Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/780 E. 2022/798 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/780 Esas
KARAR NO : 2022/798

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi ile aralarında sözleşme bulunduğu, … inşası için davalı ile aralarında proje yönetimi, kontrollük ve koordinasyon hizmet sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede kendilerinin işveren davalının da proje yöneticisi olduğu, işin tamamlanma tarihinin 30/11/2010 tarihi olduğu, irade dışı gelişen olaylardan dolayı ek süre verilebileceğinin düzenlendiği ve sözleşmenin diğer maddelerinde de işin yapım şekli ve süresinin belirtildiği, işin davalı taraftan kaynaklanan sebeplerle yarım bırakıldığı ve taahhüt edilen zamandan önce bitirilemediği, ek süre için onay verilmediği, inşaatın %60-65 seviyesinde iken davalı tarafça işin bırakıldığı, anahtar teslim bedeli olarak 800.000,00-TL kabul edildiği gerekçesiyle ve dilekçede anlatılan ayrıntılar uyarınca cezai şart bedeli 80.000,00-TL+KDV’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep ve dava olunmuştur.
Davacının dava dilekçesinde aynı zamanda tensiben birleştirme talep etmesi sebebiyle mahkemizin … Esasında kayıtlı derdest aynı sözleşme ilişkisine dayalı bu kez davacısı … Şirketi ve davalısı… AŞ olan, proje şirketinin iş bedelinin ödenmemesine dayalı alacak davasının bulunduğu gözetilerek birleştirme kararı verilmiş ve birleşen dosyanın davalısına dava dilekçesi tebliğe çıkarılmıştır.
Tensiben birleştirmeden sonra birleşen dosya davalısının yasal sürede verdiği birleşen dosyaya özgü cevap dilekçesinde usuli itirazlar ileri sürdüğü, yetki ve zaman aşımı itirazı getirdiği, birleşen dosyada davalı gösterilen kendilerinin muamele merkezlerinin ve adreslerinin … olduğu, işin yapım sözleşmesinde ihtilaf halinde yetkili yerin İstanbul olduğunun belirlendiği gibi işin ifa yerinin de Ankara’da olduğu belirtilerek davacının HMK’da düzenlenen bu üç ayrı yetkili yerde dava açmadığı için seçimlik hakkın kendilerine geçtiğinden bahisle davalı ikametgahı olarak … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce birleşen dava dosyası içerisinde 27/03/2014 tarihli ara kararda birleşen dosya yönünden yetki ve zaman aşımına yönelik itirazların ön inceleme duruşmasında reddine karar verilmiş ise de, bunun ara karar niteliğinde olduğu, sarfı nazar edilmesinin mümkün olduğu gözetilerek, öncelikle birleşen iş bu dava dosyasının ana dosyadan tefrikine karar verilmiş ve dosya kapsamı ile tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde davalı … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olmadığı, HMK’nun genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesine göre gerek sicilden gelen adrese gerekse tarafların örtüşen beyanlarına göre davalı … Şirketinin ikametgahının … Mahkemelerinin yetki sınırında bulunduğu, yine HMK’nun 10.maddesine göre sözleşmenin ifa yerinin … olduğu, ayrıca sözleşmede belirtilen ihtilaf halindeki yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu ( HMK 17.) gözetilerek davacının bu mahkemelerden herhangi birinde dava açmaması üzerine seçimlik hakkın davalıya geçtiği ve davalının yasal sürede yaptığı yetki itirazının yerinde bulunduğu kanaatiyle, davalı ikametgahı uyarınca İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu görüldüğünden mahkememizin yetkisizliğine, karar kesinleşince ve talep halinde dosyanın yetkili … Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bilirkişi raporları, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının uyap çıktıları, fotoğrafları gösteren cd dosya arasında delil olarak mevcuttur.
… 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/06/2014 tarih, … E. …K.sayı ile verilen yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği … esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile; söz konusu raporlardaki bilgilerden işin gecikip gecikmeyeceği konusunda kesin bir bilgi edinilmemiş olmakla birlikte davalının kontrolü dışında iş ve işlemler olduğu kanaatine varıldığını, davacı tarafından davalıya gönderilen 30.09.2010 tarihli yazıda özetle otel inşaatının iş programı dahilinde yürütülmediğini, kendilerinden kaynaklı bir gecikme bulunmadığını, ileride ihtilafa düşmemek için gerekli çalışma ve organizasyonunun yapılması bildirildiğini, davacı tarafından davacıya gönderilen 14.01.2011 tarihli cevabi yazıda ise özetle projeye katılan tüm tarafların aynı hedefi benimsediklerini, MHR ve tasarım firmasından kaynaklı nedenler ihale süreçlerindeki ertelemeler ile şantiyenin toplam 24 gün durdurulması nedeniyle süresel hedefin tutturulmasının imkansız hale geldiğini, 01.03.2011 tarihine kadar 59 gün ek süre verilmesini, daha sonra ortaya çıkabilecek ek süre talep haklarının saklı olduğu belirtildiğini, ancak söz konusu yazışmalar neticesinde taraflar arasında herhangi bir mutabakat sağlanmadığını, sözleşmede revizyona gidilmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme proje yönetimi kontrollük ve koordinasyon hizmet sözleşmesi olmakla birlikte sözleşmenin 3. Maddesine göre işveren onayı gereken durumlardaki sınırlamaların işin süresinin gecikmesine engel nitelikte olmasını, ihale ve uygulama dönemindeki hizmetler iş programında güncelleme ve işveren onayı ile programda revizyon yaptırma hakkı göz önüne alındığında işin bütün süreçlerinin yönetim koordinasyon ve takibinin tamamen davalı firmanın kontrolünde olduğunu, dolayısıyla işin gecikmesinde davalının da sorumluluğu bulunduğunu, görüş ve kanaatine varıldığını, bununla birlikte sözleşmede açık olarak belirtilmeyen MHR ve tasarım firmasında kaynaklı nedenler ile ihale süreçlerindeki aksama ve ertelemeler gibi davalıdan kaynaklanmayan iş ve sorunların davalının işini aksatabilecek nitelikte olduğu görüş ve kanaatine varıldığını, sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde işin gecikmesinde her iki tarafın da sorumluluğu bulunduğunu, davalının sorumluluk oranının %70 davacının sorumluluk oranının ise %30 olduğunu, buna göre gecikme nedeniyle davacının talep edebileceği tazminatın 80.000- TL x %70=56.000-TL olacağı görüş ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
Dosyaya sunulan bilirkişi ek raporu ile; taraflar arasında akdedilen Sözleşme; Proje Yönetimi, Kontrollük ve Koordinasyon Hizmet Sözleşmesi olmakla birlikte Sözleşmenin 3. maddesine göre işveren onayı gereken durumlardaki sınırlamaların işin süresinin gecikmesine engel nitelikte olması, ihale ve uygulama dönemindeki hizmetler, iş programında güncelleme ve işveren onayı ile programda revizyon yaptırma hakkı göz önüne alındığında işin bütün süreçlerinin yönetim koordinasyon ve takibinin tamamen davalı firmanın kontrolünde olduğu, dolayısıyla işin gecikmesinde davalının da sorumluluğu bulunduğu, bununla birlikte sözleşmede açık olarak belirtilmeyen MHR ve tasarım firmasından kaynaklı nedenler ile ihale süreçlerindeki aksama ve ertelemeler gibi davalıdan kaynaklanmayan iş ve sorunların davalının işini aksatabilecek nitelikte olduğu, işin gecikmesinde her iki tarafın da sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda müterafik kusurdan bahsedilebileceği, taraflara isnadı kabil kusur oranları ise yine tüm takdir sayın mahkemede olmak üzere; davalının kusur oranının 96 70, davacının kusur oranının ise 96 30 olduğu, buna göre gecikme nedeniyle davacının talep edebileceği tazminatın 80.000.-TL x 96 70 – 56.000.-TL olacağı, bununla birlikte davacının yaklaşık iki yıl sonra cezai şart için davalıya ihtarname göndermesi ve sonrasında dava açması ve çekince koymadan ifanın kabul edilmesinin fer’i alacak olan cezai şartı ortadan kaldıracağı kanaatine varıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesi kapsamında eksik iş nedeniyle alacak davasıdır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında … inşası için davalı ile aralarında proje yönetimi, kontrollük ve koordinasyon hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye konu işin davalı taraftan kaynaklanan sebeplerle yarım bırakıldığı ve taahhüt edilen zamandan önce bitirilemediği gerekçesiyle cezai şart bedeli 80.000,00-TL+KDV’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili amacıyla açıldığı, davalı yanca davanın reddi talep edilmiştir.
Davanın … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirme talepli olarak açıldığı ve taraflar arasındaki yetki sözleşmesi kapsamında işbu dava yönünden önce tefrik kararı verildiği, sonrasında 05/06/2014 tarih, … E. … K.sayı ile verilen yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
… 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada; davacının proje yönetimi, kontrollük ve koordinasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin sözleşme uyarınca görevini usulünce yürüttüğü, görevinin inşaat yapım işi olmadığı, sözleşmeye göre uzayan süre içerisinde belirlenen aylık ücreti alma hakkının bulunduğu, sözleşme süresinden sonra ise 1 ay 21 günlük verdiği hizmet bedelini almaya hak kazandığı, bunların bedellerinin usulünce belirlenen bilirkişi raporu kapsamında ve sözleşmedeki kabul edilen rakamlar üzerinden tespit edilen 315.164,92 TL alacağa, hükmedildiği, kararın Yargıtay incelemesi neticesinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkememize sunulan 16.03.2015 bilirkişi heyet raporunda; “Sözleşmenin 3.maddesinde davalı Proje Yöneticisinin vereceği hizmetler öngörülmüştür. Taraflar arasındaki 30.10.2009 tarihli sözleşme ekinde Ödeme Planı öngörülmüş olup, davalının toplam hak edişi olan 800.000 TL 14 aya bölünmüş ve her ay sonunda 57.140 TL davalı bak edişi olarak belirlenmiştir. Yine sözleşmenin 6.maddesinde, ek 1’de (yani ödeme planında) belirtilen tutarların fatura ibraz tarihinden itibaren en geç 10 takvim günü içerisinde Proje Yöneticisinin (davalının) göstereceği banka hesabına yapılacaktır. Yine 6/2 maddede hizmet bedelinin aylık ödemeler şeklinde olacağından bahsedilmektedir. Sözleşmenin bu hükümlerinden davalının aylık 57.140 TL miktarındaki hak edişlerinin her ay sonunda muaccel olacağı ve fatura ibraz tarihinden itibaren en geç l0 gün içinde davacı tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Diğer deyişle fatura ibraz tarihinden en geç 10 gün geçtikten sonra, artık davacı taraf temerrüde düşmüş sayılacaktır. Davalı ihtamamelerinde davalı, davacıdan toplam 315.614 TL fatura (bakiye hak ediş) alacağı bulunduğunu ileri sürmüş ve bu konuda alacak davası açmıştır. Davacı taraf bu bedeli ödemesi gerekmesine rağmen ödememiş ve temerrüde düşmüş ise, artık davalıdan kendi edimini yerine getirmesini isteyemez ve cezai şart talebinde bulunamaz. Temerrüt halindeki bir sözleşen, bu halden kurtulmadan, diğer sözleşenden sözleşmeye hizmet bedelinin tahsiline ilişkin alacak (itirazın iptali) davasının sonucu, huzurdaki dava bakımından önem kazanmaktadır. Eğer davalı proje yöneticisinin davacı işverenden bakiye bir alacağı yok ise ve davacı işverenin temerrüdünden söz edilemeyecekse, davacının gecikme nedeniyle davalıdan cezai şart tazminatı istemesi söz konusu olacaktır. Davacı, davalının işi tamamlamadığını, eksik bıraktığını ve şantiyeyi terk ettiğini iddia etmektedir. Davacı taraf eksik bırakılan işin makul olarak hangi sürede tamamlanabileceğini kanıtladığı takdirde, bu süreye ilişkin olarak günlük 1.500 TL gecikme tazminatı isteyebilecektir. Davalının eksik bıraktığı işin tamamlanabileceği makul sürenin tayini için ise, davalının tamamladığı işin toplam işe oranı belirlenmelidir. Davacı taraf “Proje Yöneticisi kendi yönetiminden kaynaklanan nedenle programında bir gecikmeye neden olduğunda her gecikilen gün için 1.500.-TL/Gün süre ile ceza kesilir, ceza miktarı sözleşme bedelinin %10’unu aşamaz hükmünü getiren sözleşmenin 8.maddesi gereğince, toplam sözleşme bedeli olan 800.000 TL’nin *4 10’u olan 80.000 TL”’yi huzurdaki davada cezai şart olarak talep etmiştir. Dolayısıyla davacı taraf, davalının en az 80.000 * 1.500 – 53 gün geciktiğini iddia etmektedir. Davalmın eksik bıraktığı işin tamamlarıması için en az 53 gün süreye ihtiyaç bulunduğu davacı tarafından kanıtlanabilmiş değildir. Bunun için davalının işi ne oranda tamamladığının tespiti gerekmektedir. Sonuç olarak kurulumuz, davacının davalıdan cezai şart istemesi için gereken akdi ve kanuni koşulların dosya içeriğine ve mevcut sunulu delillere göre gerçekleşmiş sayılamayacağı kanaatine ulaşıldığı,” belirtilmiştir. Hazırlanan raporun kesinleşen … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına esas alınan bilirkişi raporuna paralel görüşte hazırlandığı görülmektedir.
Mahkememize sunulan 28.08.2021 bilirkişi raporunda; “Yapılan teknik incelemeler sonucunda; Taraflar arasında akdedilen Sözleşme; Proje Yönetimi, Kontrollük ve Koordinasyon Hizmet Sözleşmesi olmakla birlikte Sözleşmenin 3.Maddesine göre işveren onayı gereken durumlardaki sınırlamaların işin süresinin gecikmesine engel nitelikte olması, ihale ve uygulama dönemindeki hizmetler, iş programında güncelleme ve işveren onayı ile programda revizyon yaptırma hakkı göz önüne alındığında işin bütün süreçlerinin yönetim koordinasyon ve takibinin tamamen davalı firmanın kontrolünde olduğu, dolayısıyla işin gecikmesinde davalının da sorumluluğu bulunduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte sözleşmede açık olarak belirtilmeyen MHR ve tasarım firmasından kaynaklı nedenler ile ihale süreçlerindeki aksama ve ertelemeler gibi davalıdan kaynaklanmayan iş ve sorunların davalının işini aksatabilecek nitelikte olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan teknik değerlendirmeler neticesinde işin gecikmesinde her iki tarafın da sorumluluğu bulunduğu, davalının sorumluluk oranının 96 70, davacının sorumluluk oranının ise 96 30 olduğu, buna göre gecikme nedeniyle davacının talep edebileceği tazminatın 80.000.-TL x % 70 = 56.000,00 TL olacağı,” belirtilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine hazırlanan Mahkememize sunulan 14.03.2022 bilirkişi heyet raporunda; Taraflar arasında akdedilen Sözleşme; Proje Yönetimi, Kontrollük ve Koordinasyon Hizmet Sözleşmesi olmakla birlikte Sözleşmenin 3. maddesine göre işveren onayı gereken durumlardaki sınırlamaların işin süresinin gecikmesine engel nitelikte olması, ihale ve uygulama dönemindeki hizmetler, iş programında güncelleme ve işveren onayı ile programda revizyon yaptırma hakkı göz önüne alındığında işin bütün süreçlerinin yönetim koordinasyon ve takibinin tamamen davalı firmanın kontrolünde olduğu, dolayısıyla işin gecikmesinde davalının da sorumluluğu bulunduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte sözleşmede açık olarak belirtilmeyen MHR ve tasarım firmasından kaynaklı nedenler ile ihale süreçlerindeki aksama ve ertelemeler gibi davalıdan kaynaklanmayan iş ve sorunların ini aksatabilecek nitelikte olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Davalının işin gecikmesinde her iki tarafın da sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda müterafik kusurdan bahsedilebileceği, taraflara isnadı kabil kusur oranları ise yine tüm takdir sayın mahkemede olmak üzere; davalının kusur oranının % 70, davacının kusur oranının ise % 30 olduğu, buna göre gecikme nedeniyle davacının talep edebileceği tazminatın 80.000.-TL x 96 70 – 56.000 TL olacağı,” belirtilmiş, hazırlanan kök ve ek raporlar; gerek … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasındaki tespitler, gerekse de 16.03.2015 bilirkişi heyet raporundaki tespitler dikkate alındığında, hükme esas alınmamıştır.
Açılan davaya karşı davalı yanca zamanaşımı savunmasında bulunulmuştur. Sözleşmeye dayalı cezai şart ve ödenen bedel nedeniyle uğranılan zarar ididası sözleşmeye dayalı talepler olup sözleşmenin imzalandığı tarihde yürürlükte olan TBK nun 146. maddesi uyarınca 10 yıllık dava zamanaşımına tabi olup, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Borçlunun cezai şart sorumluluğunun doğabilmesi için yüklenicinin hem borca aykırı davranması hem de bu aykırılığın yükleniciye yüklenebilecek bir kusura dayanması gerekir. Ceza koşulu tazminatın “zarar” koşuluna bağlı değil ancak “kusur” koşuluna bağlıdır. Yüklenicinin borca aykırı davranması, edimi hiç yerine getirmemesi biçiminde olabileceği gibi, eksik yerine getirmesi biçiminde de olabilir. Bunun için yüklenicinin kusurunun ağır veya hafif olması önemli değildir. Yükleniciye yüklenebilen her türlü kusur borçlunun ceza koşulundan sorumlu olmasına yeterlidir.
Bu nedenle … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında hazırlanan bilirkişi raporlarında davalı yana kusur atfedilmediği, verilen kararın Yargıtay incelemesi ile kesinleştiği, bu kapsamda Mahkememize ibraz edilen ve hükme esas alınan 16.03.2015 bilirkişi heyet raporunda da benzer tespitler yapıldığı ve davacının temerrütte olduğu anlaşılmakla, davacının cezai şart talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihine göre alınması gereken 80,70 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken 1.366,20 TL harçtan mahsubu ile 1.285,50 TL harcın davacı yana aidesine,
3-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 12.800,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yanca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)