Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1075 E. 2018/985 K. 24.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1075 Esas
KARAR NO : 2018/985

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/11/2015
KARAR TARİHİ : 24/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkili şirkete ait araçların bir kısmının davalı …. nin acentesi olan … Ltd Şti. tarafından yapıldığını, müvekkil şirkete ait … plakalı 2008 model kamyonetin kasko sigorta poliçesi ile 07/02/2011 tarihinde davalı … Ltd Şti. tarafından sigortalandığını, kaskolu aracın 07/05/2011 tarihinde çalınması sebebi ile davalı … şirketine hasarın ödenmesi için müracaat edildiğini, aracın piyasa değerinin 65.000 TL olmasına rağmen aracın acente tarafından tramer kaydı yapılmadan yeni kayıt gibi gösterilmek suretiyle 25.000 TL kasko değeri ile sigortalandığını öğrendiğini, davalı … şirketinin müvekkiline 25.563 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bunun itirazi kayıtla aldığını, söz konusu aracın 2009 yılında yapılan kasko sigorta poliçesinde 55.000 TL, 2010 yılında yapılan kasko sigorta poliçesinde 60.500 TL tramer kaydı yapılırken ve bu değer otomatik olarak sistem tarafından tespit edilebilecekken yeni kayıt gibi işlem yapılmış olması nedeni ile müvekkil şirketin zarara uğradığını, müvekkiline ait aracın değerinin 65.000 TL olduğunu ve davalı … şirketinin müvekkiline yaptığı 25.563 TL ödeme düşüldüğünde müvekkilinin 39.437 TL zarara uğradığının sabit olduğunu ileri sürerek davalı … şirketinin müvekkiline ait aracın kasko değerini eksik göstermesi ve sigorta kapsamındaki riskin gerçekleşmesi nedeni ile müvekkilinin zararı olan 39.437 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili sigorta poliçesinde aracın değerinin 25.000 TL olduğunu ve bunun da davacıya ödendiğini, … plakalı aracın sigorta poliçesinin imza karşılığında davacı şirket yetkilisine teslim edildiğini, dava konusu hırsızlığın poliçenin teslim alınmasından 3 ay sonra olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı araç için 07/02/2011 tarihinde kasko sigorta poliçesi düzenlediklerini, sigortalı aracın 07/05/2011 tarihinde çalındığını, bu araca ait önceki sigorta poliçelerinin de kendileri tarafından düzenlendiğini ve 2009 yılına ait sigorta poliçesindeki değerin 55.000 TL, 2010 yılına ait poliçedeki değerin ise 60.500 TL olduğunu, araç bedelinin davacı ile birlikte oluşturulduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Sigorta poliçesi, araç trafik kaydı, bilirkişi raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı tarafından açılan dava, davalı … şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan davacıya ait aracın değerinin kasko sigorta poliçesinde düşük gösterildiği gerekçesiyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 28/11/2013 tarihinde 2012/189 E, 2013/250 K. sayılı kararı ile, davacıya ait aracın Türkiye Sigorta Birliği araç değer listesindeki değer üzerinden sigortalandığı, aracın emsallerinin de yaklaşık olarak aynı değerde olduğu, davacının sigorta poliçesinin ön yüzünü ve poliçedeki bilgilendirme formunu şirket kaşesini vurarak imzaladığı, davacının poliçeyi teslim aldıktan sonra basiretli bir tüccar gibi davranıp sigorta poliçesindeki değeri kontrol etmesi gerektiği gerekçesi ile davacının davasının reddine karar verilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/4417 Esas, 2015/7876 Karar sayılı 07/10/2015 tarihli ilamı ile,
” Dairemizce verilen 17.11.2014 gün ve 2014/20069 esas ve 2014/16094 sayılı ilamda mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiş olmakla davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dava kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK.1263 maddesine göre, sigorta sözleşmesi hiçbir şekle tabi tutulmamış ise de, sözleşme yapmaya ehil kişilerin karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla sigorta sözleşmesinin kurulacağı kuşkusuzdur. Sözleşmenin yazılı bir belgeye bağlanması ancak ispat açısından önem taşır ve 6100 sayılı HMK.200 (mülga 1086 sayılı HUMK.288) maddesinde düzenlenmiş şekilde ispatı gerekir. Sigortacının TTK.1265 ve 1267 maddeleri uyarınca imzalı bir sigorta poliçesini belli bir süre içerisinde sigortalıya vermesi zorunludur. TTK.1265, 1267 ve 1295/1 maddeleri birlikte incelendiğinde sigorta şirketinin kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini sigortalının ikametgahına götürülerek ona vermek, dilerse bir suretini sigortalıya imzalattırarak almakla yükümlü olduğu görülecektir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11/3 maddesinde “sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması, gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği” öngörülmüş, Anılan yasa hükmüne dayanılarak Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan ve 28.10.2007 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 5.maddesinde “Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı yapılmasının esas olduğu, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü bulunduğu, bilgilendirme yükümlülüğünün sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlacağı ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam edeceği, sigortacının dürüstlük ilkeleri çerçevesinde davranmak, sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorunda bulunduğu” Yönetmeliğin 7.maddesinde “bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden her hangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararının tazminini de talep edebileceği” Yönetmeliğin 8.maddesinde “bilgilendirme formu içeriğinden akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar, sözleşme ile verilen teminatlar, sözleşmeye eklenebilecek özel hükümler…vs. bulunacağı” Yönetmeliğin 9.maddesinde “bilgilendirme formunun en az iki nüsha düzenlenerek sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra bir nüshasının sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verileceği, imzanın sigorta ettirenin sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil edeceği” öngörülmüştür. Somut uyuşmazlıkta; davacı, maliki olduğu … plakalı aracın 2009 yılında düzenlenen poliçede kasko değerinin 55.000,00 TL, 2010 yılında düzenlenen poliçede 60.500 TL olarak gösterilmesine rağmen 11.02.2011-11.02.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenen kasko sigorta poliçesinde gramer kaydı yapılmadan sigorta bedelinin 25.000,00 TL olarak gösterildiğini, aracın 7.5.2011 tarihinde çalındığını, araç kasko değerinin 65.000,00 TL olmasına rağmen davalının poliçede gösterilen 25.000,00 TL ödediğini, oysa poliçe ve bilgilendirme formundaki imzasının şirket yetkilisine ait olmadığını imza incelemesi yapılarak aracın gerçek kasko değeri üzerinden bakiye zararının tazminini talep etmiş,
davalı ise poliçe ve bilgilendirme formunu davacı yetkilisinin imzaladığını, poliçedeki kasko değerinin davacıya ödendiğini bildirerek davanın reddini savunmuş, mahkemece poliçe ve bilgilendirme formundaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda usulüne uygun bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile hüküm tesis edilemez. Bu halde davacının poliçe ve bilgilendirme formundaki imzayı inkar etmesi nedeniyle davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin tatbike medar imzalarının temini ile poliçe ve bilgilendirme formundaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda usulüne uygun bilirkişi incelemesi yaptırılması, davacının bilirkişi raporuna vaki itirazlarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak bozma ilamı çerçevesinde yargılamaya devam edilmiş, davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin tatbike medar imzalarının temini ile poliçe ve bilgilendirme formundaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması için davacıdan poliçe aslı istenmiş, davacı poliçe aslını sunamamış, poliçe aslını sigorta şirketine verdiğine dair belge sunamamış, davacının prim ödemesi yaparken, hasar ihbarında bulunurken, hasar bedelini tazmin ederken imza itirazında bulunmadığı, sadece dava aşamasında imza itirazında bulunduğu ve delil listesinin 2. bendinde poliçe suretinin aslının 12 sayfa halinde ibraz edeceğini belirttiği dikkate alınarak davacı imza itirazını ispatlayamadığından poliçedeki imzanın davacıya ait olduğunun kabulü ile, riziko tarihinde rayiç değerlere uygun olarak taraflarca kararlaştırılan sigorta bedeli davacı şirkete ödenmiş olup davacıya ait aracın Türkiye Sigorta Birliği araç değer listesindeki değer üzerinden sigortalandığı, aracın emsallerinin de yaklaşık olarak aynı değerde olduğu, davacının sigorta poliçesinin ön yüzünü ve poliçedeki bilgilendirme formunu şirket kaşesini vurarak imzaladığı, davacının poliçeyi teslim aldıktan sonra basiretli bir tüccar gibi davranıp sigorta poliçesindeki değeri kontrol etmesi gerektiği kanısı ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan yasal gerektirici nedenlere göre ;
Davanın REDDİNE,
Harçlar Kanununca alınması gerekli 35,90 TL ilam harcının peşin yatırılan 585,65 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılmış olan 549,75 TL harcın davacıya iadesine,
Davalı … Ltd.Şti. vekiller ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 4.688,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd.Şti. ‘ne verilmesine,
Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilleri Av. … ile Av. …’un yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/09/2018

Katip …

Hakim …