Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/297 E. 2018/1282 K. 30.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/297 Esas
KARAR NO : 2018/1282

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/03/2017
KARAR TARİHİ : 30/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacılar … ve …’in müşterek oğlu, diğer davacıların öz kardeşi olan …’in 25.03.2015 tarihinde davalılardan …’ın yönetimindeki … plakalı aracıyla hız sınırlarının üzerinde bir hızla seyretmesi sonucu çarptığı kazada olay yerinde öldüğünü, davalının olay yerinde kasıt derecesinde ağır ihmali sonucu davacıların murisinin hayatını kaybettiğini, kaza nedeniyle davalı … hakkında … 14. Asliye Ceza Mahkemesinin …-E sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, davanın devam ettiğini, …’ın … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, aracın malikinin … olduğunu, aracın … no.lu poliçe ile davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye ZMM sigortalı olduğunu, davacıların murisinin çocuksuz bekar olarak öldüğünü, davacılar … ve …’in destekten yoksun kaldıklarını, diğer davacıların ise kaza nedeniyle üzüntü duyduklarını bu nedenle manevi tazminat talep ettiklerini belirtmiş ve davacılar … ve … için ayrı ayrı 2000,00’er TL maddi, 25.000,00’er TL manevi, diğer davacılar için 10.000’er TL manevi olmak üzere toplam: 50.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacının öncelikle davalı şirkete başvurması gerektiğini, 15 gün içinde yazılı cevap alamaması halinde dava açabileceğini, bu nedenle davacıların gerekli belgelerle davalı şirkete başvurmamaları nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, 25.03.2015 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın davalı şirkete 20.05.2014/2015 vadeli ve … no.lu ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, poliçe limitinin kişi başına 290.000,00 TL olduğunu, kusur yönünden inceleme yapılması gerektiğini, sürücünün kusursuz bulunması halinde davalı şirketin de sorumluluğunun doğmayacağını, ölenin kendisinin ve davacıların güncel nüfus kayıtlarının getirtilmesi ve hesap raporunda da ilgili pay oranlarının dikkate alınması gerektiğini, öncelikle davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının araştırılması gerektiğini, uzman kişilerce ayrı ayrı hesap yapılması gerektiğini, yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle, davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradıktan sonra açıldığını, olay sırasında ölen …’in yola birden fırladığını, sürücünün olayda kusursuz olduğunu, kazaya ilişkin olarak … 14. Asliye Ceza Mahkemesinin …-E sayılı dosyasında açıkladıkları üzere sürücü …’ın kusuru olmadığından davanın reddinin gerektiğini, olay günü davalı sürücünün şehir içi hız limitlerinde seyrederken yayanın birden yola fırladığını, ceza dosyasına sunulan 12.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda da ölen yayanın kaplamaya birkaç adım attıktan sonra sağından gelen sanık sürücünün aracını fark ettiğini, bir saniye hareketsiz kalarak yüzünü araca döndüğünü, bu şekilde beklerken aracın gelip çarptığını, karşıdan karşıya geçecek yayaların 2918 sayılı KTK’nın 68. Maddesine uygun davranması gerektiğini, bu nedenle davanın reddini istediklerini, davalıların da maddi ve manevi kayba uğradıklarını bu nedenle sadece davacıların maddi manevi kaybının olduğunun düşünülmesinin doğru olmadığını, ölen …’in asgari ücretle yaşaması nedeniyle ailesine çok cüzi bir yardım yapabileceğini, tersinin düşünülmesinin daha uygun olduğunu, bu nedenle davacıların taleplerinin kötü niyetli olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizin 17/11/2017 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı gereğince; Ceza zamanaşımı, kaza tarihi ve dava tarihi nazara alındığında davalı gerçek kişiler vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 17/11/2017 tarihli duruşmasının 2 nolu ara kararı gereğince; Davadan önce davacılar tarafından sigorta şirketine başvuru olup hasar dosyasının açıldığı gelen cevabı yazıdan anlaşıldığından davalı sigorta vekilinin dava şartına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Somut olayın, Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre 25.03.2015 günü saat 15:02 sıralarında … … ilçesi … mahallesi .. caddesi … Alüminyum fabrikası önünde sürücü … yönetimindeki … plakalı … marka … tipi açık kasa kamyonet aracıyla … caddesinden … yönüne seyrederken … fabrikası önünde yolun solundan yaya olarak karşıya geçmek istediği sırada süratli seyreden … yönetimindeki aracının ön kısımlarıyla yayaya çarpmış ve 17 m ileriye düşürmüş, aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek tekrar yerdeki yayaya çarparak 50 m sürüklemiş ve yolun sağında park halindeki … plakalı araca sol arka köşe kısımlarından çarpması sonucu davaya konu ölümlü olay meydana gelmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
… 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının sureti getirtilip dosya arasına konulmuştur, incelendiğinde; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve… Esas, … İddianame sayılı iddianamesiyle Şüpheli …’ın Taksirle Ölüme Neden Olma suçundan eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nun 85/1,53/6, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı görülmüştür.
… 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kusur raporu alınmak üzere dosya İstanbul ATK’ya gönderilmiş, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafınan düzenlenen … tarihli raporda özetle; Sanık Sürücü … ‘ın tali kusurlu, müteveffa yaya …’in asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizin 17/11/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 30/01/2018 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 25.03.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;1-Dava konusu olayda davalı şirkete ZMM sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 25 (Yüzdeyirmibeş) oranında tali kusurlu olduğu, 2-Davacıların murisi yaya …’in olayda % 75 (Yüzdeyetmişbeş) oranında asli kusurlu olduğu görüşüne varıldığı,3-Davalıların %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’in geride kalan hak sahiplerinden; a)Davacı Baba …’in destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 131,50 TL, b)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının= 655,20 TL. olduğu,4-Davacıların bakiye maddi zararı bakiye poliçe limit içinde kalmakta olup, zorunlu trafik sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini kapsamadığı, 5-Davalı sigorta şirketinin 27.03.2017 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar bakımından temerrüdün 25.03.2015 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, 6-Dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 23/03/2018 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 16/04/2018 teslim tarihli ek raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 25.03.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;Taraf itirazları doğrultusunda değişiklik gerektirmeyen 31.01.2018 tarihli raporda belirlendiği gibi; 1-Dava konusu olayda davalı şirkete ZMM sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 25 (Yüzdeyirmibeş) oranında tali kusurlu olduğu,2-Davacıların murisi yaya …’in olayda % 75 (Yüzdeyetmişbeş) oranında asli kusurlu olduğu görüşüne varıldığı,3-Davalıların %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’in geride kalan hak sahiplerinden;a)Davacı Baba …’in destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının= 131,50 TL, b)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 655,20 TL. olduğu, 4-Davacıların bakiye maddi zararı bakiye poliçe limit içinde kalmakta olup, zorunlu trafik sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini kapsamadığı, 5-Davalı sigorta şirketinin 27.03.2017 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar bakımından temerrüdün 25.03.2015 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, 6-Dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 11/05/2018 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı gereğince; … 14 Asliye CM nin… esas sayılı dosyasında mahallinde mahkemece keşif yapılıp kusur raporu alındığı, sonrasında mahkemece İst. ATK Trafik ihtisas dairesinden ve Üst kurulundan kusur raporları alındığı, mahkememizce de yargılama aşamasında İTÜ Trafik Kürsüsünde görevli kusur bilirkişisinden rapor alındığından ve raporlar arasında çelişki olmadığından, davacılar vekilinin mahallinde keşif yapılmak sureti ile başka heyetten yeni rapor alınması talebinin dosya kapsamı ve ceza dosyası muhteviyatı itibari ile reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili 16/07/2018 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; Müteveffa …’in annesi olan davacı müvekkili …’in, müteveffanın desteğinden yoksun kalması nedeniyle şimdilik bakiye 655,20 TL maddi tazminat, Müteveffa …’in babası olan davacı müvekkili …’in, müteveffanın desteğinden yoksun kalması nedeniyle şimdilik bakiye 131,50 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 12/10/2018 tarihli duruşmasında davacılar vekili beyanında; ” Dava dilekçesinde müvekkillerden … ve … için ayrı ayrı 2.000’er TL olmak üzere toplam 4.000 TL destek tazminatı talebimiz vardı, yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ile … için 8.543,89 TL tazminatı, davacı … için ise, 9.283,79 TL tazminat hesaplandı, yargılama aşamasında davalı sigorta tarafından müvekkillere destek tazminatı olarak … için 7.888,69 TL, … için 9.152,29 TL tutarında ödeme yapıldı. Bilirkişi raporuna göre sigortanın yapmış olduğu ödemeler mahsup edildiğinde davacı … için dava konusu yapılmamış ve ödenmemiş 655,20 TL, … için henüz dava konusu yapılmamış 131,50 TL için bedel arttırım dilekçesi verdik, dava dilekçemizdeki miktarlara ek olarak bunları istiyoruz ancak dava dilekçesinde belirttiğimiz 2.000’er TL’den olmak üzere toplam 4.000 TL destek tazminat talebimiz dava açıldıktan sonra davalı sigorta tarafından müvekkillere ödendiğinden 4.000 TL lik destek tazminat talebimiz konusuz kalmıştır, bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesine, müvekkiller aleyhine yargılama giderleri konusunda hükmedilmemesini talep ediyorum, talep arttırım dilekçemizde belirtiğimiz 131,50 TL Baba … için, 655,20 TL Anne … için destek tazminatı ile birlikte manevi tazminat taleplerimizin de kabulüne karar verilmesini talep ederiz, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Sonuç itibariyle, Dava konusu olayda davalı şirkete ZMM sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 25 (Yüzdeyirmibeş) oranında tali kusurlu olduğu,2-Davacıların murisi yaya …’in olayda % 75 (Yüzdeyetmişbeş) oranında asli kusurlu olduğu ,Davalı sigorta şirketi tarafından 12.06.2017 tarihinde anneye 7.888,69 TL ve babaya 9.152,29 TL ödeme yapılmıştır. İşbu dava 27.03.2017 tarihinde açılmış olup ödeme ise 12.06.2017 tarihinde yapılmıştır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2013/7357 E. ve 07.07.2014 tarihli kararında özetle; dava devam ederken sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmeden tazminattan indirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda;
Davalı sigorta şirketi tarafından, ödemenin dava devam ederken yapılmış olması nedeniyle, Yargıtay kararına göre bu ödeme güncellenmeksizin aynen davacıların zararından tenzil edilmiştir. Davalıların %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’in geride kalan hak sahiplerinden;a)Davacı Baba …’in destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının= 131,50 TL, b)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 655,20 TL. olduğu,
Davacılar vekili dava dilekçesinde davacı … ve … için ayrı ayrı 2.000’er TL olmak üzere toplam 4.000 TL destek tazminatı talebi olduğu,ıslah dilekçesi ile de davacı … için 655,20 TL, davacı … için ise 131,50 TL. Daha talep edildiği, buna göre dava ve ıslah dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde davacı … için 2655, 20 TL., davacı … için ise 2131,50 TL. Talep edilmiş olduğu, yargılama aşamasında davalı sigorta tarafından destek tazminatı olarak davacı … için 7.888,69 TL, davacı … için ise 9.152,29 TL tutarında ödeme yapıldığı,yapılan ödemenin dava ve ıslah dilekçesi ile talep edilen toplam miktardan fazla olduğu ve destek tazminatı yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla; Davacı baba … ve Davacı anne …’in açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat talepleri yargılama aşamasında davalı … Sigorta A.Ş tarafından davacılara ödendiğinden ve dava konusuz kaldığından, maddi tazminat yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlandığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde tazminat belirlenmekte olup, MK.nun 4. Maddesi gereğince mahkememizce tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın meydana geliş şekli,kusur durumu da dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği anlaşılmakla;Davacıların açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacı baba … ve Davacı anne …’in açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat talepleri yargılama aşamasında davalı … Sigorta A.Ş tarafından davacılara ödendiğinden ve dava konusuz kaldığından, maddi tazminat yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacıların açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne,
-Davacı baba … için 15.000,00 TL,
-Davacı anne … için 15.000,00 TL,
-Davacı kardeş … için 6.000,00 TL,
-Davacı kardeş … için 6.000,00 TL,
-Davacı kardeş … için 6.000,00 TL,
-Davacı kardeş … çin 6.000,00 TL,
-Davacı kardeş … için 6.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve … ‘dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihine göre maddi tazminat yönünden alınması gereken 326,97 TL harçtan peşin alınan 106,91 TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 220,06 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihine göre manevi tazminat yönünden alınması gereken 4.098,60 TL harçtan peşin alınan 286,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.811,69 TL harcın davalılardan … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacılar tarafından dava açılırken manevi tazminat yönünden yatırılan 286,91 TL harç masrafının davalılardan … ve …’dan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davacılar … ve … duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince maddi tazminat yönünden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile bu davacılara verilmesine,
7-Davacılar duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 6.950,00 TL vekalet ücretinin davalılardan … ve … ‘dan tahsili ile davacılara verilmesine,
8-Davalılar … ve … duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 6.950,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
9-Davacılar tarafından yapılan toplam: 1.649,71 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 1.019,96 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, geri kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına, ( Davalı Sigorta Şirketinin 75,35 TL ‘sinden sorumlu tutulmasına, )
10-Davacılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
11-Davalılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
Dair verilen karar davacılar vekilinin ve davalı gerçek kişiler vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 30/11/2018

Katip

Hakim

MASRAF BEYANI
138,31 TL Harç Masrafı
1.200,00 TL Bilirkişi Ücreti
311,40 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 1.649,71 TL