Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/76 E. 2022/71 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/76
KARAR NO :2022/71

DAVA:MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ,DURDURULMASI, ÖNLENMESİ, MADDİ – MANEVİ VE İTİBAR TAZMİNATI
DAVA TARİHİ:26/01/2016
KARAR TARİHİ:08/06/2022

HSK’nın 04/11/2021 tarih ve 1111 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 11/11/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine, 1. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan tek esaslı dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, İstanbul 1. FSHHM’nin … E. sayılı davası Mahkememize tevzi edilerek 2021/76 E. sırasına kaydı yapılmakla, taraflar arasında Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi – Manevi ve İtibar Tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Türkiye’de Online … ve hediye sektöründe lider e-ticaret sitesi olan, 2006 senesinde kurulan ve Türkiye genelinde birlikte çalıştığı 350’den fazla çiçekçi iş ortağı ile en kolay ve ekonomik yoldan … göndermeyi sağlamak amacıyla fâaliyetlerini sürdüren müvekkilinin ilgili sicillere tescil ile hak sahibi konumuna geldiği “…” ve “…” ibarelerini TPE nezdinde tescilli markalarında, ticaret unvanında ve … alan adlı web sitesinde kullandığını, tescilli markalan üzerinde 556 sayılı KHK ve tüketicilere sunulan iş mahsulleri üzerinde TTK ile korunan hak ve menfaatleri bulunduğunu, ayrıca haklı ve yoğun çabaları neticesinde yüksek tanınmıştık seviyesine ulaştırdığını, toplum nezdinde güvenirlik kazandırdığı markalarının, ticari unvanının ve itibarının haksız ve hukuka aykırı biçimde kullanılmasını önleme ve/veya durdurma yönünde üçüncü kişilere karşı yasal haklarını ileri sürebileceğinin muhakkak olduğunu, müvekkilinin ilgili birimleri tarafından yapılan kontrollerde, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli “…” markasının davalı tarafından, haklı veya meşru bir bağlantısı olmamasına rağmen … alan adlı web sitesine ilişkin olarak ticari etki yaratacak biçimde … … Reklam Yöntemi için anahtar sözcük olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin marka tescillerinden ve ticaret unvanından kaynaklanan haklarının ihlal edildiği ve bu suretle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda müvekkilinin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığını, bununla birlikte web sitelerinin ülke ve dünya bazında internet üzerindeki trafikleri hakkında analizler yapan … alan adlı internet sitesinin tespit etmiş olduğu istatistik verilerde, müvekkilinin tescilli markası “…’’ ibaresinin arama motorlarında davalıya ait … internet sitesi için kullanılan anahtar sözcüklerin arasında ilk sırada yer aldığını, nitekim bu durumun huzurdaki dava açılmadan önce İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile de ortaya konulmuş olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan tespitler sonucunda … Türkiye Ofisine müzekkere yazılarak davalının sahibi olduğu … alan adlı internet sitesinin … … üzerinde sahip olduğu müşteri numarası ve şifresinin, müvekkilinin haklarına tecavüz teşkil eden sitenin … … üzerinden hangi kelimeler ile tanımlandığını, müvekkilinin tescilli markası olan “…” ibaresinin hangi şehir ve bölgelerde hangi gün ve saat aralıklarında yayınlandığı bilgisinin talep edilmesi gerektiğini, tanınmış “…” markasının, davalı tarafından hiçbir haklı veya meşru bağlantısı olmamasına rağmen ticari etki yaratacak şekilde … … aracılığı ile anahtar sözcük olarak reklam verilmek suretiyle kullanılmasının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu ve marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin aynı zamanda TTK’nın 54/2 madde hükmü uyarınca haksız rekabete de sebebiyet verdiğini, fazlaya dair haklan saklı kalmak kaydıyla öncelikle tebligat ve duruşma yapılmaksızın teminatsız olarak “…” ile müvekkilinin sözü edilen öteki tescilli markalarının davalı tarafından … … aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesine, verilecek ihtiyati tedbir kararının uygulanması için … … Cad. … …/… adresine yerleşik … Türkiye ofisine ve bu adresten dönüş alınamaz ise 1600 … …, … …. …, …/… adresinde yerleşik … …, firmasına Uluslararası tebligat yolu ile bildirilmesini, ihtiyati tedbir kararının esas hakkında verilecek hüküm kesinleşinceye kadar devamını, davalının yetkilisi ve sorumlusu olduğu tespit edilen … alan adlı internet sitesinin … … aracılığıyla davacının tescilli markası ve ticaret unvanının kök sözcüğü olan “…” anahtar sözcüğü ile reklam vererek gün içi saatlerinde “…” arama sözcüğüyle … sitesinin aramalarda ön sırada çıkması nedeniyle 556 sayılı KHK 61.maddesi anlamında müvekkilinin marka tescillerinden doğan haklarına vaki tecavüzün 62. madde hükmü uyarınca durdurulmasını, TTK’nın 54. ve devamı maddeleri uyarınca davalının eylemleriyle oluşan haksız rekabetin varlığının hükmen tespiti’ni, saplanan haksız rekabetin önlenip yasaklanmasını, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, müvekkilinin oluşan zararının telafisi anlamında 556 sayılı KHK nın 62.maddesi ve 6102 sayılı TTK 56.maddesi uyarınca 5.000.00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin tam olarak ne kadar maddi zarara uğradığının tespit etmenin mümkün olamayabileceğinden mahkemece Borçlar Kanununun 50. ve 51.maddeleri kapsamında olayların akışı ve davalının kusurunun ağırlığını da dikkate alınarak hakkaniyete uygun düşebilecek 15.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren isleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini, davalının fiillerinin müvekkilinin markasının itibarından faydalanmak üzere gerçekleştirildiğinin ortada olup, davalının markanın İtibarını zedelediği de dikkate alındığında 556 sayılı KHK’nin 68. maddesi uyarınca 1.000.00 TL itibar tazminatının da dava tarihinden itibaren isleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile beraber davalıdan tahsilini, TTK 59. ve 556 sayılı KHK 62/1-f ve 72.maddeleri uyarınca gideri davalıdan alınarak hükmün kesinleşmesini takiben karar özetinin bir hafta süreyle davalıya ait internet sitesinin ana sayfası ile Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir defa ilanına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … arama motoruna davacının tescilli markalarını anahtar kelime olarak kullanarak … Reklam vermediğini, böyle bir reklam vermemiş olmasına rağmen bilirkişinin D.İş dosyasında mevcut olan raporun nasıl düzenlendiği, daha doğrusu “…” veya “…” kelimelerini arama motoruna yazınca ilk sıralarda sadece “…” adresi çıkıyormuş fikrini oluşturacak şekilde rapor düzenlenmesinin anlaşılamadığını, zira müvekkilinin … … reklamı olarak yaklaşık 2.000 civarında kelime girmekte olup bu kelimeler içerisinde kesinlikle davacının tescilli markası “…” ve “…” ibareleri bulunmadığını, bu bağlamda … ve … gibi kavramların tek tek ve ayrı ayrı arama motoruna girilmesi durumunda da müvekkilinin kendisini ilk sırada çıkarabildiğinin bilirkişi tarafından teknik olarak açıklanması gerektiğini, müvekkilinin … …’e reklam verirken kendisini ilk sırada çıkarabilmek için davacı veya bir başkasının tescilli markasına tecavüz etmesine ihtiyacının bulunmadığını, …’ ın ticari bir kuruluş olarak daha fazla ücret veren firmayı her zaman ilk sıralarda çıkartabildiğini, müvekkilinin de daha çok ücret ödediği için, içinde …, buket, saksı, demet, çikolata vs, gibi kendi ticari iştigal alanıyla ilgili hangi kelime yazılırsa yazılsın birinci sırada çıkartabildiğini, bilirkişinin özellikle … … reklamlarında sıkça kullanılan geniş eşleşme moduyla reklam verilebildiğini, geniş eşleşmede de girilen kelimenin çağrışım alanı iyice genişletildiği için, anahtar kelime olarak girilen çiçekle ilgili herhangi bir ibare ile dahi kendisini arama motorunda ilk sırada çıkarabileceğini açıklaması gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin, kötü niyetli olarak gerçekten davacının markasına tecavüz ederek reklam verecek olsa kaynak kodlarında (Gömülü Kod) davacının tescilli markasını kullanabilir ve sadece davacının tescilli ibarelerini anahtar kelime olarak verebileceğini, böyle olmadığının bilirkişi tarafından da aynca tespit edildiğini, bu anlamda mahkemenin tedbir kararına dayanak yapmış olduğu 31.12.2015 tarihli bilirkişi raporunun kısmen doğru olmakla birlikte, … … Reklam sisteminin