Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/288 E. 2018/1347 K. 14.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/288 Esas
KARAR NO : 2018/1347

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkilinin … Elektrik …” unvanlı, elektrik malzemesi satışı yapan küçük çaplı bir şahıs firması olduğunu, davalılardan …, … Ltd. Şti. firmasının iki ortağından biri ve münferit tek yetkilisi olduğunu, bu firmanın müvekkilinin malzeme satın aldığı bir firma olduğunu, Davalılardan …, diğer davalının yetkilisi olduğu … Elektrik firmasının çalışanı olduğunu, Müvekkili her ne kadar davaya konu … Bankası A.Ş’ye ait 30.04.2016 keşide tarihli 90.000 Tl bedelli, …. seri numaralı hamiline yazılı çeki davalı …’e vermişse de esasında bu şahsa yani …’e hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalılardan …’e de hiçbir borcu olmadığını, müvekkilinin bu şahıslarla Şahsi veya ticari hiçbir ilişkisi de olmadığını, müvekkilinin sadece davalılardan …’ün ortağı ve diğer davalı …’in de çalışanı olduğu … Elektrik firması ile ticari ilişkisi olduğunu, ancak bu çek bu firmaya bir borç karşılığı verilmediğini, aleyhlerine aynı anda başlatılmış olan üç adet icra dosyası ile müvekkilinin üç adet 100.000 TL ve bir adet 90.000 TL lik olmak üzere toplam 390.000 TL tutarlı dört adet çeki ile ilgili işlem yapıldığını, bu net ve yüksek rakamlı çeklerden anlaşılacağı üzere bunlar ticari tabirle “Bağlantı Çeki” olduğunu, yani müşterinin mal aldığı tornadan henüz hiç mal almadan zaman içinde bu miktar kadar mal alacağı ve yüklü ödeme yaptığı için bu malları liste fiyatlarından daha ucuza alacağı umuduyla keşide ettiği ön ödeme çekleri olduğunu, müvekkilinin işbu davaya konu çeke karşılık davalılardan henüz hiç malzeme almadığını, işleri bozulunca, hiç borçları olmamasına rağmen davalılardan …’ün hem müvekkili aleyhine ve hem de aynı takipte (muvazaalı olarak) diğer davalı … aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin çapı itibarı ile bu kadar yüksek meblağlı bir sipariş vermesinin mümkün olmadığını, çeki düzenlediği esnada ileride tam olarak hangi üründen ne kadarına ihtiyacı olacağını bilmesi de mümkün olmadığını, …’ ün ortağı ve tek yetkilisi olduğu … Elektrik’ in muhasebe ve vergisel anlamda dürüst davranmamakta ve az vergi ödemek için ticari ilişkilerini gizleme çabasına girmekte olan bir firma olduğunu, tahsil ettiği çekleri bu şekilde bir aracıyla tahsil etmesinin ve bazılarını da gene bu olayda olduğu gibi firmaya değil de firma ortaklarından birine ciro ettirmesinin esas sebebi de bununla ilgili olduğunu, bu şekilde aleyhine menfi tespit davaları açılmasını engelleyeceği ve ayrıca ticari faaliyetlerini gizleyip az vergi ödeyeceği umuduyla genellikle böyle bir uygulama yaptığını, davalılardan …’ün işbu davaya konu icra dosyasında her ne kadar davalı …’i de borçlu olarak göstermiş ise de icra müdürlüğüne, …’ e dair bir adres bile bildirmediğini, ciro silsilesine bakıldığında kendisinin asıl alacaklı olduğu ve teamül gereği icra takibinde ilk olarak üstüne gitmesi beklenecek kişi … olması gerekirken … hiç öyle yapmadığını, …’ i sadece evrak üstünde borçlu gibi göstermiş, icra takibini fiilen ona yöneltmediği gibi aleyhine de herhangi bir cebri icra girişiminde bulunmadığını, müvekkili tarafından keşide edilmiş olan … Bankası A.Ş’ye ait 30.04.2016 keşide tarihli, … seri numaralı hamiline yazılı çekin icra takibine konmuş 88.710,00 TL. lik tutarınca her iki davalıya da borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, davalıların asıl alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davaya konu çek hakkında davacı aleyhine … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya numarası ile takip başlatılmış olup, davacı tarafından hiçbir itiraz kaydı olmadığından bu takibin kesinleştiğini, akabinde kesinleşen icra dosyasında icrai işlemlere başlanmış ve haciz işlemleri gerçekleştiğini, davacı tarafin dilekçesinde, davaya konu çekin bağlantı çeki olduğunu, müvekkili …’ün yetkilisi olduğu şirketten zaman içinde bu miktarlar kadar mal alacağı için verildiğini ancak henüz o bedelde mal almadığını iddia etmiş olsa da bu iddiaları soyut ve mesnetsiz kaldığını, davacı taraf ile müvekkili … arasında uzun yıllara dayalı tanışıklık olup, davaya konu çekin, bu tanışıklığa güvenilerek davacı tarafa verildiğini, aradaki bu tanışıklık var olmasa dahi davacı tarafından verilmiş olan çek kambiyo senedi olduğundan sebepten ari olduğunu, bu nedenle de ne herhangi bir borç ilişkinin varlığına ne de bu borç ilişkisinin ispatına ihtiyacı bulunduğunu, kambiyo senetlerinin borç ilişkisinde kurucu nitelik taşıdığı gerek TTK’da gerekse de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla sabit olduğunu, davacı taraf ile müvekkili … arasındaki şahsi ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, hamiline yazılı olan davaya konu çekin, davacı tarafında kabulünde olduğu gibi müvekkili …’e verilmiş olup, diğer davalı …’in işbu çekle alakalı herhangi bir alacağı yada vereceği bedel bulunmadığını, Şöyle ki; …’in müvekkili …’ün yetkilisi olduğu şirketin sigortalı çalışanı olup, ilgili çeklerin tahsilatları ile ilgilendiğini, Müvekkili …’in, işbu çekin tahsili için bankaya gitmiş, cirolayarak tahsil amacıyla bankaya vermiş, davacıya ait banka kaydında bir karşılığın olmaması üzerine çek banka tarafından karşılıksızlık işlemi tapılarak müvekkili …’e geri verilmiş ve …’in de çekin müvekkili … tarafından icra takibine konulabilmesi için bankadan geri aldığı çeki cirolayarak tekrardan müvekkili …’e geri verdiğini, yani davalı müvekkili …’in, çeki tahsil etmek amacıyla cirolayarak müvekkili …’den devralmış ve karşılıksız olduğunu öğrenince de cirolayarak geri teslim ettiğini, aksi takdirde ciro silsilesinde kopukluk meydana gelecek olup, halihazırda hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, davacı taraf da zaten dava konusu çekin müvekkili …’ e verildiğini açıkça beyan ettiğini, bu nedenle işbu davaya konu çekin davacı ile müvekkili … arasındaki şahsi ilişkiden kaynaklı olduğunun tartışmasız olduğunu, bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf olmadığını, dolayısıyla da davacı tarafın, müvekkili …’ e husumet yöneltmesinin ne hukuki ne de esastan bir yararı olmadığından , davanın müvekkili açısından husumetten reddi gerektiğini, İşbu davada ihtilaflı olan konu, çekin, mevcut bir borca ilişkin ödeme aracı olarak mı, yoksa ileriye dönük yapılacak olan satışa ilişkin sipariş avansı olarak mı verildiği noktasında olduğunu, her ne kadar davacı taraf, işbu çekin bağlantı çeki olduğunu ve ileride alınacak olan mallara ilişkin olarak verildiğini iddia etse de bu iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, zira gerek TTK gerekse de Yargıtay içtihatlarıyla kambiyo senetlerinin sebepten ari olduğu kesinlik kazandığını, davacı taraf aynı zamanda basiretli bir tacir olup, kambiyo senedinin ne olduğunun farkında olduğunu, bu nedenle davacı taraf, sadece borçtan kurtulmak için kayıtsız şartsız olarak vermiş olduğu işbu çeki inkar ederek hakkaniyete aykırı davrandığını, davacının, müvekkillerine, dava konusu çekten kaynaklı borçlu olmadığını gösterir herhangi yazılı bir delili bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın, dava dilekçesindeki beyan ve iddiaları soyut ve ispata muhtaç olduğunu, çünkü ortada dava konusu kambiyo senedinin geçerliliğini etkileyecek ve davacının, müvekkillerine dava konusu senetten kaynaklı borçlu olduğu gerçeğini değiştirecek bir veri bulunmadığını, davanın reddi ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Dava kıymetli evraktan kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Davaya konu … 9. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde; davalı alacaklı … tarafından borçlular …,…’a karşı 13/06/2016 tarihinde … Bankası A.Ş. … Şubesine ait 30.04.2016 keşide tarihli, 90.000 TL. bedelli, … seri numaralı çekten kaynaklı 88.710,00 TL. Çek asıl alacağı, 1.137,32 TL takip öncesi işlemiş faiz, 9.000,00 TL tazminat, 270,00 TL. komisyon olmak üzere toplam: 99.117,32 TL lik kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizin 17/11/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere Mali Müşavir ve Ticaret Hukukçusu bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 22/03/2018 teslim tarihli raporda özetle; a)Davacının, dava konusu çekten kaynaklanan borçları ödediğini ya da bu çekin teminat amacıyla verilmiş olması sonucu bedelsiz kaldığını yazılı belgeyle ispatlaması gerektiği, b)Dava konusu çekin taraflar arasındaki anlaşmanın teminatı amacıyla verildiği hususlarında yazılı bir delil sunulmadığından, verilen çekin teminat amaçlı verildiğinin kabulünün olanaklı olmadığı,c)Davacının, çek nedeniyle borcunun bulunmadığı yönündeki iddialarının da kabulüne olanak bulunmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizin 11/05/2018 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya ek rapor hazırlanmak üzere Mali Müşavir ve Ticaret Hukukçusu bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 07/06/2018 teslim tarihli ek raporda özetle; Bilirkişi kurulumuzun kök rapordaki görüş ve kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi heyet raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Davalı …’ün ortağı olduğu dava dışı … Ltd.Şti.’nin ticari defterleri mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla incelenmesi sonucunda, davacı … ile olan borç-alacak ilişkisi 120.01.355 no.lu cari hesabında takip edilmiştir. Dava dışı şirketin ibraz ettiği cari hesap, bilgisayar ortamında tutulan şirket ticari defter kayıtları ile birebir olup, bu hesabın borç-alacak kayıtlarının, müstenidatı fatura ve belgelere uygun olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
120.01,355 no.lu cari hesabın tetkikinde; Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. Nin ticari defter kayıtlarında, davacı … 941.486,98 TL borçludur.
Davacı, dava dışı şirketten 2015 yılında 192.980,90 TL., 2016 yılında 341.486,98 TL. olmak üzere toplam 534.467,88 TL tutarında ürün almıştır.
Davacı, dava dışı şirkete 17/09/2015 tarihinde 300.000,00 TL tutannda üç çek, 31/12/2015 Ahinde 400.000,00 TL tutarında dört çek keşide etmiştir.
Dava dışı şirket, davacıya 31/12/2015 tarihinde 507.019,10 TL tutarında nakit ödeme yapmıştır.
Davacı, dava dışı şirkete keşide etmiş olduğu çeklerin karşılıksız çıkmasından 941.486,98 TL Faturaların Toplamı: 534.467,88 TL + Nakit ödeme 507.019,10 TL – Ödenen 100.000 TL Çek) borçludur.
Dava dışı şirketin ticari defterlerinde, davacının keşide etmiş olduğu icra takip ve dava konusu … Bankası … Şubesi, 30/04/2016 tarih ve … çek nolu 90.000,00 TL tutarındaki HAMİLİNE düzenlenmiş çek kaydına rastlanılmamıştır.
Çek üzerinde yazılanlardan; HAMİLİNE düzenlenmiş çekin davalı … tarafından cirolanarak Bankaya ibraz edildiği, çekin karşıksız olduğu, Bankanın yasal sorumluluk tutarı 1.290,00 TL’ yi davalı …’e ödediği sonra …’in çeki davalı …’e ciro ettiği anlaşılmaktadır.
Somut davadaki uyuşmazlık; Taraflar arasında ihtilaf konusu olan dava konusu çekin davacı tarafından teminat olarak verilmiş olup-olmağı ve davalının davacıdan dava konusu çek nedeniyle herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu m. 645 hükmüne göre, “kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez”. TBK. m. 103 hükmüne göre: “Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir. Borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebilir”. Yine TBK. m. 104 hükmüne göre, “borç senedi borçluya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır “.
Hükümlerden de anlaşıldığı üzere, kıymetli evraka bağlı olan hak münhasıran senedi takip ettiği için, senedin alacaklının elinde olması hali, senet bedelinin ödenmediğinin bir karinesini teşkil eder, aksini ispat külfeti, borçluya düşer. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 8.10.1969 gün ve E. 518, K. 741 sayılı kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “İcra takibine mesnet yapılan emre Muharrer senedin arkasında yazılı ödemeleri gösteren kalemlerin borçlu tarafından ödendiğini alacaklı vekili beyan ile bu miktarın takip talebinde yazılı meblağdan indirilmesini istemiştir. Borcun tamamına şamil olmak üzere ödeme savunmasında bulunan borçlunun ibraz ettiği beş adet makbuzda alınan paranın sadece Ocak ayı bedeli olduğu yazılıdır. Makbuzdaki ödeme tarihleriyle, ödenen paranın senet arkasında yazılı miktar toplamı, bonoda yazılı para miktarını tutmamaktadır. Senet bedelini ödeyen borçlu bir ibra meşruhatıyla birlikte senedin kendisine iade edilmesini istemek zorundadır. Senedin alacaklının elinde bulunuşu onun ödenmemiş olduğunun bir karinesi olduğu için aksinin ispatı senet borçlusuna aittir. Olayda alacaklının iddiası doğrulanmıştır”.
Dolayısıyla davacının, dava konusu çekten kaynaklanan borçları ödediğini ya da bu çekin teminat amacıyla verildiğini yazılı belgeyle ispatlaması gerekir.
Davacı, dava konusu çekin teminat amacıyla verildiğini iddia etmektedir. Öncelikle, dava konusu çekin, kambiyo niteliği gereği, temel ilişkiden soyut bir borç ikrarı oluşturması nedeniyle bu çek üzerine, “teminat senedidir”, “teminat içindir”, “teminat olarak verilmiştir” gibi ibareler yazılmış olsa dahi bu husus tek başına çekin teminat için verildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Hangi temel ilişkiye istinaden teminat olarak verilmiş olduğunun yazılı bir delille ispatlanması gerekir.
Gerçekten de Yargıtay, bu konuyla ilgili olarak, vermiş olduğu bir kararında şu ifadelere yer vererek aynı yönde görüş belirtmiştir: “Dava konusu senette teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz. Kambiyo senedi geçerli olup, senede karşı iddiaların HUMK’nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerekir” (YHGK.’nın E. 2010/19-67, K. 2010/99 sayı ve 24.2.2010 tarihli karan. Ayrıca bkz.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/03/2001 gün ve 2001/12-233 E., 2001/257 K.; 20/06/2001 gün ve 2001/12-496 E., 2001/534 K. sayılı kararları; Y. 19. HD.’nin E. 2007/9954, K. 2008/3402 sayı ve 03.04.2008 tarihli kararı; Y. 12. HD.’nin E. 2004/21684, K. 2004/26551 sayıve23.12.2004 tarihli kararı).
Dolayısıyla dava konusu çek üzerlerine teminat ibaresi yazılsa dahi bu husus tek başına çekin teminat olarak verildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Bunun için ayrıca yazılı bir delilin ibraz edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından, dava konusu çekin taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı amacıyla verildiğine ilişkin herhangi bir somut delil sunulamamıştır. Bu durumda soyut borç ikrarını içeren çek nedeniyle davacının borçlu olduğunun kabulü gerekir.
Sonuç itibariyle; Davacının, dava konusu çekten kaynaklanan borçları ödediğini ya da bu çekin teminat amacıyla verilmiş olması sonucu bedelsiz kaldığını yazılı belgeyle ispatlayamadığı anlaşılmakla; Davanın reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının kötüniyeti ve ağır kusuru tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalıların tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 1.514,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.479,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalılar kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.846,80 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 14/12/2018

Katip

Hakim …