Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/284 E. 2018/537 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/284
KARAR NO : 2018/537

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2015
KARAR TARİHİ : 12/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVA /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalının kiracısı olduğunu, mülkiyeti …. Camii Dini Hizmet ve Eğitim Vakfı’na ait ve …. İli, …. İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi adresinde kain ve Tapu’da 40 Pafta, 4004 Parsel olarak kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt satış istasyonunun müvekkili şirket bayisi olarak işletilmesi hususunda davalı ile 08.08.2007 tarihinde 5 yıl süreli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve ona bağlı diğer sözleşme ve protokoller akdedildiğini, tarafların, Rekabet Kurulu’nun 05.03.2009 tarihli kararları ve Rekabet Kurumu’nun 12.03.2009 tarihli duyurusu çerçevesinde 09.08.2012 tarihinde 5 yıl süreli yeni bir Protokol akdederek, aralarında münakit dikey anlaşmayı 5 yıl için yenilemeye karar verdiklerini, bu doğrultuda taraflar arasında yine 09.08.2012 tarihinde 5 yıl süreli İstasyonlu Bayilik sözleşmesi imzalandığını, ne var ki davalının, müvekkili şirket’e hiçbir şekilde bilgi vermeden ve onayını almadan, davaya konu istasyonu 14 Kasım 2014 tarihinde ortağı olduğu … Ticaret Ltd. Şti.’ne devretmiş olduğunu ve bu şirketin de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan yeni bir bayilik lisansı almak suretiyle aynı tarih itibariyle müvekkili şirket’e rakip bir dağıtım şirketi olan … Ürünleri A.Ş.’nin bayisi olarak davaya konu akaryakıt istasyonunda faaliyette bulunmaya başladığını, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun resmi web adresinde yer alan “Bayilik Lisansı” bölümünden yapılan sorgulama ile bu hususların açıkça görülebildiğini, Davalı, … 17.Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile haksız ve gerçeğe aykırı bir takım iddiaların ardına sığınarak, “bazı kararlar almak zorunda” kaldığını belirterek ve müvekkili şirket’e ait kurumsal kimlik ve malzemelerin istasyondan söküldüğünü bildirerek davalı, akaryakıt İstasyonunu önce ortağı olduğu şirkete devredip, bu şirket üzerinden hemen aynı gün başka bir dağıtım şirketinin bayisi olarak faaliyette bulunmaya başlamakla ve müvekkili şirket’e ait kurumsal kimlik ve malzemeleri sökerek, başka bir dağıtım firmasının kurumsal kimliğini yerleştirmesine izin vererek, bayilik sözleşmesini haksız, kötü niyetli ve süresinden evvel feshettiğini, Davalının; akaryakıt istasyonunu, ortağı olduğu şirkete devretmesi ve rakip dağıtım şirketi ile akdettiği bayilik sözleşmesinin de davalının ortağı olduğu … Ticaret Ltd. Şti. tarafından akdedilmesi, davalının, kötü niyetli ve dürüstlüğe aykırı olarak, bayilik sözleşmesinin haksız feshedilmesinin neticelerinden kurtulmaya çalıştığını ve tüzel kişilik perdesini, sırf müvekkili şirketin alacağına kavuşmasını önlemek ve davalının kendisine yöneltilecek talepleri savuşturmak amacıyla kullandığını ortaya koyduğunu, davalı, ticari ilişkinin temelinde yer alan ahde vefa ilkesine ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin gerek Sözleşme gerekse Protokol kapsamındaki tüm edimlerini aynen ifa ettiğini, davalının feshe bahane olarak ileri sürdüğü hususların hiçbirinin somut vakıaları yansıtmadığı gibi, davalının, müvekkili şirket ile bayilik sözleşmesi devam ederken, müvekkili şirket’ten habersiz başka dağıtım şirketi ile bayilik sözleşmesi akdetmesi, müvekkili Şirketin bayilik sözleşmesi kapsamında ileri sürebileceği talepleri karşılıksız bırakmak amacıyla bayiliğe konu akaryakıt istasyonunu ortağı olduğu şirkete devretmesi, bu şirket üzerinden yeniden bayilik lisansı alarak rakip dağıtım şirketinin bayisi olarak faaliyetlere başlaması, müvekkili Şirket’e ait kurumsal kimliğin ve malzemelerini yine müvekkili Şirket’ten habersiz olarak sökerek ve tüm bunlar olup bittikten sonra müvekkili Şirket’e bayilik sözleşmesinin fesholduğunu bildirmesi, bayilik sözleşmesini sona erdirmeyi planlı olarak tasarladığını, feshin kötü niyetli ve haksız olduğunu, feshi haklı göstermek amacıyla soyut, gerçeğe aykırı ve hiçbir şekilde müvekkilimiz Şirket’e izafe edilemeyecek bahaneler yaratma çabasında olduğunu açıkça gösterdiğini, burada özellikle dikkat edilen hususun, 17 Kasım 2014 tarihli ihtarnamesi ile ticari acze düştüğünü belirten davalının, bundan yalnızca 3 gün önce istasyonu ortağı olduğu şirkete devrederek, resmi olarak başka bir petrol dağıtım şirketinin hamisi olarak faaliyetini sürdürmeye başladığı, anılan tarihe kadar davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiye son vereceğine yönelik veya müvekkili şirket tarafından yerine getirilmeyen hiçbir edim bulunmadığı gibi, yukarıda bahsi geçtiği üzere gerekli her türlü çaba da sarf edilmiş olduğunu, sözleşmenin kötü niyetli ve süresinden evvel haksız olarak feshedilmesi sebebiyle davalının; 100.000,-USD ve dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun’un 4(a) maddesi uyarınca hesaplanacak faizi müvekkili şirket’e tazmin etmekle yükümlü olduğunu, Protokolün 12.maddesinde “Feshin Sonuçları “ aşağıdaki şekilde düzenlenmiş olduğunu; a) İşbu protokolün ve/veya taraflar arasında akdedilecek Bayilik Sözleşmesinin PO tarafından protokolün “FESİH” başlıklı maddesinin (a) bendi hükmüne göre feshi va da BAYİ tarafından haksız surette feshi halinde,BAYİ; ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden 100.000.- USD (yüzbin Amerikan Doları) tutarında cezai şartı PO’ya ödemekle birlikte ayrıca PO’nun doğmuş ve doğacak bilcümle zararlarını ve sözleşmenin vaktinden önce sona ermesi nedeniyle PO’nun kâr mahrumiyetini derhal tazmin etmeyi kabul ve taahhüt eder.” Taraflar arasında 09.08.2012 tarihinde akdedilen Protokol ve yine aynı tarihte akdedilen Sözleşme 09.08.2017 tarihine kadar geçerli olmasına ve herhangi bir haklı sebep veya müvekkili şirket’e ait bir kusur bulunmamasına rağmen davalı tarafından yukarıda açıklandığı üzere planlı ve kötü niyetli olarak feshedilmiş olduğunu, taraflar arasında münakit sözleşmede yer alan ve yukarıda zikredilen düzenleme gereğince bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak süresinden evvel fesheden davalının müvekkili şirket’e 100.000.-USD tutarındaki cezai şartı ödemesi zorunlu olduğunu, ilaveten, 100.000.-ABD Doları tutarındaki müvekkili şirket’in cezai şart alacağına, dava tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faizinin de eklenmesi gerektiğini, sözleşmenin süresinden evvel hâksiz olarak feshedilmesi sebebiyle davalının, müvekkili şirket’in kâr mahrumiyetini de tazmin etmekle yükümlü olduğunu, Protokol’ün yukarıda zikredilen 12. maddesi uyarınca; cezai şartın yanında Sözleşme’nin uygulanamayan süresi için hesaplanacak yoksun kalınan kârın da müvekkili şirket’e ödenmesi zorunlu olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca: “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” sözleşmenin süresinden evvel haksız olarak feshedilmesi sebebiyle müvekkili Şirket’in mahrum kaldığı kârın ne kadar olduğu şu an için belirsiz olduğundan ve uzman bilirkişi eliyle hesaplanması gerektiğinden, davanın bu kısmı yönünden HMK’nın 107. maddesine uygun belirsiz alacak davası olarak kabulünü ve müvekkili şirket’in yoksun kalınan kârının, sayın Mahkemece görevlendirilecek uzman bilirkişi eliyle tespit edilmesini, yine HMK’nın 107. maddesi alacağın kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı hallerde asgari bir tutarın belirlenmesi gereğini düzenlediğinden, müvekkili şirket’in bayilik sözleşmesinin uygulandığı dönemde elde edilen brüt kârının kalan sözleşme süresine oranlanması sonucu hesaplanan şimdilik 754.000.-TL’nin mahrumiyeti olarak müvekkili şirket’e ödenmesini ve ilaveten dava tarihinden itibaren TCMB’nin değişen oranlarda avans faizi uyarınca hesaplanacak faizinin de eklenmesine karar verilmesini, yukarıda açıklanan nedenlerle, 100.000,- ABD Doları tutarındaki cezai şart alacağının, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4(a) maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte tahsiline, Sözleşmenin uygulanamayan süresi için müvekkili şirket’in uğradığı ve sayın Mahkeme eliyle yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu kesin tutarı hesaplanacak kâr mahrumiyeti karşılığında şimdilik 754.000,00-TL tutarındaki belirsiz alacağının, dava tarihinden itibaren TCMB’nin değişen oranlarda avans faizi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hiçbir beyanının gerçek olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu olmadığı gibi alacaklı olmasına rağmen davacı şirketin yapmış olduğu haksız yaptırımlar nedeniyle müvekkilinin ticari hayatı sona erdiğini, Öncelikle davacı taraf diğer mahkemelerde aynı konu ile ilgili müvekkili hakkında çeşitli davalar açtığını, bu davalardan biri … 10.Asliye Ticaret Mahkemesi … E ve diğeri ise yine… 9.Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş dosyası olup, bu nedenle Sayın Mahkemenizden iş bu dosyalarının celbine ve davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, Zira bu dava dosyaları incelendiğinde dava tarafları aynı olup dava konusu ise taraflar arasında imzalanan sözleşmelerden kaynaklandığı açıkça ortada olduğunu, bu nedenle öncelikle Sayın mahkemeden huzurdaki davanın reddine ve diğer dosyalar ile birleşmesine arz ve talep ettiklerini, davacı alacaklı dava dilekçesinde müvekkilinin taraflar arasında imzalanan 09/08/2012 tarihli sözleşmeye göre müvekkilimin 754.000,00-TL Kâr Mahrumiyeti ve 100.000,00-USD Cezai Şart ödemesi gerektiğini beyan ettiğini, ancak davacı alacaklının bu beyanlarına katılmanın mümkün olmadığını, Zira davacı alacaklı dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi müvekkilinden Kâr Mahrumiyeti ve Cezai Şart talep edebilmesi için müvekkilimin bir kusuru olması veya Müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak fesih etmesi gerektiğini, ancak sayın Başkanlığın huzurundaki belgeler incelendiğinde çok açık bir şekilde görülmektedir ki müvekkilinin ticari hayatı devam ettiği sürece davacı alacaklının tüm borçlarını kendisine ödemiş olduğunu, yani müvekkilinin, davacı alacaklıya hiçbir ad altında bir borcu bulunmadığını, hatta cari hesaplarda davacıdan alacaklı olduğunu, ne zaman ki davacının müvekkiline yakıt gönderimini durdurdu ise o zaman müvekkilinin mağduriyetinin başladığını ve son olarak aciz duruma düşmüş olduğunu, burada bir kusur varsa o kusur müvekkilinin değil tam tersi davacı alacaklının kusuru olduğunu, davacı alacaklı müvekkilinin kendilerine göndermiş olduğu … 17 Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile taraflar arasında akit edilen 09.08.2012 tarihli sözleşmeyi feshettiğini, bu nedenle Kâr Mahrumiyeti ve Cezai Şart Tazminat talep ettiklerini beyan ettiğini, davacı tarafın bu beyanlarını da kabul etmenin mümkün olmadığını, zira müvekkilinin davacı tarafa göndermiş olduğu … 17 Noterliği … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi incelendiğinde hiçbir zaman taraflar arasında imzalanan 09.08.2012 tarihli sözleşmeyi feshetmediğini, söz konusu ihtarname incelendiğinde bu ihtarname içeriği müvekkilinin davacının haksız davranışı nedeniyle aciz duruma düştüğünü, bu nedenle kiracı olarak bulunduğu Ticari işletmesini tahliye etmek zorunda kaldığını, bu nedenle davacı vekilinin sözleşmenin feshi ile ilgili beyanlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin hiçbir zaman davacı şirketin zarar görebileceği bir yol izlemediğini, davacı tarafın ise, müvekkilinin kendisine bir borcu olmadığı halde müvekkiline yakıt satmayarak müvekkilinin ticari hayatının bitmesine neden olduğunu, müvekkilinin davacıdan defalarca yakıt istemesine rağmen davacı şirketin buna cevap vermediğini ve müvekkilinin aciz durumuna düşmesine neden olduğunu, bu beyanlarının gerek delillerde gerek ise diğer dava dosyalarında mevcut olduğunu, bu nedenle davacı tarafın müvekkili hakkındaki art niyetli beyanını kabul etmediklerini, müvekkili art niyetli olsaydı davacı şirkete olan borçlarını vadesinden önce faizi ile ödemeyeceğini, davacı tarafından bahsedilen protokol borcu ile ilgili olarak, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişkiden dolayı imzalanan protokolle yapıldığını, müvekkilinin ticari ilişkiden dolayı davacı tarafa vermiş olduğu çekleri yaşamış olduğu kriz nedeniyle ödeyemediğini, bu husususda davacı şirkete bildirildiğini ve var olan borçların yapılandırması için yeni bir protokol ve zeyilname silsilesi yapmayı kararlaştırdıklarını, bu protokol ve zeyilnameler yapılmadan önce bir de davacı tarafın 2007 yılında kendini güvence altına almak için müvekkilinden üzerine ipotek koymak için Gayrimenkul talep ettiğini, müvekkilinin ise davacının bu talebine karşılık bir Gayrimenkul gösterdiğini ve davacının bu Gayrimenkul üzerine 2007 yılı itibari ile ipotek koyduğunu, yukarıda belirtilmiş olan çeklerin müvekkili tarafından ödenmemesinin üzerine davacı şirketin müvekkilinden borçlarını tek seferde ödemesini talep ettiğini, müvekkilinin ise bu borcu ödemek için lehlerine ipotekli olan tapusunun satışı ile bu borcu ödemek istediğini davacı tarafa bildirdiğini, Davacı tarafın müvekkilinin bu talebini kabul ettiğini, ancak var olan borcu faizi ile talep ettiğini, fakat her seferinde ödeme şartlarını daha da ağırlaştırılarak borç protokollerini müvekkilinin önüne sunduğunu, bunun neticesinde 16 Nisan 2014 tarihinde ilk borç protokolü ve zeyilnamesinin taraflar arasında imzalandığını (Faiz dahil toplam borç: 487.586,00-TL), Zeyilnamede de belirtilen borcun erken ve tek seferde kapatılabilmesi için davacı lehine ipotekli olan taşınmazın satışının söz konusu edildiğini, borcun tamamının kapatılması ve o tarihten sonra vade ile yakıt alınamayacağının müvekkili tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin tüm iyi niyetli ve borcunu ödemek için yaklaşmasına rağmen ödeme şartlarının güncelleneceği bilgisi ile 21 Nisan 2014 tarihinde yeni bir protokol ve zeyilname ile karşılaştığını (Faiz dahil toplam borç: 495.031,00TL), müvekkilinin yakıt satmaya devam edebilmek için ve ödemekten imtina etmeyeceğini davacı tarafa ispat edebilmek için rakam faiziyle beraber artmış olmasına rağmen protokol ve zeyilnamesi ile birlikte müvekkili tarafından imzalandığını, davacı tarafın bu sefer 12 Mayıs 2014 tarihinde yine yakıt vermeyeceği tehdidi ile şartları borcun ana parası aynı ve faizi ağırlaştırılmış bir protokolü müvekkilinin önüne koyduğunu, (Faiz dahil Toplam Borç: 507.567,00-TL), müvekkilinin borcunu ödemekten çekinmediği için, ipotekli yerini satması halinde davacı tarafa olan borcunun erken kapatarak yükümlülüğünü yerine getirebileceği düşüncesi ile bu protokol ve zeyilnameyi de imzaladığını, müvekkili ile davacı şirket arasında yapılan Protokol ve Borç Silsilesi;
14 Nisan 2014: müvekkilinin Çeklerini ödeyemeyecek hale gelmesi sonucu borç ana para 446.227,00-TL,
16 Nisan 2014: İlk Protokol ve Erken Ödeme zeyilnamesi – Toplam Borç faiz dahil: 487.586,00-TL.,
21 Nisan 2014: İkinci protokol ve Erken Ödeme Zeyilnamesi – Toplam Borç faiz dahil: 495.031,00-TL.,
12 Mayıs 2014: Üçüncü ve son Protokol -Borç tek seferde erken ödeme ile kapatılınca protokolün aslını diğerleri gibi iptal ederek müvekkiline teslim edeceklerini beyan eden davacı tarafın ancak bu sözleşmeyi teslim etmediğini, Toplam Borç faiz dahil: 507.567,00- TL (446.227,00- TL ana para + 30 Ocak 2015 vadesi için tahakkuk ettirilen 61.340,00-TL faizi) müvekkili şirketin borçlarının ilk üç ay taksitlerini davacı tarafın isteği üzere müvekkilinin şirketin prim alacağından mahsup edilerek gününde ödendiğini, müvekkili davacı şirketin nezdinde bulunan Gayrimenkulün Fek belgelerinin hazırlanmasını talep etmiş olmasına rağmen davacı taraf bir süre müvekkilini oyaladığını, bu Gayrimenkulün satışı ile davacının borcu vadesinden önce ödenecek ve taraflar arasında imzalanan tüm protokoller ortadan kaldırılacak olduğunu, ancak yine davacı taraf müvekkilinden daha fazla faiz elde edebilmek için gerekli evrakları müvekkiline vermediğini ve bu satış sürecinin en az 3 ay uzatılmasına neden olduğunu, halbuki müşterisi hazır olan müvekkilinin Gayrimenkulunun satışına zamanında izin vermeyen davacı müvekkilinin daha fazla faiz ödemesine sebep olduğunu, bunun ispatı ise fek evraklarının davacı tarafından müvekkiline teslim edilmemesi ve Fek yazılarının hazırlandığı tarih ve tapu satışının gerçekleştirildiği tarih arasındaki farktan anlaşılmakta olduğunu, müvekkilinin 20 Temmuz 2014 (tapunun satışı) tarihine kadar davacı tarafa toplam protokol borcu olan faiz dahil 507.567.00- TL’nin, 56.792,00-TL.sini prim alacaklarından ödediğini, İpotek fek evrakları bilinçli bir şekilde davacı tarafından geciktirilmesinin sonucunda 20 Temmuz 2014 tarihinde 446.227,00 TL(ana para)- 56.792,00 TL(prim alacağı ödemeler)= 389.435,00- TL’lik ana paradan kalan borcun ödeme şekli olarak : 380.000,00-TLsi ana paraya binaen artı 35.000,00-TL’lik kısmı da faiz farkına binaen müvekkilinden bloke çek olarak talep edildiğini, aksi halde davacı ipoteğin fekkini ve tapunun satışına izin vermeyeceğini müvekkiline beyan ettiğini, davacı, müvekkiline erken ödeme yapması halinde 30 Ocak 2015 vadesi için tahakkuk ettirilen 61.340,00-TL lik faizin 26.340,00-TL’sinden kurtulacağını beyan ettiğini (61.340,00-TL faiz-35.000,00-TL ödeme gününe dek işletilen faiz farkı=26.340,00-TL), ancak aksine davacı taraf tüm yazışmalara ve sözlerine aykırı olarak vadesinden önce tek seferde tüm protokol silsilesinin de amacı doğrultusunda yapılan borç protokolü ödemesini yok sayarak vadesinden önce kapatılan borca faiz işletmek ve müvekkilinden tahsil etmek istediğini, davacı tarafın isteği ve müvekkiline belirlediği tutarda ve şekilde iki adet bloke çek davacı şirketin Avukatı …’ya tutanak ile müvekkili tarafından teslim edilmiş ve ardından da bu çekler davacı tarafından tahsil edilmiş olduğunu, müvekkilinin borcunu vadesinden önce kapatmasının yanı sıra 20 Temmuz 2014 tarihi itibari ile yine taraflar arasında yapılan Protokole sadık kalarak peşin akaryakıt almaya devam ettiğini, müvekkili şirketin 20 Temmuz 2014 (taşınmazın satılarak erken ödeme ile borcun tek seferde vadesinden önce kapatılması tarihi) tarihinden 18 Ağustos 2014 tarihine kadar 9 ayrı seferde toplamda 406.143.-TL davacının resmi hesabına EFT yapılarak yakıt alındığını, bu ödemeler aşağıdaki şekilde olduğunu;
1- 23/07/2014 52.897.00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
2- 01/08/2014 59.523.00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
3- 04/08/2014 51.853.00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
4- 07/08/2014 48.925.00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
5- 11/08/2014 48.909.00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
6- 13/08/2014 37.416,00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
7- 13/08/2014 5.071,00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
8- 15/08/2014 50.422,00-TL Akaryakıt Ödemesi …bank EFT
9- 18/08/2014 51.127,00-TL Hesaba Aktarılan …bank EFT
——————————————————————————–
Toplam : 406.143,00-TL
Davacı tarafa sormak gerekirse, şayet müvekkilinin kendilerine borcu olsaydı Protokolde ve zeyilnamede de bahsedildiği gibi borç kapatılmadan davacı ipotek fekki yapar mıydı?, Bir an için İpotek fekki yapacağı kabul etsek bile G.menkul Satışından Sonra Şayet müvekkilinin davacı tarafa borcu olsaydı o tarihten sonra davacı hesabına yatırılan 406.143,00-TL lik meblağdan bu tutarı mahsup etmesi gerekeceğini, kaldı ki daha önceden de yapıldığı üzere bu borç iddia edildiği gibi geçerli olsa idi, protokolün erken ödeme yapılarak borcun son vadesi olan 30 Ocak 2015 tarihinden çok önce 20 Temmuz 2014 tarihinde kapanmasını takip eden dönemde; 7 Ağustos 2014 tarih 352902 numaralı 21.580,28-TL’lik müvekkilinin prim alacağına da mahsup edilmesi gerektiğini, kesilen söz konusu prim faturasının karşılığında 15/08/2014 tarihinde D1-F- 71406531 numaralı diğer alacaklarımızla da birleştirilen 22.713,00-TL tutarındaki mahsup açıklamalı fatura ile yakıt alındığını, Borç mevcut olması halinde bu yakıtın da verilmemesi gerektiğinin ortada olduğunu, davacı tarafın Borç protokollerinin müvekkili aleyhine defalarca değiştirilmesi ve taşınmazın satılarak borcun erken kapama teklifi müvekkili tarafından gelmesine rağmen protokol faizinin sanki belirlenen son vade tarihinde ödeme yapılmış gibi işletilmek istenmesinin davacı tarafın kötü niyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, bir başka husus ise müvekkili ile taraflar arasında kaynaklanan ticari borç ve Protokollerden dolayı protokol borçlarını resmi defterlere açıklama ile işlemiş olduğunu, ancak davacı tarafın da bu hususu ve müvekkilinden almış olduğu ödemeleri ticari defterlerinde işlemesi gerektiğini, bu nedenle her iki tarafın ticari defterlerinin delil olarak incelenmesini talep ettiklerini, müvekkili tarafından Erken ödeme yapılarak 30 Ocak 2015 yerine 20 Temmuz 2014 tarihinde tek seferde vadesinden önce davacının borcunun tamamen ödendiğini, davacı tarafın sanki protokolde söz konusu borç devam ediyormuş gibi faiz işletmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, Şöyle ki ; Toplam Borç: (Faiz Dahil): 507.567,00 TL
Bu borcun ilk üç taksiti prim faturalarından ödendi: -56.792,28TL 20 Temmuz 2014: Kalan ana Para : 380.000,00-TL ve ödeme tarihine kadar olan faizi 35.000,00-TL= -415.000,00 TL. müvekkili tarafından ödenerek borcun vadesinden önce ve tek seferde ödenerek kapatıldığını, ancak davacı borcun sanki 30 Ocak 2015 tarihine kadar kapatılmamış gibi 61.340,00-TL‘lik faizin tamamını müvekkilinden tahsil etmek istediğini, keza davacı 20 Temmuz 2014 tarihinden müvekkilinin istasyonun kapatıldığı tarihe kadar böyle bir borcun olduğunu müvekkiline bildirmeyerek, akaryakıt satmaya devam etmiş olduğunu, aksine davacı tarafa kesilen son prim faturası da dahil hiçbir nakitten de alışageldiği üzere mahsup etmediğini, bu da davacı tarafın ne kadar haksız olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu, müvekkili şirket adına kayıtlı Gayrimenkulunu satarak davacı tarafa erken ödeme yaparak tüm borcunu ödemiş ve davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, aksine davacı tarafın da kabul ettiği üzere cari olarak alacaklı olduğunu, müvekkili ile taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi ile ilgili defalarca davacı taraftan cari hesap ekstresi talep etmiş olmasına rağmen davacı taraf bir türlü müvekkiline şirkete cari hesap ekstresi göndermediğini, müvekkilinin davacı şirkete bir borcu olmadığı gibi davacı şirketten alacağı olduğunu, 18/08/2014 tarihinden sonraki günlerde müvekkilinin davacı şirketten cari hesaptan dolayı alacaklı olmasına rağmen davacı taraf müvekkiline ne akaryakıt nede madeni yağ ikmali gerçekleştirmeyerek müvekkilinin iş yerini bilerek ve isteyerek ticari faaliyetini durdurmuş olduğunu, müvekkili yakıt ve madeni Yağ alamadığı için ticari hayatı sona ermiş ve hareket edemez hale gelmiş olup, bunun tek sebebi ise davacı şirketin kendisi olduğunu, müvekkilinin 18/08/2014 tarihinden önce satın alınmış akaryakıttan olan Primin de müvekkiline ödenmediğini, kısaca bu tarihten sonra davacı şirket tarafından müvekkiline ne yakıt ikmali ne madeni yağ satışı nede hak edilen prim ödemesi yapılmayarak akaryakıt istasyonunun kapatılmasına neden olunduğunu, müvekkilinin 91 gün boyunca yakıt ikmali yapılamadığından dolayı akaryakıt istasyonunda satış yapılamadığının davacı tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, keza davacı bu durumu müvekkilinin kendisine göndermiş olduğu ihtarname ile öğrenmesi de Hayat akışına aykırı olduğunu, keza davacı bu aşamadan sonra müvekkilinin ihtarnamesine cevap vermediği gibi bir çözüm yolu da bulmadığını, ancak aradan 1 yıl geçtikten sonra iş bu davayı sayın Mahkemede açtığını, davacı taraf müvekkilinin 91 gün boyunca satış yapmadığını bilmesine rağmen davacı bu konuda hiçbir çaba göstermediğini, davacı sabit giderleri satış yapmadan müvekkilinin karşılayamayacağını da doğal olarak bilmekte olduğunu, yine davacı taraf müvekkilinin satış yapamadığını online otomasyon sayesinde an be an kontrol edebilmesinin mümkün olduğunu, davacı bu süreç içerisinde müvekkiline hiçbir ihtar ve benzeri bir uyarı dahi göndermeksizin durumu sürüncemede bırakarak aslında bayi sözleşmesinin müvekkili tarafından zoraki olarak feshedilmesi ve bu durumdan yararlanarak müvekkilinin fesih şartlarını zorlayarak tazminat yolu ile haksız kazanç elde etmek istediğini, normal şartlarda müvekkilinden 100,000.-USD Amerikan doları ve erken fesih cezası ve Kâr mahrumiyeti bedelini ticari ilişki devam etmesi halinde alamayacağını gören davacının bu tazminatları alabileceğini düşündüğü ortamı yaratarak (müvekkili şirkete yakıt vermeyi ikmali keserek) ve isteyerek Müvekkilinin şirketin ticari acze düşmesine neden olduğunu, halbuki müvekkilinin 8 senedir ahde vefa ile davacı tarafın bayiliğini yaptığını, davacı daha önceki dönemlerde müvekkili ile bayilik ile ilgili hiçbir sıkıntı ve risk yaşamadığını, davacı taraf dava dilekçesinde müvekkili ile diğer şirket … Tic Ltd Turkuaz Petrol ile yapmış olduğu anlaşmadan bahsettiğini, davacı tarafın Müvekkili ile ilgili ileri sürmüş olduğu beyanları kabul etmenin mümkün olmadığını, Davacı tarafın hiç araştırmadan bu şekilde beyanlar ileri sürdüğünü, müvekkili … un davacı şirket ile 09/08/2012 tarihinde imzaladığı yeni bayilik sözleşmesinden çok önce… Tic.Ltd Şti’nin %10 ortağı olduğunu, söz konusu … Akaryakıt Ticaret Ltd Şti firmasının ne Davacı ile ne müvekkilinin ticari firması ile herhangi bir sözleşmesi, bayiliği, kefilliği kefareti bulunmadığını, bu nedenle müvekkili ile davacı şirket ve diğer 3. şirket … Akaryakıt Ticaret Ltd Şti arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, müvekkili …’un (Şahsi Firması)davacı ile sözleşmesi mevcut olup, … Akaryakıt Tic Ltd Şti’nin davacı şirketle herhangi bir sözleşmesi ilişkisi mevcut olmadığını, davacı tarafın bahsetmiş olduğu … Akaryakıt Tic Ltd Şti’inde müvekkilinin sadece %10 hissesi olduğunu ve müvekkilinin bu şirkette temsil, ilzam ve imza yetkisi bulunmadığını, davacı şirket müvekkiline 91 gün Akaryakıt ve Madeni Yağ vermeyince müvekkilinin mali durumu bozulmuş ve ticari hayatı sonuçlanmış ve Ticari Aciz durumuna düşmüş, müvekkilinin davacının bu yaptırımı sonucu İstasyonu kapatmak zorunda kalmış ve mecburen … Tic Ltd Şii’ndeki mevcut %10 hissesini diğer şirket ortağına sattığını, müvekkilinin artık … Akaryakıt Tic Ltd Şti’inde 10 Eylül 2014 tarihi itibari ile ilişkisi kalmadığını, davacı taraf müvekkilinin … Ltd Şti üzerinden … Petrol ile anlaşma imzaladığından bahsettiğini, ancak davacı tarafın bu beyanlarının gerçek olmadığını, müvekkilinin imza, ilzam ve temsil yetkisi bulunmamasına rağmen hisse sahibi olduğu 10 Eylül 2014 tarihine kadar hiçbir bayilik sözleşmesi, EPDK başvurusu veya rakip firma dağıtım şirketi ile görüşmesi olmamış ve yasal olarak ta olması da imkansız olup, 17 Kasım 2014 tarihinden önce veya sonra yapıldığı davacı tarafından iddia edilen bayilik sözleşmesi, EPDK Lisans başvuru ise müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayıp, zira bu tarihlerde müvekkilinin ticari acze düşmüş ve ticaret ile alakası kalmadığını, sanki … Tic Ltd Şti’nin hakim hisseleri, temsil, ilzam ve imza yetkisi kuruluşundan, şirketle ilgisinin yasal olarak sonlandığı 10 Eylül 2014 tarihine kadar müvekkilindeymiş gibi, sanki … Akaryakıt Ticaret Limited Şirketi ile davacı şirketin müvekkiline ihtar çektiği tarih olan 17 Kasım 2014 tarihine kadar ticari bir bağı varmışçasına hisse devrederek kötü niyet gösterdiği intibaı yaratılmak istendiğini, yukarda belirtilen nedenler ile davacı tarafın kötü niyetli olup sadece müvekkilinden kazanç elde etmek için iş bu davayı açtığını, müvekkilinin davacı alacaklıya hiçbir borcu olmaması ve sözleşmeden kaynaklanan kusurun da davacının neden olmuş olması nedeniyle iş bu kötü niyetli ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalının kiracısı olduğunu, akaryakıt satış istasyonunun müvekkili şirket bayisi olarak işletilmesi hususunda davalı ile 08/08/2007 tarihinde 5 yıl süreli istasyonlu bayilik sözleşmesi ve ona bağlı diğer sözleşme ve protokollerin akdedildiğini, aralarında münakit anlaşmayı 5 yıl için yenileme kararı aldıklarını, bu doğrultuda taraflar arasında tekrar 09/02/2012 tarihinde 5 yıl süreli istasyonlu bayilik sözleşmesi imzalandığını, tarafların davalının mevcut borçlarının ödenmesi için huzurdaki ihtilafa konu olan 12/05/2014 tarihinde 446.227-TL baliğ olmuş borcun belirtilen vadelerde anapara ile anaparanın faizine ve faizin KDV’sine ilişkin borcun ödenmesi hususunda toplamda 507.567,28 TL üzerinden anlaştıklarını, 9 adet ödemeye ilişkin çeklerin davalıdan teslim alındığını ancak 3 adet çekin davalının cari hesabındaki alacakların protokol borcundan mahsup edilmesi sebebiyle iade edildiğini, böylece protokol uyarınca yapılan ödeme planında yer alan ilk üç ödemenin karşılığı olan 56.792,28-TL mahsup edilerek protokol borcu bu tutarda itfa edildiğini, gelinen bu noktada davalı tarafından 56.792,28-TL, 415.000,00 TL ve 12.121,53 TL olmak üzere toplam 483.913,81-TL protokol borcunun ödendiğini ancak kalan 23.653,47-TL alacağın ödenmediğini, 23.653,47 TL.nin 30.01.2015 tarihinden itibaren işletilecek sözleşmesel temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, istasyon nakit yatırım bedeli olan 16.915,51 TL alacağın fatura vade tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, davacı tarafından tahsis edilen protokol borcunu ödeyememesi üzerine bu hususun davacı şirkete bildirildiğini ve borçların yapılandırılması için yeni bir protokolün imzalandığını, buna ipotek olarak ise müvekkilinin bir gayrimenkul gösterdiğini, ancak davacı tarafın her seferinde ödeme koşullarını daha ağırlaştırarak önüne seçenekler koyduğunu, tek seferde vadesinden çok önce kapatılan borca vade farkı sanki borç devam ediyormuşçasına uygulanmaya çalışıldığım, 16.915,51 TL KDV dahil faturanın müvekkiline gönderilmediğini ve müvekkil şirket tarafından kabul edilmediğini, izah edilen nedenlerden dolayı haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilerek yargılama masrafı ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Asıl dava, davacı ile davalının akdetmiş oldukları istasyonlu bayilik sözleşmesinin süresinden evvel davalı tarafından feshetmesi sonucu davacının davalıdan talep ettiği 100.000 USD cezai şart alacağının ve 754.000 TL kar mahrumiyeti alacağının tahsiline talebine ilişkindir.
Birleşen dava, davacı tarafından davalı aleyhine borç ödeme sözleşmesi tahtında ödenmesi gereken bakiye 23.653,47 TL ve istasyon nakdi yatırım bedeli faturasının ödenmemiş olması sebebiyle fatura tutarı olan 16.915,51 TL nin tahsili talebine ilişkindir.
Yapılan yargılamada Asıl dava Yönünden ; Davacı … Ofis A.Ş. ile davalı …- … arasında … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi adresinde kain ve Tapu’da 40 Pafta, 4004 Parsel olarak kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt satış istasyonunun Petrol Ofisi bayisi olarak işletilmesi hususunda davalı ile 08.08.2007 tarihinde 5 yıl süreli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve ona bağlı diğer sözleşme ve protokoller akdedildiği, Rekabet Kurulu’nun kararları ve Rekabet Kurumu’nun 12.03.2009 tarihli duyurusu çerçevesinde 09.08.2012 tarihinde 5 yıl süreli yeni bir Protokol akdederek, aralarında münakit dikey anlaşmayı 5 yıl için yenilemeye karar vererek 09.08.2012 tarihinde 5 yıl süreli İstasyonlu Bayilik sözleşmesi imzalanmıştır.
Davalı bayii, davacıya vermiş olduğu çek bedellerini ödeyememesi üzerine 446.227.-TL asıl/ana borcun ödenmesi için 16 Nisan 2014 tarihli Borç Ödeme Sözleşmesi akdedilmiştir. İşbu sözleşmede, anapara borcu 446.227.-TL’ye ilaveten aylık %1,5 vade farkı ve vade farkı tutarına hesaplanacak KDV ödemeyi taahhüt ederek, aşağıdaki ödeme planı çerçevesinde borcun ödenmesi kabul edilmiştir.
Asıl Borç : 446.227,00
Peşin Ödeme : 160.000,00
Ödeme Sonrası Kalan Borç : 286.227,00
Faiz Tutarı : 41.359,80
KDV : 7.444,76
Toplam : 335.031,56
Asıl borcun 160.000.-TL.lik kısmının peşin ödenmesi halinde, 286.227.-TL tutarındaki asıl alacağa ilave edilen faiz ve KDV ile toplam 335.031,56 TL.lik borcun 31 Ocak 2015 tarihinde ödenmesi kabul edilmiştir. 335.031,56 TL.nin kararlaştırılan tarihte yapılmaması halinde aylık %4 oranında temerrüt faizi uygulanacaktır. Ancak, 16.04.2014 tarihli Borç Ödeme Sözleşmesi İptal edilmiştir. Borç Ödeme Sözleşmesi ile aynı tarihli Zeyilnamede İptal edilmiştir.
Taraflar arasında 21 Nisan 2014 tarihli ikinci Borç Ödeme Sözleşmesi akdedilmiştir. İşbu ikinci sözleşmede, anapara borcu 446.227.-TL’ye ilaveten faiz ve KDV olmak üzere toplam borç aşağıdaki gibidir.
Asıl Borç : 446.227,00
Faiz Tutarı : 41.359,80
KDV : 7.444,76
Toplam : 495.031,56
Asıl borca mahsuben 160.000.-TL. peşin ödemenin imza tarihinde ve kalan 335.031,56 TL.nin 31 Ocak 2015 tarihinde ödenmesi kabul edilmiştir. Ödemenin süresinde yapılmaması halinde kalan ödemenin muaccel olacağı ve gecikme nedeniyle aylık %4 oranında temerrüt faizi uygulanacaktır. Ancak, 21.04.2014 tarihli Borç Ödeme Sözleşmesi İptal edilmiştir. Borç Ödeme Sözleşmesi ile aynı tarihli ikinci Zeyilnamede İptal edilmiştir.
Taraflar arasında 12 Mayıs 2014 tarihli Üçüncü Borç Ödeme Sözleşmesi akdedilmiştir. İşbu sözleşmede, anapara borcu 446.227.-TL’ye ilave edilen (Vade farkı ve vade farkı KDV’si) 61.340,28 TL ile birlikte toplam borç 507.667.-TL olup, ödeme planı aşağıdaki gibidir.
Taksit Ödeme Vadeleri Taksit Tutarı (TL)
1 18 Mayıs 2014 Cuma 15.512,28
2 17 Haziran 2014 Salı 20.640,00
3 17 Temmuz 2014 Perşembe 20.640,00
4 18 Ağustos 2014 Pazartesi 20.640,00
5 17 Eylül 2014 Çarşamba 20.640,00
6 17 Ekim 2014 Cuma 20.640,00
7 17 Kasım 2014 Pazartesi 20.640,00
8 18 Aralık 2014 Çarşamba 20.640,00
9 30 Ocak 2015 Cuma 347.575,00 
Toplam : 507.567,28
Yukarıdaki Ödemelerin, kararlaştırılmış olan tarihte yapılmaması halinde kalan ödemelerin tamamının vadesinin gelmiş olacağı varsayılacağı/muaccel olacağı ve buna ek olarak ödeme tutarı bölümünde yazılı meblağ asıl alacak olarak kabul edilerek, ayrıca ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın bu tutara aylık %4 oranında temerrüt faizi ve faizin KDV talep edilebilecektir.
Taraflarca kabul edilen 12.05.2014 tarihli 3.ncü Borç Ödeme Sözleşmesi’nin 1.,2 ve 3.ncü taksitleri toplamı (15.512,28 + 20.640+ 20.640=) 56.792,28 TL., davalının prim alacağına mahsuben ödenmiş olarak kabul edilmiştir. Bu hususta tarafların ihtilafı yoktur. Bu durumda, davalının borcu ( 507.575- 56.792,28 =) 450.776.-TL kalacaktır. Diğer yandan, davacı, 12.05.2014 tarihli Borç Ödeme Sözleşmesinde Vade farkı miktarı ( 507.567,28-446.227 =) 61.340,28 TL kadar davalı şirketi borçlandırmış ve bu borçlandırmaya ilişkin 30.06.2014 tarih ve 99 no.lu işlem kaydı ile cari hesaba kayıt etmiştir. Yine, davacı, davalı tarafından davacıya verilmiş olan ve davacı tarafından tahsil edilen 415.000.-TL.lik çek bedeli ile 56.792,28 TL tutarındaki davalı ödemesini, toplam 471.415.-TL olarak 30.06.2014 tarihinde davalının ödemesi olarak cari hesaba kayıt etmiştir.
12.05.2014 tarihinde taraflar arasında cari hesap ana alacağı 446.227.-TL olarak kayıt edilmiştir. Davacının incelenen cari hesap özetinde alacağı ise 442.186,50 TL olarak görülmektedir. Davacı, 12.05.2014 tarihli sözleşme sonrasında davalıya satmış olduğu malların ödemesini peşin olarak tahsil etmiş görülmektedir. Öyleki, davalının yaptığı peşin ödemeler ve peşin ödemelere ek olarak davalının davacıdan alacaklı olduğu prim alacakları nedeniyle 02.07.2014 tarihinden itibaren davalının davacıdan cari hesapta alacaklı hale geldiği görülmektedir. Nitekim, bazı günlerde davalının davacıdan satın aldığı malların karşılığı olarak davacı, davalının cari hesap alacağından mahsuplaşma yolu ile mal bedelini tahsil etmiş olduğu görülmüştür.
Davacı, sözleşmede kararlaştırılan 446.227.-TL tutarındaki ana alacağını, geçmiş cari hesabı sıfırlamadan aynen devam ettirmiş olup, bu alacağına sözleşmede kararlaştırılan 61.340,28 TL tutarındaki Vade farkını da ilave ederek (Ek.2), davacı, davalıyı (442.186,50 + 61.340,28 =) 503.526,78 TL borçlandırdığı tespit edilmiştir. 12.05.2014 tarihli Borç Ödeme Sözleşmesine göre; davacının alacağı 507.567,28 TL olduğu dikkate alındığında, davacının (507.567,28-503.526,78 =) 4.040,50 TL kadar davalıyı borçlandırması hakkı bulunmakta olup, söz konusu miktarı cari hesaba kaydetmemiştir. Ancak, davacı, 10.07.2014 tarihinde davalıyı Protokol Ödemesi açıklaması ile 20.640.-TL borçlandırmıştır(Ek.3). Bu durumda ise, davacı, 4.04.0,50 TL davalıyı borçlandırması gerekirken, (20.640-4.040,50=) 15.539,50 TL kadar davalıyı fazla borçlandırmış olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, 12.05.2014 tarihli sözleşme sonrasında davalının davacıdan mal alışlarının banka havalesi ile yaptığı ve davalının mal alışlarından kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığı, aksine 27.11.2014 tarihi itibariyle davacının davalıya 12.880.-TL borçlu olduğu görülmektedir(Ek.4). Davacının, davalıyı 15.539,50 TL fazla borçlandırmış olması dikkate alındığında, 27.11.2014 tarihinde olması gereken davacı borcu (15.539,50+12.880,00=) 27.687,50 TL olarak hesaplanmaktadır.
Davalı, erken ödeme yapması halinde 30 Ocak 2015 vadesi için tahakkuk ettirilen 61.340,00-TL. tutarındaki faizden 26.340,00 TL’lık kısmından vazgeçileceğinin davacının beyan edildiğini, ancak vadesinden önce taşınmaz satılarak kapatılan borca karşılık faiz indirimi yapılmadığı iddia etmektedir. Ancak, taraflar arasında erken ödeme nedeniyle faizden indirim yapılacağı hususunda sözleşmede bir maddenin mevcut olmadığı gibi, davacının bu yönde yazılı bir beyanı da dosyada da mevcut değildir. Bu durumda, sözleşmede yer alan 61.340.-TL tutarındaki faizden davalı sorumlu olacaktır.
Dosyaya sunulan 22.07.2014 tarihli tutanak da görüleceği üzere; …’a ait … İlçesi 1561 no.lu parsel 4872 m²’lik taşınmaz, davacı şirkete ipotek verilmiştir. İpoteğinin kaldırılarak satılması ve davacıya olan borcun ödenmesi için, davalı tarafından davacı şirket adına 380.000.-TL +35.000.-TL= 415.000.-TL tutarında iki çek verilmiştir. Sözkonusu çek bedellerinin tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın, özvarlığı ile borcunu ödeyemediği 18 Ağustos 2014 tarihine kadar 9 ayrı seferde toplamda 406.143.-TL davacının resmi hesabına EFT yapılarak yakıt alındığı anlaşılmıştır.
Davalı, davacı şirkete keşide etmiş olduğu … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede özetle; “…Taraflar arasında Ağustos 2007 yılından bugüne süregelen bayilik ilişkimiz, imzalanan ilk protokolün devamı olarak Ağustos 2012 yılında tekrar imzaladığımız anlaşma çerçevesinde devam ettirilmiştir. Sizlerle daha önce defalarca yazılı ve sözel olarak paylaştığımız sebeplerden dolayı içine düştüğüm ticari zorluklar sonucunda peşin alım şartlarına satın aldığım yakıtı vadeli almak zorunda kaldım. Peşin alım şartlarından farklı olan vadeli satın alım koşullarına geçmem ile birlikte süregelen ticari kaybım sizin de bildiğiniz gibi artarak kontrol edilemez hâle geldi. Durumumu sizinle paylaştığımda 10 Nisan 2014 tarihinde yakıt alımını durdurduğunuz için 17 Nisan 2014 tarihine kadar satış yapamadım. Tarafınıza olan cari borcumu faizi ile ödemek amacı ile değişik tarihlerde önüme sunulan borç protokollerini imzaladım. Kalan maddi kaynak ve imkânlarımı sonuna kadar zorlayarak minimum seviyelerde peşin yakıt almaya ancak böyle başlayabildim. İstasyonumu en azından sorunumuz çözüme kavuşuncaya kadar çalışır hale getirdim. İmzaladığımız borç protokollerinde ki ödeme şartlarının zaten zarar öden işyerimden ödenmesinin imkânsız olduğunu karşılıklı olarak bildiğimizden çözüm olarak size, ipoteğinizde olan tapumun satılması önerisi getirildi.
Tapumun satışı için sizi, zarar etmeme rağmen 3 ay daha bekledim. Nihayetinde 22/07/2014 tarihinde tapunun satışını gerçekleştirerek tarafınıza olan cari borcumu faiziyle beraber tek kalemde, borç protokolünde bahsedilen 30 Ocak 2015 vadesinden önce kapattım. Size borcumun kalmaması üzerine faaliyetlerimi devam ettirebileceğim şartlarda yeni bir anlaşma yapmak istediğimi aksi takdirde yine yakıt alamayacağımı size bildirdim. Bu talebimle alakalı birçok görüşmemiz oldu. Yapılan görüşmeler çerçevesinde sürecin başından beri tüm iyi niyetli çabalarıma rağmen hakkettiğim düşündüğüm olumlu tavrın tarafınızca sergilenmediği belirtmek zorundayım. Petrol Ofisi cari alacağını benim önerdiğim çözümle benden fazlasıyla tahsil ettikten sonra, … A.Ş. den alacağımın olmasına rağmen 45 gün boyunca zaten zarar eden bir işletmeyi yakıtsız ve çözümsüz bırakarak firmamı faaliyetlerini sürdüremez hale getirmiştir. Bunun sonucunda bazı kararlar almak zorunda bırakıldım.
Bahsedilen 45 gün zarfında çalışan personelimin işlerine de son vermek zorunda kaldım… kapalı olmamdan kaynaklanan önüne geçilemeyen ticari zararlarımdan dolayı sizinle de defalarca paylaştığım üzere ticari acze düşerek işletme faaliyetlerini sürdüremez hale geldim. Bunun sonucunda firmamı … adresine taşımak ve faaliyetlerime imkanlarım ölçüsünde oradan devam etmek zorunluluğu ortaya çıktığından, bundan sonra ki tüm resmi yazışma ve iletişim adresim olarak kayda geçirilmesi için gerekli işlemlerin tarafınızca yapılmasını ihtaren bildiririm.
…ye ait olan ve halen eski adresimde bulunan kurumsal kimlik ve malzemelerinizi 7 gün içerisinde teslim almanızı, aksi takdirde tarafımca bir depoya kaldırılmak zorunda olduğunu, bu konu ile ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmeyeceğimi, malzemelerinizi saklamak amacı ile depo kiralamak zorunda kalırsam depo kira bedelini ve diğer saklı kalan alacak ve tüm hukuki ve manevi haklarım ile birlikte talep edeceğimi ihbar ve ihtar ederim. “
Davalı, söz konusu ihtarname ile ticari acze düştüğünü, işletme faaliyetlerini sürdüremez hale geldiğini, davacıya ait malzemelerin 7 gün içinde teslim alınması v.b ifadelerle sözleşmeyi feshetmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şahıs şirketinin dosyaya sunulu 2013,2014 ve 2015 yılı bilanço ve gelir tablosu incelendiğinde;
Davalının 2013 yılında sermayesini kaybettiği ve borca batık olduğu, 2014 yılında borca batıklığının 3 kat artarak 1.136.901 TL’ye yükseldiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davalının 8.099.532.-TL olan net satışı, 2014 yılında yaklaşık %40 azalarak 5.015.934.-TL olarak gerçekleşmiştir. Davalı, 2013 ve 2014 yılında satış faaliyet karı elde edemediğinden, davalı şirketin Eylül 2014 itibariyle ticari faaliyeti durmuş ve 2015 yılında gayri faal duruma gelmiştir.
Davalı …’un Ticaret Terk kaydının … Ticaret Sicil Memurluğunca 28.10.2016 tarihinde tescil edilerek 04 Kasım 2016 tarih ve 9191 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı görülmüştür.
Davalı, 26 Haziran 2012 tarihinde … Ticaret Sicil Memurluğunca tescil edilen … Akaryakıt Tic Ltd.nin küçük ortağı(%10)’dır. Dava dışı şirketin büyük ortağının ismi de … Davalı, dava dışı şirketteki hissesini 29.08.2014 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ile devir etmiş olup, işbu devir 04.09.2014 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunca tescil edilmiştir.
Dosyaya sunulu olan Petrol Piyasası Bayilik Lisans Belgesine göre, davalı 19.10.2014 tarihinde Lisansını sonlandırdığı görülmektedir.
Birleşen Dava Yönünden; 09.08.2012 tarihli Protokolün “Tesisin İnşai Veya Tadili” başlıklı 4.maddesine göre; “.. Bu kısım işlerin bedeli PO tarafından BAYİ’ye fatura edilecektir. Bedeli PO tarafından karşılanacak işler, BAYİ’ye verilen Inkişaf/Yatırım Bedeli olup, BAYİ teslim aldığı bu işler nedeniyle PO’ya Inkişaf/Yatırım Bedeli Faturası düzenleyecek ve bu faturanın bedeli de PO tarafından düzenlenecek faturada yer alan tutara mahsup edilecektir. Şu kadar ki, bayilik ilişkisinin herhangi bir nedenle bayilik sözleşmesi ile kararlaştırılan tarihten önce sona ermesi durumunda, eksik kalan bayilik sözleşme süresine karşılık gelen ve kıstelyevm usulüne göre hesaplanacak inkişaf/yatırım tutarı ve buna ilaveten yatırımın yapıldığı tarihten itibaren TCMB Avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte, PO’nun ilk yazılı talebini izleyen 10 gün içerisinde BAYİ tarafından PO’ya defaten iade edilecektir.” ifadesi ile İnkişaf bedeli davacı tarafından sözleşmesinin erken sonlandırılması nedeniyle talep edilebilecektir.
Davacı, davalı şirkete 09.08.2012 ile 08.09.2017 tarihlerini kapsayan sözleşme dönemi için toplamda (34.681,88 + KDV-6.242,73 TL=)40.924,61 TL
Davacıdan “İnkişaf bedeli” olarak tahsil ettiği 34.681,88-TL esas alınarak, bu bedelin sözleşmenin geçersiz kalan kısmına isabet eden oranının; kıstalyevm hesabına göre hesaplanması ve davacıya iade edilmesi gerekir.
5 yıllık sözleşme süresi (5×365=) 1.825 +2 gün = 1.827 güne tekabül etmektedir (2012 ve 2016 yılı Şubat ayları, 29 gün çekmektedir). Davalının 17.11.2014 tarihine kadar yararlanılacak süre 830 gündür. Geçersiz kalınan süre ise (1.827-830 =) 997 gün olacaktır. Günlük intifa bedeli 34.682/1.827 = 18,98 TL olacaktır.
Davalının iade etmesi gereken KDV hariç 18.923.- TL’dir. Dava tarihine kadar hesaplanan avans faizi hesabı aşağıdaki şekildedir:
İade edilmesi gereken 18.923.- TL için 17.11.2014-14.12.2014 tarihleri arasında % 10,50 15.12.2014 ile 04.08.2015 tarihler arasında ve %9,75 avans faizi uygulanmıştır.
18.923 x 27 x 10,50
——————————-= 146,97 TL
365 x 100

18.923 x 232 x 9,75
——————————-= 1.172,70 TL
365 x 100

————————————————
Toplam = 1.318,67 TL

Bu durumda, davacı, KDV hariç 18.923.-TL, KDV dâhil 22.323,14 TL alacak ve 1.319,67 TL işlemiş faiz talep edebilecektir.
Ancak, davacı, birleşen davada KDV dahil 16.915,51 TL talep etmiştir.
Hesap alacağına ilişkin olarakda:
Asıl davada yapılan yargılama sonunda davacının 17.11.2014 tarihine kadar davalı ile olan cari hesap ilişkisinde davalıdan alacaklı olmadığı aksine, cari hesabında davalıya 12.05.2014 tarihli sözleşme sonrasında davacının 12.880.-TL borçlu olduğu, ayrıca davalıyı fazladan 15.539,50 TL borçlandırmış olduğu ve davalının davacıdan 27.687,50 TL kadar alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılamada Asıl davada toplanan delillere göre davalının davacıya ihtarname çekerek ticari azce düştüğünü işletme faaliyetlerini sürdüremez hale geldiğini ve davacıya ait malların 7 gün içinde teslim alınmasını ihtar ederek sözleşmeyi feshettiği anlaşılmış olup, davacının gerçekten 2013 yılında sermayesini kaybettiği ve borca batık olduğu 2014 yılında borca batıklığından 3 kat artarak 1.136.901 TL ye yükseldiği, davalının 2013 yılındaki net satışının 2014 yılında %40 azaldığı, davalının 2013 ve 2014 yıllarında satış faaliyet karı elde edemediğinden davalı şirketin eylül 2014 itibariyle ticari faaliyetinin durduğu ve 2015 yılında gayrifaal duruma geldiği, davalı … un ticareti terk kaydının 28/10/2016 tarihinde tescil edilerek 04/11/2016 tarihli TTSG nde yayınlandığı, davalının 19/10/2014 tarihinde petrol piyasası bayilik lisansının sonlandırıldığı, bu durumlarda davalının sözleşmeyi sonlandırmasının mücbir sebep nedeniyle olduğunun mahkememizce kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenlerle de asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, birleşen dava yönünden de davacının davalıdan cari hesap alacağının bulunmadığı aksine davalıya borçlu olduğu yapılan yargılama sonucunda anlaşıldığından birleşen davanın da reddine karar vermek gerektiği,
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, birleşen dava dilekçesi, gerekçeli ve hüküm ve kurmaya yeterli bilirkişi raporu, dosyadaki belgeler ve tüm dosya kapsamı itibariyle anlaşılmış olmakla;
Belirtilen nedenlerle:
HÜKÜM /
1-Asıl davanın ve Birleşen 10 ATM nin 2015/824 esas sayılı davasının Reddine,
2-Asıl davada; peşin alınan harçtan alınması gereken 35,90.-TL harcın mahsubu ile artan 17.314,33.-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Birleşen davada ; peşin alınan harçtan alınması gereken 35,90.-TL harcın mahsubu ile artan 656,92.-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Asıl davada ; Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 54.429,10.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Birleşen davada ; Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 4.812,59.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın asıl ve birleşen davada yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine ( istinaf ) başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …