Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1389 E. 2018/44 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1389 Esas
KARAR NO : 2018/44

DAVA VE BİRLEŞEN DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
ASIL DAVA TARİHİ : 05/09/2014
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 03/12/2014
KARAR TARİHİ : 23/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davalı şirkete … no.lu ZMM trafik poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’nun yönetimindeyken 12.05.2014 tarihinde sürücünün kusuruyla direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı kaza yaptığını ve kaza sonucu davacının murisi …’nun öldüğünü, davalı şirkete sürücünün bulunduğu aracın sigortacısı sıfatıyla dava açıldığını, kendi kusuruyla ölen sürücü ve işletenlerin mirasçılarına sigorta şirketleri tarafından destekten yoksunluk tazminatı ödenmediğini ve buna dayanak olarak Yargıtay 11. H.D.nin 15.07.2008 tarihli içtihadının gerekçe gösterildiğini, Yargıtay ilgili dairesinin yıllardır süregelen içtihadı değiştirmesi sonucu ortaya çıkan karmaşanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 tarih ve 2011/17-142 E 2011/411 K sayılı kararı ile son bulduğunu, motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işleteninin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğunu, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğunun hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğunu, sürücü murisin ister kendi kusuruyla ister başkasının kusuruyla olsun salt ölmüş olmasının destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zararın gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmasıyla, davacıların hakkına desteklerinin kusurunun olmasının etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğini ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesinin olanaklı olduğunun belirtildiğini, davacının murisi …cu’nun metal işleri soğuk demircilik ile uğraştığını, alabileceği aylık ücretin Türk Metal sendikasından sorulmasını istediklerini, murisin ölümüyle fakirlik içine düşen davacının harçları karşılama gücünün olmadığını, adli müzaheret talebinde bulunduklarını belirtmiş ve şimdilik 2000 TL’nin davalı şirketten avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacının açtığı dava ile … plakalı aracın davalı şirkete KZMMS poliçesiyle sigortalı olduğundan bahisle maddi tazminat talep ettiğini, davalının kayıtlarına göre … adına kayıtlı aracın davalı şirkete… no.lu ve 13.08.2013/2014 vadeli KZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, davalının sorumluluğun 268.000 TL ile sınırlı olduğunu, aracı kaza sırasında kimin sürdüğünün tespit edilmesi gerektiğini, şayet sürücü … ise davacının davasının haksız olduğunu, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, taleplerin KZMMS poliçesi kapsamı dışında olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2010/690-E ve 2010/4382-K sayılı ilamında kazada davacının desteğinin tam kusurlu olduğunun ve kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağının gözetilmesinin gerektiğinin belirtildiğini, kaza sırasında sürücünün alkollü içki veya uyuşturucu madde etkisi altında olup olmadığının, geçerli bir sürücü belgesinin olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca ölenin emniyet kemeri takıp takmadıklarının belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay kararına göre emniyet kemeri takmayan kimsenin kendi yaralanmasında en az % 50 oranında kusurlu olduğunu kabul edildiğini, bu nedenle zararın meydana gelmesinde etkisi oranında indirim yapılması gerektiğini, aracı kullanan kişinin Ahmet Canlıer olması halinde ölen …’nun yolcu olduğunu, bu durumda araç sürücüsünün alkollü veya ehliyetsiz olması halinde ölenin bu araçta yolculuk yapması halinde birlikte kusuruyla neden olduğunun kabulünün gerektiğini, ayrıca ölenin hatır taşıması kapsamında taşınıp taşınmadığının incelenmesi gerektiğini, bu nedenle hatır indirimi yapılması gerektiğini, davacı tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenebilmesi için ölen …’nun davacının desteği olduğunun ispatlanması gerektiğini, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelirlerin ve tazminatların mahsup edilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; Davalı sigorta şirketine … numaralı ZMM Trafik poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın sürücü …’nun sevk ve idaresindeyken, 12/05/2014 tarihinde, sürücünün kusuruyla direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucu tek taraflı kaza yaptığını ve kaza neticesinde müvekkillerinin murisi …’nun vefat ettiğini, Davalı sigorta şirketine sürücünün bulunduğu aracın sigortacısı sıfatı ile dava açıldığını, vefat eden …’nun annesi …’nun destekten yoksunluk tazminatının tahsili için açılan davanın … 41.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasın da derdest olduğunu, baba … için açılan bu davanın … 41.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini beyanla; adli yardım taleplerinin kabulü ile, huzurda açılan davanın … 41.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasındaki derdest olan davayla birleştirilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik baba Durmuş Koşturu için 2.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının (davalı sigorta şirketi azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin de davalı sigorta şirketine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucu … tarih ve … Esas, … Karar sayılı birleştirme kararıyla; dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesi üzerine dosya mahkememize gönderilerek dosyamız arasına konulmuştur.
Mahkememizin 24/05/2016 tarihli ara kararı gereğince dosya İTÜ Trafik Kürsüsünde görevli 3 kişilik kusur bilirkişi ve aktür bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 24/01/2017 teslim tarihli raporda özetle; Dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde davacıların murisi sürücü …’nun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tam kusurlu olduğu, Davacı Baba …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (2.244,39)TL.den (iklblnlklyüzkırkdört TL. Otuzdokuz Krş.) den İbaret bulunduğu, Davacı Anne …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (30.420,24)TL.den (Otuzbindörtyüzyirmi TL. Ylrmldört Krş.) den ibaret bulunduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi raporu davacılar vekiline ve davalı vekiline HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 14/03/2017 tarihli ara kararı gereğince ek rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 13/10/2017 teslim tarihli ek raporda özetle; kök raporda bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Bilirkişi ek raporu davacılar vekiline ve davalı vekiline HMK 281 ve 186 madde meşruatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir.
Davacılar vekili 27/11/2017 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; maddi tazminatı artırmak suretiyle 32.664,63 TL tazminatın dava açılış tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğe çıktığı,tebliğ edilerek parçasının döndüğü görülmüştür.
TÜM DOSYA KAPSAMINDAN: Dava ve birleşen dava tek taraflı trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarda açıklanan madde hükümlerinden,Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı KTK’nun 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92.madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Şu hale göre; işleten murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.
Somut olayda, 12.05.2014 günü saat 04.30 sıralarında … ili … ilçesinde … çevre yolu … önünde sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı hususi otomobil ile … yönünden gelip … ışıklı kavşağı yönüne seyrettiği sırada aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı olarak kaldırım taşlarına çarpmak suretiyle orta refüje çıkarak taklalar atması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Yargılama sırasında alınan kusur raporuna göre dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde davacıların murisi sürücü …’nun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tam kusurlu belirtilmiştir.
Mahkememizin 24/05/2016 tarihli ara kararı gereğince dosya İTÜ Trafik Kürsüsünde görevli 3 kişilik kusur bilirkişi ve aktür bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 24/01/2017 teslim tarihli raporda özetle; Dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde davacıların murisi sürücü …’nun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tam kusurlu olduğu, Davacı Baba …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (2.244,39)TL.den (iklblnlklyüzkırkdört TL. Otuzdokuz Krş.) den İbaret bulunduğu, Davacı Anne …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (30.420,24)TL.den (Otuzbindörtyüzyirmi TL. Ylrmldört Krş.) den ibaret bulunduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Mahkememizin 14/03/2017 tarihli ara kararı gereğince ek rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 13/10/2017 teslim tarihli ek raporda özetle; kök raporda bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve kanaatte bulunmuşlardır.
Davacılar vekili 27/11/2017 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesinde özetle; maddi tazminatı artırmak suretiyle 32.664,63 TL tazminatın dava açılış tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi heyet raporu mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği ve Dava konusu trafik kazasının meydana gelişinde davacıların murisi sürücü …’nun % 100 (Yüzdeyüz) oranında tam kusurlu olduğu, Davacı Baba …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (2.244,39)TL.den İbaret bulunduğu, Davacı Anne …’nun Nihai ve Gerçek Maddi zararının (30.420,24)TL.den ibaret bulunduğu anlaşılmakla; Asıl davada davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 30.420,24 Tl ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak asıl davanın davacısı …’ya verilmesine, Birleşen … 15 ATM nin … esas sayılı dosyasında; davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 2.244,39 TL nin birleşen davanın dava tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen dosyanın davalısı …’dan alınarak birleşen dosyanın davacısı …’ya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Açıklanan gerekçeye göre;
1-Asıl davada davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 30.420,24 Tl ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak asıl davanın davacısı …’ya verilmesine,
2-Birleşen … 15 ATM nin … esas sayılı dosyasında; davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; 2.244,39 TL nin birleşen davanın dava tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen dosyanın davalısı …’dan alınarak birleşen dosyanın davacısı …’ya verilmesine,
3-a)Asıl davada Karar tarihine göre alınması gereken 2.074,01 TL harçtan peşin alınan 549,20 TL ( Peşin Harç + Islah Harcı ) harcın mahsubu ile bakiye 1.524,81 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
b)Asıl davada Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 3.650,42 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)-Asıl davada davacı tarafından yapılan toplam: 2.809,40 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
4-a)Birleşen … 15 ATM’ nin … esas sayılı dosyasında Karar tarihine göre alınması gereken 149,31 TL harcın birleşen dosyanın davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
b)Birleşen … 15 ATM’ nin … esas sayılı dosyasında, Davacı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosyanın davalısından davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c) Birleşen … 15 ATM’ nin … esas sayılı dosyasında, davacı tarafından yapılan 25,20 TL harç masrafının birleşen dosyanın davalısından tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı ve Birleşen … 15 ATM’ nin … esas sayılı dosyasının davacısı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ve birleşen dosya davacısına iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı,gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi ( İstinaf Mahkemesi ) nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usülen anlatıldı. 23/01/2018

Katip

Hakim

ASIL DAVADA MASRAF BEYANI
574,40 TL Harç Masrafı
2.000,00 TL Bilirkişi Ücreti
235,00 TL tebligat ve müzekkere gideri
TOPLAM : 2.809,40 TL

BİRLEŞEN DAVADA MASRAF BEYANI
25,20 TL Harç Masrafı
TOPLAM : 25,20 TL