Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/82 E. 2022/124 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/82
KARAR NO : 2022/124

DAVA : FSEK – TECAVÜZÜN MEN’İ, REF’İ, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 09/09/2016
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK – Tecavüzün Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin yemek alanında Türkiye’de tanınan simalarından olduğunu, pek çok farklı mecrada yazar, sunucu, jüri üyesi vb. gibi farklı kimliklerle yıllardır bu konuda çalışmalar yaparak büyük ün kazandığını, …’ de de programlarının yayınlandığını, ancak daha sonra bunların müvekkili ile herhangi bir sözleşme yapılmadan ve rızası alınmadan … adlı web sitesine de konulduğunu, davacının sunuculuğunu yaptığı 500’e yakın video bulunduğunu saptadıklarını, delillerin karartılmasını önlemek amacıyla davanın ikamesinden önce … (kapatılan) 3.FSHHM’ nin … D.İş sayılı dosyası ile söz konusu ihlali tespit ettirdiklerini, taraflar arasında … adlı web sitesi ile ilgili hizmet ya da telif sözleşmesi bulunmadığını, anılan sitedeki kullanımlar nedeniyle davalının; müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan haklarını ve büyük emek harcayarak ün kazandırdığı ismini haksız şekilde kullandığını, müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlâl edildiğini, bu yüzden maddi ve manevi zararlara uğradığını, FSEK 68. maddesi uyarınca 3 katına kadar bedel talep etmenin mümkün olduğunu, halen devam etmekte olan ihlal nedeniyle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile dava sonuçlanana dek ilgili sitedeki …’le ilgili bağlantılara erişimin engellenmesine karar verilmesini, HMK 107. maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere uğranılan zararın 3 katı kadar maddi tazminatın, davalının elde ettiği kazanç yönünden şimdilik 1.000,00 TL’nin ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline yayın tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte ödenmesine, hükmün en yüksek tirajlı gazetelerden birinde ilanına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının 04.07.2012 tarihinde sözleşme imzaladığını, sunucu olarak görev aldığı programa ilişkin FSEK çerçevesinde her nevi telif haklarının şirkete ait olacağını kabul ettiğini, bu hakları şirkete devrettiğini, dava konusu “…” isimli programa ait bölümlerin telif haklarının …’ye ait olduğunu, ayrıca dava konusu yayınların bir çok video sitesinden embed (yerleştirme linki) vermek suretiyle yayınlandığını, bunların yayınlarının halen internet sitelerinde devam ettiğini, tüm bu nedenlerle dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2016/55 D.İş sayılı dosyası, dosya arasına alınmış ve HMK’nın 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
28/11/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının programının yayınının sadece …’de yapılabileceğinin sözleşmede sahit olduğu, internet yayının sözleşme dışı olarak gerçekleştirilmiş olduğu, dava konusu videoların davalının WEB sitesinde bulunmadığı, ancak daha önce bulunduğunun … 3.FSHHM … D.İş dosyası ile tespit edildiği, davacının programlarının daha önceden alenileşmiş olduğu, gösterimlerin ilk gösterim olmadığı, ne davalının ne de davacının sözleşme nedeniyle videoları … dışında herhangi bir yerde yayınlamasının mümkün olmadığı, bu nedenle tarafların maddi bir zararının oluşmadığı,… müstear isminin sosyal medya üzerinde çok popüler olduğunun söylenemeyeceği, Youtube üzerinde ortalamanın çok altında tık aldığı, buna karşılık sözleşmede izin verilmediği halde video serisinin külliyen yayınlanmasının hak ihlali sayılabileceği, davacı tarafın videolarının internette yayınlanması için ödenebilecek rayiç bedelin bölüm başı 20,00 TL olabileceği, FSEK 68.maddesi kapsamında 3 katının mahkemenin takdirine bağlı olarak 493 video için 9.860,00 TL olarak hesaplanabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
20/06/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Dava konusu programın nihai takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olmak üzere FSEK kapsamında “eser” olarak değerlendirilemeyeceği bildirilmiştir.
03/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: “…’le …” adlı programda yer alan videoların, eser vasfı taşıyıp taşımadıkları konusuna gelince; bunların içerikleri itibariyle sıradan ürünlerden farklı, orijinal yapıtlar oldukları dolayısıyla, bu vasıfları nedeniyle FSEK’nun 5.maddesinde düzenlenen sinematografik eserler kapsamında bulundukları, bu kayıtlarda özgün şekilde sunum yapan, bunlara farklı bir üslup katan davacının ise FSEK uyarınca icracı sanatçı vasfını haiz olduğu, sunumu bağlamında oluşan haklarının FSEK’in 80/1-A bendi ile korunduğu, icracı sanatçıların da FSEK’in 80/son fıkrası uyarınca konumları elverdiği oranda Kanun’da eser sahipleri için ihdas edilen davaları açma, taleplerde bulunma hakkına sahip oldukları hususlunun nihai takdirinin mahkeme’ye ait olduğu, bu aşamada “…” adlı program formatını ve bu programda yer alan videoları yapımcı … San. ve Tic. A.Ş.nin vücuda getirdiği, davacının ise bu programda sunucu olarak görev yaptığının anlaşıldığı, dolayısıyla bunların eser vasfında olup olmamalarının sadece davacının, FSEK maddesine dayanarak “…tecavüzün ref’ine, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere uğranılan zararın 3 katı kadar maddi tazminatın, davalının elde ettiği kazanç yönünden şimdilik 1.000,00 TL’nin ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkil davacıya yayın tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi ile ilgili hükmün en yüksek tirajlı gazetelerden birinde ilanına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini…” isteyip isteyemeyeceğinin belirleyeceği, zira, bunların çoğu sadece FSEK özgü talepler olduğu, dahası, davacının sunucu sıfatıyla FSEK’nun 80/1-A bendi ile icracı sanatçılara tanınan haklardan yararlanabilmesi için mutlaka sunduğu ürünlerin eser vasfını haiz olmasının gerektiği, … 3. FSHHM.nin … D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunarak 11.07.2016 tarihli raporun istihsalini temin ettiği, 11.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “…” isimli programa ait toplam 492 adet videonun … adlı web sitesinde reklamsız şekilde yayınlanmakta olduğu ancak bunların eklenme tarihlerinin tespit edilemediğinin belirtildiği, bilirkişi raporunun … Ltd.Şti.’ne 19.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının tespite ve rapora karsı herhangi bir itirazda bulunmadığı, davaya temel oluşturan programın (videoların) eser, …’in icracı sanatçı sayılması halinde hasıl olabilecek sonuçların davacının (sunucu) eser sahibi olmadığı, icracı sanatçı olduğu, bu durumda davaya temel oluşturan programın eser vasfı taşıdığının kabulü kaydı ile sunucu davacının raporda açıklandığı üzere FSEK 80/son fıkrası uyarınca tecavüzün ref’i ve ref bedeli(telif tazminatı) taleplerinde bulunabileceğini, davacının bu bedelin hesaplanabilmesi için dosyaya somut kanıt sunmadığı, bununla birlikte (davacının ücret kısmını karaladığı) buna karşın davalının sunduğu 04.07.2012 tarihli sözleşmenin 4. maddesine göre sunucu(davacı)’ya 16.07.2012 ila 17.08.2012 tarihleri arasındak 25 günlük süre için bir defaya mahsus olmak üzere net 11.365,00 TL.ödeneceğinin anlaşıldığı, bunun günlük karşılığının 11.365,00 TL/25 gün =454,60 TL olduğu, 13.07.2012 tarihli sözleşmenin 4.maddesine göre ise 17.08.2012 ila 18.01.2013 tarihleri arasındaki 110 günlük süre için sunucu (davacının) bir defaya mahsus olmak üzere net 12.500,00 TL. ücret alacağı, bunun günlük karşılığının 12.500,00 TL. / 110 gün= 113,63 TL olacağı, sunucunun(davacının) bu iş için bir günlük ortalama ücreti 454,60 TL + 113,63 TL= 568,23 TL/2=284,11 TL olarak hesaplandığı, neticeten FSEK 68/1.maddesi uyarınca davacı ile davalı arasında bu konuda bir sözleşme yapılmış olsa idi, davalının; davacıya 58 + 444= 502 gün için 142.623,22 TL. mali hak bedeli ödemesi gerekeceği kanaatinin hasıl olduğunu, Yüksek Mahkemenin çeşitli içtihatlarında bunların ilk yayın olmadıklarının nazara alınması, bu nedenle indirim yapılması gerektiğine işaret etmekte ise de; tekrar kullanım(re-run)lar, eser/hak sahibi ile sözleşme yapılmış; eser, icra, fonogram, film ya da yayınları yasal/akdi şekilde kullanım hakkını elde etmiş dürüst kullanıcılar için söz konusu olduğu, mahkemeler tarafından bir yandan kişi ya da kişilerin mütecaviz olduklarına karar verilmesi, öte yandan aynı kişilerin sözü edilen imkandan yararlandırılmaları oluşturulacak hükmün caydırıcılık vasfını ortadan kaldıracağı gibi tecavüzün yargı eliyle ödüllendirilmesi gibi bir sonuç doğuracağı, kanaatlerinin bu şekilde olmakla birlikte neticeten bilirkişi raporlarının takdiri delil niteliğinde olduğu, çekişme ile ilgili nihai kararı sadece ve tek başına mahkemenin vereceği, TBK.nun 51.md.si uyarınca tazminatı da hakimin belirleyeceği, mahkeme tarafından; davaya temel oluşturan eser, davacı (sunucunun) ise icracı sanatçı olduğunun kabul edilmesi ve elbette davacının FSEK 68. maddesine konu talebinin haklı bulunması hallerinde; hesapladıkları 142.623,22 TL mali hak bedelinin 3 katına kadar olmak üzere herhangi bir oranda arttırılıp arttırılmayacağına, yahut dava konusu kullanımların tekrar gösterim olduğu mülahazası ile tutarın 3 katına kadar indirilip indirilmeyeceğine Anayasa Mahkemesi’nin … sayılı kararı da nazara alınarak mahkeme tarafından karar verileceğini, hükmolunacak bedele ihlâl tarihi olarak belirlenen 11.07.2016’dan itibaren “işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı”nın tatbikine karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesi uyarınca kadri marufunda olacağı, davacının ikinci akçeli talebinin FSEK 70/son fıkrasına dayalı olduğu, “…davalının elde ettiği kazanç yönünden şimdilik 1.000,00 TL.nin…” tahsiline ilişkin talebinden anlaşıldığı, FSEK 68.md.si yanı sıra 70/son fıkrasına dayanılarak dava açılması mümkün olduğu, eş deyişle bu iki davanın hukuki dayanaklarının farklı olduğu için aralarında bir yarışma bulunmadığı cihetle bir arada açılabileceği, hakim görüşün bu şekilde olduğu, mahkeme tarafından davaya temel oluşturan programın(videoların) eser, …’in icracı sanatçı sayılması, FSEK 70/son fıkrasının tatbikine karar verilmesi hallerinde; davalının tecavüz nedeniyle elde ettiği kâra binaen 198 TL.nin tespit tarihi olan: 11.07.2016’dan itibaren “işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte” tahsiline karar verilmesinin kadri marufunda olacağı, tüm diğer konularda olduğu gibi bilhassa manevi tazminat konusunda karar vermek yetki ve görevlerihih hakime verildiğini, yeni TBK.nun 58.maddesi ile;”…Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir…” denilmek suretiyle, bunun nitelik ve kapsamı genişletildiğini, diğer bir anlatımla; bilirkişilerin manevi tazminat ve bunun miktarı konusunda herhangi bir mütalâada bulunma yetkilerinin olmadığını, manevi tazminata hükmedilip edilmeyeceğinin, hükmedilecekse bunun miktarı münferiden mahkeme tarafından belirleneceğini, bununla birlikte Yargıtay 11. HD.nin;T, 29.03.2001. E, 2001/ 493. K, 2001 /2573 sayılı kararlarında da işaret edildiği üzere; “Manevi hakların ne suretle ihlal edildiği nin mahkemece ayrı ayrı irdelenmesi, tartışılması ve manevi tazminat ile ilgili diğer ilke ve kriterler de göz ardı edilmeden karar verilmesi” gerektiği, bu yüzden yalnızca yoruma yardımcı olunması bakımından davacının FSEK tarafından korunmakta olan icralara sahiıp olduğunun kabulü halinde; bunlarla ilgili FSEK’in 14.maddesine konu “Umuma arz selahiyeti” ihlâl edilmiş olacağından FSEK’in 70/1.fıkrası uyarınca manevi tazminata hükmolunabileceği, davacıya ait icraların eser vasfı taşımadığı kanaatine varılması halinde ise bu talebin reddine karar verilebileceği, diğer konularda olduğu gibi bilhassa bu konuda takdir ve karar verme yetkilerinin mahkeme’ye ait olduğu, “…” adlı programın eser niteliğinde olmadığı dolayısıyla, sunucu …’in de bu program eser olmadığı için icracı sanatçı vasfını kazanamadığı sonuçlarına varılması halinde bu kez davalının haksız rekabet hükümlerine göre sorumlu olup olmayacağının araştırılması gerektiğini, huzura getirilen olayda davaya temel oluşturan programın(videoların) eser, sunucunun (davacının) icracı sanatçı kabul edilmemiş olması halinde; koşulları varsa olaya haksız rekabete ilişkin genel hükümlerin uygulanabileceğini, çünkü FSEK deki koruma ile haksız rekabet müessesesinin amaçlarının farklı olduğunu, nitekim fikri mülkiyet hukukunun; fikir ve sanat eserlerini, patenti, markayı, tasarımı ve bunların hak sahiplerini korumayı amaçlarken, haksız rekabetin konusunun dürüstlük ilkesine aykırı ticari yöntem ve uygulamalara karşı, emek ilkesi uyarınca; işletmesel çabayı, birikimi, yatırımı kapsayan emeği koruduğunu, haksız rekabet de temelde bir haksız eylem olduğunu, davacının üzerinde hak sahibi olduğunu öne sürdüğü programın izin alınmadan kullanıldığının, mübrez kanıtlarla da sabit hale geldiğini, davalı tarafın da bu konuda herhangi bir inkar ya da itirazda bulunmadığını, tam tersine ikrar niteliği taşıyan belge ve ifadeler kullandığını, itirazların farklı konulara münhasır olduğunu, bu durumda; takdirin mahkeme’ye ait olmak kaydıyla, davacının emeği sömürülmüş olacağından, haksız rekabetin men’ine ve uğranılan zararın tazminine karar verilmesinin mümkün olabileceğini, raporda açıklandığı üzere davacının bu talebinini FSEK.nun 68.maddesine dayandırdığı, sadece bu madde ile tanınan 3 kat fazlaya hükmolunmasını istediğini, davaya konu programın eser, davacının icracı sanatçı olmadığının kabulü halinde; eser, icra, fonogram ve yapımların izinsiz kullanımlarına hasredilmiş bulunan FSEK.nun 68.md.si uyarınca hüküm tesisi mümkün olamadığını, davacının 10.000,00 TL manevi tazminat talep ettiğini, Borçlar Hukuku’ndaki klasik görüşün; “manevi tazminat, şahsiyet hakkına hukuka aykırı tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın telâfisi amacını güder. Tecavüz sebebiyle duyulan acı, elem ve ızdırap manevi zarar olarak ifade edilir…” şeklinde olduğu, dolayısıyla, genel hükümlere göre manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için; a)Bir kimsenin şahsiyet hakkına hukuka aykırı bir tecavüz bulunmalı, b)Bir manevi zarar bulunmalı, c)Uygun illiyet bağı bulunmalı ve d)Davalının sorumlu olmasını gerektiren kusuru veya bir kusursuz sorumluluk hali bulunmalıdır.” davacı tarafın, istisnalar saklı kalmak kaydıyla,“…hakkını dayandırdığı olguların varlığını…” bu kriterlere göre ispat etmiş olması gerekeceğini, kanaatlerine göre davacının, huzurdaki davada manevi tazminat istemlerini açıklandıkları üzere FSEK tarafından düzenlenen manevi haklara hasrettiği, dava dilekçesinde her ne kadar davacı vekilinin; müvekkilinin “…büyük emek harcayarak ün kazandırdığı ismini (davalının) haksız şekilde kullandığını…” öne sürmüş ise de sunuculuğunu yaptığı programın tekrar yayınlanması nedeniyle davacının acı, elem ve ızdırap duymasından çok koşulları varsa maddi kayıplarından söz edilebileceği, kaldı ki, haksız rekabetle ilgili olması halinde dahi manevi tazminatın tespitinin ve hükme bağlanmasının münferiden mahkemenin yetki ve görev alanı içerisinde kaldığı bildirilmiştir.
03/09/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Mahkeme tarafından yargılama sonunda “…” isimli programa ait bölümleri davalının kullandığına ve bu kullanımların tecavüz oluşturduğuna karar verildiği takdirde; Eylemin, sözleşmeye aykırılık değil, haksız fiil niteliği taşıyacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
21/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: 03.05.2019 tarihli bilirkişi heyet raporundaki eser vasfi ile ilgili açıklamalara ve davacının icracı sanatçı olduğu hususlarına katılmakla, davalının ilgili programları internet sitesinde umuma iletimlerinin dosyaya sunulan ilgili hak devir sözleşmelerinin kapsamında olmadığı ve davacının icracı sanatçı olarak haklarına tecavüz oluşturduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce 21/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacının, … kanalında yapmış olduğu Yemek programlarından 492 adedinin davalıya ait olduğu iddia olunan … adlı sitede videosunun izinsiz yayınlandığı iddiasına dayalı; tecavüzün ref’i ve FSEK 68.maddesi kapsamında belirlenecek tazminattan şimdilik 1000 TL maddi, davalının elde edeceği kazançtan şimdilik 1000 TL tazminat ve 10.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 22/12/2020 tarihli talep arttırım dilekçesi ile: FSEK 68.maddesi uyarınca maddi tazminat talebini 92.050,20 TL olarak talep etmiş, gerekli harcı yatırmıştır.
FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise ” kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması” dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif ursur gereğince bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; İlim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinama eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
5846 sayılı kanunun 1/B maddesinin a bendinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri 2/1-a bendinde de herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada programın sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri olduğu, FSEK 68. maddesi izin alınmamış eser sahibinin sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebileceği, FSEK 70. maddesinde ise birinci bendinde manevi haklara haleldar edilen kişinin uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat davası açabileceği, mahkemece bu hususta para yerine veya buna ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedilebileceği, ikinci bendinde mali hakları haleldar edilen kimsenin kusuru varsa haksız fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebileceği hükmü yer almaktadır.
FSEK 68. maddesi hükmüne göre: (Değişik: 23/1/200S-5728/137 md.) “Eseri, İcrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.”
FSEK 68.maddesi kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yargıtay İçtihatlarına göre; “…Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi,,ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır.” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
FSEK hükümleri, mevzuat, mahkememizce itibar edilen 21/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: Yemek programları diğer bir çok televizyon programları gibi genel bir isimdir. Haberler, haber programı, magazin, spor, reality show, evlendirme programları gibi. Yemek programları, yemek pişirme şovu, aşçılık şovu veya yemek pişirme programı, genellikle bir restoran mutfağında veya bir stüdyo setinde veya ev sahibinin kişisel evinde yemek hazırlığı sunan bir televizyon türüdür. Yemek programlarında adından da anlaşılacağı üzere yemek yapılır, yemek yapılması esastır. Yemek programlarında farklılık yaratmak için farklı formatlar, farklı sunumlar tercih edilir. İçerik olarak farklı yöre veya farklı yemeklerin özellikle işlendiği yemek programları olduğu gibi, farklı pişirme şekilleri veya farklı malzemelerden farklı yemeklerin yapıldığı yemek programları görülebilmektedir. Aynı şekilde yöre yöre gezilip o yörenin yemeğinin o yöre insanına yaptırıldığı yemek programları, yol üstü lokantaların ele alındığı yemek programları, gurme kişilerin farklı restauran veya yemekleri kıyasladığı yemek programları gibi farklı konseptlerde ve sunumlarda görülebilmektedir. Aynı şekilde yöre yöre gezilip o yörenin yemeğinin o yöre insanına yaptırıldığı yemek programları, yol üstü lokantaların ele alındığı yemek programları, gurme kişilerin farklı restauran veya yemekleri kıyasladığı yemek programları gibi farklı konseptlerde ve sunumlarda görülebilmektedir. Yine televizyon kanallarımızda gösterilen “…” gibi programlar da esasen yarışma temalı yemek programları sayılmaktadır.
Türk yemek uzmanı ve yemek yazarı olarak tanınan davacı … (…), kendine has tarzıyla, ev hanımı tiplemesiyle ekrana çıkan ve böyle tanınan bir yemek programı sunucusu/yapımcısıdır.
Bilirkişiler tarafından videolar izlenmiş, son jeneriklerde; her ne kadar “…”’ yazısının olduğu görülmüş ise de; sözleşmenin başta 2. maddesi olmak üzere sair ilgili maddelerinde: davacı … ‘in sunuculuk yapacağı, programın yapımı ve prodüksiyonunun şirket tarafından gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Neticeten davacının; “…” adlı programdaki asli görevinin sunuculuk olduğu, davacıya ait sunumların herhangi bir kişinin yemek tarif etmesinden ya da o yemeğin nasıl pişirildiğine ilişkin sıradan görüntüler içerisinde yer almasından öte, özgün ve kendisine has bir üslup taşıyan nitelikli sunumlar olduğu kanaatine varılmıştır.
“…” adlı programda yer alan videoların: İçerikleri itibariyle sıradan ürünlerden farklı, orijinal yapıtlar oldukları, dolayısıyla bu vasıfları nedeniyle FSEK.in 5.maddesinde düzenlenen sinematografik eserler kapsamında bulundukları, bu kayıtlarda özgün şekilde sunum yapan, bunlara farklı bir üslup katan davacının ise; FSEK uyarınca icracı sanatçı vasfını haiz olduğu, sunumu bağlamında oluşan haklarının FSEK 80/1-A bendi ile korunduğu, icracı sanatçıların da FSEK.nun 80/son maddesi uyarınca konumları elverdiği oranda Kanun’da eser sahipleri için ihdas edilen davaları açma, taleplerde bulunma hakkına sahip oldukları kanaatine varılmıştır.
Davacı icracı sanatçıdır. Davaya konu programın eser vasfı olması nedeniyle davacı, FSEK 80/son maddesi uyarınca tecavüzün ref’i ve ref bedeli (telif tazminatı) taleplerinde bulunabilecektir.
04.07.2012 tarihli Program Yapım Sözleşmesi ile 13.07.2012 tarihli Sunucu Sözleşmesinin devredilen telif haklarına ilişkin maddelerinde: Programla ilgili tasarruf hakkı (5/c.maddesi), Türkiye’de ve dünyadaki yayım hakları, mali hakları ve işleme hakları ile her nevi telif hakkı (6/a.maddesi) şirkete ait olduğu belirtilmekle birlikte devamında bu haklara istinai durumların sıralandığı, çekilen programların yalnız …’de yayınlanabileceği, …veya başka bir kanalda tekrar yayınlarının …’in iznine bağlı olacağı, programların DVD, VCD vb. şekillerde çoğaltılamayacağı, programın kitap vb. gibi herhangi bir şekilde işlenmesinin davacı … ‘in iznine tabi olacağı ve 3. kişilere devrinin yazılı izin bağlı olduğu belirtilmiştir.
… 3. FSHHM.nin … D. İş sayılı dosyasındaki tespitlere göre; …, adlı sitede “…” kelimeleri ile arama yapıldığında; “….” isimli program başta olmak üzere tespit talep eden kişi ile ilgili sayfalara bağlantıların görüntülendiği, bağlantı takip edilince sözü edilen programa ait bölümlerin tarihlere göre isimlendirilmiş bir biçimde siteden yayınlanmakta olduğu, yayınlanan programların reklamsız ve tamamını kapsar nitelikte olduğu, açılan indeks sayfalarının toplam 17 sayfa, her sayfada 30 video, son sayfada 12 video bulunduğu, böylece sitede toplam 492 adet videonun yayınlanmakta olduğu görülmüştür. Bu tespitlerin belirtilen sözleşmelerde davacı tarafından devredilen mali hakların kapsamında olmadığı ve davacının icracı sanatçı olarak haklarına tecavüz oluşturduğu kanaatine varılmıştır. FSEK.nun 80/son maddesi uyarınca eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı haklara sahip olanlar da eser sahipleri gibi tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat davası haklarından faydalanırlar.
MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Davacı hem FSEK 68, hem de 70/2 maddelerine dayalı maddi tazminat talep etmiştir. Yargıtay içtihadlarına göre; hem FSEK 68, hem de FSEK 70/2 veya FSEK 70/3 maddeleri kapsamında maddi tazminat talep edildiğinde; talep edilen toplam bedelin anılan seçenekler uyarınca istenebilecek “en çok bedelle” sınırlıdır. Dolayısıyla davacının bu taleplerinden hangisi yüksek ise, en yükseğine hükmedilmelidir. Bu çerçevede davacı, FSEK 68 ve FSEK 70/2 maddeleri çerçevesinde hesaplanacak tazminattan birisini seçmek durumundadır.
FSEK 68/1 maddesi hükmüne göre; eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. FSEK 68. madde kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir.
Yine Yargıtay içtihadlarına göre; Eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fii olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedelin, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır, ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Mahkememizce itibar edilen 21/04/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere; FSEK 68/1. maddesi uyarınca davacı ile davalı arasında bu konuda bir sözleşme yapılmış olsa idi, davalının; davacıya, dava tarihi ile ihlal tarihi arasında geçen sürenin 60 gün olduğu için 30.683,40 TL mali hak bedelinin ödenmesi gerektiği, FSEK 68. maddesi gereğince bu bedelin 3 katının 92.050,20 TL olduğu, FSEK’in 70/son maddesi gereğince; davalının tecavüz nedeniyle elde ettiği kârın hesaplanması bakımından 96 TL + 64 TL + 38 TL= 198 TL’ lik bir gelir/menfaat temin ettiği anlaşılmakla, FSEK 68.maddesi gereğince belirlenen rayiç bedel 30.683,40 TL nin 3 katı olan 92.050,20 TL’ nin dava tarihi olan 09/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN
Yargıtay HGK’nın 1980/1 E. 1981/2 K. ve 18.12.1981 tarihli içtihadı Birleştirme Kararında:”… eser sahibinin eseri üzerindeki manevi haklarının ihlali halinde istenebilecek manevi tazminata ilişkin düzenlemeler Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer alırken, şahsi menfaatlerin ihlali halinde istenebilecek manevi tazminat BK’nun 49. (yeni 58.) maddesine bırakılmıştır. Genel olarak şahsi menfaatlerin ihlâl edilip edilmediği kişilik hukukuna ait hükümlere göre tayin olunacak bir husustur…” denilmektedir.
Davacı, manevi tazminat istemini FSEK’ten kaynaklanan manevi haklara ve bunların ihlaline dayandırmıştır. FSEK 70/1. maddesine dayanılarak manevi tazminat talep edilebilmesi için öncelikle talepte bulunanın FSEK tarafından korunan hak ve menfaatleri olduğunu yani kendisinin icracı sanatçı, davaya temel oluşturan ürünün eser vasfi taşıdığını kanıtlaması gerekecektir. Davacı, her ne kadar eylem nedeniyle “manevi zarar” meydana geldiğini iddia etmiş ise de; FSEK 70/1. maddesi uyarınca manevi tazminat talep edilebilmesi için eser/hak sahibinin bir zarara uğramış olması gerekmez, sadece Kanun’un saydığı haklardan birisinin ihlâl edilmiş olması yeterlidir.
Davacı icracı sanatçıdır. FSEK’in 14.maddesine konu “umuma arz selahiyeti” ihlal edilmiş olduğundan, somut olayın özelliği, kullanımın niteliği, manevi tazminatın amaç ve içeriği, hak ve nesafet kuralları gereği FSEK’in 70/1.maddesi uyarınca manevi tazminat talebinin kabulüne: 10.000.00 TL nin dava tarihi olan 09/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE
1-FSEK 68.maddesi gereğince belirlenen rayiç bedel olan 30.683,40 TL nin 3 katı 92.050,20 TL’nin dava tarihi olan 09/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebinin kabulüne 10.000.00 TL nin dava tarihi olan 09/09/2016 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Diğer taleplerin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5-6.971,05 TL ilam harcından, 204,93, TL peşin harç ve 1.759,93TL ıslah harcın mahsubu ile eksik 5.211,12 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-FSEK 70/3. maddesi uyarınca talep edilen tazminat reddedildiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yaptığı 29,20 TL başvuru harcı, 204,93 TL peşin harç, 1.555,00 TL tamamlama harcı, 9.705,00 TL bilirkişi ücreti, 432,30 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 11.926,43 TL yargılama giderinden; davanın kabul/red oranına göre 11.810,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır