Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1126 E. 2018/99 K. 30.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1126 Esas
KARAR NO : 2018/99

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2014
KARAR TARİHİ : 30/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkilin , davalı bankanın (… A.Ş.) cazip reklam kampanyalarının da etkisi ile 01.12.1999 tarihinde … A.Ş. Şubesine gittiğini, tasarruflarını bu bankada değerlendirmek istediğini, davalı banka personelinin “off-shore” diye çok karlı bir hesap çeşitlerinin olduğunu ,bu hesabın getirisinin diğer hesaplardan daha yüksek olduğunu ,diğer hesaplar gibi bankaların garantisi altında bulunduğunu bu sebeple bu hesabı tercih etmesinin menfaatine olacağının belirtilmesi üzerine 1999 yılının son aylarında … A.Ş de off-shore hesabı açtırdığını, müvekkilinin hesap açarak 10.12.1999 tarihinde … A.Ş. nin Şubesine 4.500,00TL yatırdığını , mevduatının henüz vadesi gelmeden 21.12.1999 tarihinde BDDK tarafından banka yönetimine el konulması sonucunda parasının … Ltd. adlı paravan banka hesabına aktarılmış olduğunu ve sigorta kapsamında olmadığı gerekçesi ile ödenemediğini … A.Ş. yönetimine el konulmasından sonra banka yetkilileri hakkında … 8. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile açılan davada bankaları aracı kullanmak suçundan yargılandıklarını ve mahkum olduklarını , davalı bankanın sorumluluğunun hukuki nedenleri olarak, karz akdi gereğince belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan bankanın bu mevduat alacağını işlemiş faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğunu, sebepsiz zenginleşme gereğincede müvekkilinin … A.Ş. ne yatırdığı mevduatın görünüşte KKTC.de kurulu … adlı paravan bankaya havale edilmiş gibi işlem yapılmasına rağmen gerçekte bunun yapılmadığı ve para … A.Ş. yönetimi tarafından … Grubuna ait şirketlere aktarıldığını ve grupşirketlerince kredi olarak verildiğinden .. A.Ş. kullandırılmış tutarlar kadar grup şirketlerinden alacaklı duruma geldiğini, bu durumda müvekkili aleyhine … A.Ş. nin sebepsiz olarak zenginleştiğini, … A.Ş. nin yasa dışı mevduat toplamak olarak adlandırılarak işlemi ile iade edilmek üzere topladığı mevduatı iade sorumluluğu altında olduğundan şüphe bulunmadığını, … A.Ş. nin yapmış olduğu bu işlemin 4389 sayılı Bankalar Kanununun 10. Maddesi 1. Fıkrasında açıklanan ve yasaklanan izinsiz mevduat kabulü olarak değerlendirilmesi gerektiğini, … Bank Ltd. ile … Bank A.Ş. arasında fiili ve organik bir bağ bulunduğunu, toplanan paraların … hesaba aktarıldığını, bankaya el konulmasından sonra BDDK. müfettişlerince banka kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporlarda konu edildiğini, kanuna karşı hile yapıldığını, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığını, … Bank Ltd. adlı bankanın hiçbir mal varlığının bulunmadığı … A.Ş. yönetimi tarafından bilinmesine rağmen bu durumun mevduat sahiplerinden özenle gizlenerek … banka adına açılan hesaba aktarılan mevduatlar, kasıtlı olarak ve sorumsuzca … şirketlerine aktarılarak mevduat sahiplerinin zarara uğramalarım bilerek ve isteyerek müvekkilinin zararına neden olduklarım, vekalet görevinin kötüye kullanılarak müşterinin kasten yanlış yönlendirildiğini haksız fiil sorumluluğun bulunduğunu, … A.Ş. yöneticileri kanunun yasakladığı sonucu elde etmek için giriştikleri haksız fiil sonucu müvekkiline zarar verdiklerini ve yargılandıkları ceza mahkemesinde de mahkum olduklarını, bu şekilde yapılan haksız fiilden dolayı verilen zararlarda kişilerin yanında tüzel kişiliğinde hukuki sorumluluğu bulunduğunu, faizin başlangıç tarihi ve faiz oranı hakkında talepleri olarak da bankanın sorumluluğunun esas itibariyle karz akdinden kaynaklandığını, faizin başlangıç tarihinde dava tarihi değil paranın bankaya yatırıldığı tarih olduğunu, paranın bankaya yattığı tarihten vade sonuna kadar akdi faiz uygulanması gerektiğini, vade sonunda fiili ödeme tarihine kadar da akdi faizden az olmamak üzere temerrüt faizi uygulanmasının gerektiğini ,Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile ;müvekkili tarafından davalı bankaya 01.12.1999 tarihinde yatırılan 4.500,00TL mevduat alacağının davalı bankan hükmen tahsiline, yatırılan mevduat alacağının 01.12.1999 tarihinden itibaren vade sonuna kadar %80 akdi faiz ve vade sonundan itibaren ise 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince akdi faizden az olmamak üzere temerrüt faizi ile birlikte hükmen tahsiline , dava masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank AŞ vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; husumet itirazları olduğunu, davacının hasım ve muhatap olarak … Ltd. Şti. yi göstermesi ve bu tüzel kişiden alacağını talep etmesi gerektiğini, müvekkili banka ayrı bir tüzel kişi olduğundan ve davacının müvekkili banka nezdinde hesabı bulunmadığından herhangi bir sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğü olmadığını, … zaman aşımı itirazları olduğunu, huzurdaki davanın zaman aşımına uğradığım, 10 yıllık zaman aşımının söz konusu olduğunu, itirazlarının göz önünde bulundurularak davanın zamanında açılmaması sebebiylereddine karar verilmesini talep ettiklerini, somut olayda müvekkili bankanın kendisine verilen talimatı (Ve dolayısıyla ödeme yetkisi) kapsamında söz konusu meblağı … Ltd. Şti. hesabına gönderildiğini, hesaba ilişkin olarak davacıya hesap cüzdanı teslim ettiğini ve müvekkili bankanın sorumluluğunun sonaermiş bulunduğunu, … müvekkili banka ile … Bank Ltd. Şti. nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, usulüne uygun aciz vesikası alınmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, yapılan bu işlemi benimsediği anlamına geldiğini, .. davacı serbest iradesiyle daha fazla getirişi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkili banka tarafından davacının iradesinin yanı Kılmasının söz konusu olmadığını, … kurucusu veya hissedarı olmadığı … Ltd. Şti. nin faaliyetlerinden dolayı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … A.Ş. nin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının … A.Ş. tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını, davacının daha yüksek faiz getirişi alabilmek düşüncesiyle parasını bu yolla değerlendirmeyi seçtiğini, davacı parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermediğini, … müvekkili bankanın … Bank Ltd. Şti. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını müvekkili bankanın davacı talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini, … dava konusu işlemler tarihinde … bankaların Bankalar Kanunu’ na tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigorta kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, sonuç olarak;hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun107/5b-5 m. m107/6 m.140 . mucibince ve …’nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca Bankalarının sorumlu olmadığını davada müvekkili bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kayanaklanabilecek borçları … üzerlenmiş ve hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçların yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece … nin davalı sıfatı olması gerektiğinden bu sebeple öncelikle HUSUMET itirazlarının kabulüne karar verilmesini, hisse devir sözleşmesinin 6.13 ncü maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanun’un 107.maddesinin 6.fıkrası ve eski 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14. maddesinin 6.fıkrasının c bendi uyarınca alacaklı (davacı) rızası aranmayacağından HMK.124/2 kapsamında mahkemenin resen taraf değişikliğine hükmetmesine ,bankaları açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini, bu itirazlarının reddi halinde davanın süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, borcu üstelenmiş olan …’ye ve hisse devir sözleşmesinin tarafı olan …’a HMK.nun 61. maddesi gereğince ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil .. vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;husumet itirazları olduğunu, davacının hasım ve muhatap olarak … Şti. yi göstermesi ve bu tüzel kişiden alacağını talep etmesi gerektiğini, müvekkili banka ayrı bir tüzel kişi olduğundan ve davacının müvekkili banka nezdinde hesabı bulunmadığından herhangi bir sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğü olmadığını, zaman aşımı itirazları olduğunu, huzurdaki davanın zaman aşımına uğradığım, 10 yıllık zaman aşımının söz konusu olduğunu, itirazlarının göz önünde bulundurularak davanın zamanında açılmaması sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, somut olayda müvekkili bankanın kendisine verilen talimatı (Ve dolayısıyla ödeme yetkisi) kapsamında söz konusu meblağı … Şti. hesabına gönderildiğini, hesaba ilişkin olarak davacıya hesap cüzdanı teslim ettiğini ve müvekkili bankanın sorumluluğunun sona ermiş bulunduğunu, … müvekkili banka ile … Bank Ltd. Şti. nin farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, usulüne uygun aciz vesikası alınmadığını, davacının … hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, yapılan bu işlemi benimsediği anlamına geldiğini, davacı serbest iradesiyle daha fazla getirişi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkili banka tarafından davacının iradesinin yanı Kılmasının söz konusu olmadığını, kurucusu veya hissedarı olmadığı … Ltd. Şti. nin faaliyetlerinden dolayı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … A.Ş. nin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının … A.Ş. tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını, davacının daha yüksek faiz getirisi alabilmek düşüncesiyle parasını bu yolla değerlendirmeyi seçtiğini, davacı parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermediğini, müvekkili bankanın … Şti. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını müvekkili bankanın davacı talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini, … dava konusu işlemler tarihinde … bankaların Bankalar Kanunu’ na tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigorta kapsamında olmadığını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, öncelikle feri müdahale taleplerinin kabulüne, davanın husumet nedeniyle reddine, bu itirazlarının reddi halinde davanın süresi içinde açılmadığından zaman aşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine, aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiğinin kuşkusuz olduğunu, huzurda bulunan uyuşmazlığın … ye devrolunan bankaların off-shore hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılan onlarca davada karar verildiğini ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu davalarda …’nin borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini, hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … aleyhine kurulduğunu, husumet ve zamanaşımına yönelik itirazlarının bulunduğunu beyan ederek; davanın asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkili kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya, davalı yan yanında feri müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 09/06/2015 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere bankacı bilirkişi … ‘e tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından ibraz edilen raporda özetle;Tarafların iddia ve savunmaları, sunmuş oldukları deliller, , talimatlar, yazışmalar, Ceza Mahkemesi karan, Yargıtay (11). Hukuk Dairesi’nin benzer davalardaki muhtelif içtihatları birlikte değerlendirildiğinde;1-)Davacının 01.12.1999 tarihinde …’ta mukim … Bank Ltd.Şti’ne hitaben 4.500,00TL ( 4.500.000.000,00eski TL) ile % 93 faiz ile 08.03.2000 vade sonu itibariyle hesap açtırdığı, söz konusu tutarın davalı bankanın havale tutarını bankaları nezdindeki …’in hesabına 01.12.1999 tarihinde alacak geçtiği,2-) Davacının ve onun durumundaki off-shore hesaplara para yatıran kişilerin … A.Ş yöneticileri tarafından iradelerinin fesada uğratılarak, haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarının Bankalar Yeminli Baş Murakıp Raporu, … 8.Ağır Ceza Mahkemesi karan ve Yargıtay’ın bu konudaki onama kararlarında belirtilmiş olduğu,3-) Taraflar arasında ihtilaf konusu olan olayın hukuki tanımının havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, … A.Ş tüzel kişiliğinin … Ltd.Şti adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği, buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu, paraların Yargıtay kararında yer aldığı üzere, KKTC’de kurulu …Şti.ne gönderildiğine dair dekont ya da mahsup belgesi ibraz edemediği,4-) Davacının Davalı bankadan 01.12.1999 tarihi itibariyle 4.500,00TL ( 4.500.000.000,00eski TL) anapara alacaklı olduğu kabul edildiği takdirde, bu tutar anapara alacağına ,HESABIN AÇILDIĞI TARİH OLAN 01.12.1999 tarihinden, ödeme tarihine kadar TCMB’nin o tarihte yürürlükte olan % 80 ve müteakiben ilan edilen artan ve azalan oranlarda avans faizi oranlarında hesaplanacak temerrüt faizi talep edebileceğini belirtmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda mahkememizin … tarihin ve … esas, … karar sayılı kararımız ile; Davanın kabulüne, 4.500,00 TL nin 01/12/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ING BANKTAN alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/10/2017 tarih ve 2016/2439 esas, 2017/5105 karar sayılı bozma ilamı ile; “Somut olayda; davanın açıldığı 14.08.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı banka vekili ve fer’i müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın res’en BOZULMASINA,”gerekçesiyle mahkememizce verilen karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/10/2017 tarih ve 2016/2439 esas, 2017/5105 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN;Dava, davalıya devredilen … kanalıyla …’de mukim …’in (…) hesabına havale edilen paranın tazmini istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık bankacılık işleminden kaynaklanmaktadır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanının 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlendiği,
28.05.2014’te yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesinde “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-e maddesinde ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir.
Yine anılan yasanın 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu,
83/2 maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından açılan dava; davalıya devredilen … kanalıyla …’de mukim …’in (…) hesabına havale edilen paranın tazmini istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık bankacılık işleminden kaynaklanmaktadır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra oluşacak bankacılık işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme, anılan kanunun 3/1-k,l, 4/3, 73/1, 83/2 ve geçici 1.maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmelidir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, kapsam başlıklı 2.maddesinde “bu kanun, her türlü tüketici işlemiyle tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinin (k) bendinde “tüketici: ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, aynı maddenin (l) bendinde “tüketici işlemi: mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık v.b sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlanmıştır. Yine aynı yasanın 73/1 maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir ” ve 83/2 maddesinde “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlerin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.
Anılan yasanın geçici 1.maddesinin 2.fıkrası (a) bendinde “bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan ve halen geçerli sözleşmelerin bu kanuna aykırı hükümleri yürürlük tarihinden itibaren uygulanmaz” denilmiştir.
Davacı tarafın iddiası ve tüm dosya kapsamından; uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının anlaşılmasına göre, somut olayda dava tarihi de dikkate alındığında davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/10/2017 tarih ve 2016/2439 esas, 2017/5105 karar sayılı bozma ilamı da dikkate alınarak davacının davasının 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç, vekalet ücreti, yargılama giderleri konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin, davalı vekilinin, feri müdehil … vekilini, Feri müdahil … vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 30/01/2018

Katip

Hakim