Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/8 E. 2023/154 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/8
KARAR NO:2023/154

DAVA:MARKAYA TECAVÜZÜNÜN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ
DAVA TARİHİ:19/01/2022
KARAR TARİHİ:12/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüzünün Tespiti, Men’i, Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin “…” isimli marka üzerinde tek hak ve tasarruf sahibi olduğunu, davalıların ise müvekkilinin markası ile benzerlik taşıyan “…” markası ile müvekkilinin yaptığı işi müvekkilinin markasına benzer logo ile yapmaya çalıştığını, logolar arasında okunuşlar itibariyle fonetik benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin markasının “…” diye okunurken davalının mütecaviz markasının “…” olarak okunduğunu, davalı yanın müvekkilinin kullandığı “…” ibaresini ise müvekkilinin tanınırlığından yararlanabilmek için aynen kullandığını, davalıların müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, “…” markasının dava dışı üçüncü kişi … A.Ş.’nin olduğunu, yani davalının marka başvurusu yapmadığı gibi, bir de dava dışı üçüncü bir kişinin marka tescil başvurusunda bulunduğu mütecaviz markayı kullanmakta olduğunu, …’nin kararı gereğince İstanbul genelinde on (10) yıl süreli turistik taşıma yapmak üzere hat kiralanması için … ile yüklenici … A.Ş. (Yeni unvan …A.Ş.) arasında 14/02/2011 sözleşme imzalandığını, sözleşme süresi içeriinde mücbir sebep niteliğini haiz pkk terör saldırısı, darbe girişimi, ekonomik krizler meydana geldiğini, son olarak, 2020 yılının ilk çeyreğinde küresel Koronavirüs (Covid-19) salgını ile karşı karşıya kalındığını, sözleşme süresi içerisinde meydana gelen Covid-19 Salgını gerekçe gösterilerek … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esaslı dava ile yine sözleşme dönemi içerisinde meydana gelen terör saldırıları,…, 2 yıl süren OHAL, turizm ve döviz krizleri gerekçe gösterilerek …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı davalar ile sözleşmenin süre bakımından uyarlanmasının talep edildiğini, bu davaların halen derdest olduğunu, müvekkili şirketin Covid-19 salgının başlaması ve etkilerini hızla hissettirmesini takiben derhal …’ye başvurduğunu, davalının da, 15.04.2020 tarihli yazısı ile “Pandemi hali ortadan kalkana dek çalışılmayan sürenin 14.02.2011 tarihli sözleşmenin iş bitim süresine eklenmesine” yönünde karar verdiğini, bu yazının ardından …’nin, 27.07.2020 tarihli ve 14.12.2020 tarihli yazıları ile yukarıda anılan iradesini tekrar ettiğini, ne var ki davalının 07.01.2022 tarihli ihtarname ile sözleşmenin sonuna aslında 6 aylık bir süre uzatımı verdiğini, 31.12.2021 tarihinde sözleşmenin son bulduğunu müvekkil şirkete bildirdiğini, davalının ısrarla beyan ettiği pandemi bitene değin verdiği süreyle kendini bağlı saymamış, aslında 6 aylık bir süre uzatımı verdiğini ifade ettiğini, faaliyetine devam etmek isteyen ve sözleşmenin süre bakımından uyarlanmasını isteyen müvekkili şirketin 2022 yılı ruhsat başvurusunun davalı tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin turizm hizmetini ifa ederken kullanmış olduğu “…” isimli otobüslerin …’ndan hareket ettiklerini, davalılarda müvekkilinin otobüsleri ile birebir aynı model otobüste, otobüslerin üzerine müvekkilinin markasına tecavüz edici nitelikte “…” yazarak …’nda turizm hizmeti vermeye çalıştıklarını, yani sözleşmesini feshettiği şirketin markasıyla fonetik olarak aynı olan tescilsiz bir marka ile müvekkilinin yolcu indirip bindirdiği duraklarda hemen arkasında sağında solunda önünce ve gittiği güzergahta faaliyet gösterdiğini, davalıların … kararına ve söz konusu işin müvekkili şirkete ihale edilmesine rağmen … A.Ş. eliyle müvekkili şirketin logosundan ve araç tasarımlarından türetilen logo ve tasarımlarla ortaya çıktığını, müvekkili ile aynı anda aynı işi yapmaya başladığını, davalının kendi eliyle müvekkiline verdiği sözleşme süresine dahi uymayarak ve müvekkili işyerinden tahliye etmeden aynı anda ve çok benzer bir tasarımla aynı faaliyeti yürütmeye başladığını, müvekkilinin bu marka ile halen ulusal ve uluslararası alanda hizmet verdiğini, aleyhine tespit istenen davalılar müvekkilinin markasına benzer nitelikteki ve iltibas uyandıran “…” markası ile müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, davalıların müvekkilinin tescilli markası ile neredeyse aynı ibareyi müvekkilinin izni olmaksızın tescil talebinde bulunmaksızın ve aynı zamanda dava dışı bir şirketin tescil başvurusunda bulunduğu bir markayı kendi mal ve hizmetlerinde kullandığını, müvekkilinin “…” adlı tescilli markasının SMK hükümleri gereğince korunmaya değer olup, müvekkilinin izni olmaksızın başka bir şahsın ticari unvan ve işletme adı olarak ya da iktibas veya iktibas uyandıran şekilde kullanılmasının mümkün olmadığını, davalıların müvekkilinin tescilli “…” markasına son derece benzeyen “…” ibaresini bilerek ve iltibas yaratmak amacıyla kullandığını, davalı şirketlerin kullandığı “…” ibaresinin müvekkilimin tescilli markasına aynen benzediğinden ve bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğundan tecavüzün men’ine ve ref’ine müvekkilinin tescilli markasını kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına ve hükmün tirajı en yüksek gazeteden biri ile yayınlatılmasına karar verilmesi için mahkemeye başvurmak zorunda kalındığını, 10 yıllık sözleşme süresi boyunca vuku bulan ve etkisi devam eden hadiselerin müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmesini engellediğini, sözleşmeden beklediği faydanın önemli ölçüde azalmasına sebebiyet verdiğini ve sözleşmenin süresinin uyarlanması ile alakalı davaların açıldığını, açıkladıkları nedenlerle; maddi ve manevi tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketlerin müvekkiline ait markaya tecavüzünün tedbiren önlenmesine, refine ve menine, davanın kabulüne, müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların, duraklarda ve otobüsler üzerindeki ibarelerin sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, …, … ve sair internet sitelerinde bilet satışı ve reklamlara dair tanıtıcı sayfalara erişimin engellenmesine, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazeteden biri ile ilanına, mahkeme masrafı ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle davaya karşı zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacı ile müvekkili idarenin araçlarının, logolarının benzememekle birlikte, okunuşlarının da tamamen farklı olduğunu, öncelikle “…” kelimesinin ingilizce bir kelime olup, otobüs anlamına gelmekle birlikte herkes tarafından kullanıma açık bir kelime olduğunu, kullanıldığında herhangi bir markayı, bir şirketi akıllara getirmediği gibi halkta da yanıltmaya yol açmayacağını, ikinci olarak da tecavüz iddiasında bulunulan markanın 3 kelimeden ve bitişik bir şekilde oluştuğunu (…) ve … kelimesi davacı tarafın markasının (…) aksine kelimenin başındayken müvekkili idarenin kullandığı kelimenin başında olduğunu, ortalama bir tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, halk tarafından bu iki markanın karıştırılma ihtimali bulunmadığını, öncelikle bu tür turistik araçların yabancı turistler tarafından kullanılmakta ve yerel halk tarafından fazla tanınmadığını, bilindiği üzere bu kıstasın ortalama halkın bir markayı tanıması ve tanıma sonucunda