Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/313 E. 2020/79 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/313 Esas
KARAR NO : 2020/79

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/03/2017
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 27.10.2014 günü faili meçhul yönetimindeki davalı şirkete sigortalı … plakalı aracı kaza yapması sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, kazaya karışan araçların kaza tarihinde trafik (ZMSS) sigortasının olmadığını, kazada davacının bir kusurunun olmadığını, kaza anında davacının … plakalı motosikletin sürücüsü olduğunu, kaza nedeniyle düzenlenen kaza tutanağı olduğunu ve … Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/ sor. no.lu dosyası ile ceza takibatı başlatıldığını, davacının kazadan sonra … hastanesinde tedavi gördüğünü, davanın 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığını, uzman bilirkişi tarafından yapılacak hesaplama ile belirlenecek tazminatın talep edileceğini belirtmiş ve belirlenecek tazminat miktarının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddinin gerektiğini, KTK’nın 97. Maddesine göre dava açmadan önce sigorta şirketine başvurulması ve 15 gün beklenmesi gerektiğini, davacının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle tazminatın kişi başına 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, gerçek zararın belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davacının sürekli sakatlığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, aktüer siciline kayıtlı aktüer tarafından hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve kazanç kaybına ilişkin bir talebin olup olmadığının anlaşılamadığını ancak bu hususların ayrı ayrı teminatlar olarak belirlendiğini, tedavi giderlerinin BK 46/1 maddesine göre iyileştirme giderleri, çalışma gücünün azalması veya tamamen kaybolması sonucu oluşan zararlar ve ekonomik olarak geleceğin tehlikeye girmesini ayrı ayrı değerlendirmeye yönelik olduğunu, bu çerçevede yapılacak tedavi giderlerinin kapsandığını, refakatçi giderlerinin de tedavi gideri içinde yer aldığını, yol ve ulaşım ile paramedikal harcamaların da iyileştirme giderleri olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının da tedavi giderleri içinde değerlendirilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirtmiş ve maluliyet açısından ATK’dan rapor alınması gerektiğini, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı harcamaların tümden reddi ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … hesabı vekilinin uyaptan gönderdiği 31/12/2019 tarihli dilekçe ile, davacı taraf ile sulhen anlaşma sağlanarak 30/12/2019 tarihinde davacı vekili hesabına müvekkili kurum tarafından ödeme yapıldığını, Mahkeme tarafından davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesi halinde karşı vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, bu yönde karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Mahkememizin 11/02/2020 tarihli duruşmasına katılan davacı vekili beyanında; ” biz karşı taraf ile sulh olduk, buna göre karar verilmesine yer olmadığına hükmedilsin. ” şeklinde beyanda bulunduğu, beyanını imzası ile tasdik ettiği anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Davanın trafik kazasından kaynaklı tazminat davası olduğu,
HMK 315. Maddesinde; ” Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünün düzenlendiği ve Mahkememizin 11/02/2020 tarihli duruşmasına katılan davacı vekili beyanında; ” biz karşı taraf ile sulh olduk, buna göre karar verilmesine yer olmadığına hükmedilsin. ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla, Sulh nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Sulh nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Taraflar arasında yapılan sulh protokolüne göre vekalet ücreti talepleri olmadığını belirttiklerinden davacı vekili lehine vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflar arasında yapılan sulh protokolüne göre davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın vekalet ücreti talebi olmadığından davalı lehine vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa ait artan gider avansının davacıya iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa ait artan gider avansının davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 11/02/2020

Katip
(e-imza)

Hakim
(e-imza)