Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1037 E. 2018/1419 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1037 Esas
KARAR NO : 2018/1419

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; 24/07/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’ ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla … istikametinden … istikametine doğru seyri halinde … kavşağında kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen buna riayet etmemesi sebebiyle müvekkilinin kocası … ın kullandığı … plaka sayılı araca çarpması sonucu müvekkilinin kocasının yaralandığını, hastanede bilahare hayatını kaybettiğini, davalılardan …’ün araç sahibi olarak, … Koop.’nin ise … plakalı aracın 15.02.2016 tarihli ve … no.lu ZMMS poliçesini temin etmesi nedeniyle sorumlu olduğunu, meydana gelen kazada davalının asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, maddi ve manevi yönden zarara uğradığını, davacının 6100 sayılı yasanın 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak ikame ettikleri iş bu davada şimdilik 4.500 TL nin (toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarı belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) olay tarihinden işletilecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılara ödetilmesine karar verilmesini, 75.000,00 TL manevi tazminat ile 500,00 TL cenaze giderlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacının taleplerini kabul etmediklerini, kaza sonucu … 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …-E sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, davanın derdest olduğunu, kusur oranlarının belirlenmediğini, ATK raporu alınmadığını, olaya şahit olanlardan büyük kısmının davalı …’ün yeşil ışıkta geçtiğini beyan ettiklerini, ayrıca kaza anında hangi ışığın yeşil yandığının kamera kayıtlarıyla tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca ölen kişinin emniyet kemeri takıp takmadığı, hava yastığının açılıp açılmadığının tespitinin gerektiğini, mahallinde keşif yapılmasını istediklerini, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminatın son derece fazla olduğunu, olayda davalının tamamen kusurlu olmadığını belirtmiş ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacı delillerinin kendilerine tebliğ edilmesi gerektiğini, sürücü … yönetimindeki ve …’ün sigortalısı olduğu … plakalı aracın davalı şirketçe 15.02.2016/2017 vadeli ve … no.lu ZMMS poliçesinin düzenlendiğini, sorumluluğunun kişi başına 310.000,00 TL olduğunu, ödenmesi gereken miktarın gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, trafik sigortasının bir meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğunu, kusur ve hasar yönünden inceleme yapılması gerektiğini, olayda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, ceza davası dosyasının beklenmesi gerektiğini, tutanağın gerçek durumu yansıtmadığını, kaza sırasında ölenin emniyet kemeri takıp takmadığının belirlenmesi gerektiğini, zararın aktüer tarafından hesaplanması gerektiğini, desteğin gelirinin ispatlanması gerektiğini, eğer ispatlanamazsa asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini, ayrıca davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, temerrüde düşmediklerini, öncelikle gerekli evraklarla başvurmaları gerektiğini ancak başvurmaksızın dava açıldığından temerrütten bahsedilemeyeceğini, faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini, faizin ancak dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davasıdır.
Somut olayın, Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre 24/07/2016 günü saat 20:45 sıralarında … ili … ilçesi Sokol kavşağında sürücü … yönetimindeki … plakalı aracıyla … yönünden gelip … kavşağında kendisine yeşil yandıktan sonra … yönüne seyrederken sürücü … yönetimindeki … plakalı aracıyla … yönünden … yönüne seyrederken … kavşağında kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen durmayıp … plakalı araca ön kısımlarıyla çarpması sonucu davaya konu ölümlü olay meydana gelmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
… 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının sureti getirtilip dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizin 31/10/2017 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 05/02/2018 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 24.07.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;1. Dava konusu olayda davalı sürücü …’ün % 100 (Yüzdeyüz) oranında tamamen kusurlu olduğu,2. Davacının murisi sürücü …’ın olayda kusursuz olduğu, 3. Davacının desteğinin kamuda yaş haddi emeklilik yaşı olan 65 yaşına kadar aktif yaşam süresini devam ettireceği dikkate alınarak hesaplama yapıldığı,4. Dava konusu kazanın 24.07.2016 tarihinde gerçekleştiği dikkate alınarak Yeni Genel Şartlara Uygun Olarak TRH – 2010 Yaşam Tablosu ve 1,8 Teknik Faiz Hesabına Göre Hesaplama Yapıldığı, 5. Davacının desteğinin gelirinin dosya kapsamından yer alan … İlçe Emniyet Müdürlüğü Tarafından Yapılan Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmasına Göre Belirlendiği, 6. Davacının müteveffanın vefatından dolayı talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 165.502,13 TL OLDUĞU, 7. Davacını cenaze ve defin giderlerine ilişkin talebinin yerinde olduğu, dosya kapsamında yer alan belediye başkanlığı yazısına göre toplam 337,50 TL civarında cenaze ve defin gideri masrafının belirlendiği, yöresel adetlere göre yapılan harcamalara ilişkin takdir sayın mahkemeye ait olduğu, 8. Manevi Tazminata ilişkin takdir ve değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu, yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 06/03/2018 tarihli ara kararı gereğince dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 11/04/2018 teslim tarihli 1. ek raporda özetle; 1. Kusura ilişkin değerlendirmenin kök rapor gibi olduğu, 2. Müteveffanın gelirinin İlçe Müftülüğünün yazısına göre belirlendiği ve hesaplamanın buna göre yapıldığı, 3. Dava Dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun Rücuya Tabi Peşin Tutarın Davacının Nihai Zararından Tenzil Edilmediği, 4- Davacı müteveffanın vefatından dolayı talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 72.709,10 TL olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 30/03/2018 tarihli duruşmasının ara kararı gereğince dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 01/06/2018 teslim tarihli 2.ek raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 24.07.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;1. Kusura ilişkin değerlendirmenin kök rapor gibi olduğu, 2. Müteveffanın gelirinin İlçe Müftülüğünün yazısına göre belirlendiği ve hesaplamanın buna göre yapıldığı, 3. Dava Dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun Rücuya Tabi Peşin Tutarın Davacının Nihai Zararından Tenzil Edilmediği, bu konudaki takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, 4. Dava Dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun Rücuya Tabi Peşin Tutarın Davacının Nihai Zararından Tenzil Edilmemesi Halinde Davacının müteveffanın vefatından dolayı talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 168.207,55 TL OLDUĞU, 5. Dava Dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun Rücuya Tabi Peşin Tutarın Davacının Nihai Zararından Tenzil Edilmesi gerektiği sayın mahkemece kabul edildiği takdirde bir önceki rapor doğrultusunda davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 72.709,10 TL olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Davacı vekili 16/08/2018 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; Müteveffa … ın eşi olan davacının müteveffanın desteğinden yoksun kalması nedeniyle şimdilik bakiye 4.500,00 TL maddi tazminat taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda 168.207,55 TL ye yükselterek maddi tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Sonuç itibariyle, 24.07.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı sürücü …’ün % 100 (Yüzdeyüz) oranında tamamen kusurlu olduğu, Davacının murisi sürücü …’ın olayda kusursuz olduğu,
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…… olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığından yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Yine bu konudaki Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında; erkek çocuklar için destek yaşının rüşt ve aktif olarak çalışma yaşı olan 18 yaşının esas alınması gerektiği, kız çocuklar bakımından ise muhtemel evlenme ve muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşın esas alınması gerektiği, çocukların orta öğenim görmeleri halinde destek süresinin 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görmesi halinde ise 25 yaşına kadar süreceği kabul edilmektedir.
Davacı desteğinin kaza tarihi itibariyle ilçe müftülüğü yaptığının dosya kapsamından anlaşıldığı, müteveffanın kaza tarihi itibariyle gelirin dosya kapsamında yer alan Sosyo Ekonomik Durum Araştırmasına Göre 4.500,00 TL civarında olduğu, söz konusu ücretin 2016 yılı yasal asgari ücretin 3,45 katı olduğu dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal-ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Bu hakkın, mirasçılık sıfatı ile ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Destek sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir(YHGK. 25.05.1984 T., E.9-301, K.619).
Fiili destek kavramı, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur. İlerde destek olma ihtimali bulunan durumlarda ise “farazi destek” hali söz konusudur. Küçük çocukların ölümünde durum budur.
Diğer bir durumda destek tazminatının söz konusu olabilmesi için yardım yapılacakların “bakım ihtiyacı” içinde bulunmaları gerekir (Bkz.Turgut Uygur-Borçlar Kanunu I, sh.590).
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1986/1585 E. Sayılı ilamında “…Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve sefalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder ( Tekinay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963, S.49 )…” demektedir.
…’ın vefatı nedeniyle davacı eş …’ın destekten yoksun kalma tazminat tutarının 168.207,55 TL. Olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan gelen 08/02/2017 tarihli cevabi yazıda …’ın vefatı nedeniyle mirasçılarına rücuya tabi ödeme yapıldığı belirtilip ödenen aylıkların peşin sermaye değerleri gönderilmiş olup Sosyal Güvenlik Kurumunun Rücuya Tabi Peşin Tutarın Davacının zararından tenzil edilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, yapılan tenzilat sonucu davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 72.709,10 TL olduğu anlaşılmıştır.
Cenaze ve defin giderleri belediyeler tarafından karşılandığı, dosya münderecatına göre davacının zorunlu cenaze ve defin gideri nedeniyle maddi harcamaları tespit edilememiştir.
Davalı … ZMM sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olup ZMM sigortasının manevi tazminat teminatının olmadığı, Sigorta şirketinin dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından temerrüdün 24.07.2016 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlandığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde tazminat belirlenmekte olup, MK.nun 4. Maddesi gereğince mahkememizce tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın meydana geliş şekli,kusur durumu da dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği anlaşılmakla; 1-a)Dava ve ıslah dilekçesine göre davacının destekten yoksun kalma tazminat davasının kısmen kabulüne, 72.709,10 TL destek tazminatının davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve …ten kaza tarihi olan 24/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, B)Davacının cenaze ve defin gideri tazminat davasının reddine, 2-Davacının davalılardan … ve … ‘e yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’ten alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-a)Dava ve ıslah dilekçesine göre davacının destekten yoksun kalma tazminat davasının kısmen kabulüne, 72.709,10 TL destek tazminatının davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve …ten kaza tarihi olan 24/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
B)Davacının cenaze ve defin gideri tazminat davasının reddine,
2-Davacının davalılardan … ve … ‘e yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’ten alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihine göre maddi tazminat yönünden alınması gereken 4.966,76 TL harçtan peşin alınan 635,98 TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 4.330,81 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihine göre manevi tazminat yönünden alınması gereken 4.098,60 TL harçtan peşin alınan 196,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.902,20 TL harcın davalılardan … ve …’den tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı taraftan alınan 273,24.-TL peşin harç ile 559,14.-TL ıslah harcı masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince maddi tazminat yönünden hesaplanan 8.347,23 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 6.950,00 TL vekalet ücretinin davalılardan … ve … ‘den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalılar … ve … duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
9-Davalılar duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 10.429,88 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
10-Davacılar tarafından yapılan toplam: 1.624,20 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 877,068 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, ( Davalı … Şirketinin 377,135 TL ‘sinden sorumlu tutulmasına, )
11-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.28/12/2018

Katip …

Hakim …

Davacı Masraf Dökümü :
Başvurma Harcı : 29,20.-TL
Bilirkişi Ücreti : 1.200,00.-TL
Tebligat Müzekkere posta : 395,00.-TL
Toplam : 1.624,20.-TL