Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/431 E. 2018/60 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/431
KARAR NO : 2018/60

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı ile arasında 17/02/2010-28/03/2011 ek 01/04/2013-01/04/2014 tanzim tarihli elektrik satış sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeler gereğince müvekkili şirketin elektrik enerjisini davalı şirketten aldığını, davalı şirketin kullanılan elektrik tüketim miktarına göre müvekkiline fatura tahakkuk ettirdiğini, bu fatura bedellerine hizmet bedeli karşılığı olmayan ‘Kayıp-Kaçak Bedeli, dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli” adı altında ücretler yansıtılarak müvekkillinden tahsil edildiğini, … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya 31/01/2011 tarihinden30/11/2014 tarihine kadar ödenen kayıp kaçak bedeli 192.808,00.-TL nin iadesinin istendiğini, davalının ihtarnameye cevap dahi vermediğini, 31/01/2011 ila 31/12/2015 tarihleri arasında davalıya ödenen toplam 526.608,55 TL kayıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma bedellerinin faturaların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; faturalara yansımış olan dava konusu bedellerin EPDK tarafından ilan edilen bedeller olduğunu, elektrik perakende ve toptan satış şirketleri tarafından uygulanmakta olan elektrik enerjisinin maliyet unsurları içinde kaldığını, müvekkili şirketin lisans sahibi olduğunu, müvekkilinin EPDK tarafından belirlenen ve tüketiciye yansıtılan bu bedelleri, elektrik üretim şirketlerine ve elektrik iletim şirketlerine aktarmakta olduğunu; bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, EPDK tarafından belirlenmiş faturalar aracılığı ile tüketicilerden topladığı bu bedellerin aracı sıfatı ile toplanarak diğer şirketlere aktarıldığını, müvekkili şirketin EPDK tarafından belirlenmiş faturalar aracılığı ile tüketicilerden toplandığı bu bedelleri tahsil edip etmeme gibi insiyatiflerinin bulunmadığını, kaldı ki davacı elektrik enerji kullanıcısı abonelik sözleşmesi tesis ederken , yakarıdaki yazılı mevzuatı kabul ve taahhüt ettiğini; EPDK nın kararlarına istinaden bu bedelleri tahsil etmekte yetkili olduklarını; talep edilen kayıp kaçak vs.bedellerin iadesi için her hangi bir yasal dayanağın bulunmadığını, bu nedenle haksız olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE /
Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp/kaçak vs. bedelinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/72454 Esas – 2014/679 karar sayılı hükmü ile “Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.”
Davada hukuk genel kurulunun bu kararına dayalı olarak açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasınm a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri, geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır.
Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde ; mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında ; benzer bir olayda ” dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” şeklindeki kararı mahkememizce nazara alınarak;
Dava tarihi itibariyle yukarıda işaret edilen 21/05/2014 tarihli HGK gereğince davasında haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve Ankara Bölge Adliyel Mahkemesinin 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 Esas -12 Karar sayılı hükmüde nazara alınarak, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Belirtilen nedenlerle:
HÜKÜM /
1-Konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken maktu harcın mahsubu ile bakiye 8.957,26.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu aşağıda dökümü yapılan toplam 181,40.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T ne göre hesaplanan 2.180,00.-TL maktu vekalet ücretinin davanın ve verilen kararın niteliği itibariyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayarak artan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadasine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine ( istinaf ) başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

MASRAF DÖKÜMÜ :
İlk dava harçları : 69,40.-TL
Tebligat müzekkere gideri : 112,00.-TL

Toplam : 181,40.-TL