Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/135 E. 2018/1136 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1058 Esas
KARAR NO : 2018/1137

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/10/2016
KARAR TARİHİ : 02/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; 06.06.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı ambulans ile Karasu ilçesinden … ili yönüne seyrederken aracın hakimiyetini yitirmesi sonucu yoldan çıkarak bir ağaca çarpması ile trafik kazası meydana geldiğini, kazada davacılar desteği …’nın hayatını kaybettiğini, kazayla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyası ile soruşturmanın yürütüldüğünü, davacılar desteğinin içinde bulunduğu ambulansın davalı şirkete … no.lu Geliştirilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalandığını, davalının meblağ sigortası olması nedeniyle sigorta poliçesi limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 500,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalı … şirketine başvuru yapılmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı vasıtanın davalı şirket nezdinde 27.08.2015-2016 tarihleri arasında … no.lu Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, poliçede yer alan MMS teminatının olay tarihi itibariyle cari olan ZMMS poliçesi teminatı limitinin bittiği yerde devreye gireceğini ve poliçe limitiyle sınırlı olacağını, öncelikle sorumluluğun ZMM sigortacısında olduğunu, talep edilen bedellerin ZMMS poliçesi teminat hadleri olan 268.00,00 TL.nın altında kaldığından davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluğun ZMM sigortacısı … Sigorta A.Ş.ne ait olduğunu, taleplerin öncelikle … Sigorta A.Ş.ye yöneltilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat davasıdır.
Somut olayın,Dava konusu olaya ilişkin olarak … C. Başsavcılığı tarafından düzenlenen Sorgulama Tutanağına göre şüpheli … ifadesinde, Karasu Devlet Hastanesinde … plakalı ambulans şoförü olduğunu, olay günü … Devlet Hastanesinden aldıkları … isimli hastayı yatar vaziyette … Devlet Hastanesine götürmek için yola çıktıklarını, … caddesi üzerindeki kavşaktan önce ambulansın önüne sağ taraftan bir köpek çıktığını, direksiyonu sola kırdığını, aracın direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, orta refüje çıktığını, devamını hatırlamadığını, olayda ağır yaralanması sonucu davaya konu ölümlü olay meydana gelmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
… CBS’nin … soruşturma sayılı dosyasının tüm uyap kayıtları getirtilerek dosya arasına konulmuştur.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … Soruşturma, … Esas sayılı dosyasında müteveffanın kesin ölüm nedeni ile ilgili rapor alınmak üzere dosya İstanbul ATK. Morg İhtisas Dairesine gönderilmiş, İstanbul ATK. Morg İhtisas Dairesi’nce düzenlenen … tarihli Raporda özetle; 06/06/2016 tarihinde ambulans içinde iken kaza yaptığı ve aynı gün kaldırıldığı hastanede öldüğü bildirilen, … ve … oğlu, 20/03/1947 doğumlu …’nın cesedine 07/07/2016 tarihinde, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince yapılan otopsiden, tetkiklerden ve tıbbi belgelerden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında; 1. Kimya İhtisas Dairesinin raporuna göre; kanda; alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, 76,8ng/ml Parasetamol, 54,6ng/ml Atropin, 120,3ng/ml Feniramin, 1,7ng/ml Propifenazon, 177,5ng/ml Sitalopram/Essitalopram (Birbirinden ayırt edilemediği) bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin bulunmadığı, ayrıca Metamizol Metaboliti bulunduğu, safrada; Feniramin bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin bulunmadığı, ayrıca Metamizol Metaboliti bulunduğu, 2. Kişinin olay öncesi tedavi gördüğü hastanelerden kişi adına düzenlenen tüm tıbbi evrakının temin edilerek olay yeri incelemesi ve ifadeleri içerir tüm adli tahkikat dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’na gönderilerek kesin ölüm nedeni hakkında görüş alınmasının uygun olduğu belirtilmiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … Soruşturma, .. Esas sayılı dosyasında müteveffanın kesin ölüm nedeni ile ilgili rapor alınmak üzere dosya İstanbul ATK. 1. İhtisas Dairesine gönderilmiş, İstanbul ATK. 1.ci İhtisas Dairesi’nce düzenlenen … tarihli Raporda özetle; Kişinin 06/06/2016 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu ancak kişinin ölüm olayında kendisinde mevcut olan hastalıklarının ( kronik kalp damar hastalığı, patolojik kökenli beyin kanaması, beyin ve beyincik iltihabı ve irinli menejit ) da etkisinin ve katkısının bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkememizin 20/03/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya kusur bilirkişisi ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 13/09/2018 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 06.06.2016 tarihinde meydana trafik kazasında; 1-Dava konusu olayda davalı şirket tarafından sigortalanan … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, 2-Başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranı olmadığı, 3-Kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan Koltuk Ferdi Kaza teminatı kapsamında; araçta yolcu olarak bulunan …’nın vefatı nedeniyle geride kalan hak sahibi davacı eş … ile birlikte tüm hak sahiplerinin davalıdan talep edilebilir alacak tutarının olduğu, davacı eş …’nın talep edilebilir alacak tutarının 7.500,00 TL.olduğu, 4-Dava dilekçesinde dava tarihinden(28.10.2016) itibaren ticari faiz talebinde bulunulmuş olup, ticari faiz talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuştur.
Davacı vekili 06/10/2018 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; 13/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkili için dava değerini 7.500,00 TL’ye ıslah ettiğini beyan etmiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal-ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Bu hakkın, mirasçılık sıfatı ile ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Destek sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir(YHGK. 25.05.1984 T., E.9-301, K.619).
Fiili destek kavramı, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur. İlerde destek olma ihtimali bulunan durumlarda ise “farazi destek” hali söz konusudur. Küçük çocukların ölümünde durum budur.
Diğer bir durumda destek tazminatının söz konusu olabilmesi için yardım yapılacakların “bakım ihtiyacı” içinde bulunmaları gerekir (Bkz.Turgut Uygur-Borçlar Kanunu I, sh.590).
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1986/1585 E. Sayılı ilamında “…Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve sefalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder ( Tekinay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963, S.49 )…” demektedir.
Sonuç itibariyle, 06.06.2016 tarihinde meydana trafik kazasında; Dava konusu olayda davalı şirket tarafından sigortalanan … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, Başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranı olmadığı,
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … Soruşturma, … Esas sayılı dosyasında müteveffanın kesin ölüm nedeni ile ilgili rapor alınmak üzere dosya İstanbul ATK. 1. İhtisas Dairesine gönderilmiş, İstanbul ATK. 1.ci İhtisas Dairesi’nce düzenlenen … tarihli Raporda özetle; Kişinin … tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu ancak kişinin ölüm olayında kendisinde mevcut olan hastalıklarının ( kronik kalp damar hastalığı, patolojik kökenli beyin kanaması, beyin ve beyincik iltihabı ve irinli menejit ) da etkisinin ve katkısının bulunduğunun belirtildiği,
Kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan Koltuk Ferdi Kaza teminatı kapsamında; araçta yolcu olarak bulunan …’nın vefatı nedeniyle geride kalan hak sahibi davacı eş … ile birlikte tüm hak sahiplerinin davalıdan talep edilebilir alacak tutarının olduğu, davacı eş …’nın talep edilebilir alacak tutarının 7.500,00 TL.olduğu, dava dilekçesinde dava tarihinden (28.10.2016) itibaren faiz talebinde bulunulduğu,
Davacı vekili 06/10/2018 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; 13/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkili için dava değerini 7.500,00 TL’ye ıslah ettiğini beyan ettiği, bütün bunlara göre de;…’nın vefatı nedeniyle geride kalan hak sahibi davacı eş …’nın destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep etme şartlarının oluştuğu anlaşılmakla; Davanın kabulüne, Dava ve ıslah dilekçesine göre 7.500 TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulüne, Dava ve ıslah dilekçesine göre 7.500 TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 512,32 TL harçtan peşin alınan 65,20 TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 447,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam: 1.455,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 02/11/2018

Katip …

Hakim …

MASRAF BEYANI
94,40 TL Harç Masrafı
1.200,00 TL Bilirkişi Ücreti
160,65 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 1.455,05 TL