Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/541 E. 2018/168 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/541 Esas
KARAR NO : 2018/168

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/05/2012
KARAR TARİHİ : 13/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı -Birleşen dosyada davalı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkilimiz davacı şirket ile davalı şirket arasında 20.07.2011 tarihli Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmede davalı şirketin …’ da bulunan “…” otelinin 501-502-503-504-505-506-507-508 odaları için belirlenen mobilyaların ve metal aksamların müvekkil şirket tarafından üretilip davalı şirketin oteline montajı yapılarak teslim edileceği ve karşılığında da davalı şirketin müvekkilimiz şirkete 84.000 USD + KDV bedel ödeyeceği, geçici kabul raporunu müteakip 30-60-90 günlük çeklerle ödeneceği kararlaştırıldığını, müvekkilimiz sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiğini, ahşap mobilyaları muhatap şirkete teslim ettiğini, montajını yapmış olmasına rağmen, davalı hiçbir ödeme yapmadığını, müvekkil yapılan iş karşılığında; 22.12.2011 tarih … sayılı 84.563.43 TL bedelli ve 26.12.2011 tarih … sayılı 101.373.93 TL bedelli, iki adet faturasını düzenleyerek muhatap şirket adresine gönderdiğini, ancak davalı taraf işbu faturaları müvekkilimiz şirkete iade ettiğini, faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri ve malların teslimine ilişkin evraklar Mahkemenize sunulduğunu, bunun yanında davalı taraf faturalarda yer alan yapılan işler tanımlamasının “Ahşap dekorasyon ve muhtelif işler” şeklinde değiştirilmesinin talep edildiğini, kabul edilmediğinin, ayrıca sözleşmede muhtelif işler tanımlaması bulunmadığını, bunun üzerine faturalar tekrar muhataba Noter ihtarnamesi ile gönderildiğini, ancak Noter ihtarname ile geri gönderildiğini, ihtarnameler Mahkemenize sunulduğunu, bu arada davalı tarafından gönderilen ihtarnamede müvekkilin yaptığı işlerin “Geçici Kabulünün Yapıldığı” da davalı şirket tarafından beyan ve ikrar edildiğini, bu halde sözleşmenin ödeme şartlarının davalı şirketçe yerine getirilmesi gerektiğini, hal böyle iken davalı şirket .. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş nolu dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulmuş, işbu dosya ile yapılan tespit işlemi sonucunda hazırlanan 20.03.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda müvekkilimiz şirketin sözleşme ile üstlendiği işlerden eksik ve hatalı yapılan işler ile yapımına başlanmayan, yapılmayan işlerin toplamının 340.919.00 TL değerinde olduğu belirtildiğini, 12.04.2012 tarihli dilekçe ile işbu hukuka aykırı, tümüyle yanlış değerlendirmeler içeren Bilirkişi Raporuna karşı itirazların sunulduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle; müvekkil sözleşme gereği, mobilyaları üretip davalı şirketin … Otel adresine teslim ettiğini, montajının yaptığını, Geçici Kabul Teslim Tutanağı düzenlendiğini, bunun için düzenlenen toplam 185.937.36 TL faturaların davalı tarafa tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı şirkette tahsili ile müvekkilimize ödenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacı, müvekkil şirket ile imzaladığı 20.07.2011 tarihli “ Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesi” ve “Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesi’ne Ek Yapılacak İşler Taahhüt Listesi” ile … adresindeki 5 yıldızlı hotelin muhtelif sabit ahşap mobilyalarının imalat ve yerlerine montajı ile sözleşmede yazılı diğer yükümlülüklerini üstlendiğini, sözleşmeye göre davacı, hotelin 501,502,503,504,505,506,507 ve 508 nolu odaların ahşap işlerinin yapımını ve montajını üstlendiğini, Ek Yapılacak Taahhüt Listesi’ndeki işler ise hotelin fuaye salonunda yapılması kararlaştırılan ahşap mobilya ve montaj işi olduğunu, davacıya sözleşmeye uygun olarak yapacağı işlerin geçici kabule hazır vaziyette 31 Temmuz 2011 tarihine kadar hotele teslimi halinde 84.000 USD+KDV ödeneceği, Ek Yapılacak Taahhüt Listesi’ndeki işlerin 15 Aralık 2011 tarihine kadar teslimi halinde 89.000 USD+KDV ödeneceği kararlaştırıldığını, davacı sözleşmenin geçerli olarak kurulmasının ardından, taahhüt ettiği işleri yapmamış, sözleşmede belirtilen 8 odadaki balkon çıkış kapı panjurlarını söküp götürmesine rağmen yerine düzeltilmiş olanları getirmemiş, odalarda yapılması gereken ve sözleşme ile kendisine verilen işlerin bitirmemiş ve tüm bu nedenlerle otel sezona açılacağı süre uzadığını, bu hususlar davacıya bildirilmiş ise de davacı sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durumda davalı sözleşmede belirtilen ve yapılmayan işleri bir başka şirkete yaptırmak zorunda kaldığını, ayrıca davacının sözleşme konusu işi sözleşme ile belirtilen koşullarda yapmadığının tespiti amacıyla … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunun, yapılan tespitler sonucunda 20.03.2012 tarihli bilirkişi raporu ile; 8 ayrı odada hatalı ve eksik yapılan, bırakılan işlerin toplam maliyeti KDV dahil 121.900.- TL olarak tespit edildiğini, Fuaye alanında yapımına başlanmaya, yapılmayan işlerin toplam maliyeti KDV dahil 219.019. TL olarak tespit edildiğini, ancak davacı her nedense açmış olduğu davada söz konusu eksik yaptığı ve bıraktığı işlerden hiç bahsetmediğini, davacı yükümlülüklerini yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığından sözleşmenin ilgili maddelerine göre ücrete hak kazanamadığını, ayrıca davacının tanzim ettiği faturalar, bedel ve muhteva yönünden sözleşmeye uygun olmadığını, açıklanan sebepler doğrultusunda; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 44 ATM nin 2012/281 Esas Sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalı ile müvekkil arasında imzalanan 20.07.2011 tarihli “ Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesi” ve “Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesi’ne Ek Yapılacak İşler Taahhüt Listesi” ile davalı şirket, … adresindeki 5 yıldızlı hotelin muhtelif sabit ahşap mobilyalarının imalat ve yerlerine montajı ile sözleşmede yazılı diğer yükümlülüklerini üstlendiğini, sözleşmeye göre davalı, hotelin 501,502,503,504,505,506,507 ve 508 nolu odaların ahşap işlerinin yapımını ve montajını üstlendiğini, Ek Yapılacak Taahhüt Listesi’ndeki işler ise hotelin fuaye salonunda yapılması kararlaştırılan ahşap mobilya ve montaj işi olduğunu, davalıya sözleşmeye uygun olarak yapacağı işlerin geçici kabule hazır vaziyette 31 Temmuz 2011 tarihine kadar hotele teslimi halinde 84.000 USD+KDV ödeneceği, Ek Yapılacak Taahhüt Listesi’ndeki işlerin 15 Aralık 2011 tarihine kadar teslimi halinde 89.000 USD+KDV ödeneceği kararlaştırıldığını, davalı şirket, sözleşmenin geçerli olarak kurulmasının ardından, taahhüt ettiği işleri yapmamış, sözleşmede belirtilen 8 odadaki balkon çıkış kapı panjurlarını söküp götürmesine rağmen yerine düzeltilmiş olanları getirmemiş, odalarda yapılması gereken ve sözleşme ile kendisine verilen işlerin bitirmemiş ve tüm bu nedenlerle otel sezona açılacağı süre uzadığını, bu hususlar davacıya bildirilmiş ise de davacı sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun üzerine taraflar arasında 17.08.2011 tarihinde geçici kabul teslim tutanağı düzenlenmiş, sözleşme konusu 14 kalem işin hatalı ve eksik yapıldığı taraflarca kabul edilmiş ve bu eksik ve hatalı işlerin 01 Kasım 2011 tarihine kadar sökülerek tekrar yapılacağı hüküm altına alındığını, daha sonra bu durum ihtarname ile davalı tarafa bildirildiğini, davalı karşı ihtarnamesi ile sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmesini talep ettiğini ve ihtarname ekinde gönderilen faturalar müvekkilce kabul edilmemiş ve ihtarname ekinde davalı şirkete iade edildiğini, davalı şirket sözleşme gereğini yerine getirmediğinden, müvekkil yapılmayan işleri bir başka taşeron firmaya yaptırmak zorunda kalındığını, ayrıca davacının sözleşme konusu işi sözleşme ile belirtilen koşullarda yapmadığının tespiti amacıyla … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Değişik iş dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunun, yapılan tespitler sonucunda 20.03.2012 tarihli bilirkişi raporu ile; 8 ayrı odada hatalı ve eksik yapılan, bırakılan işlerin toplam maliyeti KDV dahil 121.900.- TL olarak tespit edildiğini, Fuaye alanında yapımına başlanmaya, yapılmayan işlerin toplam maliyeti KDV dahil 219.019.- TL olarak tespit edildiğini, ayrıca davalı tarafından söküp götürülen ve yerine monte edilmeyen kapılar için dava dışı … A.Ş.’ ye 10 kapı için KDV dahil 50.616.00 TL ödendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme Eser Sözleşmesi olduğunu, davalı şirket 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 101. Maddesi uyarınca temerrüde düştüğünü, sözleşmeni 7. Maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 358. Maddesine göre işin başkasına yaptırılmasından doğan zararlardan davalı şirket sorumlu olduğunu ve kararlaştırılan cezai şartın müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, huzurdaki davanın İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/106 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İstanbul 44 ATM’ce yapılan değerlendirme sonucu 28/12/2012 tarih ve 2012/281 Esas,2012/276 Karar sayılı birleştirme kararı ile dosyanın mahkememiz (kapatılan İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/106 esas sayılı dosyası ile ) dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilerek dosyamız arasına konulmuştur.
Mahkememizin 04/11/2014 tarihli ara kararı gereğince bir mali müşavir ,bir akit Uzmanı,bir ahşap uzmanı bilirkişiler tarafından inceleme yapılmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 23/01/2015 havale tarihli raporda özetle;apılan dosya incelemesinde davacı …Ş. tarafından yapılan Otel mobilyaları ile ilgili olarak yukarıda detaylı şekilde bahsettiğimiz üretim ve montaj hataları olduğu, davacı firmanın, davalı firma … Ltd. Şti’nden 85.469,8 TL+ KDV alacaklı olduğu kanaatine varıldığı yönünde görüş ve kanatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi ek raporu davacı-birleşen dosyanın davalı vekiline ve dava-birleşen dosyanın davacı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 10/03/2015 tarihli ara kararı gereğince davacı – karşı davalı ve davalı – karşı davacı vekilinin beyan dilekçelerinde belirttikleri hususlarda ek rapor alınması için dosyanın bilirkişilere verildiği, bilirkişiler tarafından ibraz edilen ek raporda özetle; İtirazlar doğrultusunda dosyadaki veriler incelendiğinde, her bir itiraz için yapılan değerlendirmeler ilgili yerdedir. Yapılan hesaplama sonucunda davacı tarafın davalı taraftan 68.159.20 TL ürün bedeli, 12.268.66 TL KDV, 2.478.94 TL ticari faiz olmak üzere toplam 82.906.80 TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu davacı-birleşen dosyanın davalı vekiline ve dava-birleşen dosyanın davacı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 07/10/2016 tarih ve 2014/886 Esas, 2016/668 Karar Sayılı kararımız ile; Asıl davanın kısmen kabulüne, 68.159,20 TL ürün bedeli, 12.208,66 TL KDV olmak üzere toplam 80.427,86 TL nin temerrüt tarihi olan 02/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı -birleşen dosyanın davacısından alınarak davacı -birleşen dosyanın davalısına verilmesine, Birleşen İstanbul 44 ATM nin 2012/281 esas sayılı dava dosyasında davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 07/10/2016 tarih ve 2014/886 Esas, 2016/668 Karar Sayılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/252 Esas, 2017/255 Karar sayılı kaldırma kararı ile;” Asıl dava davacı şirket ile davalı şirket arasında 20/07/2011 tarihli sabit ahşap mobilya satın alma ve montaj sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olup, birleşen dava ise aynı sözleşmeden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 20/07/2011 tarihli sabit ahşap mobilya satın alma ve montaj sözleşmesi yapılmıştır. Sözleşmenin 6. Maddesinde birim fiyat tutarları toplam 84.000 Dolar KDV hariç olarak belirlenmiş 5 yıl süre ile garantili olduğu teslim için geciken her gün için 2.500 USD cezai şart olarak ödeneceği, ayrıca sözleşmenin hiç yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi halinde eksikliğin kendisine ihbarından itibaren uygun bir süre içerisinde gidermemesi halinde 50.000 USD cezai şart talep edebileceği, İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkili kılındığı, sözleşme tarihinin 31 Temmuz 2011 olarak düzeltildiği, bu sözleşmeye ek olarak yapılacak işler taahhüt listesinin yüklenici firma tarafından imzalandığı, taahhüt bitim tarihinin 15 Aralık 2011 olarak belirlendiği, taahhüt listesinde yer alan imalatların toplam bedelinin 89.000 Dolar + KDV olarak kararlaştırıldığı, yine sözleşmeye ek protokol olarak 19/09/2011 tarihli ek protokolün taraflar arasında yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2016 tarih ve 2014/11-638 esas, 2016/501 karar sayılı kararında “… 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1. Maddesinin (c) bendinde; “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” ile aynı maddenin 2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 472).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda,taraflar ayıplı imalatların yeniden yapılması konusunda anlaşmışlar, sözleşme ekinde teknik şartname , teknik resim ve bir proje olmadığından hak ve nefaset kuralına göre bilirkişi heyetince bir hesaplama yapılmış, yerel mahkemece cezai şartın reddine ilişkin bir gerekçe açıklanmamıştır. Birleşen davanın reddine yönelik gerekçe açıklanmaması ayrıca istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Sair istinaf istemleri incelenmeksizin, mahkeme kararında tarafların iddia ve savunmaları belirtilerek, toplanan deliller çerçevesinde hangilerinin neden üstün tutulup, hangi hususların kabul ve reddedildiği tartışılarak gerekçelendirilmeden hüküm kurulduğu, yargılama sırasında alınan ek ve kök raporun yeterli olduğundan bahisle asıl ve birleşen dava hakkında görünürde gerekçe ile karar oluşturulduğu anlaşılmakla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dairemiz kararına uygun olarak yargılama yapılması için dava dosyasının mahal mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-birleşen davacı vekili ile davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usule ilişkin sebep nedeniyle KABULÜNE,
2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/10/2016 tarih, 2014/886 Esas, 2016/668 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı-birleşen davacı ve davacı-birleşen davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
5-Davalı-birleşen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,”gerekçesiyle mahkememizce verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiştir ve mahkememizin yukarıdaki esasına yeniden kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Davanın davacı şirket ile davalı şirket arasında 20.07.2011 tarihli Sabit Ahşap Mobilya Satın Alma ve Montaj Sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu,birleşen davanında aynı sözleşmeden kaynaklı cezai şart ve alacak davası olduğu,
Tarafların yani davacı …Ş. ile davalı … Ltd. Şti.’nin 20.07.2011 tarihinde “Sabit Ahşap Mobilya Satın alma ve Montaj Sözleşmesi” imzaladıkları görülmektedir. Bu sözleşmede yapılacak ürünlerle ilgili genel bilgiler, br fiyatlar, ödeme şekli gibi bilgiler bulunmaktadır.Yapılacak ürünlerle ilgili teknik resim ve teknik şartnamenin olmadığı görülmüştür. Sözleşmenin ekine teknik şartnamenin konması, yapılacak ürünlerle ilgili birtakım yanlışlıklarında önüne geçecektir. Bu teknik şartnamede, kullanılacak malzeme ve aksesuar özellikleri, lake-cila ile ilgili detaylar, Ürün çizimleri, bağlantı elemanları gibi detaylar bulunmalıdır. Ayrıca verilecek teknik çizimde de ürünlerle ilgili ölçü ve detay bilgileri olmalıdır. Dosya incelemesinde bu şartnamenin olmadığı, dolayısıyla her iki tarafında bu konuda kusurlu olduğu karaatine varılmıştır.Numune oda gösterilmiş ve bu doğrultuda imalat yapılması istenmiştir. … benzeri programlarla ürün çizimlerinin yapılması ve buna paralel bir teknik şartnamenin yazılmış olması gerekmektedir. Halbuki daha sonradan dava dışı … ile ilgili yapılan sözleşme ekinde fuaye bölümünde yapılacak ürünlerin teknik şartnamesinin olduğu görülmektedir.
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere taraflar arasında yapılan sözleşmedeki birim fiyatlar ile Davacı firma …’nin fatura br fiyatları arasında fiyat farklılıkları vardır.
Davacı …Ş. tanıkları beyanlarına göre hatalı olduğu belirtilen ürünlerin yeniden yapıldığı ve montajı için 14 Aralık 2011 tarihinde otele tekrar gidildiği belirtilmiştir. Yine tanık beyanlarında gardrop’lardaki renk farklılıklarının düzeltilmesi, pencere-kapı montajı, komidin, süpürgelik, ayna kalınlıklarının istenilen ölçülere getirildiği söylenmiş, Otel yetkilisinden davacı firma personelinin yaptığı işlerle ilgili teslim tutanağı istemesine rağmen otel yetkilisinin buna gerek olmadığını beyan etmiştir. Tanık beyanlarına göre pencere panjurlarının davacı firma tarafından tamir edilmek üzere götürülüp yeniden işlem yapıldıktan sonra tekrar otele getirildiğinde otel yetkililerinin beğenmeyip tekrardan sökülüp götürüldüğü bu sebeple de 10 adet panjur kapısının takılamadığı anlaşılmaktadır. Davalı firma ise, eksiklerle ilgili hiç birşey yapılmadığı yönünde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Ltd. Şti tarafından … 2. Asliye Hukuk Mahkemesine tespit için başvurulmuş, bunun üzerine mahkemece 06.02.2012 tarihinde bilirkişiler marifetiyle delil tespiti yaptırmıştır. Bilirkişilerinde yazılı bir teknik şartname ile değil, örnek odanın görülmesi ve davalı firma tarafından verilen örnek fotoğraflarla tespit yaptıkları anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 04/11/2014 tarihli ara kararı gereğince bir mali müşavir ,bir akit Uzmanı,bir ahşap uzmanı bilirkişiler tarafından inceleme yapılmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 23/01/2015 havale tarihli raporda özetle;apılan dosya incelemesinde davacı …Ş. tarafından yapılan Otel mobilyaları ile ilgili olarak yukarıda detaylı şekilde bahsettiğimiz üretim ve montaj hataları olduğu, davacı firmanın, davalı … Ltd. Şti’nden 85.469,8 TL+ KDV alacaklı olduğu kanaatine varıldığı yönünde görüş ve kanatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 10/03/2015 tarihli ara kararı gereğince davacı – karşı davalı ve davalı – karşı davacı vekilinin beyan dilekçelerinde belirttikleri hususlarda ek rapor alınması için dosyanın bilirkişilere verildiği, bilirkişiler tarafından ibraz edilen ek raporda özetle; İtirazlar doğrultusunda dosyadaki veriler incelendiğinde, her bir itiraz için yapılan değerlendirmeler ilgili yerdedir. Yapılan hesaplama sonucunda davacı tarafın davalı taraftan 68.159.20 TL ürün bedeli, 12.268.66 TL KDV, 2.478.94 TL ticari faiz olmak üzere toplam 82.906.80 TL alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Yargılama sırasında bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek rapor birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce yeterli görülmüştür.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.3. maddesine göre, “Ahşapsan iş programına uymadığı ve taahhüdündeki işi süresinde teslim etmediği takdirde, teslimi geciken her gün için 2.500 USD şartı ceza olarak ödemeyi kabul etmiştir”.
Bilindiği üzere, borcunu ifa etmeyen veya borca aykırı şekilde ifa eden borçlu, alacaklının zararını tazmin ile yükümlüdür (TBK. m. 112; eBK. m. 96). Bunun için alacaklı zararını ispatlamak zorundadır. Böyle bir durumla karşılaşmak istemeyen alacaklı, zararı ispat şartına bağlı olmayan bir yaptırımı sözleşme ile borçluya kabul ettirebilirse, kendisini daha güvende hisseder. İşte, borçlunun borcunu ihlal etmesi halinde alacaklıya ödemeyi kabul ettiği ceza hususundaki anlaşmaya,ceza koşulu = cezai şart“ ve ödenecek cezaya, sözleşme cezası denir.
Ceza koşulunun en önemli fonksiyonu, borçluyu doğru dürüst ifada bulunmaya zorlayıcı olmasıdır. Zira borcu ihlal ettiği anda alacaklının uğradığı zarara bağlı olmaksızın doğacak önceden belli kesin bir cezanın kararlaştırılmış olması karşısında, borçlu, daha dikkatli ve özenli davranma zorunluluğu duyabilir.
Ceza koşulu, bir tür geciktirici şarta bağlı bir edim borcudur. Kaynağı ise daima mevcut bir borç ilişkisine bağlı bir ek anlaşmadır (ceza taahhüdüdür). Ceza koşulu, bir asıl borcun ifasına ilişkin olduğu için, böyle bir borç ilişkisi yoksa, bir anlam taşımaz. Bu sebeple ceza koşulu, ya asıl borca kaynaklık eden sözleşmenin bir hükmü olarak sözleşmede yer alır veya ayrı bir ek anlaşma ile kabul edilir.
Kural olarak her türlü borç için kararlaştırılabileceği gibi, her türlü edimin ceza olarak kararlaştırılabilmesi de mümkündür. Buna karşılık, ceza olarak kararlaştırılan husus, kanuna, ahlaka veya kişilik haklarına aykırı nitelikte ise veya imkansızsa, bu ceza koşulu geçersizdir.
Sözleşme cezası ifa borcu, bağlı bir borçtur. Diğer bir deyişle, fer’i niteliktedir. Ceza koşulunun bağlandığı borç geçersizse, ceza koşulu da buna bağlı olarak geçersiz olacaktır. Ayrıca borç, borçlunun kusuru olmadan imkansızlaşmışsa, ceza koşulu da hükümden düşer.
Ceza ya borcun ifa edilmemesi veya kötü ifa edilmesi halinde ifa yerine istenilmek üzere kararlaştırılmış olabilir ya da gerektiği gibi ifa edilmeyen borcun ifasına ilave olarak istenebilmek üzere kabul edilmiş olabilir.
Bazı sözleşme cezaları asıl borcun ifası ile birlikte değil, bu borcun ifasından vazgeçilerek bunun yerine istenebilir ki, bu tür cezai şarta, ifa yerine istenebilen ceza“ denir. Diğer bir deyişle, alacaklı, borçludan ya alacağını veya cezai şartı talep eder. Bu durum Türk Borçlar Kanunumuzun 179. maddesinin 1. fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Bazı borç ihlallerinde ise alacaklının hem ifayı hem de cezayı isteyebilmesi söz konusu olabilir ki, bu tür cezai şarta da ifa ile istenebilecek ceza“ denir. Burada da alacaklı, borçludan, ifa artı cezai şartı birlikte talep edilebilir. Bu da aynı maddenin 2. fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Her iki cezai şart türünde de, borçlu borcunu ihlal ederse, alacaklı bu ihlalden dolayı bir talep hakkına sahip olur. Bu da yukarıda belirttiğimiz üzere, borçluyu borcuna uygun davranmaya sevk edici bir rol oynar.
Borçlar Kanunumuz, tazminat isteme hakkını, kural olarak borçlunun kusurlu olması şartına bağlamıştır. Bu düzenleme ile uyumlu olmak üzere, cezai şartın talep edilebilmesi de, yine borçlunun borca aykırılıkta kusurlu olması koşuluna bağlanmıştır.
Buna karşılık TBK. m. 182/ f. 2 (eBK. m. 161 / f. 2) hükmünde, aksine sözleşme bulunmadıkça kusursuz ifa imkansızlığına düşen borçlunun cezayı ödemekten de kurtulacağı açıkça belirtilmiştir. Diğer kusursuz borç ihlallerinde de bunlar için kararlaştırılmış cezalar bakımından aynı sonuca varılacaktır.
Hal böyle olunca ifa yerine istenen sözleşme cezası, ifanın borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşması veya borçlunun kusuru olmaksızın kötü ifa durumunun ortaya çıkması halinde talep edilemeyecek; ifa ile birlikte istenebilen ceza da borçlunun kusursuz olarak temerrüde düşmesi veya borçlunun kusursuz olarak ifayı kararlaştırılan yerde yapmaması halinde istenemeyecektir.
Her türlü kusur cezanın istenmesini mümkün kılar. Borçlunun kastı, ağır veya hafif ihmali ile borcu ihlal etmesi bu açıdan fark etmez.
Kusuru ispat sorununa gelince; TBK. m. 112 (eBK. m. 96) hükmündeki ispat usulüne uygun şekilde, borcun ihlal edildiğini ispat ederek cezai şartı isteyen alacaklının ayrıca borçlunun kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmeyecek; borçlu kusursuzluğunu ispat edemediği takdirde cezayı ödemek zorunda kalacaktır.
Sözleşme cezası, borcun ihlali üzerine ödenecek önceden belli (götürü) bir tazminat tutarı olduğu için, cezanın ödenmesi alacaklının zararının derecesine, hatta zarar görüp görmemesine bağlı değildir, bu kural alacaklı hiç bir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir“ şeklinde ifade edilmiştir.
Bu durumda alacaklı, sırf borcun ihlal edildiğini ortaya koymak suretiyle cezanın ödenmesini borçludan talep edebilecektir. Alacaklı, borçlunun kusurlu olduğunu veya zararının miktarının ne olduğu ispat etmek zorunda kalmaksızın cezayı talep edebilir. Bu kural yukarıda andığımız her iki cezai şart açısından da aynen geçerlidir.
Cezai Şarta İlişkin Somut Uyuşmazlık Açısından Değerlendirme;
Borçlu, borcunu ihlal ederse, alacaklı, herhangi bir zarara uğramasa dahi, aralarında kararlaştırmış oldukları cezai şartı, borçludan talep edebilir.
Somut olayımızda taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.3. maddesine göre, “Ahşapsan iş programına uymadığı ve taahhüdündeki işi süresinde teslim etmediği takdirde, teslimi geciken her gün için 2.500 USD şartı ceza olarak ödemeyi kabul etmiştir”.
Bu durumda işveren konumunda olan davalı – karşı davacının, işbu madde çerçevesinde davacı – karşı davalıdan cezai şart talep etme hakkı bulunmaktadır. Bunun için ayrıca davalı – karşı davacının zarara uğradığını ispatlamasına gerek yoktur.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, TBK. m. 112 (eBK. m. 96) hükmündeki ispat usulüne uygun şekilde, borcun ihlal edildiğini ispat ederek cezai şartı isteyen davalı – karşı davacı alacaklının ayrıca davacı – karşı davalı borçlunun kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmeyecektir. Buna karşılık davacı – karşı davalı borçlu kusursuzluğunu ispat edemediği takdirde cezayı ödemek zorunda kalacaktır. Dosya içinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda davacı – karşı davalı borçlunun, kusursuzluğunu ispat edecek herhangi bir veriye veya ispat vesikasına rastlanılmamıştır. Bu durumda davacı – karşı davalı Ahşapsan’ın, davalı – karşı davacı Servis Yönetim’e, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartı ödemekle yükümlüdür.
Buna ilaveten TBK. m. 182/ f. 3’ün dikkate alınıp alınmayacağı noktasına gelince; anılan hükme göre, “hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir”. Kural bu olmakla birlikte, TTK. m. 22 hükmü, TBK’nın bu hükmüne bir istisna getirmektedir. TTK. m. 22 uyarınca, tacir sıfatını taşıyan borçlunun aleyhine konulmuş cezai şart tutarının indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda ceza miktarı aşırı olsa bile, tacir borçlu aleyhine konulmuş sözleşme cezasını hakim indiremeyecektir.
Ancak bir tacirin borcu için kararlaştırılmış cezai şart ne kadar aşırı olursa olsun, TTK. m. 22 hükmü, TBK. m. 182/ f. 3 uyarınca indirim yapılmasını engelleyecekse de; cezai şart anlaşması ahlaka veya kişilik haklarına aykırı görülecek derecede ağır ise, TBK. m. 27/ f. 2 (eBK. m. 20/ f. 2) uyarınca hakim duruma göre, bu cezai şartın geçersizliğine veya cezai şartla birlikte bütün işlemin geçersizliğine karar verebilir.
Yargıtayımızın uygulamasında da, özellikle borçlu tacirin mahvına sebep olacak kadar ağır cezai şartların anılan hükümden yararlanılarak tamamen veya kısmen geçersiz sayılmasının kabul edildiğini görmek mümkündür (YHGK. 20.03.1974 tarih ve T-1053/222 sayılı kararı için bkz. YKD. 1977, C. 1, s. 21-23).Cezai Şart miktarı gözetildiğinde talep edilen cezai şart bedelinin davacı-karşı davalının mahvına sebep olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi kök ve ek raporundaki teknik incelemeye göre; davacı firma ile davalı firma arasında yapılan ek yapılacak işler taahhüt listesinde ek yapılacak işler bedeli toplamı 105.276,6 $ olarak belirlenmiş, buna %15.5 iskonto uygulanmış ve nihai olarak 89.000 $ iskontolu fiyatla ek sözleşme yapıldığı görülmüştür. Sözleşmede lake panjur kapı (K6) 16 adet görünmesine rağmen dava dışı firmaya 10 adet bu kapıdan yaptırıldığı görülmektedir. Kök raporda sözleşmedeki 16 adet üzerinden hesaplama yapılmıştı, dava dışı firmaya 10 adet yaptırıldığı için burada bir düzeltme yapmak gereği hasıl oldu. Dolayısıyla davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme bedeline 6 adet kapı fiyatına %15.5 iskonto yaparak çıkan bedeli ek işler sözleşme bedeli olan 89.000 $’dan düşmek gerektiği anlaşılmaktadır. 1.825 $ olan kapı birim fiyatına % 15.5 iskonto uygulandığında 1.542,84 $ birim fiyata anlaşıldığı görülmektedir. 6 X 1.542,84 $ = 9.257 $ bedeli ek işler sözleşme bedelinden düştüğümüzde (89.000 $-9.257 $) 79.743 $ ek yapılacak işler sözleşme bedeli olarak alınması gerektiği belirtilmiştir. Bunu fatura tarihindeki kur ile çarptığımızda ( 1 $ =1,87 TL) 79.743 $ x 1,87 = 149.119,4 TL+Kdv yapmaktadır. Diğer bir deyişle, davacı … ile davalı Servis Yönetim Reklam Dan. Hiz. Ltd. Şti arasındaki ek işler sözleşme bedeli 149.119,4 TL+ Kdv’dir. Sözleşme gereği başka firmaya yaptırılan işler dolayısıyla davacı firmanın da sorumlu olduğu düşünüldüğünde, davacı firmanın dava dışı başka firmaya yaptırdığı 167.026,7 TL bedelli ürünler ile davacı ile davalı firma ek işler sözleşme bedeli arasındaki fark olan 167.026,7 TL–149.119,4 TL =17.907,3 TL’dan sorumlu olması gerektiği ,Sonuç itibariyle; davacı firma tarafından yapılan ürünlerin bedeli faturadaki kur ile çarpıldığında 85.704 $*1,87 = 160.266,5 TL+KDV tutmaktadır. Yeniden yapım ve tamir bedeli olarak tespit edilen 74.200 TL ve ek yapılacak işler taahhüt listesindeki sözleşmeye uymaması sebebiyle dava dışı başka bir firmaya yaptırılmasından kaynaklanan ve hesaplama neticesinde 17.907,3 TL tespit edilen rakamın toplamı çıkarıldığında 160.266,5–(74.200+17.907,3)=68.159,2 TL+ Kdv davacı …Ş.’nin davalı … Ltd. Şti’nden alacaklı olduğu görülmektedir.Buna göre yapılan hesaplama sonucunda davacı tarafın davalı taraftan 68.159.20 TL ürün bedeli, 12.268.66 TL KDV alacağı olduğu anlaşılmakla; Asıl davanın kısmen kabulüne, 68.159,20 TL ürün bedeli, 12.208, 66 TL KDV olmak üzere toplam: 80.427,86 TL nin 02/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı – birleşen dosyanın davacısından alınarak davacı – birleşen dosyanın davalısına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Birleşen İstanbul 44 ATM nin 2012/281 esas sayılı dosyasında ; davanın kısmen kabulüne, cezai şart bedeli olan 50.000,00 USD karşlığı 89.850,00 TL nin birleşen dosyanın davalısından alınarak birleşen dosyanın davacısına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Asıl davanın kısmen kabulüne, 68.159,20 TL ürün bedeli, 12.208, 66 TL KDV olmak üzere toplam: 80.427,86 TL nin 02/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı – birleşen dosyanın davacısından alınarak davacı – birleşen dosyanın davalısına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Birleşen İstanbul 44 ATM nin 2012/281 esas sayılı dosyasında ; davanın kısmen kabulüne, cezai şart bedeli olan 50.000,00 USD karşlığı 89.850,00 TL nin birleşen dosyanın davalısından alınarak birleşen dosyanın davacısına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-a)Asıl davada, karar tarihine göre alınması gereken 5.494,03 TL. harçtan peşin alınan 2.761,20 TL. harcın mahsubu ile bakiye 2.732,83 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
b-)Asıl davada Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.761,20 TL harç masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-)Asıl davada Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 9.184,23 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-)Asıl davada Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar yönünden hesaplanan 11.184,23 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
e-)Asıl davada Davacının yapmış olduğu toplam: 2.979,35 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 1.288,72 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-a)Birleşen İstanbul 44 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/281 esas sayılı dava dosyasında; Karar tarihine göre alınması gereken 6.133,65 TL harçtan peşin alınan 2.085,95 TL. harcın mahsubu ile bakiye 4.047,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
b-)Birleşen İstanbul 44 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/281 esas sayılı dava dosyasında; Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.085,95 TL harç masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-)Birleşen İstanbul 44 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/281 esas sayılı dava dosyasında; Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 9.938,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-)Birleşen İstanbul 44 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/281 esas sayılı dava dosyasında; Davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktar yönünden hesaplanan 5.917,76 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı-birleşen davanın davacı vekilinin ve davalı-birleşen davanın davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 13/02/2018

Katip …

Hakim …

ASIL DAVADA MASRAF BEYANI
21,15 TL Harç Masrafı
2.250,00 TL Bilirkişi Ücreti
708,20 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 2.979,35 TL