015 tarihli ve … numaralı sigorta poliçesi düzenlendiğini, bu poliçeye davacının alıcıları ile kurduğu ticari ilişkiler sonucunda doğan alacaklarının tahsilini teminat altına aldığını ancak elbette ki söz konusu teminatın sağlanmasının sigorta poliçesi kapsamında bir takım şartlara bağlandığını, düzenlenen poliçenin “bakiye poliçesi” olduğunu, sigortalının açık hesap satış yaptığı tüm alıcılar için poliçede ve ayrılmaz eklerinde belirtilen usullere göre kredi limiti talep etmesi gerektiğini, sigortalının ayrıca poliçede yer alan beyan esaslarına göre, ilgili beyan dönemlerinde alacak bakiyelerinin toplamını sigortacıya beyan etmekle yükümlü olduğunu, sigortalının alacak bakiyeleri artan alıcılar için “kredi limit artış talebi”nde bulunmak zorunda olduğunu, kredi limitinin, sigorta şirketinin her bir alıcı için sorumlu olduğu maksimum risk tutarı olduğunu, sigortalının başvurusuna göre belirlendiğini, sigortalının kredi limit başvurusunun sigorta şirketi tarafından onaylandıktan sonra talep edilen limitin teminat altına alınmış olduğunu, sonraki süreçte, sigortalının alıcılardan olan alacaklarının bakiyesinin artması durumunda, sigortalı alacak bakiyesini karşılayacak tutarda ve yine her bir alıcı için ayrı olmak kaydıyla, yeniden kredi limit artış talebinde bulunmak yükümlülüğünde olduğunu, sigortalının her bir ticari ilişkide bulunduğu alıcısı için söz konusu alıcı nezdinde bulunan ve henüz kendisine ödenmemiş alacakları tutarında kredi limit başvurusunda bulunma yükümlülüğünün poliçede öngörüldüğünü, sigortalının yapacağı limit artış talebinin sigortacı tarafından onaylandığı takdirde sigortalının ödeyeceği primin de doğal olarak artacağını, huzurdaki davada davacının riziko artmasına rağmen kasıtlı olarak limit artış talebinde bulunmadığını, buna bağlı primleri de ödemekten kaçındığını, sigortalı davacının gerek alacak bakiyelerini gerekse de buna bağlı kredi limiti artış taleplerini sigorta şirketinin “…” isimli bilgi işlem sistemi üzerinden giriş yaparak ileri sürmek zorunda olduğunu, bu yükümlülüğe ilişkin olarak davacı tarafından “Kredi Sigortası ile İlgili Online Giriş İçin … Başvurusu” başlıklı formu imzaladığını, sigortalı davacıya gerekli bilgi ve talep girişlerini yapması için müvekkili tarafından kullanıcı numarası ( ID ) ve şifre verildiğini, bu husus da davacı firma yetkililerinin bilgisi dahilinde olduğunu, ekli yazışmaların bunu açıkça gösterdiğini, davacının 01.08.2015 tarihli ve … numaralı sigorta poliçesi kapsamında dava dışı alıcısı … Yapı’dan olan alacakları için müvekkilinden sistem üzerinden yalnızca 200.000,00 TL kredi limiti talebinde bulunduğunu, bu kredi limit başvurusunun müvekkili tarafından onaylanarak, alıcı … nezdinde kredi limitinin 200.000,00 TL olarak belirlendiğini, ancak sonrasında davacının … nezdindeki alacak bakiyesinin artmasına rağmen, davacının aşağıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere limit artış talebinde bulunma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davacının 18.04.2017 tarihli e-postasıyla müvekkiline hasar bildirim formu göndererek tazminat talebinde bulunduğunu ancak davacının poliçe kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmesi sebebiyle söz konusu tazminat talebinin müvekkili şirket tarafından reddedildiğini, davacının yükümlülüklerini ihlal ettiğini kabul etmediğini ve müvekkiline karşı huzurdaki davayı açtığını, ikame edilen bu davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, 01.08.2015 tarihli ve … numaralı poliçenin “Poliçe Koşulları” bölümünün 6.sayfasında yer alan “Kredi Limitleri / 1000.00 Kredi Limitleri ( Bakiye Poliçesi )” başlığında sigortalının limit artış talebinde bulunma yükümlülüğünün düzenlendiğini, bu maddeye göre, sigortalı, ticari ilişki kurduğu her bir alıcı nezdindeki ödenmemiş toplam alacak bakiyesinin teminatının, yani onaylanmış kredi limiti üzerinde olması halinde gecikmeksizin sigortacıya başvurmak zorunda olduğunu, Kredi limitleri, sigorta şirketinin her bir alıcı için üstlendiği maksimum risk tutarını ve poliçede yer alan şartları belirttiği, sigorta poliçesi tahtında, her bir alıcı için kredi limitinin belirlenmiş olması gerektiği, sigortalının, alıcı nezdinde toplam ödenmemiş bakiyesinin fiili veya muhtemel tutarının teminat altına almaya yeterli gelecek bir Kredi Limiti için gecikmeksizin başvuruda bulunması gerektiğini, sigortalının, ihtiyaç halinde, Kredi Limiti tutarının arttırılması için de başvuruda bulunması gerektiğini, sigortalının Kredi Limiti için ve/veya Kredi Limiti’ndeki bir artış için başvuruda bulunma yükümlülüğünde, Alıcı’nın her bir takvim ayının sonundaki bakiyesinin dikkate alınacağını, “Poliçe Koşulları” bölümünden 15 ve 16.sayfalarında yer alan “28800.00 Sorumlulukları Yerine Getirmenin Doğuracağı Sonuçlar” başlıklı maddesinin 2 numaralı bendinde ise limit artış talebi yükümlülüğüne aykırı davranışın sonuçlarının düzenlendiğini, “2. Kredi Limiti ve Teminatın Geri Çekilmesi – Kredi Limitine Uygunluk Kredi Limitine ilişkin kararlara ve genel şartlarına uyulmaması halinde veya zararın gerçekleşme tarihinden evvel kredi limit tesisisin yapılamadığı hallerde, teminatın geçerli olmayacağını, kredi limit artış talebinin yükümlülüğünün yerine getirilmediği takdirde teminatın geçerli hale geleceğini, davacının bu yükümlülüğü yerine getirmediğini, davacının poliçe kapsamında dava dışı alıcı … Yapı bakımından sadece 200.000,00 TL limit talebinde bulunduğunu, davacının … nezdinde alacak bakiye gün geçtikçe artmasına rağmen, davacının artan bu kısım için herhangi bir limit artış talebinde bulunmadığını, davacının dava dışı … nezdindeki alacak bakiyesinin 200.000,00 TL’yi fazlasıyla aştığını, davacının limit artış talebinde bulunmak yerine, doğrudan 200.000,00 TL’lik kısım için tazminat talebinde bulunduğunu söylemekteyse de dava konusu poliçe kapsamında öngörülen “bildirim yükümlülüğü” ile “limit artış talebi yükümlülüğü”nün farklı nitelikte hükümler olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının alacak bakiyesini müvekkiline bildirmiş olmasının limit artışının gerçekleşmesi ve dolayısıyla artan alacak bakiyesinin teminat altına alınması için yeterli olmadığını, sistem üzerinden ayrıca ve açıkça limit artış talebinde bulunmasının zorunlu olduğunu, davacının limit artışı talebi yükümlülüğüne uygun davranmak bir yana bildirim yükümlülüğünü dahi doğru şekilde yerine getirmediğini, davacı bakımından öngörülen limit artışı talebinin yükümlülüğünün temel amacının davacının ticari risklerini koruma altına almak ve olası zararlarını minimize etmek olduğunu, davacının, dava konusu poliçe kapsamında “…” isimli şirket bakımından müvekkilinden limit artış talebinde bulunmuş olsa idi, müvekkilinin söz konusu şirketin ticari pozisyonu ve risk durumu incelenerek ve sigortalı davacının menfaatlerinin korunabilir olup olmadığının değerlendirilebileceğini, bu durumda bahsi geçen dava dışı şirketinin riskinin yüksek olduğunun tespiti halinde limit artış talebinin reddedilebileceğini, mevcut limitin iptal edilebileceğini ve bu durum sigortalıya bildirilebileceğini, böyle bir sonuçla karşılaşan sigortalının davacının ise riski öngörerek dava dışı … isimli şirket ile ticari ilişkin kurmaktan kaçınabileceğini ve zarara uğramayı önleyebileceğini, dolayısıyla davacının limit artış talebinde bulunmayarak aslında kendi zararına sebep olduğunu, bu konuda önlem almadığını, davacının poliçeye aykırılık nedeniyle kendisinin yanı sıra müvekkiline zarar verdiğini, limit artış yükümlülüğünün ihlal edilmesi nedeniyle müvekkilinin poliçe kapsamındaki haklarının zarara uğradığını, davacının limit artışıyla birlikte daha yüksek prim ödeme yükümlülüğü doğacağını, davacının da bir anlamda müvekkilinden prim kaçırdığını, şirket bünyesinde satış müdürü olarak çalışan … tarafından gönderilen 14.04.2015 ve 03.06.2015 tarihli e postalar ile ödeyeceği prim bildirilen alacak bakiyesi ile talep edilen limit meblağlarından hangisinin düşük ise o rakam üzerinden tahakkuk ettirileceğinin bildirildiğini, davacının bu bilgiye haiz olmasına rağmen kasıtlı olarak kredi limitini düşük tutarak daha az prim ödeme yoluna gittiğini, bu husustaki dava ve talep haklarının saklı tutulduğunu, davacının 01.02.2009 tarihli Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.5.1. maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Sigortalı, kredi limitinin arttırılmasını Sigortacıdan talep edebilir” düzenlemesi ile poliçedeki hükümler arasında çelişki olduğunu ve bu sebeple genel şartların uygulanması gerektiğini iddia ettiğini, ancak poliçe ile genel şartlar arasında herhangi bir çelişki ya da aykırılığın bulunmadığını, Kredi Sigortası Genel Şartlarının poliçeye göre daha genel hükümler ihtiva ettiğini, somut ilişkiye uygulanacak özel ve bağlayıcı nitelikteki hükümlerin poliçe ile düzenlenmesinin önünde bir engel olmadığını, Poliçenin Genel Şartlarda tanınan kredi limitinin artırılması hakkını, sigortalının yukarıda açıklanmış olunan menfaatlerini göz önünde bulundurarak zorunlu hale getirdiğini, Genel Şartlarda öngörülen hükümlerin amacının, ileride düzenlenecek poliçelerde, sigortalının kredi limitini arttırma hakkının sigortacı tarafından engellenmesinin önüne geçilmesi olduğunu, davacının bu iddialarıyla bir anlamda yükümlülüğünü ihlal ettiğini kabul etmekte olduğunu, bu şekilde bir çıkış yolu aradığını,teminat tutarlarının sigortalının talepleri doğrultusunda belirlenmekte olduğunu, davacının da dava dışı … isimli alıcısı bakımından … isimli sistem üzerinden yalnızca 200.000 TL tutarında limit talebinde bulunduğunu, Kredi Limitinin de bu doğrultuda belirlenerek müvekkilince onaylandığını, sigortalıların düzenli olarak bildirimde ve ayrıca limit artışı talebinde bulunma zorunluluğu bulunduğunu, davacının aksi yöndeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2011/5718 E – 2011/7073 K. sayılı ilamının dava konusu alacak sigortasıyla bir ilgisi olmadığını, bahse konu kararın kasko Sigortası kapsamında ihbar yükümlülüğünün zamanında yerine getirilmemiş olmasına ilişkin olduğunu, huzurdaki dava konusu ihtilafın alacak sigortası kapsamındaki limit artışı talebi yükümlülüğünün ihlaline ilişkin olduğunu, sigortalının poliçe kapsamında zararı minimize etmek yükümlülüğü olduğunu, poliçeye konu edilen ve ileride doğması muhtemel alacakların tahsilini kolaylaştırmak amacıyla müvekkillerinin de taraf olduğu bir vekalet sözleşmesi akdedildiğini, davacının her ne kadar müvekkilinin toplam alacak bakiyesinin 1.529.215,93 TL olduğunu öğrenip sonrasında davacıya bu sözleşmeyi imzalattırdığını iddia etse de bunun doğru olmadığını, vekalet sözleşmesinin riskin oluşma tarihinden çok önce 06.07.2015 tarihinde akdedildiğini, davacının iddiasını ispat etme mükellefiyetinde olduğunu, davacının poliçe kapsamında öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranmak suretiyle teminatın geçersiz hale gelmesine sebep olduğunu beyan ederek davanın reddine, aksi kanaatte olunması durumunda, davacının limit artış talebinde bulunmayarak müvekkiline ödemekten kaçındığı primin hesaplanarak dava değerinden mahsubuna, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Poliçe, hesap hareketleri, ödeme dekontu, e-mail yazışmaları, bilirkişi raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, sigorta sözleşmesine dayalı tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının dava dışı … Tic AŞ’den olan alacaklarını tahsil edemediği iddiası ile sigorta tazminatı talep etmek için davalı sigorta şirketine başvurusunun davalı sigorta şirketince reddedilmesinin yerinde olup olmadığı, davacının limit artış talebinde bulunma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve davalıdan prim kaçırıp kaçırmadığı, davacının davalıdan tazminat istemekte haklı olup olmadığı hususlarındadır.
Deliller toplandıktan sonra dosyamız mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlenmesi için Sigorta Tahkim Hakemi Sigortacılık Uzmanı … ile Doç. Dr. …’a tevdi edilmiş, bilirkişler tarafından mahkememize sunulan kök ve ek raporlarda özetle; TTK, Sigortacılık Kanununun emredici hükümler ile birlikte Genel Şartlar ve özel şartlar teknik yönden değerlendirildiğinde, a) Dava dışı alıcı firmanın borçlarını çeviremeyecek duruma geldiğinin ve bu durumun da sigortacıyı olumsuz etkilediğinin kabulü halinde, (sigorta şirketi tarafından referans alınan 28.02.2016 tarihi itibariyle dava dışı firma ile sigortalının doğan net cari borç ilişkisinin 308.611,99 TL olduğu, bu durumda da sigortacının -azami kredi limiti 200.000,00 TL bedelin 308.611,99 TL tutara oranlaması sonrası bulunan karşılık değeri-) sigortacı tarafından azami 129.612,59 TL’sı zarar bedeline yönelik teminat sağladığı, b) Alıcının borçlarını çeviremeyecek duruma gelmediğinin ve böylece sigortacının bu durumdan olumsuz etkilenmediğin kabulü halinde ise, sigortacının azami kredi limit tutarı karşılığı 200.000,00 TL zarar bedeline yönelik tam teminat sağladığı sonucuna ulaşılacağı beyan edilmiştir. Bilirkişi Raporları, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Taraflar arasında akdedilen ve dosya arasında bulunan sözleşme 01.08.2015-2016 vadeli ve 892533 no.lu olup, Azami kredi limit kararları 12.000.000 TL, Maksimum tazminat sorumluluğu 3.120.000 olarak ifade edilen bir tür Kredi Sigorta Poliçesi olarak değerlendirilerek Türk Ticaret Kanunu’ndaki/Sigortacılık Kanunu’ndaki sigortacılık tekniği ile ilgili getirilmiş bulunan emredici hükümlerine tabi olduğu, Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış bulunan Genel Şartların kullanılacağı ancak söz konusu düzenleme ile sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebileceği de kabul edilmiştir.
Kredi Sigortası Genel Şartları gereği, sigortanın konusu kredili satış ve kredili hizmet işlemlerinde alıcının iflas etmesi, tüzel kişi olması halinde, borçlarını ödeyememesi nedeniyle hakkında tasfiye kararı alınması, borçlarının ödenmesi ile ilgili olarak bir mahkemenin veyahut yetkili bir merciinin tüm alacaklıları bağlayacak bir karar alması, borç ödemede acze düşmesinin belgelenmiş olması veya bu durumun sigortacı tarafından kabul edilecek başka bir şekilde kanıtlanması suretiyle yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması, konkordato ilanı, hukuki olarak benzer diğer sonuçlar, bu haller dışında sözleşmede belirtilen şartlarla mal veya hizmet bedelinin ödenmemesi gibi bir veya birden fazla riziko türüdür. Taraflar arasında, rizikonun gerçekleştiği ile ilgili temel bir ihtilaf bulunmamakla birlikte, Poliçe özel şartlarında benzer şekilde rizikonun hangi şartlar altında gerçekleştiğinin kabul edildiği belirtilmiştir.
Kredi Sigortası Genel Şartları A.3. bendine göre, teminat, sigortalının muhtelif alıcılarla yaptığı sözleşmelere göre faturalandırılan ve bedeli özel şartlarda belirlenen azami vade süresi içinde ödenmesi kararlaştırılan mal ve hizmet satışlarına uygulandığından, aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortalı ile alıcılar arasında düzenlenen satış sözleşmelerine göre yapılan tüm satışların ( tüm satıştan kasıt tüm cirodur) sigorta kapsamında bulunması esas olmaktadır. Sigortalı bu amaçla söz konusu satış sözleşmeleriyle ortaya çıkan cirosunu özel şartlarda belirlenen usullere göre sigortacıya beyan etmek durumundadır. Bu düzenlemedeki temel mantık, sigortalı gibi sigortacıyı da korumaktadır. Zira aksi düşüncede sigortalı riski düşük alıcılarını poliçe kapsamına almazken, riski yüksek alıcıları sigorta poliçesi içerisine alabilecek, bu da sigortacı aleyhine durum oluşturabilecektir.
Poliçedeki Şartlar incelendiğinde Kredi Sigortası Genel Şartları’nın A.3 bendinde belirtilen tüm satış yöntemini esas alan teminat/prim yöntemi yerine, A.3. bent kapsamında aksinin kararlaştırıldığı bir poliçenin yapıldığı, sigorta şirketinin her bir alıcı için maksimum risk tutarını üstlendiği, kredi limiti yöntemini belirlediği özel şartı düzenlediği anlaşılmaktadır. Söz konusu özel şart aşağıdaki şekildedir:
Kredi Limitleri ( Bakiye Poliçesi ) (Poliçe üzerinde 10000.00 Kodu ile yer almaktadır. Sayfa 6/21)
Kredi limitleri, sigorta şirketinin her bir alıcı için üstlendiği maksimum risk tutarını ve poliçede yer alan şartları belirtir.
Sigorta poliçesi tahtında, her bir alıcı için kredi limitinin belirlenmiş olması gerekir.
Sigortalı, Alıcı nezdinde toplam ödenmemiş bakiyesinin fiili veya muhtemel tutarını teminat altına almaya yeterli gelecek bir Kredi Limiti için gecikmeksizin başvuruda bulunmalıdır. Sigortalı, ihtiyaç halinde, Kredi Limiti tutarının arttırılması için de başvuruda bulunmalıdır.
Sigortalının Kredi Limiti için ve/veya Kredi Limiti’ndeki bir artış için başvuruda bulunma yükümlülüğünde, Alıcı’nın her bir takvim ayının sonundaki bakiyesi dikkate alınacaktır. Kredi Limiti Kararı’nın, Alıcı’daki bakiye tutarını teminat altına alma konusunda yetersiz kalması – yani kısmi veya sıfır limit bulunması – halinde, Sigortalı poliçenin yenilendiği tarihte veya yıllık aralıklarda ( hangisi daha önceyse ) yeterli bir Kredi Limiti için tekrar başvuruda bulunmalıdır.
Kredi Limiti’ni aşkın bakiye alacaklar, rotatif usulüne uygun şekilde, halihazırda Kredi Limiti dahilindeki alacaklara karşılık ödeme alınır alınmaz Kredi Limiti’de dahil olacaktır. Bununla birlikte, Kredi Limiti’nin iptal edilmesi veya Teminatın Kendiliğinden Durması’na sebebiyet verecek başka bir olayın ortaya çıkmasından sonra Kredi Limiti rotatif özelliğini yitirecektir.
Herhangi bir Kredi Limiti Kararı, bu kararda belirtilen tarihten itibaren yürürlük kazanacaktır.
Aslında, Kredi Sigortası Genel Şartları’nın A.5 bendi incelendiğinde, satış sözleşmeleri yönünden her bir alıcının yine sigortacı tarafından onaylanmış ve her bir alıcı için ise kredi limiti tahsis edilmesi gerektiğinden, iki tür poliçede de temel fark prim hesaplama yöntemi açısından ortaya çıkmaktadır. Zira basit bir anlatımla bir tarafta tüm ciro esas alınırken, diğer yöntemde ise temel amaç alıcıların riskinin değerlendirilmesi sonucu, alıcı risklerine göre primin revizesidir.
Kredi Sigortası Genel Şartlarının A.5. bendinde ifade buluna satış sözleşmeleri yönünden her bir alıcı için kredi limiti tahsisinden kasıt, alıcı için sigortacının “kredi limiti”ni belirlemesi, eş deyişle o alıcıdaki alacakların en fazla ne kadarlık tutara kadar sigorta koruması altında sayılacağının sigortacı tarafından belirlenmiş olmasıdır. Poliçe özel şartlarında ise şu şekilde ifade olunmuştur:
Kredi Limiti Kararları (Poliçe üzerinde 10400.00 Kodu ile yer almaktadır. Sayfa 6/21)
Sigortalı talep ettiği kredi limiti için sigorta şirketine başvuru yapar. Sigorta şirketi yazılı bir şekilde veya elektronik ortamda kredi limiti kararını Sigortalıya iletir.
Sigorta şirketi kredi limiti ile ilgili herhangi bir zamanda ve herhangi bir nedenle, kredi limiti kararlarına dair genel şartları ekleyebilir. Bu ekli şartlar, gerektiğinde poliçesinin genel şartlarını değiştirebilir veya yerine geçebilir.
Sigorta şirketi herhangi bir zamanda, herhangi bir nedenle, kredi limiti kararlarını geri çekebilir, limit iptaline veya azaltımına gidebilir. Bu değişikliklerin geriye dönük etkisi yoktur. Kredi limiti kararları, sigorta şirketi iptal edene kadar ya da, poliçe süresi sona erene kadar geçerlidir.
Genel Şartlar, kredi sigortaları yönünden riskli bulunan alıcılara karşı sigortacının limit tahsisini zorunlu kılmamış, limit açmama kararının gerekçesinin açıklanmasını şart koşmamıştır. Sigortacı, özel şartlara paralel olarak kredi limiti açacak ise Genel Şartların A.5. bendinde belirtilen kredi limitini kredi limit formu veya benzer adlar ile ve yazılı onay şeklinde belirtmekte, nitekim Genel Şartların A.5.1. maddesinde de bu durum ifade olunmaktadır. Dosya arasındaki, dava dışı … A.Ş. (“… Yapı”) ile ilgili Kredi Limit Kararı adlı evrak suretinde 19.08.2015 tarihi itibariyle dava dışı “… Yapı” firmasıyönünden 200.000,00 TL kredi limiti açıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu Kredi Limit Kararı’nda, teminatın şartları ve … tarafından, sigortalıdan bu alıcı yönünden alınması talep edilen özel önlemlere ise yer verilmemiştir. Genel Şartlar, var ise (özel istem şart değildir.) özel istemlerin bu formda belirtilmesi gerektiğini şart koşmuştur. Buradaki amaç, var ise alıcı yönünden ek bir özel şartın belirtilmesi imkânının sigortacıya sağlanması, bu alıcı yönünden sigortalıya ek sorumluluk getirilmesidir.
Somut olayda, taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, sigortalının dava dışı … Yapı için sağlanan azami 200.000,00 TL kredi limitinin aşılması halinin sigorta tekniği yönünden sigortalı alacaklı ve sigortacı yönünden doğuracağı nihai yükümlülükler noktasındadır. Davalı sigortacı cevap dilekçesinde, 18.04.2017 tarihli e-postasıyla hasar bildirim formu gönderilerek tazminat talebinde bulunulduğunu ancak davacının poliçe kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirtmiştir. Bu ihlale yönelik olarak, Kredi Limit artışında bulunulmamasına atıf yapılmıştır. Mahkememizce Genel Şartların çeşitli maddelerinde belirtilen, taraflar arasında vadesi geçmiş borç bildiriminin zamanında yapılmamış olması veya muhtemel zararlara ilişkin olarak sigortacının müdahale etmesinin istenmemesi yönünden esaslı bir ihtilaf olmadığı, kredi limit artışının istenmemesinin rizikoyu teminat dışında bırakıp bırakmadığı yönünden ihtilaf bulunduğu kabul edilmiştir.
TTK m. 1444/1 hükmüne göre sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamamaktadır. Madde düzenlemesi ile sigorta ettirene sözleşme kurulduktan sonra sigortacının bilgisi dışında rizikoya veya sigorta konusu menfaate ilişkin durumu ağırlaştırıcı ve tazminat tutarını etkileyecek davranış ve işlemlerde bulunma yasağı getirilmiştir. TTK; riziko gerçekleştikten sonra sigorta ettirene iki ayrı yükümlülük getirmiştir. Buna göre sigorta ettiren riziko gerçekleştiğinde bu durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmek zorundadır (TTK m. 1446/1). İkinci olarak sigorta ettiren zararı önleme ve azaltma yükümlülüğü altındadır.  Bu halde; yasa ile kredi limit artışının istenmemesi, rizikonun teminat dışı kalacağı yönünde bir düzenleme getirmemiş yalnızca tazminatta indirim yapılabileceği hususunu düzenlemiş, Genel Şartlarda ise, kredi limit artışının istenmemesi halinde, rizikonun teminat dışında kalacağına yönelik bir teminat dışı hale yer verilmemiştir. Rizikonun süresinde ihbar edilmemiş olması, Kanun gereği sigortacıyı tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtarmaz sadece zarar geç ihbar nedeniyle artmışsa artan kısımdan sigortacı sorumlu tutulamaz.
Poliçedeki bazı Özel Şartlar ile benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Poliçe özel şartlarına göre çeklerin ilişkiye dahil edilip edilmediğine bakılması, tazminat talepleri ve hesaplama yönteminin incelenmesi gerekir.
Alıcı … Yapı ile ilgili – poliçe tanzimine esas – 01.01.2015-18.08.2015 tarih aralığındaki hesap hareketinde, alınan mal bedelinin 8 ayda toplam 1.037.600,55 TL olduğu, alacak sütunun (ödenen tutarın) 1.044.324,37 TL olarak belirtildiği, taraflar arasında borç ilişkisinin azami (alacak tutarının) 154.152,38 TL tutara yükseltildiği, rizikonun gerçekleştiği tarihte ise bu ilişkinin – çekler hariç – cari hesap yönünden 16.05.2017 tarihli red beyanı ve mail yazışmasından hareket ile (alacak yönünden) 308.611,99 TL tutara kadar arttığı anlaşılmış, mahkememizce bu durumun alıcının borçlarını çeviremeyecek duruma geldiği anlamını taşıdığı ve sigortacıyı da olumsuz etkileyeceğinin sigortalı tarafından ön görülmesi gerektiği, üstlenen riskin kredi limiti üzerinde kaldığı kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, alıcının borçlarını çeviremeyecek duruma gelmesinin sigortacıyı da olumsuz etkilediğinin kabulü ile, esas alınan 28.02.2016 tarihindeki zarar bedeli 308.611,99 TL’sının azami kredi limiti 200.000,00 TL tutara oranlanması ile sigortacının 1 katlık riski 1,54395995 oran risk ile üstünde tuttuğu dikkate alınarak azami ödemesi gereken kredi limiti bu orana göre 129.612,59 TL olup davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 129.612,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 129.612,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 8.853,83 TL ilam harcından peşin yatırılan 170,78 TL ile 2.671,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.011,87 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç ile 2.671,18 TL ıslah harcı toplamı 2.500,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 13.119,01 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.398,33 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan 25,50 TL yargılama giderlerinden davanın reddi oranında 5,63 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 150,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.581,40 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 1.231,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/10/2019

Katip …

Hakim …