Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/124 E. 2019/781 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/124
KARAR NO : 2019/781

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Mal Alım Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2014
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali Davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile 04/01/2008 tarihinde imzalanan sözleşme ile taahhütname ve teknik şartname imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalının belirli sayıda … marka cep telefonlarını müvekkiline temin etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taahhütnamenin 3.1 maddesine göre yazılı sipariş miktarına ve teslim tarihlerine uygun olarak müvekkiline teslim etmeyi, bu yükümlülüğüne aykırı davranış durumunda ise cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının söz konusu sözleşme ve taahhütname ile üstlendiği yükümlülüklerine aykırı davranması üzerine davalı aleyhine 23..650.000.USD. tutarındaki cezai şartın davalıdan tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından söz konusu cezai şartın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … 21.ATM’nin … sayılı dosyası ile 10.000 USD değerinde alacak davası açtıklarını, iş bu davada bilirkişiler tarafından cezai şartın 16.800.000.USD. olarak hesaplandığını, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereğince 10.000. USD.’ nin faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, söz konusu karar davalı tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz incelemesi sonucunda iş bu kararın onandığını, mahkeme kararı ile hüküm altına alınan 10.000.USD. tutarındaki kısmın ödenmesi için .. 21.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile ilamlı takip yaptıklarını ,söz konusu alacağın davalı tarafından kısmen ödendiğini, bunun üzerine onama kararı akabinde yerel mahkemenin kararı ile tespit edilen 16.800.000 USD tutarındaki cezai şartın baki kısmı olan 16.790.000.USD.’ lik kısım için davalı aleyhine … 23.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu, davalının bakiye cezai şartın tahsiline yönelik yapılan takibe itirazının kötü niyetli olduğunu, … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama ve akabinde verilen onama kararı ve icra dosyası incelendiğinde davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını beyan ederek icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı Taraf Davasında:
Dava Dilekçesini tekrar ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı Taraf Davasında:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin dayanağının … 21.ATM nin … esas sayılı dosyası ile açılan kısmi dava sonucu 16.800.000.USD. cezai şart tespit edildiği iddiasına dayandığını, ancak talep edilen cezai şartın koşullarının aslen gerçekleşmediğini, ayrıca söz konusu mahkeme kararının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle mahkeme kararını dayanak göstererek fazladan 16.790.000.USD talep edilmesinin usulen mümkün olmadığını, davacının cezai şart talep haklarının var olup olmadığı kesin olarak belirlenmediğinden ikinci kez cezai şart talepli olarak ilamsız takip başlatmasının ve bu takibe de henüz sonucu belli olmayan mahkeme kararını dayanak göstermesinin hukuk düzenine aykırı olduğunu, esasa ilişkin beyanlarında ise müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak ve süresinde ifa ettiğinden davacının cezai şart talep hakkının doğmadığını, söz konusu taahhütnamede sözleşme ve sözleşme dışı tüm siparişlerin bir sipariş mektubu ile gönderilmesi ile kesin siparişe dönüştüğünü, müvekkiline tüm sipariş mektubu ulaştığı andan itibaren süresi içinde davacıya tesliminin gerçekleştiğini, biran için ifada geçişmeye düşüldüğü düşünülecek olsa dahi ifa sırasında itirazi kayıt ile sürmeyen davacının cezai şart talep hakkının düştüğünü, ayrıca dayanak olarak gösterilen kısmi davada inceleme konusu yapılmamış hususların davayı etkileyemeyeceğini, mahkemenin değerlendirmesini 10.000.USD.’ lik miktar göz önünde bulundurarak yaptığını, bu nedenle huzurdaki davada hakimin kısmi davadaki değerlendirmeden bağımsız olarak talebi başka açılardan da değerlendirmesi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen miktarın müvekkilinin mahvına yol açacak nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, bir an için cezai şart talep edilebileceği düşünülecek olsa dahi icra takibi ile talep edilen cezai şart miktarının ahlaka aykırı fahiş ve hakkaniyet dışı olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan tüm teslimatlar ile hatta sözleşme dışı ek teslimatların dahi süresinde ve tarafların karşılıklı iradelerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, davacının sözleşmeden beklediği ve elde ettiği fayda cezai şart ile korunması amaçlanan menfaatler borcun ihlalinin olup olmadığı, var ise kusurun ağırlığı, müvekkilinin sözleşmeden beklediği fayda ve müvekkilin ekonomik durumu gibi koşullar göz önünde bulundurulacak olursa davacı tarafın talep ettiği cezai şart miktarının orantısız olduğunu, talep edilen cezai şartın miktarı müvekil şirketin ekonomik özgürlüğüne ağır bir şekilde kısıtlayarak hatta mahvına neden olacak derecede yüksek olduğunu beyan ederek davacı tarafından açılan davanın reddi ile icra takibinin iptaline, davacı yana %20 den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı yükletilmesine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 23 İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası celp edilip incelenmiştir.
