Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/868 E. 2018/335 K. 12.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/868 Esas
KARAR NO : 2018/335

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2016
KARAR TARİHİ : 12/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … poliçe numarası ile kasko sigortalı bulunan … plakalı, … marka model ve tipindeki aracın 20.02.2016 tarihinde geçirmiş olduğu kaza nedeniyle pert olduğunu, davalı … şirketinde hasar dosyası açıldığı, sigorta poliçesinde “ sigorta şirketinin aracı hasar tarihi itibari ile rayiç değerine kadar teminat altına alındığı” hükmü yer almasına rağmen rayiç değerinden çok düşük bedeller ödenmesinin teklif edildiğini, daha sonra ödeme yapılmasının reddedildiğini beyan ederek, dava konusu aracın rayiç bedelinin tespit edilerek bu bedelin kaza tarihi olan 20/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alanarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı ile müvekkili kooperatif arasındaki poliçeye göre rayiç değerin rizikonun gerçekleştiği tarih itibari ile sigortalanan araç markasının yetkili özel araç satışı yapan galeriler ile internet üzerinden satış yapan sitelerden belirlendiğini, mevcut yerlerden tespit edilen en az üç değerin ortalamasının rayiç değer olarak kabul edildiğini, aracın üzerine poliçe yapılırken veya sonradan monte edilmiş bulunan aracın standardı dışında kalan parça ve aksesuarların sigortacıya bildirmek ve bununla ilgili ek pirimi ödemek suretiyle rayiç değer tespitinde ayrıca dikkate alındığını, mahkemece daha sağlıklı bir değerlendirme yapılması için nesnel ve bilimsel veriler çerçevesinde bağımsız ve tarafsız bir bilirkişiden hasar bedeli raporu alınmasını talep ettiklerini, ayrıca davacının kaza tarihinden itibaren faiz talep ettiğini bu talebin yersiz olduğunu faiz talebinin ön koşulunun davacının muaccel hale gelen bir alacağa sahip olması ve bu alacak nedeniyle davalıyı temerrüde düşürmesi gerektiğini, hükmolunacak tazminat tutarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini beyanla davanın kısmen yada tamamen reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlük tarihi olan 28.05.2014 tarihinden sonra açıldığından bu davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine mi, yoksa genel mahkemelerine mi ait olduğu hususu önem taşımaktadır.
6502 Sayılı Kanunun 3. maddesine göre tüketici işlemi eser, taşıma, simsarlık, sigorta vekalet, bankacılık vb. sözleşmeleri de dahil olmak üzere mesleki ve ticari amaçla hareket etmeyen tüketicilerce kurulan her türlü sözleşme ve işlemi kapsar. Bu gelişen durum nedeniyle Asliye Hukuk veya Ticaret Mahkemelerinde görülmekte olan davalar da bu kanun kapsamına alınmıştır. Kanun koyucu yasanın 83/2 maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” diyerek kanunun uygulanma alanını daha da genişletmiştir. Aynı yasanın 73. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketmeye yönelik uygulamalarda değişebilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu düzenlemesi yer almıştır.
Somut olayda, davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Kanun’dan sonra açılmasına, 6502 Sayılı Kanunun 73/1.fıkrasındaki düzenlemede belirtildiği üzere davacı tüketici konumunda olup davalı … şirketi ile aralarında aktedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği dikkate alınarak ve görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup mahkemece de kendiliğinden dikkate alınması zorunlu bulunduğundan davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmış (Yargıtay 17 HD 2016/10687 E, 2017/4979 K sayılı, 26/04/2017 tarihli kararı da bu doğrultudadır), dava tarihinden önce yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3, 73/1, 83/2 maddeleri uyarınca iş bu davaya bakma görevinin mahkememize ait olmamaması, Tüketici Mahkemelerine ait olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c, 115/2 maddeleri gereğince davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
1- Davanın görev nedeni ile reddine,
2- HMK 20 Maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/03/2018

Katip …

Hakim …