Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/387 E. 2018/1433 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/387 Esas
KARAR NO : 2018/1433

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/04/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; 22.09.2005 günü saat 22:00 sıralarında … Caddesi … önünde … plakalı araç sürücüsü …’un aracının direksiyon hakimiyetini kaybedip sağ tarafta park halindeki … plakalı aracın üzerinden geçerek demir parmaklıklar üzerinde durduğu ve davacının desteği sürücü …’un ağır yaralanması ve hastanede ölmesi sonucu trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, kazada vefat eden …’un 2918 sayılı KTK’nın 52. Maddesine göre asli kusurlu sayıldığını, kaza sonucu davacının ölen eşinin desteğinden yoksun kaldığını, bu nedenle kusurun davacıya yansıtılmaması gerektiğini, Yargıtay Genel Kurulunun 2011/17-787 2012/92-K 22.02.2012 tarihli kararıyla bu duruma açıklık getirdiğini, davacının ev hanımı olduğunu, herhangi bir gelirinin olmadığını, davacının maddi olarak çok zor günler geçirdiğini, maddi zorluklarının devam ettiğini, davacının yaşı, AYİM tablosu, sosyal ve ekonomik durumu, ülke ve yöre koşulları gereğince evlilik indirimi yapılmaması gerektiğini, kazaya karışan aracın ZMMS poliçesinin davalı …Ş. (Eski adı … A.Ş.)’ce temin edildiğini belirtmiş ve şimdilik 1000 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın süresinde açılmadığını, kazanın 22.09.2005 tarihinde meydana geldiğini, zaman aşımından davanın reddini istediklerini, kazaya karışan … ve … plakalı araçların ZMMS (Trafik) poliçelerinin kendilerinde olmadığını, … plakalı aracın ZMMS poliçesinin …. tarafından temin edildiğinin tespit edildiğini, davacıya karşı sorumluluklarının bulunmadığını belirtmiş ve davanın ….’ye ihbarını ve davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 10/02/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince; Davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin HMK 124 mad. uyarınca kabulüne, … Sigorta’ nın davalı olarak duruşmalara kabulüne, ve … sigorta vekilinin davalı vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiştir.
Davalılardan …. vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın 22.09.2005 tarihinde davalı şirkete ZMM sigortalı … plakalı aracın karıştığı kazada ölen sürücünün hak sahipleri tarafından açıldığını, … plakalı aracın 22.03.2005/2006 vadeli numaralı ZMMS poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, poliçedeki azami şahıs başı ölüm tazminatının 50.000,00 TL olduğunu, davalının kusur oranında sorumlu olduğunu, uzamış zaman aşımının bu davada uygulanamayacağının dikkate alınması gerektiğini, sürücü olayda öldüğünden cezalandırılacak kimse olmadığını, bu nedenle davacının zamanaşımı süresinde davalıya başvurması gerektiğini, davacının murisinin olayda tam ve asli kusurlu olması nedeniyle tazminat hakkının bulunmadığını, KTK hükümleri gereğince sigortalı araç işleteni/sürücüsünün kusurunun % 100 olmaması halinde dahi davalı şirketin nezdindeki ZMMS poliçesinden kaynaklanan bir sorumluluğunun olmadığını, talep edenin murisinin davalı şirkete sigortalı araç sürücüsü olduğunu, bu nedenle ZMMS kapsamında 3. Kişi olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenle kendisine tazminat ödenemeyeceğini, sürücünün ağır kusurlu olması halinde illiyet bağının kesileceğini ve KTK 86. Maddesi gereğince sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatı ile sorumlu olmayacağı hususlarının kabul edildiğini, zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan müvekkili şirket hakkındaki davanın reddini ve yargılama gidirleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat davasıdır.
Mahkememizin 10/02/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince; Davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin HMK 124 mad. uyarınca kabulüne, … Sigorta’ nın davalı olarak duruşmalara kabulüne, ve … Sigorta vekilinin davalı vekili olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 07/11/2017 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı uyarınca; Kaza tarihi, dava tarihi ve ceza zamanaşımı süresi nazara alındığında davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Somut olayın,Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen Yaralanmalı vc Maddî Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre 22.09.2005 günü saat 22:00 sıralarında meydana gelen kazada … plakalı … marka Kamyon tipi araç sürücüsü …’un … Caddesinden … caddesine yokuş aşağı inerken direksiyon hakimiyetini kaybedip yolun sağına … yönüne geçip sağda park halindeki … plakalı aracın üzerinden geçip sonra demir parmaklıklara çarparak No:72 önünde durmasıyla kaza meydana gelmiş olup kazada … plakalı araç sürücüsü ağır yaralı olarak ambulansla hastaneye sevk edilmiş olup ayrıca kaa sonucu … plakalı araç kullanılamaz hale gelmiş, yolun sağında bulunan demir parmaklıkların 2,5 metrelik kısmında maddi hasar meydana gelmiş olup 2918 sayılı KTK’nın 52. Maddesine göre aracının hızını yol hava durumuna göre ayarlamayan sürücünün asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Mahkememizin 07/11/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere kusur bilirkişisi ve aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 05/04/2018 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 22.09.2005 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında;1-Davacının murisi ve desteği sürücü(davalı … tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış … plakalı araç sürücüsü) …sun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tamamen kusurlu olduğu, 2-Olayda başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, 3-Davacılar desteğinin kusuruna denk gelen davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre, olayda vefat eden …’ un geride kalan hak sahiplerinden; a)Davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 238.936,41 TL., b)Dava dışı Oğlu …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 11.966.44 TL olduğu, c)Tüm hak sahiplerinin maddi zarar toplamı davalı … şirketinin poliçe ile sorumlu olduğu 50.000,00 TL. limitin üzerinde olduğundan, buna göre dava dışı Oğlu … ile birlikte davacının poliçe limiti ile sınırlı olarak davalıdan talep edebileceği destek zararlarının davacı eş …’un=47.615,32 TL. Olduğu, dava dışı oğlu …’un=2.384,68 TL. Olduğu, d)Buna göre işbu dava kapsamında davacı …’un davacıdan talep edilebilir destek zararının 47.615.32 TL olarak belirlendiği, 4-Davalının 11.04.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu, görüş ve kanaatinde bulunmuşlardır.
Davacı vekili 30/05/2018 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; destek tazminat talebini 46.615,32 TL. Artırarak 47.615,32 TL Destek tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Sonuç itibariyle, 22.09.2005 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında; Davacının murisi ve desteği sürücü(davalı … tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış … plakalı araç sürücüsü) …sun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tamamen kusurlu olduğu, olayda başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, davacılar desteğinin kusuruna denk gelen davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre, olayda vefat eden …’ un geride kalan hak sahiplerinden; Davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 238.936,41 TL., dava dışı Oğlu …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 11.966.44 TL olduğu, tüm hak sahiplerinin maddi zarar toplamı davalı … şirketinin poliçe ile sorumlu olduğu 50.000,00 TL. limitin üzerinde olduğundan, buna göre dava dışı Oğlu … ile birlikte davacının poliçe limiti ile sınırlı olarak davalıdan talep edebileceği destek zararlarının davacı eş …’un=47.615,32 TL. Olduğu, dava dışı oğlu …’un=2.384,68 TL. Olduğu, buna göre işbu dava kapsamında davacı …’un davalı …’dan talep edilebilir destek zararının 47.615.32 TL olduğu, davalı …’nın 11.04.2016 dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, 22.09.2005 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında; Davacının murisi ve desteği …’un kullandığı … plakalı aracın davalı … tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğu, diğer davalı …Ş ‘nin … plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısı olmadığı anlaşılmakla; Davalı …Ş ‘ye yönelik açılan davanın davalının pasif dava ehliyeti olmadığından husumetten reddine , Davalı … ‘ye karşı açılan davanın Kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 47.615,32 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davalı …Ş ‘ye yönelik açılan davanın davalının pasif dava ehliyeti olmadığından husumetten reddine ,
2-Davalı … ‘ye karşı açılan davanın Kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 47.615,32 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 3.252,60 TL harçtan peşin alınan 189,20 TL ( Peşin Harç + Islah Harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 3.063,40 TL harcın davalı … ‘den tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 5.587,69 TL vekalet ücretinin Davalı …. ‘den tahsili tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı …Ş kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.000,00 TL ( AAÜT. 7/1 maddesi gereği ) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.499,80 TL yargılama giderinin Davalı …. ‘den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı …Ş tarafından 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 11/12/2018

Katip

Hakim …

MASRAF BEYANI
218,40 TL Harç Masrafı
1.000,00 TL Bilirkişi Ücreti
281,40 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 1.499,80 TL