nasıl çalıştığını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmaktan uzak, eksik ve yanlı bir rapor olduğunu, mevcut davanın … firmasının … … reklam sisteminin kullanılması suretiyle davacı şirketin tescilli markasında geçen kelimelerin hukuksuz olarak kullanıldığı iddiasına dayandığını, müvekkili tarafından davacı firmanın tescil edilmiş ibarelerinin anahtar kelime olarak …’a verilip verilmediğinin tespit etmenin en sağlıklı yolunun, üçüncü şahıs olan … Türkiye Temsilciliğinin kayıtlarına başvurmak olacağını, davanın akıbetini etkileyecek olması açısından, … Türkiye Temsilciliğine müvekkili tarafından davacıya ait tescilli ibarelerin anahtar kelime olarak verilip verilmediğinin sorulmasını ve ayrıca davadan etkilenecek olması bakımından yine bu şirketin dahilî davalı yapılmasını talep ettiklerini, ayrıca davacı şirketin tescil ettirmiş olduğu, “…” ve “…” ibarelerinin iptali için İstanbul 1.FSHHM’nin 2013/… E. ve İstanbul 2.FSHHM’nin 2013/… E. davaları ile Marka Tescili İptal davalarının (Hükümsüzlük) devam ettiğini ve bu dava sonuçlarının beklenmesi gerektiğini, ayrıca dava dilekçesinde yer almadığı ve bilirkişi raporunda da geçmediği halde … adlı sitenin yanında … adlı sitesine de tedbir konulmasının davacı taleplerim aştığını ve bu tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, “…” ve “…”, çiçekçilik mesleğinin iki temel ürünü olup, çiçekçinin sattığı ürün (ana mal) “…” ve bu ürünü tanzim ederken kullandığı alt yapı malzemesi çeşitlerinden birisinin (ara mal) “…” olduğunu, farklı bir ifade ile tüm çiçekçilerin, ürünlerini pazarlamak için vazo, buket, saksı kullanıldığı gibi bir de /… kullandıklarını ve “…”nin bu cins ürünün adı olduğunu, …; Maliyet, dayanıklılık, hafiflik gibi sebeplerle hem satıcının hem de alıcının tercih ettiği sunum şekillerinden birisi olduğunu, davacı firmanın bizzat kendisinin dahi, cicek sepeti türü ile satış yaptığını, internet üzerinden satış yapan neredeyse tüm çiçekçilerin hazırlanış türü, ürün grupları gibi başlıklar altında müşterilerine diğer türler ile birlikte “…” türünü sunduklarını, “…” kavramının, sektörün geneline hakim olup Türkiye’de ve tüm dünyada … sektöründe yaygın olarak kullanıldığını, bunun matbu/basılı ortamda ve dijital/e-ticaret ortamında birçok örnekleri olup, kelimenin birebir çevirisi yapılarak İngilizce, Almanca, Fransızca ve Rusça olarak, … arama motorunda yapılan sorguların sonucunu örnek olarak sunduklarını, davaya konu “…”nin, çiçekçilik sektöründe yaygınlıkla kullanılan bir cins, tür adı olduğunu ve Markaların Korunması Hakkındaki 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi ve 12. maddelerine göre tescil edilemeyeceğini ve markanın kullanımının marka sahibi tarafından engellenemeyeceğini, bu tarz sektörel ibarelerin kullanımının “marka tescili sebebiyle” yasaklanmasının sakıncalar doğurarak, sektörde “haksız rekabet” ve “tekelcilik” yaratıp, adil rekabeti ortadan kaldıracağını, tüm bu delil ve açıklamalar ışığında, çiçekçilik sektörüne mal edilmiş “…” cins adının, bu işin esnaflığını yapan kimseler tarafından kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı gibi haksız rekabet ortamı da yaratmayacağını, bu nedenle öncelikle dava dilekçesinde yer almamasına rağmen tedbir verilen … ile … adlı web siteleriyle ilgili, müvekkilinin ticari aktivitesini olumsuz etkileyecek olan ve sembolik denebilecek bir teminat miktarına dayalı olarak verilmiş olan tedbirin kaldırılmasını verilecek karardan etkilenecek olması bakımından … Türkiye Temsilciliğinin davaya dahil edilmesini, hukuki mesnetten yoksun davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 2.FSHHM’nin 2015/… D.İş dosyası ve TPMK (TPE) kayıtları istenmiş, HMK’nın 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
09/10/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacının tescilli markalarının, davalıya ait … ve yönlendirildiği tespit edilen … internet sitesi hesapları tarafından “…”, “…” ve “…” ibareleri ile … … reklam uygulamasında kullanılmış olduğu, … reklamlarında bazı anahtar kelimelerin sistem tarafından reklam verenin bilgisi dışında da eklenebileceği, ancak sistem üzerinde hangi kelimelerin tıklandığının gösterildiği ve her tıklamada ücret aldığından dolayı bunun çok kısa bir zaman içerisinde reklam veren tarafından anlaşılabileceği, eğer tescilli bir marka reklam verenin bilgisi dışında eklenmiş ve bu farkedilmemiş ise de, haklarına tecavüz edildiği yönündeki ihtarı alarak bilgilenen reklam verenin negatif eşleme yaparak kolaylıkla bu ibareleri reklamlarından kaldırabileceği, davacının tescilli “…” , “…” markalarının davalıya ait … site metatagları ve … Adwoıds reklam uygulamasında kendisine ticari fayda sağlayacak şekilde kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilebileceği, dosyada tazminat hesabına dayanak olabilecek somut verilerin, ticari defter kayıtlarının bulunmaması ve heyette hesap uzmanı üyenin yer almaması sebebiyle hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen 27/04/2018 tarihli raporda özetle: Davalı taraftan incelenmek üzere 2015 ve 2016 yıllarının yasal defter ve belgelerinin istenildiği, ancak davalı vekilinin, müvekkilinin yasal defterlerini bulamadıklarını, sadece faturaları bulabildiklerini belirterek 11.01.2016 – 31.01.2016 tarihleri arası 012601-013472 numaraları arası (872 adet) düzenlemiş oldukları faturaları incelenmek üzere tarafına ulaştırdıklarını, davalının yasal defterleri üzerindeki gelirleri ve 31.12.2015 – 11.01.2016 tarihleri arası düzenlemiş olduğu faturaların görülmediğini, 11.01.2016 – 26.01.2016 arası 012601-013279 numaralar arası (679 adet) faturaların KDV’li toplamlarının 73.224,08 TL olduğunun tespit edildiğini, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesine göre (Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre), taraflar arasında lisans sözleşmesi olsaydı davacı tarafın 73.224,08 TL x %60 = 43.934,45 TL’sini davalı tarafa ödedikten sonra KDV dahil (73.224,08 TL – 43.934,45 TL=) 29.289,63 TL. (KDV hariç 24.821,72 TL.) gelir elde edeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen 26/09/2018 tarihli ek raporda özetle: Davalı şirketin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde tespit tarihi olan 31/12/2015 tarihinden dava tarihi olan 26/01/2016 tarihine kadar ödemesi gereken lisans bedelinin 31/12/2015 – 10/01/2016 tarihleri arasında 34.604,44 TL, 11/01/2016 – 26/01/2016 tarihleri arasında 29.289,63 TL olmak üzere toplam 63.894,07-TL olacağı bildirilmiştir.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen 15/09/2021 tarihli 2.ek raporda özetle: Davalı şirketin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde tespit tarihi olan 31.12.2015 tarihinden dava tarihi olan 26.01.2016 tarihine kadar emsal dosyalardaki emsal lisansın % 15 olduğu dikkate alınarak ödenmesi gereken lisans bedelinin 20.305,32 TL olacağının hesaplandığı, manevi tazminat ve itibar tazminatı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
İstanbul 1.FSHHM’nin …. ve 03/12/2015 tarihli kararı istenmiş, incelendiğinde: ASIL DAVADA; Davacının … İNTERNET HİZMETLERİ A.Ş, davalının … ŞİRKETİ, davanın markaya tecavüz ve haksız rekabet iddiasına dayalı maddi, manevi ve itibar tazminatına ilişkin olduğu, BİRLEŞEN DAVADA; Davacının … ŞİRKETİ, davalının … İNTERNET HİZMETLERİ A.Ş, davanın 2008/11725 ve 2010/73454 tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11 H.D.’nin 2016/6297 E. 2018/172 K. ve 10/01/2018 tarihli ilamı ile onandığı, asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 11 H.D.’nin 2018/1694 E. 2019/6966 K. ve 07/11/2019 tarihli ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK (TPE) nezdinde davacı şirket adına tescilli “…” markasının, davalı tarafından haklı veya meşru bir bağlantı olmamasına rağmen “…” alan adlı web sitesine ilişkin olarak ticari etki yaratacak biçimde … … Reklam Yöntemi için anahtar sözcük olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanıldığı iddiasına dayalı, davalı eyleminin davacının marka tescilinden kaynaklı haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.000.00 TL maddi tazminat, 5.000.00-TL manevi tazminat, 1.000.00 TL itibar tazminatı ve hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili maddi tazminat talebini 63.894,07 TL olarak ıslah etmiş, ıslah harcını yatırmıştır.
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
Bir markanın TPMK (TPE) marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 9. Maddesinde “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 61. Maddesinde “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 62. Maddesinde “Marka Sahibinin Talepleri”
Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi
d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.)
e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi,
f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 66. Maddesinde “Yoksun Kalınan Kazanç
Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar.
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir:
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
TPMK (eski TPE) kayıtlarında: Davacının 29-30-31-44. sınıflarda tescilli “…” ve “…” ibaresinden oluşan seri markaları olduğu görülmüştür.
… isimli internet sitesi alan adı sahibinin davalı … olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
Davacının tescilli “…” ve “…” markaların davalıya ait … site metatagları ve … Adwoıds reklam uygulamasında kendisine ticari fayda sağlayacak şekilde kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varıldığından, davalının eyleminin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla maddi, manevi ve itibar tazminatı talep etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince; Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinde birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
Davalının eylemi, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinden, kusur şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen ve mahkememizce itibar edilen 15/09/2021 tarihli 2.ek raporda özetle: Davalının markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde tespit tarihi olan 31.12.2015 tarihinden dava tarihi olan 26.01.2016 tarihine kadar emsal dosyalardaki emsal lisansın % 15 olduğu dikkate alınarak ödenmesi gereken lisans bedelinin 20.305,32 TL olacağı bildirildiğinden; Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 20.305,32 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
556 sayılı KHK 62/2-b ve TBK 58. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; Marka hakkı tecavüze uğrayan davacının manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğu, KHK’da manevi tazminata hangi koşullarda hükmedileceğine ilişkin bir açıklık bulunmadığından Borçlar Kanunu kapsamında davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ve kusur şartının gerçekleştiği kanaatine varıldığından; Manevi tazminat talebinin kabulüne, 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 26/01/2016 tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı itibar tazminatı talep etmiştir. Bilindiği üzere “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir”. İtibar tazminatına hükmolunabilmesi için marka hakkına tecavüz edenin markayı “kötü” veya “uygun olmayan bir şekilde” kullanması ve böyle bir kullanım sonucunda “markanın itibarının zarara uğraması” koşullarının ispatının gerektiği, somut olayda davalının markayı ne şekilde “kötü” veya “uygun olmayan biçimde” kullandığı ve markanın itibarının ne şekilde zarara uğramış olduğu açıklanmamış, bu yönde herhangi bir delil sunulmamış ve bu koşullar ispat edilememiş olduğundan itibar tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.
Davalının eylemi davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet olarak kabul edildiğinden, hükmün ilanı talebi yerinde görülmüştür. Yukarda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalının eyleminin, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 20.305,32 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin kabulüne, 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 26/01/2016 tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,
4- Koşulları oluşmadığından itibar tazminatı talebinin reddine,
5-Mahkememizce verilen 28/01/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
7-1.728,60 TL ilam harcından, peşin harç ve ıslah harcının mahsubu ile eksik 278,82 TL harcın davalıdan tahsiline,
8-Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Manevi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Reddedilen Maddi Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Reddedilen İtibar Tazminat yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yaptığı 29,20 TL başvuru harcı, 358,63 TL peşin harç, 1.091,15 TL ıslah harcı, 499,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.150 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.128,68 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak takdiren 2.564,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır