Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/408 E. 2019/476 K. 17.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/408 Esas
KARAR NO : 2019/476

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/04/2011
KARAR TARİHİ : 17/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacı ile davalı banka arasında … numaralı kredi sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeye dayalı kullanılan krediler teminatı olarak muhtelif çekler verildiğini, davacının ödemede sıkıntıya düşmesi neticesi banka 15.07.2009 tarihinde … 9. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, davacının teminata verilen çeklerin kendisine verilmesini veya işlem yapılmasını yani çekten kaynaklı alacakların tahsil edilmesini talep ettiğini, Banka çekleri vermediği gibi ICRAI ve CEZAİ anlamda hukuksal işleme tabi tutmadığını,davacı çeklerin akibeti huşunda … 27. Noterliği’nin … tarih … yev. No.çlu ihtarnamesini keşide ettiğini,Banka … 32. Noterliği 10.05.2010 tarih 16161 s. Cevabi ihtarı ile; Şubemiz kanuni takip müşterisi … Tic. Ltd. Şti. nin teminat olarak verdiği … … ve … no.lu çeklerin ibraz süresi geçtiğinden yasal takip başlamadığını söylediğini,davalı çekleri yasal takip işlemleri ve karşılıksız keşide etme suçundan kaynaklı şikayatleri yapmadığı gibi, davacıya iade etmeyip davacının yapmasına da olanak vermediğini, davacı söz konusu çeklerin bedeli olan 63.100,00 TL tutarında zarara uğramasına neden olduğunu, izah olunan nedenlerle toplam bedeli 63.100,00 TL’nin çeklerin keşide gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini ve yargılama gideri ve vekaleti ücretin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davacının menfi tespit davası açtığını, ancak hüküm kısmında bedelin tahsilini talep ettiğini, menfi tespit davasında eda hükmünün mümkün olmadığını, borçlu hakkında yapılan … 5 İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı icra takibinin itirazsız olarak kesinleştiğini, borçlu olmadığına dair bir itirazı bulunmadığını,bu nedenlerle menfi tespit davası açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, davacının borca ve takibe itirazı bulunmadığını, davacının borçlu dava konusu ettiği çeklerin takibe konu edilmediğini bilmediğini, bankada karşılıksız işlemi gören çek bedellerinin bankadan tahsilini talep etmesinin mümkün olmadığını, icra takip borcunun sona ermemiş olup, davacının alacaklıdan tahsil talebinin haksız ve dayanaksız olduğunu bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama gideri ve vekaleti ücretin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bankacı ve Ticaret Hukukçusu Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök ve ek raporda özetle; Bir güven kurumu olan ve hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatın icrasını gerçekleştiren bankaların kredi borçlusu davacı ile akdettikleri sorumsuzluk anlaşmasının, davalıya sorumluluktan kurtarmayacağını ve karşılıksız çıkan çekler için icra takibine girmeyerek, çekteki alacağın zamanaşımına uğramasına neden olduğu için davacıyı zarara uğrattığı ve ona karşı sorumlu olacağını,davacının 63.100,00 TL asıl alacak, 29.454,45 TL işlemiş avans faizi olmak üzere taoplam 92.554,45 TL toplam tutar üzerinden zarar uğradığını, bu tutar üzerinden davalı bankanın sorumlu olduğunu, DAVA 15.04.2011 tarihinden itibaren 63.100,00 TL. ASIL ALACAK üzerinden 3095 sayılı yasa 2/2. Maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenmiş yıllık, değişen oranlarda AVANS FAİZİ talep edilebileceğini,bu tutarın, davalı bankanın talebi doğrultusunda, bankanın davacıdan olan ve … 5. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra takibi ile kesinleşmiş olan alacağından mahsup edilmesine hükmedilebileceğini belirtmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 24/09/2013 tarih ve 2011/188 Esas,2013/222 Karar sayılı kararımız ile; toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki kredi akti uyarınca teminat olarak davacı tarafından davalıya verilen dava konusu 3 adet çekin davalı tarafından bankaya süresinde ibraz edildiği, kredi akitten doğan borçtan dolayı davalının davacı hakkında … 5 İcra Müd’ne ait … E sayılı dosyası ile takip başlattığı, davacının iş bu dava ile dava konusu 3 adet çekin bedelini talep ettiği, davalının icra dosyasındaki alacağı yönünden süresinde mahsup talebinde bulunduğu, davacının mahsup talebine itiraz etmediği, davacı hakkındaki takibin kesinleştiği, davalının davacı ile yapılan kredi akti uyarınca davacıdan alınan çeklerin listesini gönderdiği, incelenmesinde davacının verdiği çeklerin 8 adet olduğu, 3 tanesinin işbu davada dava konusu olduğu,4 tanesinin tahsil edildiği, 1 tanesinin ödemeden men talimatı nedeniyle tahsil edilemediği, davalı tarafından sunulan protokolde dava konusu çeklerle ilgili ve çeklerin icraya konulup konulmaması ile ilgili hüküm bulunmadığı oluşa uygun ve yeterli kabul edilen bilirkişi raporları da dikkate alınarak davalının dava konusu 3 adet çeki süresinde bankaya ibraz etmesine rağmen çeklerle ilgili takip yapmadığı, çeklerdeki alacakları zamanaşımına uğradığı ve çek bedellerinden sorumlu olduğu kanaatiyle davacının davalıdan dava konusu 3 adet çek bedeli olan 63.100,00 TL ile keşide tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 29.554,45 TL avans faizi ve asıl alacak üzerinden dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte alacaklı olduğunun tespiti ile davacının davalıdan alacaklı olduğu bu miktarın davalı tarafından davacı aleyhine yapılan … 5 İcra Müd’nün … E sayılı dosyasındaki kesinleşmiş davalı alacağından takas ve mahsubuna karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 24/09/2013 tarih ve 2011/188 Esas, 2013/222 Karar sayılı kararımızın temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/12/2014 tarih ve 2014/5427 Esas 2014/19805 Karar sayılı bozma ilamıyla;Dava, alacak talebine ilişkindir. Davacı tarafça davaya konu edilen çeklerin taraflar arasında imzalan 03.04.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca teminat amaçlı olarak verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Söz konusu sözleşmenin 36. maddesinin 5. paragrafı “Müşteri, Banka’ya teminat olarak verilecek senetlerden görüldüğünde ödemeli olanlarla ilgili olarak ödeme için ibrazı konusunda Banka’ya yazılı bir talimat vermediği takdirde; Banka’nın bu senetleri dilediği tarihte ödeme için ibraz etme ve protesto ettirmeye yetkili olduğunu, ancak Banka’nın ödeme için ibraz zorunluluğunun bulunmadığını, senetlerin yasal süresi içinde ödeme için ibraz edilmemesi ya da protesto edilmiş olsa dahi yasal takibe geçirilmemesi nedeniyle bu senetlere bağlı hakların kaybolması nedeniyle Banka’nın sorumlu olmayacağını kabul ve taahhüt eder” hükmünü haizdir. Mahkemece sözleşmenin bu hükmü değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir ,” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememize gönderilip mahkememizin 2015/291 esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/12/2014 tarih ve 2014/5427 Esas, 2014/19805 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 15/09/2015 tarih ve 2015/291 Esas,2015/614 Karar sayılı kararımız ile; toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre;Dava, alacak talebine ilişkindir. Davacı tarafça davaya konu edilen çeklerin taraflar arasında imzalan 03.04.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca teminat amaçlı olarak verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Söz konusu sözleşmenin 36. maddesinin 5. paragrafı; “Müşteri, Banka’ya teminat olarak verilecek senetlerden görüldüğünde ödemeli olanlarla ilgili olarak ödeme için ibrazı konusunda Banka’ya yazılı bir talimat vermediği takdirde; Banka’nın bu senetleri dilediği tarihte ödeme için ibraz etme ve protesto ettirmeye yetkili olduğunu, ancak Banka’nın ödeme için ibraz zorunluluğunun bulunmadığını, senetlerin yasal süresi içinde ödeme için ibraz edilmemesi ya da protesto edilmiş olsa dahi yasal takibe geçirilmemesi nedeniyle bu senetlere bağlı hakların kaybolması nedeniyle Banka’nın sorumlu olmayacağını kabul ve taahhüt eder” hükmünü haizdir.Bu madde ile banka lehine bir sorumsuzluk kaydı konulmuştur.Davacının davalı bankaya sözleşmede açıkça belirtildiği şekilde yazılı talimat vermediği anlaşılmakla; sözleşmenin 36. maddesinin 5. paragrafı gereğince davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 15/09/2015 tarih ve 2015/291 Esas, 2015/614 Karar sayılı kararımızın temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/02/2017 tarih ve 2016/1754 Esas, 2017/885 Karar sayılı bozma ilamıyla;Dava, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı bankaya verilen çeklerin süresinde ibraz edilmemesi ve yasal takibe konulmaması sebebiyle çeklerin toplam bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu çeklerin davalı şirketin davacı bankadan kullandığı kredinin teminatını oluşturmak amacıyla ciro yolu ile davacı bankaya geçtiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Poliçeye ait olup, çek hakkında da uygulanması mümkün hükümleri düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 730. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun’un 601. maddesine yapılmış bir atıf bulunmamaktadır. Bu durumda çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucu elde etmeye yönelik teminat amacıyla çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz. Somut olayda davalı banka davaya konu çeki teminat amacıyla almış olup, açıklanan yasa maddesi uyarınca çekin rehin amacıyla cirosu geçerli olmadığından davalı banka yetkili hamil olarak kabul edilemez.
Ancak, her ne kadar kredi sözleşmesinin 36. maddesinin 5. paragrafı “Müşteri, bankaya teminat olarak verilecek senetlerden görüldüğünde ödemeli olanlarla ilgili olarak ödeme için ibrazı konusunda bankaya yazılı bir talimat vermediği takdirde; bankanın bu senetleri dilediği tarihte ödeme için ibraz etme ve protesto ettirmeye yetkili olduğunu, ancak bankanın ödeme için ibraz zorunluluğunun bulunmadığını, senetlerin yasal süresi içinde ödeme için ibraz edilmemesi ya da protesto edilmiş olsa dahi yasal takibe geçirilmemesi nedeniyle bu senetlere bağlı hakların kaybolması nedeniyle bankanın sorumlu olmayacağını kabul ve taahhüt eder” hükmünü haiz ise de 6098 sayılı TBK’nın 115/(3). maddesi gereğince özen yükümlülüğü bulunan davalı bankanın borçluların durumunu ağırlaştırmaması, ağırlaştırması halinde ağırlaştırma oranınca sonucuna katlanması gerektiğinden sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak bankanın sorumlu olmayacağı sonucuna varılması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalı bankaya temlik edilen çeklerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edilmeyen çeklerden borçlunun haberdar edilip edilmediği, çeklerin takip ve tahsili ile ilgili davalı bankanın varsa kusurlu hareketinin borcu ne miktarda artırdığının uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir, ” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememize gönderilmekle mahkememizin 2017/408 esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/02/2017 tarih ve 2016/1754 Esas, 2017/885 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı bankaya verilen çeklerin süresinde ibraz edilmemesi ve yasal takibe konulmaması sebebiyle çeklerin toplam bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin 27/10/2017 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı gereğince; Dava dilekçesinde belirtilen davaya konu çeklerin özellikleri yazılarak Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 16/02/2017 tarihli bozma ilamın da belirtildiği üzere davalı bankaya temlik edilen çeklerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edilmeyen çeklerden borçlulun haberdar edilip edilmediği hususlarının belirtilerek bununla ilgili kayıt ve belgelerin gönderilmesi için davalı bankaya müzekkere yazılmıştır,gelen cevabi yazı dosyaya konulmuştur.
Mahkememizin 27/10/2017 tarihli duruşmasının 2 nolu ara kararı gereğince; Taraf vekillerine, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 16/02/2017 tarihli bozma ilamın da belirtildiği üzere davalı bankaya temlik edilen çeklerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edilmeyen çeklerden borçlulun haberdar edilip edilmediği hususlarının belirtilerek bununla ilgili kayıt ve belgeleri sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor alınmak üzere Mahkememizin 19/01/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya, önceki bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 28/06/2018 teslim tarihli raporda özetle; 1.1-) Bir güven kurumu olan ve hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sana­tın icrasını gerçekleştiren bankaların kredi borçlusu davacı ile akdettikleri sorumsuz­luk anlaşmasının, davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağı ve karşılıksız çıkan çekler için icra takibine girmeyerek, ya da bu çekleri davacıya iade etmeyerek çekteki ala­cağın zamanaşımına uğramasına neden olduğu için davacıyı zarara uğrattığı ve ona karşı sorumlu olacağı, 2. Sayın mahkemenin davacı tarafın haklı olduğuna ve davalının kusurlu olduğuna karar vermesi halinde, Bu çeklerin takip ve tahsil ile ilgili davalı bankanın kusurlu ha­reketinin borcu aşağıda gösterilen miktarda artırdığı, Toplamda 63.100,00 TL. çek bedelleri keşide tarihlerinden itibaren faiz kaybına uğramış olmaları nedeniyle, 2.1- )Davacının, TAKİP 15.07.2009 tarihi itibariyle konu çekler nedeniyle toplam 10.598,06 TL. faiz alacağından mahrup kalmış olacağı ve kredi maliyetinin de TAKİP tarihi olan 15.07.2009 itibariyle bu tutarda artmış olduğu. DAVA 15.04.2011 tarihi itibariyle konu çekler nedeniyle toplam 29.454,45 TL. faiz alacağından mahrup kalmış olup, kredi maliyetinin de DAVA tarihi olan 15.04.2011 itibariyle bu tutarda artmış olduğu, 2.2- ) DAVA tarihi olan 15.04.2011 tarihinden itibaren 63.100,00 TL. ASIL ALACAK üzerinden 3095 sayılı yasa 2/2. Maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenmiş yıllık, değişen oranlarda AVANS FAİZİ talep edilebileceği, 3-) Bu tutarın, davalı bankanın talebi doğrultusunda, bankanın davacıdan olan ve … 5. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra takibi ile kesinleşmiş olan alacağından mahsup edilmesine hükmedilebileceği, 4-)Tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin ise, Sayın Mahke­menizin taktirleri içinde kaldığı, Sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Rapora davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine mahkememizin 12/10/2018 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 05/12/2018 teslim tarihli ek raporda özetle; 1. Davaya konu çeklerin tahsil kabiliyetinin olup olmamasının icra takibi sonu­cunda kesinleşeceği, davacının elinde kambiyo senetlerine dayalı icra takibi ve sebepsiz zenginleşme hükümleri var iken, davalının ihmali neticesinde bu haklarını kullanamaz duruma düştüğü, 2.Davaya konu olmayan, tamamen farklı mühteviyattaki çeklerin akıbetlerinin davaya konu çekler bakımından önem arz etmeyeceği, 3. Davalının, davacının dava konusu çeklerin takibe konulmadığını bildiği ve bu yönde talebi olduğu yönünden dosya kapsamında bir somut belgeye ulaşıla­madığından herhangi bir kanaate varılamayacağı, 4. Davalının, dava konusu çekleri iade etmeyerek ya da icra takibine gitmeyerek sorumluluğunu ihlal ettiği ve davacının zarara uğramasına neden olduğu yönündeki kök rapor kanaatlerinin değişmediği belirtilmiştir.
Yargıtay 2.ci bozma ilamı sonrası Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce alınan kök ve ek rapor mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Davaya konu çeklerin davalı tarafından muhatap bankalara ibraz edildiği, muhatap bankalarca karşılıksız işlemine tabi tutulduğu konusunda dosyada herhangi bir çekişme yoktur. Dosyanın içeriği, davalı bankanın davacıdan cari hesap ilişkisi içinde aldığı çeklerin karşılıksız çıkmasına rağmen, bu çekleri davacıya iade etmediği gibi, kendisinin de kanuni zamanaşımı süresi içerisinde çek keşidecisine karşı kanuni takip hakkını kullanmayarak, ayrıca zamanaşımı süresi geçtikten sonra da keşideciye karşı kambiyo senetlerindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak başvurulmayarak çekteki hakkın son bulmasına neden olması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olup olmadığıdır.
Davalı banka, davacıdan cari hesap ilişkisi içerisinde çekler almış, ibraz süresi içerisinde muhatap bankalara ibraz etmiş, ancak bu çekler karşılıksız çıkmıştır. Davalı banka, karşılıksız çıkan çekleri davacıya iade etmek veya kendisi keşideciye karşı takip başlatmak yerine, davacı ile imzaladığı sözleşmeye ve bu sözleşmedeki BK. 115/3 hükmüne göre geçersiz olan sorumsuzluk kaydına güvenerek, takip başlatmadığı gibi, zamanaşımı süresi geçtikten sonra da keşideciye karşı kambiyo senetlerinden doğan sebepsiz zenginleşme davası açmamıştır. Diğer bir ifade ile davalı bankanın bu davranışı davacının keşideciye karşı yapacağı takip hakkı ile yine ona karşı açacağı sebepsiz zenginleştirme davası açma hakkını ortadan kaldırmıştır. Bu durumda davacının çekteki alacağı zamanaşımına uğradığı gibi, dava hakkı da zamanaşımına uğramıştır.
Davalının, muhatap bankalara başvurmasının ardından basiretli bir tacir olarak yapması gereken ya senetleri kambiyo senetlerine dayalı takip yolu ile kendisi takibe koyması, yahut, vakit kaybetmeksizin davacıyı durum hakkında bilgilendirerek senetleri cari hesaptan çıkarmasıdır. Gerçekten de TTK m. 90’a göre bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır. Bedeli tahsil olunamayan kambiyo senedi, sahibine geri verilerek kaydı silinir (m. 91) Zira kambiyo senetleri, hamil bakımından ancak tahsil amacıyla aralarında cari hesap ilişkisi olan bankaya verildiği takdirde cari hesaba geçirilebilir. Bunun yanında bankanın, borçlunun durumunu ağırlaştırmama yükümlülüğü de (TBK m. 52) mevcuttur. Banka bahsi geçen yollardan birini takip etmediğinden, davacının takip imkanını elinden almış ve onun durumunu ağırlaştırmıştır.
Davalının ek rapora itiraz dilekçesinde bahsettiği dava dışı çeklerin durumu ise davaya konu çekler bakımından dikkate alınamaz. Zira takip yapılmadan bunların ödenip ödenmeyeceğini belirlemek mümkün değildir. Ne var ki davalı banka çekleri iade etmeyerek, ya da kendisi takibe geçmeyerek bu imkanı davacının elinden almış gözükmektedir.
Öncelikle, çek, kambiyo senedi niteliği ile onu oluşturan temel ilişkiden bağımsızdır. Soyutluk ilkesi diye adlandırılan bu durumda çekin meydana gelmesine sebep olan olayın niteliği, o olayda taraflar arasındaki ilişkiler çekten ayrılır, bir diğer ifade ile soyutlanır. Bu sebeple çek ilişkisindeki tarafların şahsi defilerini ileri sürmeleri koşulları da sınırlandırılmıştır. Bir hukuki ilişki sonucunda birden çok çek keşide edilmiş olabilir. Bu çeklerin her biri hem bahsi geçen hukuki ilişkiden, hem de birbirlerinden bağımsızdır. Hal böyleyken, dava dışı çeklerin akıbetleri, bankanın söz konusu çeklerin ödenmeme durumları hakkında davacıyı bilgilendirmemesi veya davaya konu çeklerin takip edilmemesi için geçerli bir sebep olarak ortaya çıkmamaktadır.
Davalı, davaya konu çekler bakımından davacının takibe konulmaması yönünde talebi olduğunu, takibe konulmadığı hakkında da bilgisi olduğunu ileri sürmektedir. Ancak dava dosyası kapsamında bu konuda herhangi bir somut delil mevcut değildir,bu savunmayı davacı taraf kabul etmemiştir. Bu sebeple davalı bu savunmasını ispat edememiştir.
Bir güven kurumu olan ve hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatın icrasını gerçekleştiren bankaların kredi borçlusu davacı ile akdettikleri sorumsuzluk anlaşmasının, TBK m. 115 uyarınca, davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağı ve karşılıksız çıkan çekler için icra takibine girmeyerek, ya da bu çekleri davacıya iade etmeyerek çekteki alacağın zamanaşımına uğramasına neden olduğu için davacıyı zarara uğrattığı ve ona karşı sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle; taraflar arasındaki kredi akti uyarınca teminat olarak davacı tarafından davalıya verilen dava konusu 3 adet çekin davalı tarafından bankaya süresinde ibraz edildiği, kredi akitten doğan borçtan dolayı davalının davacı hakkında … 5 İcra Müd’ne ait … E sayılı dosyası ile takip başlattığı, davacının iş bu dava ile dava konusu 3 adet çekin bedelini talep ettiği, davalının icra dosyasındaki alacağı yönünden süresinde mahsup talebinde bulunduğu, davacının mahsup talebine itiraz etmediği, davacı hakkındaki takibin kesinleştiği, davalının davacı ile yapılan kredi akti uyarınca davacıdan alınan çeklerin listesini gönderdiği, incelenmesinde davacının verdiği çeklerin 8 adet olduğu, 3 tanesinin işbu davada dava konusu olduğu,4 tanesinin tahsil edildiği, 1 tanesinin ödemeden men talimatı nedeniyle tahsil edilemediği, davalı tarafından sunulan protokolde dava konusu çeklerle ilgili ve çeklerin icraya konulup konulmaması ile ilgili hüküm bulunmadığı oluşa uygun ve yeterli kabul edilen bilirkişi raporları da dikkate alınarak davalının dava konusu 3 adet çeki süresinde bankaya ibraz etmesine rağmen çeklerle ilgili takip yapmadığı, çeklerdeki alacakları zamanaşımına uğradığı ve çek bedellerinden sorumlu olduğu kanaatiyle davacının davalıdan dava konusu 3 adet çek bedeli olan 63.100,00 TL ile keşide tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 29.554,45 TL avans faizi ve asıl alacak üzerinden dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte alacaklı olduğunun tespiti ile davacının davalıdan alacaklı olduğu bu miktarın davalı tarafından davacı aleyhine yapılan … 5 İcra Müd’nün … E sayılı dosyasındaki kesinleşmiş davalı alacağından takas ve mahsubuna karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile, davacının davalıdan 63.100,00 TL asıl alacak ve dava tarihine kadar işlemiş 29.454,45 TL avans faizi ile 63.100,00 TL asıl alacak üzerinden dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte alacaklı olduğunun tespiti ile davacının davalıdan alacaklı olduğu bu miktarın davalı tarafından davacı aleyhine yapılan … 5 İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki kesinleşmiş davalı alacağından takas ve mahsubuna,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 4.310,36 TL harçtan peşin alınan 937,05 TL. harcın mahsubu ile bakiye 3.373,31 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 7.291,00 TLvekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam : 2.891,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
6-Karar kesinleştiğinde Mahkeme kasasındaki belge aslının iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 17/05/2019

Katip …

Hakim …

Davacı Masraf Dökümü :
Harç giderleri : 955,45-TL
Bilirkişi Ücretleri : 1.600,00-TL
Teb.-müz.posta giderleri : 336,45-TL
Toplam : 2.891,90-TL