Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/166 E. 2022/114 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/166 Esas
KARAR NO : 2022/114

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2014
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin iştigal konusunun özellikle … ve …’dan gelen turistlere organize ettiğini, …, … ve … turistik gezi turlarının satılması olduğunu, davalı şirketinde aynı sektörde ve aynı konuda faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin sistematik olarak müvekkilini hedef alan eylemler içinde olduğunu, müvekkilinin piyasadan silmeyi amaçladığını, bu bağlamda müvekkilinin tecrübeli elemanlarını müvekkili şirketten istifa ettirmek suretiyle kendi bünyesine aldığını, bu şekilde müvekkilinin tüm ticari sırlarına, müşterilerine ve fiyatlandırma politikasına vakıf olduğunu, daha sonra davalı şirket, müvekkilinin aleyhine piyasadaki acente ve oteller nezdinde müvekkilinin mali durumunun bozulduğunu, iflas ettiğini, borçlarını ödeyemediği gibi asılsız dedikodular yaydığını, ayrıca müvekkilinin yıllardır düzenlediği tur organizasyonlarını aynı isim altında ve neredeyse maliyetinin altına müvekkilini zarara uğratmak gayesiyle acentelere teklif ettiğini, davalının bu eylemlerinin haksız rekabet mahiyetinde olup, müvekkilinin zararına sebep olduğunu, davalının müvekkili çalışanlarını ayartarak yapmış olduğu bu eylemlerin altında yatan asıl gayenin müvekkilinin fiyatlandırma politikasını elde etme, müşterilerini öğrenme, ticari sırlarına vakıf olmak olduğunu, davalının müvekkili aleyhine kötüniyetli olarak gerçekleştirdiği bu işlemlerin özellikle haksız rekabet niteliğinde eylemler olduğunu, müvekkilinin yıllık cirosunun 10 milyon dolar olan sektöründe öncü firma olduğunu, müvekkilinin davalının haksız rekabet filleri nedeni ile maddi ve manevi olarak çok yıprandığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilerek, davalının haksız rekabet niteliğindeki eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı 300.000 TL manevi zararın davalıdan tahsiline, müvekkilinin maddi zararının tam ve kesin olarak belirlenebildiğinde arttırmak üzere şimdilik harca esas olmak üzere 10.000 TL maddi zararının davalıdan tahsiline, maddi ve manevi tazminat taleplerine dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin adresinin … olduğunu yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemelerinde açılması ve görülmesi gerektiğini, bu nedenle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin beyanlarında ise davacının ileri sürdüğü iddia ve ithamların asılsız ve hukuki temeli olmadığını, müvekkili şirketin davacının beyan ettiği gibi turizm işiyle iştigal ettiğini, bu kapsamda Türkiyede yüzlerce seyahat acentesi gibi ülkenin tarihi , turisik ve kültürel mekanlarını dünyanın çeşitli yerlerinden gelen konuklara gezdirmekle ülkenin tanıtımını gerçekleştirdiği gibi ticari faaliyet sonucu kar elde ettiğini, müvekkili şirketin davacı tarafın ticari faaliyetlerine doğrudan ve dolaylı olarak karışması ve bu faaliyetleri iddia ettiği gibi olumsuz olarak etkilemesinin pratik olarak mümkün olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin böyle bir niyet, tutum ve davranışının da söz konusu olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirket işçileri ile ilgili iddiasının hem asılsız hemde hukuki temelden yoksun olduğunu, işten ayrılan bir çalışanın öncelikle uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren firmalarda çalışmak istemesinin son derece doğal olduğunu, insanların sırf eski çalıştığı firmanın haksız rekabet ithamlarına maruz kalmamak için sektör değiştirmek ve bilmediği veya konuşmadığı dillere ait bölgelerde çalışmak zorunda kalmasının düşünülemeyeceğini, davacının iddiasında kendi tur ve gezi isimlerinin birebir kopyalandığını iddia ettiği isimlerin esasen davacıya ait bir isim veya tescilli bir marka olmadığını, davacının bu umumi isim üzerinde bir hakkı bulunmadığı gibi iddia ettiği gibi bir kopyalama durumunun da söz konusu olmadığını, turların isimlerinin ya coğrafi bölgeler , ya şehir isimleri, yada gezinin temasına göre pek çok tur şirketi tarafından aynı isim altında kullanıldığını, müvekkili şirket tarafından davacı tarafın mali durumunun bozulduğu yönünde bir karalama yaptığı iddiasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacı tarafı zor durumda bırakmak adına maliyetinin altında fiyat verdiği iddiasının da asılsız olduğunu beyan ederek yetki itirazlarının ve esasa ilişkin itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Deliller :
Ticaret sicil kayıtları, yazılan müzekkere cevapları, SGK yazıları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Matıkemesinin …Esas sayılı dosyası, yapılan yazışmalar ve tarafların açıklamaları.