… 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı dosyası incelenmiş; Davamızın davacısı tarafından davamızın davalısı aleyhine açılmış, aynı sözleşmeye dayalı, davamıza konu cezai şart talebinin 10.000.USD’ lik kısmına ilişkin olduğu, davanın kabul edildiği, kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2013/4076 Esas -2014/1928 Karar sayılı ilamı ile özetle ”Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davalının edimini taahhütnamede belirtilen tarihler de davacıya teslim etmediği, davacının cezai şart talep hakkının mevcut olduğu davacının talep edebileceği cezai şart tutarının 16.800.000 USD olarak hesaplandığı, davacı talebinin 10.000 USD olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istem saklı kalmak koşulu ile 10.000 USD’nin 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi hükmü uyarınca USD faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,” karar verildiği görülmüştür. Davalı tarafın karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/7878 Esas -2014/11399 Karar sayılı ilamı ile Karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş, kararın kesinleştiği görülmüştür.
Taraflarca ibraz edilen deliller incelenmiştir.
Davalı tarafın 2015 Yılına ait gelir tablosu ve Geçici Vergi Beyannamesi incelenmiş, Davalı şirkete ait Kurumlar Vergi Beyannamelerinin onaylı örnekleri celp edilip incelenmiştir.
İbraz edilen Hukuki Mütalaalar incelenmiştir.
Mahkememizin 09/07/2015 Tarihli ara kararı ile ” Taraflar arasında uyuşmazlıkla ilgili olarak davacının davalıdan talep ettiği cezai şartın B.K nu hükümleri doğrultusunda davalı şirketin mahvına sebep olup olmayacağı yönünden rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilirkişiler Mali Müşavir …, … Üniversitesi Borçlar Hukuku Öğretim Görevlisi Prof. Dr. … ve … İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr….’den oluşan heyete dosyanın tevdiine” karar verilmiş; Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 28/05/2016 tarihli rapor ile özetle ” Dava, davacının davalıya karşı başlattığı icra takibine vaki davalı itirazının iptali davasıdır. İcra takibi. 16.790.000,-USD alacak iddiasına ilişkindir. Davalı taraf, davalının edimlerini yerine getirdiğini esasen davacının teslimat sırasında cezai şarta ilişkin haklarını saklı tutan çekinceler koymadığı, dolayısıyla cezai şart alacağının bulunmadığını iddia etmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 27.01.2014 tarih ve 1-1-2013/4076, K.20I4/I928 sayılı Kararından, yüksek mahkemenin olayda davacının cezai şart isteyebileceğini kabuletmiştir. Yargıtay’ın konuya ilişkin problemi, davacının cezai şart alacağının bulunduğunun kabulü yönünde çözmüştür. Dolayısıyla, bu aşamadan sonra söz konusu problemi yeniden ele almakta yarar mevcut değildir. Esasen, sayın mahkeme de heyetimizden “ davacının davalıdan talep ettiği cezai şartın BK.nu hükümleri doğrultusunda davalı şirketin mahvına sebep olup olmayacağı yönünden ” hazırlanmasını istemiştir. Heyetimiz, her davanın, kural olarak, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği prensibinden hareketle, davacının talep ettiği cezai şart miktarının davalının iktisaden mahvına sebep olup olmayacağının dava tarihindeki veya bu tarihe en yakın tarihteki bilançolara göre inceleyip tespit etmenin en uvgun yöntem olduğunu düşünmektedir. Ancak, taahhütnamenin tanzim tarihi, yani cezai şart hükmünün kabul edildiği tarih itibariyle de meselenin ele alınması ve ekonomik durum tespitinin yapılması, höylece konuya ilişkin takdirin sayın mahkeme’ye bırakılması uygun görülmüştür. Davalı şirketin dava tarihi itibariyle iktisadi durumunun tespiti aşağıya alınmıştır. Davacı şirketin itirazın iptali davasını ikame ettiği tarih 07.04.2014’dür. Davalı şirketin dava tarihine en yakın tarihi kapsayan ilk üç aylık faaliyet dönemini kapsayan 31.03.2014 tarihli geçici kurumlar vergisi beyannamesi verdiği dikkate alınarak 31.03.2014 tarihli bilanço üzerinde inceleme Yapılmıştır. 31.03.2014 tarihli bilançoya göre(ek.l): Davalı şirketin ödenmiş sermayesi 18.338.617,-TL Davalı şirketin özvarlıgı 173.294.427.-TL.olduğu görülmektedir. Davacı şirketin itirazın iptali davasında talep ettiği cezai şart miktarı 16.790.000,-USD karşılığı 35.925,563.-TL’dir. Bu durumda, davalı şirketin davacıya 35.925.563.-TL ödemesi halinde öz varlığı (173,294.427-35.925.563=) 137.368.864.-TL olacaktır. Ödeme sonrasında ödenmiş sermayenin, özvarlık içinde yaklaşık 7,5 kat fazlasıyla mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, dava konusu cezai şart alacağı miktarı, davalının iktisaden mahvına sebep teşkil edecek nitelikte değildir. Olaydaki cezai şart hükmü, ahlaka aykırılıktan batıl sayılamaz. Öte yandan, yukarıda yer alan mali tespitler, cezai şart alacağını talep etmenin MK.2 kuralının ihlali de sayılamayacağını göstermektedir. Davalı şirketin dava konusu cezai şart hükmünü ihtiva eden taahhütnamenin tanzim tarihindeki İktisadi durumu aşağıdaki gibidir. Davacı şirketin cezai şart miktarını sözleşmenin eki olan ve cezai şart miktarını ihtiva eden taahhütnamenin imzalandığı tarih 04,01,2008’dir, 04.01.2008 tarihi dikkate alındığında, bu tarihe en yakın ffilanço verileri 31.12,2007 tarihli Kurumlar Vergisi Beyannamesinde yer alan mali verilerdir. 31.12.2007 tarihli bilançoya göre(Ek.2):Davalı şirketin ödenmiş sermavesi 15.638.617.-TL Davalı şirketin özvarlıgı ” 88.106.957.-TL.olduğu görülmektedir. Davacı şirketin ikame ettiği davada talep ettiği cezai şart miktarı 16.790.000 USD’nin 31.12.2007 tarihindeki Tl, karşılığı (16.79D.000 USD x 1,1649 TL=) 19.558.671 TL’dir. Bu durumda, davalı şirketin davacıva 19.558.67U-TL ödemesi halinde özvarlığı (88,106.957-19.558.671=) 68.548.286.’-TL olacaktır. Ödeme sonrası Ödenmiş sermavenın, özvarlık içinde yaklaşık 4.3 kat fazlasıyla mevcut olduğu an I aşılmaktadır. Şu hale göre, taahhütnamenin imzalandığı tarih itibariyle davacıya yapılacak cezai şart ödemesinin davalının iktisaden mahvına sebep olamayacağı anlaşılmaktadır. Yukarıdan beri açıklanan sebep ve gerekçelerle, davacının, davalıdan 16.790.000.-cezai şart alacağının bulunduğu, bu alacağın tahsili için davanın ikame edildiği 07.04.2014 ve/veya cezai şart hükmünün kabul edildiği 04.01,2008 tarihli taahhütname tarihinde davacıya yapılacak ödemenin davalının iktisaden mahvına sebep olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. Takdir Yüksek Mahkemeye ait olmak üzere saygılarımızla arzederiz.” şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür. Davalı tarafın rapora itiraz etmesi üzerine karşı itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor düzenlenmek üzere dosyamız Bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; Düzenlenen 06703/2017 tarihli ek rapor ile Kök raporda değiştirilecek herhangi bir hususun olmadığının bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafın rapora itirazı üzerine 07/12/2017 tarihli ara karar ile ” -Dosya kapsamı yargıtay bozma ilamı ve taraf beyanları değerlendirilerek davacının talep ettiği tazminatın davalının mahvına sebep olup olmayacağı ve davalı vekilinin itirazları doğrultusunda talep edilen cezai şart yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması için dosyanın bilirkişi Prof. Mali Müşavir …, Borçlar Hukukçusu …, Ticaret Hukukçusu Doç. … ve Telekomünikasyon konusunda uzman Doç. … e tevdii ile bilirkişi heyetinden rapor alınmasına, ” karar verilmiş; Bilirkişi heyeti tarafından 22/11/2018 tarihinde ibraz edilen rapor ile özetle ”…Davacı ve davalı şirket arasındaki sözleşmenin mal teslimini içeren satım sözleşmesi niteliği gösterdiği ve teslimde gecikme olması halinde ceza koşulunun bir tazminat hükmü olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Ceza koşulu nitelik olarak gecikme halinde talep edilebilecek ifaya eklenen tazminat niteliği gösterdiğinden tazminatın talep edilebilmesi için teslimde gecikmenin bulunması gerekmektedir. Sözleşmede teslime ve talep şekline ilişkin hükümlerin incelendiği teknik değerlendirme bölümünde ayrıntılı şekilde incelendiği üzere, muhtemel ve kesin siparişlerin oluşum şekli, teslim vadelerinin belirlenmesi ve teslim aşamalarına göre, davacının kesin siparişlerinin vade, ve ek süre içerisinde karşılandığı ve bu sebeple satıcı davalı borçlu açısından temerrüdün oluşmadığı kanaatindeyiz. Netice olarak,gecikmeye bağlı ceza koşulunun davacı alıcı tarafından talep ve dava edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ayrıca 818 sayılı TBK m. 158/2 hükmü gereği, edimi teslim alırken ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü ispatlayamayan davacı … nin davalı … dan cezai şart isteme hakkı düştüğünden davalıdan cezai şart talep edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Bu sebeple ceza koşulunun şartları ve temerrüt durumu incelenmiş ve yukarıda belirttiğimiz kanaate varılmıştır. Ceza koşulunu talep şartlarının oluşmadığı yönünde kanaat oluşmakla birlikte, Mahkemenizce, davalı şirketin ceza koşulunu tazmin etmesi yönünde bir kanaat oluşur ise, davalı şirketin, ne dava tarihi ne de cezai şart hükmünün kabul edildiği taahhütname tarihi itibariyle 16.790.000 Amerikan Doları cezai şart bedelini ödemesinin şirketin mahvına neden olmayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkememizin 17/01/2019 tarihli duruşmasında ”Taraf vekillerinin beyanlarının, itirazlarının tek tek değerlendirilmesi ve raporda cezai şartın ödenmesi halinde davalı şirketin mahvına sebep olup olmayacağı hususunda ki belirlemenin taahhüt tarihi ve Dava Tarihi dikkate alınarak yapıldığı belirtilerek bu konuda ki davalı tarafın itiraz ve beyanı dikkate alınarak cezai şartın davalı şirketin güncel bilançosu ve dolar olarak belirlenen cezai şartın güncel Tl. Değeri dikkate alınarak hesaplama yapmak bu cezai şart miktarının ödenmesinin davalı tarafın mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlemek üzere dosyamızın önceki Bilirkişi heyetine tevdine, Ek raporun düzenlenmesini müteakiben Bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamaların karşılaştırılarak hangisinin dikkate alınacağı hususunun Karar aşamasında mahkememizce değerlendirilmesine; ” Karar verilmiş; Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve 09/04/2019 Tarihinde ibraz edilen rapor ile özetle ” Davalı şirketin, dava ve taahhüt tarihi itibariyle cezai şartın ödemesinin şirketin mahvına sebep olmayacağı, Davalı şirketin kök raporumuzdan sonra dosyaya sunmuş olduğu 31.12.2016,31.12.2017 ve 31.12.2018 tarihli bilançolarındaki İncelemeye göre; şirketin borca batık olduğu ve cezai şartı ödeyecek mali güce sahip olmadığı, Davalı bakımından bir borçlu temerrüdünün oluşmadığı, gecikmeye bağlı ceza koşulunun davacı alıcı tarafından talep ve dava edilemeyeceği ve 818 sayılı TBK m.158/2 hükmü gereği, edimi teslim alırken ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü ispatlayamayan davacı … nin davalı … dan cezai şart isteme hakkının düştüğü, Davalı aleyhine kısmi dava için verilen mahkeme kararında yer alan bilirkişi değerlendirmesinin bağlayıcılığının, kesin hükmün maddi ve şekli kapsamı dahilinde usuli ve hukuki bir niteleme olduğundan nihai takdir mahkemenize ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi:
Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; Davacı taraf; Taraflar arasında 04/01/2008 tarihinde düzenlenen sözleşme, taahütname ve teknik şartname ile davalının belirli sayıda … marka cep telefonlarını davacı şirkete temin ve tedarik etmeyi kabul ettiği, taahütnamenin 3.1 maddesine göre ürünlerin Teknik Şartnamede yazılı niteliklere, taahütnamede yazılı sipariş miktarına ve teslim tarihlerine uygun olarak davacıya teslim edilmediği taktirde davalı tarafça cezai şart ödenmesinin kabul edildiği, davalının sözleşme ve taahütname ile üstlenmiş olduğu yükümlülüklere aykırı davranması nedeniyle davalı aleyhine 23.650.000.USD. tutarında cezai şartın tahakkuk ettiği, davalının bu tutarı ödememesi üzerine davalı aleyhine 10.000 USD değerinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, alacak davası açıldığı, yerel mahkemece hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm oluşturularak davacı tarafından davalıdan talep edilebilecek cezai şart tutarının 16.800.000.USD. olarak hesaplanmış olduğu, 10.000.USD olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır denilmek suretiyle davanın kabulüne ve 10.000 USD’nin uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verildiği, yerel mahkeme kararının Yargıtay 19.Hukuk Dairesince onandığı, cezai şartın bakiyesi olan 16.790.000.USD. için davalı aleyhine ilamsız icra takibi yoluna başvurulduğu, davalı tarafından ödeme emrine itiraz edilerek takibin durdurulduğu belirtilerek itirazın iptali ve itiraza konu alacak için takibin devamı ve %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf icra dosyasına itiraz ile borçlu olmadığını belirtmiş, cevap dilekçesi ile özetle … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı ilamının davamız için kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, kesin hüküm teşkil etmeyen kararı veren mahkemece alınan raporun davada hiç bir şekilde delil teşkil etmeyeceğini, talep edilen cezai şartın ahlaka aykırılık unsuru taşıdığını, cezai şartın genel işlem koşullarına aykırı olduğunu, cezai şartın şartlarının oluşmadığını, cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olabilecek nitelikte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın davasının yasal dayanağının İ.İ.K.’ nun 67.md ifadesini bulan İtirazın İptali davası olduğu görülmüştür. Taraflar arasında ki uyuşmazlığın sözleşmesel dayanağı taraflar arasında düzenlenen 04/01/2008 Tarihli Sözleşme, taahhütname ve teknik şartnamedir. Davacı tarafın davasına dayanak cezai şart istemi taraflar arasında düzenlenen taahhütnamenin 3.1.maddesine dayanmaktadır. … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden taraflar arasında davamızın konusu ile aynı olan Kısmi dava açılmış, Kısmi dava neticesinde 2012/265 Karar sayılı ilamı ile ” Davalının edimini taahhütnamede belirtilen tarihler de davacıya teslim etmediği, davacının cezai şart talep hakkının mevcut olduğu davacının talep edebileceği cezai şart tutarının 16.800.000.USD. olarak hesaplandığı, davacı talebinin 10.000 USD olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istem saklı kalmak koşulu ile 10.000 USD’nin 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi hükmü uyarınca USD faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğu kararın onandığı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/7878 Esas -2014/11399 Karar sayılı ilamı ile Onama Kararına ilişkin Karar düzeltme isteminin reddine karar verdiği ve kararın kesinleşmiş olduğu görülmüştür. Mahkememizde görülen dava … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas -… Karar sayılı ilamına konu Alacak açısından Ek Alacak niteliğindedir. … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas -… Karar sayılı ilamına ilişkin verilen ve Kesinleşen Kararın Tespite İlişkin Bölümü sonradan açılan Ek Dava İçin Kesin Hüküm oluşturmaktadır. Taraflar Açısından da Bağlayıcı Hale Gelen Kısmi Davadaki Rapor İçeriğinin ve Raporda Tespit Edilen Miktarın Hükme Dayanak Alınması gerekmektedir. Kısmi Davada Verilen Hüküm Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olmakla Kısmi Davada Hükme Dayanak Alınan Bilirkişi Raporundaki Tespitlerin Gerek Davacı Gerek Davalı Yönünden Kesinleşerek Bağlayıcı Hal Aldığı görülmüş olmakla davacı tarafın cezai şarta hak kazandığı yönünde mahkememizce kesin kanaat hasıl olmuştur. Davacı tarafın hak kazandığı cezai şart miktarı Bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere 16.800.000.USD.’ dir. Davacı taraf lehine, … 21.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas -… Karar sayılı ilamı ile 10.000.USD. ye hükmedilmiştir. Davacı tarafın bakiye alacak miktarı 16.790.000.USD’ dir. Davacı tarafça talep edilen Cezai şartın ekonomik açıdan davalı yanın mahvına sebep olup olmayacağı yönünden değerlendirme yapılması gerektiğinden Bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi incelemesinde dava tarihi ile hüküm verilecek tarih arasında uzun bir sürenin geçtiği göz önünde bulundurularak hakkaniyetli indirim yapılabilmesi için Bilirkişilerden cezai şartın ödenmesi halinde davalı şirketin mahvına sebep olup olmayacağı hususunda ki belirlemenin davalı şirketin güncel bilançosu ve dolar olarak belirlenen cezai şartın güncel Tl. Değeri dikkate alınarak hesaplama yapmak bu cezai şart miktarının ödenmesinin davalı tarafın mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirleme yapılması talep edilmiş; düzenlenen rapor ile 31/12/2016, 31/12/2017 ve 31/12/2018 Tarihleri itibari ile cezai şartın ödenmesi halinde davalı şirketin mahvına sebep olabileceği göz önünde bulundurularak mahkememizce cezai şart miktarının toplamının 16.800.000.USD.olduğu, Taahütnamede belirlenen cezai şart miktarının taraflar arasında ki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulduğu ve açıkça hakaniyete aykırı ve davalı tarafın mahvına sebebiyet verecek Fahiş miktarda olduğu göz önünde bulundurularak 16.800.000.USD. Cezai şartın yarısı olan 8.400.000.USD.sinin ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı yönünde kanaat hasıl olmakla, ilk ödenen 10.000.USD.’ nin mahsubu ile 8.400.000.-10.000= 8.390.000.USD. yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı taraf İcra inkar tazminat talebinde bulunmuş ise de; İcra takibi ile talep edilen cezai şart miktarının likit olmadığı yargılamayı gerektirdiği göz önünde bulundurularak davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Davanın Kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla birlikte davanın kısmen kabulü yönünde hüküm verilmesinin hakkaniyet indiriminden kaynaklandığı göz önünde bulundurularak davalı taraf tüm yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuş, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafın … 23.İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu İtirazın 8.390.000.USD. Açısından İPTALİNE, takip tarihinden itibaren Fiili ödeme gününe kadar devlet Bankalarının USD ile açılmış bulunan 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından faiz yürütülmesine; icra takibinin bu şartlarla devamına, fazla istemin reddine;
2-)Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin REDDİNE;
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.226.306,79.-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 425.076,35.-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 801.230,44.TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 244.720,83.TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 25,20.TL.başvuru, 425.076,35.TL peşin harç,3,80.TL vekalet harcı, 5.700.TL. Bilirkişi ücreti ve 130.TL.posta giderinden ibaret toplam 430.935,35.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
6100 Sayılı HMK.’ nın 345./1Maddesi uyarınca ilgililere kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize vereceği bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar alenen okunup usulen tefhim kılındı.19/09/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …