Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/853 E. 2021/809 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/853 Esas
KARAR NO : 2021/809

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/08/2016
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2000-2015 yılları arasında … internet sitesi aracılığı ile, sonrasında ise … sitesi üzerinden doktor randevu ve tercih portali hizmeti verdiğini ve 25 ülkede faaliyet gösteren … Türkiye’deki temsilcisi olduğunu, davalı kişinin 13.04.2015 tarihinde net 8.000,00 TL ücret karşılığında müvekkili bünyesinde işe başladığını, davalının 23.02.2016 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini ihbar ettiğini ve 29.02.2016 tarihinde işyerinden ayrıldığını, davalının işten ayrılmasından sonra iki ay geçmeden müvekkili ile aynı sektör ve alanda faaliyet gösteren … A.Ş.’de işe başladığını, müvekkili ile davalı arasırıda akdedilen iş sözleşmesinin 12. maddesine göre davalının hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebepten son bulması halinde 6 ay boyunca görevli olduğu bölgede sağlık konusunda iş yapan internet şirketlerinde çalışmayacağını, çalışmak için işe başvurmayacağını, gelen İş tekliflerini kabul etmeyeceğini ve kendisinin de böyle bir işletme kurmayacağını kabul ettiğini, rekabet yasağının ihlal edilmesinin brüt maaşının 3 katı tutarında cezaya sebep olacağını, Türk Borçlar Kanununun 444. maddesine göre çalışandan rekabet yasağına uyması istenebileceğini, aynı Kanunun 446. maddesi uyarınca cezanın ödenmesi halinde rekabet yasağı borcundan kurtulabileceğini, davalının kendi isteği ile işten ayrıldığını, davalının iş sözleşmesinin 12. maddesine aykırı davrandığını, cezai şart bedeli ödemesi ve haksız rekabete sebep veren eylemini sonlandırması gerektiğini, bu davanın Asliye Ticaret mahkemeleri tarafından görülmesi gerektiğini, davalının satış müdürü sıfatı ile müvekkil şirketin müşterileri ile çalıştığını ve dolayısı ile müşterileri tanıdığını, işin bütün detaylarına ulaşma imkanının olduğunu, yaptığı işlerden dolayı davacının çevresi, üretim sırları, yapılan işler hakkında bilgi sahibi olduğunu, davalının rakip şirkette çalışması maddi bir zarara sebep olmasa dahi- anılan sözleşmenin 12. maddesi gereği 32.115,00 TL cezai şart bedelini ödemesi gerektiğini, davalının rakip şirkette çalışıyor olmasının haksız rekabet fiilinin devam ettiğini gösterdiğini, davalının müvekkili şirkete ait doktor listeleri ve doktorlar hakkındaki bilgileri, hastaların doktorlar için yaptığı değerlendirmeleri, hastalara ait bilgileri, müşteri listelerini bilmesinin bu bilgilerin ifşa edilmesi anlamına geldiğini davalının çalıştığı şirkette birebir çalıştığı doktor ve müşterilerin listesi ile davalının yanında çalıştığı sırada sorumlu olduğu veya çalıştığı doktor ve müşteri listelerinin karşılaştırılarak zararın tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından alınan davalının bilgisayarında adli inceleme yapılması gerektiğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkının saklı kalması kaydı ile rekabet yasağının davalı tarafından ihlal edilmesi sebebi ile 32.115,00 TL’nin dava tarihinden itibaren kısa vadeli krediler için uygulanacak en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkil şirketin gizli bilgilerinin ifşa edildiğinin tespit edilmesine ve dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalının 13.04.2015 tarihli iş sözleşmesi kapsamında satış müdürü sıfatıyla davacının işletmesinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin görevinin kendine bağlı çalışan kişilerin, müşteri sıfatında olanı doktorlar ile yaptıkları görüşmeleri denetlemek olduğunu, müvekkili davalının davacı şirketin üst düzey yöneticisinin eşi ile anlaşmazlığa düştüğünü, satışlarda çok başarılı olmasına rağmen davalının şirketten/işten çıkarıldığını, 19.02.2016 tarihinde davacı şirketin iş sözleşmesini feshettiğini, 23.02.2016 tarihinde müvekkil davalı tarafından ibraname imzalandığını, bu ibraname sonrasında 01.03.2016 tarihinde müvekkile 26.114,40 TL tazminat ödendiğini, davacının öne sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin davacı şirket tarafından feshedildiğini, davalının davacı şirket üst düzey yöneticisinin eşi ile sorunlar yaşadığını, bu sorunların çözümü için ilgili kişilerle görüşülmesine rağmen çözüm bulunamadığını, 19.02.2016 tarihinde davacının çıkarma kararı alarak müvekkilini işten çıkardığını diğer çalışanlara duyurduğunu, bazı çalışanların bu durumu haksızlık olarak değerlendirdiklerini, davacı şirketin öncelikle 19.02.2016 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini duyurduğunu, 23.02.2016 tarihinde müvekkiline ibraname imzalatıldığını, davacının bu ibranameyi tazminat bedellerini ödeme karşılığı imzalattığını, 29.02.2016 tarihinde ise müvekkilinin SGK’dan çıkışının yapıldığını, müvekkil hesabına yatan tutarın 26.114,40 TL’si prim veya ikramiye olmayıp tazminat bedeli olarak ödendiğini, davacının davalıyı işten çıkarmasını haklı bir nedene dayandırmadığını, davalının işten çıkarıldığı için iş sözleşmesinde rekabet yasağı hükmünün geçersiz hale geldiğini, Türk Borçlar Kanununun 444. maddesinde rekabet yasağı hükümlerinin, işverenin önemli bir zarara uğraması halinde doğacağının belirtildiğini, müvekkilin halihazırda çalıştığı şirketin davacıya rakip olmadığını; anılan şirketlerin farklı konularda çalıştığını, müvekkilin de mevcut şirketinde davacı şirketteki görevinden farklı bir görev ile çalıştığını, bu bağlamda görevi ile ilgili yaptığı işlerde rekabet yasağını ihlal etmediğini, gizlilik hükümlerine aykırı davranmadığını belirterek ve dayanın aydınlatılması için dinlenmesi gereken tanıklara ait bilgileri vererek, davacı şirketin haksız davasının ve buna bağlı tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirmiş olduğu deliller toplanmış, tanık beyanları, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmenin ihlali iddiasına dayalı cezai şart ve tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı taraf, davalı ile 13/04/2015 tarihli iş sözleşmesinin akdedildiğini, davalının satış müdürü pozisyonunda çalışmaya başladığını, 23/02/2016 tarihinde davalının iş sözleşmesini feshettiğini ve 29/02/2016 tarihinde ayrılıp iki ay geçmeden aynı sektör ve alanda faaliyet gösteren Doktorsitesi.com isimli şirkette pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladığını, akdettikleri sözleşmenin 12 ve 13.maddesine göre davacı şirket ile aynı faaliyetleri gösteren rakip bir firmada çalışması ve rekabet yasağı ile gizlilik hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle cezai şart alacağının doğduğunu, 32.115,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı taraf ise sözleşmenin ihlalinin söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Buna göre, taraflar arasında 13/04/2015 tarihli iş sözleşmesinin akdedildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamakta, uyuşmazlık, davalının davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra aynı faaliyet alanında hizmet veren başka bir şirkette çalışıp çalışmadığı, haksız rekabet/gizlilik ihaline ilişkin şartlarının oluşup oluşmadığı ve cezai şart talep şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların bildirmiş olduğu delillerin toplanmasının ve tanık beyanlarının alınmasının ardından Mahkememizin 18/09/2018 tarihli ara kararı gereğince, tarafların ticari defterleri ve internet sitesindeki kayıtlar da incelenerek iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık da değerlendirilerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda rapor hazırlanmak üzere dosyamız mali müşavir, haksız rekabet konusunda uzman ve bilgisayar Mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 26/07/2021 teslim tarihli raporda özetle;
“1. Davalının işten ayrılması veya çıkarılmasını izleyen iki hesap döneminde davacı satışları yönünden belirgin artışlar olduğu, davalının davacıdaki işinden ayrılmasının davacı şirketin hasılatı üzerinde olumsuz bir etki oluşturduğu hususunun sabit olmadığı,
2. Davacı şirketin müşteri sayıları yönünden de anılan dönemlerde olumsuz bir gelişme yaşamadığı,
3. Davacının “potansiyel pazar payı, müşteri, hasılat konularında olumsuz etkilendikleri” iddiasına yönelik somut veri, bilgi ve belge görülemediği,
4. Dava dışı … A.Ş.’nin, davacı şirketin kendi sektörlerindeki başlıca rakipleri olması ve huzurdaki davaya taraf olmaması nedenleriyle incelemeyi kabul etmedikleri için, bu şirketin bilgileri incelenemediği, esasen bu incelemenin huzurdaki davaya da bir etkisinin bulunmadığı,
5. Davalının, dava dışı (yeni/bir sonraki) işyerinde çalışması esnasında davacı işverene ait bilgileri hukuka aykırı olarak kullandığının sabit olmadığı, davalının anılan yeni iş ilişkisi nedeniyle davacının önemli zarara uğradığının da ispat edilemediği, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün Türk Borçlar Kanunu 445 anlamında hakkaniyete uygun olmadığı,
6. Bu kapsamda davalı yanın hakkaniyete uygun olmaması nedeniyle geçerli kabul edilemeyecek rekabet yasağını ihlalinin söz konusu olmadığı, bir an için rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmü geçerli kabul edilse dahi davalının eylemleri nedeniyle rekabet yasağına ilişkin hükmün ihlal edildiğinin sabit olmadığı” yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiş, rapora yönelik itirazların bildirilmesi nedeniyle Mahkememizin 05/11/2019 tarihli ara kararı gereğince dosyamız ek rapor hazırlanmak üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 07/07/2021 teslim tarihli ek raporda özetle, kök rapordaki görüş ve kanaatin korunduğu rapor edilmiştir.
Bu kapsamda yapılan yargılama, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 13/04/2015 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin 12 ve 13. Maddelerinde fesih halinde haksız rekabet ve gizlilik hükümlerinin düzenleme altına alındığı, davacının, davalı tarafın söz konusu hükümleri ihlal ettiğinden bahisle eldeki davayı açtığı, bilirkişi raporu incelendiğinde, dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiğinin anlaşıldığı, mahkememizce itibar edilebilir bulunduğu, buna göre, davalının davacıdaki işinden ayrılmasının davacı şirketin hasılatı üzerinde olumsuz bir etki oluşturduğu hususunun sabit olmadığı, davacı şirketin müşteri sayıları yönünden de ilgili dönemlerde olumsuz bir gelişme yaşamadığı, “potansiyel pazar payı, müşteri, hasılat konularında olumsuz etkilendikleri” iddiasına yönelik somut veri, bilgi ve belge sunulmadığı, aynı şekilde davalının, dava dışı (yeni/bir sonraki) işyerinde çalışması esnasında davacı işverene ait bilgileri hukuka aykırı olarak kullandığının sabit olmadığı, davalının anılan yeni iş ilişkisi nedeniyle davacının önemli zarara uğradığının da ispat edilemediği anlaşıldığından davalının iş sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasını ispatla mükellef olan davacının taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 548,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 489,15 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.817,25 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 48,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 16/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)