Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/994 E. 2018/417 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/994 Esas
KARAR NO : 2018/417

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/10/2015
KARAR TARİHİ : 23/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalılardan …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı ticari aracın 29/04/2015 tarihinde, … İli, … İlçesi, … Mahallesinden, … Mahallesine doğru istikamette yer alan … ile … Sokağın kesiştiği yerde karşıdan karşıya geçmeye çalışan müteveffa …’a … Devlet Hastanesine kaldırılan çocuk, sevkedildiği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde vefat ettiğini, kaza sonrasında haricen düzenlenen 17/04/2013 tarihli krokiye incelendiğinde, davalı … ‘ın kusurlu olduğu görüldüğünü, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle, davalılardan … hakkında … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas Sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, kazaya neden olan … plakalı aracın işleteni … Nakl. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, yine aynı araç, … Sigorta A.Ş.’den Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, davaya konu trafik kazasında, kanımızca sürücü (servis şoförü) … asli kusurlu olduğunu, … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında görgü tanıklarının ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde ve aracın maktule çarpma yeri ve anı; davalı sürücünün dikkatsiz davrandığı ve maktule ters şeritte çarptığı anlaşıldığını, öncelikle zarara neden olan … plaklı araç ile davalı sürücü ve işletenin, menkul ve gayrimenkul mal varlıklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, alacak değerinin tam ve kesin olarak belirlendiği aşamada HMK.107.md. hükmü gereğince artırmak üzere şimdilik; 5.000,00 TL (Anne için 2.000TL, Baba için 2.000TL, Büyük Baba için 200TL, Büyük Anne için 200TL, Küçük çocukların her biri için 200TL) destekten yoksun kalma tazminatının, sigorta şirketi için dava, sürücü ve işleten için kaza tarihinden itibaren işleyecek, reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 125.000,00 TL (Anne için 50.000TL, Baba için 50.000TL, Büyük Baba için 5.000TL, Büyük Anne için 5.000TL, Küçük çocukların her biri için 5.000TL) manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek, reeskont avans faizi ile birlikte araç sürücüsü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili … emekli olduğunu, kendisinin ve evinin geçimi için belirli zamanlarda eski mesleği olan şöförlük yaptığını, başkaca bir geliri olmadığını, 29.04.2015 tarihinde … plakalı araç ile seyir halindeyken, müteveffanın aniden yola çıkması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyası kapsamında 03.06.2015 tarihinde olay mahallinde tarafların ve tanıkların da hazır bulunduğu şekilde keşif icra edildiğini, keşif neticesinde düzenlenen 14.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil …’ın tali kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, HMK 165. madde uyarınca … 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının bekletici mesele sayılmasını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.1999 tarih, 1999/19-73 Esas ve 1999/106 sayıılı kararında işbu dava kapsamındaki iddiaların ticari iş sayılamayacağından dolayı ticari faiz istenemeyeceğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, dava konusu kazaya karışan … Plaka sayılı aracın maliki olduğunu, bu nedenle huzurdaki davada işleten sıfatıyla müvekkili şirkete de dava açıldığını, trafik kazalarında işletenin hukuki sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesinde düzenlendiğini, aynı Kanunun 86. maddesinde ise “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar göreni veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir” denildiğini, zarar görenin ağır nitelikteki kusuru, zararla motorlu aracın işletilmesi arasındaki uygun illiyet bağını keseceğini, böylelikle kazanın meydana gelmesinde motorlu aracın işletme tehlikesini önemsizleştireceğini, zararın, asli ve tek sebebini oluşturacağını, dava konusu maddi olaya bakıldığında da, dava konusu kaza davacıların murisi zarar görenin yola kontrolsüzce aniden çıkması şeklindeki ağır nitelikteki kusuru nedeniyle meydana geldiğini, dava konusu maddi olayda meydana gelen zarar ile motorlu aracın işletilmesi arasındaki illiyet bağı kesildiğini, dava konusu maddi olay neticesinde meydana gelen zarar nedeniyle müvekkili şirket hukuken sorumlu tutulamayacağını, müvekkili şirket yönünden davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … karar sayılı dosyasının uyap kayıtları getirtilip incelendiğinde; … C.Başsavcılığı’nın … tarih ve … esas sayılı iddianamesiyle Şüpheli … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 85/1, 53/6, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmas ıistemi ile kamu davası açıldığı, … 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda 28/04/2016 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; Sanık …’ın üzerine atılı taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan eylemine uyan TCK’nun 85/1, 62/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, Sanık hakkında CMK 231 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 22/11/2016 tarihli ara kararı gereğince kusur raporu alınması için dosya İstanbul ATK ‘ya gönderilmiş, 17/01/2017 tarihli İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda özetle;A-Davalı sürücü …’ ın %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu, B-Müteveffa yaya Mevlüt …’ ın davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %75 (yüzde yetmişbeş) oranında müessir olduğu kanaatini bildirir müşterek kusurlu olduğu belirtilmiştir.
İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen rapor taraflara HMK 281 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 03/10/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya aktüer ve sigorta konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 24/11/2017 teslim tarihli raporda özetle ; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 29.04.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı tarafın %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre 30.04.2015 tarihinde vefat eden …’ın geride kalan hak sahiplerinden; a)Davacı ..’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 10.515,03 TL., b)Davacı Anne…’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 9.867,00 TL. Olduğu, TOPLAM = 20.382,03 TL, c)Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Yukarıda “Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri” başlığı altında ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, davacı büyükanne, büyükbaba ile kardeşlerin destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmadığı, d)Davacı anne ve babanın maddi zararları zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limitin içinde kalmakta olup, manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında bulunmadığı, e)Dava dilekçesinde sigorta şirketi için dava tarihinden(17.10.2015) itibaren faiz talebinde bulunulmuş olup, sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından ise her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 30.04.2015 ölüm tarihinde gerçekleşmiş olacağı, e)Sigortalı aracın kullanım amacının ticari olması nedeniyle avans faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Davacılar vekili 31/01/2017 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı anne ve davacı baba için dava değerini 16.382,03 TL artırarak 20.382,03 TL ıslah etmiştir.
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğe çıktığı,tebliğ edilerek parçasının döndüğü görülmüştür.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davasıdır.
Somut olayın, 29.04.2015 günü saat 19.15 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüsle … Caddesi üzerinde seyirle … Sokak önüne geldiğinde sağında duraklayan başka bir servis aracının önünden yola girerek sol tarafa geçmek isteyen yayaya çarpması sonucu 2005 doğumlu yaya …’ ın ölümü ile neticelenen dava konusu olay meydana gelmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Mahkememizin 22/11/2016 tarihli ara kararı gereğince kusur raporu alınması için dosya İstanbul ATK ‘ya gönderilmiş, 17/01/2017 tarihli İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporda özetle;A-Davalı sürücü …’ ın %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu, B-Müteveffa yaya …’ ın davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %75 (yüzde yetmişbeş) oranında müessir olduğu kanaatini bildirir müşterek kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizin 03/10/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya aktüer ve sigorta konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 24/11/2017 teslim tarihli raporda özetle ; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 29.04.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı tarafın %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre 30.04.2015 tarihinde vefat eden …’ın geride kalan hak sahiplerinden; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 10.515,03 TL., b)Davacı Anne …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının= 9.867,00 TL. Olduğu, TOPLAM= 20.382,03 TL, c)Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Yukarıda “Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri” başlığı altında ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, davacı büyükanne, büyükbaba ile kardeşlerin destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmadığı, d)Davacı anne ve babanın maddi zararları zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limitin içinde kalmakta olup, manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında bulunmadığı, e)Dava dilekçesinde sigorta şirketi için dava tarihinden(17.10.2015) itibaren faiz talebinde bulunulmuş olup, sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından ise her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüdün 30.04.2015 ölüm tarihinde gerçekleşmiş olacağı, e)Sigortalı aracın kullanım amacının ticari olması nedeniyle avans faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Davacılar vekili 31/01/2017 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı anne ve davacı baba için dava değerini 16.382,03 TL artırarak 20.382,03 TL ıslah etmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği, İşbu somut olayda müteveffanın kaza tarihinde henüz 10 yaşında olması ve buna göre de kardeşleri ile büyükanne ve büyükbabasına fiilen ve eylemli olarak destekte bulunmasının mümkün olmaması, Yargıtay kararlarına göre de kardeşleri ile büyükanne ve büyükbabanın destek tazminatı talep koşullarının oluşmadığı kanatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle Yargıtay kararlarına göre de müteveffanın kardeşleri ile büyükanne ve büyükbabanın destek tazminatı talep koşullarının oluşmadığı, müteveffanın anne ve babası yönünden destekten yoksun kalma tazminat şartlarının oluştuğu, anlaşıldığından; Davacılardan … ve … ‘ın açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat davasının kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre davacı anne … için 9.867,00 TL, davacı baba … için 10.515,03 TL ‘nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden, davalılardan … Ltd. Şti ve … ‘dan kaza tarihi olan 29/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütesilsilen alınarak davacılara verilmesine , Davacılardan …, …, …, …, … ‘ın açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlandığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde tazminat belirlenmekte olup, MK.nun 4. Maddesi gereğince mahkememizce tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın meydana geliş şekli,kusur durumu da dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği anlaşılmakla; Davacıların açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-a)Davacılardan … ve …’ın açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat davasının kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre davacı anne … için 9.867,00 TL, davacı baba … için 10.515,03 TL ‘nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden, davalılardan … Ltd. Şti ve … ‘dan kaza tarihi olan 29/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütesilsilen alınarak davacılara verilmesine ,
b)Davacılardan …, …, …, …, … ‘ın açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine,
2-Davacıların açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne,
a)Davacı baba … için 4.000,00 TL,
b)Davacı anne … için 4.000,00 TL,
c)Davacı büyük anne … için 1.000,00 TL,
d)Davacı dede … için 1.000,00 TL,
e)Davacı kardeş … için 2.000,00 TL,
f)Davacı kardeş … için 2.000,00 TL,
g))Davacı kardeş … için 2.000,00 TL’nin manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/04/2015 tarihinden itimbaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve … Ltd.Şti ‘nden müştereken ve mütesilsilen alınarak Davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihine göre maddi tazminat yönünden alınması gereken 1.392,30 TL harçtan peşin alınan 497,02 TL ( Peşin harç + ıslah harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 895,28 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihine göre manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.092,96 TL harcın davalılardan … ve … Ltd.Şti ‘nden müştereken ve mütesilsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacılardan … ve … duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 2.445,84 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine,
6-Davacılar duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan … ve … Ltd.Şti ‘nden müştereken ve mütesilsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Davalılar …, … Ltd.Şti, … Sigorta A.Ş kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden hesaplanan (AAÜT 13/2 maddesi ve AAÜT 3/2 maddesi gereğince ) 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılar …, …, …, …., …’dan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
8-Davalı … ve ve … Ltd.Şti kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
9-Davacılar tarafından yapılan toplam: 2.325,82 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 578,06 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,geri kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına, ( Davalı … Sigorta A.Ş ‘nin 108,78 TL ‘sinden sorumlu tutulmasına, )
10-Davacılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
11-Davalılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
Dair verilen karar davacılardan …, davacılar vekilinin, davalı … vekili davalı … şirket vekilinin yüzüne karşı, davalı … Sigorta vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı.. 23/03/2018

Katip

Hakim

MASRAF BEYANI
524,72 TL Harç Masrafı
212,00 TL ATK Faturası
1.200,00 TL Bilirkişi Ücreti
389,10 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 2.325,82 TL