Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/193 E. 2023/209 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/193 Esas
KARAR NO : 2023/209

DAVA : Tazminat(Yöneticinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Yöneticinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … tarih ve … sayılı resmi gazetede tescil ve ilan edilen iç yönerge kapsamında A Grubu imza yetkilisi olarak … Başkanı sıfatı ile müvekkil şirketi temsil ve ilzam ile yetkili kılındığını, şirket ortakları … ve …’ın da yönetim kurulunda yer almasında rağmen şirkete ait araç ve gayrimenkul alınması satılması gibi önemli iş ve işlemler dışındaki tüm yönetim faaliyetlerini aradaki iş bölümü çerçevesinde davalı yana bıraktıklarını, davalı yanın yönetimde bulunduğu süre boyunca hiç kimseye yaptığı işlemlerden dolayı bilgi ve hesap vermediğini, diğer üyeleri şirketin yönetim faaliyetlerinin tamamıyla dışında tuttuğunu, davalının usulsüz işlemlerinin tespitinden sonra şirket ortakları tarafından … üyeliğinden azledildiğini, davalının TTK 395. Maddesine aykırı hareket ettiğini, şirket adına kendi şahsına çek keşide ettiğini, şirkete karşı borçlandığını, keşide ettiği çekleri kendi şahsi borçlarını ödemek için kullandığını, davalının imza yetkisini kötüye kullanarak … adına kendi şahsına her biri 250.000 TL olmak üzere 3 adet toplam 750.000 TL çek keşide ettiğini, bu çek bedellerininde müvekkil şirket tarafından ödendiğini, çeklerden birinin davalı tarafından arkadaşının şirketine ciro edildiğini, … numaralı 29/09/2016 vadeli çekin … isimli bir şirket tarafından bankaya ibraz edildiğini, davalı tarafından çekin arkasının yazılmaması için bu işlemin durdurulduğunu, bu çek bedelinin 125.000 TL kısmı 29/09/2016 tarihinde ve kalan 125.000 TL kısmı ise 05/10/2016 tarihinde doğrudan çek hamili olan adı geçen şirketin hesabına ödendiğini, davalının müvekkil şirket hesaplarını kendisine ait … isimli şirketin çek ödemelerini yapmak içinde kullandığını, davalının sahibi olduğu … A.Ş.’den de aynı şekilde kendi şahsına 750.000 TL toplam bedelli çekler düzenlediğini, bu çeklerin karşılıklarını da …’in banka hesabından … banka hesabına gönderilen paralar ile ödendiğini, davalının münferit imza yetkilisi olmamasına rağmen ortakların da bilgi ve muvafakati dışında şirket adına ve şirket parası ile lüks araçlar satın aldığını, bunları şahsi kullanımına tahsis ettiğini, şirket ortaklarına şahsi arabası olarak beyan ettiğini, üstelik bu araçları kısa sürede düşük fiyatlara satarak şirketi yine zarar ettirdiğini, davalının sahibi olduğu … şirketi adına satın almış olduğu 2 adet taşınmasın kredi taksitlerini de …’in ödediğini, davalının davaları takip etmek üzere tutmuş olduğu avukat ücretlerinin dahi müvekkil şirkete fatura edildiğini, tüm hisseleri kendisine ait olan ve Amerika’da kurduğu … adına almış olduğu teknelerin leasing ödemelerinden bazılarını … A.Ş.’nin şirket hesabından gerçekleştiğini, davalının şahsı adına hiç bir lüks masraftan kaçınmazken şirketin vergi ve SGK prim borçlarını ise ödemediğini, müvekkil şirketin çalıştığı prodüksiyon şirketlerinden sürekli olarak kendi lehine haksız menfaat talebinde bulunduğu anlaşıldığını, hatta ünlü bir markanın müvekkil şirketle çalışmayı bırakmasının nedeninin bu olduğunun çok sonradan anlaşıldığını, davalının müşteriler ve 3. Partiler ile olan ilişkileri kötü yöneterek şirketin itibarını sarstığını, gelir kaybına sebebiyet verdiğini, şahsi harcamalarını şirkete ait kredi kartından çektiğini, açıklanan bu nedenlerle; yapılacak tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere davalıların müvekkil şirketin uğratmış olduğu zararlar için şimdilik asgari 10.000 TL maddi tazminatın en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen veya sorumlu oldukları nispette ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın TTK’nın 560. Maddesine göre iki yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin iddia ettiği olaylardan her biri bu açıdan incelenmesi gerektiğini, iki yıl zaman aşımı nedeni ile davanın usulden red edilmesi gerektiğini, dava açmada hukuki yarar bulunmadığını, söz konusu davayı şirket açmış olduğundan ötürü gerçek zararın miktarının belli olduğunu, belirli olmasa dahi gerekli incelemeler ve hesaplamalar yapıldığından belirlenebilir miktar söz konusu olduğunu, … üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlallerinden kaynaklanabilecek hukuki sorumlulukları ile ilgili temel düzenleme olan ve kurucuların … üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluk başlıklı 553. Maddede belirtildiğini, diğer taraftan üyelerin sorumluluklarına ilişkin özen borcu TTK’nın 369. Maddesi uyarınca ve sorumluluğun ihlali halinde uygulanacak tazminatın değerlendirilmesinde kullanılan farklılaştırılmış teselsül ilkesinin TTK’nın 557. Maddesi uyarınca düzenlendiğini, davanın açılabilmesi için gereken koşul olarak genel kurul kararı bulunmadığını, davacı şirketin …, …, … tarafından 08/05/2013 tarihinde kurulduğunu, ticaret sicile tescil edildiğini, müvekkilinin azil tarihine kadar davacı şirketin A Grubu imza yetkilisi olarak yetkili kılındığını, … başkanı olarak atandığını, müvekkilin usulsüz işlemlerde bulunduğu ve şirketin zarara uğrattığı iddialarıyla görevinden azledildiğini, anonim şirket yönetim kurulu sorumluluklarının söz konusu olması bir takım şartların birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, söz konusu işlemlerde müvekkil şirketin mali açıdan kötü dönemde olduğundan finans sağladığı gibi daha sonrasında da sağladığı bakiyeleri almasının tamamen ortaklar cari hesabı ile ilgili olduğunu, tüm iddialara yönelik olarak ticari defterler incelendiğinde görülecektir ki zarar meydana gelmediğini, söz konusu işlemlerin zarar doğurduğu iddiasıyla müvekkile isnat edilen iddialara ilişkin kusuruna dayalı dosyada hiçbir somut delil bulunmadığını, müvekkilin kusuru olmadığını, söz konusu iddiaların taraflarınca kabul edilemeyeceğini, müvekkil şirketin kurulduğu günden itibaren gerek çek gerek nakit paralarla şirketi daima finanse etmeye çalıştığını, şirkete desteğini daima sürdürdüğünü, söz konusu çeklerin öncesi ve sonrası dönemlerine de birlikte bakıldığında müvekkilin şirketin mali açıdan yaşadığı sıkıntılar nedeni ile her zaman olduğu gibi yine finans sağlamak amacıyla yaptığı desteklerden ve bunları zamanı gelince geri almasından başka bir şey olmadığını, zira bu hesabın şirketin ortaklar cari hesabını ilgilendirmekte olduğunu, şirkete ait hesap ve defterlerden görüleceği üzere hepsinin kayıtlı olduğunu, söz konusu çeklerin … tarafından düzenlenen ve muhatabı … olan çekler olduğunu, toplam 750.000 TL bedelli 3 adet çekin şirket tarafından …’a verildiğini, ayrıca iddia edildiği gibi müvekkilinin pay sahibi olmayan bir … üyesi olmadığını, çeklerin düzenlendiği tarihlerde davacı şirketin müvekkile borcu dahi bulunduğunu, şirket adına ve şirket parası ile alınan lüks araçlar iddiasını kabul etmediğini, bu araçların şirketlerin tüm ortakların dahilinde alındığını ve satıldığını, bu araçlarla şirket toplantılarına gidildiğini, araçların tüm ortaklar tarafından kullanıldığını, söz konusu şirketin zarara uğradığına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; davanın usulden reddine, usule yönelik itirazları kabul edilmediği taktirde haksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın TTK’nın 560. Maddesine göre iki yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin iddia ettiği olaylardan her biri bu açıdan incelenmesi gerektiğini, iki yıl zaman aşımı nedeni ile davanın usulden red edilmesi gerektiğini, hukuki sorumluluk davalarında davalının yönetim kurulu olacağını, şayet anonim şirketin yönetimi yönetim kurulunda ise yönetim kurulunun müteselsil sorumluluğundan dolayı dava yönetim kurulu aleyhine açılması gerektiğini, oysa söz konusu davanın sadece eski yönetim kurulu üyelerinden biri olan … ile müvekkili aleyhine açıldığını, davanın açılabilmesi için gereken koşul olarak genel kurul kararı bulunmadığını, davacı şirket ortaklarının da malumu olduğu ve şirket defterlerinde de açıkça görüleceği üzere müvekkil şirketin … ile davacı şirket … arasında yıllardan beri ticari ilişki mevcut olduğunu, söz konusu ilişkiden kaynaklı hesaplar arasında süreklilik arz eden hesap hareketleri olduğunu, söz konusu ödemeleri ve çekleri içeren hesap hareketlerinin cari hesap hareketleri olduğunu, iki ticari şirketin birbirleri arasındaki ilişkiyi ilgilendirdiğini, oysa huzurdaki davanın sorumluluk davası olduğunu, …’ın şirkete borçlu olması halinde bile söz konusu alacağın ticari alacak meselesi olduğunu, huzurdaki davanın konusu dışında kaldığını, açıklanan bu nedenlerle; davanın usulden reddini, usule yönelik itirazları kabul edilmediği taktirde haksız davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Ticari defter ve kayıtlar, davacı ve davalı şirket sicil kayıtları, vergi kayıtları, bilirkişi incelemesi, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
Ekonomi ve Finans Uzmanı … ve S.M. Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 17.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda; (Rapor içeriğinde davalı …’dan sehven … olarak bahsedilmiştir.)
“Davalı … şirketine herhangi bir sebep olmaksızın mal aktarımında bulunulması halinde, bu şirketin elde etmiş olduğu yarar oranında sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, TTK. m. 7 hükmü uyarınca, diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olması gerektiği,
Sözleşmelerde belirtildiği üzere şirkete alınacak araçlar ve taşınmazların alırıp satılması, ortaklıklara ipotek ve kefalet tesisi gibi işlemlerin yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin birlikte müşterek imzası ile ifa edileceği ayrıca münferit imzası ile yapılması gereken işleme ve limitler belirtilmesine rağmen davalı …’un sözleşmelere ve iç yönergelere açıkça riayet etmediği,
…’un hisse devirlerinin 01.08.12016 tarihinde gerçekleştiği TTK. 395 md. uyarıca yönetim kurulu üyesi genel kurulun izni olmadan kendi adına veya başkası adına işlem yapamamasına rağmen TTK.393. Madd. hükmü gereğince nakit olarak borçlanamaz hükmüne rağmen davalının bu yasa hükümlerini hiçe sayarak sürekli olarak kendi nam ve hesabına ve sahibi bulunduğu firmalar adına tasarrufta bulunduğu,
Dava konusu araçlar ile ilgili olarak münferit alım ve satımlarını sürdürdüğü, alım satımlar neticesinde değer düşüklüklerine göre satışı yapılması gerekirken münferit karalarına göre alım ve satım işlemlerini gerçekleştirdiği, hissedarı ve sahibi bulunduğu … adına almış bulunduğu taşınmazların peşinatları ve taksitleri davacı şirket bünyesinden ödediği, hukuk müşavirine davacı şirket hesabından 30.625.00 TL ödeme yaptığı,
…’un sadece 2016 yılı için harcırah ve genel gideri için davacı şirket tarafından 247.605.47 TL ödendiği, biriktirmiş olduğu 438.794.18 TL’lik vergi vb. kamu borçları nedeniyle davacının 24.972.25 TL gecikme cezası ödemek zarunda kaldığı, SGK primlerini ödemediği, Amerika’daki kurduğu şirketine alınan tekneler için finansal kiralama şirketlerine davacı şirket hesabından ödemeler yaptığı,
31.12.2016 dönem sonu itibari ile davalı …’un kendisine ve davalı … şirketine davacmın hesabından aktarmış olduğu menfaatların toplamının 845.923,29-TL olarak hesaplandığı, …’un bu zararın tamamından, davalı … şirketinin de kendisine aktarılan 739.123,29-TL’lik kısmı”
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Aynı heyet tarafından düzenlenen 24.03.2020 tarihli ek raporda;
” Şirketin ödenmesi gereken vergi ve SGK primlerinden kaynaklanan 893.637.43 TL tutarındaki amme borçlarının ödenmediği, davalının TTK.553/1. Md hükmü uyarınca şahsi kusurları sonucu şirketin finansman kaynaklarını kendi hesaplarında kullanmasından dolayı şirketin yukarıda detayı belirtilen 168.097.25 TL tutarında zararlarının oluşmasına neden olunmuştur. Amme borçlarının ödenmesi halinde doğacak gecikme zamlarından dolayı da sorumludurlar.
17.05.2019 tarihli kök raporumuzda belirttiğimiz üzere davalının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirirken aslı görevi şirketin mevcut kaynaklarını en verimli şekilde borçları zamanında ödemektir. Bu edimlerini yerine getirirken şahsi kusurları ile görevlerini ihlal ederek şirketin finansman kaynaklarını şahsi ihtiyaçlarında kullanmış olması nedeni ile şirkete, pay sahiplerine ve dolayısı ile alacaklılara vermiş bulundukları zarardan dolayı sorumludurlar. Bu nedenle davacı şirket ve pay sahipleri uğranılan zarar ve ziyanın tazminini davalıdan talep edebilecekleri”
Görüş ve kanaati bildirilmiştir.
SMMM Bağımsız Denetçiler …, …ve Ekonomi ve Finans Uzmanı … tarafından Uyap üzerinden 07.09.2021 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda;
Dava tarihi itibariyle davacı yasal kayıtlarında; Davalı …, 739.123,29.-TL davalı … 106.800,00.-TL olmak üzere davacının, davalılardan toplam 845.923,29.-TL alacaklı olduğu,
Davacı şirket ile ilgili olmayan, …‟un şahsi davası için (… Bank) davacı şirket hesabından 30.625,00.-TL Hukuk/Avukat ücreti ödendiği, ödenen tutarın açık ve net olarak …’un şahsi işleri ile ilgili olduğu, ilgili tutarın …’un cari hesabında izlenmesi gerektiği, …‟un Davacıya 30.625,00.-TL borçlu olduğu,
Davalı …’un şahsi kullanımları için para çekmesi nedeniyle oluşan borçlu cari hesap nedeniyle ödenmeyen kamu borçlarından dolayı davacının 24.972,25.-TL gecikme zammı maliyetine katlandığı, bu tutarın …’un cari hesabına atılması gerektiği, …‟un davacıya 24.972,25.-TL borçlu olduğu,
Yukarıda yer alan 3 maddede yer alan tutarların toplamının 901.520,54.-TL olduğu,davacnın davalı …’tan 739.123,29.-TL alacaklı olduğu, davalı …’dan 162.397,25.-TL alacaklı olduğu,
Tespitlerine yer verilmiştir.
Aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen tarihli ek raporunda;
Dava tarihi itibariyle davacı yasal kayıtlarında; davalı …, 739.123,29.-TL davalı … 106.800,00.-TL olmak üzere davacının, davalılardan toplam 845.923,29.-TL alacaklı olduğu,
Davacı şirket ile ilgili olmayan, …’un şahsi davası için (Burgan Bank) davacı şirket hesabından 30.625,00.-TL Hukuk/Avukat ücreti ödendiği, ödenen tutarın açık ve net olarak …’un şahsi işleri ile ilgili olduğu, ilgili tutarın …’un cari hesabında izlenmesi gerektiği, …’un davacıya 30.625,00.-TL borçlu olduğu, davalı …’un şahsi kullanımları için para çekmesi nedeniyle oluşan borçlu cari hesap nedeniyle ödenmeyen kamu borçlarından dolayı davacının 24.972,25.-TL gecikme zammı maliyetine katlandığı, bu tutarın …’un cari hesabına atılması gerektiği, …’un davacıya 24.972,25.-TL borçlu olduğu,
Yukarıda yer alan 3 maddede yer alan tutarların toplamının 901.520,54.-TL olduğu, davacının; davalı …’tan 739,123,29.-TL alacaklı olduğu, davalı …’dan 162.397,25.-TL alacaklı olduğu,
Sonuçlarına varılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalı yöneticinin sorumluluğu ve davalı şirketten alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 553/1. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederken ve verilen yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirket menfaatlerini gözetmelilerdir. Yönetim kurulu üyelerinin özen ve dikkat yükümlülüğünün kapsamı, şirket ana sözleşmesi, kanun, iç yönerge ve yönetim kurulu tarafından verilen tüm yetki ve görevleri kapsar.
Yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler şirketin faaliyet alanına giren işleri yürütürken özen ve bağlılık içinde tedbirli bir yönetici gibi davranmak ve şirket menfaatlerini dürüstlük kurallarına uygun gözetmek durumundadır. Bu hususlar yerine getirilmediği takdirde şirketi zarara uğrattıkları takdirde verdikleri zarardan sorumlu olmaları 6102 sayılı TTK’nın 553. Maddesinin bir gereğidir.
Davacı şirket eşit paylı 3 ortaklıdır. Yönetim Kurulu da (…) 3 kişiden oluşmakta olup … başkanı davalı …’dur. Şirket ana sözleşmesinin 11. Maddesine göre temsil ve ilzam yetkisi, gayrimenkul alınması satılması, her türlü taşıt alınması ve satılması, kefalet verilmesi, bankalarla ve finans kurumları ile yapılacak kredi ve leasing anlaşmaları şirkete ortaklıklar tesis etmek gibi konularda şirket ünvanı altında müşterek imza ile kullanılabilecektir.
2013, 2014, 2015 yıllarına dair genel kurul toplantılarında … ibra edilmiştir. 2016 yılına ait genel kurul toplantısında ise 5 nolu madde ile davalı …’ un hakkında davalar nedeni ile ibra edilmemesi kararı alınmıştır.
Şirketin 05.05.2015 tarihli 3 numaralı … kararında TTK md. 367 hükmünde hazırlanan şirket iç yönergesi ve imza yetkilerinin iç yönergesi ve şirketin imza yetkililerinin iç yönerge kapsamında belirlenmesi kabul edilmiştir. Buna göre şirketin imza yetkileri A ve B grubundan oluştuğu, şirket ile ilgili gayrimenkul alınması satılması, taşıt alınması ve satılması, ipotek verilmesi, şirket ortaklıkları tesis etme ve 1.000.000,00 TL yi aşan her türlü işlemlerde A ve B grubu hissedarlarının müşterek imzası ile temsil ve ilzam edileceği, bunun dışında kalan işlemlerde şirket ünvanı altında münferit imza ile temsil ve ilzam edileceğine karar verilmiştir.
Davalı … hisse devir ve temlik sözleşmesi ile 01.08.2016 tarihinde ortaklıktan ayrılmıştır.
20.12.2016 tarihinde yapılan 2016 yılı olağanüstü genel kurul toplantısında … başkanlığına …, başkan yardımcılığına da … seçilmiştir. … başkanı … … üyeliğinden azledilerek şirketi temsil ve ilzamı için her iki hissedarın müşterek imzaları ile şirketi temsil etmesine karar verilmiştir.
Davalı … 01.08.2016-20.12.2016 tarihleri arasında ortak olmadan … başkanlığına devam etmiştir.
Sicil kayıtlarına göre davalı …, davalı … Şirketinin % 100 tek pay ortağı ve … başkanıdır. 06.09.2018 tarihli TTSG de yayınlanan ilana göre davalı … bu şirketteki hisselerini …’a devrederek … başkanlığından ayrılmıştır.
Dava şartı eksikliği yönünden;
08.10.2020 tarihli celsede davacıya “6102 sayılı TTK’nın 408/1 ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme ve Yargıtay 11.HD 2018/4755 esas 2019/5675 karar sayılı ilamı uyarınca anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerektiğinden ön inceleme duruşmasının 2 numaralı ara kararından rücu ile HMK’nın 54. maddesi uyarınca davacı tarafa yönetim kurulu üyesi aleyhine tazminat davası açılması için genel kurul kararını sunmak üzere tefhimden itibaren 2 aylık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde genel kurul kararı sunulmadığı veya genel kurulun toplanması için gerekli işlemlere başlanmadığı takdirde taktirde davanın dava şartı yokluğundan reddine” karar verileceği ihtar edilmiştir.
Davacı tarafından sunulan 20.06.2017 tarihli olağan genel kurul (GK) toplantı tutanağının 5 nolu maddesi ile davalı hakkında TTK md. 553 uyarınca dava açılmasına ve açılan davalara muvafakat verilmesine dair karar alınmıştır. Sunulan GK kararı ile dava şartı eksikliği bulunmadığı anlaşılmıştır.
Zamanaşımı def-i yönünden;
TTK’nın 560/1. Maddesine göre, sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
Somut olayda zararın öğrenilme tarihi ve davalının ibra edilmemeye ilişkin 20.06.2017 tarihli GK kararının üzerinden 2 yıl geçmeden 27/02/2017 de açılan bu davada zamanaşımı süresi henüz dolmadığından zamanaşımı defi kabul görmemiştir.
Uyuşmazlığın esası yönünden;
24.12.2018 tarihli ara karar ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının 20/02/2019 günü saat 13:30’dan itibaren mahkeme kaleminde incelenmesine karar verilmiştir. Davacı vekili davacı şirket defter ve kayıtlarının yerinde incelenmesini talep etmiş, davalı taraf ise ticari defter ve kayıtlarının daha sonra bildirecekleri adreste incelenmesini talep etmiş ancak inceleme için herhangi bir adres bildirmediği gibi defterlerini incelemeye de sunmamıştır.
Davalı … ticari defter ve kayıtlarını inceleme gününde hazır bulundurmadığından defterleri incelenmemiştir. Davalı defterlerini incelemeye sunmadığından davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtları lehine delil olarak kabul edilmiştir.
Davacı tarafın lehine delil olarak kabul edilen ticari defter ve kayıtlarına göre; davacının davalı …’dan 106.800,00 TL alacaklı olduğu ve 31.12.2016 dönem sonu itibariyle davalı … şirketine herhangi bir mal ve hizmet alımı olmadan karşılıksız olarak 739.123,29 TL mal aktarıldığı anlaşılmıştır.
Davalı …’un şahsi davası için davacı şirket hesabından 30.625,00.-TL Hukuk/Avukat ücreti ödediği bilirkişi incelemesi ile sabit görülmüştür.
Davacı Şirkett davalı …’un şahsi kullanımlara para çekilmesi nedeniyle ödenmeyen kamu borçlarından dolayı 24.972,25. TL gecikme zammı maliyetine katlanmıştır. Davalı vekili bu zarardan …’un tek başına sorumluluğunun bulunmadığını, eşit ortaklık sebebiyle gecikme zammının 1/3’ünün davalıdan istenebileceği belirtilmiştir. Ancak davalı … tarafından şirkete ait para şahsi işlerinde kullanılmasa ve davalı … şirketine aktarılmasaydı gecikme zammı zararı da oluşmayacaktı. Dolayısıyla davalı kendi kusuru ile gecikme zammı maliyetine sebep verdiğinden oluşan bu zarardan tek başına sorumludur.
Bilirkişi incelemesi ile davalı …’un çeklere ilişkin iddialarda dahil olmak üzere 31.12.2016 ve dava tarihi itibariyle davacı şirket kayıtlarında tüm ödemeler, para çekmeler sonrasında …’un borç bakiyesinin 106.800,00.-TL, davacı şirket ile ilgili olmayan şahsi davaları için şirket hesabından kullanılan 30.625,00.-TL Hukuk/Avukat ücreti, 24.972,25.-TL gecikme zammı maliyeti olmak üzere 162.397,25 TL olduğu tespit edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında yapılan tespit ve değerlendirmeler, önceki yıllara ait ibra kararları ile davacının davaya konu talepler ile ilgili olarak başka alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 02.02.2023 tarihli talep artırım dilekçesinde; dava dilekçesi ile talep edilen 10.000,00-TL nin, davalı … şirketinden 739.123,29-TL, davalı …’dan 162.397,25-TL olmak üzere; davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak davalı …’un 901.520,54-TL tutardan, davalı …’ın kendi sorumluluğuna düşen kısmı kadar sorumlu tutulması talebiyle alacak talebini toplamda 901.520,54-TL olarak artırmıştır.
Davacı şirketin önceki … başkanı davalı …’ un; davalı şirkete herhangi bir mal/hizmet karşılığı olmadan, şirketin menfaati bulunmadığı halde sebepsiz yere para aktardığı, TTK. 395 md. uyarıca yönetim kurulu üyesi genel kurulun izni olmadan kendi adına veya başkası adına işlem yapma yasağına ve TTK.393. Madd. hükmü gereğince nakit olarak borçlanamaz hükmüne rağmen davalının sürekli olarak kendi nam ve hesabına ve sahibi bulunduğu firmalar adına tasarrufta bulunarak davacı … zarara uğrattığı, biriktirmiş olduğu 438.794.18 TL’lik vergi vb. kamu borçları nedeniyle davacının 24.972.25 TL gecikme cezası ödemek zarunda kaldığı, böylelikle şirketin faaliyet alanına giren işleri yürütürken özen ve bağlılık içinde tedbirli bir yönetici gibi davranmadığı ve şirket menfaatlerini gözetmediği, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusuruyla ihlal ettiği, dosyaya sunulan deliler ve yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit görülmüştür.
Buna göre; davacının davalı … şirketinden 739.123,29.-TL, davalı …’dan 106.800,00.-TL borç bakiyesi, davacı şirket ile ilgili olmayan şahsi davaları için şirket hesabından kullanılan 30.625,00.-TL Hukuk/Avukat ücreti, 24.972,25.-TL gecikme zammı maliyeti olmak üzere 162.397,25 TL toplamın oluşan 901.520,54 TL nin; davalı … 739.123,29 TL den sorumlu olmak üzere, dava tarihinden işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir. Davalı … aynı zamanda davalı şirketin tek ortağı ve … başkanı olup davalı şirkete yapılan para transferlerinin herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmadan yapıldığını ve davalı şirketin sebepsiz yere zenginleştiğini bilmektedir. Her iki davalı zarara ortak davranışları ile sebep olduklarından TTK md. 7 uyarınca davacı zararının 739.123,29 TL (davalı şirkete aktarılan) sinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın Kabulü ile 901.520,54 TL nin; davalı … 739.123,29 TL den sorumlu olmak üzere, dava tarihinden işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
2-)Alınması gereken 61.582,87 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 15.670,78 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 35.912,09 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 117.167,26 TL nisbi vekalet ücretinin (davalı ……AŞ sorumlu tutulduğu miktar itibariyle 99.303,56 TL den sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan 170,78 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet ücreti, 6.800,00 TL bilirkişi ücreti, 15.500,00 TL ıslah harcı, 630,95 TL posta gideri olmak üzere toplam 23.137,73 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-)Taraflarca yatırılan, kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır