Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/129 E. 2022/126 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/129
KARAR NO : 2022/126

DAVA : 556 KHK – MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ, ALAN ADININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 23/03/2015
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Taraflar arasında 556 KHK – Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini, Alan Adının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketi olan …, … merkezli bilgisayar ve bilgisayar ile ilgili her türlü ürün ve hizmeti geliştiren, satışa sunan ve onaran 180 ülkede hizmet veren çok uluslu bir bilgisayar teknolojileri şirketi olduğunu ve günümüzde dünyanın en büyük üçüncü bilgisayar satıcısı konumunda bulunduğunu, yapmış olduğu iş ve üretimleri gereği çeşitli teknolojik terimleri zorunlu olarak ürünlerinde ve reklamlarında kullandığını ifadeyle, dava konusu markaların sektörde zorunlu olarak kullanılan teknolojik terimleri ifade etmesi sebebiyle ayırt edici nitelikten yoksun olduklarını bu nedenlerle 556 Sayılı KHK’nın 42/1-a ve 7 (a), (c) ve (d) maddeleri kapsamında hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı … Şirketi 28.01.2011 tarihinde …, …, … ve … ibarelerinin … sınıfta yer alan “bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuvarlarda kullanılan malzemeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) manyetik, optik veya pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar antenler, uydu antenler, yükselticiler bunların parçaları, otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para makineleri, makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar, birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları, koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar, gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları, elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları (elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Ütüler; elektrikli ve buharlı ütüler, pres ütüler. Trafikte kullarım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri ve cihazları. Elektrikli kaynak aparatları(kaynak elektrotları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya artıırıcı aletler ve cihazlar. Sinek ve haşaratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar. Binalar için otomatik kapılar, otomatik turnikeler, binalar ve araç kapıları için elektriklilelektronik veya uzaktan kumandalı açma- kapama tertibatı. Elektroliz ve galvaniz işleri için aparatlar; Anotlar, katotlar, mıknatıslar, dekoratif mıknatıslar” için tescil edilmeleri amacıyla Türk Patent Enstitüsü nezdinde başvuru yapmış olduğunu ve …, …, … ve …sayılı bu başvuruların tescil edilmelerine her nasılsa izin verildiğini, ancak söz konusu markaların genel anlamda kullanılan teknolojik terimler olması itibariyle, dava konusu markalar üzerinde kullanılacakları mallar için tanımlayıcı nitelikte olduklarımı, ayırt edici özelliklerinin bulunmadığını, ayrıca bu yöndeki tescil başvurularının kötü niyetli tescil başvuruları olduğunu, aynı sebeplerle …, …. … ve … alan adlarının da kapatılması gerektiğini, markaların iptal edilmesi halinde tr uzantılı alan adları tahsisinin de konusuz kalacağını, davalı … Şirketi, müvekkillerinin Türkiye’deki yetkili şirketine noter ihtarnamesi göndererek dava konusu markaların izinsiz kullanıldığı ve bu kullanımların kendi marka haklarına tecavüz ettiğinin iddia edildiğini, aynı ihtamame ile davalı şirket, muhatabın …, …, … ve … markalarının kullanımına derhal son vermesini, aksi taktirde cumhuriyet savcılığına suç duyurusu da dahil maddi ve manevi tazminatı da kapsayan hukuki ve cezai yollara başvuracağı tehdidinde bulunduğunu bu nedenle ve kamuya mal olmuş terimler olması sebebiyle markaların iptalini istemekte hukuki menfaatlerinin bulunduğunu, açıklanan tüm bu sebeplerle; … sayılı …, …sayılı …, … sayılı … ve … sayılı … marka tescillerinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı yan adına tescilli …, …, … ve … alan adlarının tahsisinin iptaline, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın haksız ve hukuki gerekçeden yoksun olduğunu, iddia edildiği gibi kötü niyetli bir tescil bulunmadığını, davacının zaten güçlü olan ticari menfaat ve etki alanını artırmak amacıyla haksız rekabet yaratacak şekilde markaların ve alan adlarının terkinini istediğini, anılan alan adlarının .com uzantıları ile dünya genelinde çeşitli firmalar tarafından kullanıldığını, kaldı ki davacı şirketin ekonomik gücünün dava konusu ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davacı şirketin markaları arasında da ciddi manada vasıf ve nitelik bildiren markaların bulunduğunu, örneğin “…”, “…” markalarının davacı adına tescilli olduğunu, bu tür tescillerin sektörde olağan olduğunu, bazı sözcüklerin Türkçe karşılıklarına bakarak her türlü markanın hükümsüz kılınabileceğini, müvekkili adına tescilli markaların sadece kelimeden ibaret olmayıp şirketin kurumsal kimliğini yansıtır şekilde logo + şekil ile birlikte tescil edildiğini, marka tescilinde logoların daha fazla ayırt edicilik nitelik taşıdığı hususunun genel kabul gördüğünü ve bu şekilde algılandıklarını, ayırt edici nitelik kazandıklarını, müvekkilinin de markayı tescil edildiği şekilde kullandığını, ayırt edicilik açısından markanın bütününün önemli olduğunu, sözcüklerden bir tanesinin ayırt edici güce sahip olmamasının öneminin bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2015/63 E. 2017/123 K. ve 11/07/2017 tarihli kararı ile:”…1-Davanın kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın … sınıfta tescilli olduğu “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil, ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve labaratuvarlarda kullanılan malzemeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (Reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) manyetik, optik veya tozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, otomatik satış makinaları, bilet otomatları, nakit para çekme makinaları, Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar, birim zamandaki tüketim miktarı ölçen sayaçlar ve zaman ayarlacıları, radarlar, deniz altı radarları, (sonerler), gece görüşü sağlayıcı ve arttırıcı aletler ve cihazlar” emtiaları yönünden,
