Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/18 E. 2023/382 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/18 Esas
KARAR NO : 2023/382

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2017
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in 30/06/2014 – 05/01/2016 tarihleri arasında müvekkili şirket bünyesinde satış ve pazarlama müdürü pozisyonunda çalıştığını, görev tanımı gereği müvekkili şirketin lastik ve jant bayileri ile toplantılara katıldığını, müşteriler ile görüşmeler yaptığını, iş modelini anlattığını, çalıştığı bölümde toplam dört kişi çalıştığını, bulunduğu pozisyon gereği müvekkili şirketin tek başına yöneticisi …’ un onayı ile yönettiğini ve şirkete ait alım, satım, finans, insan kaynakları, iş geliştirme ve bütçe gibi tüm bilgilerine kolaylıkla ulaşılabildiğini, 05/01/2016 tarihinde müvekkili şirketten istifa ettiğini, kendi şirketi olan ve müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren … Şirketi’ni 07/01/2016 tarihinde kurduğunu, müvekkili şirket bünyesinde çalışırken, müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka lastik firması kurduğunu ve bununla ilgili işlemlere başladığını, marka başvurusunun da müvekkili şirkette çalıştığı esnada 01/12/ 2015 tarihinde yapıldığını, her ne kadar kurucu eşi … olarak gözükse de müvekkili şirket nezdinde çalışırken marka çalışmaları için gönderilen e- postaların açıkça …Şirketi’nin davalı … tarafından kurulduğunu gösterdiğini, müvekkili şirketten ayrılmasını takiben de 07/01/ 2016 tarihinde müvekkili şirket ile aynı faaliyet alanına sahip olan davalı … Anonim Şirketi’ni kurduğunu, Davalı …’in bu eylemleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu ve davalı … aleyhine … 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası nezdinde haksız rekabet suçundan dolayı kamu davası açıldığını, Davalı …’in kendisi ile birlikte müvekkil şirkette çalışan üç kişiyi de ayartarak kendi kurduğu davalı … Anonim Şirketi’nde çalışmaya ikna ettiğini, Davalı …’in bu davranışı ile de kalmayıp aynı departmanda çalışan üç çalışanı da ayarttığını ve müvekkil şirketin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yönelttiğini, Davalı … tarafından müvekkili şirkette çalıştığı dönemde kendi şahsi e- posta adresine müşteri bilgileri, satış bilgilerini ve müşterilere verilen teklifler gönderdiğini, bu hususun savcılık tarafından hazırlanan iddianamede de tespit edildiğini, davalıların müvekkil şirket ile birebir aynı kampanyalar düzenlenerek müşterilerin yanılmasına ve ürünlerin karıştırılmasına sebebiyet verdiğini, bununla da kalmayıp müvekkil şirket veri tabanından müvekkil şirket tarafından ciddi emek ve masraf harcanarak oluşturulan müşteri bilgilerini kendisine kopyaladığını ve ticari hayatta dürüstlük kurallarına aykırı şekilde davranmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespitine, haksız rekabetin men’ine, haksız rekabet sonucu müvekkili şirketin meydana gelmiş zarar ve ziyanın tazmini için 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 56.maddesi gereği şimdilik 5.000- TL maddi tazminatın ticari işlerde uygulanan avans faiziyle davalıdan tahsiline, TTK madde 56 uyarınca 30.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek ticari işlerde uygulanan avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 02/07/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 5.000-TL’den 132.250,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, manevi tazminata ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, manevi tazminatın bir bölümünün dava edilmesi, kalanın saklı tutulması imkanı bulunmadığını, Yargıtay uygulamasının bu yönde olduğunu, manevi tazminat talep eden davacının tüzel kişiliğe sahip bir şirket olduğunu, manevi bir zarara uğramasının mümkün olmadığını, davacının, dava dilekçesinde yaptığı iş ülke sınırları içinde elinde stoğu olup satmak isteyen tacirlerin stoğunu bir sistemde toplayarak gene aynı tacirlere satışa çıkartılması, bu işlemde firmaların aradığı ürüne tek bir internet portalından ulaşılmasının sağlanması şeklinde tanımladığını, dilekçe ekinde B2B lastik satışı yapan firmaların internet sitesi görsellerini sunduklarını, bu görsellere bakıldığında iş bu sitelerin yapısının anonim olduğunun görüldüğünü, davacı şirketin bu konuda TPE’ye bağlı bir patent ya da faydalı model başvurusu bulunmadığını, davacı şirketin … lastik satışının sadece kendisine ait bir tekel olduğunu ileri sürdüğünü, Türkiye Cumhuriyetinde google.com arama sonuçlarında da görüleceği üzere “314.000” sonuç bulunduğunu, müvekkili …’in, davacının belirttiği gibi bu şirketi kurmadığını, bu şirketi dava dışı …’in kurduğunu, müvekkili …’in Anayasada düzenlenen çalışma hürriyeti ilkesinden hareketle müvekkil şirkette çalışmaya başladığını, Anayasa’nın 2. maddesinde ve Anayasa’nın 48. maddesindeki haklarını kullandığını, İddia Edilen Haksız Rekabet Eylemleri Bakımından ise; Davacı ile müvekkili arasında yazılı bir iş sözleşmesi bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında görev tanımını belirleyen tek bir yazılı evrak bile bulunmadığını, davacının, müvekkillini bir köle olarak görerek müvekkilinin getirdiği her türlü bilgi, iş yapılış şekli, metot ve ilerlemenin, İşveren tarafından meydana getirilmiş ve geliştirilmiş teknikleri ve patent, telif hakkı, know-how, marka, müşteri portföyü, ticari sır yasal korumaya konu olamasa bile diğer her türlü yeniliği kendisinin mülkiyet alanına geçtiğini iddia edebildiğini, davacı ile müvekkili arasında rekabet yasağına dair ve gizliliğe dair bir sözleşme bulunmadığını, öncelikle Lastik sektörü gibi her firmanın her firma ile ticaret yaptığı bir ortamda, davacı şirketin müvekkili sayesinde ticaret yaptığı her firmanın fatura kestiği her işletmenin sadece kendisi ile çalışacağını ve başka bir firma ile çalışamayacağını iddia ettiğini, kaldı ki davacı şirketin bu firmalarla da herhangi bir sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkilin davacıın bilgilerini ele geçirmediğini, davacının müvekkilinin müşteri portföyünü kullandığını, davacının soyut iddialarından birinin de … ve …’ın da müvekkili tarafından ayartılıp müvekkilinin çalıştığı şirkette çalışmaya yönlendirilmesi olduğunu, öncelikle …’in müvekkilinin çalıştığı şirket ile çalışmadığını, …’ın da davacı şirketten ayrılarak kendi iradesi ile müvekkilin çalıştığı şirkette çalışmaya başladığını, müvekkili …’in Türkiye’de ilk defa uygulanan iş modelinin aynısını kendi kurduğu şirket’te uygulamaya başladığını, müvekkili şirket’in müşteri verilerini kopyaladığını ve bu müşterileri ile iletişime geçtiğini ve halen geçmeye devam ettiğini, müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini, davacının, müşterilerin herkeste bulunan yani anonim olarak kabul edilen bilgilerini ticari sır olarak gösterdiğini, müvekkili …’in, davacı şirkette çalışmaya başladığında kampanya metinlerini kendisinin hazırladığını, bu kampanya görselleri, reklam smsleri ve içeriklerinin mülkiyetinin …’e ait olduğunu, internet sitesi ile ilgili de davacının iddia ettiği şekilde aynı iş modelinde olan birçok internet sitesinin olduğunun görüldüğünü, iş bu davanın açılmasının tek bir amacı bulunduğunu, bu amacın asıl olarak müvekkili … ile çalışan müşterilerin davacı ile çalışmasını sağlamak olduğunu, davacı şirketin müvekkili sayesinde ediğindiği çevrenin sadece kendisi ile çalışmasını sağlayabilmek için iş bu davayı açtığını beyan ederek haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mail yazışmaları, internet sitesi çıktıları, …’in çalışmalarına ilişkin dava dışı şirketlerle yapılan yazışmalar, ticari kayıtlar, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların davacının mesleki itibarını, ticari faaliyetlerini ve menfaatlerini zedeleyici faaliyetleri bulunup bulunmadığı, ticari sırlarını açıklayıp açaklamadağı, davacının davalılardan maddi ve manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği hususlarındadır.
Davacı ve Davalı Tanığı …: “… AŞ’de 1 sene kadar … ile birlikte çalıştık, … ile şirket arasında anlaşmazlık oldu ve kendisi ayrıldı, bende iş yerindeki dedikodulardan rahatsız olup onun ayrılmasından 1 hafta- 15 gün sonra bende … AŞ’den ayrıldım, 15-20 gün kadar dinlendikten sonra …’in kurduğu … AŞ’de çalışmaya başladım. Ben …’in sır niteliğinde bilgi kullandığını bilmiyorum, internetten bakıldığında bu tip firmaların tüm lastiklerine ulaşmak mümkündür, …. AŞ’de çalışırken anlaşamaz ise ayrılacağından bahsetmişti ve bana başka bir şirket kurduğu takdirde kendisi ile çalışıp çalışmayacağımı sormuştu, benim yanımda aynı zamanda …’ya ve …’e de çalışıp çalışmayacağını sormuştu, … AŞ’de gizlilik ile ilgili herhangi bir sözleşme imzalamamıştık, müşteri datasına tüm çalışanlar ulaşabilirdi, müşteri datalarını görebilirdik” demiştir.
Davacı tanığı …: “….AŞ’de bizim müdürümüzdü, işten ayrılmadan önce bir akşam yemeğinde bizlere şirketten ayrılacağını söyledi, benimle misiniz? değil misiniz? diye sordu, biz de ekip olarak …, … ve ben birlikte olduğumuzu söyledik, sonraki süreçte …. Stoktan nasıl ayrılacağımız, yeni kuracağımız şirketi nasıl kuracağımız ve neler yapacağımız konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk, zaten … bey herşeyi hazırlamıştı, Firma Ünvanı … almıştı, ben yeni şirkette sadece 3 gün çalıştım,… AŞ’nin bilgileri gizli ve şifrelidir, bu bilgileri … beyin yanına alarak gittiğini biliyorum, …AŞ’nin müşterilerinden bazıları beni arayarak fiyatı neden düşürdünüz diye sordu, bende ekran görüntüsü isteyip baktığımda bilgilerin … AŞ’ye değil, …AŞ’ye ait olduğunu gördüm, zira ekran görüntüleri birbirine çok yakın idi. benzerlik %95 oranında olduğu için müşterilerimiz… AŞ olduğunu sanmışlar, şifreli sisteme ulaşabilen kişiler, …, …, … ve benim, bu sistem içerisinde, müşterilerimiz, tedarikçilerimiz, kimden ne aldığımız, kime ne sattığımız, gizli alım-satım yaptığımız ve piyasada isimlerinin duyulmasını istemediğimiz tedarikçilerimiz bulunmaktadır, başka kişilerin bu bilgilere internetten ulaşması mümkün değildir, bahsettiğim ekran görüntüsünü gönderen kişinin ismini hatırlamıyorum, bu kişi dışında bana ekran görüntüsü göndermeyip telefonla konuşan ve saha ziyaretleri yaptığımda bana bildirimde bulunan kişiler de mevcuttur, … AŞ’de çalışırken benimle aynı sektörde başka bir şirkette çalışmayacağıma dair bir sözleşme yapılmadı” demiştir.
Davalı Tanığı … beyanında: ” … AŞ ile … vasıtası ile tanıştım, benim çalıştığım … Şirketinin …A,Ş ile ticareti bulunmaktadır, … AŞ’den ayrıldıktan sonra kendi kurduğu …AŞ ile de tanıştım ve o şirket ile de ticaret ilişkisinde bulundum, lastiklerle ilgili bilgiye internet üzerinden rahatlıkla ulaşılabilir, bizim sektörde tüm firmaların portalları önümüzde açık durur, fiyat verirken bu portalları göz önünde bulundurarak müşterimize fiyat veririz, bir başka firmanın müşterisini, tedarikçisini, alım-salım yapılan malın niteliğini, internet üzerinden görmemiz mümkündür “demiştir.
Davalı Tanığı …: “İnternete girildiği anda bütün tedarikçi, toptancı, lastik bilgisi karşımıza çıkmaktadır, bu bilgilerin gizliliği söz konusu değildir, … AŞ’nin bilgilerine internetten ulaşılamaz, lastik bilgisi girildiğinde ucuz satan, pahalı satan tüm firmaların bilgileri karşımıza çıkmaktadır, oradan bilgi almak mümkündür” demiştir.
Davalı Tanığı …: “Bizim sektörümüzde, ticari bilgiler, mali bilgiler, firmanın kimden mal aldığı bilgileri gizlidir. Mali bilgilere kimse ulaşamaz ancak satış bilgilerine bugün internetten herkesin ulaşabilmesi mümkün olabilir, hiç bilmeyen bir kişi bile o şirkette işe girdiğinde kısa süre içerisinde portföy bilgilerine ulaşabilir, ben taraf firmaların teklif formları hakkında bilgi sahibi değilim bunların birbiri ile benzer olup olmadığını söyleyemeyeceğim ancak, bir teklif formu ne kadar farklı olabilir, genellikle bunlar birbirine benzer niteliktedir, ben tedarikçi bir firma çalışanıyım, ekranda benim firmamın tüm satışları aleni olarak görülmektedir, kime satış yaptığım hususu ise görülemez” demiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Ceza Dairesi 2021/2379 Esas – 2022/3833 Karar sayılı kararı ile, “… İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda eylemi sabit görülen sanık …’in mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır. Yerel mahkemede yapılan yargılama sonunda … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında da Haksız Rekabet ile ilgili Tazminat davası açıldığı, bu dosyadan alınan Bilirkişi Raporu’nda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere katılanın bir takım müşterilerinin sanığın …şirketine aktarıldığının ve aktarılan bu müşteriler nedeniyle katılan şirketin gelirlerinde azalma olduğunun ve sanığın şirketinin aktarılan bu müşterilerden 132.250.00 gelir elde ettiğinin tespit edildiği, böylece sanığın işten ayrılmasından sonra katılan şirkete ait bir takım müşterilerin kendi şirketine geçtiği ve bu durumda sanığın katılan şirkete ait işçi ve müşterileri ayartmakla haksız rekabet eyleminde bulunduğunun tespit edildiği, 26.08.2020 tarihli Bilirkişi Raporu da benzer şekilde olup, ‘Sanığın eşinin 01.12.2015 tarihinde ”…” markası için Türk Patent Ensitüsüne başvuruda bulunması ve … Firmasının ana sözleşmesini … 25. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numarası ile onaylatıp, şirketin tescilini yaptırması; Sanığın eşinin Kasım 2015 tarihinde marka tescilinde bulunduktan sonra, müştekiye ait işyerinde çalışırken kendine ait işyeri açma planları yaptığı ve diğer çalışanlara da iş teklif etmesiyle; Müştekiye ait işyerinde çalışırken ….tr şirket mail adresinden, … kendi şahsi mail adresine, 28.12.2015 tarihinden itibaren 17 adet e-postanın müştekiye ait müşteri, fiyat listesi ve her türlü görselleri iletmesi, müştekinin müşterilerine yaptığı kampanya detaylarına ve fiyat bilgisine çok yakın tekliflerde bulunup, müşteri nezdinde olumsuz algı yaratmasının haksız rekabet unsuru olarak kabul edilmesi gerektiği kanaati ile mahkumiyet kararı verilmiştir. Ancak 6102 sayılı yasanın 62/1-a maddesinde 55. Maddede yazılı haksız haksız rekabet fiillerinden birin kasten işleyenler” hakkında cezai müeyyide öngörülerek 55. Maddeye atıf yapılmıştır. 55. Maddedenin hangi bendi ihlal edilerek atılı suçun işlendiğinin bilirkişi raporlarında ve mahkeme gerekçesinde tartışılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Sanık ile katılan arasında mahkemeye sunulan herhangi bir iş sözleşmesi bulunmadığı, sanığın katılanın işyerinde çalıştığı dönemde iş değiştirmek istemesinin serbest piyasa şartlarında kabul edilebilir olduğu ayrıca sanığın savunmalarında kendisinin …AŞ de 9 yıl çalıştığını, kendisini tanıyan ve bilen müşterilerin Lastik Stokta çalıştığı dönemde kendisi ile çalışmalara devam ettiğini, kendisi Lastik Stoktan ayrıldıktan sonra eşinin kurduğu firmada çalışmaya başladıktan sonra katılan şirketin eski müşterileri ile çalışmasının ticari hayatta kabul edilebilir bir durum olduğunu ayrıca katılan şirketin iş yapım şekli internet sitesi yazılımlarının belirli bir patente sahip olmayıp anonim yazılımlar olduğu ve bu yazılımları benzer işi yapan tüm şirketlerin kullandığını ileri sürmesi karşısında, katılanın iddia ettiği tüm eylemler yönünden Haksız Rekabet ve Ticaret Hukuku alanında uzman bilirkişiden rapor alınması ve sanığın eyleminin 62/1-a ve 55. Madde kapsamında kalıp kalmadığının gerekçede tartışılması gerekirken konusunda uzman kabul edilmeyen Serbest Mali Müşavirden alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, Kanuna aykırı,sanık müdafiinin istinaf nedenleri bu yönleriyle yerinde görüldüğünden hükmün 5271 sayılı CMK’nın 280/1-f maddeleri gereğince Bozulmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak ve oy birliğiyle 14/06/2022 tarihinde karar verildi… ” ifadelerine yer verilerek sanık … Ediz hakkında verilmiş olan mahkumiyet kararının kaldırıldığı anlaşılmış ise de, haksız rekabetin oluşabilmesi için ceza hukukunda olduğu gibi “kast” unsurunun aranmaması, ceza mahkemesinin kusur yönünden yapmış olduğu nitelendirmenin ceza mahkemesini bağlamaması (TBK. m. 74), verilen bozma ilamının haksız rekabetin ihlal edilen hükmünün açıkça tespit edilmemesiyle ilgili olması dikkate alınarak ceza dosyasının işbu dava açısından bir bağlayıcılığının bulunmadığı kabul edilmiştir.
Deliller toplandıktan sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle; mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlemesi için dosya Ekonomi ve Finans Uzmanı …, Mali Müşavir …ve Makine Mühendisi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi kök raporu ve belli hususlarda düzeltici ve tamamlayıcı bilirkişi ek raporu (özellikle, Satıcının dava dışı “… A.Ş.” havale gönderen/ödeme yapan hesabın ise davalı … şirketi olduğu anlaşıldığından tazminat hesabının yeniden yapılması gerekmiş, kök rapor ile davalı tarafından, davacı ile ortak müşterilere yapılan KDV dahil mal/hizmet satış tutarı 2.452.913,00 TL olarak hesap edilmiş ve bu rakamdan 132.250,00 TL davacının talep edebileceği tazminat tutarı hesap edilmiş iken bu kez 120 hesapta davalıya mal/hizmet satan şirketin, alıcılar hesabında değerlendirilip tazminat hesabına dahil edilerek 523.022,00 TL satışın, 2.452.913,00 TL toplam brüt satıştan mahsup edilmesi ile 28.199,00 TL fark çıkmış ve bu farkın kök rapordaki tazminat hesabından mahsup edilmesi ile 132.250-28.199 TL= 104.051 TL olarak yeniden hesaplanmıştır), dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup hükme esas alınmıştır:
Teknik Yönden,
… Sistemi, İngilizce açılımı “…” olan bu kısaltma, şirketler arası pazarlama ya da satış uygulamalarına verilen kısa tanımdır ve sadece kurumlar arası bir elektronik ticaret değil, kurumlar arası ticaret … nin bir alt kümesidir. … kavramı tedarikçiler ve iş ortakları arasındaki uzun ve karmaşık iş süreçlerini internet üzerinden gerçekleştirmeye yarayan iş modelidir. Alım ve satım zincirinde yer alan tüm firmaların internet üzerinden birbirleri ile doğrudan temasa geçmelerine olanak verir, böylelikle faks, telefon gibi hem zaman harcayan hem de ek maliyet getiren yöntemlerin en aza inmesini sağlar. Bu sistem, her sektör ve ölçekten işletmeler için birbirleri arasındaki satın almaların veya satışların elektronik ortamda yapılmasına olanak sağlar.
Davacının lastik alanında faaliyet gösteren toptancıları bir araya getiren bir lastik portalı olan, lastik ve jant tedariki ve ticareti alanında faaliyet konusu ile ilgili yapılan araştırma sonucunda söz konusu lastik ve jant tedariki ve ticareti alanında bir portal oluşturarak elektronik ortamda alım satım yapan bir çok firma tespit edilmiş olup, örnek olarak şu firmaların wb siteleri incelenmiştir: …, …, …, …/, … … Bu inceleme sonucunda davacının yapmış olduğu işin nitelik ve ticaret alanı olarak orijinal bir iş olmadığı, Türkiye’de bir çok firmanın yapmış olduğu ve davacının ulaştığı müşterilerin herkesin ulaşabileceği müşteriler olduğu anlaşılmıştır.
Mali Yönden,
Davacı ile davalının ticari defterleri incelenmiş yapılan incelemede her iki tarafın ticari defterlerinin TTK ilgili hükümlerine göre delil niteliğine haiz oldukları tespit edilmiş ve tarafların birbirleri ile cari ilişkisine rastlanmamıştır.
Davalı şirketin faaliyete başladığı 2016 yılı içerisinde davacı şirketin 2015 yılında mevcut müşterilerinden kaç tanesi ile, kaç TL tutarlı satış yapmış olduğu ve yapılan satışların davacı tarafından yapılmış olsaydı, davacı bu satışlardan ne kadar gelir sağlayacağı hususlarında inceleme yapılmıştır. Davalı şirketin 2016 yılında yapmış olduğu satışların 2.078.740,00 TL’sini davacının 2015 yılındaki müşterilerine yaptığı, bu satışlardan davalı şirketin 132.250,00 TL brüt kazanç sağladığı tespit edilmiştir.
Davalının, şirketten ayrılması ile davacı satışlarını etkileyip etkilemediği, davalı müdürün davacıdan ayrılmasından sonra davacı firmanın cirosunda bir düşüş olup olmadığı düşüş olmuş ise miktarınan ne kadar olduğu incelenmiştir. 2015 yılında 4.986.627 TL net satışı olan davacı şirketin, davalının şirketten ayrılmasından sonraki yıl satışlarında %62 oranda (3.106.000,00 TL) azalış olmuştur. 2. yıl 2017 yılı bu oran %44 olarak ( 2.193.000,00 TL) seviyesine gerilemiştir. Burada davalının şirketten ayrılmasının şirket hasılatını/şatışlarını olumsuz yönde etkilediği net bir şekilde tespit edilmiştir.
Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve çözüme kavuşturulması gereken temel problem davalı …’in davacının çalışanlarını, müşterilerini ve ticari sırlarını davalı … Anonim Şirketi’ne aktarmak suretiyle haksız rekabet ve sözleşme hükümlerine aykırı davranıp davranmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği noktalarında toplanmaktadır
Türk Ticaret Kanunu m. 54/2 haksız rekabeti, “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” şeklinde tanımlanmış daha sonra TTK. m. 55 hükmünde uygulamada en sık görülen haksız rekabet hallerine, sınırlayıcı olmamak koşulu ile örnekler vermiştir.
Haksız rekabet halleri arasında, “sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, özellikle … Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak… İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek… Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek…” hususları da girmektedir (TTK. m. 55/1). Gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur (TTK. m. 55/1-d)
Yargıtay 11. HD’nin E. 2008/9072, K. 2010/591 sayı ve 21.02.2010 tarihli kararında belirtildiği üzere “… haksız eylemin özel bir türü olan haksız rekabeti oluşturan eylemin kim tarafından, hangi şekilde, hangi yolla meydana getirilmiş olduğunun bu eylemin sübutu açısından bir önemi bulunmayıp, yapılan eylemin haksız olarak bir ticari işletmeye, ticari faaliyete zarar verip vermediği, güven içinde devam etmesi, işlemesi gerekli ticari rekabet ortamını bozup bozmadığı hususu üzerinde durulmalıdır. “
Haksız rekabete ilişkin “hukuki sorumluluk” başlığını taşıyan TTK. m. 56 hükmüne göre: (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. TTK. m. 59 hükmüne göre: Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler.
Davacının bir takım müşterilerinin davalı … şirketine aktarıldığı, aktarılan bu müşteriler nedeniyle davacının gelirlerinde azalma olduğu, davalının davacının müşterilerinden gelir elde ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalıların haksız rekabet hükümlerini ihlal ettikleri, elde edilen gelirin TTK. m. 56/1-e hükmü uyarınca ” davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat ” kabul edilerek davacıya verilmesi gereken maddi tazminat olarak hesaplanması gerektiği ve haksız rekabet eyleminin bulunması nedeniyle davacının haksız rekabetin tespiti ve meni, mahkeme ilamının yayınlanması yönündeki taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
TTK m. 56/1-e hükmünde ifade edildiği üzere, davacı, Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini de isteyebilir. TBK. m. 58 hükmüne göre: Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hakim bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Somut olayda olduğu gibi haksız rekabette bulunan durumlarda, kişilik haklarının zedelendiğinin dolayısıyla da manevi tazminat şartının oluştuğunun kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay 11 HD’nin E 2008/9249 , K. 2010/4909 sayı ve 04/05/2010 tarihli kararında belirtildiği üzere “… davacı vekili haksız rekabetin tespit ve önlenmesi yanında TTK’nun 58/e maddesi hükmüne dayanarak manevi tazminat da talep etmiştir. Anılan yasa hükmünün yollama yaptığı B.K ‘nun 49 ncu maddesinde açıklanan şartların varlığı halinde manevi tazminatın da hüküm altına alınması gerekir … manevi tazminat için hukuka aykırılığın varlığı yeterli olup ayrıca kusurun özel bir kasta veya ağırlığa bağlı olması şart değildir…”
Sonuç olarak, davalı …’in işten ayrılmasından sonra davacıya ait bir takım müşterilerin davalı şirkete geçtiğinin tespit edildiği, bu durumda davalıların, davacıya ait bazı çalışanları (… ve …, ……) ve bir kısım davacı müşterilerini davalı … şirketinde/şirketiyle çalışmaları yolunda etkileme, teşvik ve ikna etme suretiyle haksız rekabet eyleminde bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı … şirketinin davacının müşterilerinden 104.051,00 TL gelir elde ettiği, elde edilen bu gelirin TTK. m. 56/1-e hükmü uyarınca, “davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat” ve davacıya verilmesi gereken maddi tazminat olarak kabul edilmesi gerektiği, haksız rekabet eyleminin bulunması nedeniyle, davacının haksız rekabetin tespiti ve meni, mahkeme ilamının yayınlanması yönündeki taleplerinin de yerinde olduğu, ayrıca davacı lehine manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiği, hükmedilecek tazminatlardan davalıların TTK. m. 7 uyarınca birlikte sorumlu olması gerektiği anlaşılmış, davalıların yarattığı haksız rekabetin tespitine ve menine, 104.051,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, eylemin niteliği, davacının ticari faaliyetinin bozulma düzeyi ve tarafların sosyo-ekonomik durumları ile enflasyon göz önünde bulundurularak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gerekçeli kararın tirajı en yüksek üç gazeteden birinde yayınlanmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile,
1-Davalıların yarattığı haksız rekabetin tespitine ve menine,
2-104.051,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Gerekçeli kararın tirajı en yüksek üç gazeteden birinde yayınlanmasına,
5-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanununca alınması gerekli 7.107,72 TL ilam harcından peşin yatırılan 597,72 TL ile 2.173,12 TL ıslah harçlarının mahsubu ile bakiye 4.336,88 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 597,72 TL peşin harç ile 2.173,12 TL ıslah harçları toplamı 2.770,84 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 16.607,65 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanununca alınması gerekli 683,10 TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
10-Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan 900,00 TL müzekkere ve posta giderlerinden 267,35 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 646,90 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 2.778,30 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 1.952,96 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır