Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/477 E. 2018/692 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/477 Esas
KARAR NO : 2018/692

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 23/05/2017
KARAR TARİHİ : 28/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 25 İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile aleyhine icra takibine girişildiğini, takibe konu edilen senetlerin şahsının aldatılarak tarafından alındığını, davalıdan herhangi bir hizmet almadığını, hakkındaki takibin tamamen haksız bir alacağa yönelik takip olduğunu, bu nedenlerle hakkında açılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da müvekkili şirket ile davacı arasında, devre mülk hakkına ilişkin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü, psikolojik baskı, dayatmaca, sözleşmeyi inceleme imkanı verilmediği gibi iddiaların, gerçeğe aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının sözleşmeyi imzaladığı sırada ayırt etme gücüne ve her türlü hak ehliyetine sahip olduğunu, şirket yetkilileri tarafından yapılan tanıtımda, satın alınan gayrimenkule ilişkin gerekli tüm bilgilerin kendilerine verildikten sonra, davacının sözleşmeyi kendi rızası ile imzaladığını, davacı tarafın, okuduğunu ve anlatılanı anlayacak, imzaladığı sözleşmenin kendisine tanıdığı bir takım haklar ve borçlar doğuracağını bilebilecek rüşt ve erginliğe sahip olduğunu, gördüklerini ve yükümlülüklerini mantık süzgecinden geçirebilecek yetkinliği haiz olduğunu, zira davacının sözleşmeyi akdetmeye engel bir halinin de olmadığını, davacı taraf ile aktedilen sözleşmenin bir devre tatil değil, hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin hiçbir satırında cayma hakkı düzenlenmediği gibi, devre mülk sözleşmelerine ilişkin olarak mevzuatta böyle bir cayma hakkının da öngörülmediğini, bu nedenle davacının, sözleşmeden caydığı şeklindeki beyanının hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz olduğunu, müvekkilin kusurunun bulunmadığını, cayma hakkı bulunmayan davacı tarafın, sözleşmeyi iptal talebini, davalı müvekkilinin ispat edilmiş kusur ve ayıplarına dayandırmasının gerektiğini, davacı tarafın iptal talebini, soyut ve gerçeğe aykırı iddialara dayandırmadığını, ve soyut iddialarını ispat edecek herhangi bir somut ve yazılı delil sunamadığını, bu nedenler ile hukuka aykırı ve haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 25 İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ve takibe konu bonolar, taraflar arasındaki … Termal Saray Hisseli Gayrımenkul Satış Sözleşmesi örneği.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … 25. İcra Müdürlüğnün … E sayılı dosyasından takibe konulmuş olan bonoların davalı tarafça davacıdan aldatılarak alınıp alınmadığı, bu bonolardan dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı, görev itirazının yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
Davaya konu icra takibinin kambiyo senedine dayanıyor olması nedeniyle mahkememiz görevli olup görev itirazının reddine karar verilmiştir.
İlgili … 25 İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından davacı aleyhine 10 adet bonodan kaynaklı 18.650,00 TL asıl alacak, 1.337,36 TL işlemiş faiz ve 55,95 TL komisyon olmak üzere toplam 20.043,31 TL alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
MK 6. maddesi gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davasında borçlu, borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumda ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme ile düştüğünü ileri sürüyorsa ispat yükü doğal olarak davacı borçluya düşer.
Somut olayda, davacı borçlu borcun varlığını inkar ettiğinden ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı, davacının borçlu olduğunu ispatla yükümlüdür. Davalı, temel ilişkiden mücerret borç ikrarı içeren kambiyo senedi bonoya dayanmakla davacının borçlu olduğunu ispat etmektedir. Davaya konu bonoların Türk Ticaret Kanunu’nun 776. maddesinde sayılı unsurları taşıdığı anlaşılmış, davacının aldatıldığı yolundaki iddiasının ispatı yolunda delil bildirmemiş olması karşısında bonoları özgür iradesi ile isteyerek imzaladığı ve borçlanma iradesi taşıdığı kabul edilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 35,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 318,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 282,60 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.238,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacının yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/05/2018
Katip …

Hakim …