GEREKÇE :
Dava, haksız rekabet nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı … iddialarında; davalı … kendi bünyesinde çalışan sekiz çalışanını istifa ettirmek suretiyle kendi bünyesine aldığı bu şekilde şirketinin tüm sırlarına, müşterilerine, fiyatlarına ulaştığını, turizm sektöründe davacı firma aleyhine mali durumu bozulduğuna, iflas edeceğine dair dedikodular yaydığı, davacı ile aynı isim altında turlar düzenleyerek maliyeti altına turizm acentelerine teklifler verdiği, davacı firmanın kendi bünyesinde bulunan … ismindeki tur programını birebir kopyalayarak acentelere satış yapması nedeni ile maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmiştir.
Davalı … savunmasında; ülkemizde çalışma özgürlüğü olduğunu kişilerin istediği firmada çalışabileceğini, çalıştıkları firmadan diledikleri zaman ayrılma hak ve özgürlüğüne sahip olabileceklerini, uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren firmalarda çalışmasının doğal bir süreç olduğu, çalışanların istifa etmelerinde davalı şirketin sorumlu olmasının mümkün olmadığı, davalı … bünyesinde 33 çalışan bulunduğu davalının belirttiği gibi 8 kişinin davalı firmada çalışmasının hayati bir önem taşımadığı, davaya konu olan … isimli turun davacıya ait tescilli bir tur olmadığı ve iddia edildiği gibi kopyalamanın söz konusu olmadığı, bahsi geçen turun rehberliğini yaptığı … tarafından gerçekleştirilen bir tur olduğu, davacı firmanın iddia ettiği mali durumun bozulduğuna dair dedikodu çıkarıldığı yönündeki karalamanın söz konusu olmadığı, davalı şirketin kar gayesi ile kurulduğu, zararına faaliyet göstermesinin mümkün olamayacağı nedeni ile davacının iddialarında asılsız olduğunu belirtmiştir.
Turizm Otelcilik, Acenteler ve Konaklama İşletmeciliği konusunda uzman bilirkişi …17.01.2018 tarihli raporunda aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur.
Davaya konu olan sekiz çalışanın SGK dökümleri ve istifa dilekçeleri incelendiğinde kendi iradeleri ile tüm yasal haklarından vazgeçerek istifa ettikleri, akabinde de uzmanlık alanlan turizm olan çalışanların bir turizm firmasında işe başlamalarında yasal olarak bir uygunsuz durumun bulunmadığı,
Davalı firmanın, davacı firma hakkında dedikodular çıkardığını iddia ettiği delillerinden … tarafından gönderilen bir adet yazışma belgenin yasal bir geçerliliği ve iddiaları desteklemek için yeterli bir delil olmadığı,
Davaya Konu olan “…” Turu yasal olarak … tarafından tescil edilmediğinden dolayı Turizm sektöründe çalışan tüm acenteler tarafından gerçekleştirilebilir. Turizm sektöründe farklı farklı firmalarda aynı isim altında birçok gezi programını düzenlenmektedir. Örneğin Baltık Başkentleri Turu, Kuzey Işıkları, Kış Rüyası vb. isimlerde aynı bölgelere farklı turizm firmaları tarafından turlar düzenlenmektedir. Turların operasyon ve satış kısımları turizm acentesi tarafından gerçekleşse de misafirlerin havaalanında buluşup seyahati gerçekleştirip geri dönmelerine kadar geçen sürede tur rehberleri kendilerine eşlik etmektedir. Tur rehberlerinin son dönemlerde tur programlarının popülaritesinin artmasın da büyük rolü olmaktadır. Örneğin son dönemlerde en ünlü rehberlerden …, …, … .. vb.nin tur programlarının satışında, reklamında acenteden daha büyük rolleri bulunmaktadır. Davaya konu olan … turunda katkısı bulunduğu belirtilen rehberlerden …’in çalışmaya başladığı yeni turizm şirketinde ürünün tanıtımını, satışını ve organizasyonunu yapmasında yasal ve etik bir mani olmadığı,
Davacı tarafından davalı firmanın maliyetlerinin altında fiyatlarla satış yaparak kendilerini maddi olarak zarara uğrattığı yönündeki iddialar göz önünde bulundurulduğunda, farklı firmaların aynı tur ve oteller için sunabileceği farklı fiyatlar vermesi mümkündür. Turizm sektöründe oteller, uçaklar, transfer ve rehberlik hizmeti olarak turların maliyeti hesaplanarak acenteler tarafından üzerine karları eklenerek satışlar gerçekleştirilir. Her şirketin farklı bir satış ve kar oranın olmasında yasal ve etik olmayan bir durum söz konusu değildir. Davalı acentenin fiyat politikasının davacı firmayı maddi olarak zarara sokmasının mümkün olmayacağı,
Davacı firma yıllık cirosunun 10 milyon $ olduğunu ve sektörün öncü firmalanndan olduğunu, 10 yıldır Rusya’da Anadolu’yu tanıttığını yıllarca oluşturduğu yaklaşık 300’e yakın güvenilir, düzgün acente portföyünü davalı firmanın zarara uğrattığını iddiası üzerine; turizm sektörü karşılıklı güven esasına dayalı bir sektördür. Turu satın alırsınız denersiniz memnun kalırsanız etrafınızdakilere önerirsiniz ve bir sonraki seyahatinizde memnunsanız yine aynı seyabat acentesini tercih edersiniz. 10 Yıldır çalıştığınız partnerinizi yeni kurulmuş bir turizm şirketi iflas ediyor, zarar da diye hiçbir yasal dayanağı bulunmayan birkaç söylenti ile bırakmanız kaynağından sorup öğrenmeden ticari ilişkinizi bozmanızın mantıklı bir işleyiş olmadığı,
Detayları yukarıda açıklanan sebepler nedeni ile Davacı … Turizmin, davalı … adına açmış olduğu maddi ve manevi davasında yasal olarak hiçbir delile ulaşılamadığı için davasında haksız olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
YMM Prf. Dr. …. ve Ticaret Mevzuatından Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda nitelikli hesaplama uzmanı … 26.03.2018 tarihli raporlarında;
Davacı şirket; 2014 yılında satışlarının önemli bir kısmını davadışı …’ daki ilişkili şirketleri olan …, … ye yapmıştır. Dava dilekçesinde yer alan “…” turu dava dışı …’daki ilişkili şirketler tarafından satılmıştır. Ancak dava dışı …’daki şirketlerin hangi acentelere tur satışı yaptığına ilişkin bir belge bulunmamaktadır. Davacı şirket, davadışı …’daki ilişkili şirketlerin satmış olduğu turlara “tur bedeli, transfer bedeli, restaurant bedeli, konaklama bedeli ve komisyon bedelini” içeren faturalar düzenlemektedir. Davacı şirketin düzenlediği faturalarda “…” turu satışı veya başka isimde bir tur satışı yer almamaktadır.
Davacı şirketin iddia ettiği “…” tur satışı davacının faturalarında ve ticari defterlerinde gözükmemektedir. Ticari defler ve fatura bilgilerine göre, davacı şirket …’daki ilişkili şirketlerin satmış olduğu turlar için (…’daki şirketlerin satmış olduğu turların bilgisi bulunmamaktadır.) Türkiye’de konaklama, transfer gibi hizmetler vermekte ve bu hizmetlerin karşılığını …’daki ilişkili şirketlerine fatura etmektedir. Bu hizmet bedellerinden ayrıca komisyon bedeli almaktadır.
Davacı şirket 2014 yılında yukarıda açıklanan işler için …’daki ilişkili şirketlerine toplam 7.137.688,47 TL tutarında fatura düzenlemiştir. Şirketin net satışlarının önemli bir bölümü ilişkili şirketlerine düzenlediği faturalardan oluşmaktadır.
Davacının düzenlediği faturalarda tur ismi yer almamaktadır. Yalnızca konaklama bedeli ve komisyon bedeli açıklaması bulunmaktadır. Bu faturaların hangi tura ilişkin düzenlendiği tespit edilememektedir.
Davacının dilekçesinde iddia ettiği, davalının maliyetin altında fiyatla tur satarak kendilerini zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belgeye ulaşılamamıştır. Davacı tur satışı yaptığını iddia etmiş olsa da fatura ve ticari defter kayıtlarında tur satışı yer almamaktadır. Ayrıca; satışını yaptığını iddia ettiği turların maliyet bilgileri de incelemede talep edilmiş olmasına rağmen böyle bir bilgi ve belge verilmemiştir.
Dava dosyasında davacı tarafın sunduğu T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgelerine göre davacı şirketten istifa ederek ayrılan personelin işten ayrılma tarihleri ve davacı şirketteki görevleri aşağıda yer almaktadır:
Adı soyadı İşe giriş tarihi İşten çıkış tarihi Mesleği
… 29.04.2011 – 11.09.2013 Muhasebeci
… 22.02.2012 – 07.11.2013 Ön Muhasebeci
… 19.08.2010 – 15.11.2013 Rezervasyon elemanı
… 23.02.2012 – 15.11.2013 Rezervasyon elemanı
… 02.04.2013 – 06.12.201 3 Büro işçisi
… 13.05.2010 – 05.09.2013 Muhasebeci
… 01.04.2010 – 15.01.2014 Resepsiyonist
… 17.02.2011 – 16.01.2014 Muhasebeci
Yukarıdaki personelin tamamı davacı şirketten istifa ederek, kıdem tazminatlarını almadan ayrılmışlardır. İstifa eden personelin dördü muhasebeci, biri büro işçisi, ikisi rezervasyon elemanı, biri de ön büro elemanıdır.
Davacı şirketten istifa ederek ayrılan personelin işlen ayrılma tarihleri ve davalı şirketteki işe başlama tarihleri aşağıda yer almaktadır:
Davacı şirketten işten çıkış tarihi Davalı şirkete işe giriş tarihi
… 11.09.2013 – 11.09.2013
… 07.11.2013 – 02.11.2013
… 15.11.2013 – 19.11.2013
… I5.11.2013 – 19. 11.2013
… 06.12.2013 – 10.12.2013
… 05.09.2013 – 25.09.2013
… 15.01.2014 – 28.01.2014
… 16.01.2014 – 18.01.2014
Yukarıdaki personelin tamamı Davacı şirketten istifa ederek, kıdem tazminatlarını almadan ayrılmışlar ve davalı şirkette çalışmaya başlamışlardır.
Adı geçen personelden … 05.07.2014 tarihinde, … 12.01.2015 tarihinde davalı şirketten ayrılmışlardır.
… (… A.Ş.) tarafından … Ltd. Şti.ne yazılan tarihsiz yazıda “Şirketiniz ile otelimiz arasında geçerli olan fiyatlara ilişkin … isimli firma çalışanları (…), bu fiyatlardan haberdar olduklarını ve Upjet yerine kendileri ile çalışmaları yönünde teklifler yapmaktadır. Diğer yandan … çalışanları mali durumunuzun bozulduğu yönünde bilgiler iletmektedir. Taahhütlerinizi yerine getireceğiniz yönünde gerekli teminatın ve güvencenin verilmesini rica ederiz.” denilmektedir. Ancak, tarihsiz bu yazıya eklenmiş herhangi bir görüşme belgesi bulunmamaktadır.
… tur programının davacı tarafa ait olduğu ve kendilerinden izinsiz aynı şekilde broşür bastırarak davalı … tarafından kullanıldığına ilişkin iddiaya yönelik; davacı tarafından Rehber … aleyhine … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde … E, Sayı ile açılan davada, mahkeme 28.02.2017 tarihli duruşmasında red kararı vermiştir.
Davacı taraf ile davalı tarafın da ticari defterlerindeki 120 Alıcılar hesaplarında yer alan … firması ile davacı taraf, 22.01.2014 tarihinde çalışmaya başlamış, 31.07.2014 tarihinde son işlem yapılmıştır. Davalı taraf ise aynı firma ile 12.03.2014 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Yani davacı taraf … firması ile çalışırken davalı tarafta çalışmıştır. Davalı tarafın … firması ile çalışmaya başlamasından sonra davacı tarafın bu firmaya satışları devam etmiştir.
Davacı taraf ile davalı tarafın da ticari defterlerindeki 120 Alıcılar hesaplarında yer alan … firması ile davacı taraf, 21.01.2014 tarihinde çalışmaya başlamış, 31.07.2014 tarihinde son işlem yapılmıştır. Davalı taraf ise aynı firma ile 11.04.2014 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Yani davacı taraf … firması ile çalışırken davalı tarafta çalışmıştır. Davalı tarafın … firması ile çalışmaya başlamasından sonra davacı tarafın bu firmaya satışları devam etmiştir.
Davacı taraf ile davalı tarafın da ticari defterlerindeki 120 Alıcılar hesaplarında yer alan … firması ile davacı taraf, 14.03.2014 tarihinde çalışmaya başlamış, 07.08.2014 tarihinde son işlem yapılmıştır. Davalı taraf ise aynı firma ile 11.01.2014 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Yani davacı taraf … firması ile çalışırken davalı taraf ta çalışmıştır. Davalı taraf, davacı taraftan daha önce bu firma ile çalışmaya başlamıştır.
Davacı şirketin, net satışları haksız rekabet iddiasında bulunduğu 2014 yılında 2013 yılma göre; l.007.238,91 TL, % 4,87 oranında artış göstermiştir.
Davacı şirket; 2014 yılında satışlarının önemli bir kısmını davadışı …’daki ilişkili şirketleri olan …, …, …’ye yapmıştır. Dava dilekçesinde yer alan “…” turu davadışı …’daki ilişkili şirketler tarafından satılmıştır. Davacı şirketin yapmış olduğu hizmetlere ilişkin “tur bedeli, transfer bedeli, restaurant bedeli, konaklama bedeli ve komisyon bedelini” içeren faturalar düzenlemektedir. Davacı şirketin düzenlediği faturalarda “… turu satışı veya başka isimde bir tur satışı yer almamaktadır.
Davacının dilekçesinde iddia ettiği, davalının maliyetin altında fiyatla tur satarak kendilerini zarara uğrattığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belgeye ulaşılamamıştır. Davacı tur satışı yaptığını iddia etmiş olsa da fatura ve ticari defter kayıtlarında tur satışı yer almamaktadır. Ayrıca; satışını yaptığını iddia ettiği turların satış bedelleri ve maliyet bilgileri de ticari defter kayıtlarında bulunmamaktadır.
Davacı şirketin 8 çalışanı, 2013 ve 2014 yıllan içerisinde davacı şirketten istifa ederek ayrılmış ve davalı şirketle çalışmaya başlamışlardır.
Davacı şirketin, davalı şirket çalışanları tarafından mali açıdan kötüye gittiğine ilişkin kötülendiğine ilişkin … tarihsiz bir yazı dışında herhangi bir belge bulunmamaktadır.
… tur programının davacı tarafa ait olduğu ve kendilerinden izinsiz aynı şekilde broşür bastırarak davalı … tarafından kullanıldığına ilişkin iddiaya yönelik; davacı tarafından Rehber … aleyhine … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Matıkemesi’ndc …E. Sayı ile açılan davada, mahkeme 28.02.2017 tarihli duruşmasında red kararı vermiştir.
Davacı şirketin, haksız rekabet fiili sonucunda kendilerinden ayrılarak davalı şirkete geçtiğini iddia ettiği acentelerin 2014 yılında hem davacı şirket hem de davalı şirket ile çalışmış olduğu tespit edilmiştir.
Netice olarak tüm dosya kapsamı ve turizmci bilirkişinin teknik rapora birlikte değerlendirildiğinde haksız rekabet koşullarının oluşmamış olduğu sonuç ve kanaatlerine varılmıştır. Ayrıca, haksız rekabet koşullan oluşmuş olsa dahi, davacı şirketin bu fiilden dolayı herhangi bir zararı olmadığı,
Tespitlerine yer verilmiştir.
Somut olayda; Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve istifa dilekçeleri incelendiğinde 2013 yılının 9, 11, 12 ve 2014 yılının l. aylarında davacı şirkette çalışan 8 personelin kendi iradeleri ile kanuni ve akdi haklarını almadan istifa ettikleri anlaşılmıştır.
Davaya konu olan “…” Turu dava dışı … tarafından 28/01/2014 tarih ve … başvuru no ile TPE nezdinde markayı 39 nice sınıfı kapsamında tescil ettirmiştir. Davacı dava dışı kişiye karşı … 4.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas ile 28/01/2014 tarih ve …başvuru no ile TPE nezdinde “…” ibareli markanın tarafından …’ da ki turistlere pazarlanmak amacıyla oluşturulduğunu, şirketin kardeş şirketi …’ den beri süre gelen söz konusu “…” tur programının tarafından gerçekleştirildiğini, davalının eski tur rehberlerinden olduğunu, davalının çalıştığı yeni şirket bünyesinde tur programlarının ismini ve şeklini kopyalayarak karışıklığa neden olduğunu, bu şekilde markayı haksız olarak tescil ettirdiğini, “…” + “şekil” ibareli markasının hükümsüzlüğüne karar verilerek sicilden terkin edilmesini talep etmiştir. Mahkeme 28/02/2017 tarihli, 2014/249 E. – 2017/29 K. Sayılı ilamı ile davanın reddine karar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2020/324 Esas, 2021/460 Karar sayılı ilamı ile “… davacının, davalının kullanımlarından önce markaya konu işarete ayırt edici nitelik kazandırıp kazandırmadığı 6769 Sayılı SMK’nın 25/1 ve 6/3-6. maddeleri kapsamında davalı markalarının hükümsüzlükleri koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden ve mahkemece bu hususlarda hiçbir değerlendirme yapılmadığından, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. BAM kararı sonrası esas hakkında henüz bir karar verilmemiş ve uyuşmazlık sonuçlandırılmamıştır.
… 4.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi…Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasından vazgeçilmesi hakkında; BAM kararı sonrası bu kez dosyanın tümü celp edilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya konu “… + şekil” ibareli markanın davacı adına tescilli olmadığı, markanın dava dışı … tarafından 28/01/2014 tarih ve …başvuru no ile TPE nezdinde tescilli olduğu anlaşılmıştır. Bekletici mesele yapılan dosyada davanın kabulüne karar verilse dahi davacının davalının kötü niyetle öteden beri markayı davacının kullandığını bilerek markayı kullandığına ilişkin delil sunamaması, davaya konu edilen dönemde markanın dava dışı kişi adına tescilli olması, bilirkişi raporunda yer verilen davaya Konu olan “…” Turu yasal olarak … tarafından tescil edilmediğinden dolayı Turizm sektöründe çalışan tüm acenteler tarafından gerçekleştirilebileceği, turizm sektöründe farklı farklı firmalarda aynı isim altında birçok gezi programını düzenlendiği, örneğin Baltık Başkentleri Turu, Kuzey Işıkları, Kış Rüyası vb. isimlerde aynı bölgelere farklı turizm firmaları tarafından turlar düzenlendiği şeklindeki tespitler ile bekletici mesele yapılan davada davanın kabulüne karar verilse dahi eldeki davada verilecek kararı etkilemeyeceği kanaati ile bekletici meseleye ilişkin ara karardan vazgeçilerek yargılamaya son verilmiştir.
Davacı tarafından davalı firmanın maliyetlerinin altında fiyatlarla satış yaparak kendilerini maddi olarak zarara uğrattığı iddiasında bulunulmuştur. Farklı firmaların aynı tur ve oteller için farklı fiyatlar sunması mümkündür. Turizm sektöründe oteller, uçaklar, transfer ve rehberlik hizmeti olarak turların maliyeti hesaplanarak acenteler tarafından üzerine karları eklenerek satışlar gerçekleştirilir. Her şirketin farklı bir satış ve kar oranın olması serbest ve rekabetçi piyasada olması gereken bir durumdur. Davacı şirketten ayrılan personelin davacının müşteri fiyat politikasını bilmesi sebebiyle müşterilerine daha uygun teklifler götürerek rekabette haksız bir avantaj sağlayabileceği düşünülse de dosya kapsamındaki delillerle bu hususunda isbat edilemediği, kaldı ki bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere … firması ile davacı taraf, 14.03.2014 tarihinde çalışmaya başlamış, davalı taraf ise aynı firma ile 11.01.2014 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Görüldüğü üzere avalı taraf, davacı taraftan daha önce bu firma ile çalışmaya başlamıştır. Davacı taraf … Firması ile 21.01.2014 tarihinde ve … firması ile 22.01.2014 tarihinde çalışmaya başlamış, 31.07.2014 tarihinde son işlem yapılmıştır. Davalı taraf ise …Firması ile 11.04.2014 tarihinde, … firması ile ise 12.03.2014 tarihinde çalışmaya başlamıştır. Her iki şirkette anılar firmalar ile bir dönem birlikte çalışmıştır. Davacı firma yıllık cirosunun 10 milyon $ olduğunu ve sektörün öncü firmalarından olduğunu, 10 yıldır Rusya’da Anadolu’yu tanıttığını yıllarca oluşturduğu yaklaşık 300’e yakın güvenilir, düzgün acente portföyü bulunduğuna ilişkin açıklamaları da birlikte değerlendirildiğinde davalı acentenin fiyat politikasının davacı firmayı maddi olarak zarara sokma amacını taşıdığı söylemek mümkün değildir.
TTK. 55/1b-2 Maddesinde;” Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
TTK. 55/1b-3 Maddesinde ise;” İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,” hükümleri düzenlenmiş olup bu düzenlemelerin işçilerin işten ayrılmadan önce iş akdinin devamı sırasında işçilere menfaat sağlayarak üçüncü kişilerin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeyi ve ele geçirmeye yönelterek menfaat sağlamayı düzenlemiştir.
TTK 54 Maddesinde ise rekabet etmek değil, rekabetin kötüye kullanılması yasaklanmıştır.
TTK 54 maddesi uyarınca haksız rekabetten söz edilebilmesi için ticari nitelik taşıyan dürüstlük kuralına aykırı bir davranış veya uygulamanın neticesinde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkilerin, etkilenmesi müşteri çevresine ilişkin ihlalin söz konusu olabilmesi için, dürüstlük kuralına aykırı şekilde başkalarının müşterileri ile temasa geçilerek müşterilerin ayartılması ve yönlendirmesi ile müşterilerin yapılan sözleşmeye aykırı davranması ve bu nedenle bir zararın doğması gerekmektedir.
Davalıların davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı konuda faaliyet gösteren davalı şirkette işe başlamaları ve aynı iş kolunda farklı işyerinde faaliyet gösteren işyerlerinin aynı müşteri çevresine hitap etmesinin kaçınılmaz olması nedeniyle davalıların davacının müşterilerinin iletişim bilgilerine sahip olması, tek başına haksız rekabet niteliğinde olmadığı, aksi düşüncenin kabulü halinde kişinin o iş kolunda faaliyet göstermesinin ekonomik faaliyette bulunma ve çalışma özgürlüğü ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde engellenmesi sonucunu doğuracağı, müşteri ile temasa geçilerek daha iyi şartlarda sözleşme yapılacağının söylenmesinin tek başına yöneltme fiilinin varlığını göstermeyeceği, davalıların davacının müşteri fiyat politikasını bilmesi sebebiyle müşterilerine daha uygun teklifler götürerek rekabette haksız bir avantaj sağlayabileceği düşünülse de dosya kapsamındaki delillerle bu hususunda isbat edilemediği, alınan bilirkişi raporunda davacının 2013-2015 yılları arasındaki satışlarda artma olduğu ve Haksız Rekabet’in TTK da düzenlenen yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. (İstanbul BAM 13. HD 2019/2186 Esas, 2021/1561 Karar)
Davacı şirket, davalı firmanın mali durumunun bozulduğuna ve iflas ettiğine ilişkin açıklamalarda bulunduğunu iddia etmiş ise de bu hususta … İstanbul tarafından gönderilen bir adet yazışma dışında başka bir delil belge sunamamıştır.
Davacı tanıkları, davalı şirketin davacı şirketin iflas ettiğine ilişkin söylemlerde bulunduğunu, kredilerinin kesildiğini açıklamış ise de, davacı şirketin defterleri üzerinde yapılan incelemelerde yapılan tespitler, turizm konusunda uzman bilirkişi raporu, yukarıda yer verilen açıklamalar, davacı ve davalı tanıklarının anlatımlarının örtüşmemesi ile davacı tanık iddialarının doğruluğunu gösterir yeterli ikna edici somut başka bir delil sunulmaması karşısında tanık anlatımları tek başına ispata yeterli delil olarak kabul edilmemiştir.
Bu kapsamda; davalı gerçek kişilerin davacı şirkette çalışmaya devam etmedikleri ve çalıştıkları dönemde de davalı şirketin davacı şirkete ait üretim ve iş sırlarını ele geçirmeye yöneltildiğine dair delil olmadığı, ayrıca davacı tarafça davalı şirketin davacıya ait hangi sırrı öğrenip kullanıp bundan menfaat sağladığına dair somut bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, davalı gerçek kişilerin aynı konuda faaliyet gösteren davalı şirkette işe girmeleri de tek başına haksız rekabet teşkil etmediği, davacı firma ile davalı şirketin dava dışı firmalar ile aynı dönemde birlikte çalışmaları, … firması ile davalı şirketin davacı şirketten daha önce çalışmaya başlamış olması, davacı şirketin, net satışları haksız rekabet iddiasında bulunduğu 2014 yılında 2013 yılma göre; l.007.238,91 TL, % 4,87 oranında artış göstermesi, “…” ibareli markanın davacı adına tescilli olmaması, markanın dava dışı … tarafından 28/01/2014 tarih ve … başvuru no ile TPE nezdinde tescilli olması, bekletici mesele yapılmaktan vazgeçilen dosyada davanın kabulüne karar verilse dahi bu durumun esasa etkili olmadığına dair yukarıda yer verilen açıklamalar, … İstanbul tarafından gönderilen bir adet yazışmanın yeterli delil olarak görülmemesi, mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporlarında yapılan tespitler ile rekabetin kötüye kullanıldığı ve haksız rekabet edildiği ispatlanamadığından maddi tazminat talebi ile davacı şirketin ticari itibarını sarsıcı bir husus ispat edilemediğinden manevi tazminat talebi yerinde görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın Reddine,
2-)Davacı tarafından yatırılan 5.294,05 TL peşin harçtan 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile 5.213,35.TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
3-) Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red olunan kısım üzerinden maddi tazminat talebi yönünden talep edilen miktar üzerinden 2022 yılı AAÜT ye göre belirlenen 5.100,00 TL, manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-)Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karara karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2022

Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Katip …
(e-imza)