Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/359 E. 2023/435 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/359 Esas
KARAR NO : 2023/435

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 14/06/2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile … arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi gereği … numaralı kredi kartı kullandırıldığını, davaya konu kredi kartının 09.12.2005 tarihinde davalı …’nün bizzat kendisine teslim edildiğini, kredi kartının teslim günü olan 09.12.2005 tarihinden itibaren kullanımda olduğunu, harcamaların tümünün kartı teslim alan … tarafından yapıldığını, davalının müvekkili banka nezdinde kayıtlı adresine gönderlin hesap ekstrelerine herhangi bir itirazının olmadığını, davalının vadesinde kart borcunu ödemediği için müvekkili banca kredi kart sözleşmesinin ilgili maddesi gereğince 17.09.2010 tarih itibariyle kredi kart hesabının kapatıldığını ve sözleşmesinin feshedildiğini, hesabın kat ve sözleşmenin feshedildiğine ilişkin … 6. Noterliği’nden… tarihli ihtarname keşide edildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerin hakkında … 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibimi yapıldığını, borçlunun ödeme emrinde belirtilen borca ve faize itiraz etmediğini, harcamaların kendisi tarafından yapılmadığını bildirdiğini, davalının takip dayanağı olan kredi kartından kaynaklanan harcamaların kendisi tarafından yapılmamış olduğunu iddia ettiğini, borca ve harcamalara itiraz ettiğini, banka kayıtlarından, kredi kartı teslimat belgesinden ve kredi kartı hesap hareketlerinden anlaşılacağı üzere davaya konu kredi kartından yapılan harcamaların davalı … tarafından yapıldığının hesap dökümleri ile sabit olduğunu, davalının borca ilişin itirazı ve harcamaların kendisi tarafından yapılmadığı yönündeki iddialarının yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, borçlunun yaptığı itirazın sözleşmeye ve mevzuata aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının itirazlarının iptaline ve takibin devamına, itiraz nedeniyle itiraz olan alacağın %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 10/08/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nün davacı … Bankası A.Ş.’den 2005 yılı içerisinde kredi kartı aldığını ve söz konusu kartı uzunca bir süre herhangi bir problem olmaksızın kullandığını, ve ödemelerini zamanında yaptığını, müvekkilinin kredi kartından … isimli iş yerinden 06.07.2008 tarihinde 5 defa toplamda 749,95 TL’lik, 08.07.2008 tarihinde bir defa 3,70 TL’lik, 11.07.2008 tarihinde bir defa 71,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, 08.07.2008 tarihinde …’dan 4.005,00 TL işlem yapıldığını, ve 11.07.2008 tarihinde de …’tan 70,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, … isimli iş yerinden 21.07.2008 tarihinde toplam 2.354,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, bilgileri verilen alışverişlerin hiçbirinin müvekkili tarafından yapılmadığını, söz konusu alışverişlerin tamamının internet üzerinden müvekkilinin kart bilgilerin kopyalayan üçüncü şahıslar tarafından yapıldığını, müvekkilinin bu alışverişlerden haberdar olur olmaz bankaya itiraz ettiğini, bankanı da yapmış olduğu inceleme sonucunda 25.07.2008 tarihli dilekçe ile 08.07.2008 tarihinde … 4.005,00 TL’lik işleme yapılan itirazı kabul ettiğini, söz konusu değerin iş yerini çalıştığı bankaya iade edildiğini ve ilgili tutarların ağustos ayı hesap bildirim cetvelinde alacak kaydedileceğini bildirdiğini, diğer itirazlara ilişkin olarak ise itirazlarının kabul edilmediğini, ödemeyi yapması gerektiğini bildirdiklerini, müvekkilinin bu cevaptan sonra tekrar itiraz ettiğini, davacı bankanın itirazı kabul etmediğini, müvekkilinin kredi kartının kötü niyetli kişiler tarafından internet üzerinden kullanıldığını, buna ilişkin olarak … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, savcılığın …esas sayılı soruşturma dosyası ile soruşturma yaptığını bildirdiğini, müvekkilinin kredi kartından başkalarının harcama yapması nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin itiraz ettiği harcamaların tamamının …, …, …, … ve … isimli şahıslar tarafından yapıldığının anlaşıldığını, … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı ilamında mahkemenin 06.07.2008, 08.07.2008, 11.07.2008 ve 21.07.2008 tarihlerinde yapılan ve toplam değeri 3.248,17 TL olan harcamaların sanıklar tarafından yapıldığının kesin olduğunu, sunulan bilgi belge ve beyanlar doğrultusunda bilirkişiden yeniden rapor alınmasına, davanın reddine, davacının asıl alacağının yüzde kırkından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi raporları, … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ve … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası dosyada mevcuttur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
19/03/2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 4822 sayılı Kanunla eklenen KREDİ KARTLARI başlıklı 10/A maddesi, aynı kanunun 13.maddesindeki “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün iflasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa bu hak ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksitli ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir.” hükmüne atıfta bulunmuştur. Bu madde hükmüne göre de davacı bankanın kredi kartı hesabının kat etme ve kart borcunun tamamını talep etme hakkı ancak kredi kartı borçlusunun birbirin izleyen iki dönemde belirlenen asgari ödeme tutarını ödememesi veya eksik ödemesi halinde söz konusu olabilir. En üstünde Export1.txt yazılı ekstrelerde ise üstte ayrıntılı olarak belirtildiği gibi ödem içi yapılan harcamalara ait bilgiler (Dönem içinde yani o ay içinde yapılan harcamaların hangi üye şirketten hangi tarihte ve ne tutarda yapıldığına dair bilgiler) ve dönem içi yapılan ödemelere ait bilgiler (Ödemenin hangi tarihte, ne tutarda ve hangi kanalla banka şubesinden mi, ATM’den mi, başka ödeme kanallarından mı yapıldığına dair bilgiler) yer almadığı ve Alışveriş-Nakit-Pft-Toplam sütunların altındaki işlem türleri de tarih belirtilmeksizin İngilizce kodlu olarak yazıldığı için kredi kartı kullanıcısı davalı …’nün birbirin izleyen iki dönemde belirlenen asgari ödeme tutarını ödeyip ödemediği hususunda somut bir tespit yapılamamış, bir tespit yapılamadığı için de 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A madde hükmü uyarınca davacı bankanın kredi kartı hesabını kat etme ve kredi kartı borcunun tamamını talep etme hakkının olup olmadığı hususunda temerrüde düşülmüştür. Davacı vekilinden davalı kredi kartı borçlusu …’nün banka kayıtlarındaki adresine diğer bankalarda olduğu gibi her dönemde (aylık olarak) gönderilen ve tüm açıklamaları Türkçe olduğu Aylık Kredi Kartı Hesap Özetlerinden hiç olmaz ise son yıla ait olanları talep edilmiştir ancak işbu raporumuzun yazım tarihine kadar kredi kartı kullanıcısının adresine gönderilen Aylık Kredi Kartı Hesap Özet suretleri temin edilememiştir. Aylık Kredi Kartı Hesap Özetleri temin edilemediği için de 4077 sayılı Tüketicini Korunması Hakkında Kanun’a 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A madde hükmü uyarınca davacı bankasının kredi kartı hesabını kat etme ve kredi kartı borcunun tamamını talep etme hakkının doğup doğmadığı hususunda tereddüte düşülmüş, haliyle de icra takip tarihi itibariyle asıl alacak, işlemiş akdi-gecikme faiz tutarı hesaplaması yapılmamıştır. Eğer davacı banka, kredi kartı borçlusunun banka kayıtlarındaki adresine diğer bankalarda olduğu gibi her dönemde (aylık olarak) gönderilen ve tüm açıklamaların Türkçe olduğu Aylık Kredi Kartı Hesap Özetlerinden hiç olmaz ise son yıla ait olanları delil olarak sunar ise davalı kredi kartı borçlusu …’nün birbirini izleyen iki dönemde belirlenen asgari ödeme tutarını ödeyip ödemediği hususunda somut bir tespit yapılacak, sonrasında da 4077 sayılı Tüketicini Korunması Hakkında Kanun’a 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A madde hükmü uyarınca davacı bankanın kredi kartı hesabını kat etme ve kredi kartı borcunun tamamını talep etme hakkının olduğu sonucuna varılır ise icra takip tarihi itibariyle asıl alacak, işlemiş akdi-gecikme faiz tutarı hesaplaması ve asıl alacağın tahsilinde icra takip tarihi itibariyle uygulanması gereken temerrüt faiz tespiti yapılacağı” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
20/06/2012 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacı … Bankası A.Ş.’nin davalı kredi kartı borçlusu …’den … nolu kredi kartından ileri gelen toplam alacağı 24.02.2011 icra takip tarihi itibariyle toplam 8.252,53 TL olarak hesaplanmıştır ancak davacı … Bankası A.Ş. 24.02.2011 tarihli İlamsız Takiplerde Ödeme Emrinde asıl alacak olarak 6.485,32 TL, kat öncesi ve sonrası işlemiş faiz alacağı olarak toplam 1.485,86 TL, işlemiş faizlerin %5 gider vergisi olarak 73,80 TL, masraf olarak 60,81 TL toplam olarak da 8.095,79 TL alacak talebinde bulunduğundan talebe bağlılık ilkesi gereği davacı … Bankası A.Ş.’nin İlamsız Takiplerde Ödeme Emrinde talep ettiği alacak kalemlerinini bu davada esas alınması gerektiği düşüncesindeyim. 6.485,32 TL asıl alacağa 24.02.2011 icra takip tarihinden itibaren uygulanması gereken temerrüt faiz oranının ise yıllık %33,12 oranı olması gerektiği” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
12/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı bankanın web sayfasında yer alan 3 boyutlu güvenlik sistemi açıklamasından da anlaşılacağı üzere 3 boyutlu güvenlik sistemini kart hamili açısından güvenli kılan unsur her alışverişte kart hamilinin telefonuna gönderilen ve kart hamili tarafından alışveriş yapılan siteye girilen akıllı sms’tir. Davalının itirazlarına davacı banka işlemlerin 3 boyutlu güvenlik sistemine üye olan iş yerlerinde 3 boyutlu güvenlik şifresi kullanılarak yapıldığında ve yaptıkları inceleme sonucunda davalının 3 boyutlu güvenlik sistemine üye olduğunu ve 3 boyutlu güvenlik şifresini kullandığını tespit ettiklerinden itiraza konu tutarların iptal edilemeyeceği bildirmesine rağmen 1-Davalının 3 boyutlu güvenlik sistemine ne zaman hangi ip ve hangi telefon numarası ile kayıt yaptığını, 2-Davalının 21.07.2008 tarihli dilekçesinde itiraz ettiği toplam 13 harcama için gönderilen akıllı smslerin hangi telefonlara gönderildiği, 3-Davalının 3 boyutlu güvenlik sistemine kayıt tarihinde 3 ay öncesi ile 21.07.2008 tarihine kadar geçen süre içerisinde şifre, telefon iletişim vb. bilgilerinde bir değişiklik yapıp yapmadığı yaptı ise ne zaman, hangi ip’yi (internet üzerinden yaptı ise) veya telefonu kullanarak yaptığı ve bu değişiklik hakkında davalıya bilgi verilip verilmediği hususlarını bildirmemiştir. Bu hususların davacı tarafından bildirilmesi ve bildirilen ip numarası ve telefonların ilgili tarihlerde kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi gerekmektedir. Yukarıda bahsi geçen hususlar bilinmeden itiraza konu harcamaların davalı tarafından yapılıp yapılmadığını ve bahsi geçen işlemlerde davacı bankanın kusuru olup olmadığını tespit etme imkanı yoktur. Davalı vekilinin verdiği dilekçe ekinde olan 133149 yevmiye nolu banka hesap özetinin tarih ve tasdik makamı okunacak şekilde dosyaya temin edilmesi daha sonra yapılacak borç hesabı açısından önemlidir. Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda hukuki tavsif ve takdir tamamen sayın hakimliğinize ait olmak üzere, yukarıda açıkladığımız sebeplerden itiraza konu harcamaları davalı tarafından yapılıp yapılmadığının, asıl alacak, işlemiş faiz ve masrafların miktarının ve bahsi geçen işlemlerde davacı bankanın kusuru olup olmadığının tespit etme imkanı yoktur. Kesin görüş bildirebilmemiz için eksiklerin tamamlanması gerektiği” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
07/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalı …’ye ati … nolu kredi kartının static şifresi kullanılarak yapıldığı anlaşılan dolandırıcılığa konu 13 adette toplam 3.248,65 TL’lik harcamaların davacının bilgisayarından gerçekleştirilmediği ve bu harcamaların …’da bulunan IP numaralı bilgisayarlara ait şahıslar tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilerek sorumluları hakkında ceza davacı açılmış bulunması nedeniyle ve davalının kredi kartına tahsis edilmiş bulunan static şifresinin korunması konusunda davacı bankanın yeterli güvenlik önlemini de almadığı dikkate alınarak davalı kart hamilinin sorumluluğunun bulunmadığı ancak ceza davasının sonucuna göre davalının dolandırıcılarla bir ilişkisi olup olmadığı yönünde yeniden bir değerlendirme yapılması gerekebileceği” yönünde sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK m.67 kapsamında kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, davacı banka ile davalı … arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi gereği … numaralı kredi kartı borcunu ödemediği için davacı banka tarafından 17.09.2010 tarih itibariyle kredi kart hesabının kapatıldığını ve sözleşmesinin feshedildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerin hakkında … 3. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile icra takibimi yapıldığını, borçlunun ödeme emrinde belirtilen borca ve faize itiraz etmediğini, harcamaların kendisi tarafından yapılmadığını bildirdiğini, davalının haksız itirazlarının iptaline ve takibin devamına, itiraz nedeniyle itiraz olan alacağın %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talebi ile açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı yan savunmasında ise, kredi kartından dava dışı … isimli iş yerinden 06.07.2008 tarihinde 5 defa toplamda 749,95 TL’lik, 08.07.2008 tarihinde bir defa 3,70 TL’lik, 11.07.2008 tarihinde bir defa 71,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, 08.07.2008 tarihinde …’dan 4.005,00 TL işlem yapıldığını, 11.07.2008 tarihinde de …’tan 70,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, … isimli iş yerinden 21.07.2008 tarihinde toplam 2.354,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, ilgili işlemlerin hiçbirinin davacı tarafından yapılmadığını, söz konusu alışverişlerin tamamının internet üzerinden davacının kart bilgilerin kopyalayan üçüncü şahıslar tarafından yapıldığını, davacının … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, savcılığın … esas sayılı soruşturma dosyası ile soruşturma yaptığını bildirdiğini, müvekkilinin kredi kartından başkalarının harcama yapması nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve yapılan yargılama sonucunda müvekkilinin itiraz ettiği harcamaların tamamının …, …, …, … ve … isimli şahıslar tarafından yapıldığının anlaşıldığını, … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı ilamında mahkemenin 06.07.2008, 08.07.2008, 11.07.2008 ve 21.07.2008 tarihlerinde yapılan ve toplam değeri 3.248,17 TL olan harcamaların sanıklar tarafından yapıldığından davanın reddine, davacının asıl alacağının yüzde kırkından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi, yönünde savunma yaptığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce kesinleşmesi beklenilen … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ve savcılık tarafından yapılan soruşturmada yapılan incelemede; Emniyet müdürlüğü tarafından … Bankası A.Ş ile yapılan yazışmada davalının kredi kartı ile yapılan harcamaların üç boyutlu güvenli alışveriş sertifikası alınarak internet üzerinden hizmet sağlayan iş yerlerinden gerçekleştirildiğinin bildirildiği, alışveriş yapan tarihler ile saat ve IP numaralarının gönderildiği, davalıya ait kredi kartından internet üzerinden alışveriş yapılan beş adet harcamanın dava dışı …’a ait … şirketine ait olduğu 06/07/2008 ve 08/07/2008 tarihlerinde davalının kredi kartından 6 adet harcama yapılan … isimli iş yerinin faaliyetlerine son verdiği için işlemlerle ilgili detaylı bilgilere ve firma yetkililerine ulaşılamadığı, dava dışı … A.Ş ‘den verilen cevabi yazıdan davalının kredi kartından suç tarihlerinde sistemlerinde tespit edilmediğinin belirtildiği, temlik eden davacı … Bankası tarafından verilen cevabi yazıda davalıya ait kredi kartı ile 06/07/2008 tarihinde …numarası ile 08/07/2008 tarihinde … numarası ile 11/07/2008 tarihinde … numarası ile 21/07/2008 tarihinde … numarası ile internet aracılığı ile işlem yapıldığının belirtildiği, … A.Ş tarafından verilen cevapta, .. nolu IP ‘nin dava dışı …’na, … nolu IP’nin şüpheli …’e, …nolu IP ‘nin dava dışı …’e ait olduğunun belirtildiği, … şirketinden verilen cevapta … nolu IP’nin .. numaralı telefona tahsis edildiği, dava dışı …’a ait olduğunun bildirildiği, bu şekilde dava dışı kişi ya da kişilerin davalının bilişim sistemine girmek suretiyle bankayı aracı kullanarak kendilerine haksız çıkar sağladıkları tespiti ile kamu davasının açıldığı görülmektedir.