Davalı adına tescilli …sayılı “…” ibareli markanın tescilli olduğu … sınıfta “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil, ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve labaratuvarlarda kullanılan malzemeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (Reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) manyetik, optik veya tozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, otomatik satış makinaları, bilet otomatları, nakit para çekme makinaları, Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar, birim zamandaki tüketim miktarı ölçen sayaçlar ve zaman ayarlacıları, radarlar, deniz altı radarları, (sonerler), gece görüşü sağlayıcı ve arttırıcı aletler ve cihazlar” emtiaları yönünden,
Davalı adına tescilli … sayılı “…+şekil” ibareli markanın tescilli olduğu …. sınıfta “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil, ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve labaratuvarlarda kullanılan malzemeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (Reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) manyetik, optik veya tozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, otomatik satış makinaları, bilet otomatları, nakit para çekme makinaları, Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar, birim zamandaki tüketim miktarı ölçen sayaçlar ve zaman ayarlacıları, radarlar, deniz altı radarları, (sonerler), gece görüşü sağlayıcı ve arttırıcı aletler ve cihazlar” emtiaları yönünden,
Davalı adına tescilli… sayılı “…+şekil” ibareli markanın tescilli olduğu … sınıfta “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil, ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve labaratuvarlarda kullanılan malzemeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (Reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) manyetik, optik veya tozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, otomatik satış makinaları, bilet otomatları, nakit para çekme makinaları, Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar, birim zamandaki tüketim miktarı ölçen sayaçlar ve zaman ayarlacıları, radarlar, deniz altı radarları, (sonerler), gece görüşü sağlayıcı ve arttırıcı aletler ve cihazlar” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davalı markalarının tescilli olduğu diğer sınıflar yönünden hükümsüzlük talebinin ve davalı adına tescilli …t.com.tr …, …, … alan adlarının iptali ve sicilden terkinine yönelik talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekili, karara karşı İSTİNAF yasa yoluna başvurmuştur.
BAM 16 HD’nin 2017/5329 E. 2020/1558 K. ve 02/10/2022 tarihli ilamı ile: Davalı vekilinin İSTANAF isteminin, esastan reddine karar verilmiştir.
Anılan kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 11 HD’nin 2020/8134 E. ve 2022/3256 K. 21/04/2022 tarihli ilamı ile:”… Dava, davalıya ait dört markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, 9. sınıfta yer alan bir kısım mallar yönünden markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Markanın mutlak nedenle hükümsüzlüğü istemlerinde markaya konu işaretin sözcük, resim gibi birden fazla unsurunun bulunması halinde markaya konu unsurların her birinin tanımlayıcı veya ayırt edici olup olmadığının tek tek incelenmesi gerekir. Markaya ait unsurların bir kısmının ayırt edici olması, bir kısmının olmaması halinde ayırt edici olmayan tanımlayıcı kısmın marka korumasında etkisinin bulunmadığının kabulüyle özgün unsur bakımından ayırt ediciliğin varlığı halinde hükümsüzlük davasının reddi gerekir. Somut olayda bilirkişi heyetince … sınıftaki bazı mallar yönünden markanın tanımlayıcı olduğu, herkesin kullanımına açık işaretlerden oluştuğu belirtilmiştir. Ancak davalıya ait markaların iç içe geçmiş üçgenlerden oluştuğu göz önüne alındığında logosal şekil unsurunun ayırt edici nitelikte olduğunun kabulüyle davanın reddi gerekirken davanın kısmen kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli …, …, … ve …numaralı markaların ayırt edici niteliği olmadığı, bilgisayar sektöründe tanımlayıcı nitelikte olduğu, kötü niyetli tescil edildiği, herkesin kullanımında olan ibareler olduğu iddasına dayalı, markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile …, …, … ve … alan adlarının iptali istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de, davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nın 7/l (b) maddesinde; Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların kesinlikle tescil edilemeyeceği belirtilmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nın 8/1 maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri sayılmıştır:”Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir…”
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK’nın 9. maddesinde “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
556 sayılı KHK.nın 42. maddesinde hangi hallerde markanın hükümsüzlüğüne karar verilebileceği düzenlenmiştir:“Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:
a) 7 nci maddede sayılan haller. (Ancak 7 nci maddenin (ı) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın ” tescil tarihinden itibaren ” 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir.)
b) 8 inci maddede sayılan haller. (Ancak, 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde açılan davada önceki hak sahibi koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasını kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni sayılmaz.) ‘şeklinde belirtilmiştir.
Tescil, marka hakkı bakımından kurucu etkiye sahiptir. Tescil ilkesi uyarınca, herhangi bir markayı ilk defa tescil ettiren kişi marka hakkına sahip olur. Ancak, tescil ilkesi çok katı bir biçimde benimsenmemiş, gerçek hak sahipliğine de belirli bir koruma sağlanmıştır.
Tescil ile birlikte marka hakkı sahibi, marka üzerinde mutlak hakka sahip olur. Marka sahibi; Markasının başkaları tarafından kullanılmasının önlenmesini talep edebilir, işaretin ticaret alanında kullanılması yasaklanabilir, marka hakkına tecavüz edildiği takdirde zararının tazmini dâhil çeşitli taleplerde bulunabilir. Marka sahibinin hakları tescil ile birlikte doğsa da, haklar üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayımı tarihiyle hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller için, başvuru sahibi tazminat davası açabilir. Bu durumda mahkeme, tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
Marka sahibine tescille sağlanan koruma, çeşitli sebeplerle sona erebilir. Bu sebepler arasında markanın hükümsüzlüğüne veya iptaline karar verilmesi halleri de yer almaktadır. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede markanın geçersiz kılınması için yalnızca hükümsüzlük hâllerine yer verilmiş olup. Mahkeme tarafından verilen hükümsüzlük kararı kural olarak geçmişe etkilidir, kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış kabul edilir.
Hukukumuzda kötüniyetli marka tescilinin tanımı yapılmamıştır veya kötüniyetli marka tesciline örnek oluşturabilecek durumlar gösterilmemiştir. Bu durumda, kötü niyetli marka tescilinin neyi ifade ettiğini belirlemek öğreti ve yargı organlarına bırakılmıştır. Kötüniyet kavramı, dürüstlük kuralı ile yakın ilişki içerisindedir. Dürüstlük kuralı uyarınca bir kimseden davranışlarında dürüst, namuslu ve makul olması beklenir. Dürüstlük kuralı ile ilgili olarak Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi gereğince “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” Dürüstlük kuralına aykırı davranış ise hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eder. Kötüniyetli marka tescili durumunda dürüst, namuslu olmayan bir davranış, bir işaretin marka olarak tescil ettirilmesi hakkının kötüye kullanımı mevcuttur. Marka sahibi, esasında kendisine tanınmış tescil imkânını ve sağlanan korumayı amaca aykırı kullanmış olmaktadır. Bir hakkın amaca aykırı kullanılması, hakkın kötüye kullanıldığını gösterir. Marka tescili ile kişilere tescilsiz markalardan daha avantajlı, tekelci haklar içeren koruma sağlanır. Sağlanan koruma ise tescille doğmaktadır. Ancak, yalnızca tescil şartına bağlı olarak koruma sağlamak doğru değildir. Temel bir hukuk ilkesi olan dürüst davranma, markanın tescil edilmesinde de genel bir sınır teşkil etmektedir. Bu doğrultuda da; hukuki düzenlemelerde kötüniyetli tescil başvurusu itiraz nedeni, kötüniyetli tescil ise hükümsüzlük nedeni olarak yer almaktadır.
Yargıtay 11 HD’nin 2020/8134 E. ve 2022/3256 K. 21/04/2022 tarihli ilamında belirtildiği üzere, Dava: TPMK nezdinde davalı şirket adına tescilli 2011/07521, 2011/07546, 2011/07534 ve 2011/07527 numaralı markaların hükümsüzlüğü ve alan adının iptaline ilişkindir.
Markanın mutlak nedenle hükümsüzlüğü istemlerinde; markaya konu işaretin sözcük, resim gibi birden fazla unsurunun bulunması halinde markaya konu unsurların her birinin, tanımlayıcı veya ayırt edici olup olmadığının tek tek incelenmesi gerekir. Markaya ait unsurların bir kısmının ayırt edici olması, bir kısmının olmaması halinde ayırt edici olmayan tanımlayıcı kısmın marka korumasında etkisinin bulunmadığının kabulüyle, özgün unsur bakımından ayırt ediciliğin varlığı halinde hükümsüzlük davasının reddi gerekir.
Davalı şirket adına tescilli markaların; iç içe geçmiş üçgenlerden oluştuğu göz önüne alındığında, logosal şekil unsurunun ayırt edici nitelikte olduğu kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL ilam harcından, peşin alınan harcın mahsubu ile eksik 53,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 1.052,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır