Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/93 E. 2022/143 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/93
KARAR NO : 2022/143

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ- HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 25/08/2017
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz- Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkillinin … tescil numaralı … ibareli, … tescil numaralı … ibareli, … tescil numaralı … + şekil görselini içerdiğini, … tescil numaralı … + şekil görseli içerdiğini, … tescil numaralı … + şekil görseli içerdiğini, … tescil numaralı … + şekil görseli içerdiğini, … tescil numaralı … ibareli markaların marka hakkı sahibi olduğunu, müvekkillerinin … ibareli markalarını başta saat olmak üzere takı, deri giyim eşyaları vb. ürünler üzerinde kullandığını, davalı şirketin kendisine ait mağaza zincirinde müvekkilleri adına tescili … markasını taşıyan saatlerin taklitlerini satışa arz ettiğini, taklit ürünlere müvekkilleri ile hiçbir bağlantısı olmayan … A.Ş. adında bir firmanın garanti belgesi verdiğini, müvekkilinin dünya çapında … markası ile tanındığını, taklit ürünlerin, müvekkilline ait … ibareli marka ile satışa sunulmasının, haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, tecavüzün tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, maddi ve manevi zararlarının giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin zincir marketçilikte tanınmış bir marka olduğunu, dava konusu ürünlerin … A.Ş. tarafından tedarik edildiğini, ürünlerin orjinal olduğu ve yurtdışından ithal edildiği bilgisinin verildiğini, bu nedenle müvekkilline ait mağazalarda satışı yapılan ürünlerin orijinal olduğunu, marka tecavüzün oluşmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan ürünlere ait fiş ve fotoğraflarda ürün numaralarının bulunmadığını, davacı tarafından inceleme yapılan saatlerin müvekkilline ait mağazadan alınıp alınmadığının şüpheli olduğunu, resmi makamlar tarafından yapılan bir delil tespiti ve numune alımının olmadığını, ürünlerde ithalatçı firma garantisi olduğunu, müvekkilli ile … A.Ş. arasında imzalanan sözleşme ile … A.Ş.’nin, müvekkilline; üçüncü kişilerin fikri müfkiyet haklarının ihlal edilmeyeceğine ilişkin garanti verdiğini, dava konusu gibi aktüel ürünlerin kısa süreli periyotlarla ayrı stantlarda satışa sunulduğunu, manevi tazminat talep eden davacının itibarının zedelenmesinin söz konusu olmadığını, davanın … A.Ş.’ne ihbarı ile davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş. vekili 17/08/2018 tarihli dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı … arasında alım-satım sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin paralel ithalat ile Türkiye’ye getirtilen ürünleri, davalıya sattığını, müvekkili tarafından ithal edilen ürünlerin, gerçek ürünler olduğunu ve saatlerin paralel ithalat çerçevesinde ülkeye getirilmiş saatler olduğunu, bir ülkede veya ekonomik birlik sınırları içerisinde piyasaya sürüldüğünü ve satılmakta olan malların aynısının, 3. kişilerce marka sahibinin izni alınmaksızın yurtdışından o ülkeye ithalinin paralel ithalat olarak adlandırıldığını, bu tanım çerçevesinde Türkiye’de üreticisi veya distribütör tarafından piyasaya sürüldüğünü, malların aynısının bir başkası tarafından başka bir ülkeden Türkiye’ye ithalinin, paralel ithalat olarak değerlendirileceğini, bu durumun müstekar Yargıtay kararları ışığında tümü ile hukuka uygun olduğunu, yine müvekkili tarafından ithal edilen ürünlerin gümrük ve vergi mevzuatı bakımından herhangi bir eksiğinin bulunmadığını, davaya konu saatlerin, … menşeli yetkili distribütör olan …firmasından temin edildiğini, … adresi, firmanın resmi internet adresi olup, ayrıntılı açıklamaların bu sitede yer aldığını, internet sitesinin ilgili kısımlarının çıktılarını dilekçeleri ekinde mahkemeye sunduklarını, müvekkili tarafından alınan saatlerin tümünün faturalardan da görüleceği üzere yetkili distribütörden satın alındığını, bu sebeple tüm vergileri ödenmiş orijinal paralel ithalata konu ürünler olduğunu, müvekkili tarafından alınan saatlerin tümünün faturalardan da görüleceği üzere yetkili distribütörden satın alındığını, bu sebeple tüm vergileri ödenmiş orijinal paralel ithalata konu ürünler olduğunu, davacı tarafın satın aldığını iddia ettiği ürünün; müvekkili tarafından davalıya satılan ürün olduğu hususunda davacı iddiası dışında hiç bir delil bulunmadığını, dilekçelerinde belirttikleri hususlardan da açıkça anlaşıldığı üzere, müvekkili tarafından …’e satılan ürünlerin orjinal olduğunu, yine dilekçeleri ekinde sundukları bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere müvekkili tarafından satılan ürünlerin %100 orjinal olduğunu, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
20/08/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı tarafça satışa konu edilmek ile birlikte heyetlerince incelenmiş olan … 21. Noterliği tarafından emanete alınan … ibareli markanın kullanıldığı ürünlerin, davacı tarafından satışa konu edilen orjinal … markalı ürünlerden olmadığı, davalı yanın orijinal olmayan, taklit ürünler kullanmak sureti ile yaptığı kullanımların davacı yanın marka hakkına tecavüz fiilini oluşturduğu, SMK’nın 151/1-b maddesine göre davalı yanın … markalı ürünlerin satışından elde ettiği net karın 602,33 TL olduğu, davacı yanın manevi tazminat talepleri bakımından ise bir değerlendirme yapılamadığı bildirilmiştir.
18/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının … tescil numaralı markası ile davalının ambalajındaki kullanımının ayırt edilemeyecek derecede benzer, davacının … tescil numaralı markası ile davalının saatlerin kadranındaki marka kullanımının aynı olduğu, davacı tarafın markaları ile davalı tarafın marka kullanımları arasında ürün itibarıyla bir ayniyet bulunduğu, teknik incelemede, her üç markaya ait ürünlerin detaylı tetkik ve incelemeler neticesinde nihai ve son tüketici tarafından ayırt edilemeyecek benzerlikte oldukları ancak … ait …. markalı ürünlerin …AŞ.’nin yurt içi ithalat satış ve pazarlama yetkisinde bulunan … markalı kol saati ürünleri ile ciddi bir üretim ve kalite farkı içerdiği, teknik incelemede söz konusu saatlerin davacının ürünleri ile ciddi bir üretim kalite farklılığı içerdiği ve davalı tarafın davacının markasının dava komusu saatlerin üzerine davacının izni ile konulan ürünlerden olduğunu ispat edemediği dikkate alındığında, davalının satışa sunduğu ürünlerin taklit ürünler oldukları, somut olayda davalının dava konusu taklit ürünleri ticari amaçla sattığı, davalının en azından söz konusu ürünlerin orijinal olup olmadığını araştırması gerektiği ve bu kapsamda satışa sunduğu ürünlerin taklit edildiğini bilmesi gerektiği, davalının, davacının marka hakkını ihlal ettiği, huzurdaki uyuşmazlıkta davacı markasının tanınmış olup olmadığının incelenmesini gerektirecek bir uyuşmazlık bulunmadığından, davacının markasının tanınmışlığına ilişkin değerlendirme yapılmasına lüzum olmadığı, davalının fiillerinin SMK kapsamında marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşıldığından davalının fillerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin incelenmesine lüzum bulunmadığı, mali inceleme yönünden SMK nun 151/1-b maddesine göre davalı şirketin … ibareli ürünlerin satışından elde ettiği faaliyet kârının 3.756,72 TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi … tarafından düzenlenen 02/08/2019 tarihli ek raporda özetle: SMK’nın 151/1-b maddesine göre davalı şirketin … ibareli saatlerin satışından 16.383,35 TL brüt kar, 3.756,72 TL faaliyet karı elde etmiş olduğu bildirilmiştir.
Mali bilirkişi … tarafından düzenlenen 24/06/2021 tarihli raporda özetle: Davacının adına tescilli … markalarından doğan haklarına, davalının vaki tecavüzü nedeniyle, genel giderler (faaliyet giderleri) hesaba katılmaksızın 6769 sayılı SMK’nın 151-2/b maddesi; “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” hükmü uyarınca, yapılan hesaplamaya göre, talep edebileceği maddi tazminat miktarının 15.196,84 TL olduğu, talep edilen manevi tazminat miktarının Mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi … tarafından düzenlenen 01/08/2022 tarihli ek raporda özetle: Kök raporda 15.196,84 TL brüt kar olarak hesap edilmiş olan maddi tazminat miktarı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-66 E. 2019/480 K. sayılı ve 18.04.2019 tarihli kararı gereğince, davalının tecavüz fiiliyle ortaya çıkan brüt kazancını değil, satış maliyetlerinin elde edilen gelirden düşürülmesiyle kalan net kazancını ifade ettiği, söz konusu hesaplamaya dava konusu ile ilgisi olmadığı halde, zorunlu olarak dahil edilmiş olan “…” Marka Erkek Kol Saatlerinin, orantı yoluyla ayrıştırılması ile yeniden yapılan hesaplamada; 6769 Sayılı SMK’nun 151-2/b maddesi; “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” hükmü uyarınca, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 13.732,10 TL olarak hesap edildiği, tecavüz yoluyla elde edilen gelirden sadece satış maliyetlerinin düşürülmesi ve genel masrafların (faaliyet giderleri) elde edilen gelirden mahsup edilmemesi konusunda Mahkemece aksi kanaate varılması halinde, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarı 3.210,56 TL olarak hesap edildiği, ancak, genel masrafların (faaliyet giderleri) çok fazla sayıdaki tüm ürün çeşitlerini kapsadığı için hesap edilen maddi tazminat miktarının gerçeğe uygun olmadığı, bu nedenle, davacı tarafın talep edebileceği maddi tazminat miktarının Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin; TPMK nezdinde davacı adına tescilli “…” ibareli markadan doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, SMK’nın 151/2-b maddesi kapsamında fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili talep arttırım dilekçesi sunmuş, gerekli harcı yatırmıştır.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nun 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.madde de düzenlenmiştir.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nın 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet, TTK 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 54/1 madde hükmü haksız rekabet hukukunun amacını “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek, bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. TTK 54/2 madde hükmünde ise Kanun Koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır.
Görüldüğü üzere TTK 54. madde hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında”dürüstlük kuralını” temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesinde, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır.
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK 55. madde hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK 55. maddede sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK 54/2 maddesinde belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır.
TTK 55. madde hükmünde düzenlenen haksız rekabet hallerinden biri de, davanın da konusunu oluşturan TTK 55/1-a-(4) maddesi hükmüdür. Bu hükme göre “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak”, iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Bu hüküm, 6762 sayılı eski TTK’nın 57/5. madde hükmünü karşılamaktadır.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Bu maddede sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması hali, haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
SMK, TTK hükümleri, TPMK kayıtları, bilirkişi raporları ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: TPMK nezdinde … numaralı …, … numaralı …, … numaralı “… + şekil”, … numaralı “… + şekil”, … numaralı “… + şekil”, … numaralı “… + şekil” ve … numaralı … ibareli markaların davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişilerce yapılan incelemede: Davacının … tescil numaralı markası ile davalı … A.Ş. tarafından satılan “…” ibareli kol saatlerinin ambalajındaki kullanımının ayırt edilemeyecek derecede benzer, davacının … tescil numaralı markası ile davalının sattığı saatlerin kadranındaki marka kullanımının aynı olduğu, davacı tarafın markaları ile davalı tarafın marka kullanımları arasında ürün itibarıyla ayniyet bulunduğu, nihai ve son tüketici tarafından ayırt edilemeyecek benzerlikte oldukları, davalının sattığı ürünlerin taklit ürünler olduğu, davalının dava konusu taklit ürünleri ticari amaçla sattığı, davalının en azından söz konusu ürünlerin orijinal olup olmadığını araştırması gerektiği ve bu kapsamda satışa sunduğu ürünlerin taklit edildiğini bilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, davalının eyleminin; davacının marka tescillinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, ref’ine karar vermek gerekmiştir.
Davacı maddi tazminat talebini SMK 151/2-b maddesine yani “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca” göre talep etmiştir. Markaya tecavüz sayılan fiiller, haksız fiil niteliğinde olduğundan maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği bilinmekle; mali bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda maddi tazminat miktarı net olarak belirlenemediğinden, somut olayın özellikleri ve B.K. hükümlerine göre takdiren 13.732,10 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 25/08/2017 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Markaya tecavüz sayılan fiiller aynı zamanda haksız fiil niteliğinde olduğu için Türk Borçlar Kanunun 58. maddesinde yer alan haksız fiilin kişilik hakkını zedelemesi halinde manevi tazminata hükmedileceği hükmü SMK bakımından da kabul edilmiştir. SMK kapsamında manevi tazminatın amacı markanın haksız kullanımı veya itibarının zedelenmesi sonucu marka hakkı sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. Yargıtay kararlarında, markaya tecavüz fiilinin varlığında mutlaka uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiği, manevi tazminat miktarının tayininde bu tazminatın bir zenginleşme aracı olması ve hukuka aykırı eylemin yapılmasını istenir hale getirecek aşırı miktarlarda olması kabul edilmemekte, zarara uğrayanda manevi huzuru sağlayacak oranda, tecavüzü yapanda da caydırıcı bir etki bırakacak miktarlarda olmasına özen gösterilmesi gerektiği bilinmekle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davalı aleyhine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
Tecavüz ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda; davacıya ait markalar ile aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer markaların üzerinde kullanılarak üretilmiş, stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış ve/veya satışa sunulmuş ürünlerin ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı malzemelerin, sair tanıtım malzemeleri ve araçları ile her türlü materyalin bulundukları yerlerde el konulmasına ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak imha edilmesine karar verilmiştir.
Davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, dava sonucunda davacının haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaat bulunduğu gözetilerek, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE
1-Davalının eyleminin, davacının marka tescillinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, ref’ine,
2-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 13.732,10 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 25/08/2017 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 20.000 TL manevi tazminatın, dava tarihi olan 25/08/2017 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4- Tecavüz ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda; davacıya ait markalar ile aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer markaların üzerinde kullanılarak üretilmiş, stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış ve/veya satışa sunulmuş ürünlerin ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı malzemelerin, sair tanıtım malzemeleri ve araçları ile her türlü materyalin bulundukları yerlerde el konulmasına ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak imha edilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
6-2.304,24 TL ilam harcından peşin harç ve tamamlama harcının mahsubu ile eksik 1.094,46 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Marka Tescillinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i, talepleri yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen Maddi Tazminat Talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.732,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Kabul edilen Manevi Tazminat Talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen Maddi Tazminat Talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.464,74 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Reddedilen Manevi Tazminat Talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafın yaptığı 31,40 TL başvuru harcı, 170,78 TL peşin harç, 1.039,00 TL tamamlama harcı, 330,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 6.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.571,18 TL yargılama giderinden; davanın kabul ve ret oranına göre 3.135,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı tarafın yaptığı 20,40 TL tebligat ve müzekkere masrafı ile 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.020,40 TL yargılama giderinden; davanın kabul ve ret oranına göre 1.183,82 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, ihbar olunan … A.Ş. vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
27/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır