Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/919 E. 2018/119 K. 05.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/919 Esas
KARAR NO : 2018/119

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/05/2011
KARAR TARİHİ : 05/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili hakkında … 2. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ve müvekkili hakkında haciz işlemleri yapıldığını, müvekkilinin icra takibine konu alacak nedeni ile borçlu olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin çeşitli tarihlerde davalıdan mal aldığını, ancak almış olduğu malların bedellerini peşin olarak veya çek karşılığı ödediğini ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile % 40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile müvekkilinin çeşitli tarihlerde davacıya mal satıp teslim ettiğini, faturaların davacıya tebliğ edildiğini, faturalara herhangi bir itiraz olmadığını, cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere davacının çeşitli tarihlerde ödemeler yaptığını, ancak bakiye 17.766,81 TL’yi 2009 yılından bu yana ödemediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi yapıldığını, bu nedenle davacının davasının reddine ve % 40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 2. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası, ödeme belgeleri, davacı tarafından davalıya verilen ve tahsil edilen çek örnekleri, fatura örnekleri, bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor, davalı şirkete ait sigorta kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 72. maddesine dayalı olarak açılmış, … 2. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takibe konan alacak nedeni ile davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Mahkememizin … E – … K. sayılı dosyasından 13/04/2015 tarihinde verilen “..1-Davacının davasının kabulü ile … 2 İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takibe konan borç nedeni ile davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, 2-İcra takibine konu asıl alacağın % 40 ı oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” ilişkin kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 25/05/2016 tarihli 2015/10449 E, 2016/9362 K. sayılı ilamı ile “..Davacı vekili taraflar arasında mal alım satımına dayalı ticari ilişki bulunduğunu, davacının cari hesabına dayalı olarak müvekkili hakkında 17.766,81 TL üzerinden icra takibi başlattığı, müvekkilince takipten önce borcun ödendiğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takip tarihi itibariyle müvekkilinin davacıdan 17.766,81 TL alacaklı olduğunu, davacının iddiasının bir mesnedinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından dosyaya sunulan 11 adet makbuz ile davalıya ödeme olarak verilen 18 adet toplam 34.398,00 TL bedelli çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ancak davalı şirket ve ortakları adına ciro edilen 14 adet çek karşılığı olan 27.720,00 TL’nin davalı şirket ve ortakları tarafından tahsil edildiği, bu halde 27.720,00 TL’nin davacı ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2) Davacının cari ilişkiye istinaden yaptığı ödemelere ilişkin nakit ödeme makbuzu ile 2 adet çek ile ödemenin davalı kayıtlarında da yer aldığı ve bu ödemeler düşüldükten sonra takibe geçildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından çek ile ödemeye dair sunulan diğer makbuzlarda davalı yetkililerinin imzası bulunmadığı gibi, ciroların şirkete değil, şirket ortaklarına yapıldığı bu ödemenin şirket borcuna mahsup edilemeyeceği gözetilmekten dosya kapsamıyla bağdaşmayan bilirkişi raporuna istinaden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.” ifadelerine yer vererek (1) no’lu bentle açıklanan nedenlerle davalının (1) nolu bendin dışında kalan temyiz itirazının reddi ile (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ek rapor düzenlenmesi için dosya daha önce rapor veren bilirkişiler … ve …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti mahkememize sunmuş oldukları 07/08/2017 tarihli raporda özetle; Davacı tarafın muhasebe kurallarına aykırı şekilde kaşesiz ve tahsilat makbuzları ile ödeme yaptığını, Davacıya ait yasal defterlerin kapanış tasdiklerinin yapılmadığını ve muhasebe kayıt ve belgelerinin muhasebe kurallarına uygun olmadığını, Davalı şirket olan … Ltd. Şti. adına sadece toplam 5.000,00 TL’lik çeklerin ciro ve tahsil edildiğini, bu çeklerin davalı şirketin muhasebe kayıtlarında bulunduğu ve dava kapsamında talep edilen toplam 17.766,81 TL’lik bakiyeye dahil edilmiş olduğunu, Davacının kaşesiz tahsilat makbuzları ile ödeme yaptığını beyan ettiği çeklerin; “1.400,00 TL’sını davalı şirket ortağı …, 4.150,00 TL’sını davalı şirket ortağı … ve 17.120,00 TL’sının davalı şirket eski ortağı … olmak üzere toplam 22,671,00 TL’sının Davalı şirketin ortaklan tarafından ciro ve tahsil edildiğini, ancak, toplam 22.671,00 TL’sı tutarındaki bu çeklerin Davalı şirket olan … Ltd. Şti. adına ciro ve tahsil edilmediğini ve bu sebeple şirketin muhasebe kayıtlarında yer almadığını beyan etmiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, hükme esas almaya elverişlidir.
MK 6. maddesi gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davasında borçlu, borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumda ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme ile düştüğünü ileri sürüyorsa ispat yükü doğal olarak davacı borçluya düşer.
Somut olayda, ödeme iddiasında bulunan ve ispat yükü üzerinde olan davacı dava kapsamında beyan ettiği ödemeleri davalı şirkete yaptığını ispatlayamamış, dolayısıyla davacının davalıya 17.766,81 TL borçlu olduğu anlaşılmış, davanın reddine, icra takibinin durdurulmamış olmasına göre davalının alacağını geç almış olmasından söz edilemeyeceğinden davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Davalının tazminat talebinin reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 35,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 263,85 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 227,95 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 117,75 TL posta giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/02/2018

Katip …

Hakim …