Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/374 E. 2018/485 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/374 Esas
KARAR NO : 2018/485

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2016
KARAR TARİHİ : 02/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ve kardeşleri ile müvekkilinin oğlu … ve …’ın arkadaşları … Tekstil AŞ sahipleri aralarında … nolu 31/12/2015 keşide tarihli 89.000,00 TL bedelli çekin taraflar arasında ticarete konu edildiğini ve bu çek karşılığı olarak kırdırma suretiyle 2 tane araç peşin alınıp çek vadesine hesaplanarak yeniden davalı ve kardeşleri tarafından araçlar alındığını, vadesi gelen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle tarafları birbiri ile tanıştıran …’ın ailesine baskı, tehdit, zor kullanma yoluyla … 7 İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu senedin müvekkiline zorla imzalatıldığını, müvekkilinin okuma yazması olmadığını, zorla imzalatılan senedin hukuki gerçeliliğinin olmadığını, hiçbir borçlandırıcı işlemle alakası olmayan müvekkilinin baskı, hata ve hileyle borçlandırılarak bütün malvarlığına icra yoluyla el konulduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek dava ve takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalı yanın %20 kötü niyet tazminatına mahkem edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın tehdit ve zor kullanarak senet imzalatıldığının doğru olmadığını, davacı ve oğlunun müvekkili ile ticari bir iş sonucu 2 adet araç satın alarak borçlandığını, müvekkiline verilen çekin karşılıksız çıktığını ve 11.000 TL açıktaki heabın ödenmediğini, karşılığında davaya konu senedin müvekkiline verildiğini, davacının okuma yazma bilmediği ve imza atmadığı iddiasının doğru olmadığını, davacıya herhangi bir baskı ve tehdidin söz konusu olmadığını, ayrıca senet tanzim tarihi ve icraya konu yapıldığı tarihe kadar bu konu ile ilgili yapılmış bir suç duyurusunun bulunmadığını, davacının davayı açmakta tamamıyla kötüniyetli olduğunu beyan ederek davanın reddine, dava sonucuda davacının borcun %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 7. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası, çek fotokopisi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, … 7. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu senedin davacıya hata, hile, ikrah yolu ile imzalatılıp imzalatılmadığı, davacının belirtilen senetten dolayı davalılya borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
… 7. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu … aleyhine 100.000-TL bedelli 01/06/2015 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine geçildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … beyanında: Ben … Mahallesinde tekstil diye adlandırılan yerde …’in senet yaptığını gördüm, … da bu senete imza attı, ben oradayken aralarında herhangi bir kötü söz, tehdit sözü geçmedi. Senedin neden kaynaklandığını bilmiyorum, bunu ancak taraflar bilir, her iki taraf arasında ne olduğunu ben bilmiyorum, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: Ben annemlerden gelirken babamın 4-5 kişi ile birlikte …in tekstil dükkanına doğru gittiklerini gördüm, içeri girdiler, ben içeriye girmek istedim, babama bunu imzalayacaksın diye birisi söylüyordu, ancak kim olduğunu bilmiyorum, sadece sesini duydum, … beni içeri sokmadı, bizim … ile herhangi bir davamız, alacağımız yoktur, babam okuma yazması olmayan biridir, abim … ile … ve … arasında para mı, araba mı bilmiyorum bir alışveriş olmuş. Babam ile ağabeyim … arasında ortaklık ya da birlikte çalışma durumu yoktur, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: Olay günü mahalledeydim, annem telefon etti, babanı almaya geldiler, …’in dükkanına götürüyorlar dedi, ben gittiğimde babam ve … oradaydı, babam senedi imzalamıştı, ben imzalarken görmedim ama o imzayı atan kişinin babam olduğunu anladım … ağabeyimdir, ağabeyim ile … ve … iş yapmışlar, … ile ağabeyim … iş yapmadığı halde … askerlik nedeni ile … de okuma yazması olmadığı için bu olayı … üstlenmiştir. Ağabeyim … bir firmada çalışıyordu, çek karşılığında … ve …’den iki araba almış, 60.000 TL’lik arabaları değerini daha sonra 100.000 TL ye çıkarttılar, bu parayı istediler, aralarındaki borç meselesi bundan kaynaklanmaktadır, bu arabalardan biri … biri …, demiştir.
Davacı tanıklarından …’in beyanı ile …’in beyanı arasında çelişki doğduğundan davacı tanığı … huzura alınarak sorulduğunda davacı tanığı … beyanında: Ben olay günü … gördüm, … içeri girmek isterken ben sen gelme oraya dedim, bayandır diye düşünerek gelmesini istemedim. … senedi imzala diye ses duymuş ise de ben böyle bir ses duymadım, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: …’ın okur yazar olup olmadığını bilmiyorum, … bildiğim kadarı ile ticaret ile uğraşmamaktadır, … belediyeden emeklidir, çek senet işlerinden anlayıp anlamadığını bilmiyorum, uğraştığı bir işi yoktur, sadece emekli olduğunu biliyorum, …’ın imza atmasını bilip bilmediği hakkında bilgim yoktur. …’ın 30 yıldan beri tanıyorum, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: Bildiğim kadarı ile … okuma yazma bilmez, imza atıp atamadığını bilmiyorum, …ın ticari hayatı yoktur, ancak oğlu … ticari hayatı vardır, … emeklidir, bunları biliyorum, zira yanlarında iki üç ay kadar çalıştım, oğlu ile iki üç ay kadar çalıştım, …’ın çek senet ile hiçbir işi olmamıştır, olmaz da, demiştir.
Davacı tanığı … beyanında: Ben davacı …’ın oğlu olurum, olay bir araba alım satımı olayı değildir, bir çek kırdırma meselesidir, biri 35.000 TL biri de 40.000 TL olan farklı tarihlere ait iki adet çek benim tarafımdan … Bey’in kardeşleri … ve …’e götürülmüştür, bu çekleri ben onlara götürdüm sonra karşılığında bir miktar para aldım, üzerinden zaman geçtiği için miktarını hatırlamıyorum, çeklerin günü geldiğinde çekler ödenmedi, çeki ödemesi gereken …’den 89.000 TL bedelli bir diğer çeki ilk iki çekin vade tarihi dolduğunda aldım, 89.000 TL bedelli çeki ilk iki çeke karşılık olarak … ve …’e verdim, bu çekler günü geldiğinde ödenmedi, … benim işyerime geldi, orada 5.000 TL’lik bir ödeme yaptım, bakiyeyi de uygun zaman ve şartlarda ödemeyi taahhüt ettim, zorla senet imzalatma olayı sırasında ben orada değildim, bana olayı kızkardeşim anlattı. Zorla senet imzalatma olayından önce … bana bir keresinde seninle sonra hesaplaşırız gibisinden konuşmuştu, bu sözünden dolayı ben onu şikayet etmemiştim, zira ailemin yıpranmasını istememiştim. Babamın okuma yazması yoktur, imza olarak herhangi bir işaret kullandığını görmedim, söz konusu olan 35.000 TL ve 40.000 TL bedelli çeke ilişkin olarak borç para almıştım, bu borç bana aittir zerre kadar babam ile alakası yoktur, benim bu ticaretimden babamın hiç bir zaman haberi olmadı, demiştir.
MK 6. maddesi gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davasında borçlu, borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumda ispat yükü davalı alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme ile düştüğünü ileri sürüyorsa ispat yükü doğal olarak davacı borçluya düşer.
Somut olayda, davacı, davaya konu bonoyu hata, hile, ikrah yolu ile imzadığını, bonodan dolayı borçlu olmadığını ileri sürdüğünden ispat yükü davalı alacaklıya düşmektedir. Davalı alacaklı temel ilişkiden mücerret borç ikrarını içeren kambiyo senedi (bono)’ne dayanmaktadır. Bu durumda ispat yükü yer değiştirerek davacı borçluya geçmekte ve davacı taraf, hata, hile, ikrah yolu ile davaya konu bonoyu imzaladığını ispatla yükümlü hale gelmektedir. Dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde, davacının yanılma, aldatma, veya korkutma yolu ile davaya konu bonoyu imzaladığına ilişkin kanaat edinilememiş, davacı tarafça kambiyo senetleri gücünde yazılı delil sunulmadığından davaya konu bono nedeni ile davacının borçlanma iradesi taşıdığı kabul edilerek davanın reddine, icra takibi durdurulmadığından ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın Reddine,
Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 35,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 10.750,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların ve taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/04/2018

Katip

Hakim