Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/971 E. 2018/761 K. 11.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/971 Esas
KARAR NO : 2018/761

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/10/2015
KARAR TARİHİ : 11/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulduğunu ve davacı şirketin güvenlik hizmetlerinin davalı şirket tarafından yerine getirildiğini, taraflar arasında pek çok kez güvenlik hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini ve en son sözleşmenin 01.03.2012-31.12.2013 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığını, taraflar arasındaki sözleşmesinin davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine keşide edilen … 34.Noterllğlnin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinde feshedildiğinin davalı şirkete bildirildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile davalı şirketin bünyesinde çalıştıracağı işçilerin alacaklarından ve bu nedenle açılan davalardan sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını, davalı şirkette çalışan 9 işçi tarafından 08.11.2013 tarihinde davacı şirket ve davacı şirket aleyhine … 19. İcra müdürlüğünün …, …, …, …, …,…, …, … ve… esas sayılı icra takipleri işçilik alacaklarının tahsili istemli ilamsız icra takipleri yapıldığını, anılan icra takiplerine davacı şirket tarafından itiraz edildiğinden takiplerin durdurulduğunu, icra takibi alacaklılara işçiler tarafından davacı şirket ve davalı şirket aleyhine … 9. İş Mahkemesinin 2013/859, 860, 861, 862, 863, 864, 865, 866, 867 esas sayılı davalarında itirazın iptali istemli dava açıldığını, davalarda yapılan yargılama sonucunda kurulan 2014/557, 558, 559, 560, 561, 562, 563, 564, 565 karar sayılı kararlarda davacı ve davalı şirketlerin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü ile davaların kısmen kabulüne karar verildiğini, davacı şirket taralından … 19. İcra Müdürlüğünün icra dosyalarına ödeme yapıldığını, davacı şirket tarafından icra dosyalarına yapılan ödemelere istinaden önce … tarih, … sına numaralı 238.773,51 TL tutarlı fatura düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından anılan fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalı şirket aleyhine … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinde 238.773,51 TL’nin davalı şirketten tahsilinin talep edildiğini, davalı şirketin icra takibine vaki itirazı nedeniyle icra takibinin durdurulmasına karar verildiğiniileri sürerek, davalı şirketin … 30.icra Müdürlüğümün … esas sayılı icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, itirazında haksız olan davalı şirketin alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; 4857 Sayılı İş Yasasında asıl işveren ve alt işvereninin sorumluluklarının açıkça düzenlendiğini, asıl işveren ve alt işverenin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu ve tüm alacaklardan alt işverenin sorumlu olduğu yönündeki düzenlemenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin ödenmeyen işçilik alacaklarının ödenmesine yönelik olarak davalı şirketi bağlayacak irade beyanının bulunmadığını, aksinin kabulü durumunda dahi taraflar arasındaki sözleşmenin yasa hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, davacı şirketin talebinin yok hükmünde olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin varlığı kabul edilse dahi sözleşmenin söz konusu hükümlerinin yasanın emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle davacı şirket talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı şirketin her ne nam ve ad altında olursa olsun davacı şirkete borcu bulunmadığını, davacı şirketin icra inkar tazminatı talep etme hakkı bulunmadığını, davalı şirketin davacı şirkete borcu bulunmadığından talep edilen alacağı faiz işletilemeyeceğini, davalı şirkete tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığından temerrüt durumunun oluşmadığını ve ödeme günü itibariyle faiz işletilmesinin de söz konusu olamayacağını, davacının faiz talebinin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuş, ayrıca davacı şirketin kötüniyetli takip nedeniyle % 20 oranında kötuniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istemiştir.
DELİLLER :
… 30. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyası, taraflar arasında akdedilen 28.02.2013 tarihli hizmet alım sözleşmesi, 23.12.2014 tarih, 968808 sayılı fatura, … 3 4. Noteri iğinin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi,… 19. İcra Müdürlüğünün 2013/4311, 4321, 4326,4327,4329,43331,4333,4335,4337 esas sayılı icra dosyalan ödeme emirleri, … 19. İcra Müdürlüğünün 2013/4311, 4321, 4326, 4327, 4329, 43331, 4333, 4335, 4337 esas sayılı icra dosyaları hesap tabloları, … Bankası TAO’nun 19,12.2014 tarihli ödeme dekontları [ 9 adet), … 9. İş Mahkemesinin 13.11.2014 gün, 2013/864 esas, 2014/562 karar, 2013/863 esas, 2014/561 karar, 2013/859 esas, 2014/557 karar, 2013/861 esas, 2014/559 karar, 2013/862 esas, 2014/560 karar, 2013/865 esas, 2014/563 karar, 2013/866 esas, 2014/564 karar, 2013/867 esas, 2014/565 karar, 2013/860 esas, 2014/558 karar sayılı gerekçeli kararları, … 9 İş Mahkemesinin 2013/859, 860, 861, 862, 863, 864, 865, 866 ve 867 Esas sayılı dosyalarında verilen karar örnekleri, elektronik posta yazışmaları, Aralık/2014 dönemi Muhtasar Beyannamesini ve davalı çalışanlarına yapılan ödeme ve bu ödemeler dikkate alınarak hesaplanan brüt tutar, brüt tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisi ve damga vergisi tutarını gösteren liste, bilirkişi incelemeleri sonucu alınan raporlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, İİK 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı asıl işveren şirkete ait işyerinde alt işveren olan davacı şirketin işçisi olarak çalışan dava dışı işçilerin … 9. İş Mahkemesinin 2013/859, 860, 861, 862, 863, 864, 865, 866 ve 867 Esas sayılı dosyalarında verilen kararlarda ödenmesi hüküm altına alınan tutarların davacı şirket tarafından … 19.İcra Müdürlüğünün icra dosyaları ödenmesi sonucu oluşan davalı şirketin sorumluluğunun kapsam ve miktarı, başka bir anlatımla davacı şirketin rücu hakkının kapsam ve miktarı, ödeme yapan davacı şirketin ödemiş olduğu bu miktarları taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıdan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise talep edebileceği alacak miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
İlgili … 30. İcra Müdürlüğünün… E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine 30/12/2014 tarihinde 238.773,51 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 09/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 14/01/2015 tarihinde verilen itiraz dilekçesi ile dosya alacaklısına borcunun olmadığının ileri sürüldüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra davacının davalı şirketten talep edebileceği alacak miktarının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne kadar olduğu hususlarında rapor düzenlenmesi için dosya bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 22/08/2016 tarihli raporunda özetle; Taraflar arasında akdedilen 28.02 2013 tarihli sözleşmenin Genel Hükümler başlıklı Bölüm A. Bendinde ” …. anlaşma konusu işin yerine getirilmesi için istihdam edeceği personeli ile ilgili İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar kanunu ile tahmil olunan bilumum vecibe ve mükellefiyetlerden münhasıran sorumlu olup bunların gereği gibi yerine getirilmemesi …’e hiçbir sorumluluk yüklemez” düzenlemesinin yer aldığını, … 9.İş Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli kararlarında … Kalemcilik şirketinin güvenlik işinin … Güvenlik AŞ. tarafından yürütüldüğünü, davacıların … Güvenlik AŞ.’nin işçisi olarak … Kalemcilik şirketine ait işyerinde çalıştıklarını, … Kalemcilik Ticaret ve Sanayi AŞ. ile … arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü ile hüküm kurulduğunu, davacı şirketin asıl işveren ve davalı şirketin alt işveren olduğunun kabulü gerekeceğini, taraflar arasında akdedilen 28.02.2013 tarihli sözleşmede tarafların alt işveren şirketin sözleşme kapsamında davacı asıl işveren şirkete ait işyerinde çalıştırdığı işçilere iş sözleşmesinden doğan tazminatlar konusunda açık bir düzenleme bulunmadığı görülmekle birlikte, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 9, 11, 13. Hukuk Daireleri kararlarında asıl işverenin alt işverenin dava dışı işçilerine ödediği tazminat ve ücretler bakımından alt işveren şirkete rücu hakkının bulunduğu kabul edildiğinden, davacı şirketin dava dışı işçilere ödediği işçilik alacakları bakımından davalı şirkete rücu edebileceği sonucuna varılmış ise de, dosyaya sunulu… 9. İş Mahkemesinin 2013/860 esas, 2014/558 karar ( Davacı: …), 2013/862 esas, 2014/560 karar ( Davacı: …) , 2013/863 esas, 2014/561 karar (Davacı: …), 2013/866 esas, 2014/564 karar (Davacı: …) sayılı kararlarında davacı işçilerin davalı şirketteki çalışma sürelerinin davacı şirketteki çalışma sürelerinden fazla olduğu, … 9. İş Mahkemesinin gerekçeli kararlarında hesaplamaya esas alınan aylık ücret ve iş sözleşmesinin feshi tarihindeki giydirilmiş aylık brüt ücret miktarının tespit edilemediği anlaşıldığından, … 9. İş Mahkemesinin 13.11.2014 gün 2013/860 esas, 2014/558 karar ( Davacı: …) , 2013/862 esas, 2014/560 karar ( Davacı: …) , 2013/863 esas, 2014/561 karar (Davacı: …), 2013/866 esas, 2014/564 karar (Davacı: …) sayılı kararlarına esas bilirkişi hesap raporlarının istenilmesi sonrasında davacının talepleri ve davalının savunmaları hakkında değerlendirme ve hesaplama yapılmasının uygun olacağını beyan etmiştir.
Aynı bilirkişiden alınan 23/01/2017 tarihli ek raporunda bilirkişi özetle; Davacı şirketin … 30. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinde 30.12.2014 takip tarihinde talep edilebilir rücu alacağının Asıl Alacak 165.563,06 TL, Faiz 30.455,16 TL, Harç [ Tahsil-Başvuru) 7.678,87 TL, Avukatlık Ücreti 19.658,94 TL, Masraf 7.129,15 TL, Toplam 230.485,18 TL olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili ek rapora itiraz dilekçesinde; Davacı şirketin davalı şirkete rücu edebileceği yönündeki tespite tamamen katılmakla birlikte, rücu alacağının tutarı bakımından tespitine ilişkin birtakım itiraz ve beyanları olduğunu, bilirkişi bu tespit ve değerlendirmeyi yaparken,davacı şirket tarafından icra dosyalarına yapılan ödemelerin işçilik alacaklarından kaynaklı ödemeler olduğunu göz ardı ettiğini ve bu alacak kalemlerinin bir kısmının gelir vergisi ve damga vergisi kesintisine tabi olduğunu atladığını, Oysa, davacının her bir icra dosyasına ödemiş olduğu alacak kalemlerini takiben vergi dairesinde Aralık 2014 ayına ilişkin muhtasar beyanname ile gelir vergisi ve damga vergisi beyanında bulunmak suretiyle, bu ödemelere ilave olarak, her bir ödeme üzerinden %15 oranında gelir vergisi ve damga vergisi ödemesi yaptığını, davacının bu ödemeleri yasal olarak söz konusu vergi beyannamelerinin verilmesi ve ödemelerin yapılması gerekliliğine binaen yaptığını, ilave ücretlerin de katılmasıyla toplam ücret olarak 238.773,51 TL belirlendiğini ileri sürmüştür.
Davalı vekili ek rapora itiraz dilekçesinde; Bilirkişi raporu hazırlanırken davacı iddiaları esas alınarak ve hiçbir somut delile dayanmaksızın incelemelerde bulunulmuş olup haksız taleplere ilişkin tespit, değerlendirme ve hesaplamalar hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi, davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, var ise miktarı yönünden dosya daha önce rapor veren bilirkişi … ve mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, var ise miktarı yönünden ek rapor hazırlamaları istenilmiş, bilirkişi heyeti mahkememize sunmuş oldukları 25/01/2018 tarihli raporlarında özetle; Mahkeme kararı ile işçi lehine hükmedilen, kıdem, ihbar tazminatı, ücretli izin, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil, dini bayram, hafta sonu çalışmalarında yapılan ödeme de vergi kesintisi olup olmayacağı irdelendiğinde;  193 sayılı Gelir Vergisini Kanunun “Ücretin Tarafi” başlıklı 61. maddesinde belirtildiği üzere, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceğini, bu kanunun uygulanmasında, evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatlerin de ücret olarak tarif edildiğini, 193 sayılı Gelir Vergisini Kanunun Vergi Tevkifatı başlıklı 94/1. Maddesine göre, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur olduklarını, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,…” yapılan ödemelerde tevkifat yapılacağının belirlendiğini, 88 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun “Konu” başlıklı 1. maddesinde; ” Bu Kanuna ekli “Damga Vergisine Tabi Kağıtlar” başlıklı (1) sayılı Tablonun “IV-Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün I/b fıkrasında; “Maaş, ücret, gündelik. huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların “binde 6” nispetinde damga vergisine tabi olduğunun hüküm altına alındığını, … 9. İş Mahkemesinin kararları incelendiğinde, davalı çalışanların tüm haklarının NET tutar üzerinde belirlenmiş olduğunu ve net tutar üzerinden icra takibinin devamına karar verildiği anlaşıldığını, dolayısıyla, davacı şirket icra takibinde net tutardan davalı çalışanlara ödeme yaptığından, vergi ödemesinin sorumluluğunun da kendisine geçtiğini, Davacı şirket, davalı şirketin 9 çalışanından icra müdürlüğüne 19.12.2014 tarihinde ödemiş olduğu toplam 230.485,18 TL’yi ve çalışanlardan gelir idaresine ödediğini iddia ettiği 8.288,33 TL vergi olmak üzere toplam 238.773,51 TL’yi davalı şirketten talep edebileceğini ancak, rapor içerisinde de detaylı olarak açıklandığı üzere, davacı tarafın ibraz ettiği Muhtasar Beyannamesindeki ücretler üzerinden kesilen verginin detayını gösteren belgeler ile davalı çalışanların vergisini beyan ve ödendiğini kanıtlaması gerektiğini beyan etmiştir. (Bilirkişilerce Aralık/2014 ayı Muhatasar Beyannamesi ile beyan edilen tutar, davacı şirket çalışanlarının ücretlerinden kesilen gelir vergisi ve damga vergisinide kapsadığından, muhtasar beyannamedeki 011 veya 012 kodla beyan edilen “Ödemenin Gayrisafi Tutarı” davalı şirket çalışanlarının ücreti üzerinden hesaplandığı iddia edilen Gelir Vergisi ve Damga Vergisini de içerip içermediğinin anlaşılamadığı belirtilerek davacı tarafın muhtasar beyannamedeki 011 ve 012 kodla beyan edilen tutarın nelerin toplamı olduğunu, Aralık/2014 ayında çalışanlarının kümülatif ücret bordrosunu, yevmiye defterindeki çalışanlarının ve davalı çalışanlarının ücret tahakkuk muhasebe kaydını, muavin defter dökümünü ve Aralık/2014 dönemi Sigortalı Hizmet Listesi ile Tahakkuk Fişini ibrazı ile anlaşılabileceğini belirtmiş olup davacı tarafça belirtilen belgeler dosyaya sunulmuştur.)
Bilirkişi Raporları dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı, birbirlerini tamamlayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
6098 Sayılı Borçlar Yasasının 61.maddesine göre,” Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” 62.maddesine göre, ” tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasmda, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payından fazlasını ödeyen kişi bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” 168. Maddesine göre, “Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının alacaklarına halef olur.” 167. Maddesine göre, ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasında hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.
6098 Sayılı Borçlar Yasasında müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişkide paylaşımın, sorumluluk kaynaklarına göre değil, bütün durum ve koşullar göz önünde bulundurulacak yapılması gerektiği {6098 Sayılı Yasa 60.madde), 818 sayılı Yasanın genel sistematiğinde alt işverenin işçisinin alacağını ödeyen asıl işverenin, ödediği miktarın tümü ya da bir kısmım alt işverene rücu hakkkı bulunduğunda, kendine düşünden fazlasını ödediğinin kabul edileceği yönündeki kabul, 6098 Sayılı Yasada iç ilişkide kendine düşenden fazlasını ödemek zorunda kalan asıl işverene alt işverene başvurabilmesini sağlayacak halefiyet ile güçlendirilmiş bir rücu hakkı bulunduğu, asıl işveren ve alt işverenin iç ilişkide sorumluluk miktarlarının belirlenmesinde asıl işverenin sorumluluğunun yasadan, alt işverenin sorumluluğunun ise sözleşmeden doğmasının durumu değiştirmeyeceği kabul edilmiştir.
1475 Sayılı Yasa’nın l/son maddesi ile bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde ya da eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve İş Yasasından ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden asıl işverenin de birlikte sorumlu olduğu, 4857 Sayılı Yasa’nın 2/6.maddesi ile “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu ” hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davalı asıl işveren şirkete ait işyerinde alt işveren olan davacı şirketin işçisi olarak çalışan dava dışı işçilerin … 9. İş Mahkemesinin 2013/859, 860, 861, 862, 863, 864, 865, 866 ve 867 Esas sayılı dosyalarında verilen kararlarda ödenmesi hüküm altına alınan ve davacı şirket tarafından … 19. İcra Müdürlüğünün icra dosyalarına ödenen miktardan TBK hükümleri ve iş mevzuatı çerçevesinde davalının sorumlu olduğu, davacı şirketin ödemiş olduğu işçi ücretleri ile ücret kapsamında değerlendirilen gelir vergisi ve damga vergisi ödemelerini taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıdan talep edebileceği, alacağın varlığı ve miktarının davacı tarafça kanıtlandığı anlaşılmış, davanın kabulü ile, davalı tarafından … 30. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın iptaline ve takibin devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın kabulü ile, davalı tarafından … 30. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 16.310,61 TL ilam harcından peşin yatırılan 4.077,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.232,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 20.276,41 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 4.077,66 TL peşin harç, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 197,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 1.424,70 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/06/2018

Katip …

Hakim …