Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/54 E. 2023/167 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/54
KARAR NO : 2023/167

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle: TPMK nezdinde … numarası ile adına tescil edilen “…” markasını, davalı şirketin “…” olarak bedelini ödemeden kullandığını, davalı tarafından izinsiz kullanımın men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, dava değerinin tespit edilerek tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin … A.Ş. ticari unvanına sahip ancak tanınmış, bilinen, yaygın, dağıtım ve pazarlama ağına sahip, sürekli olarak yazılı ve görsel (TV-RADYO-BASILI YAYINLAR) medyada tanıtım ve reklamları yapılan … adı/markası, halk arasında ve sektörde bilinen, tanınan bu marka ön plana çıkarılarak “…” olarak tarif edilen konsepte 2008 yılında kurulmuş olmasına rağmen, halen Türkiye çapında 46.000 aşkın çalışanı, 43 bölge müdürlüğü ve 10.000 aşkın mağazası ile hızla büyüyen ülkemizin tamamında faaliyette bulunan, kendi adına tescilli yüzlerce markası ve yanında ulusal çapta bilinen 3. kişi firma ürün/ markaları ile müşterilerine, uygun fiyatlarla ve düşük maliyette kaliteli gıda ve tüketim malzemeleri sunma amacı güden nitelikli, sektörde tanınan, saygin bir perakende satış firması olduğunu, müvekkilinin, Türkiye’nin 81 ilinde, 914 ilçesinde ve 9000’den fazla satış noktası ile faaliyette bulunmakta olup, yaygınlığı, sektör ve tüketiciler arasında bilinirliği, perakende sektöründeki yeri dikkate alındığında; markasının yaygın, tanınmış olduğunu ve TPMK nezdinde de T/03083 numarası ile tanınmış marka olarak tescil edildiğinin görüleceğini, müvekkilinin ticari unvanınrın “…” olup, dava dilekçesinde müvekkilinin “…A.Ş.” olarak gösterilmesi karşısında husumet itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinin HMK’nın 194. maddesinde hüküm altına alınmış iddiaları somutlaştırma yükümlülüğünün gereklerini haiz olmadığını, öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini, arabuluculuk dava şartı tamamlanmadan maddi tazminat talepli davanın açıldığını, birbiriyle irtibatı olmayan davalılar aleyhine açılan davaların ayrılması gerektiğini, davacının; herhangi bir ayırt ediciliği bulunmayan ve hangi amaçla dahi kullanıldığı belli olmayan markasını kullandığını ispat etmesi gerektiğini, davacının markasını kullandığını ispat etmedikçe tescilden doğan haklarından faydalanamayacağını, davaya mesnet olarak gösterilen tescilli “…” ibareli marka ile müvekkilinin kullandığı “…” ibareli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını, itiraza mesnet gösterilen “…” ibareli markanın davaya konu ibare ile hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, markalar arasında değerlendirme yapılırken bütüncül bir değerlendirme yapılması gerektiğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbirlerine benzerliklerinin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin kullandığı … ibaresiyle davacının markasını olan “…” arasında benzer olarak algılanabilecek tek unsurun “…” kelimeleri olduğunu, bu kelimelerin herhangi bir ayırt ediciliğinin olmadığını söz öbekleri parçalanarak incelendiğinde de herhangi bir anlam ifade etmediğini ve esas unsur olmadığını, tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açmayacağını,… ibaresinin genel kullanımın yaygın olduğu ve ayırt edici özelliğinin düşük olduğunu, davacının slogan markası için 08/10/2020 tarihinde başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin ise ilgili ifadeyi reklamlarında uzun süredir kullandığını, örnek olarak 08/07/2020 tarihli reklam videosunun dosyada yer aldığını, ilgili ifadeyi pazarlama faaliyeti kapsamında kullanmakta olduğunu, hali hazırda bu ifadenin kullanımının devam etmediğini, her ne kadar ibareler benzer olmasa da müvekkilinin marka üzerinde başvurudan önceki kullanım sebebiyle öncelik hakkının bulunduğunu ve gerçek hak sahibi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 2021/442 E. sayılı davasının 28/03/2022 tarihli duruşmasında: Davalı …A.Ş. aleyhine açılan davanın bu davadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılmasına karar verilmiş, davalı … A.Ş. yönünden dava tefrik edilerek Mahkememizin 2022/54 E. sırasına kaydı yapılmıştır.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
10/04/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının tescilli markası ile davalının kullanımı bütünsel açıdan karşılaştırıldığında, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmadığı kanaatlerine ulaşıldığı, her türlü hukuki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, men’i ve ref’i ne ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nın 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK hükümleri, TPMK kayıtları, bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: TPMK nezdinde … numaralı “…” markasının … sınıfta davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Davacı 29/11/2013 tarihli e-mail ile … Firmasına “…”nu göndermiş, bu e-mailde; “…” ve “…” ibarelerinin olduğu görülmüş, … Firması tarafından bu e-mail’e dönüş yapıldığına dair delil sunulmamıştır.
Davacının … tescil numaralı “…” ibareli markası ile davalının “…” kullanımı incelendiğinde: “…” kelimeleri açısından benzerlik olduğu, bunun dışında davacının markasında “…” ve davalının “…” ibaresinin renk kullanımı ve çerçeve ile farklılaştığı görülmüştür.
Davacının markasının; “…” şeklinde olduğu, Google’da “bu fiyata bu” şeklinde arama yapıldığında; 289.000 sonuç çıktığı, yaygın olarak bir kalıp şeklinde kullanıldığı, bu bakımdan zayıf marka olduğu ve davalının kullanımı ile bütünsel açıdan karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olduğu, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmadığı, bu nedenle marka hakkına tecavüz durumunun söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 189,15 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 345/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve İstinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek sureti ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır