Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/293 E. 2018/755 K. 11.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/293 Esas
KARAR NO : 2018/755

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 11/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmeye kefil olduklarını, dava dışı asıl borçlunun borcunu zamanında ödemediğini, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve …’in kefaleti ile dava dışı asıl borçluya esnek ticari hesap açıldığını ve çek karnesi verildiğini, dava dışı asıl borçlunun … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas numarası ile iflas ertelemesi için başvuru yapılmış olup yargılamasının devam ettiğini, davalıların sözleşmeden kaynaklanan borcunun ödenmemesinden dolayı 30.06.2015 tarihinde hesabın kapatılarak borçlulara hesabın kapatıldığına dair … 30.Noterliği … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, borçluların ihtarnameye herhangi bir itirazda bulunmadıkları gibi, ihtarnamenin tebliği sonrası herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, davalı borçlular hakkında … 28.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ederek takibi durdurduklarını, yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalılar aleyhine %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.nin davacı bankadan çekmiş olduğu krediler için kefil olduklarını, davacı ile müvekkilleri arasındaki kefalet sözleşmesinin yasanın aradığı şartları taşımadığını, müvekkillerine hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu sebeple müvekkillerinden işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, bir an için temerrüt şartlarının oluştuğu kabul edilse bile, davacı tarafın asıl alacağa %30,24 oranında temerrüt faizi işletmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddine ve %20 oranını aşar şekilde istenen icra inkâr tazminatının reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… 28.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşme örneği, bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındakiuyuşmazlık dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile davacı banka arasındaki, davalıların kefil oldukları genel kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak davacının davalılardan alacağının bulunup bulunmadığı, kefalet ilişkisinin geçerli olup olmadığı hususlarındadır.
İlgili … 28.İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı icra takibi dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine 10/02/2016 tarihinde kredi müteselsil kefaleti, kredi taahhütnamesi/sözleşmesi ihtarname, hesap özeti alacağına dayalı olarak 52.322,04 TL asıl alacak, 9.888,87 TL işlemiş %30,24 temerrüt faizi, 494,44 TL faizin gider vergisi, 236,72 TL masraf olmak üzere 62.942,07 TL nakit toplam, 1.200,00 TL gayrinakitdepo talep edilen olmak üzere 64.142,07 TL toplam borcun 62.942,07 TL nakit kısmının 52.322,04 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek %30,24 temerrüt faiz, masraf, vekalet ücreti ile tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edildiği, davalılar vekilinin 10/03/2016 tarihli itiraz dilekçesi ile, alacaklı görünene borçlarının olmadığının ileri sürüldüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu …Tic. Ltd. Şti arasında, davalı … Tic. Ltd. Şti. ve …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede davalı/kefillerın 1.750.000,00 TL kefalet limiti dâhilinde ayrı ayrı müşterek borçlu ve müteselsil kefalet imzalarının mevcut olduğu, 11.01.2011 tarihinde kabul edilip, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Kefalet ile ilgili 583. maddesindeki, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalete sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmüne uygun düzenlendiği, yine kefalet ile ilgili 584. maddesindeki,” Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” hükmüne göre davalı kefil …’in nüfus hüviyet cüzdanına göre evli olduğu ve eşi …’in müteselsil kefalet türüne muvaafakatname imzalayarak -Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kredi müşterisi lehine bankanızca açılmış ve açılacak her türlü krediler ile adı geçen borçlarından uygun görecekleri teminat oluşturmak üzere yine yukarıda belirtilen azami limite kadar dilediği bedel ve şartlarda müteselsilen kefil olmasına peşinen muvafakat ettiği, davacı bankaca, dava dışı şirkete sözleşmeye istinaden kredi hesabı açılarak kullandırılmakla borç ilişkisinin doğduğu anlaşılmış, sözleşmenin 48. maddesi, “Müşteri ve müteselsil kefiller Banka ile aralarında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda Bankanın defter, kayıt ve belgeleri… münhasır delil olacağını ve bunlara karşı her türlü itiraz hakkından peşinen feragat ettiklerini ve Bankanın bu kayıtların katı ve münhasır delil teşkil edeceğini, dava halinde Banka defterlerinin usulüne uygun tutulduğu hususunda yemin teklif hakkından feragat ettiklerini kabul ve beyan ederler..” hükmü uyarınca, davacı banka vekili tarafından ibraz edilen kayıtlar esas alınmıştır.
Davacı banka, dava dışı asıl borçlu ve davalılara keşide ettiği … 30. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ,” Kredi hesaplarının 30.06.2015 tarihi itibariyle kat edildiği, bu tarih itibariyle alacağın baliğ olduğu tutar 52.322,04 TL borcun 24 içinde ödenmesi, yine aynı süre içinde 1 adet çek yaprağının 5941 sayılı Çek Yasası gereği bankanın ödenmesi garanti edilen meblağı olan 1.200,00 TL tutarın bankanın veznelerine nakit olarak depo edilmesi, aksi takdirde alacaklarının tahsili yolunda yasal yollara başvurulacağı..” ihtarında bulunmuştur. İhtarname, dava dışı şirkete 03.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava dışı asıl borçluya gönderilen ihtarname tebligatının taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yasal ikametgahlar başlıklı maddesine uygun olarak adres değişikliği bildirmemiş olması nedeniyle, İİK 68/b ve Tebligat K 21. maddelerine göre geçerli olduğu kabul edilmiştir. Kefil davalılar yönünden: 03.07.2015 tarihinde kat edilerek keşide edilen ihtarname davalılara gönderilmiş ancak davalılara ihtarnamenin tebliğ imkansızlığı nedeniyle çıkış merciine iade edilmiş olup Hesap Kat İhtarı kefile tebliğ edilmeden temerrüt oluşmadığından ve kefilin temerrüdü, hesabın kesilmesi ve kat edilecek ihtarnamenin tebliği ile doğacağından kefil davalıların temerrüdünün (10.02.2016) icra takip tarihinden itibaren oluştuğu kabul edilmiştir.
Deliller toplandıktan sonra Doç. Dr. … ve bankacı bilirkişi …’dan mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlemesi istenilmiş, bilirkişiler mahkememize sunmuş oldukları 27/03/2018 tarihli raporlarıda özetle; Müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak takip edilen davalıların kefalet limitinin 1.750.000,00 TL, olup, anılan davalıların temerrüt/takip tarihi itibarı ile toplam borç tutarının üstünde olduğunu, buna göre tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, müteselsil kefil konumundaki davalıların takip tarihi itibariyle yükümlülüğünün 52.322,04 TL asıl alacak, 7.962,01 TL işlemiş faiz, 398,10 TL faizin gider vergisi, 236,72 TL ihtar masrafı olmak üzere 60.918,87 TL olduğunu, işbu asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar %30,24 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisinden dolayı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı kefillerin Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde imzasının bulunmasına karşın Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde Çek Sorumluluk bedeli kredisi ile ilgili olarak depo edilebileceğine dair herhangi bir maddeye rastlanılmadığından davacı bankanın davalı kefiller yönünden dava hakkının olamıyacağını beyan etmiştir. Bilirkişi Raporu dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Somut olayda, ispat yükü davacı banka üzerindedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 48. maddesi ile müşterinin banka ile arasında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda banka defter ve belgelerindeki kayıtlarının delil olacağını, bunlara itiraz etmeyeceğini kabul edeceği düzenlenmiş olup davacı banka kayıtları ile alacağın varlığı tespit edilmiştir.
Davalı borçlular vekili, kefalet sözleşmesinin yasanın aradığı şartları taşımadığını ileri sürmüş ise de, davacı bankaca, asıl borçlu şirkete sözleşmeye istinaden davacı bankanın Tuzla İçmeler Şubesinden kullandırılan kredi ile borç ilişkisinin doğduğu, sözleşmenin 36. maddesine göre davalı kefil borçluların da sorumluluklarının doğduğu anlaşılmıştır. Kefaleten borçlu bulunan davalıların imzaladığı sözleşme tutarı 1.750.000,00 TL davalıların takip tarihindeki 60.918,87 TL borç tutarından daha yüksek olduğundan ve kefillerin kendi temerrüdünün sonuçlarından kefalet limiti ile bağlı olmaksızın sorumlu olması nedeniyle, asıl borçlu gibi tüm faiz ve fer’ilerden sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.
Davalı borçlular vekili, müvekkillerine hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu sebeple müvekkillerinden işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, bir an için temerrüt şartlarının oluştuğu kabul edilse bile, davacı tarafın asıl alacağa %30,24 oranında temerrüt faizi işletmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş, kefil davalılara gönderilen ihtarnamenin iade edilmiş olması nedeni ile Hesap Kat İhtarı kefile tebliğ edilmeden temerrüt oluşmadığından ve kefilin temerrüdü, hesabın kesilmesi ve kat edilecek ihtarnamenin tebliği ile doğacağından kefil davalıların temerrüdünün 10.02.2016 icra takip tarihinden itibaren oluştuğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin ” Müşteri, kredinin cins ve niteliğine bakılmaksızın tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, bankanın mevzuat gereğince TCMB ye bildirdiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihine kadar yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranının %50 ilavesi ile bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ödemeyi kabul beyan ve taahhüt eder…” hükmü gereğince, davacı bankanın takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talebi mümkün olup bu hüküm gereğince, davacı bankanın temerrüt tarihindeki en yüksek kredi faiz oranı olan (51×1.5=) %76,50 temerrüt faizi talep etme yetkisi bulunmakla birlikte %30,24 temerrüt faizi talep etmiştir. Bu nedenle, davalıların temerrüt faiz oranına itirazları yerinde değildir, davacı banka ise temerrüt faiz oranı yönünden tespitin altında kalan talebi ile bağlıdır.
Yargıtay 19. HD 11.06.2001 tarihli, 736/4536 sayılı kararı çerçevesinde, mahkememizce, davacı bankanın defter ve belgeleri üzerinde kredi sözleşmesi hükümleri göz önüne alınmak suretiyle inceleme yaptırılarak, hesabın kat edildiği tarihe kadar alacağın ulaştığı miktar ve bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar ayrıca uygulanacak akdi faiz hesaplanarak temerrüt tarihi itibariyle asıl alacağın saptanması, temerrüt tarihi ile bulunan asıl alacak kefillerin kefalet limitlerinden az ise borcun tamamından fazla ise sorumluluğun kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı bulunduğu dikkate alınıp icra takip tarihinden sorumlu oldukları miktarın bulunması için aldırılan bilirkişi raporuna göre, davacı bankanın davalılardan alacaklı olduğu anlaşılmış, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 Esas numarası ile iflas ertelemesi için asıl borçlu yönünden açılmış olan davanın davalı kefiller için bağlayıcı olmayacağı dikkate alınarak davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalılar tarafından … 28. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazların 52.322,04 TL asıl alacak, 7.962,01 TL işlemiş faiz, 398,10 TL faizin gider vergisi ve 236,72 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 60.918,87 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle toplam alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gayri nakdi (çek taahhüt) depo talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalılar tarafından … 28. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazların 52.322,04 TL asıl alacak, 7.962,01 TL işlemiş faiz, 398,10 TL faizin gider vergisi ve 236,72 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 60.918,87 TL yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, toplam alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gayri nakdi (çek taahhüt) depo talebinin reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 4.161,36 TL ilam harcından peşin yatırılan 780,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.380,68 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 780,68 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kabul olunan kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 7.051,08 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Reddolunan kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 142,20 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 771,40 TL yargılama giderlerinden davanın kabulü oranında 732,63 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafından yapılan 600,00 TL yargılama giderlerinden davanın red oranına göre 30,15 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/06/2018

Katip

Hakim