Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/84 E. 2023/78 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/332
KARAR NO : 2023/39

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 14/01/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/19 E. 2020/140 K. ve 02/07/2020 tarihli yetkisizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen Markanın Hükümsüzlüğü Ve Sicilden Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin kuruluşunun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin… tarihli sayısında ilan edildiğini, firmanın kurucusu …’ın davalıyı çeşitli işlemlerde bulunması için vekil tayin ettiğini, ancak davalının kötü niyetli hareket ederek vekilliği kapsamındaki işleri yapmadığını/eksik yaptığını, müvekkili şirketin kurucusunun 09.02.2018 tarihinde noter aracılığı ile ilgili şahsa azilname gönderdiğini, … tarihinde … numaralı “…Tic. A.Ş.” markasının TPMK nezdinde … adına tescil edildiğini, müvekkili şirketin … unvanı ile markasal olarak uzun yıllardır, kesintisiz ve ciddi bir biçimde ticari faaliyetlerini sürdürdüğünün açık olduğunu, bu durumun dosyaya sunulan delillerden de anlaşılabilir olduğunu, müvekkili şirketine ait … unvanı ile birebir aynı olan markanın, …. … ve … sınıfa dahil olan mal ve hizmetler bakımından gerçek hak sahibinin müvekkili olan firma olduğunu ve …numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini, SMK 6/6. maddesi yönünden dava konusu markanın hükümsüzlüğünü, … esas unsurlu unvan ile dava konusu marka arasında emtia ve işaret benzerliği bulunduğunu, davalı yana verilen yetkiler arasında müvekkili olan firma adına marka başvurusu yapma yetkisinin olmadığını, söz konusu marka başvurusunun davalı yan hakkında azilname düzenlendikten sonra gerçekleştirildiğini,
SMK 6/2.maddesi kapsamında davaya konu markanın hükümsüzlüğünü, davaya konu markanın SMK 10.maddesi uyarınca müvekkili firmasına devrini ya da SMK 25.maddesi uyarınca hükümsüz kılınmasını, davalı yanın kötü niyetli olarak hareket ettiğini, davaya konu marka hakkında 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyadi tedbir kararı verilmesini, huzurdaki davanın kısmi dava olmayıp marka hükümsüzlük davası olduğunu, söz konusu davaların tarafları ve konularının farklı olması sebebiyle derdestlik itirazının ileri sürülemeyeceğini, SMK’de herhangi bir zamanaşımının düzenlenmediğini, zamanaşımı olduğu kabul edildiği durumda bile davaya konu marka başvuru tarihinin üzerinden 5 yıl geçmediğini bu nedenle davalıya ait TPMK nezdinde tescilli 2018/32526 numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve müvekkiline şirketine devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: HMK 107. ve 109. maddeleri dikkate alındığında söz konusu davanın usul yönünden reddinin gerektiğini, davacı şirket yetkilisi …’ın kendi payını ve yükümlüklerini müvekkilinin öz ablası olan …’a devrettiğini, bu sebeple davada taraf olamayacağını, zamanaşımı defi, itirazı ve hak düşürücü süre yönlerinden davanın reddini, gerek derdestlik gerek yetki/görev bakımından itirazlarının bulunduğunu, itirazlarının dikkate alınarak davanın reddini, davacı yanın kozmetik alanında faaliyet gösteren bir şirket olmaması sebebiyle davanın mevzuat gereği açılamayacağını, davacı yanın yetkisiz olması sebebiyle davaya konu marka hakkında tedbir kararı verilemeyeceğini, davacı yanın beyanlarının gerçeklerle bağdaşmaması sebebiyle davanın esas yönünden reddini talep etmiştir.
İstanbul 4. FSHHM’nin 2021/200 E. 2022/172 K. ve 21/12/2022 tarihli kararı incelendiğinde: Davacıların … ve …, davalının …, davanın; TPMK nezdinde davalı adına tescilli 2017/22030 numaralı markanın hükümsüzlüğü veya davacı şirkete devrine ilişkin olduğu, 21/12/2022 tarihinde aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
12/07/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı yanın SMK 6/3 hüküm çerçevesinde … ibareli marka bakımından davalı yana karşı gerçek hak sahibi olduğunun dosya münderecatından anlaşılamadığı, bu meyanda SMK 6/3 hükmü çerçevesinde dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, “…” görselini ihtiva eden markanın Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, davacı yan adına tescilli ticaret unvanının tescilli olduğu konu ve amaç unsurları göz önünde bulundurulduğunda dava konusu 2018/32526 kod numaralı müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, intemet arama, motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.” Hizmetleri bakımından SMK’nın 6/6. Maddesi kapsamında kısmi hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu, dosya münderecatında davalı yanın davacı yanın bir dönem vekili olduğu / vekili sıfatı ile hareket ettiğine ilişkin herhangi bir belge yer almamak ile birlikte, davacı yanın ilgili beyanlarının davalı yan tarafından inkar edilmediği, davacının iddialarının doğruluğu hususunda nihai ve tek takdirin Mahkemede olmak ile birlikte, davalı yanın davacı yanın bir süre vekili olarak hareket ettiğinin tespiti halinde, davacı yana ait ticaret unvanı ile birebir olan dava konusu markanın SMK 6/2 hükmü çerçevesinde tümden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunun kabul edilebileceği, ancak konu hakkında nihai takdirin yalnızca Mahkemeye ait olduğu, taraflar arasında evvelce vekalet ilişkisinin var olduğuna Mahkemece kanaat getirilmesi halinde arz edilen sair gerekçeler ile birlikte davalı yanın dava konusu marka tescil başvurusunu gerçekleştirmesinin kötüniyetli olarak değerlendirilebileceği ve bu meyanda dava konusu markanın SMK 6/9. maddesi çerçevesinde tümden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunun kabulünün gerekeceği, ancak konu hakkında nihai takdirin yalnızca Mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
20/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Kök rapordaki görüş ve kanaatleri değiştirmeyi gerektirecek herhangi bir durumun olmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde davalı adına tescilli … numaralı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini veya davacı şirkete devri istemine ilişkindir.
TPMK nezdinde …numaralı markanın … sınıflarda davalı … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde sunulan vekaletname incelendiğinde: Davacı …’ni temsilen, şirket yetkilisi olarak …’ın vekaletname verdiği görülmüştür.
… 4. FSHHM’nin … E. sayılı dosyası içerisinde bulunan davacı …’ne ait ticaret sicil kayıtları alınarak dosyaya eklenmiş, İncelendiğinde: Davacı şirketin 08/04/2017 tarihli 2013-2014-2015 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağında; …’ın 3 yıl süre ile Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilmesine karar verildiği, … tarihli … numaralı karar ile 1 yıl süreliğine …’ın Yönetim Kurulu Başkanlığına atanmasına karar verildiği daha sonra …’ın davacı şirketteki paylarını devir ettiği, ticaret sicil kayıtlarına göre … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı “Anonim Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile …’ın dava dışı …’a 100 adet payını 50.000 TL bedel ile bütün hak ve borçları ile devir ettiği görülmüştür. Devir işlemi sonrasında; 17/07/2017 tarihinde 2016-2017 yıllarına ait Olağan Genel Kurul toplantısı yapıldığı, toplantı tutanağında Berna Yılmaz’ın 3 yıl süre ile Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildiği, … tarihli … numaralı karar ile 1 yıl süreliğine Yönetim Kurulu Başkanlığına atanmasına karar verildiği görülmüştür.25/07/2018 tarihli … Ticaret Sicil Müdürlüğü, Ticaret Sicil Tasdiknamesine göre; “Berna Yılmaz, davacı şirketteki tüm paylara sahiptir ve 25/07/2018 başlangıç – 17/07/2021 bitiş tarihleri arasında şirketi temsile yetkili Yönetim Kurulu Üyesidir.” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
Anonim şirketler; Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yönetim Kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle düzenleyeceği bir iç yönergeye göre yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya bir kaç yönetim kurulu üyesine veya 3.kişiye devir etmeye yetkili kılınabilir. Yönetim devir edilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir. Sermaye şirketlerinin organları temsil belgelerini, dava ve cevap dilekçesi ile mahkemeye vermek zorundadır, aksi takdirde dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir işlem yapamazlar, ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mahkeme, yetkili organın temsil belgesine ilişkin eksikliği gidermesi şartı ile dava açmasına yahut dava ile ilgili işlem yapmasına izin verebilir. Süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi halinde dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır (6100 sayılı HMK 54.maddesi), bu çerçevede mahkeme; sermaye şirketince açılan davada, dava açanın/açanların gerçekten şirketi temsile yetkili olup olmadığını değerlendirir. Bunun için, imza sürküleri istenebileceği gibi ticaret sicil kayıtlarına ve şirket sözleşmesine de bakılabilir.
Davada husumet ve sıfat kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilebilir.
6100 sayılı HMK ‘nın 114. maddesi uyarınca; aktif husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı kanunun 115. maddesi uyarınca; dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebileceği gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
Ticaret sicil kayıtlarına göre davacı …’nin bütün paylarının sahibi, yönetim kurulu üyesi, şirketi temsile yetkili olanın … olduğu, davanın açıldığı 14/01/2020 tarihi itibariyle …’ın; davacı şirkette herhangi bir payı ve ortaklığının kalmadığı, şirketin yönetim kurulu üyeliğinde yer almadığı ve mevcut yönetim tarafından kendisine herhangi bir yetki devrinin yapılmadığı, HMK 114/1-d.maddesinde:“Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” hükmü dikkate alındığında, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-179,90 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 125,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır