Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/608 E. 2019/439 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/608
KARAR NO : 2019/439

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 13/05/2008
KARAR TARİHİ : 09/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat Davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan işletme sözleşmesi uyarınca, davalının müvekkiline ait ürünleri 07.07.2009 tarihine kadar B tipi tesisinde satmayı üstlendiğini, sözleşmeye konu ürünleri müvekkilinin dışında başka bir yerden temin etmemeyi ve satmamayı taahhüt ettiğini, bu tahhütlerine teminat teşkil etmek üzere davalının müvekkiline teminat mektupları verdiğini, süresi dolan teminat mektuplarının yenilendiğini ancak bazı teminat mektuplarının süresi dolmasına rağmen davalı tarafından yenilenmediğini, davalının işyerinde sadece müvekkiline ait ürün ve reklam malzemelerini teşhir etmeyi de taahhüt ettiğini, davalının bu taahhütlerine uymaması halinde, müvekkilinin 100.000-USD cezai şart ve zarar ziyan talebinde bulunma hakkının kararlaştırıldığını, ayrıca müvekkilinin davalının başka kaynaklardan petrol ürünleri tedarik etmesi halinde tespit edilen her seferde 500.000-USD cezai şarta hak kazanacağının öngörüldüğünü, müvekkilinin yapılan başka bir ariyet sözleşmesi uyarınca bir takım malzemeleri davalıya verdiğini, davalının 25.12.2007 tarihinde bir ihtarname göndererek yakın çevrede müvekkiline ait başka istasyonların açıldığını belirttiğini ve sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ifade ettiğini, oysa taraflar arasındaki sözleşmede davalının böyle bir hakkının bulunmadığının açıkça kararlaştırıldığını, Rekebat Kurumu tarafından yayınlanan 2002/2 Sayılı Tebliğ üzerine taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşme sonrası üç yıl olan rekabet etmeme yükümlülüğünün bayi (davalı) lehine bir yıla indirildiğini, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’ne göre iki akaryakıt istasyonu arasındaki mesafenin şehir içi yollarda bir; şehirlerarısı yollarda ise on kilometreden az olamayacağını, bu durum dahi davalının iddiasının doğru olmadığını kanıtlamaya yetirli olduğunu, müvekkilinin davalıya göndermiş olduğu cevabi ihtarnamede fesih talebinin haklı nedene dayanmadığı bu nedenle feshin geçersiz olduğunu bildirdiğini, dolayısıyla sözleşmenin taraflar arasında geçerli olmaya devam ettiğini, davalının süresi sona eren teminat mektuplarını yenilemediği ve başka bir şirkete ait petro ürünlerini satmaya başladığını, sözleşmenin yürürlükte olduğunu, davalının Rekabet Mevzuatına aykırılık sebebiyle sözleşmeyi feshettiği beyanının hiçbir haklı dayanağının olmadığını belirterek sözleşmenin aynen ifasına ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 20.000-TL tazminata, aynen ifanın mümkün olmaması halinde oluşan zararları karşılamak üzere ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 20.000-TL tazminata, ariyet olarak alınan malzemelerin iadesine, ayrıca her halükarda sözleşmede kararlaştırılan cezai şartların ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 10.000-USD’nin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı Vekili Davasında:
Dava Dilekçesini tekrar ederek dava dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı Vekili Davasında:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Feshin bozucu yenilik doğuran bir hak olduğunu bu nedenle muhatabına ulaşmakla hüküm ifade ettiğini, müvekkilinin bu hakkını 25.12.2007 tarihli ihtarnameyle kullandığını, ihtarnamenin davacıya 26.12.2007 tarihinde tebliğ edildiğini, sözleşmenin feshinin bu tarih itibariyle gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 2002/2 Sayılı Tebliğ’in kapsamı dışında kaldığını bu nedenle 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkandaki Kanun’un 4. maddesine aykırı olduğunu, davacının hakkını kötüye kullanarak müvekkiline ait istasyonlara yakın yerlerde yeni bayilikler verdiğini, bu bayilikliklere çok yatırıs yaptığını ve müvekkiline karşı daha avantajlı konuma getirdiğini, ihtarnameye rağman ariyet olarak vermiş olduğu malzemeleri davacının teslim almadığını, bu nedenle malzemelerin … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/11 D.İş-2008/12 K. sayı ve 23.01.2008 tarihli kararıyla belirlenen yere tevdi edildiğini, davacının herhangi bir zararının oluşmadığını, nitekim ortada geçerli bir sözleşmenin bulunmadığını bu nedenle hukuken mevcut olmayan bir sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle oluşan zarardan sözedilemeyeceğini, sözleşmede yazılı olan cezai şartın fahiş olduğunu ve BK. m. 161/3, 19 ve 20 uyarınca tenkisi, tamamen veya kısmen iptalinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
Taraflarca ibraz edilen deliler incelenmiş;talep edilen deliller toplanmıştır. Taraflar arasında düzenlenmiş işletme sözleşmesi, İşletme sözleşmesinin eki, Ariyet Sözleşmesi, Bayilik sözleşmesi, keşide edilen ihtarnameler incelenmiştir. … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/11 Değişik İş-2008712 Karar sayılı Tevdi mahalli tayinine ilişkin dosyası incelenmiştir.
Mahkememizin 22/03/2012 tarihi öncesinde; Konusunda uzman bilirkişi kurulu heyetinden 22.09.2012 tarihli rapor alınmış, bilirkişiler raporlarında, “Taraflar arasındaki işletme sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalının fesih ihbarının davacıya ulaştığı 26.12.2007 tarihine kadar yürürlükte kaldığının kabul edilmesi gerektiği, Fesih ihbarının ileriye yönelik bozucu yenilik doğuran bir hak olması nedeniyle, sözleşmenin aynen ifasına yönelik istemin yerinde olmadığı, Davalının sözleşmeyi süresinden önce haksız olarak feshetmiş olması nedeniyle davacının 26.12.2007-09.01.2008 tarihleri arasında yoksun kaldığı gelir kaybını tazmin etmekle yükümlü olduğu, buna göre davacının muhtemel oluşan gelir kaybını80.264,87 TL. olduğu, Alacaklı temerrüdü nedeniyle, davacının ariyet olarak vermiş olduğu malzemelerin iadesi talebinin yerinde olmadığı, Sözleşmede yer alan cezai şart hükmünün geçerli olduğu, bu nedenle davacının talep etmiş olduğu cezai şart miktarının haklı olduğu” yönünde raporlarını sunmuşlar, daha sonra itiraz üzerine yeniden aynı heyetten ek rapor alınmış, bilirkişiler 17.10.2011 tarihli ek raporlarında, “Kök rapordaki hukuki değerlendirmelerde her hangi bir değişiklik yapmayı gerektirecek yeni bir verinin mevcut olmadığı, diğer yandan, davacının davalıya yapmış olduğu satış tutarının 18.560.736 TL. olduğu anlaşılmakla, davalının % 3,02 ortalama kar oranı esas alınarak,hesaplanan kar kaybının 593.323,09 TL. olduğu, ancak davacının ortalama kar oranının % 7,45 oranına göre esas alınması gerektiği yönündeki talebine göre yapılan hesabın ise 1.463.661,26 TL. olabileceği, heyetimizin 593.323,09 TL.’lik hesaplamanın geçerli olduğu kanaatinde olduğu, ancak davacının talebi ile bağlı olduğu ve bunun dikkate alınması gerektiği”sonuç ve kanaatine vardıklarını belirterek ek raporlarını sunmuşlardır.
Mahkememizce 22/03/2012 tarihinde verilen karar ile ” Davacının davasının KABULÜ ile 593.323,09 TL. Kar kaybından taleple bağlı kalınarak 20.000 TL.’nin ve cezai şart olarak 100.000 USD ‘ nin taktiren ½ oranında tenkisi ile 50.000 USD cezai şart miktarından taleple bağlı kalınarak dava tarihi itibarı ile 10.000 USD ‘ ye karşı gelen talep gibi 12.600 TL. Cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ” şeklinde hüküm verilmiş, Mahkememizin kararı temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2012/9931 Esas-2012/17303 Karar sayılı ilamı ile ” Davalı, sözleşmeyi … firması ile imzaladığını, davacıyla aralarında imzalanmış sözleşme bulunmadığını, bu nedenle davacının dava açamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. … firmasının kısmen bölünmesiyle … A.Ş. adında oluşan davacı şirket tarafından bu dava açılmıştır. Dava konusunu oluşturan sözleşme ile ilgili malvarlığının kısmi bölünme sonucunda davacı şirkete devredilmesi halinde davacı şirketin aktif husumete ehil olduğu kabul edilmelidir. Dosyaya 05.07.2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi sunulmuş ise de, sözleşmenin 14. maddesinin altında yeralan devre konu malvarlığıyla ilgili listede dava konusu sözleşmenin bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre davacının aktif husumete ehil olup olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, davalının itirazına rağmen olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş, yasaya ve usule uygun bulunan Bozma ilamına uyulmuştur. Mahkememizin 16/04/2015 Tarihli kararı ile ” Davanın davasının Kabulü ile, 593.323,09 TL kar kaybından taleple bağlı kalınarak 20.000 TL nin ve cezai şart olarak 100.000 USD nin takdiren 1/2 oranında tenkisi ile 50.000 USD cezai şart miktarından taleple bağlı kalınarak dava tarihi itibariyle 10.000 USD ye karşı gelen talep gibi 12.600 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş , mahkememizin kararının temyiz edilmesi üzerine yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2015/12812 Esas, 2015/17331Karar sayılı ilamı ile ” Taraflar tacir olup, TTK’nun 24ve BK ‘nun 161/son uyarınca cezai şartın fahiş olduğu iddiası ile mahkemece sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın indirimine karar verilemez, ancak mahkemece, davalı tarafından cezai şartın ekonomik açıdan mahvına sebebiyet verebileceği iddiası bulunduğu takdirde bilirkişiden bu konuda rapor alınarak karar verilmesi gerekir. Mahkemece bilirkişiden, davalının ticari defter kayıtları incelenerek bir rapor alınmaksızın cezai şart konusunda indirime gidilmesi doğru görülmemiştir. Kar mahrumiyetine ilişkin hesaplamanın ise, taraflar arasındaki sözleşme ile tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, sözleşmenin bakiye süresi içerisinde davacının, davalıya satacağı ürün miktarı ve bu miktar ürünle ilgili net karının bilirkişilere hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz ilamı bozulmuş, yasaya ve usule uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce Bozma ilamı doğrultusunda eksikliklerin giderilmesi dosyamız Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; Bilirkişi heyeti vasıtası ile düzenlenen 03/09/2018 Tarihli Rapora; İtirazların değerlendirilmesi için dosyamız Bilirkişi heyetine ek rapor düzenlemek üzere tevdi edilmiş, düzenlenen ek rapor ile birlikte dosya kapsamında ki deliller birlikte değerlendirilmesi neticesinde karar vermeye elverişli olduğu anlaşılmakla hüküm verilirken dikkate alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf, taraflar arasında yapılan işletme sözleşmesi uyarınca davalının 07.07.2009 tarihine kadar tesisinde müvekkiline ait ürün satmaya ve başka bir yerden ürün temin edip satmamaya dair taahhüdüne uymadığını, sözleşmede davalının yükümlülüğüne uymadığı takdirde 100.000.USD cezai şart ödeyeceğinin, ayrıca başka yerden petrol ürünü alındığının her tespitinde davacının 500.000.USD cezai şarta hak kazanacağının kararlaştırıldığını, ariyet sözleşmesi ile davalıya malzeme teslim edildiğini, ancak davalının 25.12.2007 tarihli ihtarname ile sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında 4054 sayılı Kanun’a aykırı olduğu gerekçesi ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirip, başka bir firmaya ait petrol ürünleri satmaya başladığını, feshin haksız olduğunu, taraflar arsındaki sözleşmenin Rekabet Kurumu onayından geçtiğini, sözleşmenin müvekkiline, yeni bayilikler açma konusunda yetki verdiğini, davacının, karşı ihtarname ile feshin haklı nedene dayanmadığını ve geçersiz olduğunu davalıya bildirdiğini belirterek, sözleşmenin aynen ifasına ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeni ile ticari temerrüt faizi ile birlikte şimdilik 20.000 TL zararın tazminine, ariyet olarak verdiği malzemelerin tarafına iadesine, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin de ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 10.000 USD ‘sinin tazminine karar verilmesini etmiştir. Davalı Taraf ise davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, sözleşmede taraf olmadığını, feshin bozucu yenilik doğuran bir hak olarak davacıya ulaşmakla hüküm ifade ettiğini, 26.12.2007’de davacıya tebliğ edilmekle bu tarihte feshin gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesine aykırı olduğunu, davacının hakkını kötüye kullanarak yakın yerlerde bayilik verdiğini, ariyet verilen malzemeleri davacının teslim almadığını, bundan dolayı mahkemenin tespit ettiği yere tevdi edildiğini, sözleşmenin hukuken mevcut olmadığından ifa edilememesi nedeni ile oluşan zarardan bahsedilemeyeceğini, cezai şartın fahiş olduğundan tenkisi ya da iptalinin gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davanın Sözleşmesel dayanağı taraflar arasında düzenlenmiş bulunan bayilik Sözleşmesidir. Davacının Talebi Kar kaybı ve cezai şart talebine ilişkindir. Yargıtay Bozma ilamları, Toplanan deliller ve düzenlenen Bilirkişi raporları ile belirlendiği üzere; Taraflar arasında 07.07.2009 tarihinde sona erecek İşletme sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı tarafça, davalı taraf adına gönderilen …. 2.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin 09.01.2009 tarihinde kendiliğinden sona ereceğinin de davalı tarafa bildirildiği, İşletme sözleşmesi davalı tarafından 25.12.2007 tarihinde tek taraflı olarak fesih ihbarı ile feshedildiği, davalının bayilik sözleşmesini feshetmeden önce, haklı bir sebebe dayanarak davacıyı ihtar ettiğine ve uyardığına ilişkin dosyada bir delilin mevcut olmadığı görülmüş, Bu hali ile davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haksız fesih olduğu, davacı tarafın Kar kaybı ve Cezai şart talep edebileceği görülmüştür. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; Davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, davalı tarafın Ticari defterlerinin açılış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin hiç yapılmamış olduğu görülmüştür. Davalı tarafın Sözleşmeyi haksız olarak feshedilmesinden dolayı Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere Davacı tarafın talep edebileceği kar mahrumiyeti günlük 1.484,70.TL. 6 aylık toplam kar kaybının 267.246.TL. sözleşmenin sonuna kadar olan süre için toplam kar mahrumiyetinin 564.186,00.TL. olarak belirlenmiştir. Davacı tarafın dava dilekçesine konu Kar Mahrumiyeti talebi 20.000.TL. olduğundan talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davacının 100.000.USD. cezai şart alacağı için şimdilik 10.000.-USD karşılığı Türk lirası 12.600.TL. talep etmiştir. Bilirkişi heyeti vasıtası ile Davacının talep hakkını saklı tuttuğu 90.000-USD. tutarındaki Cezai şartın ekonomik açıdan davalı yanın mahvına sebep olup olmayacağı yönünden inceleme yapılmış, Cezai şart talepli davanın 13.05.2008 tarihinde açıldığı, 13.05.2018 tarihinde 90.000.-USD cezai şart tutarının TL. karşılığı (90.000 x 1,2541 =) 112.869.-TL. olduğu ve bu miktarın davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı, ancak 90.000.-USD’nin 03.09.2018 tarihi itibariyle TL karşılığı (90.000 x 6,63 =) 596.700.-TL olduğu dikkate alındığında, davalı tarafından cezai şartın 596.700.-TL olarak ödenmesi halinde, davalı şirketin özvarlığmın tamamını kaybederek (-)123.674.-TL. kadar borca batık olacağı ve şirketin iktisadi mahvına sebep olacağı yönünde tespit yaptıkları anlaşılmakla birlikte Davacı tarafın dava dilekçesine konu cezai şart talebinin 10.000.USD’ nin TL. karşılığı 12.600.TL. olduğu, yapılan hesaplamalar dikkate alındığında davacı tarafın talebine konu cezai şart miktarının ödenmesinin davalının mahvına sebep olacak miktarda bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafın davasının KABULÜ ile; 20.000.TL. Kar kaybının ve 10.000.USD. nin TL.karşılığı olarak 12.600.TL.Cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine;
2-)Karar tarihine göre alınması gereken 2.226,91.TL. Karar ve ilam harcından peşin alınan 440,10.TL. Peşin. harcının mahsubu ile bakiye 1786,81.TL. harcın davalıdan tahsili ile HAZİNE ADINA İRAD KAYDINA,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.912,00.TL. nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan toplam 10.196,40.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Taraflarca yatırılan, bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememiz dosyasından verilen karar daha önce yargıtay incelemesinde geçmiş olmakla;ilgililere kararın tebliğinden itibaren 15 Gün içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile TEMYİZ YOLU açık olmak üzere oy birliği ile taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı. 09/05/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Peşin Harç : 440,10,- TL
Başvuru Harcı : 14,00 .- TL
Vekalet Harcı : 2,30 .- TL
Bilirkişi Ücreti : 9.250,00.- TL
Posta Giderleri : 490,00.- TL
Toplam : 10.196,40.- TL