Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1072 E. 2018/441 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1072 Esas
KARAR NO : 2018/441

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/01/2013
KARAR TARİHİ : 27/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; 10.04.2012 günü davacıların eşi ve anneleri olan …’in yolcu olarak seyahat ettikleri sürücü …’in yönetimindeki … Seyahat (davalı … Oto. İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı) otobüsü ile davalılardan …’ın yönetimindeki TIR ve ona bağlı … Nak.Ltd. Şti. adına kayıtlı römork ve davalılardan …’in yönetimindeki kamyonetin karıştığı trafik kazasında öldüğünü, olayla ilgili davanın … Ağır Ceza Mahkemesinin …-E sayılı dosyasında devam ettiğini, …’in ölümüyle davacıların büyük üzüntü duyduklarını, bu nedenle davacılardan … ve …’in her biri için 20.000,00’er TL davacı … için 10.000,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan 10.04.2011 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulünü, her bir davacı içi 40.000,00’er TL manevi tazminatın sigorta şirketleri hariç diğer davalılardan 10.04.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı … Oto. İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davanın davacının kayıtlı olduğu … veya kazanın meydana geldiği … Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek öncelikle yetkiye itiraz konusunda karar verilmesini, ayrıca davanın husumet ve esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderdiği… muh sayılı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkiye itiraz konusunda karar verilmesini, yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dosyanın yetkili Niğde Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. Vekili … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; dava dilekçesi ekinde olaya ilişkin hiçbir belge olmadığını, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davanın müvekkili sigorta yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. Vekili … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; … plakalı aracın 23/11/2011 tarihinden başlayarak 23/11/2012 tarihine kadar sigortalandığını, davacıların faiz başlangıcına ilişkin taleplerinin kabul edilemez olduğunu, yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; … plakalı aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasının müvekkili şirket tarafından düzenlendiğini, davacılardan … ‘in tazminat talep hakkının olmadığını, müvekkili aleyhine bir karar verilecek olursa bunun poliçe limiti sınırları içinde olması gerektiğini, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucu 11/10/2013 tarih ve 2013/1- 410 Esas-Karar sayılı kararıyla; yetkisizlik kararı vererek dosyayı … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
… 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/10/2013 tarih ve 2013/1- 410 Esas-Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15/09/2014 tarih ve 2014/13326 esas, 2014/11727 karar sayılı bozma ilamı ile; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nın 16.maddesi hükmü gereğince, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.Somut olayda, dava HMK.nın yürürlüğe girmesinden sonra 02.1.2013 tarihinde açılmış olup, HMK.nın 16. maddesi hükmüne göre davacıların ikamet ettikleri yerleşim yeri mahkemesi de yetkili mahkemeler arasında bulunduğundan, mahkemece davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilip işin esasına girilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,gerekçesiyle …13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen karar bozularak dosya … 13. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
… 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucu 14/05/2015 tarih ve 2015/73 Esas, 2015/200 Karar sayılı kararıyla; davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya tevzi bürosu tarafından mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememiz esasına kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının sureti getirtilip incelendiğinde;… Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve … esas sayılı iddianamesi ile; 10.04.2012 tarihinde … karayolunun … Mevkiinde sanık …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın diğer sanık …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekiciye sağ şeritte seyir halinde iken arkadan çarpması nedeni ile Sanıklar … ve …’ın taksirle dört kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan eylemlerine uyan TCK’nın 85/2 maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle … Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, … Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda 24/03/2015 tarih ve 2012/176 Esas, 2015/130 Karar sayılı kararı ile; Sanıkların eylemlerine uyan TCK.nun 85/2,62 maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 25/04/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya kusur, aktüer ve sigorta bilirkişilerine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 11/10/2017 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 10.04.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; 1-Dava konusu olayda davalılardan …’in(…’in maliki olduğu ve davalı … sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığı iddia edilen … plakalı araç sürücüsü) % 35 (Yüzdeotuzbeş) oranında asli kusurlu olduğu, 2-Davalılardan … Nak. Ltd. Şti. adına kayıtlı TIR çekici şoförü davalı …’ın(davalı … sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü) % 35 (Yüzdeotuzbeş) oranında asli kusurlu olduğu, 3-Davalılardan … Oto. İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti. adına işletilen otobüsün şoförü dava dışı …’in(davalı … Sigorta tarafından zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı … Sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü) olayda % 30 (Yüzdeotuz) oranında tali kusurlu olduğu, 4-Sorumlu davalıların müştereken ve müteselsilen %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’in geride kalan hak sahiplerinden, a)Davacı Eski Eş …’in destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 183.677,27 TL. olarak belirlendiği, Yukarıda “HAK SAHİPLERİ VE DESTEK SÜRELERİ” başlığı altında ayrıntılı olarak izah edildiği üzere; müteveffa ile 1994 yılında boşanan davacı …’in boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak olduğu, Davacının belirlenen maddi zararı poliçe limitleri içinde kalmakta olup, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçeleri kapsamında olmadığı, Davalı sigorta şirketlerinin 02.01.2013 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigorta şirketi dışındaki davalıların 10.04.2012 olay tarihinde temerrüde düşmüş olacağı, b)Davacı çocuklardan …’in olay tarihinde 22 yaşından büyük ve sigortalı olarak bir işte çalışması nedeniyle destek tazminatı talep koşullarının bulunmadığı, c)Davacı çocuklardan …’in olay tarihinde sigortalı olarak bir işte çalışması nedeniyle destek tazminatı talep koşullarının bulunmadığı, 4-Davacı eski Eş …’in destek tazminatının kaza tarihinde yürürlükte olan zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesindeki limiti aşmaması nedeniyle, … plakalı aracı zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalayan davalı … Sigortanın işbu dava kapsamında bir sorumluluğu bulunmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 13/03/2018 tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca; dosya kapsamı itibari ile davacılar vekilinin tanık dinletme ve müzekkere yazılması,sonucunda da ek rapor alınması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat davası ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre 10/04/2012 günü saat 02.55 sıralarında … yolu 48. Km.de sürücü … yönetimindeki … plakalı otobüsü ile …’dan … yönüne seyrederken olay yerine geldiğinde otobüsün çarpma noktasına gelmeden 69 m. Önce kaza yapan ve alınması gereken tedbirleri almadan otobüsün gidiş yönüne göre iki şeritli yolun sağ şeridi üzerinde yol üzerinde park halindeki … plakalı kamyonun arkasına çarpmasıyla bu kamyonunda önceden kaza yaptığı ve o anda park halindeki … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römorka tekrar çarpması sonucu ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının sureti getirtilip incelendiğinde; … Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve … esas sayılı iddianamesi ile; 10.04.2012 tarihinde … … karayolunun Beş Tepeler Mevkiinde sanık …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın diğer sanık …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekiciye sağ şeritte seyir halinde iken arkadan çarpması nedeni ile Sanıklar … ve …’ın taksirle dört kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan eylemlerine uyan TCK’nın 85/2 maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle … Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, … Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda 24/03/2015 tarih ve 2012/176 Esas, 2015/130 Karar sayılı kararı ile; Sanıkların eylemlerine uyan TCK.nun 85/2,62 maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 25/04/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya kusur, aktüer ve sigorta bilirkişilerine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 11/10/2017 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 10.04.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; 1-Dava konusu olayda davalılardan …’in(…’in maliki olduğu ve davalı … sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığı iddia edilen … plakalı araç sürücüsü) % 35 (Yüzdeotuzbeş) oranında asli kusurlu olduğu, 2-Davalılardan … Ltd. Şti. adına kayıtlı TIR çekici şoförü davalı …’ın(davalı güneş sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü) % 35 (Yüzdeotuzbeş) oranında asli kusurlu olduğu, 3-Davalılardan … Oto. İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti. adına işletilen otobüsün şoförü dava dışı …’in(davalı … Sigorta tarafından zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı … Sigorta tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü) olayda % 30 (Yüzdeotuz) oranında tali kusurlu olduğu, 4-Sorumlu davalıların müştereken ve müteselsilen %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’in geride kalan hak sahiplerinden, a)Davacı Eski Eş …’in destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 183.677,27 TL. olarak belirlendiği, Yukarıda “HAK SAHİPLERİ VE DESTEK SÜRELERİ” başlığı altında ayrıntılı olarak izah edildiği üzere; müteveffa ile 1994 yılında boşanan davacı …’in boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak olduğu, Davacının belirlenen maddi zararı poliçe limitleri içinde kalmakta olup, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçeleri kapsamında olmadığı, Davalı sigorta şirketlerinin 02.01.2013 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiş olup, sigorta şirketi dışındaki davalıların 10.04.2012 olay tarihinde temerrüde düşmüş olacağı, b)Davacı çocuklardan …’in olay tarihinde 22 yaşından büyük ve sigortalı olarak bir işte çalışması nedeniyle destek tazminatı talep koşullarının bulunmadığı, c)Davacı çocuklardan …’in olay tarihinde sigortalı olarak bir işte çalışması nedeniyle destek tazminatı talep koşullarının bulunmadığı, 4-Davacı eski Eş …’in destek tazminatının kaza tarihinde yürürlükte olan zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesindeki limiti aşmaması nedeniyle, 33 HK 508 plakalı aracı zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalayan davalı .. Sigortanın işbu dava kapsamında bir sorumluluğu bulunmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi,zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebilecektir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığında yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi heyet raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği ve 01.05.1965 doğumlu olan müteveffa …’in 10.04.2012 vefat tarihinde vefat ettiği ve Davacı … ’den müteveffanın 1994 yılında boşandıkları anlaşılmıştır.
Davacı Kızı … 03.07.1988 doğumlu olup, olay tarihinde 24 yaşındadır. SGK hizmet dökümüne göre de davacı 02.11.2006 tarihinde sigortalı çalışmaya başlamış gözükmektedir. Bu durumda davacı Kızı …’nin olay tarihinde Yargıtay’ca muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşından büyük olması ve sigortalı olarak bir işte çalışarak kendi geçimini sağlıyor olması hususları birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay kararlarına göre destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep etme şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı Kızı … 09.12.1990 doğumlu olup, olay tarihinde 21 yaşındadır. SGK hizmet dökümüne göre de davacı 19.12.2006 tarihinde sigortalı çalışmaya başlamış gözükmektedir. Yine SGK hizmet dökümüne göre davacı 2012 kaza tarihinde de sigortalı çalışıyor gözükmektedir. Bu durumda davacı Kızı …’in sigortalı olarak bir işte çalışarak kendi geçimini sağlıyor olması nedeniyle Yargıtay kararlarına göre destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep etme şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı …’in müteveffanın eski eşi olduğu 1994 yılında boşanmalarına karşın fiili birlikteliklerinin devam ettiği belirtilerek tazminat talebinde bulunulmuştur.
24.12.2012 tarihli nüfus kaydına göre davacının yerleşim yeri … olarak gözükmekte ve yine anılan nüfus kaydında davacının diğer adresi olarak … gözükmektedir. Nüfus kayıtlarında davacı kız çocuklarının yerleşim yeri … olarak gözükmektedir.
10.12.2012 tarihli avukatlık vekaletinde davacı …’in adresi … olarak gözükmektedir. Davacı kız çocuklarının adresi ise … olarak gözükmektedir.
Nüfus kayıtlarında müteveffanın yerleşim yeri … olarak gözükmektedir.
Yargılama aşamasında davasının sosyo ekonomik durumu araştırmalarında da davacı …’in yerleşim yeri … olarak gözükmektedir.
Her ne kadar dava dilekçesinde davacıya ait elektrik faturası ibraz edilmiş ise de; söz konusu fatura sureti okunaksız olup, kişi abonelik sözleşmesinden sonra bu adresi terk etmiş olsa da, aboneliğini sonlandırmadığı sürece faturaların aynı kişi üzerine devam ettiği ülkemiz koşullarında oldukça sık gözüken bir durumdur. Bunun dışında da davacı … ile Müteveffanın birlikte yaşadığını gösterir başkaca bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Kural olarak boşanarak ayrı yaşayan eski eşin destek tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Ancak; Bu konudaki Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı talep edebilmek için resmi evlilik şart olmayıp, fiili birliktelik yeterli görülmektedir.
Dosyada mevcut delillere göre davacının adresi … olmasına karşın müteveffanın ölmeden önceki adresi … gözükmektedir. Bunun dışında da fiili birlikteliği gösterir bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye’deki örf ve adetlere göre boşanan eşlerin boşandıktan sonra beraber aynı çatı altında oturmaları ve birlikte yaşamaları hayatın olağan akışına aykırı olup beraber oturuyor iseler neden boşandıkları hususunun aydınlatılması gerektiği, müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 1994 yılında boşanan davacı … ’in boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşadığı, müteveffanın sağlığında davacıya eylemli olarak baktığı , ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düştüğü ve müteveffanın yardımına muhtaç olduğu hususunda mahkememizce kanaat edinilmediği ve davacının kaza tarihinden çok önce boşandığı eski eşi Müteveffa …’in ölümü nedeni ile açtığı destekten yoksun kalma tazminat davası şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlandığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde tazminat belirlenmekte olup, MK.nun 4. Maddesi gereğince mahkememizce tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın meydana geliş şekli,kusur durumu da dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği anlaşılmakla; Davacıların maddi tazminat davasının reddine, Davacılardan … ‘in manevi tazminat davasının reddine, Davacılardan … ve … ‘in manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacıların maddi tazminat davasının reddine,
2-a)Davacılardan … ‘in manevi tazminat davasının reddine,
b)Davacılardan … ve … ‘in manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
3-Karar tarihine göre maddi tazminat yönünden alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 580,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 544,75 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Karar tarihine göre manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.366,20 TL harcın davalılar …, …, …, … Orman Ürün. Zirai ve Su Ürün.Ltd Şti ve … Oto.İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti ‘den tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davalılar … Sigorta, … Sigorta, … Sigorta ve … Oto.İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden hesaplanan ( AAÜT 3/2 Maddesi gereğince ) 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalılara verilmesine, ( Davacılardan … ‘in 1.200,00 TL ‘sinden sorumlu tutulmasına, )
6-Davacılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, …, … Orman Ürün. Zirai ve Su Ürün.Ltd Şti ve … Oto.İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti ‘den tahsili ile bu davacılara verilmesine,
7-Davalı … Oto.İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan toplam 2.804,95 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 329,99 TL’sinin davalılar .., .., …, …, Orman Ürün. Zirai ve Su Ürün.Ltd Şti ve … Oto.İşl. Tur. Otel Gıda San. Tic. Ltd. Şti ‘den tahsili ile davacılara verilmesine,geri kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davacılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
10-Davalılar tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
Dair verilen karar davacılar vekilinin, davalı … Sigorta vekilinin ve davalı … şirket vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 27/03/2018

Katip

Hakim

MASRAF BEYANI
604,95 TL Harç Masrafı
1.800,00 TL Bilirkişi Ücreti
400,00 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM :2.804,95 TL