Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/99 E. 2022/116 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/99
KARAR NO : 2022/116

DAVA : MARKA HAKKINA TECAVÜZ – HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı ile İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/11/2021 tarihi itibariyle faaliyete geçirilmesine, İstanbul 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin 2017/675 E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/99 E. sırasına kaydı yapılmakla, Marka Hakkına Tecavüz – Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketlerin, kozmetik ve parfüm sektöründe dünyada önde gelen firmalar olduğunu, tüm kullanım hakları müvekkillerine ait olan “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… ”, …” esas unsur/ana markaları ve sözcük ve/veya şekil alt markaları altında üretilen markaların, yoğun reklam ve tanıtım ile bugün dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’de parfüm ve kozmetik alanında tanınmış hale geldiğini, davalıların müvekkillerinin markalarını, ambalaj şekil ve dizayn özelliklerini ve ürünlerin sunuluş biçimlerini çeşitli yol ve şekillerle taklit edip iltibas yaratarak müvekkili şirketlerin marka haklarına ve ticaret unvanlarına tecavüz ettiklerini ve haksız rekabet yaratıklarını, müvekkillerine gelen şikayetlerle https://… alan adlı internet sitesi üzerinden müvekkillerine ait tescilli markaları ihtiva eden çok sayıda taklit parfüm ürün satışının yapıldığının tespit edildiğini, satılan sahte ürünlerin insan sağlığı için de tehlikeli olduğunu, yapılan taklit ürün satışları ile marka haklana tecavüz suçunun işlendiğini hem de tüketicilerin aldatıldığını, bu nedenlerle … 1. Fikri ve Sınni Haklar Mahkemesi’nin … D.İş dosyası ile talep edilen incelemede ürünlerin taklit olduğu ve marka tecavüzünün bulunduğunun tespit edildiğini, yapılan sahte satışlarla müvekkillerinin itibarının zedelendiğini, bu siteler ile doğrudan bağlantılı … sayfasının da tespit edildiğini, ayrıca bu sayfanın … wep sitesiyle bağlantılı olduğunun tespit edildiğini, bu sitenin içeriğinin https://… site içeriği ile benzer olduğunu, iletişim bilgilerinin de aynı olduğunu, bu siteler arasındaki bağlantının … D.iş sayılı dosyada da tespit edildiğini, … alan adına erişimin engellenmesine dair … 1. Fikri ve Sınat Haklar Mahkemesi … D.iş dosyasında verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının devamına, … ve http…. alan adlarına erişimin tedbiren yargılama sona erinceye dek engellenmesine, müvekkili şirketler adına tescili “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” sözcük ve şekil markaları ile açıkça iltibas yaratan veya aynı/benzer ibareleri ihtiva eden ürünleri …, … ve http://… isimli internet siteleri ve diğer şekillerde satışını gerçekleştirmek, dağıtmak, piyasaya arz etmek ve benzeri şeklindeki haksız fiillerinin tespitini, davalılar tarafından yapılan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, ref’ini ve men’ini, yapılan tespitler neticesinde müvekkili şirketlere ait “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” markalarını içeren ürünlerin ilgili internet sitelerinden satış ve dağıtımlarının yasaklanmasını, “…”, “…” ve “http….” alan adlarına erişimin engellenmesine, mümkün olmaması halinde müvekkillerine ait markaların bu sitelerin içeriğinden çıkartılmasına, müvekkillerine ait markları taşıyan ürünlerin üretilmesine, kullanılmasına, satışa sunulmasına, satışa arzının önlenmesine, ticari amaçla bulundukları her yerden toplatılmasına, el konulmasına ve imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın kargo işi yaptığını, müvekkilinin doğrudan satış yapmadığını, satış yapan firmaların mallarının lojistik işlerini yaptığını, ilgili firmadan sipariş vererek müşteri İstanbul içinde yaşıyorsa malı kendi elemanları ile testim ettiğini ve ücretini tahsil ettiğini, ancak müşteri İstanbul dışında ise anlaşmalı olduğu yurt çapında hizmet veren kargo firmaları ile malı teslim ettiği ve malın bedelini tahsil ettiğini, müvekkili …’ın büyük kargo firmaları ile yüksek miktarda taşıma yaptığından indirimli ücret alma hakkı bulunduğunu ve bu hakkını kendi müşterileri aracılığı ile kullandırttığını, nasıl ki lojistik hizmeti sunan … Kargo, … Kargo gibi firmalar satılan malın taklit olmasından sorumlu değilse müvekkilinin de sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin malın bedelini tahsil ettikten sonra satıcı ile imzaladığı sözleşmeye göre taşıma hizmet bedelini aldığını ve malın bedelini ilgili firmanın hesabına geçtiğini (buna ilişkin dekontları dilekçe ekinde sunduklarını) müvekkilinin Mahkemede taklit olduğu iddia edilen ürünlerin satıcısı olmadığını, davaya konu taklit malları satan kişinin … olduğunu, …’ın internet üzerinden doğrudan satış yaptığını ve müvekkili ile yaptığı sözleşmeye istinaden mallarını müşterilere müvekkili aracılığıyla ulaştırdığını, müvekkilinin müşterilerle hiçbir şekilde muhatap olmadığını, müşterinin firmadan sipariş verdiğini ve siparişe konu ürünün kapalı kutu halinde müvekkiline iletildiğini, müvekkilinin gönderilen malın sahte olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin taşıdığı kargo başına ücret aldığını, müvekkiline karşı açılan davanın husumet yönünden reddini talep etmiştir.
Davalı …ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin üst düzey alan adı kayıt operatörü olup, Türkiye’nin ilk profesyonel alan adı kayıt operatörü şeklinde tanımlanabileceğini, müvekkilinin müşterilerine verdiği hiçbir hizmet bakımından içerik sağlayıcısı olmadığını, müvekkilinin servis sağlayıcılar ve büyük ölçekli kullanıcılar için alan adı kayıt platformu olduğunu; müvekkilinin alan adı servisleri sunmak isteyen kurumlar, internet servis sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ya da büyük ölçekli bireysel kullanıcılar için oluşturulmuş gelişmiş alan adı kayıt ve yönetim platformu olduğunu; müvekkilinin nihai kullanıcı bakımından servis sağlayıcılık veyahut alan adı kayıt hizmeti vermeyip bayileri aracılığıyla bu tip hizmetlerin nihai kullanıcıya ulaşmasını sağladığını, müvekkili şirketin içerik sağlayıcı olmadığından hiçbir şekilde sorumluluğuna gidilemeyeceğini, nitekim 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda da bu hususun açıkça düzenlendiğini, anılan kanunda müvekkili şirketin içerikten sorumlu olmadığının açıkça bildirilmiş olmasına karşın davacı yanın bu davayı müvekkili firmaya yöneltme imkanının hukuken bulunmadığını, müvekkili şirketin yer sağlayıcı olduğundan dava konusu internet sitelerinin içeriklerinden hukuken sorumlu tutulmasının söz konusu olamayacağını, davacılar tarafından bu davanın müvekkiline yöneltilmiş olmasının mümkün olmadığını, buna rağmen davacıların kanun hükümlerini göz ardı etmek suretiyle bu davayı müvekkilinin aleyhine ikame etmiş olduğunu, müvekkili şirketin bu davada taraf ehliyeli olmadığından pasif husumet yokluğu sebebi ile davanın müvekkili bakımından reddine karar verilmesini tatep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 1.FSHHM’NİN 2018/462 ESAS (ÖNCEKİ İSTANBUL 2.FSHHM’NİN 2018/407 E.) SAYILI DAVADA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketlerin tescilli tanınmış markaları ile açıkça iltibas yaratan ibareleri ihtiva eden ürünleri …, … ve … internet siteleri ve diğer şekillerde satışını gerçekleştirmek, dağıtmak, piyasaya arz etmeye çalışmak suretiyle davalı fiillerinin ayrı ayrı haksız olduğunun hükmen tespitini, marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, müvekkili şirketlerin kullandığı ve tanıttığı markalarından faydalanma haklarına, tecavüzlerinin ref ve men’ine, haksız rekabetlerinin ayrı ayrı tespit ve men’ine, müvekkili şirketlere ait markaların davalıların bahse konu internet sitelerine de erişimin engellenmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili … ile … arasında hiçbir zaman bir sözleşme olmadığını, müvekkilinin iddia edilen tarihlerde market işletmeciliği yaptığını, … ile müvekkili …’ın kuzen olduklarını ve aralarında para alışverişi dışında ticari bir ilişki olmadığını, dosyaya sunulmuş olan dekont ve sair evrakların da bu meyanda düzenlenmiş olup açıklama kısmındaki ibarelerin bilgileri dışında olduğunu, davalı …’ın müvekkili ile aralarında zaman içinde ortaya çıkan anlaşmazlık ve husumet sebebi ile böyle bir iddia atıldığını düşündüklerini, müvekkili …’ın iddia edilen tarihlerde market işletmeciliği yapmakta olup kozmetik ve parfümeri sektörü ile hiçbir zaman işi olmadığını, bu sebeple davaya dahil edilişi ve husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili … hakkında sunulmuş olan belgelerin de iddia edilen olaylarla hiçbir ilgisi bulunmadığını, davalı …’ın kendi kusur ve sorumluluğunda olan eylemleri ile ilgili olarak aralarındaki husumetten dolayı müvekkili …’ı davaya dahil etmeye çalıştığını ve … ile samimi bir arkadaşlıktan öte bir ilişkisi olmayan diğer müvekkili …’i de yine kendi kusuruna ortak etme çabası içine girmiş olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğinden hiçbir dayanağı olmayan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
… 1. FSHHM’nin … E. sayılı davasında 23/10/2018 tarihli duruşmanın 7 numaralı ara kararında: “… Mahkememiz dosyası ile birleştirilen 2. FSHHM nin 2018/407 esas sayılı dosyasının iş bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydına, bu dosyada belirlenecek eses üzerinden dilekçe teatilerinin tamamlanmasından sonra birleştirme hususunun tekrar değerlendilecebliecğine, bu aşamada huzurdaki davada tahkikat aşamasına geçilmiş olması, birleşen dosyada ön inceleme yapılmadan birleştirme kararı verildiğinden işbu dosyadan tefrik edilerek birleşen dosyanın ayrı esasa kaydına …” şeklinde karar verilmiştir.
BİRLEŞEN 2. FSHHM’NİN 2018/407 E. SAYILI DAVASI;
TEFRİK KARARI SONRASINDA İSTANBUL 1. FSHHM’NİN 2018/462 E. SIRASINA KAYDEDİLMİŞ, 2018/462 E. 2019/289 K. ve 19/06/2019 TARİHLİ KARAR İLE:”…1- Mahkememizin 2018/462 esas sayılı dava dosyası ile İstanbul 1 nolu FSHHM’nin 2017/675 esas nolu dava dosyaları arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması,biri hakkında verilecek hükmün diğer dava dosyasınıda etkileyecek olması nedeniyle HMK 166/1 MADDE GEREĞİNCE her iki dava dosyasının BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememizin 2018/462 esas sayılı dava dosyasının esasının kapatılarak,yargılamaya birleşme kararı verilen İstanbul 1 nolu fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinin 2017/675 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine, işbu dava dosyamızın kesinleşme işlemi sonrasında birleştirme kararı verilen Mahkememizin 2017/675 esas sayılı dosyası içine konulmasına…” gerekçesi ile BU DAVAYLA (ÖNCEKİ İSTANBUL 1. FSHHM ‘NİN 2017/675 E. ) BİRLEŞMİŞTİR.
İstanbul (kapatılan) 3.FSHHM’nin 2017/66 D.İş sayılı dosyası fiziken dosya arasına alınmış, TPMK kayıtları istenmiş ve HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
09/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: …, …, … alan adlı web siteleri üzerinde yapılan teknik inceleme, dosyada var olan deliller ve … 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi … D. İŞ Dosyasından yapılmış olan tespitler neticesinde; …, …, … alan adlı internet sitelerinden satışı yapılan ve marka görsellerine yer verilen parfümlerin orijinal olmadığı, taklit ürün satışı yapılması yanısıra orijinal ürün görsellerine ve marka görsellerine de web sitesinde yer verildiği, web sitelerinde marka görsellerinin bire bir aynılarının ve benzerlerinin kullanılması sureti ile marka hakkına tecavüz eyleminin gerçekleştirildiği, davalı … Tic. Ltd. Şti. somut olayda yer sağlayıcı olup davaya konu eylemlerden dolayı bu davalıyı sorumlu tutmanın mümkün olmayacağı, davaya konu eylemler ve dosyada mevcut delil ve bilgilerden … – … firmasının … ve diğer davalıların eylemlerine iştirak ettiğine dair değerlendirme yapabilecek dosyada yeterli delil ve bilgi bulunmadığı, diğer davalılar …, … ve … aleyhinde dosyada bulunan delil ve bilgilere yukarıda yer verilmiş olmakla hukuki açıdan sorumluluklarının değerlendirmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
10/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: …, …, … alan adlı web siteleri üzerinde yapılan teknik inceleme, dosyada var olan deliller ve … 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi … D. İŞ dosyasından yapılmış olan tespitler neticesinde …, …, … alan adlı internet sitelerinden satışı yapılan ve marka görsellerine yer verilen parfümlerin orijinal olmadığı, taklit ürün satışı yapılması yanı sıra orijinal ürün görsellerine ve marka görsellerine de web sitesinde yer verildiği, web sitelerinde marka görsellerinin bire bir aynılarının ve benzerlerinin kullanılması sureti ile marka hakkına tecavüz eyleminin gerçekleştirildiği, davalı … Tic. Ltd. Şti. somut olayda yer sağlayıcı olup davaya konu eylemlerden dolayı bu davalıyı sorumlu tutmanın mümkün olmayacağı, davaya konu eylemler ve dosyada mevcut delil ve bilgilerden …firmasının … ve diğer davalıların eylemlerine iştirak ettiğine dair değerlendirme yapabilecek dosyada yeterli delil ve bilgi bulunmadığı, diğer davalılar …, … ve … aleyhinde dosyada bulunan delil ve bilgilere ayrıntılı olarak kök raporda yer verilmiş olmakla hukuki açıdan sorumluluklarının değerlendirmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
29/06/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: http://…/,http://…/,https://…/ isimli internet sitelerine ilişkin geçmiş sürümleri üzerinde yapılan incelemede davaya konu “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”,“…” markalarının kullanımlarının olduğu tespit edilmiş olup, “… ve“…” markalarının kullanımına rastlanmadığı, …, … ve … isimli intemet sitelerinde “…” telefon numarasının iletişim bilgisi olarak belirtildiğinin görüldüğü, söz konusu 3 internet sitesinin faaliyet alanları benzerliği ile birlikte ortak iletişim adresi belirtilmesi yönü ile de bir biri ile ilintili oldukları sonucuna ulaşıldığı, … adresli Facebook sosyal medya internet sitesinin mevcut durumda kapalı konumda olduğu, içeriklerine erişilebilir vaziyette olmadığı görülmüş, bu intemet adresi üzerinde inceleme gerçekleştirilemediği, internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunun 5. maddesindeki “Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir” hükmü uyarınca, dava konusu olayda … Ltd. Şti’ni davaya konu olaylarla ilgili sorumlu olmadığının değerlendirildiği, alan adı sağlayıcı şirket … A.Ş. tarafından beyan dilekçesi ekinde sunulan … … ve … alan adları sahipliğine ilişkin belgede söz konusu alan adlarının sahibinin … sistem kayıtlarında “…” müşteri numarası ile adlandırıldığı, aları adlarının sahibi olarak 21.11.2015 tarihinde ilk olarak kayıt edilirken “…” olarak belirtildiği, sonrasında 01.12.2015 tarihinde ise müşteri adının “…” olarak değiştirildiği, davaya dayanak yapılan … tescil nunaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, 2… tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı şekil markası, … tescil numaralı şekil markası, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı şekil markası, … tescil numaralı şekil markası, … tescil numaralı şekit markaları … sınıfta “parfüm” emtiası dahil olmak üzere muhtelif sınıflarda davacılar adına tescil edilmiş olduğu, dava konusu olan www,…, …, … alan adlı internet siteleri ve … adlı sosyal medya hesabında davaya dayanak yapılan markaları ihtiva eden taklit parfüm ürünlerinin internet yoluyla satışa arz edilmesi marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, mahkeme nezdinde, dava konusu eylemin davacıların marka hakkına tecavüz teşkil kanaatine varılacak oalursa, benzer markanın kullanılması suretiyle bir çıkar elde etmiş olmanın TTK 55/1/a/4. maddesi uyarınca davacıların emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, davalılar …, …,… ve …’in her birinin eylemi SMK’nın 29. maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, davalı gerçek kişilerin marka hakkına tecavüz eylemlerine iştirak ettikteri, ancak husumet yokluğundan davanın reddi talebini değerlendirmenin Mahkemenin yetkisinde olduğu, davalı …Ltd. Şti.’nin somut olayda yer sağlayıcı olduğu, dava dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra marka hakkına tecavüz sonuçlarını ortadan kaldıracak ara karar hilafına bir eylemde bulunulmamış olmakla, davaya kanu eylemlerden dolayı sorumluluğunun doğmayacağı kanaati hasıl olmakla beraber, husumet yokluğundan davanın reddi talebini değerlendirmenin Mahkemenin yetkisinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 29/06/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl Dava: Davalıların eylemenin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, “…”, “…” ve “…” alan adlarına erişimin engellenmesi, mütecaviz ürünlerin imhası ve hükmün ilanına ilişkindir.
Birleşen İstanbul 1.FSHHM’NİN 2018/462 Esas (İstanbul 2.FSHHM’NİN 2018/407 E.) sayılı Dava: Davalıların eylemenin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, “…”, “…” ve “….” alan adlarına erişimin engellenmesi, mütecaviz ürünlerin imhası ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.” Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden; “Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları, İstanbul (kapatılan) 3.FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası, Mahkememizce itibar edilen 29/06/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: http://…/, http://…/, https://…/ isimli internet sitelerinin geçmiş sürümleri üzerinde yapılan incelemede davaya konu “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”,“…” markaların kullanıldığının tespit edildiği, “…” ve “…” markalarının kullanımına rastlanmadığı, …, … ve … isimli internet sitelerinin faaliyet alanları benzerliği, birlikte ortak iletişim adresi belirtilmesi nedeniyle bir biri ile ilintili oldukları sonucuna varıldığı, … adresli Facebook sosyal medya internet sitesinin mevcut durumda kapalı konumda olduğu, içeriklerine erişilebilir vaziyette olmadığı, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanunun 5. maddesindeki “Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir” hükmü uyarınca, davaya konu olayda … Ltd. Şti.’nin yer sağlayıcı olduğu, dava açılmadan önce davalı şirkete hukuka aykırı durumun bildirildiğine dair delil sunulmadığı, bu nedenle …. Ltd. Şti’nin sorumlu olmadığı kanaatine varıldığından, bu davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
ASIL DAVADA: Davacılar vekili, dava konusu … alan adlı internet sitesinden verilen ürün siparişinin göndericisi olması sebebiyle …’a husumet yöneltmiştir. Zira, dava konusu siparişler için düzenlenen kargo fişinde davalı … “gönderici” olarak belirtilmiş ve siparişi teslim alan kişi …’ya kapıda ödeme yapmıştır. Davalı … vekili ise müvekkilinin kargo işi yaptığını, gönderilen kargo paketlerinin içerikleri hakkında hir bilgisi olmadığını ve taklit ürün olup olmadığını bilemeyeceğini, müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili; husumet yokluğu iddiasını ispat etmek amacıyla müvekkilinin …’a yaptığı ödemeleri gösterir PTT işlem belgeleri ile banka dekontlarını, …’ın ürün gönderdiği müşterilerin listesini, … ile yaptığı yazışmaları delil olarak sunmuştur.
Davalı … vekili; müvekkilinin dava dışı … ile yaptığı 01.11.2016 tarihli kira sözleşmesini sunmuştur. Kira sözleşmesinde “işyeri” olarak kullanılacak yerin adresi “…” dur. Davalı …’ın tebligat adresi …”dur. Davalı … ‘nın (2018 yılındaki unvan değişikliği ile yeni unvanı “…” ticaret sicilinde kayıtlı işyeri adresi “…”dur. Bu duruma göre, …’ın tebiigat adresi ile davalı …’nın işyeri adresi aynıdır. Ayrıca, davalı … vekilinin sunduğu e- posta yazışmalarından … e-posta adresini kullandığı görülmektedir. Sunulan deliller; davalılar … ile … arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.
BİRLEŞEN DAVADA: Davalı … vekili pasif husumet yokluğu gerekçesiyle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… ile …’ın akraba oldukları, …’ın, kuzeni … ile aralarındaki sözleşme ilişkisine istinaden kendisine kargo hizmeti verdiğini beyan etmiştir.
Dosyaya bir sözleşme sunulmamış olsa da; hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi gereğince istisnalar hariç olmak üzere kural olarak hukuki bir ilişkinin yazılı sözleşme ile ortaya konması zaruri değildir. Davalı …, …’ın satış yaptığı ve kendisinin kargo hizmeti verdiğini belirttiği müşterilerin listesini dosyaya ibraz etmiştir. …’ın …’a düzenli para ödemelerini gösterir PTT işlem belgeleri ve banka dekontları taraflar arasındaki ticari ilişkiyi göstermektedir.
Ticari ilişki içinde oldukları açık olan davalı … ile davalı …’ın akraba oldukları göz önüne alındığında, birbirlerinin yaptığı işten haberdar olmadıkları beyanlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığından itibar edilmemiştir.
Davalı … vekili pasif husumet yokluğu nedeniyle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ın [email protected] e-posta adresinden davalı … ile yaptığı e-posta yazışmalarının konusu “22.06.2017 GÖNDERİLERİ HK” ve “…” şeklindeki e-posta yazışmalarda davalı …’ın “hilal çetinkaya isimli müşterinizin ürünü gelmemiştir. bilginize” beyanında bulunduğu ve davalı …’in “barkodları getirmeyin paketleri biz getireceğiz” ve “…’nin kullanıcı adı ve şifrelerini yollarmısınız kargo takip için” beyanlarında bulunduğu anlaşılmıştır.
Marka hakkına tecavüz fiilinin gerçekleşmesi için kusur şart değildir. Marka hakkına tecavüze ilişkin davalarda; zarar tazmini dışındaki istemlerde eylemi gerçekleştirenin kusuru aranmaz. Bu nedenle, SMK’nın 29.maddesined sayılan fiillerden birinin ika edilmiş olması marka hakkına tecavüz fiilinin gerçekleşmesi için yeterlidir. Buna göre, dava konusu ürünlerin satılması, dağıtılması, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarılması, ithal işlemine tabi tutulması, ihraç edilmesi, ticari amaçla elde bulundurulması veya bu ürüne dair sözleşme yapılması için öneride bulunulması marka tescilinden doğan haktarın ihlali kapsamındadır.
Açıklanan nedenlerle; davalılar …, …, … ve …’in eylemlerinin SMK’nın 29. maddesi uyarınca, davacıların marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varıldığından, men’ine ve ref’ine karar verilmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA: “…”, “…” ve “…” alan adlı internet sitelerine erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinde Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına, mütecaviz ürünlerin, üretilmesi, kullanılması, satışa sunulmasının önlenmesine, bulundukları her yerden toplatılmasına, mütecaviz ürünlere elkonularak masrafı davalılardan tahsil edilmek sureti ile imhasına, İstanbul (Kapatılan) 3. FSHHM’nin 2017/66 D.İş sayılı dosyasında verilen 25/09/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına, dava sonucunda davacıların haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaatleri bulunduğu gözetilerek karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, masrafın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVADA
1-Davalı … ŞTİ.’ne karşı açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı …’a karşı açılan davanın KABULÜNE,
Davalının eyleminin, davacıların marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve ref’ine,
“…”, “…” ve “…” alan adlı internet sitelerine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, karar kesinleştiğinde Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına,
Mütecaviz ürünlerin, üretilmesi, kullanılması, satışa sunulmasının önlenmesine, bulundukları her yerden toplatılmasına, mütecaviz ürünlere elkonularak masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile imhasına,
İstanbul (Kapatılan) 3. FSHHM’nin 2017/66 D.İş sayılı dosyasında verilen 25/09/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
3-80,70 TL ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davalı …’tan tahsiline,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
5-…ŞTİ. aleyhine açılan dava reddedildiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacıların yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 450,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti ile İstanbul (kapatılan) 3.FSHHM’nin 2017/66 D.İş sayılı dosyasında yapılan; 31,40 TL başvuru harcı, 51,70 TL peşin harç, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti ve 42,00 TL posta/tebligat giderinden oluşan toplam 5.453,90 TL yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA
1-Davanın kabulüne,
2-Davalıların eyleminin, davacıların marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve ref’ine
3-“…”, “…” ve “…” alan adlı internet sitelerine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, karar kesinleştiğinde Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına,
4-Mütecaviz ürünlerin, üretilmesi, kullanılması, satışa sunulmasının önlenmesine, bulundukları her yerden toplatılmasına, mütecaviz ürünlere elkonularak masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile imhasına,
5-İstanbul (Kapatılan) 3. FSHHM’nin 2017/66 D.İş sayılı dosyasında verilen 25/09/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
7-80,70 TL ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davalılardan tahsiline,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davacıların yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 507,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.578,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair asıl – birleşen davada davacılar vekili, asıl davada davalı … A.Ş vekili ile birleşen davada davalılar … ve … vekilinin yüzüne diğer davalıların/vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/09/2022

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır