Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1053 E. 2018/236 K. 23.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1053 Esas
KARAR NO : 2018/236

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/11/2015
KARAR TARİHİ : 23/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacının 05.10.1974 doğumlu eşi … ve 15.07.2001 doğumlu kışı …’ın …’ın babası …’nın kullandığı … plakalı araba …’dan …’ya seyrederken karşı yönden gelen … yönetimindeki … plakalı aracın çarpması sonucu hayatlarını kaybettiklerini, kazanın oluşumunda ölenlerin … plakalı aracın sürücüsü (kusursuz) ve … plakalı araçta yolcu olan kazanın oluşunda hiçbir kusurları bulunmadığını, kazaya neden olan sürücü …’in tam kusurlu olduğunu, … 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu 15 yıl hapisle cezalandırıldığını ve kararın Yargıtay’ca kesinleştirildiğini, dosya içinde …’in tam kusurlu olduğuna ilişkin çeşitli raporların olduğunu, kazaya neden olan … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin olmadığını, kazada ölen …’ın davacının kızı olduğunu, ölümüyle davacının kızının desteğinden mahrum kalacağının açık olduğunu, kazada ölen … ’ın da davacının kızı olduğunu ancak kazadan önce Aile Mahkemesinde boşandıklarını, boşanma sonrasında da fiilen yaşamaya devam ettiklerini, …’ın ve kızının diğer ölen …’nın arabasıyla pikniğe giderken kaza geçirdiklerini ve öldüklerini, Yargıtay kararlarının imam nikahlı eşin destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği yönünde olduğunu, davacının kızı ve eşinin desteğinden yoksun kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kızı için 500 TL ve eşi için 1000 TL olmak üzere maddi tazminat taleplerinin olduğunu, maddi tazminatın bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini belirtmiş ve şimdilik 1500 TL’nin 12.05.2007 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; aktif husumet itirazında bulunduklarını, boşandığı eşinin davacıya destek olmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle davacının açtığı davanın aktif husumet yönünden reddinin gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının davadan önce yazılı başvuru şartını yerine getirmediğini, davaya ilişkin delillerin kendilerine tebliğ edilmesi gerektiğini, davacıların dava bilgilerini bildirmelerinin gerektiğini, kazaya neden olan aracın olay tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kusur durumu ile oluşan zarar arasındaki ilişkinin açıklanması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun incelenmesi gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini, dava konusu olaya ilişkin ceza davası dosyasının getirtilmesi gerektiğini, faizle ilgili taleplerin haksız olduğunu belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan … mahkememizin 23/02/2018 tarihli duruşmasına katılarak beyanında; ” davacı ölen eşinden kaza tarihinden 4 yıl önce resmi olarak boşanmışlardır ve ayrı yaşamaktadırlar, ve çocuğun velayeti de anne nin üzerindedir, davacı doğru düzgün işi olmayan yaşam şekli de düzğün olmayan alkol düşkünü bir insandır, zaten kazadan sonru …na parayı yatırdık , hakkı olmadığı halde parayı aldı parayı içkiye yatırdı, aradan zaman geçtikten sonra davayı açtı zamanaşımı süresi doldu davanın reddine karar verilsin ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin…-E ve …-K sayılı dosyasının UYAP kayıtları getirtilerek dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizin 30/05/2017 tarihli celsenin ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkşiler tarafından ibraz edilen 09/10/2017 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 12.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; 1- Dava konusu olayda kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, Olaya karışan … plakalı aracın sürücüsü …’nın olayda kusursuz olduğu, Olaya ilişkin olarak başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, 2-Davalının sigortasız araç sürücüsünün %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; A)…’IN VEFATI NEDENİYLE; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 31.289,33 TL. Olduğu, b)Davacının bakiye maddi zararının bakiye poliçe limitini aşmadığı, c)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu, B)…(…)’NIN VEFATI NEDENİYLE; a)Müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;Davacının destek tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde; b)Davacı Eski Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 286.058,68 TL. olarak belirlendiği, c)Davacının destek zararının kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitini aşması nedeniyle; Davalının sorumluluğunun = 60.000,00 TL.lık limit ile sınırlı olacağı, d)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi raporu taraflara HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 14/11/2017 tarihli duruşmasının ara kararı ile ek rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 07/12/2017 teslim tarihli ek raporda özetle, Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 12.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; Değişiklik gerektirmeyen ilk raporda belirlendiği gibi;1- Dava konusu olayda kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, Olaya karışan … plakalı aracın sürücüsü …’nın olayda kusursuz olduğu, Olaya ilişkin olarak başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı,2-Davalının sigortasız araç sürücüsünün %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; …’IN VEFATI NEDENİYLE; A)Ödeme Tarihindeki Verilere Göre; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 14.863,05 TL. Olduğu, b)Davalı tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki verilere göre davacının belirlenen zararını karşılama oranının %51,21 olduğu, B)Sayın Mahkemece ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zarar arasında açık orantısızlık bulunduğu ve buna göre de; ödeme ile borcun sona ermediği ve ödemenin kısmı ifayı içeren makbuz olarak kabul edilmesi halinde ise; Günümüze Kadar Gerçekleşen Veriler Esas Alınarak Belirlenen Zarar Tutarından, Ödemenin Güncel Tutarın Tenzili Sonucu; Değişiklik gerektirmeyen ilk raporda belirlendiği gibi; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 31.289,33 TL. olduğu,b)Davacının bakiye maddi zararının bakiye poliçe limitini aşmadığı, c)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu, …(…)’NIN VEFATI NEDENİYLE; a)Müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacının destek tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde; davacının yeniden evlendiği dikkate alınarak işbu raporda belirlendiği gibi; b)Davacı Eski Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 85.531,31 TL. olarak belirlendiği, c)Davacının destek zararının kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitini aşması nedeniyle; Davalının sorumluluğunun = 60.000,00 TL.lık limit ile sınırlı olacağı, d)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi ek raporu taraflara HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Davacı Vekili 22/12/2017 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle;Davacı müvekkil …’ın Kızı …’ın vefatı nedeni ile 31.289,33 TL Maddi Zararının olduğu, Eşi …’ın vefatı nedeni ile 60.000,00 TL Maddi Zararının olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle dava dilekçemizi kısmen ıslah ederek, davacı … için Kızı …’ın vefatı nedeni ile Maddi Tazminat talebimizi 30.789,33 TL artırarak 31.289,33 TL, Eşi …’ın vefatı nedeni ile Maddi Tazminat talebimizi 59.500,00 TL artırarak 60.000,00 TL olarak ıslah ediyoruz.Davacı müvekkil …’ın Kızı …’ın vefatı nedeni ile 31.289,33 TL Maddi Tazminatın ve Eşi …’ın vefatı nedeni ile 60.000,00 TL olmak üzere TOPLAM 91.289,33 TL’nin temerrüt tarihi olan 22.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan TAHSİLİNE,karar verilmesi şeklinde beyanda bulunmuştur.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; Şüpheli sürücü … … plakalı aracın … yönünden … yönüne giderken tek yönlü yolda çift yönlü yola girdiği anda trafik levhasına çarparak karşı şeride geçtiği ve kendi şeridinde gelmekte olan sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla çarpışması sonucu ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
… 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …-E ve …-K sayılı dosyasının UYAP kayıtları getirtilerek dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizin 30/05/2017 tarihli celsenin ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkşiler tarafından ibraz edilen 09/10/2017 teslim tarihli raporda özetle; Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 12.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; 1- Dava konusu olayda kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, Olaya karışan … plakalı aracın sürücüsü …’nın olayda kusursuz olduğu, Olaya ilişkin olarak başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı, 2-Davalının sigortasız araç sürücüsünün %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; A)…’IN VEFATI NEDENİYLE; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 31.289,33 TL. Olduğu, b)Davacının bakiye maddi zararının bakiye poliçe limitini aşmadığı, c)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu, B)…(…)’NIN VEFATI NEDENİYLE; a)Müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;Davacının destek tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde; b)Davacı Eski Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 286.058,68 TL. olarak belirlendiği, c)Davacının destek zararının kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitini aşması nedeniyle; Davalının sorumluluğunun = 60.000,00 TL.lık limit ile sınırlı olacağı, d)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 14/11/2017 tarihli duruşmasının ara kararı ile ek rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 07/12/2017 teslim tarihli ek raporda özetle, Delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 12.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; Değişiklik gerektirmeyen ilk raporda belirlendiği gibi;1- Dava konusu olayda kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmayan .. plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in % 100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, Olaya karışan … plakalı aracın sürücüsü …’nın olayda kusursuz olduğu, Olaya ilişkin olarak başka kişi veya kuruluşlara yüklenebilecek bir kusur oranının olmadığı,2-Davalının sigortasız araç sürücüsünün %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; …’IN VEFATI NEDENİYLE; A)Ödeme Tarihindeki Verilere Göre; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 14.863,05 TL. Olduğu, b)Davalı tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki verilere göre davacının belirlenen zararını karşılama oranının %51,21 olduğu,B)Sayın Mahkemece ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zarar arasında açık orantısızlık bulunduğu ve buna göre de; ödeme ile borcun sona ermediği ve ödemenin kısmı ifayı içeren makbuz olarak kabul edilmesi halinde ise; Günümüze Kadar Gerçekleşen Veriler Esas Alınarak Belirlenen Zarar Tutarından, Ödemenin Güncel Tutarın Tenzili Sonucu; Değişiklik gerektirmeyen ilk raporda belirlendiği gibi; a)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 31.289,33 TL. olduğu,b)Davacının bakiye maddi zararının bakiye poliçe limitini aşmadığı, c)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu, …(…)’NIN VEFATI NEDENİYLE; a)Müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı ve buna göre destek tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacının destek tazminatı talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde; davacının yeniden evlendiği dikkate alınarak işbu raporda belirlendiği gibi; b)Davacı Eski Eş …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 85.531,31 TL. olarak belirlendiği, c)Davacının destek zararının kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitini aşması nedeniyle; Davalının sorumluluğunun = 60.000,00 TL.lık limit ile sınırlı olacağı, d)Davalı bakımından en erken temerrüt tarihi 22.08.2008 ödeme tarihi olarak belirlenmiş olup, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Davacı Vekili 22/12/2017 tarihinde harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle;Davacı müvekkil …’ın Kızı …’ın vefatı nedeni ile 31.289,33 TL Maddi Zararının olduğu, Eşi …’ın vefatı nedeni ile 60.000,00 TL Maddi Zararının olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle dava dilekçemizi kısmen ıslah ederek, davacı … için Kızı …’ın vefatı nedeni ile Maddi Tazminat talebimizi 30.789,33 TL artırarak 31.289,33 TL, Eşi …’ın vefatı nedeni ile Maddi Tazminat talebimizi 59.500,00 TL artırarak 60.000,00 TL olarak ıslah ediyoruz.Davacı müvekkil …’ın Kızı …’ın vefatı nedeni ile 31.289,33 TL Maddi Tazminatın ve Eşi …’ın vefatı nedeni ile 60.000,00 TL olmak üzere TOPLAM 91.289,33 TL’nin temerrüt tarihi olan 22.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan TAHSİLİNE,karar verilmesi şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi heyet raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği ve davalı vekili tarafından süresinde zaman aşımı defi ileri sürülmüştür. Davalı tarafından davacıya Müteveffa kızı …’ın ölümü nedeni ile ödeme yapıldığı konusunda ihtilaf yoktur. KTK 111. maddesinde tazminat miktarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Bu düzenlemeye göre “Bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Davacının bu hükümden yararlanabilmesi için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu hususu ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihden itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasıda yeterlidir. Dava konusu olayda 12/05/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı 22/08/2008 tarihinde davalıyı ibra etmiş, 22.08.2008 tarihinde davacı tarafa ödeme yapılmış, dava ise 05/11/2015 tarihinde açılmış olup, davalı süresinde verdiği cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuştur. KTK 111. maddesi uyarınca ödemenin (ibranın) yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde ibranın iptali için dava açılmadığından davacının Müteveffa …’ın ölümü nedeni ile açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine,
Dava dilekçesinde davacı ile müteveffa …’nın kazadan önce boşanmış olmalarına karşın fiilen birlikte yaşadıkları belirtilerek destek tazminatı talebinde bulunulmuştur.
Kural olarak boşanarak ayrı yaşayan eski eşin destek tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Ancak; Bu konudaki Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı talep edebilmek için resmi evlilik şart olmayıp, fiili birliktelik yeterli görülmektedir.
Talimatla dinlenen davacı tanıkları davacı ile müteveffa …’ın birlikte yaşadığını beyan etmişlerdir. Ancak; Dosyada mevcut ücret bordrolarına göre davacının işyeri adresi … olmasına karşın müteveffanın işyeri … gözükmektedir. Bunun dışında da fiili birlikteliği gösterir bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye’deki örf ve adetlere göre boşanan eşlerin boşandıktan sonra beraber aynı çatı altında oturmaları hayatın olağan akışına aykırı olup beraber oturuyor iseler neden boşandıkları hususunun aydınlatılması gerektiği, müteveffa ile kaza tarihinden önce ve 2003 yılında boşanan davacı …’ın boşanmaya rağmen müteveffa ile fiilen birlikte yaşadığı, müteveffanın sağlığında davacıya eylemli olarak baktığı , ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düştüğü ve müteveffanın yardımına muhtaç olduğu hususunda mahkememizce kanaat edinilmediği ve bu hususta dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına da itibar edilmeyerek davacının kaza tarihinden çok önce boşandığı eski eşi Müteveffa …’ın ölümü nedeni ile açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 35,90 TL. harcın peşin alınan 336,08 TL ( Peşin Harç + Islah Harcı ) harçtan mahsubu ile bakiye 300,18 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı … kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret edilen miktara göre hesalanan 10.053,15 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve ihbar olunanın yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 23/02/2018

Katip …

Hakim …