İddianame kapsamında … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile dosyanın … 4. Asliye Ceza Mahkemesine tevzi edildiği ve … Esas sayısını aldığı, yapılan yargılamada; “her ne kadar sanıklar hakkında üzerine atılı suçlardan cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; sanıkların suçlamayı kabul etmemesi, iddia ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların atılı suçu işlediklerine dair kuşku sınırlarını aşan her türlü şüpheden uzak, hükme esas nitelikte kesin delil elde edilemediği, bu yönde objektif herhangi bir tanık beyanı da elde edilemediği, şüphenin oluştuğu yerde de masumiyet karinesi ilkesi gereğince mahkumiyet kurulamayacağı anlaşıldığından, sanıkların atılı suçları işlediğinin sabit olmaması karşısında müsnet suçlardan beraatlerine,” kararı verilmiş ve kararın istinaf incelemesi neticesinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyamızda yer alan 07/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı …’ye ati … nolu kredi kartının static şifresi kullanılarak yapıldığı anlaşılan dolandırıcılığa konu 13 adette toplam 3.248,65 TL’lik harcamaların davacının bilgisayarından gerçekleştirilmediği ve bu harcamaların …’da bulunan IP numaralı bilgisayarlara ait şahıslar tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilerek sorumluları hakkında ceza davacı açılmış bulunması nedeniyle ve davalının kredi kartına tahsis edilmiş bulunan static şifresinin korunması konusunda davacı bankanın yeterli güvenlik önlemini de almadığı dikkate alınarak davalı kart hamilinin sorumluluğunun bulunmadığı ancak ceza davasının sonucuna göre davalının dolandırıcılarla bir ilişkisi olup olmadığı yönünde yeniden bir değerlendirme yapılması gerekebileceği, yönünde ve savcılık dosyasında yer alan benzer tespitlerle rapor tanzim ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, ceza hukuku suç oluşturan eylemin cezalandırılmasında kamu yararı arar. Özel hukuk ise haksız eylemin kişilere verdiği maddi ve manevi zararlarla uğraşır. Ceza hukukunda eylemin “kast” ve “taksir” öğeleri araştırılır. Tazminat davalarında ise “kusur” ve “sorumluluk” aranır. Bu nedenlerle, her iki hukuk düzeni birbirlerinden farklı hükümler içerirler ve farklı amaçlar güderler. Bununla birlikte çoğu yerde kesişirler ve birbirlerini etkilerler. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi, TBK.m.74’te düzenlenmiş olup, bu maddede ceza-hukuk ilişkisinin tümü değil, yalnızca haksız eylemden doğan tazminat davaları yer almış bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK. 74.maddesine göre; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” Yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, ceza mahkemesince haksız eylemin suç niteliği saptanmamışsa, hukuk hakimine bunu kendiliğinden ve özgürce araştırma ve sonucuna göre karar verme yetkisi tanınmıştır. Ancak suçun işlendiğine veya işlenmediğine ilişkin ceza mahkemesinin kesin bir kararı varsa, verilen karardaki maddi olgular hukuk hakimini de bağlayacaktır. Yine aynı şekilde hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ve zarar tutarına ilişkin kararlarıyla bağlı değil ise de, kesin hüküm durumlarına uymak ve ceza davasının bazı kararlarını “kesin delil” olarak dikkate almak zorundadır. Ayrıca, ceza davasında toplanan deliller, özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular hukuk hakimini bağlayacaktır. Nitekim yapılan ceza yargılamasında davalıya ait kredi kartına bilişim sistemi yoluyla müdahale edildiği sabit olmakla suçun hangi fail ya da failler tarafından işlendiği tespit edilememiş ve kararın bu haliyle kesinleştiği görülmektedir.
Bu kapsamda davalının iradesi ve iştiraki olmaksızın yapılan harcamalardan davalının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla ve ceza yargılamasında maddi hukuk bakımından yapılan tespitler de dikkate alınarak davanın reddine, davalının kötüniyet tazminat talebinin ispatlanamadığından ve şartları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Açıklanan yasal gerektici nedenlere göre;.
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından ve ispatlanamadığından kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 120,25 TL harcının mahsubu ile eksik kalan 59,65‬ TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNE adına irad kaydına,
4-Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 8.095,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 150,00 TL gider avansının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı. 24/05/2023

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır