Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/404 Esas
KARAR NO: 2019/766
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabete Dayalı)
DAVA TARİHİ: 13/04/2016
KARAR TARİHİ: 16/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabete Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın davacı şirkette İş Kanunu kapsamında 25.11.2014 – 09.01.2015 tarihleri arasında çalıştığını, davalının 09.01.2015 tarihinde özel sebeplere ve yeni kariyer yapma isteği sebebiyle kendisi tarafından istifa sebepli olarak İş Sözleşmesini fesih ettiğini, davacının iş sözleşmesinin 2.sayfasının VII nolu maddesinde, Rekabet Yasağı kararlaştırıldığını, işçinin sözleşme hükmüne göre iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki 1 yıl sürede davacı ile rekabet teşkil edecek davranışlarda bulanmama taahhüdü bulunduğunu, davalının bu taahhüde aykırı davranışının tespiti halinde davalının, davacıya 10.000,00- USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının reşit bir kişi olduğunu, işçi olarak davacıda çalıştığı dönemde işyerinin müşterileri ile ilgili bilgileri, işyerine ait sır niteliğinde olan edindiği özel bilgileri kullanması yasak olduğu halde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki bir yıllık sürede kullandığının tespit edildiğini, iş yerine ait sırrın, herkesin kolayca erişemeyeceği sadece davalı ya da benzer görevlerde çalışan belli kişilerin bildiği ve işverenin menfaati gereği saklı tuttuğu ticari, teknik verileri işten ayrılmasından sonra kullandığını, davalı …’ın rekabet etmeme taahhüdüne aykırı davranış sergileyerek bu konuda iyi niyet ve güvene dayanan akdi edimi yok saydığını, taahhüdüne aykırı olarak davacı şirketin rakibi konumunda olan …A.Ş. firmasında davacı şirketteki emsal görevde, bilgisini elinde bulundurduğu müşteri adresleri, yetkili kişiler, ürünler, ve fiyatların bilinerek kötüye kullanıldığını, davalının ahlak ve iyi niyet kuralına aykırı olan davranış sergilediğini, bu nedenle taahhüdü olan cezai şartı ödemesi gerektiğini, koşulların mevcut olduğunu, davalının müvekkili şirketin müşteri dataları, mal envanteri, pazar payı gibi mesleki sır vasfındaki bilgileri taahhüdüne aykırı olarak haksız rekabette kullanması, işten ayrılmasından itibaren de 1 yıllık yasak sürede bu ihlalleri yapmış olmasına rağmen de halen bu ihlaline devam etmesi nedeniyle, haksızlığın giderilmesi ve gerek cezai şartın ödenmesi gerekse davacı şirketin cezai şart miktarını aşan zararının tespit edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek 1 yıllık rekabet yasağı süreci içinde, davacı şirketle aynı konuda ticari faaliyet arz eden (gıda ve alkollü içki) firmada çalışması, çalıştığı şirkete davacının müşterilerinin tüm irtibat ve ürün alım bilgilerini de kullanarak, haksız zarara uğrattığının tespitiyle eyleminin hüsnüniyet kurallarına da aykırı olması ve sözleşme hükmünü bilerek ve isteyerek ihlal ettiğinden, 10.000,00 USD cezai şart karşılığı 28.300,00- TL’nin işverenin zararı kapsamında davalıdan tahsiline, davalının haksız eyleminin davacı şirkette cezai şart miktarından çok daha fazla zarara sebep olduğundan davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak tespit edilecek zararın davalıdan tahsiline tespit edilecek miktar için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak haksız eylemin başladığı tarihten işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 25.11.2014 tarihinde imzalanan iş sözleşmesine göre davalının “Ticari Pazarlama Şefi” olarak davacı şirkette çalışmaya başladığını ve deneme süresi içerisinde 9.1.2015 tarihinde iş akdine son verdiğini, taraflar arasında akdedilmiş olan iş sözleşmesinin tek taraflı olarak sadece işçinin aleyhine ceza şart içeren hükümler bulunmakta olduğunu, işverenin aleyhine cezai şart vc işveren yükümlülüğünü konu alan hükümlerin bulunmadığını, iş sözleşmesinin rekabet yasağını konu alan maddesinde bahsi geçen maddenin sonuçlarının nelerden ibaret olacağının işçi ile işveren arasında müzakere edilerek karar verildiği belirtilmiş olmasına karşın davalının ekonomik bakımdan güçsüz durumda olması nedeniyle davalının özgür pazarlık olanağı bulunmadığını, davaya konu olan cezai şartın tek taraflı olarak kabul edilmek zorunda kalındığını, iş sözleşmesinin 2. sayfasının VII nolu maddesinde düzenlenen rekabet hükmü yasağının muğlak ifadeler içerdiğini, çalışına özgürlüğü hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, söz konusu maddede, “çalışan… sözleşmenin her ne sebeple, olursa olsun sona ermesinden sonra da, işverenin pazar payı ve ticari sırlarını kullanabileceği benzer mahiyette işyerinde fesih tarihinden itibaren / yıllık sürede çalışmamayı kabul ve taahhüt eder” şeklinde kurulan hükmün, yer, zaman ve işin türü bakımından sınırlandırmadığını, benzer mahiyetteki işten ne anlaşılması gerektiğinin açık olarak belirtilmediğini, bunun Yargıtay Kararları ve kanun maddesi gereği işçi konumunda olan davalının ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek rekabet yasağı olduğunu, bu sebepten rekabet yasağının geçersiz olduğunu davalının şirkete ait sır niteliğinde olan edindiği özel ve yasak bilgileri kullanarak davacıya zarar verdiği iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu, davalının şirkette işine başladıktan 1,5 ay sonra iş akdini özel sebepten dolayısıyla feshettiğini, bu kadar kısa sürc içinde davacı şirkette maddi anlamda zarar verecek mahiyette davacı tarafın ticari sırlarına vakıf olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının şirkette ticari sırları öğrenebilecek bir konumda ve sürede çalışmadığını, davacının zarara uğradığına ilişkin dava dosyasına herhangi bir delil sunmadığını, iş sözleşmesinin cezai şartların eşitliği ilkesine aykırı olacak şekilde akdedilmiş olduğundan geçersiz olduğunu, davacı tarafından şirket hakkında gizli ticari bilgilere sahip olması ve bilgileri kullanarak davacı tarafı zarara uğratmış olması soyut ve gerçeğe aykırı bir iddia olduğunu ileri sürerek davanın öncelikle görev yönünden, bu talebin kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesi, tanık beyanları, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, haksız rekabete dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının davacı şirkette iş sözleşmesi ile çalışması sonrasında haksız rekabet oluşturan davranışlarda bulunup bulunmadığı, bu uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususlarındadır. TTK 56 ve devamı maddeleri gereğince görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı tanığı … beyanında: ” … benim çalışmış olduğum Vem adlı şirkete gelip giderdi, o …dan ayrıldıktan sonra … adlı bir şirkette çalışmaya başladı, bildiğim kadarı ile bu… adlı şirket vardı, kurulmuştu, o da orada çalışmaya başladı, …’ın sonradan girdiği şirkete önceki şirketinin bilgilerini taşıyıp taşımadığı hususunda bilgim yoktur ” demiştir.
Davacı tanığı …beyanında: ” Ben davacı …Ş’nin satış müdürüyüm, halen bu görevi sürdürüyorum, … bir dönem … A.Ş ‘de bana bağlı olarak çalıştı, askerlik dönüşünde ise pazarlama bölümünde çalıştı, iki üç ay kadar sonra ani bir kararla istifa etti, daha sonra sahada hemen hemen bizim şirket ile aynı iştigal konusu olan bir başka şirkette çalıştığını duyduk, bizim firmamız ithalatçı bir firmadır, bizim tedarikçi firmalarımız ile …’ın tedarikçi firmalarının irtibatlı olduğunu firmaların bize gönderdikleri bilgilerden öğrendik, bu bilgiler şirketin genel müdürüne gönderilmiş, bir kaç tedarikçi firma bizim şirketle çalışmayı bırakıp onun geçtiği firma ile çalışmayı sürdürdü, bu durum bizim firmamızın yetkinliğinin ve büyüklüğünün ve isminin zedelenmesine sebebiyet veren bir husustur, sahada kötü konuşmalara , itibar kaybına neden olur, bizim şirketimizin firma kaybetmesi asli görevimizi yapamamamız anlamına gelen çok büyük bir kayıptır, zira biz üretici firma değiliz, ithalatçı firmayız. İşin gereği olarak … bizim şirketimizdeki müşteri datalarını, mal envanterlerini ve pazar payı bilgilerini doğal olarak bilir, birebir olarak bu bilgileri kullanıp kullanmadığını bilmiyorum, zaten bunu tespit etmek mümkün değildir ” demiştir.
Deliller toplandıktan sonra mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlenmesi için dosya Ekonomi Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi Dr. … ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi …’a tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından mahkememize sunulan raporda özetle; Davalının davacının iş yerinde sadccc yaklaşık bir ay kadar çalışmış olduğu, davacının yapmış olduğu işin niteliği dikkate alındığında davacının müşterilerine ilişkin bilgilerin ticari sır niteliğinde olmadığı, davalının, davacının sahip olduğu müşterilere ulaştığına dolayısıyla da davalının haksız eylemiyle davacının zarara uğradığına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığı, davacının herhangi bir zararının oluşmaması nedeniyle davacının TBK m. 444 hükmü uyarınca cezai şart tazminatı talep etme hakkının oluşmadığı beyan edilmiştir. Bilirkişi Raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
Davalının, davacı şirketten ayrılmasından sonra işe girdiği belirtilen …A.Ş. firması, davacı şirket ile aynı iştigal konusunda faaliyet göstermektedir. Bu şirket adına İstanbul Anadolu …Asliye Hukuk Mahkemesi …E. sayılı dosyası ile görülmekte olan iflasın ertelenmesi davası sonuçlanarak firmanın 2018 yılında iflasına karar verilmiş ve iflasına ilişkin karar 10 Ocak 2019 tarihinde … Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.
Davalı, davacı şirkette 25.01.2014-09.01.2015 tarihleri arasında “Ticari Pazarlama Şefi” olarak çalışmıştır. Alkollü içki sektörü de olmak üzere her türlü hızlı tüketim ürünlerinin satış ve dağıtım organizasyonu içerisinde “Şef” pozisyonu, orta kademe yönetici altı bir seviyede sorumluluk taşıyan bir pozisyonda yer alır. Şef pozisyonlarının genel olarak bağlı oldukları yöneticilerinden aldıkları talimatlar doğrultusunda hareket etmeleri beklenir. Esasında şirketlerin hedeflerinin gerçekleştirilmesinde doğrudan sorumlulukları yoktur, ancak hedeflerin gerçekleşmesi aşamasında operasyonel sorumlulukları bulunmaktadır. Bu durum sözleşmenin i. maddesinde ”Personelin Yapacağı İş: Ticari Pazarlama Şefi” tanımlamasında da net biçimde ortaya konmuştur. Hizmet Sözleşmesinin 1. maddesinde sözleşmenin imzalanması ile 1 yıllık bir sürede “şirket satış hedeflerine ulaşmak üzere, şirket ve şirket ürünlerini müşterilere tanıtmak, promosyon ve aktivitelerle ilgili bilgi vermek, düzenli müşteri ziyaretleri ile müşteri taleplerine yanıt vermek, yeni müşteriler kazanmak vc ilgili menüleri yapmak olacaktır” şeklinde tanımlanmıştır. Görev tanımında davalının ticari temsilci, ticari vekil veya diğer tacir yardımcı vb gibi işletme sahibi adına karar verecek pozisyonda yer almamaktadır. Görev tanımı içerisinde yer alan ticari sır niteliğinde olduğu düşünülen en önemli veri şirket müşteri bilgileridir. Ticari Pazarlama Şefi şirketin sahip olduğu müşteri bilgileri ile şirketin müşterilerini ziyaret ederek satış faaliyetini gerçekleştirecektir. Alkollü içki sektörünü diğer satış ve dağıtım sektörlerinden ayıran en önemli nokta satış şirketlerinin sahip olduğu müşteri bilgilerinin kamuya açık bilgi olmasıdır. Şöyle ki; Sektör ürünleri gereği kamu denetimi ve gözetiminde ve her türlü üretim ve satış faaliyeti tamamen kamunun denetiminde yapılmaktadır. Alkollü içkilerin toptan ve perakende ticaretinin yapılması, bu ticareti yapacak gerçek ve tüzel kişilerin … Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığından (eski Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu TAPDK) satış belgesi alması ile mümkündür. Bu belgesi olmayan toptancılar, belgesi olmayan perakendecilere de (perakendeci veya açık alkollü içki tüketim noktaları) satış yapamazlar. Bu nedenle alkollü içki sektöründeki üretim-ithalat, toptan satış, perakende satış zinciri kamu denetiminde ve kamuya açık bir şekilde ilan edilerek yapılmaktadır. Kamuya açık alkollü içki satış vc tüketim ruhsatına sahip noktalar, faal olup olmadıkları, ruhsat başvurularının onay süreçleri ya da ruhsatlarının geçerli olup olmadığı şeklinde ilgili kişi, satış yerinin unvanı, detaylı adresi bilgilerini içerecek şekilde … Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı web sitesinde yayınlanmaktadır. Alkollü içki sektörü içerisindeki firmalar, müşteri verilerini resmi kurum bilgilerinden engelsiz edinebilmektedirler.
Taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 7. maddesine göre: “Bu sözleşme çalışan veya şirket tarafından haklı yada geçerli bir nedene dayanılarak sona erdirildiği takdirde, çalışan İstanbul ilinde İşveren şirketin ürettiği, ithal ettiği, sattığı, pazarladığı ürünlerle rekabet eden ürünlerin üretimi, satışı, pazarlanması faaliyetleriyle uğrasan gerçek veva tüzel kişilerin ortağı olmamayı, bizzat hu tür faaliyetlerde bulunmamayı kabul ve taahhüt eder. Çalışanın bu yükümlülüğü işbu sözleşme sona erdikten sonra 1 yıl daha devam eder. Çalışan, işveren şirket olan sözleşmesinin her ne sebeple olursa olsun sona ermesinden sonrada, işverenin pazar payı ve ticari sırlarının kullanılabileceği benzer mahiyette işyerinde, fesih tarihinden itibaren 1 yıllık sürede çalışmamayı kabul ve taahhüt eder. Rekabet yasağına bağlanan cezai şartta zarar ziyan olmasa dahi sözleşmenin ihlali halinde yükümlülüğünün doğacağı, sonuçlarının nelerden ibaret olacağı işçi ile işveren arasında müzakere de edilerek kararlaştırılmıştır. Çalışanın rekabet yasağının öngörüldüğü bu hükme aykırı davranışta bulunduğunun tespiti halinde, çalışan işverene 10.000 $ cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir.
Dava, davalının imzaladığı rekabet yasağı taahhüdü ile işten ayrıldığı tarihten ibaren 12 ay süreyle rekabet etmemeyi taahhüt etmesine karşın akdin sona ermesinden sonra aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalıştığı ve rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayanmaktadır. Davalının, davacının yanında pazarlama şefi olarak yaklaşık bir ay süre ile çalıştığı, taraflar arasında rekat etmeme sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede rekabet etme yasağının ihlal edilmesi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının işten ayrıldığı ve bir yıl geçmeden başka bir firmada işe başladığı hususlarında ihtilaf yoktur.
Rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin TBK. m. 445/1 hükmüne göre rekabet yaşağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Taraflar arasındaki sözleşme hükmünde çalışan İstanbul ilinde İşveren şirketin ürettiği, ithal ettiği, sattığı, pazarladığı ürünlerle rekabet eden ürünlerin üretimi, satışı, pazarlanması faaliyetleriyle uğraşan gerçek veya tüzel kişilerin ortağı olmamayı, bizzat bu tür faaliyetlerde bulunmamayı taahhüt etmiş, çalışanın bu yükümlülüğünün sözleşme sona erdikten sonra 1 yıl daha devam edeceği düzenlenmiş olup süre, yer ve işlerin türü bakımından TBK m. 445/1 hükmüne uygun sınırlamalar öngörüldüğü anlaşılmış, sözleşmenin anılan hükmünün geçerli olduğu kabul edilmiştir. Rekabet yasağına ilişkin TBK m. 444 hükmüne göre: “fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle, kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veva bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veva üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda hu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Davalının, davacının iş yerinde pazarlama şefi olarak çalışmış olması sonucu, davacının müşterelerini, satış ve pazarlama rakamlarını ve tekniğini iyi tanıyan ve dolayısıyla da davacı firmanın iş sırlarını öğrenen bir kişi konumunda olduğu açıktır. Bu durumda yukarıda anılan hükümde yer alan “hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa’ yönündeki şartın da somut olayda gerçekleştiği kabul edilmiştir. Ancak rekabet yasağına ilişkin cezai şart tazminatının talep edilebilmesi için TBK m. 444/2 uyarınca, aynca, müşteri çevresi veya üretim sırlan ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması da gerekir. Somut olayda, davalının davacının işyerinde sadece yaklaşık bir ay çalışmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacının yapmış olduğu işin niteliği dikkate alındığında, davacının müşterilerine ilişkin bilgileri ticari sır niteliğinde değildir. Tanık beyanları da dikkate alındığında davalının, davacının sahip olduğu müşterilere ulaştığına dolayısıyla da davalının haksız eylemiyle davacının zarara uğradığı kanıtlanamamış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 44,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 483,30 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 438,90 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 3.396,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan 4,80 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğundaaçıkça okundu.
Katip …
Hakim …