Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/368 E. 2018/35 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/368 Esas
KARAR NO : 2018/35

DAVA : Alacak (Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin … adresinde otel işletmeciliği yaptığını, davalı şirketin 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarında müvekkilinin işlettiği otelin elektrik enerjisini temin ettiğini, taraflar arasında akdedilen Eneri Satış Anlaşmaı ile davalı tarafından söz konusu dönemlere ait elektrik fatuarları kesilerek müvekkiline yansıtıldığını ve müvekkilinin bu bedelleri ödediğini, ancak davalı tarafından kesilen faturalara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 gün, 2013/72454 esas, 2014/679 karar sayılı kararına aykırı olarcak şekilde kayıp bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli adları altında bedellerin eklendiğini, bu bedellerin müvekkili şirketten haksız olarak tahsil edildiğini, bu nedenle HMK 107.madde uyarınca şimdilik 22.279,54 TL olmak üzere ve davalı tarafça eksik tutarlar bildirildiğinde taleplerini arttırmak kaydıyla 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarında müvekkilnden (kayıp bedeli, kaçak bedeli, PHS bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında haksız olarak tahsil edilen tüm tutarların fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; usule ilişkin itirazlarının olduğunu, müvekkiline yönelik açtığı davadaki bedellerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na ödendiğini, bu nedenle müvekkili şirketten ziyade ilgili dağıtım şirketi olan … AŞ, …’ye ve … Bakanlığına yöneltilmesi gerektiğini bu nedenle davanın … AŞ, … ye ve … Bakanlığına ihbarını talep ettiği, davanın reddine, her halükarda esasa ilişkin itirazları doğrultusunda reddine ve davanın … AŞ, ..’ye ve … Bakanlığı’na ihbarına yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı tarafından dava konusu bedellerin müvekkiline ödendiğini iddia ederek davanın müvekkiline ihbarının hukuki dayanaktan yoksun dava ile usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu alacağın doğru olduğunun biran için doğru olduğu kabul edilse dahi alacağın zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin itirazlarının ise söz konusu bedellerin EPDK tarafından belirlenen ve lisans sahibi şirketlerin uymakla yükümlü olduğu tarifelere dayandığını, dava konusu yapılan bedellerin kanun yönetmelikler ve EPDK kararlaranı dayandığını, ayrıca tarafların karşılıklı olarak bu şartları kabul ettiklerini ve sözleşme akdedildiğini, davacının sözleşme ile uymayı kabul ettiği ve mevzuat gereğince alınan bedellerin iadesi icin sonradan açtığı davanın sözleşmeye aykırı olduğunu, EPDK nın düzenleyici kuruluş olduğunu, ortada herhangi bir hukuksuzluk var ise bunun için idari yargıya iptal davası açılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 06/04/2016 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere Elektrik Mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ibraz edilen 16/01/2018 teslim tarihli raporda özetle; Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, enerji hatların işletilmesi, bakımı ve kaçağın önlenmesinin dağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğu, kaldı ki yasal yollar ile dağıtım şirketlerinin dava veya icra yoluyla kaçak elektrik bedellerinin bir kısmını da tahsil ettiği ve dağıtım şirketlerinin bu maliyetlerin karşılığını bu şekilde mükerrer elde ettiği, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçağı önlemekle yükümlü olduğu, kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedelin kullanıcılardan alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının bu davadaki talebinin Yerleşik Yargıtay kararlarına göre yerinde olduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 08.06.2017tarih, 2016/22838 E. ve 2017/9417 K. sayılı ilamı ile “…Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.” Kararı’nın verildiğini, Dava konusu tesisata ilişkin dosyasına ibraz edilen faturalara 191.089,72 TL halinde hesaplandığı, yapılan tespit ve açıklamalar neticesinde, dava konusunun 6719 sayılı kanunun düzenlemesi doğrultusunda değerlendirildiğinde; Davalı taraflarca düzenlenen faturalar için EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere göre; 204.018,64 TL halinde hesaplandığı, Dosyanın, delillerin ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN:Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve vs. adı altında alınan ücretin iadesi talepli alacak davası olduğu,
Somut uyuşmazlığın; davalı kurumun abonelerinden dolayısıyla da davacıdan kayıp-kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve vs. adı altında ücret isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıdan kayıp-kaçak bedeli tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3 Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarih ve 2016/20106 Esas,2017/9319 Karar sayılı içtihadı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar sayılı ve 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar sayılı ve 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın konusuz kalması nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 35,90 TL. harcın peşin alınan 380,48 TL harçtan mahsubu ile bakiye 344,58 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam: 767,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacıya ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalıya ait artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 23/01/2018
Katip …

Hakim …

MASRAF BEYANI
65,80 TL Harç Masrafı
500,00 TL Bilirkişi Ücreti
202,10 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 767,90 TL