ihlale göre gerçekleşeceğini, halkın bu markayı tanımadığının zaten aşikar olduğunu, bu sebeple de davacı tarafın iddialarının reddinin gerektiğini, daha önce belirttikleri üzere logoda ve okunuşlarda da benzerlik bulunmayıp, davacının marka itibarından yararlanmanın söz konusu dahi olmadığını, davacının müvekkili idarenin birebir aynı araçla ve benzer duraklarda hizmet verdiğini iddia ederek tecavüzün meni davası açmasının izahtan vareste olduğunu, şöyle ki; ilk olarak tüm dünyada turistlere hizmet veren araçların (otobüslerin) bir çoğunun kırmızı olduğunu, davacı … kendi markasını, kendi logosunu ve hizmetini içeren bir husus olmadığını, kaldı ki bu tarz turistik otobüslerin davacı şirkete ait olmayıp ilk olarak 1999 yılında kurulan “…” adlı gruba ait olup tescil ettirildiğini, “…” sloganının da bu firma tarafından kullanıldığını, daha önceleri 1972’de “…” adı ile herkesçe bilindiği üzere Londra ve Birleşik Krallıkta faaliyet gösterdiğini, bu sebeple de davacı tarafın otobüsün özelliği olarak kendine özgü iddasında bulunmasının izahtan vareste olduğunu, bunun dışında davacının, İstanbul’un turistik yerlerini adeta sahiplenerek davalı idarenin de aynı yerlerde hizmet vermesine ilişkin iddiasının da dinlenilebilir cinsten bir iddia olmadığını, tabii ki de bir şehrin eski turistik yerlerinin herkesin kullanımına açık olup, bu tür turistik seyahatlerin duraklarının da oranın merkezi olacak konumda olduğunu, herhangi bir kişi, firma ve markanın tekelinde olmadığını, davacı tarafla yapılan sözleşmenın 6 ay daha uzatılmış olup, 2022 yılı başında sona erdiğini, bu sebeple de bu tarz hizmet ve faaliyetleri yürütmenin belediyelerin görevi olduğunu, herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, neticeten; açıkladıkları nedenlerle, öncelikle davanın usulden ve hüsümetten reddine, tüm ihtiyati taleplerinin men ve refi taleplerinin reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davacının tüm taleplerinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücrelinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … (…) … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili hakkında açılmış olunan haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, müvekkili hakkındaki iddiaları asla kabul anlamına gelmemekle beraber davacının, markaya dayalı korunabilecek hiçbir hakkının söz konusu olmadığını, markanın; bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret olduğunu, markaya sağlanan korumanın ancak markanın tescili kapsamına giren mal ve hizmetlerle sınırlı olduğunu, marka, hangi mallar ve hizmetler için tescil edilmişse, marka sahibinin, markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisinin o mal ve hizmetlerle sınırlı olduğunu, davacının, “…” isimli markanın sahibi olmadığı, Mal ve Hizmet Sınıflandırma Listesinden de açıkça anlaşıldığını, bu durumun Türk Patent Kurumunun internet sitesinde de yer aldığını, davacının markaya dayalı bir şekilde hak iddia ettiği 39. sınıfta yer alan “…” markası, … tescil numarası ile merkezi İngiltere’de bulunan … … ünvanlı şirkete ait olduğunu, neticeten; açıkladıkları nedenlerle haksız davanın ve ihtiyati tedbir isteminin reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı … (Yeni Unvanı: … A.Ş.), 28.06.2002 tarih … sayılı Ulaşım Koordinasyon Merkezi (…) kararı ile … İşletmeleri … (…)’nin belirleyeceği hat ve güzergâhlarda kurulan “Turistik Hat” üzerinde yapılan “10 Adet Otobüs ile 2 Hat Üzerinde 10 Yıl Süreli Turistik Hat Kiralama İşi İhalesi” neticesinde … ve davacı arasında “Sözleşme” imzalandığını, davacı ile … arasında imzalanan sözleşme ile belirlenmiş olan hizmetin, hat teslimi yapılan 30.06.2011 tarihinde başladığı ve sözleşmede belirlenen 10 yıllık sürenin sonu olan 01.07.2021 tarihinde sona ermesinın kararlaştırıldığını, 2020 yılında ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi sebebiyle davacının, sözleşmenin süresinin uzatılmasını talep ettiğini, … tarafından, sözleşme süresinin bitiminden itibaren iki kez 3 aylık olmak üzere toplamda 6 aylık sözleşmenin sona ermesine ek süre verildiğini, bu 6 aylık ek sürenin de 31.12.2021 tarihi itibariyle sona erdiğini, dolayısı ile davacı tarafından kiralanan ve dayanağı 26.06.2002 tarih … sayılı … kararı olan “Turistik Hat” olarak belirlenen güzergâhta hizmet vermesine ilişkin sahip olduğu hakların tamamıyla sona erdiğini, tüm bu hususlardan bağımsız olarak, 29.07.2021 tarih ve 2021/… sayılı … kararı ile “…” olarak tanımlanan hat üzerinden, davacının kiralama işleminden tamamen farklı bir idari işlemle, kamu yararının arttırılması gözetilerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iştiraki olan müvekkili şirket tarafından ilgili faaliyetlerin yürütülmesine karar verildiğini, ancak davacı tarafından, birçok mesnetsiz iddianın öne sürüldüğünü, sözleşmenin süresinin sona ermediği ifade edilerek, müvekkil şirketin yürütmüş olduğu faaliyetlerin haksız rekabet hükümleri taşıdığı, kendi şirketinin logo ve ismi ile aynı bir isim türetildiği, söz konusu eylemlerin durdurulması gerektiği yönünde huzurdaki davanın açıldığını, ancak müvekkil şirketin, … San. ve Tic. A.Ş.’nin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26. maddesindeki özel yetki ile kurulan, sermayesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait özel hükümlere tabi olan bir kamu iştiraki olup, … kararı ile yükümlü olduğu görevleri yerine getirdiğini, davacı tarafından, birebir aynı talepli davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde ikame edildiğinden derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafından, araçlarına çok benzer taşıtlarla faaliyet gösterildiği, haksız rekabet ve tescilli markasına tecavüz oluşturduğu iddiası ile huzurdaki davanın ikame edildiğini, ancak birebir aynı talepli ve aynı tarafların bulunduğu davanın, davacı tarafından 14/01/2022 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esasla ikame edildiğini, Mahkemeden, işbu dosyanın celbini talep ettiğini, zira … Esaslı dosyada bulunan dava dilekçesi incelendiğinde; huzurda görülmekte olan davada sunulan dava dilekçesi ile birebir aynı talep ve iddialara sahip olduğunun görüleceğini, bununla birlikte, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/02/2022 tarihli kararında; “Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,” şeklinde karar verildiğini, bu kararın dahi, esasen her iki davanın aynı talep ve nitelikte olduğunu ispatlar şekilde olduğunu, davacının, kendi taşıtları ile müvekkili şirketin taşıtlarının benzediği iddiasının yersiz olup, davacının markası ve tasarımının ayırt edici özelliğe sahip olmayan nitelikte olduğunu, davacının “…” markasının bir üçüncü kişiye ait olduğu iddiasının tamamen kötü niyetli olduğunu, davacının, diğer davalı … ile akdettiği sözleşme uyarınca edinmiş olduğu haklarının 31.12.2021 tarihinde sona ermiş olup, ilgili “HAT” üzerinde herhangi bir faaliyet hakkının bulunmadığını, davacının hâlihazırda ilgili hatları işletme ve gelir elde etme imkanı bulunmadığından haksız rekabet hükümlerinin uygulanma alanının bulunmadığını, müvekkili şirketin, bir belediye iştiraki olup … … kararı kapsamında ilgili hat için yetkilendirildiğini, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilmiş ve sona ermiş olan sözleşme ile bir bağlantısının bulunmadığını, davacının ihtiyati tedbir taleplerinin yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, neticeten: açıkladıkları ve mahkeme tarafından re’sen tespit edilecek hususlar doğrultusunda, fazlaya ilişkin her nevi talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle HMK’nın 114/1-ı maddesi yönünden incelenerek usulden reddine, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
28/04/2023 tarihli bilirkişi kurul raporunda özetle: TPMK nezdinde ….sınıfta 2022/… numaralı “…”, …sınıfta … numaralı “…” ve 38.sınıfta 2013/… numaralı “… İSTANBUL” markaların; davacı … ANONİM ŞİRKETİ adına tescilli olduğu, davalı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin ise, 2022/… numaralı “… …” numaralı markanın …. sınıflarda tescili için 02.02.2022 tarihinde TPMK’ya başvurduğu, tescil sürecinin henüz sonuçlanmadığı, davacının; yukarıda listelenen 2 markasının yalnızca …. sınıfta Radyo ve televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetlerine yönelik tescilli olduğu, bu bakımdan aynı veya benzer mal ve hizmetlerin söz konusu olmadığı, …. sınıfta eğlence hizmetlerinde tescili bulunan 2022/… numaralı “…” markası açısından ancak benzer hizmetler söz konusu olabileceği ancak davalının kullandığı “… …” markasında esas unsurun “…” ibareleri olduğu görülmekle, bu ibareler ile davacının markası “…” arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak bir benzerlik bulunmadığı, davacı tarafından iddia olunan benzerliklerin ise dünyanın bir çok ülkesinde turistik yolcu araçları bakımından ortak unsurlar olduğu, marka açısından ayırt ediciliği olmadığı anlaşılmakta olup, tarafların markaları arasında karıştırılma ihtimali olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalıların eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, ref’i, men’i, davacının tescilli markasının kullanıldığı tabelaların, duraklarda ve otobüsler üzerindeki ibarelerin sökülmesi, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılması, …, … ve saire internet sitelerinde bilet satışı ve reklamlara dair tanıtıcı sayfalara erişimin engellenmesi ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nın 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK hükümleri, TPMK kayıtları, mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde ….sınıfta 2022/… numaralı “…”, …. sınıfta … numaralı “…” ve …. sınıfta 2013/… numaralı “… İSTANBUL” markaların; davacı … ANONİM ŞİRKETİ adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin ise, 2022/… numaralı “… …” markanın …. sınıflarda tescili için 02/02/2022 tarihinde TPMK’ya başvurduğu, tescil sürecinin henüz sonuçlanmadığı anlaşılmıştır.
Davacının; 2022/… numaralı “…” ve … numaralı “…” markasının yalnızca …. sınıfta Radyo ve Televizyon Yayın Hizmetleri, Haberleşme Hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetlerine yönelik tescilli olduğu, bu bakımdan aynı veya benzer mal ve hizmetlerin söz konusu olmadığı, …. sınıfta eğlence hizmetlerinde tescilli 2022/… numaralı “…” markası açısından ancak benzer hizmetler söz konusu olabileceği, davalı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin kullandığı “… …” markasında; esas unsurun “…” ibaresi olduğu, bu ibareler ile davacının “…” ibareli markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak bir benzerlik bulunmadığı, davacının iddia ettiği benzerliklerin ise dünyanın bir çok ülkesinde turistik yolcu araçları bakımından ortak unsurlar olduğu, marka açısından ayırt ediciliği olmadığı, bu nedenle davalı kullanımlarının markaya tecavüz teşkil etmediği kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-269,85 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2023

Katip Hakim
e-imzalıdır e-imzalıdır