Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1196 E. 2022/112 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1196 Esas
KARAR NO : 2022/112

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2015
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … ilinde Patlayıcı Madde Ticareti yapmakta olduğunu ve Türkiye genelinde birçok şehirde faaliyet gösteren Maden ocağı ve buna benzer patlama ihtiyacı olan şirketlere mal tedarik ettiğini, müvekkilinin 2015 yılı ocak ayı içerisinde tür ve nevi değişikliğine gittiğini, … adlı gerçek kişi olarak ticaretini yürütürken …A.Ş olarak ünvan değişikliğine gittiğini ve Ticaret Sicil Müdürlüğünde ilan edildiğini, …Ticaret A.Ş’nin müvekkilinin önceden çalışmakta olduğu fakat … ilinde 2013 yılında çok yüksek tutarda borçlarını alacaklılara ödemeyerek şirketlerini iflas noktasına getirdiğini, söz konusu şirketin birçok kardeş firmasının olduğunu, fakat iflas ederken söz konusu firmalarında mahkeme kararı ile iflasını açıkladığını, diğer şirket isimlerinin …Ticaret Ltd. Şti, …A.Ş. Ve … A.Ş olduğunu, davalıların … şirketlerinin … ismiyle başlayan firmaların devamı niteliğinde olduğunu, fakat farklı tüzel kişilik oluşturarak, alacaklılarının haciz baskısını yok edebileceğini, bu arada işlerine kaldıkları yerden de devam edebileceği firmaları olarak aynı şirket yetkililerince kurulduğunu, bu haliyle şirketlerin devamı niteliğinde kurularak fiilen birleşme esaslarına tabi olan davalıların tüzel kişilik perdelerinin aralanarak taraflarına borçlu oldukları yönünde hüküm kurulması gerektiğini, alacaklı oldukları icra dosyalarından haciz işlemlerine devam ederken Usaş isimli şirketlerin iflas davası sürdürdüğünden dolayı takiplerin durduğunu ve … 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, …karar sayılı dosyası ile şirketlerin iflasına karar verildiğini, icra dosyalarının işlemsiz bırakıldığını alacaklı olduğu ve … isimli şirketler tarafından durdurulan … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin …esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyalarından konulan hacizlerin verilen durdurma kararı nedeniyle 60 dan fazla aracın borçlu şirket yetkilileri geri getirmemek üzere …’a götürdüğünü, geriye kalan araçların üzerinde rehinler veya hak mahrumiyetleri nedeniyle müvekkiline pay düşmeyeceğini, taşınmazlar içinde aynı durumun geçerli olduğunu, icra dosyalardaki alacaklarının tahsili kabiliyetinin olmadığını, borçlular adına hacze gidildiğinde davalılar ile karşılaşıldığını, davalıların usulüne uydurulmuş kira sözleşmeleri ile tüm mallarını Usaş isimli şirketlerden kiraladıklarına dair mukavele ibraz ettiklerini, … 1. İcra Ceza Mahkemesinin … esas ,… karar ile … 2. İcra Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarında … şirketleri ile … isimli firma arasında alacaklıları zarara uğratmak maksadı ile hileli muvazaalı işler yapmaktan dolayı ceza davası açıldığını ve davaların devam ettiğini, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının tüm içerinin davanın haklılığını ispat ettiğini, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından alınan son bilirkişi raporu dikkate alınarak davalıların adına kayıtlı gayrimenkul veya araçlarına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin …Ticaret A.Ş den … 6. İcra Dairesinin …esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin … esas, … 6. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyalarından olan alacaklarının bu şirketlerin devamı niteliğinde kurularak fiilen birleşme esaslarına tabi olan davalı … Tic. A.Ş ve …A.Ş ‘den alacaklı olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL nin bu davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : davacı vekili 25/12/2019 tarihli dilekçesi ile dava konusu talebini 1.186.125,26 TL ye yükselterek gerekli harcını yatırmıştır.
CEVAP : Davalı … Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılardan … Tic. A.Ş’nin iflas etmiş bir şirket olduğunu, iflas eden şirketin yönetiminin de iflas dairesine geçtiğini, iflasla birlikte müflisin taraf olduğu tüm davaların takip yetkisinin iflas dairesine geçtiğini, ancak alacaklıların dava açma yada davayı takip etme yetkisinin sadece iflas idaresi tarafından yetki verilmesi halinde geçerli olacağını, iflas masasına intikal eden bu davaların iflas idaresince açılabileceğini, şirketin müflis şirketle bir bağlantısının olmadığını, müvekkili şirketin müflis şirketten tamamen farklı bir tüzel kişilik olduğunu, şirketler arasında hiç bir organik bağ ve bağlantının bulunmadığını, müvekkili şirketin müflis şirketle hiçbir bağı olmayan bağımsız bir şirket olduğunu, kanunlara uygun şekilde kurulduğunu ve faaliyetlerine bu şekilde devam ettiğini, bu tüzel kişiliğin faaliyetleri sırasında da işyeri ihtiyacı içine girdiğini ve bu ihtiyacı karşılamak için müflis şirketin işyerlerini malzemeleri ile birlikte 5 yıllık süre için kiraladığını ve noter onaylı kira sözleşmesi yaptığını, kira bedellerini de ödediğini, müflis şirket ile müvekkili şirketin arasında başkaca bir münasebetin bulunmadığını, müvekkili şirketin yasaların aradığı tüm şartlara riayet ederek kurulmuş ve ticari hayatın gerekleri içinde kiralama işlemi yaparak bu işlemle ilgili olarak üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aynı müşterilerle iş yapılması ve aynı işçilerin işe alınmış olması gibi durumlarında hem gerçeği yansıtmadığını, muvazaa oluşturacak davranışların olmadığını, müvekkili şirketin müflis şirketle aynı iş kolunda faaliyet göstermekte olduğunu, tam da bu sebeple müflise ait menkul ve gayrimenkulleri kiraladığını, bu durumun Uşak gibi küçük bir şehirde müflis şirketin müşterilerinin ayı iş kolunda faaliyet gösteren müvekkili şirket ile çalışmalarının gayet olağan bir durum olduğunu, müflis şirketin iflası ile de müşterilerin çalışmak için çalışmak için fazla bir tercih imkanının kalmadığını, müvekkili şirketin de yeni kurulan ve iş yapması gereken bir şirket olarak elbette bu müşterileri geri çevirmediğini ve ticari hayatın gereklerini yerine getirerek işlerini yaptığını, yine müflis şirketten çeşitli sebeplerle ayrılan işçilerin müvekkili şirkete başvurması ve müvekkili şirketin bu işleri işe almasının da son derece olağan bir durum olduğunu, işlerin deneyimli oldukları işkolunda vasıflarına uygun bir şekilde iş bulma imkanını kazandıklarını, müvekkili şirket ile asıl borçlu müflis şirket arasında ticari ilişki niteliğinde hiçbir işlem olmadığını, hiçbir mal devri veya başkaca bir tasarruf işleminin yapılmadığını, müvekkili şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olan başka bir tüzel kişinin borcundan sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle öncelikle husumet yokluğu nedeniyle usulden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, maden ocağı ve buna benzer patlatma ihtiyacı olan şirketlere mal tedarik etmekte olduğunu, dava dışı …Tic AŞnin davacıdan önceden çalışmakta olduğunu, ancak 2013 yılında çok yüksek tutarlarda borçlarını ödemeyerek şirketini iflas noktasına getirmiş bir şirket olduğunu, davalılar …Tic AŞ, … Tic AŞ’nin ise söz konusu şirketin kardeş şirketi olduğunu, bu firmanın yetkililerinin aynı kişiler veyahut akrabalar olduğunu, ayrıca bu üç firmanın iflasına ilişkin taleplerini aynı dava dilekçesi ile gerçekleştirdiklerini, davacı tarafından söz konusu alacağın dava dışı … Tic AŞnin mallarını kaçırması ve devamı niteliğinde kurulan dava dışı … AŞ ile dava dışı …Tic AŞ bünyelerine geçirmesi sebebiyle … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas numaralı tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi delaletiyle davacının alacağından davalı şirketlerin sorumlu olduğuna hükmedilmesi amacıyla alacak davasının açıldığını, açılan ve devam etmekte olan davada Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 05/03/2021 tarihli 2019/2590 esas 2020/408 karar numaralı ilamı gözetilerek kendilerine … AŞ ile … AŞ’ye karşı dava açılıp … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmek süre süre verildiğini beyanla, mahkememiz dosyasının … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER :
Bilirkişi incelemesi, ticaret sicil kayıtları, … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyası, Mahkememizin 2016/861 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporları, icra dosyaları, kira Sözleşmesi ve SGK kayıtları, yazılan müzekkere cevapları, tarafların sunduğu tüm bilgi ve belgeler ile taraf açıklamaları.
GEREKÇE :
Dava, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması suretiyle alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 15.H.D. 2019/2590 Esas, 2020/408 Karar sayılı ilamı ile ” tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi çerçevesinde sözleşme tarafı olan şirket ile sorumlu olduğu ileri sürülen şahsi ya da şirketin hukuki durumları ve diğer hususların inceleneceği, verilecek özellikle, davanın kabulü hakkındaki karar sözleşmenin tarafı olan şirket ile taraf olmamakla birlikte perdenin aralanması teorisi gereğince sorumlu tutulacak şirket veya şahsın hukuki durumunu da etkileyeceğinden, davada perdenin aralanması teorisi sonucu sorumlu tutulmak istenen şirket ya da şahıslarında davada yer almaları zorunlu olup, mahkemece dava dışı sözleşmenin tarafı olan …Ticaret Anonim Şirketi hakkında bu davayla birleştirilmek üzere dava açması için süre verilip,”
Yargıtay 15. Huk Dairesinin 2019/2590 esas 2020/408 karar sayılı ilamı gözetilerek davacı tarafa dava dilekçesinde kardeş şirket olarak tanımladığı şirketler hakkında dava açıp bu dava ile birleştirmesi için 1 aylık kesin süre verilmiştir. Verilen süre içerisinde … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas, … Karar ile görülen davada Tasfiye Halinde … Tic AŞ (Temsilen … 2.İflas Müdürlüğünün … İflas dosyası) Tasfiye Halinde … Tic AŞ (Temsilen … 2.İflas Müdürlüğü … iflas dosyası) dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Yargılamada alınan bilirkişi raporları birleşen dava davalılarına tebliğ edilmiştir.
Mali bilirkişiden alınan 27.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda;
Davacı, … dava dosyasına sunduğu yasal defter, belgelerin ve cari hesabın değerlendirilmesinde, Davalı … Ticaret A.Ş.’den 1.186.125,26.-TL, alacağı olduğu,
Davalı …Ticaret A.Ş.’in diğer davalı; …A.Ş. ile … A.Ş in ortaklık yapısıyla hiçbir ilişkisi olmadığı farklı gerçek kişilerin olduğu,
Davacının alacağı davalı, …Ticaret A.Ş den talep edebileceği,
Kanaati bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu uyuşmazlığı çözmeye yeterli görülmemekle yeni bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Ticaret Mevzuatından Kaynaklanan Hesaplamalarda Uzman bilirkişi … ve mali bilirkişi … 28.10.2019 tarihli raporlarında;
..16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında Alınan Bilirkişi Raporunun Değerlendirilmesi, anılan rapor incelendiğinde bilirkişilerin;
Davalı …’in ortaklık yapıları, esas sermayeleri ve ortaklannın mali geçmişlerinin detaylı şekilde incelendiği.
Hem …’un, hem de …’in ticaret sicil kayıtlan incelendiğinde yeni kurulmuş şirketler olduklarının ve esas sermayelerinin sadece kanunda öngörülen 1/4 lük kısmının ödendiğinin tespit edildiği,
..’un esas sermayesinin sadece 1/4’ü ödenmiş olduğu halde kuruluşunun ertesi günü 3 yıllık toplamda 900.000 TL değerinde kira sözleşmesi yaptığını ve kiralanan taşınmaz içindeki menkul değerlerin kiralanması için de 3 yıl için toplamda 180.000 TL’lik kira kontratı yaptığı, ancak nakit geçişi olmadan ve teamüllere aykırı olarak kira bedelinin bono ile ödendiğinin beyan edildiği,
…’un kurucu ortaklan …’un ve yönetim kurulu üyeleri olan …’ın ve …’in bankalar nezdindeki kredi limitleri incelenmiş ve hayatın olağan akışı içerisinde bu kişilerin hem mukim olduklan adresler hem de kredi limitleri incelendiğinde 1.000,000 TL sermayeli bir şirket kurmalarının ve şirket sermayesi miktannda kira sözleşmesi yaparak 3 yıllık kira bedelinin nakit olarak ödenmesinin mümkün çalmadığı kanaatinin oluştuğu,
Aynı şekilde …’ in de kurucu ortağı …’in ve yönetim kurulu üyeleri …’ün ve …’in bankalar nezdindeki kredi limitleri incelenmiş ve hayatın olağan akışı içerisinde bu kişilerin hem mukim olduklan adresler hem de kredi limitleri incelendiğinde 1.000.000 TL sermayeli bir şirket kurmalarının ve şirket sermayesi miktarında kira sözleşmesi yaparak 3 yıllık kira bedelinin nakit olarak ödenmesinin mümkün olmadığı kanaatinin oluştuğu,
Davalı … ve …’un yasal defterlerinin tasdiklerinin aynı noterde ve birbirine yakın tarihlerde yapıldığının tespit edildiği,
Davalı …’in, kurulur kurulmaz diğer davalı … A.Ş.’nin müşterileri ile ticari faaliyete başladıkları,
Hukukçu bilirkişi …’ın tüzel kişilik perdesinin aralanması doktrinine dair geniş hukuki açıklamalarda bulunduğu ve Yargıtayın konu ile ilgili kararlarına yer verdiği, teorik bu bilgilerin Yargıtay uygulaması ile birlikte değerlendirildiğinde mali bilirkişilerin tespitleri üzerinden 1.000.000 TL esas sermayenin tamamının dahi ödenmeden şirketlerin kurulduğunun ertesi günü toplamda 2.160.000 TL değerinde 3 adet 5 yıllık kira kontratı yapılmasının, bu kira bedeli karşılığında piyasa uygulamasının aksine nakit ödeme yapılmaksızın şirketlerin kurucu ve yöneticisi olan kişilerin hiçbir sermaye birikimi olmadığı halde 5 yıllık senet düzenlenerek verilmelerinin ve kira bedellerini bu şekilde ödemelerinin, diğer davalı … A.Ş nin ise senetleri kabul etmek ve sermaye birikimi olmayan kişilerle hukuki ilişkiye girmek suretiyle böyle bir riske girmesinin, ayrıca da yeni kurulan bu şirketlerin hemen davalı … A.Ş.’nin müşterileri ile ticari faaliyete başlamalarının davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğuna delalet ettiği ve tüzel kişilik perdesinin aralanmasının kullanılabileceği kanaatinin oluştuğu,
Sonucuna varmışlardır.
Davacının Alacağı İçin Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanarak Asıl Borçlu … A.Ş.’nin Yanı Sıra Diğer Davalılara Gidip Gidemeyeceği … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E, sayılı dosyasında alınan oldukça detaylı ve hem mali hem de hukuki inceleme içeren bilirkişi raporundaki tespitler incelendiğinde;
Davalı …’in kurucu üyelerinin ve yönetim kurulu üyelerinin mali geçmişleri göz önünde bulundurulduğunda 1.OOO.OOO TL esas sermayeli şirketler kurmalarının hayatın olağan akışı içinde mümkün olmadığı, kuruluşun hemen ertesi günü her iki şirketin de mutat uygulamanın aksine ileri dönük 5 yıllık kira bedellerini bono ile ödemelerinin mali koşullan göz önünde bulundurulduğunda akla yatkın olmadığı, aynı şekilde müflis … A.Ş’nin de mutat uygulamanın aksine ve mali geçmişi olmayan, henüz 1 gün önce kurulan şirketlerin verdikleri toplamda 2,160.000 TL değerinde bonoyu kabul ederek kira ilişkisine girmesinin basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü de bulunduğu gözetildiğinde akla ve mantığa yatkın olmadığı, yeni kurulan davalı şirketlerin ticari defterleri incelendiğinde ticari faaliyetlerini doğrudan müflis … A.Ş.’nin müşterileri ile yaptıklannın tespit edilmesinin de taraflar arasında organik bağ olduğuna emare teşkil ettiği kanaat ve tespitlerinin yerinde olduğunu düşünüyoruz.
Huzurdaki davanın, müflis … A.Ş.’nin organik bağ içinde bulunduğu diğer davalı şirketlerin tüzel kişiliğinin arkasına saklanmak suretiyle alacaklarına zarara uğratmak kastıyla hareket ettiği ‘hayat olayına’ dayalı açıldığı göz önünde bulundurulduğunda, bu yönde detaylı inceleme, tespit ve kanaat içeren … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan sebeplerle huzurdaki davada da nihai takdir Sayın Mahkeme’de olmak üzere HMK m. 192 uyarınca delil olarak değerlendirilebileceği kanaatindeyiz. Anılan rapordaki tespit ve kanaatlerin gerekçeli, tarafların defter ve ticaret sicil kayıtları incelemesine dayalı olması nedeniyle davalılar arasında organik bağ olduğu ve tüzel kişilik perdesinin aralanması doktrini uygulanmak suretiyle müflis borçlu … A.Ş.’nin borçlan için diğer davalılara da gidilmesinin mümkün olduğu tespit ve kanaatine, nihai takdir Sayın Mahkemede olmak üzere, katılıyoruz.
Görüşüne yer verilmiştir.
Davacısı … AŞ, davalıları ise iş bu dosyanın davalıları olan mahkememizin 2016/861 Esas sayılı dosyasında mali müşavir … ve Ticaret Mevzuatından Kaynaklanan Hesaplamalarda Uzman bilirkişi Doç. … dan alınan 19.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı şirketler ile dava dışı şirketlerin ortaklık yapılarının farklı olduğu, bu açıdan şirketler arasında perdenin kaldırılmasını gerektirebilecek organik bağın ve iktisadi özdeşliğin tespit edilemediği, anılan şirketler arasında tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirebilecek alacaklılardan mal kaçırma amacıyla kötü niyetli işlemlerin ortaya konulamadığı, somut olayda perdenin kaldırılmasını gerektirebilecek malvarlığı aktarımına rastlanılamadığı haliyle tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektirebilecek bir çözümün mümkün olmadığı,
Davacı şirketin, takip borçlusu dava dışı şirketlerden alacaklarının somut olduğu, (iş bu miktarlar yukarıdaki tablolarda gösterilmiştir).
Görüşüne yer verilmiştir.
Aynı bilirkişilerden alınan 05.01.2021 tarihli ek raporda;
Davaya konu maddi olaylar ilk rapordan sonra ibraz edilen ek belge ve bilgiler incelenmesi ile mahkemece dikkate alınması gerektiğine işaret edilen başka bir mahkemeye mübrez bilirkişi raporu çerçevesindeki değerlendirme neticesinde; davalı şirketlerin kurucularının iş dünyasına ilişkin olarak bir yöneticilik işadamlığı geçmişlerinin olmaması, mali iktidarlarının bu çerçevedeki iş/işlemleri finanse etmekteki düşüklüğü, bankalardaki kredibilitelerinin son derece olması, aynı noterde teselsül eden yevmiye numaralarıyla kira aktedilen (kira sözleşmelerinin noter huzurunda yapılması gerekli değildir) uzun dönemli kira akitlerinden doğan borçların bonolarla ödenmesi, davalı şirket hesabından dava dışı müflis şirkete (maaş ödemesi açıklamasıyla) para aktarımı, davalı şirketin dava dışı müflis … A.Ş.’nin … Bankasına olan borcunun tasfiyesi için temlikine ilişkin sözleşmenin davalı şirketler ve dava dışı şirket ortaklarının sözleşmede yer alması (ki benzer bir duruma yukarıda zikredilen HGK kararına konu olayda rastlamak mümkündür), yeni kurulmuş olan davalı şirketlerin bu şirketleri kuran ve yönetenlerin ticari hayat geçmişi olmamasına karşın kuruluşu müteakiben derhal önemli ciro/karlar elde etmeleri vakıalarına binaen derdest davada tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin kullanılmasının mümkün olabileceği ve davalı şirketlerin borçtan sorumluluğunun gündeme gelebileceği kanaatinin oluşmasına sebep olmuştur.
Mahkememizin 2016/861 Esas sayılı dosyasında mali müşavir …ve Ticaret Mevzuatından Kaynaklanan Hesaplamalarda Uzman bilirkişi… dan alınan 19.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektirebilecek bir durumun bulunmadığı kanaati bildirilmiş ise de, aynı bilirkişilerden alınan 05.01.2021 tarihli ek raporda ilk rapordan sonra ibraz edilen ek belge ve bilgiler incelenmesi ile mahkemece dikkate alınması gerektiğine işaret edilen … 16 ATM dosyası ve iş bu dosyanın incelenmesi çerçevesinde yeniden değerlendirme yapılmıştır. Anılan kök raporda eksik bilgi ve belge ile inceleme yapıldığından 05.01.2021 tarihli ek rapordaki tespitler hükme esas alınmıştır.
Mahkememizin 2016/861 Esas sayılı dosyasında taraflarca dava takip edilmediğinden dosya işlemden kaldırılmış, 3 aylık yasal süre içerisinde yenilenmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/19-94 E., 2020/358 K., sayılı kararında;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “dürüst davranma” başlıklı 2. maddesine göre; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokar ve kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar (TMKm. 50).
Tüzel kişiliğin söz konusu olabilmesi için, oluşturulacak kişiliğin kendine özgü bir malvarlığı olmalı ve bu malvarlığı bir amaç içinde ve bağımsız olarak ortaya konmalıdır. Onu oluşturan ve koyan üyelerin, ortaklarının malvarlığından da bağımsız olması gerektiğini belirten bu temel prensibe “malvarlığının bağımsızlığı” veya “mal ayrılığı” prensibi denilmektedir [Antalya, G: Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Teorisi, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu (Editör: Ulusoy, E: T Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sempozyum Kitabı, İstanbul, 2008, s.143 vd.)]. Ayrılık ilkesi gereği tüzel kişilik; tüzel kişiliği meydana getirenler ile üçüncü kişiler arasına sanki bir perde olarak çekilmektedir. Üçüncü kişiler muhatap oldukları tüzel kişilik bir perde olarak kullanıldığında, perdenin arkasındaki üye ya da ortaklara ulaşamamaktadır [Ulusoy, E.: Şirketler ve Bankacılık Hukukunda Kapsama Alma ve Sorumlu Kılma Amacıyla Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu (Editör: Ulusoy, E: T Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sempozyum Kitabı, İstanbul, 2008, s. 352 vd). Ancak tüzel kişi ile üyeleri arasındaki bu ayrılık prensibinin mutlak olarak her durum ve koşulda uygulanması bazı haksız durumların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Hukuk kuralları dolanılmak suretiyle kanuna karşı hile yapılması, ayrı tüzel kişilik kavramına sığınarak onun ardında yer alan gerçek kişilerin taraf oldukları sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmeleri ya da üçüncü kişilere zarar vermeleri, sonra da tüzel kişilik kavramının ardına gizlenilmesi dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ilkelerine açıkça aykırı olup hukuk düzenince de korunamaz. Bu gibi durumda tüzel kişilik perdesi aralanmalı ve perdenin ardında yer alanlar gerektiğinde sorumlu tutulmalıdır [Sağlam, İ: Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanmasına Genel Bir BakışTüzel Kişilik Perdesinin Aralanması I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu ( Editör: Ulusoy, E: T Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sempozyum Kitabı, İstanbul, 2008, s. 154 vd.)].
Eş söyleyişle tüzel kişiye hukuk hayatında ayrı bir hukuki varlık tanınması ve sermaye şirketlerinde ortakların sınırlı sorumlu olması gibi sonuçlar, ancak TMK 2. madde çerçevesinde kurallara uygun hareket edilmesi ve tüzel kişiliğin ortakları veya yöneticileri tarafından kötüye kullanılmaması hâlinde söz konusu olabilir. “İyiniyet kurallarına riayet edilmemesi, tüzel kişiliğin kötüye kullanılması (abus de la personnalite morale) hâllerinde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması veya delinmesi (liftingpiercing of theveil) veya yok sayılması (disregard of thecorporateent-tiy) ve tüzel kişilik perdesinin arkasındaki gerçek duruma göre bir sonuca varılması gerekmektedir. Özel hukuk alanında çok geniş bir uygulaması olan tüzel kişiliğin yok sayılması, bu topluluklara yasalarla kişilik tanımanın amaçlarıyla ters düşen uygulamalar dolayısıyla ortaya çıkmıştır (Battal, A.:Bir Alan Araştırması Işığında Sermaye Şirketlerinin Sorumluluğu Konusundaki Hukuki Bilgi Eksikliğinin Olumsuz Sonuçları Ve Perdenin Kaldırılması Teorisi Yardımıyla Giderilmesi, Yargıtay Dergisi, Ekim 1998, C24, s 659 vd.).
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, bazı şartların varlığı hâlinde, tüzel kişilik dikkate alınmadan, mevcut kişiliğin arkasına saklanan kimsenin borçtan sorumlu tutulması veya çiğnediği yasağın sonuçlarına katlanmasıdır. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasından, tüzel kişinin kişiliğine ve mal varlığına ilişkin ayrılık ilkesinin uygulanmaması ve onun hukuki bağımsızlığının bir nevi dikkate alınmayıp onun bertaraf edilmesini anlayabiliriz.
Yine muvazaa, kanuna karşı hile gibi durumlarda ise bazen perdenin kaldırılması teorisi uygulanmadan da sorumluluğa hükmedilebilmektedir.
Tüzel kişi ile ortaklarının faaliyet alanlarının ve malvarlıklarının iç içe geçmesi birbirine karışması, bir şirketin ticari defterlerinin ya da ticari sır kabul edilen belgelerinin diğer şirkete ait iş yerinde bulunması, ikisinde de aynı ticari defterlerin kullanılması ve ortak hesap yapılması (tek merkezden idare edilmesi), ortaklığın faaliyet konusunu sürdürebilmesi için yeterli sermayesi bulunmadığı hâlde alacaklıları ya da üçüncü kişileri zarara uğratmak niyetiyle bilinçli olarak faaliyet göstermeye devam edilmesi, şirket ortaklarının kendi kişisel malvarlıkları ile şirketin malvarlığı özdeş-tekmiş gibi hareket etmeleri, şirketlerin ya da ortağın üçüncü kişileri aldatacak şekilde kendi kişilikleri ile tüzel kişiliğin aynı olduğu izlenimini vermeleri, bu kapsamda birbirlerinin tanıtımlarını yapmaları, aynı tüzel kişilikmiş gibi anlaşılacak benzer isimleri ve logoları kullanmaları, yani dışarıya karşı tek bir tüzel kişilikmiş gibi intiba yaratmaları, şirketlerin aynı konuda faaliyet göstermeleri ve (tek başına bu hususa dayanılmamak koşuluyla) hâkim ortaklarının ya da yöneticilerinin aynı kişiler olması, tüzel kişilik kavramının arkasına sığınılacak şekilde art niyetli davranışlarla zararlandırıcı faaliyetlerde bulunulması, işlemlerin diğer tarafınca sözleşmelerin kiminle yapıldığı dahi anlaşılamayacak şekilde karışıklığa yol açılması, şirketin kendi çıkarları gözetilmeksizin yürütülmesi veya yalnızca ve bilinçli olarak açıkça hâkim ortak korunacak şekilde diğerleri zarara uğrayacak şekilde işlemler yapılması hâlleri gösterilebilir.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. Organik bağ şirketlerin adreslerinin, faaliyet alanlarının, ortaklarının veya temsilcilerinin aynı olmasından ve aradaki hukuki ilişkiden tespit edilebilir. Tüzel kişiliğin kaldırılmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Örneğin; üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir.
Açıklamalarına yer vermiştir.
Bu kapsamda somut olayda;
Bilirkişi incelemesi ile davacının 1.186.125,26 TL alacağı bulunduğu … Ticaret A.Ş den alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı …’in ticaret sicil kayıtlan incelendiğinde yeni kurulmuş şirketler oldukların ve esas sermayelerinin kanunda öngörülen 1/4 lük kısmının ödendiği, davalı Argeton’un esas sermayesinin sadece 1/4’ü ödenmiş olduğu halde kuruluşunun ertesi günü 3 yıllık toplamda 900.000 TL değerinde kira sözleşmesi yaptığı ve kiralanan taşınmaz içindeki menkul değerlerin kiralanması için de 3 yıl için toplamda 180.000 TL’lik kira kontratı yaptığı, ancak nakit geçişi olmadan ve teamüllere aykırı olarak kira bedelinin bono ile ödendiğinin beyan edilmesi, Argeton’un kurucu ortaklan …’un ve yönetim kurulu üyeleri olan …’ın ve …’in bankalar nezdindeki kredi limitlerine göre 1.000,000 TL sermayeli bir şirket kurmalarının ve şirket sermayesi miktannda kira sözleşmesi yaparak 3 yıllık kira bedelinin nakit olarak ödenmesinin ticari hayatın olağan akışı içerisinde mümkün görülmemesi, aynı şekilde …’ in de kurucu ortağı …’in ve yönetim kurulu üyeleri …’ün ve …’in bankalar nezdindeki kredi limitleri incelendiğinde 1.000.000 TL sermayeli bir şirket kurmalarının ve şirket sermayesi miktarında kira sözleşmesi yaparak 3 yıllık kira bedelinin nakit olarak ödenmesinin ticari hayatın olağan akışı içerisinde mümkün olmadığı, davalı …’in, kurulur kurulmaz diğer davalı … A.Ş.’nin müşterileri ile ticari faaliyete başladıkları, davalı şirketlerin kurucularının iş dünyasına ilişkin olarak bir yöneticilik işadamlığı geçmişlerinin olmaması, mali iktidarlarının bu çerçevedeki iş/işlemleri finanse etmekteki düşüklüğü, bankalardaki kredibilitelerinin son derece düşük olması, aynı noterde teselsül eden yevmiye numaralarıyla kira aktedilen uzun dönemli kira akitlerinden doğan borçların bonolarla ödenmesi, davalı şirket hesabından dava dışı müflis şirkete (maaş ödemesi açıklamasıyla) para aktarımı, davalı şirketin dava dışı müflis … A.Ş.’nin …anti Bankasına olan borcunun tasfiyesi için temlikine ilişkin sözleşmenin davalı şirketler ve dava dışı şirket ortaklarının sözleşmede yer alması, yeni kurulmuş olan davalı şirketlerin bu şirketleri kuran ve yönetenlerin ticari hayat geçmişi olmamasına karşın kuruluşu müteakiben derhal önemli ciro/karlar elde etmeleri, 1.000.000 TL esas sermayenin tamamının dahi ödenmeden şirketlerin kurulduğunun ertesi günü toplamda 2.160.000 TL değerinde 3 adet 5 yıllık kira kontratı yapılmasının, bu kira bedeli karşılığında piyasa uygulamasının aksine nakit ödeme yapılmaksızın şirketlerin kurucu ve yöneticisi olan kişilerin hiçbir sermaye birikimi olmadığı halde 5 yıllık senet düzenlenerek verilmelerinin ve kira bedellerini bu şekilde ödemelerinin, diğer davalı … A.Ş nin ise senetleri kabul etmek ve sermaye birikimi olmayan kişilerle hukuki ilişkiye girmek suretiyle böyle bir riske girmesinin, ayrıca da yeni kurulan bu şirketlerin hemen davalı … A.Ş.’nin müşterileri ile ticari faaliyete başlamaları vakıalarına binaen borçlu şirketler ile davalı …Tic. A.Ş. ile …Tic. A.Ş arasında perde bulunduğu ve perdenin kaldırılarak davalıların davacı alacağından sorumlu tutulmaları gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen dava davalılarının davanın niteliği ve yargıtay uygulaması gereği yargılamada yer almalarında zorunluluk bulunması ve bu doğrultuda mahkememizce kurulan ara karar üzerine haklarında dava açılmış olması, asıl dava davalılarından tahsil talep edilmesi nedeniyle birleşen dava davalıları hakkında hüküm kurulmamış ve aleyhlerine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1.-)Davanın kabulü ile toplam 1.186.125,26 TL nin; 20.000 TL sine 15/12/2015 olan dava tarihinden, 1.166.125,26 TL sine ıslah tarihi olan 25/12/2019 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte asıl dava davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-)Alınması gereken 81.024,22 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç + 19.914,50 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 20.256,05 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 60.768,17 TL harcın asıl dava davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafça yatırılan 20.256,05 TL harç masrafının asıl dava davalılarından alınarak davacılara verilmesine,
4-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 74.314,38 TL. vekalet ücretinin asıl dava davalılarından alınarak davacılara verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru 4,10 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL.Bilirkişi ücreti ve 1.190,54 TL posta giderinden ibaret toplam 3.222,34 TL yargılama giderinin asıl dava davalılarından alınarak davacılara verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
7-) Birleşen dava davalılarının davanın niteliği ve yargıtay uygulaması gereği yargılamada yer almalarında zorunluluk bulunması ve bu doğrultuda mahkememizce kurulan ara karar üzerine haklarında dava açılmış olması, asıl dava davalılarından tahsil talep edilmesi nedeniyle birleşen dava davalıları hakkında hüküm kurulması ile aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olamdığına,
Dair, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/02/2022

Başkan
(e-imza)

Üye
(e-imza)

Üye
(e-imza)

Katip
(e-imza)