Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/592 E. 2020/380 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/592 Esas
KARAR NO : 2020/380

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/06/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 72 yaşında Alzeimer tedavisi gören ve çeşitli sağlık problemleri aynı zamanda ancak harf harf yazdırmak suretiyle okuma ve yazması olacak düzeyde eğitimi bulunan bir ev hanımı olduğunu, davalılardan …’nin, diğer davalı …’ndan çekmiş olduğu ticari krediye kefil olarak sorumlu tutulduğunu ve müvekkili aleyhine … 10. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, müvekkili ile davalılar arasında yapılan kefalet sözleşmesinin müvekkilin ayırt etme gücü bulunmadığından geçersiz olduğunu, müvekkilinin fiil ehliyeti bulunmuş olsaydı dahi gabin hükümleri gereğince kefalet sözleşmesi ve ipotek tesisi işlemlerinin geçersiz olacağını, kefalet sözleşmesinin genel işlem koşulu mahiyetinde olup davacıyı sorumluluğa düşürecek hükümlerin yazılmamış sayılması gerektiğini, taraflar arasındaki ilişki Tüketici Hukuku kapsamında bir sözleşme kabul edildiği takdirde haksız şart hükümleri gereğince sözleşmenin geçersiz sayılması gerektiğini, sözleşmenin tüm sayfalarının imzalanmadığını, ipotek tesisine neden olan işlem hukuken geçersiz olduğundan ipotek işleminin de hükümsüz olduğunu, ipoteğin ana para ipoteği olarak düzenlenmesinin TMK’ya aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalılardan … ile, 27.06.2016 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında, davalı şirkete muhtelif krediler kullandırıldığını, anılan kredi sözleşmesine davacı …’ın da müteselsil kefil olarak imza attığını, anılan kefaletin Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin aradığı tüm şartları taşıyan, sıhhatli bir kefalet olduğunu, davacının kefaletine eşi …’ın da rıza gösterdiğini, ipotek tesisi işleminin de … Tapu Müdürlüğü’nde gerçekleştirilmiş geçerli bir işlem olduğunu davacı tarafça akıl sağlığını etkileyici hastalığı bulunduğu, tedavi gördüğü Alzheimer nedeniyle tam ehliyetsiz olduğu ve ayrıca asıl borçlu şirket ile arasında hiçbir bağ bulunmadığından bahisle menfaati de olamayacağı iddiasıyla huzurdaki davanın ikame edildiğini, kefalet ve ipotek tesisi işlemlerinin geçersiz olduğunun iddia edildiğini, gerek kefalet ve gerekse ipotek tesis işlemleri bakımından, müvekkili bankanın basiretli bir tacir olarak üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinin açık olduğunu, zira müvekkilinin kredi veren kuruluş olarak, borçlu ile kefil arasındaki ilişkiyi bilmek, aralarında organik bir bağ aramak zorunda olmadığını, kredibilitesi uygun olan müşterisine kredi veren ve karşılığında bu alacağını temin edecek bir ipotek alan müvekkili bankanın, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının hastalığı hakkında bilgi sahibi olması ya da bu kredi ilişkisinden kefilin nasıl bir menfaati olduğunu araştırmasının, bilmesinin beklenemeyeceğini, davacının diğer davalı/asıl borçlu şirketten menfaat sağlayıp sağlamamasının müvekkilini bağlamadığını, davacının yazdığı ve imzaladığı sayfaların anlamlarını bilemediğinin iddia edildiğini oysaki bizzat davacı tarafça, şahsi hesaplarının bulunduğu müvekkili Banka … Şubesi’ne 04.07.2017 tarihinde bir dilekçe verildiğini ve bu şube nezdinde bulunan hesaplarına asıl borçlu şirkete olan kefaleti sebebiyle konulan blokenin kaldırılmasının istendiğini, davacının el yazısı ile yazdığı dilekçenin anlaşılır ve düzgün sayılacak bir Türkçe ile kaleme alındığını, bu dilekçenin şube çalışanlannca ya da diğer davalı tarafça davacıya yazdırılmadığının aşikar olduğunu, bu halde davacının okuma/yazma becerisinin olduğu ve eylemlerinin sonuçlarını kavradığının açık olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın fiil ehliyetinin olmadığı ve davalılarca kandırılarak sözleşmelere imza attırıldığı varsayımında ipotek tesis işleminin resmi bir devlet kurumu olan … Tapu Müdürlüğü’nde nasıl gerçekleştirilebildiğinin açıklanmaya muhtaç olduğunu, ayrıca davacının, aşırı yararlanma, müvekkili banka ile olan ilişkilerinin Tüketici Hukuku’na tabi olabileceği ve ipoteğin ana para ipoteği olduğuna ilişkin iddialarını da kabul etmediklerini, davalı bankaya izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını beyan ederek tamamen iyiniyetli olan müvekkili hakkındaki davanın esastan reddedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER :
Davalı …ile davalı … arasında imzalanan sözleşme, ipotek belgesi, resmi senet, davacı tarafından … Bankası … Şubesine hitaben yazılan dilekçe, … 10. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, Adli Tıp Kurumu raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 72.maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının 27/06/2016 tarihi itibari ile fiil ehliyeti bulunup bulunmadığı, kefalet sözleşmesi ve ipotek tesisi işlemlerinin geçerli olup olmadığı, davacının davalılara borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
… 10. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı … tarafından davalı borçlu … ile davacı borçlu … aleyhine noter hesap kat ihtarnamesine dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı banka … ile davalı şirket … arasında 27.06.2016 tarihinde Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye davacı …’ın müteselsil kefil olarak imza attığı, davacının eşi …’ın eş muvafakatinin bulunduğu, bu sözleşme ile yine 27.06.2016 tarihinde davalı banka tarafından kullandırılacak kredilerin geri ödenmesini teminen davacı …’ın maliki olduğu … İli, … İlçesi, … Mahallesi’nde kaim, tapunun 874 ada, 218 pafta, 57 parsel sayısında kayıtlı, 2. Kat B Blok, 6 bağımsız bölüm no lu daire vasıflı taşınmazın kaydına davalı banka lehine 1.dereceden 1.000.000,00-TL bedelli ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra davacı …’ın fiil ehliyetinin sözleşme tarihi olan 27/06/2016 tarihi itibariyle bulunup bulunmadığı hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’ndan aldırılan 28/01/2020 tarihli raporda özetle; Davacının 10.01.2020 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı, zeka geriliği veya demans denilen bunama hali tespit edilmediği, dava dosyasının tetkikinde işlem tarihinde herhangi bir akli arıza içinde olduğuna delalet edecek tıbbi bir belge ve bulguya da rastlanmadığı, kişinin işlem tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre …’ın 27.06.2016 tarihinde ve halen fiil ehliyetini haiz olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişlidir.
Davalı … ile davalı banka arasında 27.06.2016 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza atan davacı …’ın fiil ehliyetine sahip olduğu, anılan kefaletin yazılı olduğu, eş muvafakatini içerdiği ve Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin aradığı şartları taşıdığı, bu nedenlerle her iki davalı yönünden fiil ehliyeti yokluğunun ve kefaletin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, kaldı ki davalı banka yönünden davalı bankanın davacının rahatsızlığını ve borçlu ile kefil arasındaki ilişkiyi bilmesinin beklenemeyeceği, ipotek tesisinin tapu müdürlüğünde yapılmış olan resmi bir işlem olması nedeni ile geçerli olduğu, gabin (aşırı yararlanma) den ancak karşılıklı edimler arasında oransızlık olduğu hallerde söz edilebileceğinden somut olayda gabin hükümlerinin uygulanma yeri olmadığı, kullandırılan kredilerin ticari krediler olduğu dikkate alınarak davacının tüketicilere yönelik korumadan yararlanamayacağı, sözleşmenin tüm sayfalarının imzalanmamış olmasının sözleşmenin geçerlilik şartı olmadığı, ipoteğin davalı borçlu şirketin doğmuş/doğacak tüm borçlarını temin eder şekilde tesis edilmiş olmasına göre üst sınır ipoteği olduğu anlaşılmış, davacının iddialarının tümünün yerinde olmadığı tespit edildiğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 54,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 116,38 TL harcın davacıya iade edilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalı …Ş.’ye verilmesine,
Davalı …Ş. tarafından yapılan 127,71 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak bu davalı avalı …’ye verilmesine,
Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır