Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/455 E. 2023/724 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/455 Esas
KARAR NO : 2023/724

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 30/04/2015
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Müvekkili şirketin ayakkabıcılık sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalılardan … şirketinin, … marka ayakkabıların satışını yaptığını, ayakkabıcılık sektöründe ola geldiği üzere müvekkili şirketin 2015 yılı yaz döneminde satışa sunmak üzere 2014 yılında ayakkabı ve çanta fuarında davalı … Ltd. nin sergilediği ayakkabılardan seçtiği modelleri … Ltd. Şti.’den sipariş ettiğini, müvekkili şirketin siparişle birlikte davalı … şirketinin ayakkabıların ödemesini … AŞ’nin … vadeli. … numaralı. 4.000.004T1. bedelli çek ve … AŞ’nin … vadeli. … numaralı. 4.000,00-TL bedelli çek ile yaptığını, davalı … Ltd. Şti.’nin davacı şirket ile yaptığı mutabakat kapsamında davacı şirketin sipariş ettiği ayakkabıları vaat ettiği tarihte göndermeyerek sözleşmenin feshine sebep olduğunu, haklı feshe yasanın öngördüğü sonuç verilenlerin iadesi olduğundan 2 adet çeki müvekkiline geri vermek yükümlülüğünde olduğunu, davali … Ltd. Şti’den davaya konu çekler geri istendiğinde, çeklerin ellerinde bulunmadığını, akreditif olarak kullanılarak diğer davalı bankadan kullanılan kredinin teminatı olarak bankaya verildiği bilgisi edinildiğini, görüşmeler neticesinde davalı … Ltd. Şti.’nin ekonomik durumunun kamuoyunda “zehirli ayakkabılar vakıası” olarak bilinen olay sebebiyle kötüleştiğini, iflas erteleme talebinde bulunulduğunun öğrenildiğini, öncelikle ileride telafisi mümkün olmayacak zararların oluşmasının önüne geçilmesi adına söz konusu çeklerin herhangi bir tasarrufi işlemde kullanılmaması, çeklerden dolayı keşideci müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatılmaması, dava açılmaması, çeklerin yazdırılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama sonunda müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davacının her ne kadar müvekkili bankayı menfi tespit davasında taraf olarak gösterdiğini ve husumet yöneltildiğini, müvekkili bankanın davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişkinin tarafı olmadığını, müvekkili bankanın davacı ile diğer davalı arasındaki ticari münasebetini bilecek ya da bilmesi gerekecek durumda olmadığını, çekin arkasında buna yönelik hiçbir ibare olmadığını, müvekkili bankaya sunulmuş çeklerin teminat çeki olduğunu gösterir bir olmadığını, ayrıca müvekkili bankaya sunulmuş çeklerin teminat çeki olduğunu gösterir bir sözleşme de olmadığını, müvekkili bankanın iyi niyetli 3. Şahıs olduğunu, ispat yükü üzerinde olan davacının, müvekkili bankanın bu durumu bildiği ve bu nedenle iyi niyetli hamil sayılamayacağını ispatlamakla mükellef olduğunu, davaya konu çeklerin müvekkili bankaya temlik cirosu ile diğer davalı şirket tarafından devredildiğini, davada çekin tahsilinin tedbiren durulması ile müvekkili bankanın kredi alacağını tahsil edememiş ve bu nedenle de telafisi güç zararı doğduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafından ikame edilen davanın masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. ‘ye dava dilekçesi ve tensip tutanağı tebliğ edilmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmış, icra dosyası, bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu 15/05/2015 vadeli, 4.000,00 TL bedelli ve 15/06/2015 vadeli, 4.000,00 TL bedelli 2 adet çekten dolayı davacının davalılara borçlu olup olmadığı hususunda olduğu hususunda toplanmaktadır.
Davaya konu … 22. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu aleyhine 8.000,00-TL asıl alacak, 274,17-TL işlemiş faiz, 800,00-TL yıllık faiz, 24,00-TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 9.098,17-TL ‘lik takip talebinde bulunduğu görülmüştür.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından Mahkememizin 14/03/2017 tarihli celse ara kararı gereğince dosyamız rapor hazırlanmak üzere mali müşavir …, bankacı …ve konusunda uzman … ‘e verilerek davaya konu 2 adet çekten dolayı davacının davalılara borçlu olup olmadığı yönünde rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 21/07/2017 tarihli raporda özetle;
“a) Dava konuşu çeklerin davalılardan … Şirketi’ne mal karşılığı verildiği, ancak malların davacıya teslim edilmediği, bu nedenle davacının davalılardan … Şirketi’ne karşı dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik talebirlin yerinde olduğu,
b) Davalı bankanın, dava konusu çekleri. müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla iktisap etmiş olduğu, bu nedenle meşru ve yerkili hamil olarak kabul edilmesi gerektiği.
c) Kambiyo senetlerinde, tarallar arasındaki ilişkilerden doğan defilerin kişisel defiler olduğu,
d) Temel ilişkiden kaynaklanan kişisel defilerin hamile karşı ileri sürülebilmesinin tek istisnasının, hamilin senedi iktisap ederken “bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ” yani kötüniyetli olarak hareket etmiş olması hali olduğu,
e) Davacının dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığı, bu çeklerin karşılığı malların … Şirketi tarafından deslim edilmediği yönündeki iddialarının kişisel bir defi oluşturduğu, temel ilişkinin tarafi olmayan davalı bankaya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı,
f) Somut olay açısından davalı bankanın dava konusu çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu, yine davalı bankaya yapılan cironun rehin cirosu niteliğinde olduğu yönünde herhangi bir veriye rastlanmadığı, davalı bankanın iyiniyetli olduğunun kabul edilmesi gerektiği” yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Yargılama devam ederken davalı şirket vekilinin davalı müvekkilinin iflas etmesi nedeni ile vekillik görevinin sona erdiğini bildirmesi üzerine davalı … şirket vekilinin beyan dilekçesi doğrultusunda … 1. ATM tarafından verilen …esas sayılı iflas kararının kesinleşmesi ve 2. alacaklılar toplantısının yapılması beklenilmiş, iflas idare memurları adına tebligat çıkartılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
… 1. İflas Müdürlüğünün…iflas sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verildiği, iflas kararının kesinleştiği, tasfiyenin müdürlüklerince resen yürütülmesine karar verildiği, ikinci alacaklılar toplantısının 14/12/2020 tarihinde yapıldığı bildirilmiştir.
Somut olayda, davacının dava konusu çekleri düzenleyerek davalılardan … şirketine verdiği, bu şirketin anılan çekleri davalı bankadan kullanmış olduğu krediye karşılık davalı bankaya ciro ettiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Öncelikle dava konusu çeklerin, kambiyo niteliği gereği, temel ilişkiden soyut bir borç ikrarı oluşturması nedeniyle bu çeklerin üzerine “teminat içindir”, “teminat olarak verilmiştir” gibi ibareler yazılmış olsa dahi bu husus tek başına çeklerin teminat için verildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Hangi temel ilişkiye istinaden teminat olarak verilmiş olduğunun yazılı bir delille ispatlanmış olması gerekir.
Gerçekten de Yargıtay, bu konuyla ilgili olarak vermiş olduğu bir kararında şu ifadelere yer yererek aynı yönde görüş belirtilmiştir: “Dava konusu senette teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz. Kambiyo senedi geçerli olup, senede karşı iddiaların HUMK’nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerekir” (YHGK’nın E. 2010719-67, K. 2010799 sayı ve 24,2.2010 tarihli kararı).
Davalılardan … şirketi tarafından kaşelenerek imzalanan cari hesap ekstresi ve yazıdan, davacının toplam 8.000 TL tutarında iki çeki davalı şirkete keşide etmiş olduğu, davalı şirketin kayıtlarında davacının 8.000 TL alacaklı olduğu ve çeklerin …bank … Şubesine teminat olarak verildiği, … şirketinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirdiğine ilişkin dosyada herhangi bir somut delil bulunmaması dikkate alındığında, dava konusu çeklerin davalılardan … şirketine mal satın alma karşılığı verildiği, ancak malların davacıya teslim edilmediği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda davacının davalılardan … şirketine karşı dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu çekler incelendiğinde, davalı bankanın bu çekleri müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla iktisap etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı banka, yetkili hamildir. Gerçeklen de hak sahipliğinin tespitine ilişkin TTK m. 790 hükmüne göre; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.”. Dava konusu çekler incelendiğinde, ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı görülmektedir. Bu durumda davalı bankanın anılan hüküm uyarınca meşru hamil sayılması gerektiği açıktır.
Dava konusu alacak, bir kamhiyo senedine dayanmaktadır. Kambiyo senetlerinde, taraflar arasındaki ilişkilerden doğan defiler şahsi defilerdir (TTK m.687,825). Bu defiler taraflar arasında ileri sürülebilir. Temel ilişkinin geçersizliği, muvazaa, irade bozukluğu, gabin, ayıp, sözleşmenin ifa edilmediği ve zamanaşımı gibi defiler temel ilişkiden doğan defilerdir.
TTK m. 818 hükmünün yollamasıyla çek için de uygulama alanı bulan TTK m. 687 hükmüne göre; “Poliçeden dolayı kendisine haşvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”. Yine TTK m. 680 hükmüne göre; “Tedevüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez: meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.”. Görüldüğü üzere temel ilişkiden kaynaklanan kişisel defilerin hamile karşı ileri sürülebilmesinin tek istisnası, hamilin çeki iktisap ederken “bile bile borçlunun zararına hareket etmiş ” yani kötüniyetli olarak hareket etmiş olması halidir.
Davacının dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığı, bu çeklerin karşılığı malların teslim edilmediği yönündeki iddiaları, kişisel defi niteliğinde olup, bu defilerin temel ilişkinin tarafı olmayan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesi mümkün değildir. Bu iddiaların davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesi için TTK m. 680 ve 687 hükümlerinde öngörüldüğü üzere, davalı bankanın çekleri iktisap ederken bilerek davalının zararına hareket etmiş olması gerekir. Somut olayda, davalı banka ile diğer davalı … şirketi arasında bir kredi sözleşmesi bulunması, bu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun davalı … şirketi tarafından ödenmemesi, dava konusu çeklerin … şirketi tarafından kredi borcuna istinaden davalı bankaya ciro edilmiş olması gibi hususlar birlikte dikkat alındığında davalı bankanın dava konusu çekleri kötüniyetle iktisap etmiş olduğu sonucuna varılamaz. Bu durumda, davacının çeklerin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiasının davalı bankaya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Rehin cirosuna ilişkin TTK m. 689 hükmüne göre; “(1) ciro, “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir“ ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan hütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafindan yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir. (2) Poliçeden sorumlu olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı ileri süremezler; meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun”. Söz konusu hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, rehin cirosunun varlığının kabul edilebilmesi için bu hususun açıkça ciroda belirtilmesi gerekir. Dava konusu çekte bu yönde bir nitelendirme bulunmadığından davalı bankaya yapılan cironun gizli veya açık bir rehin cirosu olarak kabul edilebilmesi de mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının davalılardan … Şirketi’ne karşı dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine yönelik talebinin yerinde olduğu, dava konusu çekleri müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla iktisap ederek meşru ve yetkili hamil konumunda bulunan davalı bankanın senedi iktisap ederken kötüniyetli olarak hareket ettiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın … Yönünden ispatlanamadığından reddine,
2-Davanın … Ltd. Şti. Yönünden kabulü ile, davacının … 22. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe konu 15/05/2015 vade tarihli 4.000,00-TL bedelli … numaralı çek ve 15/06/2015 vade tarihli 4.000,00-TL bedelli … numaralı çek bakımından anılan davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Karar tarihine göre alınması gereken 546,48 TL harçtan peşin alınan 136,62 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭ 409,86 TL harcın davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Peşin alınan 136,62-TL harcın davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 8.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 4,10-TL vekalet harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 367,20 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.199,00 TL yargılama giderinin davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafların yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 03/10/2023

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı