Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/375 E. 2019/1049 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/375 Esas
KARAR NO : 2019/1049

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/01/2012
KARAR TARİHİ : 25/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında çeşitli tarihlerde yapılan sözleşmeler gereği davalı şirkete ait … Otel’de müvekkili şirket adına yılbaşı, bayram vs tatil dönemleri için otel, konaklama, gala yemekleri vb organizasyonları yapıldığını, 2011 yılı yılbaşı organizasyonu ile ilgili olarak yapılmış 03/12/2010 tarihli sözleşme nedeniyle davalı şirket otelinden hizmet alındığını ancak eksik hizmetle yapılan ekstra sanatçı organizasyonu nedeniyle müvekkili şirketin doğan alacakları karşılığında 11/01/2011 yarihinde taraflar arasında yapılan yazılı mutabakat gereği müvekkili şirketin 21.144 TL alacağı olduğunu ve bu alacağın cari hesap şeklinde daha sonra yapılacak organizasyonlarda kullanılacağı yönünde anlaşmaya varıldığını, bu mutabakattan sonra 30/11/2011 tarihinde konaklamalı gala-grup sözleşmesi adı altında yeni bir anlaşma yapıldığını, bu organizasyon sonucu davalı şirket tarafından 25/12/2011 tarihinde 11.024 TL’lik fatura düzenlendiğini ve bu faturanın mahsubu neticesi cari hesapta müvekkili şirketin 10.120 TL alacağı kaldığını, bu alacaklarının halen ödenmediği gibi daha sonra yapılan organizasyonlarda da bu bedelin mahsubunun yapılmadığını, benzer şekilde davalı şirkete ait otelde yapılacak 2011 yılı kurban bayramı ve 2012 yılı yılbaşı organizasyonu için müvekkili şirketle davalı şirket arasında grup sözleşmesi adı altında sözleşme imzalandığını, bu 2 dönem organizasyonu için müvekkil şirketin 5 adet çeki davalı şirkete vermiş olduğunu, dava konusu 27/01/2012 tarihli 25.000 TL tutarlı çekin müvekkili tarafından ödenmediğini ancak yazılı ve açık sözleşme olmasına rağmen davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını ve müvekkili lehine alacak doğmasına sebep olduğunu, bayram organizasyonu için 600 geceleme garanti olarak anlaşıldığı halde müvekkili şirket adına olan odalardan 43 gecelemenin davalı şirketin kendi müşterilerine kullandırıldığını ve bu nedenle müvekkilinin 6.130 TL alacağının doğduğunu, ayrıca yılbaşı programıyla ilgili olarak gala gecesinin yapılacağı balo salonunun tamamının müvekkili şirkete ayrılmış olmasına rağmen davalı şirketçe gala yemeğinde 110 kişilik ekstra masa açılarak müvekkili şirket aleyhine 9.350 TL haksız kazanç sağlandığını, bu şekilde cari hesap alacağı ve sözleşmeye aykırı davranışlar sonrası doğan alacakların toplamının 25.600 TL olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeler ve cari hesaptan doğan alacaklarına karşılık davalı şirkete verilmiş olan 27/01/2012 keşide tarihli çekin iadesi için davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, ancak ihtarnameye cevap alınamadığını, bu nedenle müvekkilinin 27/01/2012 keşide tarihli 25.000 TL miktarlı çekle ilgili olarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin kuşadasında bulunan … Oteli işletmekte olduğunu, davacı şirketin de müvekkiliyle çeşitli tarihlerde yaptığı sözleşmeler gereğince müvekkiline ait otelde müşterilerini konaklatmakta yemek ve organizasyonlarda bulunmakta olduğunu ancak müvekkilinin bir süredir davacıya verdiği hizmetin bedellerini alamadığını, davacının müvekkiline verdiği 25.000 TL bedelli çekin karşılıksız kaldığını ve bu nedenle icra takibi başlattıklarını, davacının alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla dava açtığını, davanın haksız olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, ticaret sicil kayıtları, icra dosyası, çek fotokopisi, bilirkişi incelemesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, … Bankası … Şubesi’nde bulunan hesaptan davacı şirket tarafından keşide edilen … numaralı, 27/01/2012 keşide tarihli 25.000 TL bedelli çekle ilgili olarak davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı … vekili, … 7. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davacı … şirketi aleyhine 08/02/2012 tarihinde başlattığı Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde, alacağın dayanağı olarak dava konusu 27.01.2012 tanzim ve vade tarihli 25.000,00 TL’lik çeki göstermek suretiyle; 25.000,00 TL Asıl Alacak, 145,89 TL İşlemiş Faiz, 1.250,00 TL % 5 Tazminat ve 279,25 TL İhtar masrafı + Vek. olmak üzere 26.675,14 TL tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık % 17,75 faizi ile birlikte BK. 84. mad. gereğince tahsilini talep etmiştir.
Mahkememizin 2012/28 Esas – 2013/261 K. sayılı dosyasından 10/12/2013 tarihinde verilen “Davacının davasının reddine…” ilişkin karar, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/3002 E – 2014/8085 K. sayılı 11.12.2014 tarihli kararı ile “…Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dava taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca verilen çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava, 24.01.2012 tarihinde açılmış olup, HMK’nın “ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Zira, 6103 sayılı Kanun’un 13. maddesi, 6335 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 4/2. maddesinde, ticari davalarda da deliller ile bunların sunulmasının 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi alacağına ilişkin hükümde yer alan atıf, HMK’nın 447/2. maddesi uyarınca HMK’na yapılmış sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219.(HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın 220.(HUMK’nın 330.) maddesindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220.(HUMK’nın 332.) maddesi bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220.(HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK’nın 220.(HUMK’nın 330.) maddesi anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222.(6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64.(6762 sayılı TTK’nın 69.) maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Somut olayda davacı tarafça, davalı ile aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğu ileri sürülmüştür. Dosya içeriğinden taraflar arasında 6102 sayılı TTK’nın 89 vd. maddelerinde öngörüldüğü şekilde yapılmış yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle geçerli bir cari hesap sözleşmesi olup olmadığı üzerinde durularak, cari hesap sözleşmesinin bulunması halinde cari hesap ilişkisi incelenerek davacı alacağının olup olmadığı, varsa alacağın miktarının belirlenmesi ve bu alacağın çek bedelinden fazla olup olmamasına göre, menfi tespit isteminin karara bağlanması; şayet cari hesap ilişkisinin bulunmaması ya da bulunsa bile davacı alacağının cari hesapta kayıtlı olmadığının anlaşılması durumunda; taraflar arasındaki sözleşmede, uyuşmazlıkların çözümünde davalının ticari defter ve kayıtlarının esas alınacağına dair HMK’nın 193/1. maddesi uyarınca münhasır delil sözleşmesi niteliğinde hüküm bulunduğu gözetilerek, davalı vekiline müvekkilinin ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi, aksi halde HMK’nın 220(HUMK’nın 332.) ve HMK’nın 222/5.(6762 sayılı TTK’nın 83.) maddeleri hükümleri uyarınca işlem yapılacağı hususu hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmesi ve ibraz etmesi halinde ise bu defter ve belgeler üzerinde de inceleme yapılarak, davacının iddia ettiği alacağının çek bedelinden fazla olup olmamasına göre menfi tespit isteminin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Öte yandan, bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği taktirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı taktirde son çare olarak yemin deliline başvurur. HMK’nın 232/2. maddesi uyarınca tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamanki temsilcisidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu taktirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur. Somut olayda, davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olup; yukarıda açıklanan inceleme ve araştırma sonunda davacının alacağını kanıtlayamaması durumunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, HMK’nın 225. vd. maddeleri hükümleri de dikkate alınarak oluşacak uygun sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususun gözetilmemesi de doğru görülmemiştir. Diğer yandan, somut olayda, davacı tarafça hizmet sözleşmesinin varlığı ve hizmetin alındığı kabul edilmekle birlikte, bir kısım hizmetin ayıplı ifa edildiği ve davalıdan bu yönden alacak doğduğu ileri sürülmüş, tanık beyanlarına dayanılmış ise de, mahkemece davacının delil ibraz etmediği ve kötü hizmetin kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ilamı). YHGK’nm 13.05.2009 tarih ve 13-160 E. 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli hertürlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkündür. Bu durumda mahkemece, davalının hizmetin ayıplı ifa edildiği yolundaki iddiası ile ilgili deliller toplanıp değerlendirilmesi, ayıp ihbarının makul sürede yapılıp yapılmadığı hususu üzerinde de durularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına Bozulmasına…” ifadelerine yer verilerek bozulmuş, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı tanığı … talimatla alınan beyanında; “Ben davacı şirkette 2010-2012 yılları arasında oteller ile organizasyon işlemleri yapılması için işlemleri takip etmek üzere çalışıyordum. Sıfatım müdür gibi bir sıfattı davalı şirkete ait otelin 2011-2012 yıllarına ait yılbaşı programlan ve dini bayramlardaki programlar için anlaşma yaptık bize bu tarihler için sözleşme de belirtilen sayılarda odaların verilmesini kararlaştırdık, ancak davalı taraf bu tarihlerde bizim yapmış olduğumuz organizasyonları kullanarak ancak bize tahhüt ettiği odaların tamamının teslim etmeyerek anlaşmaya aykırı davrandı ayrıca gala yemeklerini kendisi sattı ancak bize ödemesi gereken bedelin bir kısmını ödemedi.Bu organizasyonlar sırasında çok masrafımız oldu. 2011 yılı kurban bayramında …’ye getirdik …’yi programa çıkardık kendisine yüklü bir miktar ödedik. Ancak davalı taraf bizim hak ettiğimiz bedelleri bize ödemedi. Sözleşmelerde masa sayısı ve oda sayısı gösterildiği halde kendisi bu odalardan ve masalardan doğrudan satış yaptığı yerlerin bedellerini ödemedi. 2011-2012 yıllarında belirtmiş olduğum organizasyonlar ile davalı şirketten yaklaşık 30.000,00 TL alacağımız vardı bu bedel davacı şirkete ödenmedi bizde kendilerine vermiş olduğumuz çeki bize geri verin 5.000,00 TL biz almamış olalım bu şekilde sulh olalım dedik hatta bunun ile ilgili ihtarname çekildiğini hatırlıyorum davalı taraf çeki bize geri vermediği gibi arkasını yazdırmış icra takibi başlatmış ben sonradan öğrendim. Davalı şirketin Ada Kuledeki müdürü tarafından anlatmış olduğumu hususlar nedeniyle 20.000,00TL nin üzerinden bir bedelin ödenmesi konusunda varılan mutabakatı gösterir bir belge imzaladı ve bana teslim etti. Müdürün adını şuan hatırlamıyorum taraflar arasında bu konuda da bir mutabakat olmuştu,” demiştir.
Davacı tanığı … talimatla alınan beyanında; “Ben davacı … Ltd. Şti.’nin dava konusu ettiği 2010-2011 dönemlerinde kurban bayramı ve yılbaşı organizasyonları için yapılan işlemlerde yardımcı olmak ve prim usulü çalışmak üzere yanlarında bulundum. O dönemde davalı şirket ile aralarında kurban bayramı ve yılbaşı tatili için sözleşme yapıldı. Biz özellikle yılbaşı organizasyonu için sanatçı ile anlaştık. Ayrıca yılbaşı programının yapıldığı salon bize kiralandığı için bu salondan masa satışlarımız oldu. Ancak davalı firma bu salonda kendi müşterilerine de yemek verdi. Yaklaşık 60 kişi civarında kendi müşterisini getirdiği için davalı firmadan, davacı firma yetkilileri bu kişilerin bedellerini istedi. Zira yapılan organizasyon masraflı ve ayrıntılı bir organizasyondu. Maliyeti yüksekti. Bu konuda taraflar arasında bildiğim kadarıyla bir mutabakat oldu. Hatırladığım kadarıyla 20.000,00-TL’nin üzerinde bir bedelin ödenmesi davalı tarafça kabul edildi. Ayrıca davacı şirket yetkilisi, davalıya vermiş olduğu çekleri istediği halde davalı bu arada çekleri vermekten kaçındı. Ancak bu 20.000,00-TL’yi ödemeyi kabul ettiğine dair bir mutabakat olduğunu hatırlıyorum. Sonrasında bu bedelin ödenmediğini hatta davalı tarafın çekleriniz elimde diyerek icraya koyduğunu öğrendim. Haciz işlemi sırasında da işyerindeydim. Davalı ile davacı arasında özellikle davalının edimini yerine getirmesi konusunda görüşmeler olduğunu biliyorum. Kendi aralarında söz ile bazı mutabakat görüşmelerinin olduğunu da biliyorum. Ancak davacı taraf edimini yerine getirmek için uğraştığı halde davalı tarafça bu konuda bir kısım engeller çıkartılmıştır. Bunun haricinde davacı tarafın kendi edimini yerine getirmemesi söz konusudur. Zira davacı şirket tarafından kiralanan salonda müşterilerinin bu şekilde bulundurulması halinde bu müşterilerin bedellerinin davacı tarafa ödenmesi gerekmekteydi. Ben bu organizasyonlarda bizatihi bulunduğum için birebir tanığım. Davalı tarafın, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca tam olarak edimini yerine getirdiğine dair bir işlemlerini ve yahutta ödemelerini duymadım. Ben özellikle yılbaşı ve bayramda yapılan kutlama yemeklerinin organizasyonları ile ilgilendim. Oda satışları ile ilgili bilgim yoktur.” demiştir.
Davalı tanığı … talimatla alınan beyanında; “Ben halen … Otelde Operasyon Müdürü olarak görev yapmaktayım, davaya konu dönemde ise … Müdürü idim, bu sebeple konuya çok vakıf değilim, bana sormuş olduğunuz davalının 25.000 TL alacağını bilmiyorum, ancak davacı … Kurban bayramı ve yılbaşı sebebiyle 200 oda dolduracağını garanti ederek çek vermişti, ancak yaklaşık 150 tanesi doldu, sözleşmede de bu taahhüdü vardır, bana sormuş olduğunuz çekle ilgili ve bedelin ödenip ödenmediği ile ilgili bir bilgim yoktur, demiştir. Sözleşmede yer alan 250 odaya ilişkin bilgisi sorulduğunda beyanında: Oda sayısını tam olarak hatırlamıyorum, 250 de olabilir. Ancak bahsettiğim oda sayısı aynı sözleşmeye ilişkindir.” demiştir.
Davalı tanığı … talimatla alınan beyanında; “Ben halen … Otelde muhasebe müdürü olarak görev yapıyorum, bu sözleşme 5 yıl önce olduğu için tam hatırlamıyorum, sadece bu sözleşme ile ilgili fatura almıştık, bu faturaya ilişkin 15/01/2012 tarihinde 130,00-TL lik fatura kesmiştik, bu faturaya ilişkin toplam borç 12.120,75-TL borçları bulunmaktadır, bu borcu daha sonra ödeyip ödemedikleri konusunda bilgim yoktur, yılbaşı galasının satışını, organizasyonunu yapmak için davacı … şirketi ile bu sözleşmenin imzalandığını biliyorum, davacı şirket bize 13/10/2011 tarihli 5 adet toplam 150.000,00-TL bize çek vermişlerdi, 2010 yılından kalan avansları da 35.000,00-TL olmak üzere toplam 185.000,00-T1 ödeme yapmışlardır, bu tutarın karşılığında … 199.841,25-TL toplam fatura kesilmiş, 2011 yılı sonunda … 14.841,25-TL borcu kalmıştır, 08/01/2012 tarihinde 305,50-TL fatura, 15/01/2012 tarihinde 130,00-TL tutarında fatura kesildiği için toplam borç 15.276,75-TLye çıkmıştır, … tarafından 12/01/2012 tarihinde kesilen iade faturası 3.156,00-TL bu borcun içerisinden düşülmüş, 15/01/2012 tarihinin sonunda …’in toplam borcu12.120,75-TL olmuştur, bu borç da ödenmemiştir, bu tarihten sonra da herhangi bir ödeme yapılmamıştır.” demiştir.
Taraflar arasında; 03.12.2010 tarihli “Konaklama Sözleşmesi”, 11.01.2011 tarihli “Ek Protokol”, 30.11.2011 tarihli “ Konaklamalı Gala-Grup Sözleşmesi” ve “ Grup Sözleşmesi” akdedildiği, 03.12.2010 tarihli “Konaklama Sözleşmesi”nde Acentanın misafirlerine sunulacak konaklama hizmetinin 31. aralık 2010 tarihinde başlayıp 02.ocak 2011 tarihinde sona erecek olup, toplam “2” (iki) gece olarak fiyatlandırılacağı, yılbaşı gala organizasyonunda fasıl ve tüm sanatçı masrafları-ses sistemi-organizasyon bedelleri sanatçıların yapacağı tüm ekstra vs hertürlü giderlerin acentaya ait olduğu, 11.01.2011 tarihli Ek Protokol’de, … ile … Hotel arasında yapılan Yılbaşı Organziasyonu neticesinde Otelin kendi hesabında bulunan … adına yapılan satıştaki 6.144 TL. Konaklama bedeli ve 15.000 TL.Sanatçı Katkı Payı 2011 sonuna kadar ileriki tarihlerde … Otel ile … arasında mutabık kalınacak fiyatlarla …’a kullandırılmak üzere cari hesaba kaldırıldığı, 30.11.2011 tarihli “Konaklamalı Gala-Grup Sözleşmesi” Nin konusunun Misafir’in 24.12.2011-25.12.2011 tarihleri arasında organize edeceği konaklamalı galanın Otel’in işletiminde olan … Mevkii … adresinde bulunan …’ de düzenlenmesi olduğu, Otel’in 24.12.2011-25.12.2011 tarihleri arasında 90 Standart odayı Misafir’in kullanımına hazır bulunduracağı, dışarıdan (işbu sözleşmede garanti edilen konuklar dışında) galaya katılacak olan misafirler, Otel’ in belirleyeceği günlük bir ücret karşılığı içeriye kabul edileceği, aksi halde alınmayacağı, Canlı Müziğin Misafir tarafından temin edileceği, Otel’in Misafir’den olan her türlü alacağını, Misafir’ e olan her türlü borcuna mahsup edebileceği, Grubun gelişine 45 gün kala günlük garanti edilen oda sayısının % 15′ i iptal edilebileceği, bunun üzerindeki iptallerde toplam tutarın %30′ unun Otel tarafından Misafir’e iade edilmeyeceği, Grubun gelişine 15 gün kala günlük garanti edilen oda saysının % 5’inin iptal edilebilir, bunun üzerinde ki iptallerde toplam tutarın % 50′ sinni Otel tarafından Misafir’ e iade edilmeyeceği, Grubun geliş tarihine 5 gün kala yapılacak iptaller için tüm kalış günlerini kapsayan no-show uygulanacağı, Tüm iptallerin, merkez satış ofisine yazılı olarak veya faks yoluyla Otel’e bildirileceği ve Otel’den aynı yöntemle onay alınacağı, aksi halde iptal bildiriminin geçerli sayılmayacağı, Misafir rezervasyonu yaptırdıktan sonra her ne sebeple olursa olsun tüm rezervasyonunu iptal etmesi ve/veya sözleşmedeki hakkını kullanmaması ve/veya organizasyonu iptal etmesi durumunda o tarihe kadar yapılan ödemeler misafire geri ödenmeyeceği, sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda, borç kalanının belirlenmesi veya doğrulanması noktasında Otel’ in defter ve kayıtları ile sair belge ve dokümanları, hesap özetleri, yetkili müdür veya müdürlerce onaylanmış bilanço ve raporlarının başkaca kanıt gücüne gerek bulunmaksızın nihai, kesin ve münhasır delil sayılacağı düzenlenmiştir.
Davacı vekili, davalı şirkete … 3. Noterliğinden keşide ettiği … tarih ve … yev.nolu ihtarnamede; “ 2011 yılı yılbaşı organizasyonu ile ilgili olarak yapılmış 03.12.2010 tarihli sözleşme nedeniyle müvekkil şirketin doğan alacakları karşılığında 11.01.2011 tarihinde taraflar arasında yapılan yazılı mutabakat gereği müvekkil şirketin 21.144,00-TL alacağı olduğu ve bu alacağın cari hesap şeklinde daha sonra yapılacak organizasyonlarda kullanılacağı yönünde anlaşmaya varılmıştır. Bu mutabakattan sonra 30.11.2011 tarihde Konaklamalı … Sözleşmesi adı altında yeni bir anlaşma yapılmış olup organizasyon gerçekleştirilmiştir. Bu organizasyon sonucu ihtar edilen şirket tarafından 25.12.2011 tarihli 11.024,00-TL lik fatura düzenlenmiş ve bu faturanın mahsubu neticesi cari hesapta müvekkil şirketin 10.120,00-TL alacağı kalmıştır. Bu alacağımız halen ödenmediği gibi daha sonra yapılan organizasyonlarda da bu bedelin mahsubu yapılmamıştır. Aynı şekilde ihtar edilen şirkete ait otelde yapılacak 2011 yılı Kurban Bayramı ve 2012 yılı yılbaşı organizasyonu için müvekkil şirketle ihtar edilen şirket arasında Grup Sözleşmesi adı altında yeni sözleşme imzalanmıştır. Bu iki dönem organizasyonu için müvekkil şirketten 5 adet çek ihtar edilen şirkete verilmiş olup en son çek olan ihtarname konusu 27.01.2012 tarihli 25.000,00-TL tutarlı çek halen ödenmemiştir. Ancak yazılı ve açık sözleşme olmasına rağmen ihtar edilen şirket aleyhe şekilde sözleşmeye aykırı davranmış ve tarafımıza alacak doğmasına sebep olmuştur. Sözleşmede Kurbân Bayramı organizasyonu için 600 geceleme garanti olarak anlaşıldığı halde müvekkil şirket adına olan odalardan 43 geceleme ihtar edilen şirketçe kendi müşterileri adına kullandırılmış olup bu konaklamalar karşılığında 6.130,00-TL alacağımız doğmuştur. Ayrıca yılbaşı programıyla ilgili olarak gala gecesinin yapılacağı balo salonun tamamı müvekkil şirket müşterilerine ayrılmış ve sanatçı, ses düzeni ve benzeri tüm düzenlemeler müvekkil şirketçe yapılmış olmasına rağmen ihtar edilen şirketçe 110 kişilik ekstra masa açılmış ve müvekkil şirket aleyhine 9.350,00-TL haksız kazanç sağlanmıştır. Bu sözleşme dışı elde edilen bedel de müvekkil şirkete ödenmemiştir. Bu şekilde cari hesap alacağı ve sözleşmelere aykırı davranışlar sonrası doğan alacaklarımız toplamı 25.600,00-TL dir. Bu şekilde aleyhe bir tutum sergilendiği gibi usulsüz fatura ve hesaplarla tarafımıza ekstra borçlar çıkarılmaya ve bu şekilde mahsuplaşmaya çalışılmaktadır. Ayrıca tüm bu sözleşmeler kapsamında yapılan organizasyonlarda şirketiniz otelinde müşterilerimize gereğince hizmet verilmemiş olup tatil organizasyonu ile uğraşan müvekkil şirket müşterilerine karşı mağdur durumda bırakılmıştır. Müşterilerden kusurlu hizmetlerle ilgili bir çok şikayet mektubu ve email tarafımıza gönderilmiştir. Bu nedenlerle müvekkil şirketin sözleşme ve cari hesaptan doğan 25.600,00-TL alacaklağına karşılık olarak sözleşme gereği tarafınıza verilmiş olan 27.01.2012 Keşide tarih 25.000,00-TL tutarlı çekin ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren en geç iki gün içinde müvekkil şirkete iadesini talep ederiz. Aksi halde tüm alacaklarımızın tahsili, sözleşmeye aykırı davranışlarınız ve verilen kusurlu hizmetlerin yaratmış olduğu ticari itibar kaybı ve doğan zararların telafisi amacıyla aleyhe hukuki yollara başvuracağımızı…” şeklinde ihtarda bulunmuş, söz konusu ihtarname 20.01.2012 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili, davacı şirkete … 4. Noterliğinden keşide ettiği … tarih ve … yev.nolu ihtarname ile, … Sen Nolu 12.01.2012 Tarihli ve 14.250.00 TL bedelli fatura nedeni ile firmalarının böyle bir borcu bulunmadığını belirterek yasal süre içinde fatura aslını iade ettiklerini belirterek yanlışlığın düzeltilmesini, aksi taktirde yasal yollara müracaat edileceği ihtarında bulunmuştur.
Yargıtay ilamı doğrultusunda, uyuşmazlıkların çözümünde davalının ticari defter ve kayıtlarının esas alınacağına dair HMK’nın 193/1. maddesi uyarınca, taraflar arasındaki sözleşmede münhasır delil sözleşmesi niteliğinde hüküm bulunduğu gözetilerek davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden dosyamız Sözleşmeler Uzmanı Doç. Dr. … ve Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş, bilirkişilerden Yargıtay ilamı ve dinlenen tanık beyanlarına göre taraflar arasındaki anlaşmanın değerlendirilerek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişiler tarafından mahkememize sunulan raporda özetle; Davalı şirketin 2012 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiki süresinde yapıldığı, defterlerin birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı, davalı şirketin 2011 yılına ait ticari defterlerinin açılış noter tasdiki süresinde yapıldığı, kapanış tasdiki yapılmadığı ve defterlerin delil niteliği taşımadığı, davalı şirket, ticari defterlerinde 24/01/2012 dava tarihinde 12.120,75 TL alacaklı olduğu, davacı şirket, davalı şirkete olan 77.386,00 TL borcundan ve alacağı hizmetlere karşılık 13.10.2011 tarihinde toplam 150.000 TL tutarında beş çek keşide ettiği, dava konusu 27.01.2012 tarih ve 4667707 nolu 25.000 TL tutarındaki çekte bu çeklerin içerisinde yer aldığı, taraflar arasında 6102 sayılı TTK’nın 89 vd. maddelerinde öngörüldüğü şekilde yapılmış yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı ancak, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap ilişkisi içerisinde yürütüldüğünün anlaşıldığı, davalı şirket alacağından, ek protokolle kayıt altına alınmış davacı şirket alacağı düşüldüğünde, davacının alacağının 9.023,25 ( 21.144 TL – 12.120,75 TL) TL kaldığı, bu durumda, davacı şirketin davaya konu ettiği 25.000,00 TL tutarındaki çekten 15.976,75 (25.000,00 TL – 9.023,25) TL borcu kaldığı, davacı taraf ayıp ve eksik ifa iddialarında bulunup indirim talep etmekle birlikte, bu iddiasını kanıtlayacak herhangi bir belge ibraz etmediği, hizmet aldıktan çok sonra keşide ettiği ihtarname bulunmakla birlikte bunun öncesinde davalı tarafla yapılmış yazışma, ihbar, konuyla ilgili bir belge ibraz etmediği, davacı tanıklarının beyanları incelendiğinde de ayıplı ve eksik hizmetin niteliği ve oluşan zararın tutarının net olarak tespit edilemeyeceği, davacının çek borcundan 9.350,00 TL’nin düşülmesini mevcut dosya kapsamına göre talep edemeyeceği beyan edilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişli olup davacı şirketin dava tarihi itibariyle bakiye borcunun 12.120,75 TL olduğu tespit edilmiş, ispat yükü üzerinde olan davacının iddia ettiği ” bayram organizasyonu için 600 geceleme garanti olarak anlaşıldığı halde davacı şirket adına olan odalardan 43 gecelemenin davalı şirketin kendi müşterilerine kullandırıldığı ve bu nedenle davacının 6.130 TL alacağının doğduğu, ayrıca yılbaşı programıyla ilgili olarak gala gecesinin yapılacağı balo salonunun tamamının davacı şirkete ayrılmış olmasına rağmen davalı şirketçe gala yemeğinde 110 kişilik ekstra masa açılarak davacı şirket aleyhine 9.350 TL haksız kazanç sağlandığı, cari hesap alacağı ve sözleşmelere aykırı davranışlar sonrası doğan alacakları toplamının 25.600,00-TL olduğu ” yolundaki alacaklarını kanıtlayamaması nedeni ile Yargıtay ilamı doğrultusunda davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı taraf yemin deliline dayanmak istediğini ve davalı tarafa yemin teklifinde bulunacağını belirterek yemin metni sunmuş, davalı şirket yetkilisi, ” taraflar arasında herhangi bir cari hesap bulunmadığı, sadece verdikleri hizmetlere karşı bir protokol imzalandığı, imzaladıkları protokol gereği verdikleri hizmet karşılığı çekler alındığı, davalı kayıtlarında herhangi bir mutabakat söz konusu olmadığı, sadece aldıkları çekler bulunduğu, davacı firmaya 21.144,00 TL diğer organizasyonlarda kullanılmak üzere alacak yazılmadığı, sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, düzenlenen protokoldeki bütün hükümlere uyulduğu, … şirketinin … şirketine ödemesi gereken davacı tarafın herhangi bir alacağı kalmadığı ” hususlarında yemin etmiş, kesin delil niteliğindeki yemin içeriği dikkate alınarak davalının davalı borçluya herhangi bir ödeme yapması gerekmediği, davacının 27/01/2012 keşide tarihli 25.000 TL miktarlı çekle ilgili olarak borçlu olmadığı ve çek miktarından davacı lehine mahsubu gereken bir miktar bulunmadığı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre;
Davanın reddine,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 44,40 TL ilam harcının peşin yatırılan 371,25 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 326,85 TL harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 7 TL tebligat gideri toplamı 1.207,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve Davalı … Hizm. Ltd. Şti yetkilisi Habip Hakan Hemen’in yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2019
Katip …

Hakim …