Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/892 E. 2018/1112 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/892
KARAR NO : 2018/1112

DAVA : ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ YOKLUK VE BUTLAN İLE MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİ, GENEL KURUL KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 05/09/2016
KARAR TARİHİ : 25/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Yokluk ve Butlan ile Malul Olduğunun Tespiti, İptali Davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin , davalı … Tic. A.Ş.nin toplam %31.85 oranında hissedarı olduğunu, … Enerji’ in kalan 2/31ük paylarının ise iki gruptan oluşan (… ve … grupları) ve müvekkillerine karşı birlikte hareket eden yöneten hâkim hissedarlara ait olduğunu, yöneten diğer iki pay grubunun birlikte hareket etmesi nedeni ile müvekkillerinin söz konusu iki hissedar grubu karşısında yalnız ve azınlıkta kaldıklarını, yöneten pay sahipleri ve bunlar tarafından seçilen YK üyeleri tarafından müvekkillerinin davalı şirketten dışlandıklarını ve müvekkillerine eşit işlem ilkesine aykırı davranıldığını, davalı şirketin 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 30/03/2015 tarihinde toplanmış İse de, herhangi bir karar alınmadan toplantının oybirliği ile 04/06/2016 tarihine ertelendiğini, genel kurul toplantısında bir kısım kararların kanuna, esas sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenle, huzurdaki davanın ikamesi zorunluluğu doğduğunu, İtirazlarının Genel Kurul toplantısının dürüstlük kuralına aykırı olarak şirket merkezi dışında “…” adresinde yapıldığını. Bu durumun T.T.K.’nun “Toplantılar” başlıklı md, 409 f.3 ile şirket esas sözleşmesinin “Genel Kurul” başlıklı md. 10/e bendine aykırı olduğunu, toplantı Başkanlığının Hukuka Aykırı Olarak Teşekkül Ettiğini 30/03/2016 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında ilk olarak davalı şirket YK üyesi …’ün toplantıda başkan olarak seçildiğini, toplantıda paylan üzerinde intifa hakkı bulunan pay sahipleri tarafından oy haklarının bulunduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı için, söz konusu paylara tekabül eden oylar temsil edilmemiş kabul edilerek toplantıya devam edildiğini ve davacı müvekkili … toplantı başkan olarak seçildiğini. Yaşanan tartışmalar nedeni İle 30/03/2016 tarihli toplantı herhangi bir gündem maddesi tartışılmadan 04/06/2016 tarihine ertelendiğini, 04/06/2016 tarihli davaya konu toplantıda ise yöneten pay sahipleri tarafından yeniden toplantı başkanlığı oylaması yaptırıldığını,müvekkili davacının dava konusu G.K. toplantısının ise ertelenen 30/03/2016 tarihli G.K, toplantısının devamı olduğu ve anılan toplantıda toplantı başkanlığı seçimi yapıldığı için yeni toplantı başkanlığı oluşturulması mümkün olmadığı itirazında bulunduğunu ve bu itirazın tutanağa geçirildiğini,Ancak müvekkili davacıların bu itirazları yerinde görülmeyerek yeniden toplantı başkanlığı oluşturulduğunu, bu nedenle de oluşturulan toplantı başkanlığı hukuka aykırı olarak teşekkül ettiğini,Hukuka aykırı olarak teşekkül eden toplantı başkanınca imzalanan genel kurul toplantı tutanağının da yok hükmünde olduğunu, bu nedenle dahi davaya konu kararların yokluğunun tespiti veya alınan kararların iptali gerektiğini, toplantıda pay sahiplerinin söz hakkının kısıtlanmasına ve konuşma hakkının süresinin belirlenmesine ilişkin oylamalar hukuka aykırı olduğunu,davaya konu genel kurul toplantısında yöneten ve çoğunluk pay sahiplerince genel kurul toplantısında konuşma süresinin kısıtlanması ve kısıtlama süresinin 10 dakika olarak belirlenmesine dair karar alındığını, bu kararın hukuka ve iyi niyet kurallarına açıkça aykın olduğunu,Pay sahiplerinin toplantıda görüş bildirme, soru sorma, bilgi alma, müzakereye aktif olarak katılma gibi konuşmaya dayalı haklarının iyi niyet kurallarına aykırı olarak sınırlanması ve bu sınırın da 10 dakika olarak belirlenmesi yönünde alınan çoğunluk kararının hiçbir haklı ve hukuki gerekçeye dayanmadığını, Bu nedenlerle de davaya konu genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti veya alman kararların iptali gerektiğini, Toplantıda bulundurulması zorunlu belgeler toplantıda hazır edilmediğini,T.T.K. ve Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile bu toplantılarda bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yönetmeliğinin TopIantıda Hazır Bulundurulacak Belgeler” başlıklı 15- Maddesi gereğince toplantı esnasında hazır bulundurulacak ve pay sahiplerinin bilgisine sunulacak belgeler toplantı esnasında hazır bulundurulmadığına davalı şirketin teknik anlamda bir ‘şirketler topluluğu” olduğunu,konsolide fınansal tabloların ve bu topluluk şirketlerine ilişkin defter ve kayıtların da pay sahiplerinin incelemesine sunulması zaruri olduğunu, Ancak toplantı esnasında bu evraklar hazır edilmediği gibi başkaca zorunlu belge ve kayıtlar da pay sahiplerinin bilgisine sunulmadığını, bu nedenle genel kurul toplantısında alınan davaya konu kararların yok hükmünde olduğunun tespiti veya iptali gerektiğini, Toplantıda oy hakkından yoksun olan kişiler tarafından oy kullanıldığını, bu nedenle alınan kararların tümünün yok hükmünde olduğunu,Davaya konu genel kurul toplantısında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullandığını,Pay defteri tetkik edildiğinde görüleceği üzere yöneten pay sahipleri … A.Ş. … Tic. A.Ş, ve … A,Ş.’nin … Bank A.G. adlı merkezi Viyana’da bulunan … bankası ve … A.Ş. ile yaptıkları kredi sözleşmesi uyarınca payları üzerine rehin ve intifa hakkı tesis ettiklerin açıkça anlaşılacağını,T.T.K/nıın 432/2 ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılanhakkında Yönetmeliğin 18/5 maddesi uyannca genel kurula katılma ye oy kullanma hakkının açıkça rehin alan intifa hakkı sahibinde olduğunu, rehin alan bankalar tarafından keşide edilen “muvafakatname” de yetkili kişilerce tanzim edilmemiş ve verilen yetkiler içerisinde de rehin verenlerin davaya konu genel kurul toplantısında oy haklarının bulunduğuna ilişkin yetki verebilme, yetki devri yapabilme, bu konuda belge tanzim edebilme veya muvafakat verebilme gibi bir yetkinin olmadığını, bankaca yeniden yetki devri yapılmadan rehin veren şirketlerin genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma haklarının mevut olmadığını bu nedenlerle de davaya konu genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti veya alınan kararların iptali gerektiğini, ‘’Denetçilerin Seçilmesi ve Ücretlerinin Belirlenmesi1’ Başlıklı Gündem Maddesine Konu 7, No.lu GK Kararı Kanun, Esas Sözleşme ve Dürüstlük Kuralına Aykırı olduğu, davaya konu genel kurul toplantısında TTK md. 420 uyannca fınansal tabloların müzakeresinin ertelendiğini, Finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi nedeniyle buna bağlı konuların da tehiri yasa gereği olduğunu, “denetçilerin seçimi ve ücretlerinin belirlenmesi” başlıklı madde de fınansal tablolarla doğrudan ilgili ve alakalı olduğundan finansal tabloların müzakeresine bağlı denetçi seçimi ve ücretinin belirlenmesi hususunun ertelenmemiş olmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, benetçi seçimine ilişkin çoğunluk kararının alınmasında oydan yoksun pay sahiplerinin oy kullandıklarını. Seçilen denetçi şirketin üzerinde tarafsızlık ve bağımsızlığı noktasında müvekkili davacıların ciddi endişelerinin bulunduğunu» bu endişelerin genel kurul tutanağına da derç edildiğini davalı şirket tarafından ödenecek denetim ücretine ilişkin herhangi bir üst veya alt sınır belirlenmediğini, Ödenecek bedel hususunda ise yönetim kuruluna takdir btakıldığını bu hususun hem kanuna, hem iyi niyet kural 1 arına hem de gündem maddesine açıkça aykırı olduğunu, Zira gündem maddesinin ödenecek ücretlerin belirlenmesini de içerdiğini, bu nedenle de alınan kararın hatalı, eksik ve hukuka aykırı olup iş bu kararın yokluğunun tespiti veya iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı Vekili Davasında :
Dava Dilekçesini tekarar ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili Davasında :
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacıların kanunun azınlık pay sahiplerine tanıdığı hakları kötüye kullanarak ortaklığa zarar verdiklerini, davacı tarafın şirkette fiili pay gruplaşması olduğu iddiasının gerçek dışı bir iddia olduğunu, şirket yada dava dışı şirketlerde davacının dışlanmasına yönelik hiçbir faaliyet bulunmadığını, iş bu davanın açılmasındaki asıl amacın şirketlere kayyum atanmasını sağlayarak büyük projeleri ve kredilere bünyesinde bulunduran şirketi zor duruma düşürerek, büyük projeler yapmakta olan ve banka ve finans kuruluşları ile şahsi kefaletlerini de vermek suretiyle krediler temin etmiş olan çoğunluk hisse sahiplerinin panik olmasına sağlayarak davacı … ailesine ait azınlık hisselerini değerinin çok üstünde satın almaya davalıları mecbur bırakmak olduğunu, davacıların bu kötünietli davalı karşısında şerketin muhtemel zararları nedeniyle teminat göstermelerini talep ettiklerini, bahse konu Genel Kurul Toplantısının şirket merkezinde yapıldığını, toplantı başkanlığının hukuka uygun teşekkül ettiğini, toplantıda pay sahiplerinin söz hakkının kısıtlanmasına ve konuşma hakkının belirlenmesine ilişkin oylamaların hukuka uygun olduğunu, toplantıda bulundurulması zorunlu belgeler toplantıda hazır edildiğini, toplantıda oy hakkını haiz pay sahipleri tarafından oy kullandırılarak kararların hukuka uygun olarak alındığını, toplantının denetçi seçilmesi ve ücretlerinin belirlenmesi başlıklı gündem maddesinin ,finansal tabloların ertelenmesi ile ilgili olmadığını, aynı şekilde denetçi seçilmesi oylamasında oy hakkına haiz olan pay sahiplerinin oy kullandıklarını, genel kurul toplantısında alınan kararların hepsinin hukuka uygun olduğunu, yönetim kurulu üyelerine verilen izinlerin TTK’nun 395 mad hükümleri uyarınca uygun olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafın Genel Kurul Toplantısında alınan kararların hükümsüzlüğünün tespiti, oy hakkının haiz olmayan kimselerin oy kulandıkları iddiasının, toplantı başkanının hukuka aykırı seçildiği iddiasının, toplantıda bulundurulması zorunlu belgeler şirket merkezinde hazır olduğundan davacıların buna yönelik iddialarının,denetçi seçiminin hukuka aykırı gerçekleştirildiği iddiasının ve Yönetim kurulu üyelerine verilen izinlerin iptaline ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı tarafça ibraz edilen ıslah dilekçesi incelenmiş; Mahkememizce 02/05/2017 Tarihli ara karar ile ”Davalı tarafın cevap dilekçesinin ıslahı ile ilgili olarak; dava dilekçesinin davalılara 03/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin ise 31/01/2017 tarihinde ıslah talebi olarak verildiği anlaşılmış olup, HMK 117/1 maddesi gereğince ” Davaya cevap süresi hak düşürücü süre olup, bu süre geçirildikten sonra ilk itirazların ileri sürülmesi imkanı bulunmamaktadır.” HMK 127. Maddesinde “Cevap dilekçesi verme süresi dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 2 haftadır.” HMK 128. Maddesinde “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı davacının dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır. ” hükümleri gereği davalının münkir addedilmesine ve ıslah talebinin reddine,” karar verilmiş, mahkememizce davalı taraf münkir sayılmıştır.
Toplanan Deliller :
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
Davalı tarafa ait Sicil Kaydı celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizde görülmekte olan davanın ” Genel kurul kararı aleyhine açılmış iptal veya butlan davası” olduğu anlaşılmakla 6102 Sayılı Kanunun 449.md uyarınca dava hakkında görüşleri alınmak üzere Davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri adına davetiye çıkarılmıştır.
Davacı tarafın iddiası doğrultusunda , Davalı şirketin 04/06/2016 Tarihli Genel Kurulunda alınan 7-9 nolu kararlarının iptali gerekip gerekmediği, Butlan ve Malullük ile yok hükmünde olup olmadığı hususunun belirlenmesi açısından ara karar uyarınca Bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar oluşturulmuş Mali Müşavir … ve ticaret hukuku konusunda uzman … vasıtası inceleme yapılmasına karar verilmiş; Düzenlenen 30/05/2018 Tarihli rapor ve ekinde yer alan ayrık rapor incelenmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı tarafın Dava dilekçesinde özetle; ”Davalı şirketin 04/06/2016 Tarihinde yapılan 2015 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının Dürüstlük Kuralına aykırı şekilde şirket merkezi dışında yapıldığı, toplantının hukuka uygun olarak yapılmadığı, Genel Kurul toplantısının 30/03/2016 Tarihinde yapılan toplantının devamı niteliğinde bulunduğu, Toplantı Başkanlığının hukuka aykırı olarak teşekkül ettiği, Toplantıda Pay sahiplerinin söz hakkının kısıtlanması ve konuşma hakkının sınırlanmasına ilişkin sürenin belirlenmesine ilişkin oylamanın hukuka aykırı olduğu, toplantıda bulunması gereken Zorunlu Belgelerin hazır bulundurulmadığı, toplantı da oy hakkından yoksun kişiler tarafından oy kullanıldığı, bu nedenle alınan kararların yok hükmünde olduğu, Denetçilerin seçilmesine ve ücretlerinin belirlenmesine ilişkin 7 nolu Genel Kurul Kararının, Yönetim Kurulu üyelerine T.T.K. 395 ve 396.md uyarınca Yetki verilmesine ilişkin 9 nolu Genel kurul Kararının, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, Davalı … nin 04/06/2016 Tarihli toplantısında alınan Toplantı başkanlığının oluşturulması, söz hakkının kısıtlanması ve konuşma süresinin 10dk. İle sınırlandırılması ilişkin alınan Genel Kurul Kararının Yoklukla ve/veya mutlak Butlan ile malul olduğu, İptalinin gerektiği, Denetçilerin seçilmesine ve ücretlerinin belirlenmesine ilişkin 7 nolu Genel Kurul Kararının, Yönetim Kurulu üyelerine T.T.K. 395 ve 396.md uyarınca Yetki verilmesine ilişkin 9 nolu Genel Kurul Kararının Yoklukla ve/veya mutlak Butlan ile malul olduğu ve İptalinin gerektiği” iddiasına dayandığı görülmüştür.
Davalı taraf ise; süresi içinde cevap dilekçesi vermemesi nedeni ile Mahkememizce Münkir Kabul edilip davacının dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Davacı Tarafın Davası; 6102 Sayılı Kanunun 445.md de ifadesi bulan ”Genel Kurul Kararlarının İptali ” davasıdır. Davacı Taraf ayrıca; dava dilekçesinde Genel Kurulda alınan kararların 6102 Sayılı Kanunun 447.md. Uyarınca Batıl olduğunun tespiti Talebinde bulunmuştur.
Davamızın konusu ; Davalı şirketin 04/06/2016 Tarihinde yapılan 2015 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararlara ilişkindir.
Davacı Tarafın İptal istemine konu talebinin yasal dayanağı; 6102 Sayılı Kanunun 445. ve 446.maddeleridir.
6102 Sayılı Kanunun 445.md uyarınca İptal davası karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açabilir. Davalı şirketin Merkezi Mahkememizin Yetki alanında kalmakla birlikte, Dava 05/09/2016 Tarihinde açılmış, 04/09/2016 gününün resmi tatil olan hafta sonuna gelmesi sebebiyle Davanın üç aylık bak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu görülmüştür.
6102 Sayılı Kanunun 446.md. de İptal Davası açabilecek kişiler belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiği üzere 6102 Sayılı Kanunun 446.md./1 davacıların Toplantıda hazır bulunduğu, karara olumsuz oy verdikleri , muhalefetini tutanağa geçirttikleri tespit edilmiş olmakla İptal Davası açısından dava şartı gerçekleşmiştir.
Davacı tarafın; Genel Kurulda alınan kararların 6102 Sayılı Kanunun 447.md. Uyarınca Batıl olduğunun tespiti Talebi ise süreye tabi değildir.
Dava şartlarının gerçekleştiği tespit edilmiş olmakla davacı tarafın iddialarının değerlendirilmesi gerekmiştir.
-Davacı Taraf Genel Kurul Toplantısının şirket merkezinin dışında “… adresinde yapıldığını ve bu sebeple alınan kararların yokluğunun tespitini talep etmiş olmakla; Davalı Şirketin Ticaret sicil kayıtlarından adresinin “… “olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu genel kurul toplantı tutanağında da toplantının “…” adresinde yapıldığı görülmüştür.28.11.2012 Resmi Gazetede yayınlanarak Yürürlüğe giren 28481 Sayılı ”Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile bu Toplantılarda bulunacak gümrük ve ticaret bakanlığı temsilcileri hakkında yönetmelik” te Toplantı yerine ilişkin düzenleme mevcuttur. Yönetmeliğin 8./1 maddesi uyarınca ”Genel kurul toplantıları, esas sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, şirketin merkezinin bulunduğu mülki idare birimi sınırları içinde yapılır. Şirket merkezinin bulunduğu yerde toplantının hangi adreste yapılacağı esas sözleşmede özel olarak belirtilmemişse, bunu belirleme yetkisi toplantı çağrısı yapanlara aittir.” Davalı şirketin Genel Kurul toplantısı şirket merkezi adresinin binanın sadece farklı bir katında yapılmıştır. Toplantı şirket Merkezinin bulunduğu … İli, … ilçesi sınırları dahilinde yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir.
-Davacılar huzurdaki davaya konu olan Genel Kurul Toplantısının ertelenen 30.03.2016 tarihli toplantının devamı niteliğinde olduğunu; 30/03/2016 Tarihli toplantıda toplantı Başkanlığı seçimi yapılmış olmasına rağmen toplantının devamı niteliğinde olan 04.06.2016 tarihli dava konusu toplantı için yeniden toplantı başkanlığı seçimin yapılmasının toplantıda alınan kararların yokluğu sonucunu doğuracağını iddia etmişler ise de; Bilirkişi heyeti tarafından da tespit edildiği üzere dava dosyasında 30/03/2016 tarihinde Genel Kurul yapıldığına ilişkin bir tutanak bulunmadığı gibi Davalı şirketin Ticaret sicili kayıtlarında 30/03/2016 tarihinde Genel Kurul Toplantısı yapıldığına ilişkin belge bulunmadığından davacı tarafın bu yöndeki iddiası mahkememizce sübut bulunmamıştır.
-Davacılar Genel Kurulda söz hakkının 10 dakika ile kısıtlanmasına ilişkin kararın pay sahibinin genel kurulda düşüncelerini açıklama ve bilgi alma hakkını ihlal ettiğini ve bu sebeple Genel Kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu iddia etmişler ; Bilirkişi heyetinde bulunan Yeminli Mali Müşavir Bilirkişi …” Pay sahibinin bir yıllık süreyi içeren faaliyet raporunun ve mali tablolar üzerinde görüşlerini bildirmeleri için 10 dakikalık kısıtlama konulmasının fiilen ortağın müzakerelere katılma hakkını bertaraf edecek nitelikte bulunduğunu ” belirtmiş ise de; Pay sahibinin genel kurula katılma hakkının devamı niteliğinde olan müzakerelere katılma hakkı, vazgeçilemez ve bertaraf edilemez nitelikte bir haktır.Bilirkişi Heyetinde bulunan …’ ın da raporda belirttiği üzere söz hakkının sınırsız olarak kullanılması genel kurulun çalışmasını engelleyebileceği gibi, hakkın kötüye kullanılması halinde genel kurulun karar almasını dahi engelleyebilir. Davalı Şirketin 16/04/2015 tarih ve 8802 sayılı Türkiye Ticaret Sicîli Gazetesi’nde ilan edilen Genel Kurul Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönergesinin 11/3 maddesi uyarınca “Konuşmaların Süresi, başkanın veya pay sahiplerinin önerisi üzerine, gündemin yoğunluğu, görüşülmesi gerekli konuların çokluğu, önemi ve söz almak isteyenlerin sayısına göre genel kurulca kararlaştırılır. Bu gibi durumlarila genel kurul önce konuşma süresinin sınırlanmasının gerekip gerekmeyeceğini ve sonra da ne olacağı konularında ayrı ayrı oylamayla karar verir” . Davalı Şirket’in iç yönergesinde konuşma sürelerinin kısıtlanabileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca, dava konusu genel kurulda konuşma süresinin kısıtlanıp kısıtlanmayacağı, kısıtlanacaksa bunun süresi oylamaya konulmuş ve genel kurul söz hakkının 10 dakika ile sınırlanmasına karar vermiştir. Bu hali ile konuşma süresinin kısıtlanmasında Mahkememizce hukuka aykırı bir yön bulunmadığı hususu sabit bulunmuştur.
-Davacılar, davalı şirket ortaklarından … A.Ş, … Ticaret A.Ş ve … Holding A.Ş’in payları üzerinde … bank A.G ve … A.Ş ile yaptıkları kredi sözleşmesi uyarınca rehin ve intifa hakkı tesis edildiğini; TTK m. 432/2 uyarınca genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının rehin alan intifa hakkı sahibinde olduğunu, rehin alanlarca yeniden yetkilendirme yapılmadan rehin veren şirketlerin genel kurula katılma haklarının bulunmadığını belirterek genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunu iddia etmişler ise de; Davacı tarafın iddiasının yasal dayanağı olan 6102 Sayılı Kanunun 432.md/2 aynen ” Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla pay sahibine karşı sorumludur.” şeklindedir. Buna göre pay üzerinde intifa hakkı kurulması halinde oy hakkı intifa hakkı sahibine aittir. Ancak bu kural emredici bir hukuk kuralı olmayıp, taraflar intifa hakkı kurulmasına ilişkin sözleşmede bunun aksini kararlaştırarak oy hakkının intifa hakkı sahibi yerine pay sahibi tarafından kullanılmasını kararLaştırabilirler.28.11.2012 Resmi Gazetede yayınlanarak Yürürlüğe giren 28481 Sayılı ”Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile bu Toplantılarda bulunacak gümrük ve ticaret bakanlığı temsilcileri hakkında yönetmeliğin 18md/4 aynen ”Hamiline yazılı pay senedini, rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler sebebiyle elde bulunduran kimse, pay sahibi tarafından bu Yönetmelik hükümleri uyarınca yetkilendirilmişse genel kurula katılıp oy kullanabilir.” şeklindedir.
Davalı taraf cevap dilekçesinin eki olarak 13/10/2015 tarihli “(Yeddieminli ) Hisse Rehin Sözleşmesi” ni ibraz etmiştir. Davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi ibraz etmemesi nedeni ile Mahkememizin ara kararı ile münkir konumda olduğuna karar verilmiştir. Bu hali ile Münkir sayılan Cevap dilekçesi ile birlikte ibraz edilen “(Yeddieminli ) Hisse Rehin Sözleşmesi” nin delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu önem arz etmektedir. 6100 Sayılı Kanunun 129.md uyarınca Davalı Taraf cevap dilekçesi ile birlikte delillerini bildirmek zorundadır. 6100 Sayılı Kanunun 41.md ” Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” şeklindedir. 6100 sayılı Kanunun 145.md. 1. Cümlesinde Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremeyecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu hali ile delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir.
Bu durumda 6100 Sayılı Kanunun 145.md.diğer bentlerinin de incelenmesi gerekmektedir. Kanun maddesi aynen ” Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. ”şeklindedir.
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere Dava konusu genel kurul tutanağı incelendiğinde davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin, söz konusu pay sahiplerinin paylan üzerinde rehin hakkı kurulduğu beyanında bu paylar üzerinde intifa hakkı kurulduğu anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyesinin Sözleşme’nin 4,3 maddesinin 2, paragrafında genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının İntifa hakkı sahiplerinde olduğu yönündeki kayıtlara düşen beyanının değerlendirilmesi gerekmekte olup Mahkememizce davalı tarafça ibraz edilen “(Yeddieminli ) Hisse Rehin Sözleşmesi” nin 6100 Sayılı Kanunun 145.md kapsamında sonradan ileri sürülmesinin yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı ve davacının iddiasının değerlendirilmesi için incelenmesi gereken zorunlu belge olduğu yönünde kesin kanaat hasıl olmuştur. Bu hali ile sözleşme delil olarak incelenmiştir. Sözleşmenin incelenmesi sonucunda, Sözleşme’nin … A.Ş, .. Ticaret A.Ş ve … A.Ş ile … A.Ş ve … A,G arasında imzalandığı; Sözleşme”nin konusunu düzenleyen 2.md uyarınca davalı Şirket’in kullandığı krediyi teminen yukarıda belirtilen Şirketler’in, davalı Şirkette ki hisseleri üzerinde rehin ve intifa hakkı kurulması olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmesinin 4.3 maddesinin 2. Paragrafı uyarınca ” Rehin alanlar {… A.Ş ve … AG} Rehin verenleri, GKS’de tanımlandığı şekilde herhangi bir iemerrid durumu oluşmadıkça, rehinli hisseler ile ilgili her şekil ve surette genel kuntla katılma ve oy hakkını ve bu haklan ile ilişkili sair haklarını TTK madde 432/2 çerçevesinde kutlanmaya yetkilendirmişlerdir. Her ne kadar … Pazarlama A.Ş. .. Ticaret A.Ş ve … Holding A.Ş payları üzerinde rehin ve intifa hakkı kurulmuş olsa da, 6102 sayılı TTK m, 432/2 hükmüne uygun olarak bu şirketler (rehin verenler) rehin alanlar ve intifa hakkı sahipleri tarafından açıkça genel kurula katılma ve oy kullanma hususlarında yetkilendirilmiş olduklarından davacı tarafın bu yöndeki iddiası mahkememizce sübut bulunmamıştır.
-Davacı taraf yetkisiz kişilerin toplantıya katıldığı ve denetçi seçimine ilişkin konuların finansal tablolara bağlı konulardan olması nedeni ile ertelenmesi gerektiği gerekçesi ile dava konusu Genel Kurulda, Eren Bağımsız Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş’nin 2016 yılı için bağımsız denetçi seçilmesine ilişkin kararın iptalini talep etmişler ise de; Yukarıda belirtilen gerekçelerle … Pazarlama A.Ş, … Hizmetleri Ticaret A.Ş ve … Holding A.Ş. nin oy hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır. 6102 Sayılı Kanunun 420.md incelenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı Kanunun 420.md aynen ” Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet sitesinde yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen usule uyularak toplantıya çağrılır.” şeklindedir. Davacılar, finansal tabloların müzakeresinin denetçi seçimi ile bağlı bir konu olduğunu ileri sürmüşler ise de davalı şirket yakın zamanda bağımsız denetime tabi olmuş ve ilk defa bağımsız denetçi seçmiştir. 2015 yılma ilişkin finansal tabloların henüz genel kurul tarafından onaylanmamış olması, denetçinin seçilerek göreve başlamasına engel teşkil etmemektedir. Bir ay sonra yapılacak toplantıda finansal tabloların onaylanmaması olasılığında bu durum finansal tabloların yok hükmünde olduğu veya düzenlenmemiş sayılma gibi bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmayacaktır. TTK uyarınca finansal tabloların düzenlenmemiş sayılacağı, hüküm ve sonuçlarını doğurmayacağı tek durum, TTK m, 397/2 uyarınca bağımsız denetime tabi olup da finansal tabloların bağımsız denetimden geçmemesidir. Bunun dışında TTK hükümleri uyarınca finansal tabloların düzenlenmemiş sayılmasını düzenleyen herhangi bir hüküm TTK’da bulunmamaktadır. Davacılar ayrıca seçilen denetçinin dava dışı yöneten pay sahiplerinin uhdesinde olan … A.Ş’nin bağımsız denetimini de yaptığını, bu sebeple tarafsızlığı konusunda ciddi endişelerinin olduğunu ileri sürmüşse de Bilirkişi raporunda buna ilişkin dava dosyasında herhangi bir belgeye rastlanmamıştır yönünde ki tespitleri doğrultusunda bu yönde ki iddiaları mahkememizce ispatlanamamış görülmüştür.
-Davacı taraf denetçinin Ücretinin belirlenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi kararında alt ve üst limit belirlenmemesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de; 6100 Sayılı TTK m. 408’de Denetçinin ücretinin belirlenmesinin Genel kurulun vazgeçilemez ve devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmadığı, Bu hali ile denetçinin ücretin belirlenmesinin yönetim kuruluna devredilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde mahkememizce kesin kanaat hasıl olmuştur.
-Davacı taraf yönetim kurulu üyelerine TTK m. 395 ve 396 uyarınca gerekli izinlerin verilmesinin finansal tablolara ilişkin müzakerelerle bağlantılı olmasından dolayı bu konudaki oylamanın da bir ay sonraki toplantıya ertelenmesi gerektiğini ileri sürerek dava konusu genel kurul toplantı sının 9 no.lu kararının, iptalini talep etmişler ise de; Yukarıda belirtildiği üzere … A.Ş, … Ticaret A,Ş ve … A.Ş.’nin oy hakkının bulunduğu hususu mahkememizce sabit bulunduğundan TTK m. 395 ve 396 uyarınca yapılacak oylama finansal tabloların oylamasına ilişkin olmadığından davacı tarafın bu yönde ki iddiası mahkememizce yerinde görülmemiştir.
-Davacı taraf Yönetim Kurulu üyelerinden … ve …’ün baba oğul olup …’ün amca çocukları olduğunu, Hüseyin Kızanaklı’nm pay sahiplerinden … Tic. A.Ş ve … Holding A.Ş yönetim kurulu üyesi olduklarını, bu sebeple TTK m, 436 uyarınca oy kullanamayacağını ileri sürmüşler ise de; 6102 Sayılı Kanunun 436.md aynen ” Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.” şeklindedir. Yargıtay kararlan uyarınca bir yönetim kurulu üyesi kendisi ile ilgili kararın alınmasında oy hakkından yoksun ise de, bu halde diğer yönetim kurulu üyesi ile ilgili oylamaya katılabilir. Davacı tarafın iddiası doğrultusunda … ve … baba oğul, …’ün amca çocukları olduğu anlaşılmakla birlikte Genel kurula asaleten katılan …, … ve …’ün toplam oy miktarının 7,150 olduğu bu kişiler oylamada oy kullanmadıkları, Kararın 878.800 adet olumlu oy ile alındığı, Bu kişilerin kullandıkları 7.150 oy çıkarıldığında olumlu oyların oylamaya etkili olmadığı, bu kişilerin kullandıkları oylar olmasa da dahi her bir yönetim kurulu üyesi açısından verilen izinler için gerekli nisabm fazlasıyla sağlandığı anlaşılmakla davacı tarafın iddiası mahkememizce sübut bulunmamıştır. Yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılmış sorumluluk davalarının derdest olmasının anılan kararın iptali olmayacağı yönünde mahkememizce kanaat hasıl olmuştur.
Sunulu nedenlerle; Davacı tarafın Davalı şirketin Genel Kurulunda alınan kararların Yoklukla, Mutlak Butlan ile Malul olduğunun tespiti ve iptali davasının Reddi yönünde aşağıda ki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacı tarafın, Davalı şirketin Genel Kurulunda alınan kararların Yoklukla, Mutlak Butlan ile Malul olduğunun tespiti ve iptali davasının REDDİNE;
2-)Davacı tarafça yatırılan 29,20.TL.Peşin harcın 35,90.TL.karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 6,70.TL.harcın davacıdan alınarak HAZİNE ADINA İRAD KAYDINA;
3-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 2.180,00.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı tarafça yatırılan 4,60.TL.harcın davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine;
6-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 25/10/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …